TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
A. G. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/3743)
Karar Tarihi: 22/6/2015
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Erdal TERCAN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Raportör Yrd.
Gökçe GÜLTEKİN
Başvurucu
A. G.
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, İlçe Tarım Müdürü olarak görev yaptığı dönemde Maliye Hazinesini zarara uğrattığı iddiasıyla 28/11/2002 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan tazminat davalarında yargılamanın halen devam ettiğini ve makul sürede sonuçlanmadığını hukuka aykırı müfettiş raporlarıyla aleyhine davalar açıldığını belirterek, masumiyet karinesinin, adil yargılanma hakkı ile maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 18/3/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Başvurucu tarafından yapılan 2014/3743 numaralı bireysel başvuru dosyası ile 2014/3744 numaralı bireysel başvuru dosyası, aralarındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirilmiş, incelemeye 2014/3743 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden devam edilmiştir.
4. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 30/6/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 22/1/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 18/2/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu aleyhine, Maliye Hazinesi tarafından 28/11/2002 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/372 ve E.2002/375 sayılı dosyalarında açılan tazminat davalarında, başvurucu ve diğer altı kişinin 1999-2000 ve 2000-2001 yıllarına ilişkin Kızıltepe ilçesindeki kütlü pamuk destekleme primi dağıtımında fazla ve haksız ödemelere sebep oldukları iddiasıyla uğranılan zararın giderilmesi talep edilmiştir.
9. Mahkemece E.2002/372 sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonunda, 12/3/2009 tarihli ve E.2002/372, K.2009/115 sayılı kararla, bilirkişi kurulunca düzenlenen rapora göre, dosyada mevcut Kızıltepe Vergi Dairesi Müdürlüğünün geri ödeme listesi uyarınca Hazine alacağının 4.021,20 Amerikan Doları (USD) haricindeki kısmının prim ödemesi yapılan çiftçilerden tahsil edildiği, bu kısım için davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
10. Anılan kararın temyizi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 20/6/2011 tarihli ve E.2010/7423, K.2011/7158 sayılı ilâmıyla, eksikliklerin tamamlanması amacıyla dosyanın Mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
11. Eksik hususların tamamlanmasından sonra yapılan temyiz incelemesi sonunda, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26/12/2011 tarihli ve E.2011/12467, K.2011/14113 sayılı ilâmıyla, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
12. Mahkemece, E.2002/375 sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonunda, 12/3/2009 tarihli ve E.2002/375, K.2009/113 sayılı kararla, bilirkişi kurulunca düzenlenen rapora göre, dosyada mevcut Kızıltepe Vergi Dairesi Müdürlüğünün geri ödeme listesi uyarınca Hazine alacağının 13.166,28 USD haricindeki kısmının prim ödemesi yapılan çiftçilerden tahsil edildiği, bu kısım için davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
13. Anılan kararın temyizi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 6/12/2011 tarihli ve E.2010/11649, K.2011/13048 sayılı ilâmıyla, eksikliklerin tamamlanması amacıyla dosyanın Mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
14. Eksik hususların tamamlanmasından sonra yapılan temyiz incelemesi sonunda, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 20/12/2012 tarihli ve E.2012/9361, K.2012/19701 sayılı ilâmıyla, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
15. Mahkemece bozmaya uyulmuş olup, E.2002/372 sayılı dosyada bozma kararı sonrası yargılamaya E.2012/826 sayılı dava dosyasında, E.2002/375 sayılı dosyada bozma kararı sonrası yargılamaya E.2012/739 sayılı dava dosyasında halen devam edilmektedir.
16. Başvurucu, 18/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
17. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Usul ekonomisi ilkesi” kenar başlıklı 30. maddesi şöyledir:
"Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür."
