logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mehmet Ali Bağdatlı ve Sezgin Ertaş [2.B.], B. No: 2014/3911, 12/1/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

                                               

 

 

 

 

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

 

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

 

 

KARAR

 

 

 

MEHMET ALİ BAĞDATLI VE SEZGİN ERTAŞ BAŞVURUSU

 

(Başvuru Numarası: 2014/3911)

 

 

 

Karar Tarihi: 12/1/2017


 

İKİNCİ BÖLÜM

 

 

KARAR

 

 

 

Başkan                     :   Engin YILDIRIM

Üyeler                       :   Recep KÖMÜRCÜ

                                      Celal Mümtaz AKINCI

                                      Muammer TOPAL

                                      Recai AKYEL

Raportör                  :   Hüseyin MECEK

Başvurucular           :   1. Mehmet Ali BAĞDATLI

                                     2. Sezgin ERTAŞ

Vekili                        :   Av. Nergiz ÖRS KIYMACI

 

I.     BAŞVURUNUN KONUSU

1.    Başvuru, yakalama sırasındaki işkence ve kötü muamele iddiasına ilişkindir.

II.   BAŞVURU SÜRECİ

2.    Başvurular 20/3/2014 tarihinde İskenderun 1. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvuruların Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3.    İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 31/12/2014 tarihinde 2014/3911 numaralı, Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 2014/3912 numaralı başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4.    2014/3912 numaralı bireysel başvuru dosyasının konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2014/3911 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, 2014/3912 numaralı bireysel başvuru dosyasının kapatılmasına ve incelemenin 2014/3911 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.

5.    Bölüm Başkanı tarafından 9/2/2016 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6.    Başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 11/4/2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

7.    Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 18/4/2016 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ edilmiştir. Başvurucular vekili, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III.  OLAY VE OLGULAR

A.   Olaylar

8.    Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

9.    Sırasıyla 1984 ve 1988 doğumlu olan başvurucular Mehmet Ali Bağdatlı ve Sezgin Ertaş, Hatay’da ikamet etmektedirler.

10.  2/6/2013 tarihinde İskenderun Anıt Meydanı’nda, kamuoyunda "Gezi Parkı olayları" olarak adlandırılan gösterilere destek amacıyla eylem gerçekleştirilmiştir. Eyleme katılan başvurucuların yakalanması amacıyla polis memurları tarafından yapılan takip sırasında başvurucuların bulunduğu aracın Feyzan Kanalı beton istinat duvarına çarpması sonucunda trafik kazası meydana gelmiştir. Başvurucular kazadan sonra polis memurlarınca darbedildiklerini ileri sürmüşlerdir. Başvurucular hayati tehlike geçirecek şekilde, aynı araçta bulunan diğer kazazedeler U.A., Ş.H. ve D.Ş. basit tıbbi müdahaleyle giderilecek şekilde yaralanmışlardır.

11.  3/6/2014 tarihinde saat 00.20’de meydana gelen kazayla ilgili olarak olay ve yakalama tutanağı tanzim edilmiştir. Tutanakta İstanbul Taksim Meydanı Gezi Parkı’na 31/5/2013 tarihinde yapılan müdahaleyi protesto etmek amacıyla 1/6/2013’te İskenderun’da yapılan yürüyüş esnasında çıkan olaylarda gözaltına alınan şahıslara destek olmak amacıyla 2/6/2013 tarihinde marjinal sol grupların katılımıyla yaklaşık 2.700 kişinin toplandığı, saat 20.00 sıralarında polis tarafından eylemin izinsiz ve yasalara aykırı olduğu uyarısı yapılarak grubun dağılmasının istendiği ancak grubun dağılmadığı, Şehit Pamir Caddesi’ne yürüyüşe geçtikleri, kolluk güçleri tarafından göstericilere müdahale edildiği, grubun başındaki U.A. isimli kişinin uyarıldığı; ancak, grubun uyarılara aldırmaması nedeniyle bazılarının gözaltına alınarak göstericilerin kısmen dağıtıldığı, saat 23.00 sıralarında çöp bidonlarıyla yollara barikat kurulduğu, göstericilerin polislere taş atmaya başladıkları, taş atan bu grubun başında yine U.A. ve yanında bulunan Ş.H., Mehmet Ali Bağdatlı, Sezgin Ertaş ve D.Ş. isimli kişiler olduğu, bu kişilerin göstericileri tahrik ettikleri, polisin müdahalesi sona erdikten sonra yakalanmaları için takibe alındıkları, takip sonunda … adresindeki eve girdikleri, yapılan araştırma sonucunda bu adreste A.K. isimli kişinin oturduğu tespit edilerek arama kararı talep edildiği, henüz arama kararı verilmeden bu kişilerin … plakalı araca bindikleri, aracın üzerlerinde resmî polis yeleği bulunan görevliler tarafından durdurulmak istendiğinde araç sürücüsünün dur ihtarına uymayarak aracı polisin üzerine sürdüğü, polisin havaya iki el ateş açtığı, aracın polis tarafından takibe alındığı, su şebekesi çalışmalarından dolayı yolun bozuk ve tozlu olması nedeniyle aracın gözden kaçırıldığı, bir süre sonra aracın Şehit Ahmet Yaman Caddesi’yle 152. Sokak’ın kesiştiği yerdeki beton istinat duvarına çarparak kaza yaptığının görüldüğü, sürücü koltuğunda U.A.nın bulunduğu, şahısların İskenderun Devlet Hastanesine götürülerek tedavilerinin yaptırıldığı kayıtlıdır.

