TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ŞAHABETTİN YILMAZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/18172)
|
|
Karar Tarihi: 9/1/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Melek KARALİ
SAUNDERS
|
Başvurucu
|
:
|
Şahabettin
YILMAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet
SEYREK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir ceza infaz kurumunda tutulan mahkûmun işkence ve
kötü muameleye maruz kalması neticesinde şüpheli şekilde yaşamını yitirmesi ve
bu olaylara ilgili olarak yürütülen soruşturmaların etkili olmaması
nedenleriyle yaşam hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 18/11/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi
(UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler kapsamında ilgili olaylar özetle
şöyledir:
A. Tekirdağ Cumhuriyet
Başsavcılığının B. No: 2014/6138 Sayılı Soruşturma Dosyası ile Bağlantılı
Olgular
7. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza
İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunan N.Y. 6/5/2014 tarihinde naklen geldiği
Ceza İnfaz Kurumunda 4/7/2014 tarihinde kaldığı odanın değiştirilmesi sırasında
gelişen olaydan da bahsederek izole edildiğini, psikolojik baskıya maruz
bırakıldığını, intihar etmeye teşvik edildiğini, baskıların zaman zaman fiziki
baskı şekline de dönüştüğünü, hayatının tehlikede olduğunu belirterek gerekli
kurumlara başvuru yapılması talebiyle babası olan başvurucu ile Mahkeme
tarafından kendisine vasi olarak atanan avukattan yardım istemiştir.
8. Başvurucu; kamerasız bir ortamda Ceza İnfaz Kurumu koruma
memurlarının oğluna işkence yaptığını, baskılar sonucu oğlunun psikolojisinin
bozulduğunu ileri sürerek bila tarihli dilekçeyle
Adalet Bakanlığına (Bakanlık) başvurmuştur.
9. Adalet Bakanlığı Ceza Tevkifevleri
Genel Müdürlüğü 24/7/2014 tarihli yazısıyla Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığına
(Cumhuriyet Başsavcılığı) anılan dilekçede dile getirilen şikâyetlerin
araştırılarak belirtilen hususlarda Ceza İnfaz Kurumu personelinin kusurlu olup
olmadığının, kusuru olduğu belirlenen görevliler hakkında herhangi bir adli
veya idari soruşturmanın yapılıp yapılmadığının tespit edilerek yapılan
işlemlerin sonucuyla ilgili olarak bilgi verilmesi yönünde talimat vermiştir.
10. Bakanlığın yazısı üzerine ilgili Kurum personeli hakkında
idari soruşturma başlatılmış, ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/6467
Soruşturma sayısına kayden adli soruşturma
açılmıştır. Bu soruşturma dosyasında 8/8/2014 tarihinde aynı konuda mağdurun
kendi başvurusu üzerine açılan ve Savcılıklarının 2014/6138 sayılı dosyasında
kayıtlı bir soruşturmanın daha olduğu, aralarında fiilî ve hukuki irtibat
bulunduğundan her iki dosyanın birleştirilerek işlemlerin 2014/6138 sayılı dosya
üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
11. N.Y.nin vasisi Avukat Mehmet
Seyrek, tarafına gönderilen aynı yöndeki şikâyetleri içeren telepostu
ekleyerek 21/7/2014 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla
Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmuş; N.Y.nin
Ceza İnfaz Kurumunda psikolojik ve fiziksel işkence gördüğünden yakındığını
belirterek kendisine gerekli özenin gösterilmesini talep etmiştir. Vasi avukat,
gerekli tedbirlerin alınmaması hâlinde ulusal ve uluslararası tüm kanun yollarının
kullanılacağı konusunda uyarıyı da başvurusuna eklemiştir.
12. Evrak kütüğüne 2014/6468 sayı ile kaydedilen başvuru ile
ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucunun oğlunun aynı mahiyetteki
şikâyetlerini içeren 7/7/2014 tarihli dilekçesi üzerine Savcılıklarının
2014/6138 sayılı dosyasına kayden aynı konuda açılan
soruşturmanın varlığından bahsederek mükerrer soruşturma konusu için 12/8/2014
tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
13. Başvuru dosyasında mevcut belgelere göre Cumhuriyet
Savcılığının 2014/6138 sayılı dosyasının 4/7/2014 tarihinde başvurucunun
oğlunun odasının değişimi dolayısıyla Ceza İnfaz Kurumunda meydana gelen
olayların soruşturulmasına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu dosya kapsamında
yalnızca kamu görevlilerine isnat edilen işkence ve kötü muamele iddiaları
değil başvurucunun oğluna atfedilen kamu malına zarar verme ve kamu görevlisine
hakaret suçlarının da soruşturulduğu görülmektedir. Buna göre başvurucunun
oğlu, mağdur/şüpheli; Ceza İnfaz Kurumu görevlileri O.İ., Z.İ., Ö.A., G.K. ve
H.Ö. ise işkence iddiası yönünden şüpheli sıfatıyla soruşturmanın taraflarını
oluşturmaktadır.
14. Başvuru dosyası ile bağlantılı olarak incelenen derece
mahkemesi dosyasında yer alan Cumhuriyet Başsavcılığının Bakanlık Muhabere
Bürosuna hitaben yazdığı 8/8/2014 tarihli yazıda, 4/7/2014 tarihinde Ceza İnfaz
Kurumunda meydana gelen olaylar hakkında şu bilgilere yer verilmektedir:
"Ceza infaz kurumumuzda 04/07/2014
tarihinde saat 11:00 sıralarında A blok 15 nolu odada
kalmakta olan hükümlü [N.Y.nin] acil çağrı butonuna basmasının üzerine görevli
memurların hükümlünün odasına gittikleri. Hükümlünün teknisyenlikten radyosunu
istediği ve sorumlu başmemurla görüşmek istediğini,
Saat 11:20 sılarında odanın havalandırmasında
bulunan4 adet camı kırdığı, olaydan sonra koridorlara bakan camlara çıkıp
personele bağırarak "karınızı çocuğunuzu s...m, savcı seni de s...m"
şeklinde sürekli olarak küfür etmeye devam ettiği,
Saat 15:30 sularında hükümlünün kalmakta
olduğu odanın camlarının kırık olması ve görevli personellere yönelik olarak
sürekli bağırarak küfürler etmesi sebebiyle 04/07/2014 tarihli idare ve gözlem
kurulu kararı ile A blok 15 numaralı odadan, A blok 14 numaralı odaya oda
değişikliğini yapmak için yeteri kadar personel ile hükümlünün odasına
girildiği,
Hükümlü [N.Y.nin] oda değişikiliğine engel olmaya çalıştığı, bunun üzerine
görevli personellerce orantılı güç kullanılarak oda değişikliğinin
gerçekleştirildiği, daha sonra acil durum butonuna basarak rahatsızlandığını
tedavi olmak istediğini beyan etmesi üzerine 112 acil çağrılarak tedavisinin
yapıldığının 04/07/2014 tarihinde tutulan tutanaktan tespit edilmesi sebebiyle hük/tutuklu hakkında 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 47. Maddesi gereği Kurumumuz Disiplin
Kurulu'nun 14/7/2014 tarih 2014/119 dosya 2014/639 karar sayılı ve Kurumumuz
Disiplin Kurulu'nun 14/07/2014 tarih 2014/119 dosya 2014/640 sayılı disiplin
soruşturması açıldığı;
Yapılan disiplin soruşturması neticesinde her
iki disiplin kurulu kararı ile de Hükümlü [N.Y.nin] görevli
personele küfür etmesi eylemi nedeni ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 44/2-j maddesi (Kurum görevlilerine
hakaret ve tehditte bulunmak) gereği cezalandırılması gerektiği,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunun 48/2. Maddesi gereğince, Hükümlü [N.Y.nin] mükerrir niteliği taşıması sebebiyle 44/3. Maddesi gereği
11 Gün Hücreye Koyma + 11 Gün Hücreye Koyma cezasıile
cezalandırılmasına; karar verildiği tespite dilmiştir.
Hükümlünün odasının değiştirilmesi esnasında
oda içerisinde bulunan camları kırdığı ve sakinleşmesi için görevli memurların
oda icerisine girdiğinde görevli memurlara mukavemet
ettiği, bu sebeple görevli memurların orantılı güç kullanmak suretiyle hükümülüyü oda dışına çıkarttıkları ve yaşananlar
neticesinde hükümlünün Tekirdağ Devlet Hastanesi'ne sevki sağlanarak genel adli
muayene formu aldırılmış ve söz konusu form gereği için ekte sunulmuştur.
Dilekçede iddia olunduğu gibi hükümlüye
görevli memurlarca sözde kamerasız bir yere götürülmek suretiyle işkence
yapılması, tehditte bulunulması yada insan onuruna yakışmayan herhangi bir
uygulamaya tabi tutulması gibi bir durum söz konusu olmamıştır.
Hükümlünün kurumumuza bizzat bu yönde bir
başvurusunun bulunmadığ, bu sebeple görevli
personeller hakkında herhangi bir idari soruşturma başlatılmadığı, fakat
Makamınızın ilgi sayılı yazısı suç duyurusu kabul edilerek olay tutanağında
isimleri yer verilen görevliler hakkında idari soruşturma başlatılması
hususunda bildirimde bulunulmuştur.
[.......]"
15. 4/7/2014 tarihinde başvurucunun oğlunun Tekirdağ Devlet
Hastanesinde yapılan muayenesi sonucunda saat 17.30'dadüzenlenen raporda
aşağıdaki ifadeler kayıtlıdır:
Muayene bulguları kısmı:
"Darp edildiğini beyan eden hasta
[okunamadı] sol ön kolda muhtelif sayı ebat ve tarzda kesikler mevcuttur."
Lezyonlar ile ilgili bulgular kısmı:
"Sırtta sağ skapulada
[okunamadı] 20 cmlik vertikal
kızarıklık mevcuttur. Diğer sistem bulguları haricen normaldir."
Sonuç kısmı:
"Hayati tehlike yoktur. Geçici rapordur.
Kati rapor adli tabipçe verilecektir."
16. Cumhuriyet Savcılığı 2014/6138 sayılı dosyasında 29/9/2014
tarihinde, kamu malına zarar verme ve kamu görevlisine hakaret suçlarından
başvurucunun oğlu mağdur/şüpheli hakkında ölüm nedeniyle; işkence ve kötü
muamele fiilleri isnat edilen kamu görevlileri hakkında ise delil yetersizliği
gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir. Kararın
ilgili kısmı şöyledir:
[....
Her ne kadar mağdur şüpheli [N.Y.nin] babası
Şehabettin Yılmaz C.Başsavcılığımıza yazımış olduğu dilekçesinde;
Tekirdağ 1 Nolu F
Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan oğlu
mağdur şüphelinin 04/07/2014 tarihinde şüpheliler tarafından işkenceye maruz
kaldığını beyan ederek şikayetçi olmuş,
Mağdur şüpheli hakkında ise cezaevi yönetimi
tarafından koğuşunda bulunan 2 adet camı kırdığından bahisle suç duyurusunda
bulunulmuş ise de,
Dosyadaki beyanlar, tutanak içerikleri, olay
tarihine ait kamera görüntüleri ve tüm dosya kapsamı birlikte
değerlendirildiğinde, mağdur şüphelinin bir başkası tarafından darp ya da işkence
edildiğine dair kamu davası açmayı gerektirir nitelikte delil bulunmadığı,
Mağdur şüphelinin üzerine atılı kamu malına
zarar verme ve kamu görevlisine hakaret suçları açısından ise, mağdur
şüphelinin 27/07/2014 tarihinde ölmesi nedeniyle kamu davası açılmasının mümkün
olmayacağı,
Olay günü koğuşun camlarını kıran mağdur
şüphelinin, cezaevi yönetimi tarafından oda değişikliğine karar verildiği, buna
sinirlenen mağdur şüphelinin bağırıp çağırıp görevlilere küfrederek agresif
tavırlar sergilediği, mağdur şüphelinin infaz koruma memurları tarafından
sakinleştirilmeye çalışılarak yeni odasına yerleştirildiği,
Dosyadaki deliller kapsamında; başkaca bir suçya da suç unsuruna rastlanılmadığı
...]
17. Karara, ihbar eden başvurucu ile mağdur/şüphelinin vasisi itiraz
etmiştir.
18. Başvurucu itiraz dilekçesinde, oğlunun Cezaevinde işkence
sonucu öldürüldüğünü, kendisini bu düşünceye sevk eden kuvvetli dellilerinin olduğunu, oğlunun Cezaevinde diğer bir mahkûm
tarafından öldürüldüğü ve öldüren kişinin de olaydan beş gün sonra intihar
ettiğini haricen öğrendiğini, ölüm olayının bir komplo olduğunu belirtmektedir.
19. Mağdur/şüpheli adına vasi sıfatıyla soruşturmayı takip eden
avukat ise 24/10/2014 tarihli dilekçesiyle karara itiraz etmiştir. İtiraz
dilekçesinde, N.Y.nin Cezaevinde iken kendisine teleposta yoluyla ulaşarak işkence altında olduğunu ve
hayatından endişe ettiğini belirterek yardım istediğini, kendisinin de
21/07/2014 tarihli dilekçesi ile Tekirdağ Savcılığına başvurduğunu,
başvurucunun oğlunun diğer bir mahkûm tarafından öldürüldüğünü ailesinden
öğrendiğini, devletin koruması altında olan ve tek kişilik hücrede kalan bir
kişinin bu şekilde öldürülmüş olmasının hayatın olağan akışına uygun olmaması
nedeniyle olayın kapsamlı bir araştırma ve kovuşturma yapılmasını
gerektirdiğini ileri sürmüştür. Dilekçede ayrıca soruşturmanın hükümlüye
Cezaevinde işkence edildiği iddialarına münhasıran açılmış olmasına rağmen,
sonrasında gelişen olaylar ile sonuçta öldürülmüş olmasının bu konuda ayrı bir
soruşturma yapılmasını zorunlu kıldığı, ölüm olayıyla ilgili bir soruşturmanın
Savcılıklarınca yapılıp yapılmadığı ve yapıldıysa sonucunun ne olduğu hakkında
bilgilerinin olmadığı hususlarına yer verilmiştir.
20. İtirazı inceleyen Tekirdağ 2. Sulh Ceza Hâkimliğince 27/10/2014
tarihinde, kararın toplanan dellilere uygun olarak
verildiği ve soruşturmanın genişletilmesini gerektirecek bir eksiklik
bulunmadığı gerekçeleriyle itirazların reddine karar verilmiştir.
21. Karar 27/10/2014 tarihinde başvurucuya, 13/11/2014 tarihinde
de vasi sıfatıyla Avukat Mehmet Seyrek'e tebliğ
edilmiştir.
22. 18/11/2014 tarihinde aynı zamanda başvurucunun oğlunun
vasiliğini yapmış olan Avukat Mehmet Seyrek tarafından başvurucu adına
vekâleten bireysel başvuruda bulunulmuştur.
B. Tekirdağ Cumhuriyet
Başsavcılığının B. No: 2014/6261 Sayılı Soruşturma Dosyası ile Bağlantılı
Olgular
23. Ceza İnfaz Kurumunda işkenceye maruz kalındığı iddiaları ile
ilgili soruşturmanın yapıldığı süre içinde başvurucunun oğlu, müteaddit kereler
Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne başvurarak tek başına konulduğu odada doktor
raporuyla tescilli olan psikolojik problemleri nedeniyle yalnız kalamadığını
belirtmiş; yanına başka bir hükümlünün verilmesini talep etmiştir.
24. Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü, yanında kalmayı kabul eden
diğer bir mahkûmun bulunması durumunda talebinin kabul edilebileceği yönünde
görüş beyan etmesi üzerine başvurucunun oğlu ile A.K. isimlidiğer
bir hükümlü, birlikte kalma taleplerini içeren dilekçelerini Ceza İnfaz Kurumu
yönetimine vermişlerdir.
25. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu 25/7/2014 tarihli
ve 2014/1010 tarihli kararı ile hükmülülerin birlikte
aynı odada kalma talebini kabul etmiştir.
26. Bu karar doğrultusunda başvurucunun oğlu 25/7/2014 tarihinde
diğer hükümlü A.K.nın odasına yerleştirilmiştir.
27. 27/7/2014 tarihinde, sabah saat 07.45'te hükümlü A.K. acil
çağrı butonuna basarak çağırdığı görevlilere aynı odada kaldığı N.Y.yi öldürdüğünü beyan etmiştir.
28. Başvurucunun İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
aracılığıyla kendisini temsilen diğer bir avukat tarafından ölüm olayı ile
ilgili olarak Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ve 13/8/2014 tarihinde
Savcılık kayıtlarına giren dilekçede belirtildiği şekliyle, olayın
gerçekleştiği 27/7/2014 tarihinde saat 10.00'da Ceza İnfaz Kurumu revirinde
görevli hekim tarafından ölenin annesinin aranması suretiyle ölüm hakkında aile
bilgilendirilmiştir.
29. Ölüm olayıyla ilgili olarak resen başlatılan soruşturma
sonucunda Cumhuriyet Başsavcılığı 22/1/2015 tarihinde kovuşturmaya yer
olmadığına dair karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
[...
Tekirdağ 1 Nolu F
Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak kalmakta olan
[N.Y.nin] 27/07/2014 tarihinde öldürülmesi olayı hakkında başlatılan soruşturma
kapsamında;
Tekirdağ 1 Nolu F
Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu B Blok 59 numaralı odada maktul
[N.Y.] ile şüpheli [A.K.nın] beraber
kaldıkları, olay tarihinden önce maktul [N.Y.nin] şüpheli [A.K.] ile birlikte kalmak için ceza infaz kurumuna dilekçe verdiği, B 59
numaralı odada kalan şüpheli [A.K.nın] maktul [N.Y.nin] odaya gelmek istediğine dair kuruma dilekçe verdiği,
25/07/2014 tarihli İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı'nın oda koğuşu yerleştirme
kararında hükümlü [N.Y.nin] odasının değiştirilerek B 59 numaralı odaya
yerleştirilmesinin yapılmasına oy birliği ile karar verildiği,
27/07/2014 günü maktul [N.Y.nin] ile şüpheli [A.K.nın] aynı odada
oldukları sırada, maktul [N.Y.nin] şüpheli [A.K.ya] beline masaj yaptırdığı, gece sahur yapmak için her
ikisinin de uyumadığı, aralarında masaj yapma nedeniyle tartışma çıktığı ve
şüpheli [A.K.nın] adli emanetin 2014/829 sırasında kayıtlı bulunan
eritilmiş permatik sapına takılı olan jilet ile
maktulün boğazını kestiği, maktulün yatağın üstüne düştüğü sırada çamaşır ipi
ile boğazını sıktığı, hareketsiz kalmasından sonra penisini kestiği ve ters
çevirip kalça kısmını da elindeki jilet ile kestiği, maktul [N.Y.nin] öldüğünü acil
butonuna basarak infaz koruma memurlarına bildirdiği,
Şüpheli [A.K.nın] avukat
eşliğinde Cumhuriyet Başsavcılığımızda alınan ifadesinde; [N.Y.nin] odasına gelmek
istediğini, kendisinin de bunu kabul ettiğini, iki gün birlikte kaldıklarını,
[N.nin] belinden
fıtık olduğunu söylediğini, kendisinin sürekli kremlerle beline ve kasıklarına
masaj yaptırdığını, 27/07/2014 tarihinde sahur yapmak için uyumadıklarını,
sahurdan önce "hep sen masaj yapıyorsun biraz da ben sana masaj
yapayım" dediğini, kendi yatağında masaj yapmaya başladığını, ısrarla makatına
doğru masaj yaptığını, kalçasına tacizde bulunduğunu aralarında tartışma
çıktığını, kendi yataklarına geçtiklerini, daha sonradan [N.Y.nin] "yanıma
gel beni yanlış anladın sen benim kardeşimsin" dediğini, yanına gittiğinde
sarılıp öptüğünü, [N.Y.nin] acil butonuna basıp görevli memur ile görüştüğünü,
müdürle görüşmek istediğini söylediğini, aralarında yine tartışma çıktığını ve
jilet ile gırtlağına vurduğunu yatağın üzerine düştüğünde kan fışkırdığını ve
kalkmaya çalıştığını, çamaşır ipiyle boğazını tuttuğunu, hareketsiz kaldığını
görünce kendisine yaptıklarından dolayı önce penisini kestiğini sonra cesedi
çevirip kalça kısmını kestiğini, kendisine geldikten sonra acil butonuna basıp
durumu haber verdiğini beyan ettiği,
Şüpheli [A.K.nın] kasten öldürme
suçundan tutuklamaya sevk edildiği ve Tekirdağ 1 Sulh Ceza Hakimliği'nin 2014/4
Sorgu sayılı tutuklama kararı ile tutuklandığı ve Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna
gönderildiği,
Olay sırasında görevli infaz koruma memurları
olan [C.K.], [E.B.], [F.Ö.],
[G.S.] ve [Ş.D.nin] alınan
ifadelerinde; [A.K.nın] haber vermesi neticesinde olayla ilgili bilgilerinin
olduğunu, duruma müdahale ederek [A.K.yı] oda dışarısına çıkarttıklarını ve [N.Y.yi] ölü bir halde
olduğunu anladıklarını beyan ettikleri,
Olay yeri tespit , ölenin kimliğini belirleme
ve adli muayene tutanağı ile İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın 10/12/2014
tarihli 70898959-101.02-14/83888/2742 sayılı otopsi raporuna göre maktul [N.Y.nin] vücudunda çok sayıda
cilt cilt altı dokuya nafiz kesik vasıfta yara
bulunan kişinin ölümünün penis amputasyonuna bağlı
dış kanama ve bağla boğmaya bağlı mekanik asfiksinin
ortak etkisi sonucu meydana gelmiş olduğunun belirlendiği,
Olay günü ceza infaz kurumu B 59 numaralı
odayı gören koridora ilişkin kamera kayıtlarının temin edilip yaptırılan
bilirkişi incelemesinde, maktul [N.Y.nin] revir dönüşü olan saat 20:06'dan öldürme olayının
öğrenildiği 07:54 saatine kadar 59 numaralı odaya başka giren tutuklu, hükümlü,
infaz koruma memuru veya başka şahısların tespit edilemediğinin belirlendiği,
Şüpheli [A.K.nın] Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda
kalmakta iken 05/08/2014 günü intihar ederek öldüğü, 2014/6410 soruşturma
numarası üzerinden ceza evinde ası suretiyle intihar olayı nedeniyle yapılan
soruşturma neticesinde, intihar olayında bir suç yada suçlu bulunmaması
nedeniyle olayla ilgili olarak kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği
anlaşılmıştır.