18. 22/4/1926 tarih ve 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 41. ve devamı maddeleri.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 18/3/2014 tarih ve 2014/3743 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu, İlçe Tarım Müdürü olarak görev yaptığı dönemde Maliye Hazinesini zarara uğrattığı iddiasıyla 28/11/2002 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan tazminat davalarında hukuka aykırı düzenlenen müfettiş raporuyla davalı durumuna düşürüldüğünü, ilgili müfettiş raporu hakkında tekzip raporu düzenlendiğini, Derece Mahkemesinin bu durumu dikkate almadığını, söz konusu davalar nedeniyle toplumsal saygınlığını yitirdiğini, yargılamanın halen devam ettiğini ve makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkı ile maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkının ve masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
21. Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde, başvurucunun, Maliye Hazinesini zarara uğrattığı iddiasıyla 28/11/2002 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan tazminat davaları nedeniyle toplumsal saygınlığını yitirdiğini, adil yargılanma hakkı ile maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkının ve masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ihlal iddialarına ilişkin nitelendirmesi ile bağlı olmayıp hukuki nitelendirmeyi kendisi yapar. Anılan ihlal iddiaları, başvurucu aleyhine açılan davanın hukuk davası olduğu ve başvurucunun davalı olarak yargılamada bulunduğu da dikkate alınarak, adil yargılanma hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmiştir. Başvurucunun, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası ayrıca değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiği İddiası
22. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
23. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
24. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
25. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, "ikincil nitelikte bir kanun yolu" olup bu yola başvurulmadan önce kural olarak olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.
26. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca temel hak ve özgürlüklerin ihlaline neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.
27. Başvuru konusu olayda, başvurucu, Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan tazminat davalarında hukuka aykırı düzenlenen müfettiş raporuyla davalı durumuna düşürüldüğünü, ilgili müfettiş raporu hakkında tekzip raporu düzenlendiğini, Derece Mahkemesinin bu durumu dikkate almadığını, söz konusu davalar nedeniyle toplumsal saygınlığını yitirdiğini belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
28. Anayasa'nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36. maddesinin birinci fıkrasında, 'Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.' denilerek yargı mercilerine davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Maddeyle korunan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, Anayasa'nın 40. maddesi uyarınca diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin etkili yolu, yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir (AYM, E.2013/71, K.2013/77, K.T. 18/6/2013).
29. Adil yargılanma hakkının sağladığı bir güvence olarak bireyler, sahip olduklarını iddia ettikleri tüm yasal hak ve yükümlülükleri talep edebilir, aynı zamanda devlet tarafından gerçekleştirilen her türlü müdahaleye yargı mercileri önünde itiraz edebilirler. Bununla birlikte medeni hak ve yükümlülüklerin kullanılmasının doğal bir sonucu olarak bireylerin yargısal makamlar önünde salt davacı veya davalı konumunda bulunması adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelmez.
30. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun davranılmadığı takdirde, ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine başvurulmalıdır (Cemal Ay, B. No: 2013/8674, 16/10/2014, § 29).
31. Bireysel başvurunun ikincil niteliği gereği, başvurucunun, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarını öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtları zamanında bu mercilere sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir. Bu şekilde olağan denetim mekanizmaları önünde ileri sürülüp takip edilmeyen temel hak ve özgürlüklerin ihlaline ilişkin iddialar, Anayasa Mahkemesi önünde bireysel başvuru konusu yapılamaz (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 19).
32. Başvurucunun ihlale neden olduğunu ileri sürdüğü yargılamaların Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2012/826 ve E.2012/739 sayılı dava dosyalarında halen devam ettiği, başvurucunun hukuk sisteminde düzenlenen başvuru yollarını tüketmeden bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.
33. Açıklanan nedenlerle, hukuk sisteminde düzenlenen başvuru yolları usulüne uygun olarak tüketilmeden temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasının bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin "başvuru yollarının tüketilmemiş olması" nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlali İddiası
34. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/372 Sayılı Dava Dosyası Yönünden
35. Başvurucu, Maliye Hazinesini zarara uğrattığı iddiasıyla 28/11/2002 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan tazminat davasında yargılamanın halen devam ettiğini ve makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
36. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38-39).
37. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41-45).
38. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu tazminat davasında, 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
39. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 28/11/2002 tarihidir.
40. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı bireysel başvurunun karara bağlandığı tarihtir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
41. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun Maliye Hazinesinin zarara uğratıldığı iddiasıyla açılan tazminat davası olduğu, 28/11/2002 tarihinde açılan davanın yargılama sürecinde, usulsüz olarak pamuk destekleme prim ödemesi yapıldığı iddia edilen şahıslara söz konusu ödemelerin yapıldığı tarihlerin tespiti amacıyla ilgili kurumlarla yazışmaların yapıldığı, Mahkemece 12/3/2009 tarihli kararla davanın kısmen kabulüne karar verildiği, temyiz üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 6/12/2011 tarihli ilâmıyla, eksikliklerin tamamlanması amacıyla dosyanın geri çevrilmesine karar verildiği, eksik hususların tamamlanmasının ardından yapılan temyiz incelemesi sonunda, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 20/12/2012 tarihli ilâmıyla, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulduğu gerekçesiyle kararın bozulduğu, Mahkemece bozmaya uyulmasına karar verildiği, yargılamaya İlk Derece Mahkemesinde devam edildiği anlaşılmıştır.
42. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).
43. Başvuruya konu tazminat davasının incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında, somut başvuruya konu yargılamanın karmaşık nitelikte olduğu kabul edilmekle birlikte, yaklaşık on üç yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
44. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
b. Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/375 Sayılı Dava Dosyası Yönünden
45. Başvurucu, Maliye Hazinesini zarara uğrattığı iddiasıyla 28/11/2002 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan tazminat davasında yargılamanın halen devam ettiğini ve makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
46. Başvurucu aleyhine açılan Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/372 sayılı dosyası yönünden yapılan tespitlerin; 28/11/2002 tarihinde başvurucu aleyhine açılan ve Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/375 sayılı dava dosyasında yürütülen yargılama bakımından da geçerli olduğu açıktır (bkz: §§ 36-40).
47. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun Maliye Hazinesinin zarara uğratıldığı iddiasıyla açılan tazminat davası olduğu, 28/11/2002 tarihinde açılan davanın yargılama sürecinde, usulsüz olarak pamuk destekleme prim ödemesi yapıldığı iddia edilen şahıslara söz konusu ödemelerin yapıldığı tarihlerin tespiti amacıyla ilgili kurumlarla yazışmaların yapıldığı, Mahkemece 12/3/2009 tarihli kararla davanın kısmen kabulüne karar verildiği, temyiz üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 6/12/2011 tarihli ilâmıyla, eksikliklerin tamamlanması amacıyla dosyanın geri çevrilmesine karar verildiği, eksik hususların tamamlanmasının ardından yapılan temyiz incelemesi sonunda, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 20/12/2012 tarihli ilâmıyla, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulduğu gerekçesiyle kararın bozulduğu, Mahkemece bozmaya uyulmasına karar verildiği, yargılamaya İlk Derece Mahkemesinde devam edildiği anlaşılmıştır.
48. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).
49. Başvuruya konu tazminat davasının incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında, somut başvuruya konu yargılamanın karmaşık nitelikte olduğu kabul edilmekle birlikte, yaklaşık on üç yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
50. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
51. Başvurucu, yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle 160.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
52. 6216 sayılı Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
53. Başvurucunun tarafı olduğu Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/372 sayılı dava dosyasında yürütülen tazminat davasında, yaklaşık on üç yıllık yargılama süreci nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya net 13.300,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
54. Başvurucunun tarafı olduğu Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/375 sayılı dava dosyasında yürütülen tazminat davasında, yaklaşık on üç yıllık yargılama süreci nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya net 13.300,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
55. Başvurucu tarafından her iki başvuru dosyası için yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen toplam 412,20 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
56. Başvuruya konu yargılamaların yaklaşık on üç yıllık bir süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
3. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya, Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/372 sayılı dava dosyası yönünden net 13.300,00 TL, Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2002/375 sayılı dava dosyası yönünden net 13.300,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan toplam 412,20 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
22/6/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.