TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ŞAHABETTİN YILMAZ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/18172)
Karar Tarihi: 9/1/2018
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Recai AKYEL
Raportör
Melek KARALİ SAUNDERS
Başvurucu
Şahabettin YILMAZ
Vekili
Av. Mehmet SEYREK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir ceza infaz kurumunda tutulan mahkûmun işkence ve kötü muameleye maruz kalması neticesinde şüpheli şekilde yaşamını yitirmesi ve bu olaylara ilgili olarak yürütülen soruşturmaların etkili olmaması nedenleriyle yaşam hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 18/11/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler kapsamında ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığının B. No: 2014/6138 Sayılı Soruşturma Dosyası ile Bağlantılı Olgular
7. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunan N.Y. 6/5/2014 tarihinde naklen geldiği Ceza İnfaz Kurumunda 4/7/2014 tarihinde kaldığı odanın değiştirilmesi sırasında gelişen olaydan da bahsederek izole edildiğini, psikolojik baskıya maruz bırakıldığını, intihar etmeye teşvik edildiğini, baskıların zaman zaman fiziki baskı şekline de dönüştüğünü, hayatının tehlikede olduğunu belirterek gerekli kurumlara başvuru yapılması talebiyle babası olan başvurucu ile Mahkeme tarafından kendisine vasi olarak atanan avukattan yardım istemiştir.
8. Başvurucu; kamerasız bir ortamda Ceza İnfaz Kurumu koruma memurlarının oğluna işkence yaptığını, baskılar sonucu oğlunun psikolojisinin bozulduğunu ileri sürerek bila tarihli dilekçeyle Adalet Bakanlığına (Bakanlık) başvurmuştur.
9. Adalet Bakanlığı Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü 24/7/2014 tarihli yazısıyla Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığına (Cumhuriyet Başsavcılığı) anılan dilekçede dile getirilen şikâyetlerin araştırılarak belirtilen hususlarda Ceza İnfaz Kurumu personelinin kusurlu olup olmadığının, kusuru olduğu belirlenen görevliler hakkında herhangi bir adli veya idari soruşturmanın yapılıp yapılmadığının tespit edilerek yapılan işlemlerin sonucuyla ilgili olarak bilgi verilmesi yönünde talimat vermiştir.
10. Bakanlığın yazısı üzerine ilgili Kurum personeli hakkında idari soruşturma başlatılmış, ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/6467 Soruşturma sayısına kayden adli soruşturma açılmıştır. Bu soruşturma dosyasında 8/8/2014 tarihinde aynı konuda mağdurun kendi başvurusu üzerine açılan ve Savcılıklarının 2014/6138 sayılı dosyasında kayıtlı bir soruşturmanın daha olduğu, aralarında fiilî ve hukuki irtibat bulunduğundan her iki dosyanın birleştirilerek işlemlerin 2014/6138 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
11. N.Y.nin vasisi Avukat Mehmet Seyrek, tarafına gönderilen aynı yöndeki şikâyetleri içeren telepostu ekleyerek 21/7/2014 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmuş; N.Y.nin Ceza İnfaz Kurumunda psikolojik ve fiziksel işkence gördüğünden yakındığını belirterek kendisine gerekli özenin gösterilmesini talep etmiştir. Vasi avukat, gerekli tedbirlerin alınmaması hâlinde ulusal ve uluslararası tüm kanun yollarının kullanılacağı konusunda uyarıyı da başvurusuna eklemiştir.
12. Evrak kütüğüne 2014/6468 sayı ile kaydedilen başvuru ile ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucunun oğlunun aynı mahiyetteki şikâyetlerini içeren 7/7/2014 tarihli dilekçesi üzerine Savcılıklarının 2014/6138 sayılı dosyasına kayden aynı konuda açılan soruşturmanın varlığından bahsederek mükerrer soruşturma konusu için 12/8/2014 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
13. Başvuru dosyasında mevcut belgelere göre Cumhuriyet Savcılığının 2014/6138 sayılı dosyasının 4/7/2014 tarihinde başvurucunun oğlunun odasının değişimi dolayısıyla Ceza İnfaz Kurumunda meydana gelen olayların soruşturulmasına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu dosya kapsamında yalnızca kamu görevlilerine isnat edilen işkence ve kötü muamele iddiaları değil başvurucunun oğluna atfedilen kamu malına zarar verme ve kamu görevlisine hakaret suçlarının da soruşturulduğu görülmektedir. Buna göre başvurucunun oğlu, mağdur/şüpheli; Ceza İnfaz Kurumu görevlileri O.İ., Z.İ., Ö.A., G.K. ve H.Ö. ise işkence iddiası yönünden şüpheli sıfatıyla soruşturmanın taraflarını oluşturmaktadır.
14. Başvuru dosyası ile bağlantılı olarak incelenen derece mahkemesi dosyasında yer alan Cumhuriyet Başsavcılığının Bakanlık Muhabere Bürosuna hitaben yazdığı 8/8/2014 tarihli yazıda, 4/7/2014 tarihinde Ceza İnfaz Kurumunda meydana gelen olaylar hakkında şu bilgilere yer verilmektedir:
"Ceza infaz kurumumuzda 04/07/2014 tarihinde saat 11:00 sıralarında A blok 15 nolu odada kalmakta olan hükümlü [N.Y.nin] acil çağrı butonuna basmasının üzerine görevli memurların hükümlünün odasına gittikleri. Hükümlünün teknisyenlikten radyosunu istediği ve sorumlu başmemurla görüşmek istediğini, Saat 11:20 sılarında odanın havalandırmasında bulunan4 adet camı kırdığı, olaydan sonra koridorlara bakan camlara çıkıp personele bağırarak "karınızı çocuğunuzu s...m, savcı seni de s...m" şeklinde sürekli olarak küfür etmeye devam ettiği,
Saat 15:30 sularında hükümlünün kalmakta olduğu odanın camlarının kırık olması ve görevli personellere yönelik olarak sürekli bağırarak küfürler etmesi sebebiyle 04/07/2014 tarihli idare ve gözlem kurulu kararı ile A blok 15 numaralı odadan, A blok 14 numaralı odaya oda değişikliğini yapmak için yeteri kadar personel ile hükümlünün odasına girildiği,
Hükümlü [N.Y.nin] oda değişikiliğine engel olmaya çalıştığı, bunun üzerine görevli personellerce orantılı güç kullanılarak oda değişikliğinin gerçekleştirildiği, daha sonra acil durum butonuna basarak rahatsızlandığını tedavi olmak istediğini beyan etmesi üzerine 112 acil çağrılarak tedavisinin yapıldığının 04/07/2014 tarihinde tutulan tutanaktan tespit edilmesi sebebiyle hük/tutuklu hakkında 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 47. Maddesi gereği Kurumumuz Disiplin Kurulu'nun 14/7/2014 tarih 2014/119 dosya 2014/639 karar sayılı ve Kurumumuz Disiplin Kurulu'nun 14/07/2014 tarih 2014/119 dosya 2014/640 sayılı disiplin soruşturması açıldığı;
Yapılan disiplin soruşturması neticesinde her iki disiplin kurulu kararı ile de Hükümlü [N.Y.nin] görevli personele küfür etmesi eylemi nedeni ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 44/2-j maddesi (Kurum görevlilerine hakaret ve tehditte bulunmak) gereği cezalandırılması gerektiği,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 48/2. Maddesi gereğince, Hükümlü [N.Y.nin] mükerrir niteliği taşıması sebebiyle 44/3. Maddesi gereği 11 Gün Hücreye Koyma + 11 Gün Hücreye Koyma cezasıile cezalandırılmasına; karar verildiği tespite dilmiştir.
Hükümlünün odasının değiştirilmesi esnasında oda içerisinde bulunan camları kırdığı ve sakinleşmesi için görevli memurların oda icerisine girdiğinde görevli memurlara mukavemet ettiği, bu sebeple görevli memurların orantılı güç kullanmak suretiyle hükümülüyü oda dışına çıkarttıkları ve yaşananlar neticesinde hükümlünün Tekirdağ Devlet Hastanesi'ne sevki sağlanarak genel adli muayene formu aldırılmış ve söz konusu form gereği için ekte sunulmuştur.
Dilekçede iddia olunduğu gibi hükümlüye görevli memurlarca sözde kamerasız bir yere götürülmek suretiyle işkence yapılması, tehditte bulunulması yada insan onuruna yakışmayan herhangi bir uygulamaya tabi tutulması gibi bir durum söz konusu olmamıştır.
Hükümlünün kurumumuza bizzat bu yönde bir başvurusunun bulunmadığ, bu sebeple görevli personeller hakkında herhangi bir idari soruşturma başlatılmadığı, fakat Makamınızın ilgi sayılı yazısı suç duyurusu kabul edilerek olay tutanağında isimleri yer verilen görevliler hakkında idari soruşturma başlatılması hususunda bildirimde bulunulmuştur.
[.......]"
15. 4/7/2014 tarihinde başvurucunun oğlunun Tekirdağ Devlet Hastanesinde yapılan muayenesi sonucunda saat 17.30'dadüzenlenen raporda aşağıdaki ifadeler kayıtlıdır:
Muayene bulguları kısmı:
"Darp edildiğini beyan eden hasta [okunamadı] sol ön kolda muhtelif sayı ebat ve tarzda kesikler mevcuttur."
Lezyonlar ile ilgili bulgular kısmı:
"Sırtta sağ skapulada [okunamadı] 20 cmlik vertikal kızarıklık mevcuttur. Diğer sistem bulguları haricen normaldir."
Sonuç kısmı:
"Hayati tehlike yoktur. Geçici rapordur. Kati rapor adli tabipçe verilecektir."
16. Cumhuriyet Savcılığı 2014/6138 sayılı dosyasında 29/9/2014 tarihinde, kamu malına zarar verme ve kamu görevlisine hakaret suçlarından başvurucunun oğlu mağdur/şüpheli hakkında ölüm nedeniyle; işkence ve kötü muamele fiilleri isnat edilen kamu görevlileri hakkında ise delil yetersizliği gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
[....
Her ne kadar mağdur şüpheli [N.Y.nin] babası Şehabettin Yılmaz C.Başsavcılığımıza yazımış olduğu dilekçesinde;
Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan oğlu mağdur şüphelinin 04/07/2014 tarihinde şüpheliler tarafından işkenceye maruz kaldığını beyan ederek şikayetçi olmuş,
Mağdur şüpheli hakkında ise cezaevi yönetimi tarafından koğuşunda bulunan 2 adet camı kırdığından bahisle suç duyurusunda bulunulmuş ise de,
Dosyadaki beyanlar, tutanak içerikleri, olay tarihine ait kamera görüntüleri ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mağdur şüphelinin bir başkası tarafından darp ya da işkence edildiğine dair kamu davası açmayı gerektirir nitelikte delil bulunmadığı,
Mağdur şüphelinin üzerine atılı kamu malına zarar verme ve kamu görevlisine hakaret suçları açısından ise, mağdur şüphelinin 27/07/2014 tarihinde ölmesi nedeniyle kamu davası açılmasının mümkün olmayacağı,
Olay günü koğuşun camlarını kıran mağdur şüphelinin, cezaevi yönetimi tarafından oda değişikliğine karar verildiği, buna sinirlenen mağdur şüphelinin bağırıp çağırıp görevlilere küfrederek agresif tavırlar sergilediği, mağdur şüphelinin infaz koruma memurları tarafından sakinleştirilmeye çalışılarak yeni odasına yerleştirildiği,
Dosyadaki deliller kapsamında; başkaca bir suçya da suç unsuruna rastlanılmadığı
...]
17. Karara, ihbar eden başvurucu ile mağdur/şüphelinin vasisi itiraz etmiştir.
18. Başvurucu itiraz dilekçesinde, oğlunun Cezaevinde işkence sonucu öldürüldüğünü, kendisini bu düşünceye sevk eden kuvvetli dellilerinin olduğunu, oğlunun Cezaevinde diğer bir mahkûm tarafından öldürüldüğü ve öldüren kişinin de olaydan beş gün sonra intihar ettiğini haricen öğrendiğini, ölüm olayının bir komplo olduğunu belirtmektedir.
19. Mağdur/şüpheli adına vasi sıfatıyla soruşturmayı takip eden avukat ise 24/10/2014 tarihli dilekçesiyle karara itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde, N.Y.nin Cezaevinde iken kendisine teleposta yoluyla ulaşarak işkence altında olduğunu ve hayatından endişe ettiğini belirterek yardım istediğini, kendisinin de 21/07/2014 tarihli dilekçesi ile Tekirdağ Savcılığına başvurduğunu, başvurucunun oğlunun diğer bir mahkûm tarafından öldürüldüğünü ailesinden öğrendiğini, devletin koruması altında olan ve tek kişilik hücrede kalan bir kişinin bu şekilde öldürülmüş olmasının hayatın olağan akışına uygun olmaması nedeniyle olayın kapsamlı bir araştırma ve kovuşturma yapılmasını gerektirdiğini ileri sürmüştür. Dilekçede ayrıca soruşturmanın hükümlüye Cezaevinde işkence edildiği iddialarına münhasıran açılmış olmasına rağmen, sonrasında gelişen olaylar ile sonuçta öldürülmüş olmasının bu konuda ayrı bir soruşturma yapılmasını zorunlu kıldığı, ölüm olayıyla ilgili bir soruşturmanın Savcılıklarınca yapılıp yapılmadığı ve yapıldıysa sonucunun ne olduğu hakkında bilgilerinin olmadığı hususlarına yer verilmiştir.
20. İtirazı inceleyen Tekirdağ 2. Sulh Ceza Hâkimliğince 27/10/2014 tarihinde, kararın toplanan dellilere uygun olarak verildiği ve soruşturmanın genişletilmesini gerektirecek bir eksiklik bulunmadığı gerekçeleriyle itirazların reddine karar verilmiştir.
21. Karar 27/10/2014 tarihinde başvurucuya, 13/11/2014 tarihinde de vasi sıfatıyla Avukat Mehmet Seyrek'e tebliğ edilmiştir.
22. 18/11/2014 tarihinde aynı zamanda başvurucunun oğlunun vasiliğini yapmış olan Avukat Mehmet Seyrek tarafından başvurucu adına vekâleten bireysel başvuruda bulunulmuştur.
B. Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığının B. No: 2014/6261 Sayılı Soruşturma Dosyası ile Bağlantılı Olgular
23. Ceza İnfaz Kurumunda işkenceye maruz kalındığı iddiaları ile ilgili soruşturmanın yapıldığı süre içinde başvurucunun oğlu, müteaddit kereler Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne başvurarak tek başına konulduğu odada doktor raporuyla tescilli olan psikolojik problemleri nedeniyle yalnız kalamadığını belirtmiş; yanına başka bir hükümlünün verilmesini talep etmiştir.
24. Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü, yanında kalmayı kabul eden diğer bir mahkûmun bulunması durumunda talebinin kabul edilebileceği yönünde görüş beyan etmesi üzerine başvurucunun oğlu ile A.K. isimlidiğer bir hükümlü, birlikte kalma taleplerini içeren dilekçelerini Ceza İnfaz Kurumu yönetimine vermişlerdir.
25. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu 25/7/2014 tarihli ve 2014/1010 tarihli kararı ile hükmülülerin birlikte aynı odada kalma talebini kabul etmiştir.
26. Bu karar doğrultusunda başvurucunun oğlu 25/7/2014 tarihinde diğer hükümlü A.K.nın odasına yerleştirilmiştir.
27. 27/7/2014 tarihinde, sabah saat 07.45'te hükümlü A.K. acil çağrı butonuna basarak çağırdığı görevlilere aynı odada kaldığı N.Y.yi öldürdüğünü beyan etmiştir.
28. Başvurucunun İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi aracılığıyla kendisini temsilen diğer bir avukat tarafından ölüm olayı ile ilgili olarak Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ve 13/8/2014 tarihinde Savcılık kayıtlarına giren dilekçede belirtildiği şekliyle, olayın gerçekleştiği 27/7/2014 tarihinde saat 10.00'da Ceza İnfaz Kurumu revirinde görevli hekim tarafından ölenin annesinin aranması suretiyle ölüm hakkında aile bilgilendirilmiştir.
29. Ölüm olayıyla ilgili olarak resen başlatılan soruşturma sonucunda Cumhuriyet Başsavcılığı 22/1/2015 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
[...
Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak kalmakta olan [N.Y.nin] 27/07/2014 tarihinde öldürülmesi olayı hakkında başlatılan soruşturma kapsamında;
Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu B Blok 59 numaralı odada maktul [N.Y.] ile şüpheli [A.K.nın] beraber kaldıkları, olay tarihinden önce maktul [N.Y.nin] şüpheli [A.K.] ile birlikte kalmak için ceza infaz kurumuna dilekçe verdiği, B 59 numaralı odada kalan şüpheli [A.K.nın] maktul [N.Y.nin] odaya gelmek istediğine dair kuruma dilekçe verdiği, 25/07/2014 tarihli İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı'nın oda koğuşu yerleştirme kararında hükümlü [N.Y.nin] odasının değiştirilerek B 59 numaralı odaya yerleştirilmesinin yapılmasına oy birliği ile karar verildiği,
27/07/2014 günü maktul [N.Y.nin] ile şüpheli [A.K.nın] aynı odada oldukları sırada, maktul [N.Y.nin] şüpheli [A.K.ya] beline masaj yaptırdığı, gece sahur yapmak için her ikisinin de uyumadığı, aralarında masaj yapma nedeniyle tartışma çıktığı ve şüpheli [A.K.nın] adli emanetin 2014/829 sırasında kayıtlı bulunan eritilmiş permatik sapına takılı olan jilet ile maktulün boğazını kestiği, maktulün yatağın üstüne düştüğü sırada çamaşır ipi ile boğazını sıktığı, hareketsiz kalmasından sonra penisini kestiği ve ters çevirip kalça kısmını da elindeki jilet ile kestiği, maktul [N.Y.nin] öldüğünü acil butonuna basarak infaz koruma memurlarına bildirdiği,
Şüpheli [A.K.nın] avukat eşliğinde Cumhuriyet Başsavcılığımızda alınan ifadesinde; [N.Y.nin] odasına gelmek istediğini, kendisinin de bunu kabul ettiğini, iki gün birlikte kaldıklarını, [N.nin] belinden fıtık olduğunu söylediğini, kendisinin sürekli kremlerle beline ve kasıklarına masaj yaptırdığını, 27/07/2014 tarihinde sahur yapmak için uyumadıklarını, sahurdan önce "hep sen masaj yapıyorsun biraz da ben sana masaj yapayım" dediğini, kendi yatağında masaj yapmaya başladığını, ısrarla makatına doğru masaj yaptığını, kalçasına tacizde bulunduğunu aralarında tartışma çıktığını, kendi yataklarına geçtiklerini, daha sonradan [N.Y.nin] "yanıma gel beni yanlış anladın sen benim kardeşimsin" dediğini, yanına gittiğinde sarılıp öptüğünü, [N.Y.nin] acil butonuna basıp görevli memur ile görüştüğünü, müdürle görüşmek istediğini söylediğini, aralarında yine tartışma çıktığını ve jilet ile gırtlağına vurduğunu yatağın üzerine düştüğünde kan fışkırdığını ve kalkmaya çalıştığını, çamaşır ipiyle boğazını tuttuğunu, hareketsiz kaldığını görünce kendisine yaptıklarından dolayı önce penisini kestiğini sonra cesedi çevirip kalça kısmını kestiğini, kendisine geldikten sonra acil butonuna basıp durumu haber verdiğini beyan ettiği,
Şüpheli [A.K.nın] kasten öldürme suçundan tutuklamaya sevk edildiği ve Tekirdağ 1 Sulh Ceza Hakimliği'nin 2014/4 Sorgu sayılı tutuklama kararı ile tutuklandığı ve Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderildiği,
Olay sırasında görevli infaz koruma memurları olan [C.K.], [E.B.], [F.Ö.], [G.S.] ve [Ş.D.nin] alınan ifadelerinde; [A.K.nın] haber vermesi neticesinde olayla ilgili bilgilerinin olduğunu, duruma müdahale ederek [A.K.yı] oda dışarısına çıkarttıklarını ve [N.Y.yi] ölü bir halde olduğunu anladıklarını beyan ettikleri,
Olay yeri tespit , ölenin kimliğini belirleme ve adli muayene tutanağı ile İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın 10/12/2014 tarihli 70898959-101.02-14/83888/2742 sayılı otopsi raporuna göre maktul [N.Y.nin] vücudunda çok sayıda cilt cilt altı dokuya nafiz kesik vasıfta yara bulunan kişinin ölümünün penis amputasyonuna bağlı dış kanama ve bağla boğmaya bağlı mekanik asfiksinin ortak etkisi sonucu meydana gelmiş olduğunun belirlendiği,
Olay günü ceza infaz kurumu B 59 numaralı odayı gören koridora ilişkin kamera kayıtlarının temin edilip yaptırılan bilirkişi incelemesinde, maktul [N.Y.nin] revir dönüşü olan saat 20:06'dan öldürme olayının öğrenildiği 07:54 saatine kadar 59 numaralı odaya başka giren tutuklu, hükümlü, infaz koruma memuru veya başka şahısların tespit edilemediğinin belirlendiği,
Şüpheli [A.K.nın] Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda kalmakta iken 05/08/2014 günü intihar ederek öldüğü, 2014/6410 soruşturma numarası üzerinden ceza evinde ası suretiyle intihar olayı nedeniyle yapılan soruşturma neticesinde, intihar olayında bir suç yada suçlu bulunmaması nedeniyle olayla ilgili olarak kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
30. Karar 27/2/2015 tarihinde başvurucu vekili Avukat Efkan Bolaç'a tebliğ edilmiştir.
31. İtiraz edilmemesi nedeniyle karar, kanun yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
32. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir."
33. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuru hakkında kabul edilebilirlik kararı verilebilmesi için 45 ila 47 nci maddelerde öngörülen şartların taşınması gerekir."
34. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"(2) Mahkeme,[....]açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
35. Mahkemenin 9/1/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. İşkence ve Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
36. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak kalmakta olan oğluna baskı ve işkence uygulandığını, buna ilişkin darp raporları ile 3. Sulh Ceza Mahkemesine verdiği ifadesinin bulunduğunu, oğlunun intihar etmesine yönelik baskılara maruz kaldığından şikâyet ettiğini, bu hususlarda isim vererek Ceza İnfaz Kurumu görevlilerini suçladığını, Mahkemenin ihbar sayarak bunu gerekli mercilere bildirmesi gerektiğini, nihayetinde oğlunun Ceza İnfaz Kurumunda öldürülmüş olmasının bu iddiaların kanıtı olduğunu belirterek işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
37. Anayasa’nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı 17. maddesi şöyledir:
"Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
...
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
…"
38. Başvurucu, oğlunun hükümlü olarak tutulduğu Ceza İnfaz Kurumunda baskı ve kötü muameleye maruz kaldığını ve bunun neticesinde ölüme sürüklendiğini belirterek işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
39. Bir muamelenin Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekmektedir. Bu asgari eşik göreceli olup her olayda asgari eşiğin aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda muamelenin süresi fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşımaktadır (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 23).
40. Somut olayda hükümlü olarak kalmakta olduğu Ceza İnfaz Kurumunda ölümüyle sonuçlanan süre içinde oğlunun kötü muamele gördüğünden yakınan başvurucu, oğlunun hükümlü olarak bulunduğu Kurumdan yazdığı mektuplardaki ifadeleri üzerine bu iddiaların araştırılmasını teminen kamu makamlarına başvurularda bulunmuştur.
41. Öte yandan hükümlü N.Y.nin kötü muamele gördüğü yönündeki iddialarını kendisine vasi olarak atanan ve işbu başvuru kapsamında babası başvurucunun vekili sıfatıyla hareket eden Avukat Mehmet Seyrek'e de ileterek kendisinden kamu makamlarını harekete geçirmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Başvurucu vekilinin bu talep karşısında vasi sıfatıyla iddiaları kamu makamlarına ilettiği, bu husustaki başvurusunun baba Şahabettin Yılmaz'ın başvurusu ile birleştirilerek soruşturma konusu yapıldığı görülmektedir.
42. Şikâyetleri 4/7/2014 tarihinde gerçekleşen olay bağlamında somutlaştırarak inceleyen Savcılık, olay günü koğuşun camlarını kıran mağdur/şüphelinin Ceza İnfaz Kurumu yönetimi tarafından oda değiştirmesine karar verildiği, buna sinirlenen mağdur/şüphelinin bağırıp çağırıp görevlilere küfrederek agresif tavırlar sergilediği, mağdur/şüphelinin infaz koruma memurları tarafından sakinleştirilmeye çalışılarak yeni odasına yerleştirildiği tespitlerine dayanarak dosyadaki beyanlar, tutanak içerikleri, olay tarihine ait kamera görüntüleri ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde kendisinin bir başkası tarafından darp ya da işkence edildiğine dair kamu davası açmayı gerektirir nitelikte delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
43. İddialarla ilgili olarak soruşturmanın yapıldığı süre içinde başvurucunun oğlu N.Y.nin 27/7/2014 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır
44. Öte yandan adli makamların başvuru konusu ile ilgili dosyalarının incelenmesinden disiplin nedeniyle 6/5/2014 tarihinde başvurucunun oğlunun Kocaeli 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan vefat ettiği Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna naklen geldiği, güvenlik sebebiyle tek kişilik odada tutulduğu, bu kurumda kaldığı seksen iki gün içinde aşağıda belirtilen disiplin cezalarını aldığı tespit edilmiştir:
a. 23/5/2014 tarihinde, açlık grevi eylemi sebebiyle 1 ay bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası
b. 4/6/2014 tarihinde, pencere camını kırması eylemi nedeni ile 2 gün hücreye koyma cezası
c. 4/6/2014 tarihinde kendisini kesmesi eylemi nedeniyle 1 ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası
d. 6/6/2014 tarihinde kendisini kesmesi eylemi nedeniyle 1 ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası
e. 19/6/2014 tarihinde dini kitabı yakması eylemi sebebiyle 1 ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası
f. 19/6/2014 tarihinde Ceza İnfaz Kurumu yönetimine hakaretamiz ifadeler içeren dilekçesi nedeniyle 2 gün hücreye koyma cezası
g. 26/6/2014 tarihinde pencere camını kırması eylemi sebebiyle 1 gün hücreye koyma cezası
h. 20/6/2014 tarihinde çay bardağı parçasıyla karnını kesmeye çalışması eylemi nedeniyle 1 ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası
45. Başvuru ile ilgili ilişkilendirilmiş dosyalarının incelenmesinden başvurucunun oğlunun ailesine yazdığı 427-1 sayılı mektupta disiplin cezası almasına yol açan eylemlerine ilişkin anlatımlarının idarenin tespitleri ile örtüştüğü ve bu eylemleri tek başına bir odada tutulması ile gerekçelendirdiği tespit edilmiştir. Başvurucunun da oğlunun tutulduğu Ceza İnfaz Kurumunda kötü muamele gördüğü hususunda somut veriler ileri süremediği anlaşılmaktadır.
46. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), hükümlülerin yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarında sıkı infaz rejimine tabi tutulmalarının, tek başına Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) işkence yasağına ilişkin 3. maddesine aykırılık teşkil etmeyeceğini kabul etmektedir (Van Der Ven/Hollanda, B. No: 50901/99, 4/2/3003).
47. Başvurucunun oğlunun kötü muamele ile karşılaştığı iddiaları ile ilgili olarak yapılan ceza soruşturmasının yanı sıra Adalet Bakanlığı Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığına yazdığı 24/7/2014 tarihli yazısı uyarınca (bkz.§§ 8, 9) 4/7/2014 tarihinde yaşanan olaya ilişkin olarak tutulan tutunakta isimlerine yer verilen kamu görevlileri hakkında ayrıca disiplin soruşturmasının açıldığı görülmektedir.
48. Tayin edilen muhakkikin hazırladığı 10/9/2014 tarihli ve 2014/21 sayılı raporda, olay dolayısıyla Kurumda görevli personelin herhangi bir kasıt ya da ihmalinin tespit edilemediği belirtilerek haklarında disiplin cezası verilmesine yer olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
49. Yukarıda yer verilen tespitler ışığında yüksek güvenlikli ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun oğlunun tutulma koşullarının kötü muamele oluşturduğu yönündeki iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
50. Açıklanan nedenlerle işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiaları yönünden başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
51. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan oğlu N.Y.nin vasisine gönderdiği telepostada işkence gördüğü ve kendisine intihar etmesi yönünde telkinde bulunulduğu iddialarına açıkça yer verdiğini, kendisine gönderdiği birçok iletide de bu hususları tekrarladığını ve öldürülmek istendiğini belirttiğini, oğlunu öldürdükten sonra intihar ettiği söylenen A.K. isimli kişinin olayla hiçbir ilgisinin bulunmadığını kendi aile üyesine anlattığını, bu kişinin de bu bilgiyi kendisine aktardığını, bütün bu hususların oğlunun Ceza İnfaz Kurumunda bir komploya kurban gittiğini gösterdiğini, olayda koruması altında olan bir hükümlünün can güvenliğini sağlamak konusunda sorumluluklarının gereğini yerine getiremeyerek devletin yaşam hakkını ihlal ettiğini ileri sürmektedir.
52. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
53. Buna göre bireysel başvuru yoluna başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16). Nihai karar niteliğinde olmayan, yargılama süreci içinde bir sonraki aşamaya basamak teşkil edecek nitelikteki kararlardan sonra yapılan başvurular için başvuru yollarının tüketilmesi koşulunun sağlandığı söylenemez.
54. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi öncelikle idari ve yargısal makamların görevidir. Bireysel başvuru mekanizması kapsamında temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının ilk aşamada adli ve idari makamlar önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esası benimsendiğinden Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yolu olarak öngörülmüştür (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, §§ 16, 17; Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, §§ 16, 17).
55. Somut olayda, başvurucunun oğlunun ölümü ile ilgili olarak adli makamların resen harekete geçmesi üzerine ölenin yakınlarının da katıldığı bir soruşturma başlatılmıştır. Bireysel başvuru yapılmasının ardından yaklaşık üç ay sonra 22/1/2015 tarihinde;
a. Kasten öldürme iddiası ile ilgili olarak şüpheli A.K.nın 5/8/2014 tarihinde öldüğü, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 64/1. maddesinde yer verilen sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürüleceğine dair hüküm uyarınca adı geçen hakkında soruşturma yapılması imkânı bulunmadığından kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına,
b. Şüpheli A.K.nın maktul N.Y.yi kasten öldürmesi olayında şüpheliyi azmettiren, teşvik eden, suç işleme kararını kuvvetlendiren ya da şüpheliye yardım eden herhangi bir kimsenin bulunduğu yönünde bir delil bulunmadığı, Ceza İnfaz Kurumu görevlilerinin de olayda ihmali veya kasti bir eyleminin bulunduğuna ilişkin iddiadan başka bir delil bulunmadığından Ceza İnfaz Kurumu görevlileri hakkında da kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
56. Anılan karar, başvurucunun avukatı Erkan Bolaç'a 27/2/2015 tarihinde tebliğ edilmiş; karar olağan kanun yollarına başvurulmaksızın kesinleşmiştir.
57. Başvurucu tarafından yaşam hakkına ilişkin iddiaların başvurucunun oğlunun Ceza İnfaz Kurumunda kötü muameleye uğradığı iddiaları hakkında Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığının 29/9/2014 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına karşı Tekirdağ 2. Sulh Ceza Hâkimliğine yapılan itiraz bağlamında dile getirildiği görülmüşse de bu iddiaların ölüm olayına ilişkin olarak yürütülmekte olan bir soruşturma dosyası varken kötü muamele iddiaları ile ilgili olarak açılmış bir soruşturma dosyası kapsamında incelenmemiş olması yönünden kamu makamlarına atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesince, Ceza İnfaz Kurumunda gerçekleşen ölüm olayıyla ilgili iddiaların etkili olarak incelenebileceği kanun yolunda ileri sürülmediği, dolayısıyla olayda başvuru yollarının tüketilmediği değerlendirmesinin yapılması zorunlu olmuştur.
58. Başvurucunun oğlunun ölümü olayı ile ilgili olarak maddi olgulara yönelik iddiaları da kapsayan iddialar yönünden mevzuatın öngördüğü kanun yollarının sağlayabileceği çözümler denenmeden bu iddiaların Anayasa Mahkemesince incelenmesi bireysel başvurunun yukarıda yer verilen ikincil niteliği gereği olanaklı da değildir.
59. Bu nedenle yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialar yönünden başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle incelenmeksizin reddi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. İşkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 9/1/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.