...]
30. Karar 27/2/2015 tarihinde başvurucu vekili Avukat Efkan Bolaç'a tebliğ edilmiştir.
31. İtiraz edilmemesi nedeniyle karar, kanun yolu incelemesinden
geçmeksizin kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
32. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Herkes, Anayasada güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek
Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir."
33. 6216 sayılı Kanun’un
“Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi”
kenar başlıklı 48. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuru hakkında kabul
edilebilirlik kararı verilebilmesi için 45 ila 47 nci
maddelerde öngörülen şartların taşınması gerekir."
34. 6216 sayılı Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"(2) Mahkeme,[....]açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemezliğine karar verebilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
35. Mahkemenin 9/1/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. İşkence ve Kötü
Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
36. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak kalmakta olan
oğluna baskı ve işkence uygulandığını, buna ilişkin darp raporları ile 3. Sulh
Ceza Mahkemesine verdiği ifadesinin bulunduğunu, oğlunun intihar etmesine
yönelik baskılara maruz kaldığından şikâyet ettiğini, bu hususlarda isim
vererek Ceza İnfaz Kurumu görevlilerini suçladığını, Mahkemenin ihbar sayarak
bunu gerekli mercilere bildirmesi gerektiğini, nihayetinde oğlunun Ceza İnfaz
Kurumunda öldürülmüş olmasının bu iddiaların kanıtı olduğunu belirterek işkence
ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
37. Anayasa’nın "Kişinin
dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı 17.
maddesi şöyledir:
"Herkes, yaşama, maddi
ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
...
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse
insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
…"
38. Başvurucu, oğlunun hükümlü olarak tutulduğu Ceza İnfaz
Kurumunda baskı ve kötü muameleye maruz kaldığını ve bunun neticesinde ölüme
sürüklendiğini belirterek işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini
ileri sürmektedir.
39. Bir muamelenin Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının
kapsamına girebilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması
gerekmektedir. Bu asgari eşik göreceli olup her olayda asgari eşiğin aşılıp
aşılmadığı somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda
muamelenin süresi fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve
sağlık durumu gibi faktörler önem taşımaktadır (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 23).
40. Somut olayda hükümlü olarak kalmakta olduğu Ceza İnfaz
Kurumunda ölümüyle sonuçlanan süre içinde oğlunun kötü muamele gördüğünden
yakınan başvurucu, oğlunun hükümlü olarak bulunduğu Kurumdan yazdığı
mektuplardaki ifadeleri üzerine bu iddiaların araştırılmasını teminen kamu makamlarına başvurularda bulunmuştur.
41. Öte yandan hükümlü N.Y.nin kötü
muamele gördüğü yönündeki iddialarını kendisine vasi olarak atanan ve işbu
başvuru kapsamında babası başvurucunun vekili sıfatıyla hareket eden Avukat
Mehmet Seyrek'e de ileterek kendisinden kamu
makamlarını harekete geçirmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Başvurucu
vekilinin bu talep karşısında vasi sıfatıyla iddiaları kamu makamlarına
ilettiği, bu husustaki başvurusunun baba Şahabettin Yılmaz'ın başvurusu ile
birleştirilerek soruşturma konusu yapıldığı görülmektedir.
42. Şikâyetleri 4/7/2014 tarihinde gerçekleşen olay bağlamında
somutlaştırarak inceleyen Savcılık, olay günü koğuşun camlarını kıran
mağdur/şüphelinin Ceza İnfaz Kurumu yönetimi tarafından oda değiştirmesine
karar verildiği, buna sinirlenen mağdur/şüphelinin bağırıp çağırıp görevlilere
küfrederek agresif tavırlar sergilediği, mağdur/şüphelinin infaz koruma
memurları tarafından sakinleştirilmeye çalışılarak yeni odasına yerleştirildiği
tespitlerine dayanarak dosyadaki beyanlar, tutanak içerikleri, olay tarihine
ait kamera görüntüleri ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde
kendisinin bir başkası tarafından darp ya da işkence edildiğine dair kamu
davası açmayı gerektirir nitelikte delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya
yer olmadığına karar vermiştir.
43. İddialarla ilgili olarak soruşturmanın yapıldığı süre içinde
başvurucunun oğlu N.Y.nin 27/7/2014 tarihinde vefat
ettiği anlaşılmaktadır
44. Öte yandan adli makamların başvuru konusu ile ilgili
dosyalarının incelenmesinden disiplin nedeniyle 6/5/2014 tarihinde başvurucunun
oğlunun Kocaeli 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan
vefat ettiği Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz
Kurumuna naklen geldiği, güvenlik sebebiyle tek kişilik odada tutulduğu, bu
kurumda kaldığı seksen iki gün içinde aşağıda belirtilen disiplin cezalarını
aldığı tespit edilmiştir:
a.
23/5/2014 tarihinde, açlık grevi eylemi sebebiyle 1 ay bazı etkinliklere
katılmaktan alıkoyma cezası
b. 4/6/2014 tarihinde, pencere camını kırması
eylemi nedeni ile 2 gün hücreye koyma cezası
c. 4/6/2014 tarihinde kendisini kesmesi eylemi
nedeniyle 1 ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası
d. 6/6/2014 tarihinde kendisini kesmesi eylemi
nedeniyle 1 ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası
e. 19/6/2014 tarihinde dini kitabı yakması
eylemi sebebiyle 1 ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası
f. 19/6/2014 tarihinde Ceza İnfaz Kurumu
yönetimine hakaretamiz ifadeler içeren dilekçesi nedeniyle 2 gün hücreye koyma
cezası
g. 26/6/2014 tarihinde pencere camını kırması
eylemi sebebiyle 1 gün hücreye koyma cezası
h. 20/6/2014 tarihinde çay bardağı parçasıyla
karnını kesmeye çalışması eylemi nedeniyle 1 ay ziyaretçi kabulünden yoksun
bırakma cezası
45. Başvuru ile ilgili ilişkilendirilmiş dosyalarının
incelenmesinden başvurucunun oğlunun ailesine yazdığı 427-1 sayılı mektupta
disiplin cezası almasına yol açan eylemlerine ilişkin anlatımlarının idarenin
tespitleri ile örtüştüğü ve bu eylemleri tek başına bir odada tutulması ile
gerekçelendirdiği tespit edilmiştir. Başvurucunun da oğlunun tutulduğu Ceza
İnfaz Kurumunda kötü muamele gördüğü hususunda somut veriler ileri süremediği
anlaşılmaktadır.
46. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), hükümlülerin yüksek
güvenlikli ceza infaz kurumlarında sıkı infaz rejimine tabi tutulmalarının, tek
başına Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) işkence yasağına ilişkin
3. maddesine aykırılık teşkil etmeyeceğini kabul etmektedir (Van Der Ven/Hollanda,
B. No: 50901/99, 4/2/3003).
47. Başvurucunun oğlunun kötü muamele ile karşılaştığı iddiaları
ile ilgili olarak yapılan ceza soruşturmasının yanı sıra Adalet Bakanlığı Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün Tekirdağ Cumhuriyet
Başsavcılığına yazdığı 24/7/2014 tarihli yazısı uyarınca (bkz.§§ 8, 9) 4/7/2014
tarihinde yaşanan olaya ilişkin olarak tutulan tutunakta
isimlerine yer verilen kamu görevlileri hakkında ayrıca disiplin
soruşturmasının açıldığı görülmektedir.
48. Tayin edilen muhakkikin hazırladığı 10/9/2014 tarihli ve
2014/21 sayılı raporda, olay dolayısıyla Kurumda görevli personelin herhangi
bir kasıt ya da ihmalinin tespit edilemediği belirtilerek haklarında disiplin
cezası verilmesine yer olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
49. Yukarıda yer verilen tespitler ışığında yüksek güvenlikli
ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun oğlunun tutulma
koşullarının kötü muamele oluşturduğu yönündeki iddialarının açıkça dayanaktan
yoksun olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
50. Açıklanan nedenlerle işkence ve kötü muamele yasağının ihlal
edildiği iddiaları yönünden başvurunun
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
B. Yaşam Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
51. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan oğlu N.Y.nin vasisine gönderdiği telepostada
işkence gördüğü ve kendisine intihar etmesi yönünde telkinde bulunulduğu
iddialarına açıkça yer verdiğini, kendisine gönderdiği birçok iletide de bu
hususları tekrarladığını ve öldürülmek istendiğini belirttiğini, oğlunu öldürdükten
sonra intihar ettiği söylenen A.K. isimli kişinin olayla hiçbir ilgisinin
bulunmadığını kendi aile üyesine anlattığını, bu kişinin de bu bilgiyi
kendisine aktardığını, bütün bu hususların oğlunun Ceza İnfaz Kurumunda bir
komploya kurban gittiğini gösterdiğini, olayda koruması altında olan bir
hükümlünün can güvenliğini sağlamak konusunda sorumluluklarının gereğini yerine
getiremeyerek devletin yaşam hakkını ihlal ettiğini ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
52. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
53. Buna göre bireysel başvuru yoluna başvurabilmek için olağan
kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe
Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No:
2012/403, 26/3/2013, § 16). Nihai karar niteliğinde olmayan, yargılama süreci
içinde bir sonraki aşamaya basamak teşkil edecek nitelikteki kararlardan sonra
yapılan başvurular için başvuru yollarının tüketilmesi koşulunun sağlandığı
söylenemez.
54. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının
anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak
ihlallerinin düzeltilmesi öncelikle idari ve yargısal makamların görevidir.
Bireysel başvuru mekanizması kapsamında temel hak ve özgürlüklerin ihlal
edildiği iddialarının ilk aşamada adli ve idari makamlar önünde ileri
sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme
kavuşturulması esası benimsendiğinden Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru,
iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde
başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yolu olarak öngörülmüştür (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177,
26/3/2013, §§ 16, 17; Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, §§ 16, 17).
55. Somut olayda, başvurucunun oğlunun ölümü ile ilgili olarak
adli makamların resen harekete geçmesi üzerine ölenin yakınlarının da katıldığı
bir soruşturma başlatılmıştır. Bireysel başvuru yapılmasının ardından yaklaşık
üç ay sonra 22/1/2015 tarihinde;
a. Kasten öldürme iddiası ile ilgili olarak şüpheli A.K.nın 5/8/2014 tarihinde öldüğü, 26/9/2004 tarihli ve
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 64/1. maddesinde yer verilen sanığın ölümü
hâlinde kamu davasının düşürüleceğine dair hüküm uyarınca adı geçen hakkında
soruşturma yapılması imkânı bulunmadığından kamu adına kovuşturmaya yer
olmadığına,
b. Şüpheli A.K.nın maktul N.Y.yi kasten öldürmesi olayında şüpheliyi azmettiren,
teşvik eden, suç işleme kararını kuvvetlendiren ya da şüpheliye yardım eden
herhangi bir kimsenin bulunduğu yönünde bir delil bulunmadığı, Ceza İnfaz
Kurumu görevlilerinin de olayda ihmali veya kasti bir eyleminin bulunduğuna
ilişkin iddiadan başka bir delil bulunmadığından Ceza İnfaz Kurumu görevlileri
hakkında da kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
56. Anılan karar, başvurucunun avukatı Erkan Bolaç'a
27/2/2015 tarihinde tebliğ edilmiş; karar olağan kanun yollarına
başvurulmaksızın kesinleşmiştir.
57. Başvurucu tarafından yaşam hakkına ilişkin iddiaların
başvurucunun oğlunun Ceza İnfaz Kurumunda kötü muameleye uğradığı iddiaları
hakkında Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığının 29/9/2014 tarihli kovuşturmaya yer
olmadığına dair kararına karşı Tekirdağ 2. Sulh Ceza Hâkimliğine yapılan itiraz
bağlamında dile getirildiği görülmüşse de bu iddiaların ölüm olayına ilişkin
olarak yürütülmekte olan bir soruşturma dosyası varken kötü muamele iddiaları
ile ilgili olarak açılmış bir soruşturma dosyası kapsamında incelenmemiş olması
yönünden kamu makamlarına atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı sonucuna
ulaşılmıştır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesince, Ceza İnfaz Kurumunda gerçekleşen
ölüm olayıyla ilgili iddiaların etkili olarak incelenebileceği kanun yolunda
ileri sürülmediği, dolayısıyla olayda başvuru yollarının tüketilmediği
değerlendirmesinin yapılması zorunlu olmuştur.
58. Başvurucunun oğlunun ölümü olayı ile ilgili olarak maddi
olgulara yönelik iddiaları da kapsayan iddialar yönünden mevzuatın öngördüğü
kanun yollarının sağlayabileceği çözümler denenmeden bu iddiaların Anayasa
Mahkemesince incelenmesi bireysel başvurunun yukarıda yer verilen ikincil
niteliği gereği olanaklı da değildir.
59. Bu nedenle yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialar
yönünden başvurunun başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle incelenmeksizin reddi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. İşkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
9/1/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.