TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ALİ ÖNER VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/3551)
Karar Tarihi: 13/4/2017
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Raportör Yrd.
Ceren Sedef EREN
Başvurucular
1. Ali ÖNER
Vekili
Av. Ali AYDEMİR
2. Ali KARAASLAN
3. İbrahim KARAASLAN
4. İdan KARAASLAN
Av. Yılmaz FİDAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 14/3/2014 tarihleri ve devamında yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. 2014/17255 ve 2015/1916 sayılı bireysel başvuru dosyaları konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2014/3551 sayılı dosya üzerinde birleştirilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu İdan Karaaslan'ın babası olan murisi Reşit Karaaslan ve başvurucular İbrahim Karaaslan ile Ali Karaaslan'ın anneleri olan murisleri Zine Karaaslan'ın 1964 yılında Kızıltepe Kadastro Mahkemesinde açtıkları kadastro tespitine itiraz davasına başvurucu Ali Öner müdahil olmuş ve söz konusu davada Mahkemece verilen karar 30/6/2015 tarihinde Yargıtayca kısmen onanıp kısmen bozulmakla anılan dava hâlen Yargıtay ilamının taraflara tebliği aşamasındadır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
10. Mahkemenin 13/4/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
11. Başvurucular, makul sürede yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
A. Kabul Edilebilirlik Yönünden
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Esas Yönünden
13. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).
14. Başvuruya konu dava, bir kısım başvurucuların murislerinden intikalle takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup bu yönüyle makul süre değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçının yargılamaya katıldığı an değil somut olayda muris açısından değerlendirmeye esas alınan sürenin başlangıç anıdır (Gülseren Gürdal ve diğerleri, B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
15. Başvuru konusu davanın açılış tarihi farklı olmakla beraber başvurucu Ali Öner'in müdahale talepli dilekçesi sonrası dâhilî davacı sıfatıyla yargılamada yer almaya başladığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle başvurucu açısından makul süre değerlendirmesinde dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, davanın açıldığı tarih değil usulüne uygun olarak müdahale talebinde bulunulan tarihtir (İsmail Özkan, B. No: 2012/367, 17/9/2013, § 25). Somut olayda, bireysel başvuru formunda başvurucu Ali Öner'in davaya katılma tarihi belirtilmemiş, katılma tarihi bilgisinin talep edilmesi üzerine başvurucu tarafından verilen cevapta söz konusu tarih bilgisine yer verilmemekle birlikte şikâyet konusu davanın 12/10/2005 tarihli duruşma tutanağında müdahil olarak gösterildiği, ayrıca gerekçeli kararda da müdahil sıfatıyla yer aldığı belirtilmiştir. Dolayısıyla başvurucu Ali Öner'in şikâyet konusu davaya 12/10/2005 tarihinde katıldığının kabulü gerekir.
16. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
17. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda başvurucu Ali Öner yönünden yaklaşık 11 yıl 5 ay, diğer başvurucular yönünden ise yaklaşık 53 yıllık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
19. Başvurucular uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazlarını kullanamadıklarınıbelirterek Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet haklarının da ihlal edildiğini iddia etmişlerse de, başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler ışığında, mülkiyet haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir …”
21. Başvurucular, manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
22. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
23. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında şikâyet konusu davadaki taraf sayısı ve bir kısım başvurucular murislerinin tüm mirasçılarının sayısı dikkate alındığında başvurucu Ali Öner'e net 5.000 TL; başvurucu İdan Karaaslan'a net 1.950 TL; başvurucular İbrahim Karaaslan ve Ali Karaaslan'a ise ayrı ayrı net 2.600 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
24. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucu Ali Öner'e münferiden; 206,10 TL harç bedelinin başvurucu İdan Karaaslan'a münferiden; 206,10 TL harç bedelinin başvurucular İbrahim Karaaslan ve Ali Karaaslan'a müştereken; 1.800 TL vekâlet ücretinin ise başvurucular İdan Karaaslan, İbrahim Karaaslan ve Ali Karaaslan'a müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucu Ali Öner'e net 5.000 TL; başvurucu İdan Karaaslan'a net 1.950 TL; başvurucular İbrahim Karaaslan ve Ali Karaaslan'a ise ayrı ayrı net 2.600 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucu Ali Öner'e MÜNFERİDEN ÖDENMESİNE; 206,10 TL harç bedelinin başvurucu İdan Karaaslan'a MÜNFERİDEN ÖDENMESİNE; 206,10 TL harç bedelinin başvurucular İbrahim Karaaslan ve Ali Karaaslan'a MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE; 1.800 TL vekâlet ücretinin ise başvurucular İdan Karaaslan, İbrahim Karaaslan ve Ali Karaaslan'a MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Yargıtay 16. Hukuk Dairesine (E.2014/16430, K.2015/9428) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/4/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.