12.  3/6/2013 tarihinde saat 00.20’de tanzim edilen kaza tespit tutanağına göre kazanın oluşumunda araç sürücüsü U.A.nın doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapması nedeniyle engel bir cisme çarparak kazanın meydana geldiği belirtilmiştir.

1.    Başvurucuların, Araçta Bulunan Diğer Kişilerin ve Tanıkların Beyanları

13.  Başvurucu Mehmet Ali Bağdatlı 11/6/2013 tarihinde kollukta verdiği beyanında araçla seyir hâlindeyken silahla kendilerine ateş edildiğini, aracın hızlı bir şekilde sola doğru manevra yapmasından sonra duvara çarptığını hatırladığını, hastanede kendine geldiğinde arkadaşlarından öğrendiğine göre havaya ateş eden ve kaza sonrasında kendilerini yere yatıran şahısların sivil polisler olduğunu öğrendiğini, kaza yapmalarına neden olan polislerden şikâyetçi olduğunu ifade etmiştir. Başvurucunun bu beyanında işkence ve kötü muameleye ilişkin anlatımı bulunmamaktadır.

14.  Başvurucu Sezgin Ertaş 7/6/2013 tarihli Cumhuriyet Savcılığında ve 24/9/2013 tarihli kollukta verdiği ifadelerinde arkadaşları A.K.nin evinde bir süre oturduktan sonra evden çıkarak U.A.nın kullandığı araca binecekleri sırada arkalarında bulunan, sonradan sivil polis olduğunu öğrendiği kişilerin ateş ederek üzerlerine doğru gelmeleri üzerine hızlıca araca bindiklerini, daha sonra polislerin araca elleriyle vurmaya başladıklarını, U.A.nın panikleyerek aracı hareket ettirdiğini, virajı alamayarak köprü duvarına çarptıklarını, çenesinin kırıldığını, kazadan sonra neler olduğunu görmediğini beyan etmiştir. Başvurucunun bu beyanında işkence ve kötü muameleye ilişkin anlatımı bulunmamaktadır.

15.  Araç sürücüsü U.A. 3/6/2013 tarihinde kollukta verdiği ifadesinde araçta yolcu olarak bulunan D.Ş., Ş.H., Mehmet Ali Bağdatlı ve Sezgin Ertaş’ı evlerine bırakmak üzere yola çıktıklarını, bir aracın kendisini takip ettiğini, silah sesi duyması üzerine panik hâlde uzaklaşmaya çalıştığı sırada virajı alamayarak bir yere çarptığını, kaza sonrasında özel harekat polislerinin kendilerine kelepçe taktığını, kazadan sonra yaralı hâldeyken müdahalede bulunan, ayaklarıyla üzerlerine basan ve konuşmalarına izin vermeyen polislerden şikâyetçi olduğunu beyan etmiştir.

16.  Kaza yapan araçta bulunan D.Ş. ve Ş.H. 3/6/2013 tarihli kollukta verdikleri ifadelerinde kazanın nasıl meydana geldiğini tam olarak bilmediklerini, kaza sonrasına ilişkin bir şey hatırlamadıklarını beyan etmişlerdir.

