logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mehmet Turan ve diğerleri [1.B.], B. No: 2014/3495, 10/3/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET TURAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/3495)

 

Karar Tarihi: 10/3/2015

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör Yrd.

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucular

:

Mehmet TURAN

 

 

Halime TURAN

 

 

Sabri TURAN

 

 

Abdurrahman TURAN

 

 

Burhanettin TURAN

 

 

Teyfik TURAN

Vekilleri

:

Av. Levent ERCAN

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucular, 9/2/1983 tarihinde murisleri aleyhine Genç Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının Bingöl Kadastro Mahkemesinde halen devam ettiğini, yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını ve bu sürede taşınmazlarını kullanmadıklarını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler, tazminat talep etmişlerdir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 13/3/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel eksiklik bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 25/4/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

 4. Bölüm Başkanı tarafından 11/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 23/7/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Bingöl ili, Genç ilçesi Çevirme köyü 861 parsel numaralı taşınmaz başvurucuların murisi adına tespit edilmiştir.

8. Bu tespit üzerine Ş.M. tarafından 9/2/1983 tarihinde başvurucuların murisine karşı kadastro tespitine itiraz davası açılmıştır.

9. Genç Kadastro Mahkemesi, 16/10/1986 tarih ve E.1983/25, K.1986/20 sayılı kararıyla davanın kabulüne karar vermiştir.

10. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 9/6/1987 tarih ve E.1987/3401, K.1987/3401 sayılı kararıyla İlk Derece Mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

11. Bozma üzerine dava, Genç Kadastro Mahkemesinin E.1987/1 sayılı dosyasına kaydedilerek yeniden görülmeye başlanmıştır. Yapılan yargılama sonrasında Genç Kadastro Mahkemesi, 17/5/2002 tarih ve E.1987/1, K.2002/121 sayılı kararıyla davanın reddine karar vermiştir.

12. Bu kararın da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 22/10/2002 tarih ve E.2002/9147, K.2002/9950 sayılı ilâmıyla İlk Derece Mahkemesi hükmünün bozulmasına karar vermiştir.

13. Bozma kararı sonrası yapılan yargılamada Genç Kadastro Mahkemesi, 12/2/2013 tarih ve E.2003/1, K.2013/4 sayılı kararıyla davanın reddine karar vermiştir.

14. Temyiz üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, 18/2/2014 tarih ve E.2014/1473, K.2014/1413 sayılı ilâmıyla İlk Derece Mahkemesi hükmünün bozulmasına karar vermiştir.

15. Genç Kadastro Mahkemesinin kapatılması üzerine dosya, Bingöl Kadastro Mahkemesine devredilmiştir.

16. Başvurucular, 13/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

17. Bkz. B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 16-22.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 13/3/2014 tarih ve 2014/3495 numaralı bireysel başvuruları incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

19. Başvurucular, 9/2/1983 tarihinde murisleri aleyhine Genç Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının Bingöl Kadastro Mahkemesinde halen devam ettiğini, yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını ve bu sürede taşınmazlarını kullanmadıklarını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

20. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

21. Başvurucular, 9/2/1983 tarihinde murisleri aleyhine Genç Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının Bingöl Kadastro Mahkemesinde halen devam ettiğini, yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını ve bu sürede taşınmazlarını kullanmadıklarını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

22. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).

23. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).

24. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz mülkiyeti hakkında Genç Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasında, 3402 ve 6100 sayılı Kanun’larda yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).

25. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 9/2/1983 tarihidir.

26. Başvuruya konu dava, başvurucuların miras bırakanlarından intikalle takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup, bu yönüyle makul süre değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçıların yargılamaya katıldıkları an değil, somut olayda muris açısından değerlendirmeye esas alınan sürenin başlangıç anıdır (B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).

27. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).

28. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, davacı Ş.M. tarafından başvurucuların murisine karşı kadastro tespitine itiraz davası açıldığı, davanın Genç Kadastro Mahkemesi'nin E.1983/25 sayılı dosyasına kaydedildiği, Mahkemenin E.1983/25 ve K.1986/20 sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verildiği, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 1987 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulduğu, bozma üzerine davanın Mahkemenin E.1987/1 sayılı dosyasına kaydedildiği anlaşılmıştır. Mahkemece Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davacının açmış olduğu davanın reddine karar verilerek dava konusu taşınmazın başvurucular adına tapuya tespit ve tesciline karar verildiği, yapılan temyiz incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararının bozulduğu, bozma üzerine davanın Mahkemenin E.2003/1 sayılı dosyasına kaydedildiği, yapılan yargılama sonunda tekrar davanın reddine karar verildiği ve bu kararın da temyiz incelemesi sonucunda bozulduğu anlaşılmaktadır. Genç Kadastro Mahkemesinin kapatılması üzerine dosyanın Bingöl Kadastro Mahkemesine devredildiği ve yargılamanın halen devam ettiği belirlenmiştir.

29. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya konu yargılamanın kadastro mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 16).

30. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67; 2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).

31. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık nitelikte olmadığını ortaya koymaktadır. Davaya bütün olarak bakıldığında, 3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve yaklaşık otuz iki yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

32. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

33. Başvurucular uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazlarını kullanamadıklarını belirterek, Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş olup, başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler ışığında, mülkiyet haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

34. Başvurucular, maruz kaldıkları zarar karşılığı olarak toplam 45.000,00 TL manevi, 50.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.

35. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

36. Başvurucuların tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık otuz iki yıldır devam eden yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında ve yargılamayı murislerinden intikalle takip etmekte oldukları nazara alınarak, her bir başvurucuya net 4.750,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

37. Başvurucular tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucuların maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

38. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.

39. Başvuruya konu yargılamanın yaklaşık otuz iki yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucuların,

1. Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. Başvurucuların her birine net 4.750,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

C. Başvurucular tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

E. Kararın bir örneğinin Bingöl Kadastro Mahkemesine gönderilmesine,

10/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Mehmet Turan ve diğerleri [1.B.], B. No: 2014/3495, 10/3/2015, § …)
   
Başvuru Adı MEHMET TURAN VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2014/3495
Başvuru Tarihi 13/3/2014
Karar Tarihi 10/3/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucular, 9/2/1983 tarihinde murisleri aleyhine Genç Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının Bingöl Kadastro Mahkemesinde halen devam ettiğini, yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını ve bu sürede taşınmazlarını kullanmadıklarını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler, tazminat talep etmişlerdir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 30
3402 Kadastro Kanunu 25
28
29
30
32
36
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi