TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
A. G. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/3743)
|
|
Karar Tarihi: 22/6/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gökçe GÜLTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
A. G.
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, İlçe Tarım Müdürü
olarak görev yaptığı dönemde Maliye Hazinesini zarara uğrattığı iddiasıyla
28/11/2002 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan
tazminat davalarında yargılamanın halen devam ettiğini ve makul sürede
sonuçlanmadığını hukuka aykırı müfettiş raporlarıyla aleyhine davalar açıldığını
belirterek, masumiyet karinesinin, adil yargılanma hakkı ile maddi ve manevi
varlığını geliştirme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep
etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 18/3/2014 tarihinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Başvurucu tarafından yapılan
2014/3743 numaralı bireysel başvuru dosyası ile 2014/3744 numaralı bireysel
başvuru dosyası, aralarındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirilmiş,
incelemeye 2014/3743 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden devam
edilmiştir.
4. Birinci Bölüm İkinci
Komisyonunca, 30/6/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından
22/1/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
Adalet Bakanlığının 18/2/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu aleyhine, Maliye
Hazinesi tarafından 28/11/2002 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin
E.2002/372 ve E.2002/375 sayılı dosyalarında açılan tazminat davalarında,
başvurucu ve diğer altı kişinin 1999-2000 ve 2000-2001 yıllarına ilişkin
Kızıltepe ilçesindeki kütlü pamuk destekleme primi dağıtımında fazla ve haksız
ödemelere sebep oldukları iddiasıyla uğranılan zararın giderilmesi talep
edilmiştir.
9. Mahkemece E.2002/372 sayılı
dava dosyasında yapılan yargılama sonunda, 12/3/2009 tarihli ve E.2002/372,
K.2009/115 sayılı kararla, bilirkişi kurulunca düzenlenen rapora göre, dosyada
mevcut Kızıltepe Vergi Dairesi Müdürlüğünün geri ödeme listesi uyarınca Hazine
alacağının 4.021,20 Amerikan Doları (USD) haricindeki kısmının prim ödemesi
yapılan çiftçilerden tahsil edildiği, bu kısım için davanın konusuz kaldığı
gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
10. Anılan kararın temyizi
üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 20/6/2011 tarihli ve E.2010/7423,
K.2011/7158 sayılı ilâmıyla, eksikliklerin tamamlanması amacıyla dosyanın
Mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
11. Eksik hususların
tamamlanmasından sonra yapılan temyiz incelemesi sonunda, Yargıtay 4. Hukuk
Dairesinin 26/12/2011 tarihli ve E.2011/12467, K.2011/14113 sayılı ilâmıyla,
eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulduğu gerekçesiyle karar
bozulmuştur.
12. Mahkemece, E.2002/375 sayılı
dava dosyasında yapılan yargılama sonunda, 12/3/2009 tarihli ve E.2002/375,
K.2009/113 sayılı kararla, bilirkişi kurulunca düzenlenen rapora göre, dosyada
mevcut Kızıltepe Vergi Dairesi Müdürlüğünün geri ödeme listesi uyarınca Hazine
alacağının 13.166,28 USD haricindeki kısmının prim ödemesi yapılan çiftçilerden
tahsil edildiği, bu kısım için davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle davanın
kısmen kabulüne karar verilmiştir.
13. Anılan kararın temyizi
üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 6/12/2011 tarihli ve E.2010/11649,
K.2011/13048 sayılı ilâmıyla, eksikliklerin tamamlanması amacıyla dosyanın
Mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
14. Eksik hususların
tamamlanmasından sonra yapılan temyiz incelemesi sonunda, Yargıtay 4. Hukuk
Dairesinin 20/12/2012 tarihli ve E.2012/9361, K.2012/19701 sayılı ilâmıyla,
eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulduğu gerekçesiyle karar
bozulmuştur.
15. Mahkemece bozmaya uyulmuş
olup, E.2002/372 sayılı dosyada bozma kararı sonrası yargılamaya E.2012/826
sayılı dava dosyasında, E.2002/375 sayılı dosyada bozma kararı sonrası
yargılamaya E.2012/739 sayılı dava dosyasında halen devam edilmektedir.
16. Başvurucu, 18/3/2014
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
17. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Usul
ekonomisi ilkesi” kenar başlıklı 30. maddesi şöyledir:
"Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde
yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür."
18. 22/4/1926 tarih ve 818
sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 41. ve devamı maddeleri.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
19. Mahkemenin 22/6/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 18/3/2014 tarih ve 2014/3743
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
20. Başvurucu, İlçe Tarım Müdürü
olarak görev yaptığı dönemde Maliye Hazinesini zarara uğrattığı iddiasıyla
28/11/2002 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan
tazminat davalarında hukuka aykırı düzenlenen müfettiş raporuyla davalı
durumuna düşürüldüğünü, ilgili müfettiş raporu hakkında tekzip raporu
düzenlendiğini, Derece Mahkemesinin bu durumu dikkate almadığını, söz konusu
davalar nedeniyle toplumsal saygınlığını yitirdiğini, yargılamanın halen devam
ettiğini ve makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkı ile
maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkının ve masumiyet karinesinin ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
21. Başvuru formu ve ekleri
incelendiğinde, başvurucunun, Maliye Hazinesini zarara uğrattığı iddiasıyla
28/11/2002 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan
tazminat davaları nedeniyle toplumsal saygınlığını yitirdiğini, adil yargılanma
hakkı ile maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkının ve masumiyet
karinesinin ihlal edildiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi,
başvurucunun ihlal iddialarına ilişkin nitelendirmesi ile bağlı olmayıp hukuki
nitelendirmeyi kendisi yapar. Anılan ihlal iddiaları, başvurucu aleyhine açılan davanın hukuk
davası olduğu ve başvurucunun davalı olarak yargılamada bulunduğu da dikkate
alınarak, adil yargılanma hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmiştir.
Başvurucunun, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası ayrıca
değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiği İddiası
22. Anayasa’nın 36. maddesinin
birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı
mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma
hakkına sahiptir.”
23. Anayasa'nın 148. maddesinin
üçüncü fıkrası şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması şarttır."
24. 30/3/2011 tarih ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da
ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının
bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
25. Anılan Anayasa ve Kanun
hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, "ikincil nitelikte bir kanun yolu" olup
bu yola başvurulmadan önce kural olarak olağan kanun yollarının tüketilmiş
olması şarttır.
26. Anayasa’nın 148. maddesinin
üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca temel
hak ve özgürlüklerin ihlaline neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da
ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının
bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.
27. Başvuru konusu olayda,
başvurucu, Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan tazminat
davalarında hukuka aykırı düzenlenen müfettiş raporuyla davalı durumuna
düşürüldüğünü, ilgili müfettiş raporu hakkında tekzip raporu düzenlendiğini,
Derece Mahkemesinin bu durumu dikkate almadığını, söz konusu davalar nedeniyle
toplumsal saygınlığını yitirdiğini belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
28. Anayasa'nın hak arama
hürriyetini düzenleyen 36. maddesinin birinci fıkrasında, 'Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile
adil yargılanma hakkına sahiptir.' denilerek yargı mercilerine
davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma
ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Maddeyle korunan hak arama
özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, Anayasa'nın 40.
maddesi uyarınca diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde
yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden
biridir. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini
savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı
haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin etkili
yolu, yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir (AYM, E.2013/71,
K.2013/77, K.T. 18/6/2013).
29. Adil yargılanma hakkının
sağladığı bir güvence olarak bireyler, sahip olduklarını iddia ettikleri tüm
yasal hak ve yükümlülükleri talep edebilir, aynı zamanda devlet tarafından
gerçekleştirilen her türlü müdahaleye yargı mercileri önünde itiraz
edebilirler. Bununla birlikte medeni hak ve yükümlülüklerin kullanılmasının
doğal bir sonucu olarak bireylerin yargısal makamlar önünde salt davacı veya
davalı konumunda bulunması adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelmez.
30. Temel hak ve özgürlüklere
saygı, devletin tüm organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun
davranılmadığı takdirde, ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari
mercilere ve derece mahkemelerine başvurulmalıdır (Cemal Ay, B. No: 2013/8674, 16/10/2014, § 29).
31. Bireysel başvurunun ikincil
niteliği gereği, başvurucunun, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği
iddialarını öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine usulüne
uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtları zamanında bu
mercilere sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için
gerekli özeni göstermiş olması gerekir. Bu şekilde olağan denetim mekanizmaları
önünde ileri sürülüp takip edilmeyen temel hak ve özgürlüklerin ihlaline
ilişkin iddialar, Anayasa Mahkemesi önünde bireysel başvuru konusu yapılamaz (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, §
19).
32. Başvurucunun ihlale neden
olduğunu ileri sürdüğü yargılamaların Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin
E.2012/826 ve E.2012/739 sayılı dava dosyalarında halen devam ettiği,
başvurucunun hukuk sisteminde düzenlenen başvuru yollarını tüketmeden bireysel
başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.
33. Açıklanan nedenlerle, hukuk
sisteminde düzenlenen başvuru yolları usulüne uygun olarak tüketilmeden temel
hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasının bireysel başvuru konusu
yapıldığı anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin "başvuru
yollarının tüketilmemiş olması" nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlali İddiası
34. Başvuru formu ile eklerinin
incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/372 Sayılı
Dava Dosyası Yönünden
35. Başvurucu, Maliye Hazinesini
zarara uğrattığı iddiasıyla 28/11/2002 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinde aleyhine açılan tazminat davasında yargılamanın halen devam
ettiğini ve makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, Anayasa’nın 36.
maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
36. Anayasa ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak
ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından
ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve
haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da
unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme
yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı
ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara,
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını
oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle
ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul
sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması
gerektiği açıktır (Güher Ergun ve Diğerleri,
B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38-39).
37. Davanın karmaşıklığı,
yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup
olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 41-45).
38. Anayasa’nın 36. maddesi ve
Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu
tazminat davasında, 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre
yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan
bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (Güher
Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
39. Medeni hak ve
yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde,
sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama
sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği
tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 28/11/2002 tarihidir.
40. Sürenin bitiş tarihi ise,
çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme
tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin
devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas
alınacak sürenin bitiş anı bireysel başvurunun karara bağlandığı tarihtir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 52).
41. Başvuruya konu yargılama
sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun Maliye Hazinesinin zarara
uğratıldığı iddiasıyla açılan tazminat davası olduğu, 28/11/2002 tarihinde
açılan davanın yargılama sürecinde, usulsüz olarak pamuk destekleme prim
ödemesi yapıldığı iddia edilen şahıslara söz konusu ödemelerin yapıldığı
tarihlerin tespiti amacıyla ilgili kurumlarla yazışmaların yapıldığı, Mahkemece
12/3/2009 tarihli kararla davanın kısmen kabulüne karar verildiği, temyiz
üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 6/12/2011 tarihli ilâmıyla, eksikliklerin
tamamlanması amacıyla dosyanın geri çevrilmesine karar verildiği, eksik
hususların tamamlanmasının ardından yapılan temyiz incelemesi sonunda, Yargıtay
4. Hukuk Dairesinin 20/12/2012 tarihli ilâmıyla, eksik inceleme ve araştırmaya
dayalı hüküm kurulduğu gerekçesiyle kararın bozulduğu, Mahkemece bozmaya
uyulmasına karar verildiği, yargılamaya İlk Derece Mahkemesinde devam edildiği
anlaşılmıştır.
42. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü
yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet
eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 34-64).
43. Başvuruya konu tazminat
davasının incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların
karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi
kriterler dikkate alındığında, somut başvuruya konu yargılamanın karmaşık
nitelikte olduğu kabul edilmekle birlikte, yaklaşık on üç yıldır devam eden
yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
44. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
b. Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/375 Sayılı
Dava Dosyası Yönünden
45. Başvurucu, Maliye Hazinesini
zarara uğrattığı iddiasıyla 28/11/2002 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinde aleyhine açılan tazminat davasında yargılamanın halen devam
ettiğini ve makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, Anayasa’nın 36.
maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
46. Başvurucu aleyhine açılan
Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/372 sayılı dosyası yönünden
yapılan tespitlerin; 28/11/2002 tarihinde başvurucu aleyhine açılan ve
Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/375 sayılı dava dosyasında
yürütülen yargılama bakımından da geçerli olduğu açıktır (bkz:
§§ 36-40).
47. Başvuruya konu yargılama
sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun Maliye Hazinesinin zarara
uğratıldığı iddiasıyla açılan tazminat davası olduğu, 28/11/2002 tarihinde
açılan davanın yargılama sürecinde, usulsüz olarak pamuk destekleme prim
ödemesi yapıldığı iddia edilen şahıslara söz konusu ödemelerin yapıldığı
tarihlerin tespiti amacıyla ilgili kurumlarla yazışmaların yapıldığı, Mahkemece
12/3/2009 tarihli kararla davanın kısmen kabulüne karar verildiği, temyiz
üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 6/12/2011 tarihli ilâmıyla, eksikliklerin
tamamlanması amacıyla dosyanın geri çevrilmesine karar verildiği, eksik
hususların tamamlanmasının ardından yapılan temyiz incelemesi sonunda, Yargıtay
4. Hukuk Dairesinin 20/12/2012 tarihli ilâmıyla, eksik inceleme ve araştırmaya
dayalı hüküm kurulduğu gerekçesiyle kararın bozulduğu, Mahkemece bozmaya
uyulmasına karar verildiği, yargılamaya İlk Derece Mahkemesinde devam edildiği
anlaşılmıştır.
48. 6100 sayılı Kanun’un
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin
etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde
bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar
verilmiştir (Güher Ergun ve Diğerleri, B.
No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 34-64).
49. Başvuruya konu tazminat
davasının incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların
karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi
kriterler dikkate alındığında, somut başvuruya konu yargılamanın karmaşık
nitelikte olduğu kabul edilmekle birlikte, yaklaşık on üç yıldır devam eden
yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
50. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
51. Başvurucu, yargılamanın
makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle 160.000,00 TL manevi tazminata
hükmedilmesini talep etmiştir.
52. 6216 sayılı Kanun'un “Kararlar” kenar
başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
53. Başvurucunun tarafı olduğu
Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/372 sayılı dava dosyasında
yürütülen tazminat davasında, yaklaşık on üç yıllık yargılama süreci nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya net
13.300,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
54. Başvurucunun tarafı olduğu
Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/375 sayılı dava dosyasında
yürütülen tazminat davasında, yaklaşık on üç yıllık yargılama süreci nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya net
13.300,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
55. Başvurucu tarafından her iki
başvuru dosyası için yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen
toplam 412,20 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
56. Başvuruya konu
yargılamaların yaklaşık on üç yıllık bir süredir devam ettiği ve bu hususun
makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın
ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye
güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla,
yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen,
kararın bir örneğinin ilgili Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
yönündeki iddiasının “başvuru yollarının
tüketilmemiş olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
3. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya, Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/372
sayılı dava dosyası yönünden net 13.300,00 TL, Kızıltepe 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinin E.2002/375 sayılı dava dosyası yönünden net 13.300,00 TL manevi
TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan toplam 412,20 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesine
gönderilmesine,
22/6/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.