17.  Polis Memurları İ.A., İ.C., H.D., R.G. ve U.U. 4/6/2013 tarihli beyanlarında; Taksim Gezi Parkı eylemlerine destek olarak Anıt Meydanı’nda toplanan yaklaşık 2.700 kişilik grubun saat 18.00’den 20.00’ye kadar gösteri yaptığını, grubun dağılmayarak yürüyüş yapmak istediğini, uyarılara rağmen grubun dağılmaması üzerine çevik kuvvet tarafından Şehit Pamir Caddesi üzerinde gruba müdahale edilerek grubun dağıtıldığını, saat 23.00 sıralarında Fener Caddesi üzerinde yine grupların toplanarak çöp bidonlarını yollara devirmek suretiyle barikat kurarak eylem yaptıklarını, yolu trafiğe kapattıklarını, görevlilerin ikazlarına uymayarak zorluk çıkardıklarını, taş, sopa ve şişe attıklarının görülmesi üzerine gruba tekrar müdahale edildiğini, elinde megafonla baştan sona kadar grubu yönlendirerek provoke eden U.A. isimli şahısla yanında bulunan arkadaşlarının müdahale sonrasında arbededen faydalanarak kaçtığını, Piri Reis Mahallesi … No.lu adrese girdiklerini, U.A. ile yanında bulunan ve grubu yönlendiren diğer şahısların yakalanabilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığından arama ve yakalama kararı talep edildiğini, evin yanında arama ve yakalama kararının gelmesini bekledikleri sırada -saat 00.05 sıralarında- U.A.nın biri bayan dört kişiyle… plaka sayılı araca bindiğini, bu esnada üzerinde resmî polis yeleği bulunan bir polisinaraca yaklaşarak eliyle beklemelerini işaret ettiğini ancak aracın hızlı bir şekilde polisin eline çarparak stadyum istikametine doğru gittiğini, bir polisin havaya tabancayla iki el uyarı ateşi açtığını, aracın ikazlara aldırmayarak stadyum yönüne doğru uzaklaştığını, iki ekibin aracın kaçış istikametine doğru hareket ettiğini, cadde üzerinde su şebekesi çalışması olduğundan çok hızlı ilerleyemediklerini, bu nedenle aracın birden gözden kaybolduğunu, birkaç dakika kadar sonra aracı stadyumun yanında kanal istinat duvarına çarpmış vaziyette gördüklerini, haber merkezine anons yaparak olay yerine 112 sağlık ekiplerinin gelmesini talep ettiklerini, ambulansı bekledikleri sırada aracın yanabileceği ve içindekilerin zarar görebileceği endişesiyle araçta bulunan şahısların dışarıya çıkmalarına yardım ettiklerini, bir süre sonra olay yerine iki ambulansın geldiğini, araç sürücüsü olan ve tahkikat gereği aranan U.A.nın araçtan iner inmez avukat istediğini, Mehmet Ali Bağdatlı’nın kendisinin avukat olduğunu beyan ettiğini, şahısların tümünün ambulansla hastaneye götürüldüğünü ifade etmişlerdir.

19.  Başvurucuların arkadaşları tanıklar A.K. ve D.K. 3/6/2013 tarihli kolluktaki ifadelerinde, olay gecesi başvurucularla arkadaşlarının evden dışarı çıktıklarını, polisin hiçbir uyarıda bulunmadan beş altı el ateş ettiğini balkondan gördüklerini ancak kazaya tanık olmadıklarını beyan etmişlerdir.

2.    Adli Muayene Raporları

20.  Kaza sonrasında başvurucular ve araçta bulunan diğer mağdurların İskenderun Devlet Hastanesi tarafından adli muayeneleri yapılmıştır. Başvurucular kesin raporlarını ibraz etmemişlerdir. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’nde (UYAP) de anılan raporlar bulunmamaktadır.

21.  Başvurucu Sezgin Ertaş’ın 3/6/2013 geçici raporunda (Bir kısmı okunamadı.) vücudunda 10x2 cm abrazyon (deri sıyrılması) olduğu, hayati tehlikesinin bulunduğu kayıtlıdır. 11/6/2013 tarihinde başvurucunun ifade vermek üzere adliyeye çağrıldığında kolluk tarafından tanzim edilen tutanakta kuzeni I.E.nin beyanına göre başvurucunun çenesinin kırık olduğu, evde yattığı, konuşamadığı, bu nedenle ifade vermeye gidemeyeceği belirtilmiştir.

22.  Başvurucu Mehmet Ali Bağdatlı’nın raporunda, sağ omuz, humerus (omuzla dirsek arasındaki kemik) başı ve humerus distalinde (dirsek kısmı) parçalı kırık olduğu, hayati tehlikesinin bulunduğu, Antakya Araştırma Hastanesine sevk edildiği kayıtlıdır. Antakya Devlet Hastanesinin raporu başvuru dosyasında bulunmamaktadır.

23.  Başvurucularla aynı araçta bulunan diğer kişiler vücutlarının muhtelif bölgelerinden basit tıbbi müdahaleyle giderilecek şekilde yaralanmışlardır. H.Ş.nin raporunda, sol ön kol extansör yüzde 10x25 cm’lik abrazyon; D.Ş.nin raporunda yüzde (Bir kısmı okunamadı.) 2x1 cm’lik abrazyon, çene altında 3x1 cm’lik abrazyon, sol ön kolda 5x3 cm’lik abrazyon; U.A.nın raporunda, sağ ön kolda 5x3 cm’lik abrazyon, 2 cm kesi, sol ön kolda 6x4 cm’lik abrazyon olduğu belirtilmiştir.

3.    Başvurucuların Soruşturma Sırasındaki Talepleri

24.  Başvurucular vekili 18/6/2013 tarihli dilekçeyle başvurucularda oluşan yaraların hangisinin trafik kazası, hangisinin polisin darbetmesi sonucunda olduğunun tespiti için rapor aldırılmasını, gece saat 01.30 civarında Devlet Hastanesine getirilen başvurucuları hangi polislerin getirdiğinin belirlenmesi için kamera kayıtlarının istenmesini ve bununla ilgili şikâyetin tefrik edilerek ayrı bir soruşturma yürütülmesini talep etmiştir.

25.  Bu talepler Cumhuriyet Savcılığı tarafından şüphelilerin kesin raporlarının aldırılmış olduğu, olaylar arasında hukuki irtibat bulunduğu, şüphelileri hastaneye getiren polislerin kimliğinin tespitinin olayla ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

4.    Soruşturma Sonunda Verilen Karar

26.  İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığının 18/11/2013 tarihli ve 2013/6227 Soruşturma No.lu kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın ilgili bölümleri şöyledir:

“…

03/06/2013 tarihli Olay ve Yakalama tutanağının incelenmesinde; 02/06/2013 günü saat 18.00 sıralarında İskenderun Anıt Alanında yaklaşık 2.700 kişinin katılımıyla gösteri düzenlendiği, U.A.nın bu gösterinin başından sonuna kadar elinde megafon ile topluluğu provoke ettiği, topluluğun Anıt Alanından Şehit Pamir Caddesine doğru yolu kapatarak yürüyüşe geçtiği, grubun başında da U.A.nın bulunduğunun, grubun tüm uyarılara rağmen yürüyüşe devam etmeleri üzerine olaya müdahale edildiğinin, bu sırada çıkan arbede sırasında U.A. ile yanında bulunup grubu yönlendiren diğer kişilerin olay yerinden kaçtıklarının, bu olayların saat 23.00'e kadar devam ettiğinin, 23.00 sıralarında Fener Caddesi’nde bir grubun toplanarak çöp bidonlarını yola devirip barikat kurdukları ve yolu trafiğe kapattıkları, bu grubun başında da yine U.A. ile Ş.H., Mehmet Ali Bağdatlı, Sezgin Ertaş ve D.Ş.nin bulunduğunun tespit edildiği, şahısların takip edildiğinde A.K.ye ait Piri Reis Mah. … sayılı adrese girdiklerinin görüldüğü, şahısların yakalanabilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığından arama ve yakalama kararı alındığı ve 3/6/2013 günü saat 00.10 sıralarında arama yapmak için söz konusu adrese gidildiğinde U.A.nın da aralarında bulunduğu biri bayan 4 erkek şahsın … plakalı araca bindiklerinin görüldüğü, resmi kıyafetli polis memurlarınca söz konusu aracın durdurulmak istendiği, ancak aracı polis memurlarının üzerine süren şüphelilerin hızlı bir şekilde Piri Reis Mah. Şehit Ahmet Yaman Caddesi istikametinden stadyuma doğru devam ettikleri, aracın durması için havaya doğru iki el uyarı ateşi yapıldığını, ancak aracın durmayarak kaçtığının, yapılan takip sonucu söz konusu aracın Şehit Ahmet Yayman Caddesi ile 152. Sokağın kesiştiği Fezeyan Kanalı beton istinat duvarına çarparak kaza yapmış şekilde bulduklarının, aracın şoför koltuğunda U.A.nın, sağ ön koltuğunda bir erkek şahsın, arka koltukta ise 1 bayan 2 erkek şahsın bulunduğunun görüldüğü ve 112 sağlık ekiplerine haber verilmesi üzerine şahısların tedavi için hastaneye götürüldüklerinin belirtildiği,

Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2013/6730 soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde; U.A. hakkında … plakalı aracıyla 02/06/2013 günü saat 23.50 sıralarında meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu Sezgin Ertaş, Mehmet Ali Bağdatlı, Ş.H. ve D.Ş.nin yaralanması olayı hakkında taksirle yaralamaya sebebiyet verme suçu açısından soruşturma yürütüldüğü, bu soruşturma kapsamında alınan doktor raporlarına göre; U.A. ile D.Ş.nin söz konusu kaza nedeniyle hayati tehlike geçirmeksizin BTM ile düzelir derecede, Mehmet Ali Bağdatlı ve Sezgin Ertaş'ın hayati tehlike geçirecek ve BTM ile düzelmeyecek derecede yaralandıklarının anlaşıldığı.

Yine bu dosyada mevcut trafik kaza tespit tutanağına göre söz konusu kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü U.A.nın doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma kuralım ihlal ettiğinin belirtildiği,

Müştekiler her ne kadar kaza sonrasında polisler tarafından darbedildiklerini iddia etmiş iseler de doktor raporlarında belirtilen yaralanmaların geçirmiş oldukları trafik kazasından kaynaklandığı, raporlarda başkaca bir yaralanmanın belirtilmediğinin anlaşıldığı, dolayısıyla müştekilerin polisler tarafından darbedildiklerine ilişkin iddiaların soyut iddia mahiyetinde olduğu ve görevli polis memurlarının görevlerini kötüye kullanarak müştekileri ettiklerine dair müştekilerin soyut iddiası dışında herhangi bir delil bulunmadığının anlaşıldığı,

Polis memurlarınca müştekilerin aracına doğru ateş edilmesi iddiasıyla ilgili olarak yapılan değerlendirmede:

2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nun 16/7-c maddesi uyarınca polisin hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suç üstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silah kullanmaya yetkili olduğunun, aynı maddenin 8. fıkrasına göre silah kullanmadan önce kişiye duyabileceği şekilde dur çağrısında bulunulacağının, kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam etmesi halinde önce uyarı amacıyla silahla ateş edileceğinin, buna rağmen kaçmakta ısrar etmesi dolayısıyla ele geçirilmesinin mümkün olmaması halinde ise kişinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silahla ateş edileceğinin düzenlendiği,

Soruşturma konusu olay kapsamında yukarıda bahsedilen olay tutanağına göre; şüpheliler U.A., D.Ş., Ş.H., Mehmet Ali Bağdatlı ve Sezgin Ertaş'ın 2911 sayılı Yasa’ya muhalefet suçundan dolayı yakalanmaları amacıyla haklarında İskenderun C.Başsavcılığınca verilmiş 03/06/2013 tarihli arama kararı ve gözaltı talimatı bulunduğu, kolluk görevlilerinin şüphelilerin araçla hareket halinde olduklarını görmeleri üzerine durmaları için ikazda bulunmasına rağmen aracın hareket etmesi üzerine durmalarını sağlamak amacıyla havaya iki el ateş edildiğinin belirtildiği, söz konusu ateş etme olayının yukarıda açıklandığı şekilde Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nun 16/7-c maddesi uyarınca silah kullanma yetkisi kapsamında kaldığının ve CMK 24/1 maddesi uyarınca bu eylem bakımından ilgili polis memurlarının kanun hükmünü ifa nedeniyle cezai sorumluluklarının bulunmayacağının anlaşıldığı,

Müştekilerin kaza yapmalarına polis memurlarının neden olduğuna ilişkin iddiasıyla ilgili olarak yapılan değerlendirmede, trafik kaza tespit tutanağına göre söz konusu kazanın sürücü U.A.nın doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma kuralım ihlal etmesi nedeniyle gerçekleştiği, bu hususta polis memurlarına atfı kabil herhangi bir kusur bulunmadığının anlaşıldığı,

Tüm bu hususların bir arada değerlendirilmesinde;

İskenderun ilçe Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memurları hakkında müştekilere yönelik kasten yaralama iddiası bakımından atılı suçu işlediklerine dair delil bulunmaması, müştekilerin aracına doğru silahla ateş etmeleri iddiası bakımından 2559 Sayılı Kanun'un 16/7-c ve TCK’nın 24/1 maddeleri uyarınca ve müştekilerin kaza yapmalarına neden olma iddiası bakımından ise herhangi bir kusurlarının bulunmaması nedeniyle KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA [karar verilmiştir].”

27.  Bu karara başvurucular tarafından yapılan itiraz, Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/1/2014 tarihli ve 2014/62 Değişik İş sayılı kararıyla “kamu davası açılmasını gerektirir yeterlilikte ve nitelikte delil ve neden bulunmadığı” gerekçesiyle reddedilmiştir.

28.  Ret kararı başvurucular vekiline 20/2/2014 tarihinde tebliğ edildiğinden 20/3/2014 tarihinde yapılan bireysel başvurularda süre aşımının bulunmadığı anlaşılmıştır.

B.   İlgili Hukuk

29.  26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86. ve 87. maddeleri şöyledir:

“Kasten yaralama

Madde 86- (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Kasten yaralama suçunun;

d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama

Madde 87- (1) Kasten yaralama fiili, mağdurun;

d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,

Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.

(3) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/4 md.) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.

…”

30.  4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selâhiyet Kanunu’nun 16. maddesi şöyledir:

“Zor ve Silah Kullanma

Madde 16- (Değişik madde: 02/06/2007-5681 S.K./4.mad)

Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir.

Zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet, maddî güç ve kanunî şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilir.

Polis;

c) Hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde,

silah kullanmaya yetkilidir.

Polis, yedinci fıkranın (c) bendi kapsamında silah kullanmadan önce kişiye duyabileceği şekilde "dur" çağrısında bulunur. Kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam etmesi halinde, önce uyarı amacıyla silahla ateş edilebilir. Buna rağmen kaçmakta ısrar etmesi dolayısıyla ele geçirilmesinin mümkün olmaması halinde ise kişinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silahla ateş edilebilir.

…”

31.  4/12/2014 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun başvuru konusu olay tarihinde yürürlükte bulunan 90. maddesi şöyledir.

“Yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemler

Madde 90 – (1) Aşağıda belirtilen hâllerde, herkes tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir:

a) Kişiye suçu işlerken rastlanması.

b) Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması.

(2) Kolluk görevlileri, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına veya âmirlerine derhâl başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, yakalama yetkisine sahiptirler.

…”

IV.  İNCELEME VE GEREKÇE

32.  Mahkemenin 12/1/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A.   Başvurucuların İddiaları

33.  Başvurucular 2/6/2013 günü İskenderun Anıt Meydanı’nda yapılan Gezi Parkı eylemlerine katıldıklarını, saat 19.00’da kalabalık dağılırken polis müdahalesinin başladığını, saat 20.30’da arkadaşları A.K.nin evine gittiklerini, evde D.Ş., U.A. veŞ.H.ile bir süre oturduktan sonra saat 23.30 sıralarında evlerine dönmek üzere araca binecekleri sırada kendileri hakkında verilmiş arama ve gözaltı kararı olmadan takip edildiklerini, polis olduğunu anlamadıkları bir grubun koşarak kendilerine yaklaşıp üzerlerine ateş açtığını,araç hareket ettikten sonra polisin kendilerini takip ettiğini, aracı kullanan arkadaşları U.A.nın panikleyerek aracın hâkimiyetini kaybedip duvara çarptığını, başvurucu Mehmet Ali Bağdatlı’nın sağ omuz ve humerus, diğer başvurucunun çenesinin kırılarak hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandıklarını, arama ve yakalama kararı olmadan peşlerine düşerek kazaya sebebiyet veren, hakaret, tehdit eden ve kötü muamelede bulunan polis memurları hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, 2013/6227 numaralı dosyada soruşturma yapıldığını, şüphelilerin ifadesinin alınmadığını, tanık olarak dinlenen polis memurlarının ifadelerinin kopyala-yapıştır yöntemiyle matbu bir şekilde hazırlandığını, kendilerinde oluşan yaraların kaza sonucunda mı yoksa polis şiddetinden mi kaynaklandığı konusunda rapor aldırılması ve muayene oldukları hastanenin kamera görüntülerinin incelenmesi taleplerinin reddedildiğini, polis tarafından darbedilmemiş olsalar dahi polislerin haksız takibi sonucunda trafik kazasına sebebiyet verdiklerini, buna rağmen gerekçeden yoksun olarak kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini belirterek Anayasa’nın 17. ve 36. maddelerinde güvence altına alınan işkence ve kötü muamele yasağı ile hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti, yeniden soruşturma açılması ve tazminat talebinde bulunmuşlardır.

B.   Değerlendirme

34.  Bakanlık görüşünde, Cumhuriyet Savcılığı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda belirtilen güvenlik güçlerinin eylemlerinin hukuki sınırlar içinde kaldığı yönündeki değerlendirmenin yerinde olması, yürütülen soruşturmanın yeterli titizlikle makul sürede sonuçlanması nedenleriyle işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edilmediği belirtilmiştir.

35.  Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki nitelendirmesini kendisi takdir eder(Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, aynı zamanda hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de bu iddiaları işkence ve kötü muamele yasağının usul yükümlülüğü içinde kaldığından Anayasa’nın 36. maddesi yönünden ayrıca bir inceleme yapılmıştır.

36.  Anayasa’nın 17. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:

“Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

...

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”

37.  Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında da kimseye “işkence” ve “eziyet” yapılamayacağı, kimsenin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan” ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80).

38.  Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 81).

39.  Buna göre bireyin, bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde Anayasa’nın 17. maddesi “Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddedeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında etkili resmî bir soruşturmanın yapılmasını gerektirmektedir. Bu soruşturma, sorumluların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlamaya elverişli olmalıdır. Bu olanaklı olmazsa bu madde, sahip olduğu öneme rağmen pratikte etkisiz hâle gelecek ve bazı hâllerde devlet görevlilerinin fiilî dokunulmazlıktan yararlanarak kontrolleri altında bulunan kişilerin haklarını istismar etmeleri mümkün olacaktır (Tahir Canan, § 25).

40.  3/6/2014 tarihli olay tutanağına göre (bkz.§ 11) başvurucular, kaza sırasında yanlarında bulunan arkadaşları U.A., S.H. ve D.Ş. ile birlikte 2/6/2013 tarihinde İskenderun Anıt Meydanı’nda saat 18.00 sıralarında kamuoyunda Gezi Parkı olarak adlandırılan eylemlere destek olmak amacıyla yapılan izinsiz gösteriye katılmış, göstericilere yapılan müdahale sonucunda birçok kişi gözaltına alınmış, göstericilerin başındaki U.A. yanında bulunan arkadaşlarıyla kaçmış, saat 23.00 sıralarında gruplar U.A.nın liderliğinde yeniden toplanarak çöp bidonlarını barikat yapıp yolu trafiğe kapatmış, polis memurlarına taş vb. maddeler atmış, U.A.nın ve yanındaki dört kişinin yakalanmasına çalışılmış ancak bu kişilerin araçla gösteri mahallinden uzaklaşmaları üzerine polis memurları tarafından kaçan kişiler takibe alınmış, … adresinde A.K.nin evine girdikleri tespit edilmiş, saat 00.10’da Cumhuriyet Savcılığından yakalama ve arama kararı talep edilmiş; ancak karar gelmeden anılan kişilerin evden çıktığının görülmesi üzerine dur ihtarına uymayan bu kişiler araçlarını resmî kıyafetli görevlilerin üzerlerine sürmüş; iki el uyarı ateşinde bulunulmasına rağmen kaçmaya devam etmeleri üzerine polisler aracı takibe almışlar; su şebekesi çalışmaları nedeniyle yolun tozlu ve bozuk olmasından faydalanarak bir süre sonra polis takibinden kurtulan araç sürücüsü, virajı alamayarak beton istinat duvarına çarpmıştır.

41.  Aynı tutanağa göre kazadan sonra araçta bulunan yaralılar aracın yanma riski nedeniyle polisler tarafından araçtan çıkarılarak ambulansla hastaneye götürülmüşlerdir. Kaza tespit tutanağına göre (bkz. § 12) araç sürücüsü U.A.nın doğrultu değiştirme manevrasını yanlış yaparak bir cisme çarpması sonucu kaza meydana gelmiştir.

42.  Başvuru dosyasında bulunan geçici raporlarda kaza nedeniyle başvurucu Sezgin Ertaş’ın çenesinde, Mehmet Ali Bağdatlı’nın ise sağ omuz humerus başı ve distalinde kırık, araçta bulunan diğer kişilerin ise çeşitli yerlerinde abrazyon oluştuğubelirtilmiştir (bkz. §§ 20-23). Başvurucular hakkında aldırılan kesin raporlar, UYAP kayıtlarında mevcut olmadığından temin edilememiş; anılan raporlar başvurucular tarafından da ibraz edilmemiştir.

43.  Kötü muamele konusundaki iddialar, uygun delillerle desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için her türlü şüpheden uzak, makul kanıtların varlığı gerekir. Bu nitelikteki bir kanıt yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karinelerden de oluşabilir. Bu bağlamda kanıtlar toplanırken tarafların takındıkları tutumlar dikkate alınmalıdır. Ancak bu uygun koşulların tespiti hâlinde kötü bir muamelenin varlığından bahsedilebilir (C.D., B. No: 2013/394, 6/3/2014, § 28).

44.  Başvurucular kazadan hemen sonra alınan ilk ifadelerinde kazanın nasıl meydana geldiğini anlatmış ancak kazadan hemen sonra hastaneye götürülmeden önce polis tarafından darp ya da cebre maruz kaldıklarına dair bir beyanda bulunmamışlardır. Araçta bulunan D.Ş. ve Ş.H. de ifadelerinde kazayla ilgili bir şey hatırlamadıklarını söylemişlerdir. Sadece araç sürücüsü olan ve bireysel başvuruda bulunmayan U.A. kazadan sonra polis memurlarının ayaklarıyla üzerine bastığını ve konuşmasına izin vermediklerini ileri sürmüştür. Başvurucular bireysel başvuru dilekçelerinde de polisler tarafından gerçekleştiğini belirttikleri darp olayının ne şekilde, hangi polis ya da polisler tarafından gerçekleştirildiği, vücutlarının hangi bölgesinden yaralandıkları konusunda hiçbir açıklamada bulunmamışlardır.

45.  Başvurucular vekilinin soruşturma aşamasında 8/6/2013 tarihinde başvurucularda oluşan yaraların hangilerinin trafik kazası sonucunda, hangilerinin polis şiddeti nedeniyle gerçekleştiğinin tespit edilmesi için Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmasını talep ettiği; dilekçesinde (bkz. § 24) de başvurucuların vücutlarının hangi bölgesinden, hangi polis ya da polisler tarafından yaralandıklarına ilişkin ikna edici bir açıklamanın olmadığı anlaşılmaktadır.

46.  30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (3) numaralı, 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 59. maddesinin ilgili fıkraları uyarınca başvurucuların başvuru konusu olaylara ilişkin iddialarını açıklama, dayanılan Anayasa hükmünün ihlal edildiğine dair hukuki iddialarını kanıtlama, bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçelerle delilleri sunma yükümlülüğü bulunmaktadır (S.S.A., B. No: 2013/2355, 7/11/2013, § 38; Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).

47.  Belirtilen koşullar yerine getirilmediği takdirde Anayasa Mahkemesince, açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verilebilir.

48.  Başvurucular trafik kazası geçirdikten sonra kendilerini takip eden polis memurları tarafından darbedildiklerini ileri sürmüşler ise de gerek soruşturma aşamasındaki ifadelerinde ve dilekçelerinde gerekse bireysel başvuru dilekçelerinde kamu görevlilerinin hangi somut fiil ya da ihmalinin olduğu konusunda bir açıklamada bulunmamışlardır. Bu nedenle ihlal iddiası ve onun temelindeki olgulara ilişkin yeterli ve makul bir açıklamada bulunmayan başvurucuların iddialarını kanıtlayamadıkları sonucuna ulaşılmıştır.

49.  Açıklanan nedenlerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V.    HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A.   Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B.   Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 12/1/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Mehmet Ali Bağdatlı ve Sezgin Ertaş [2.B.], B. No: 2014/3911, 12/1/2017, § …)
   
Başvuru Adı MEHMET ALİ BAĞDATLI VE SEZGİN ERTAŞ
Başvuru No 2014/3911
Başvuru Tarihi 20/3/2014
Karar Tarihi 12/1/2017
Birleşen Başvurular 2014/3912

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yakalama sırasındaki işkence ve kötü muamele iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Diğer kötü muamele iddiaları Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5237 Türk Ceza Kanunu 86
87
2559 Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu 16
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 90
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi