İKİNCİ
BÖLÜM
KARAR
Başkan : Engin
YILDIRIM
Üyeler : Recep
KÖMÜRCÜ
Celal
Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Raportör : Hüseyin
MECEK
Başvurucular : 1.
Mehmet Ali BAĞDATLI
2. Sezgin ERTAŞ
Vekili : Av.
Nergiz ÖRS KIYMACI
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yakalama sırasındaki
işkence ve kötü muamele iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 20/3/2014 tarihinde
İskenderun 1. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvuruların Komisyona
sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca
31/12/2014 tarihinde 2014/3911 numaralı, Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca
2014/3912 numaralı başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. 2014/3912 numaralı bireysel
başvuru dosyasının konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2014/3911 numaralı
bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, 2014/3912 numaralı bireysel
başvuru dosyasının kapatılmasına ve incelemenin 2014/3911 numaralı bireysel
başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 9/2/2016
tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvurunun bir örneği görüş için
Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 11/4/2016
tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
7. Bakanlık tarafından Anayasa
Mahkemesine sunulan görüş 18/4/2016 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ
edilmiştir. Başvurucular vekili, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade
edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
9. Sırasıyla 1984 ve 1988 doğumlu
olan başvurucular Mehmet Ali Bağdatlı ve Sezgin Ertaş, Hatay’da ikamet
etmektedirler.
10. 2/6/2013 tarihinde İskenderun Anıt
Meydanı’nda, kamuoyunda "Gezi Parkı olayları" olarak adlandırılan
gösterilere destek amacıyla eylem gerçekleştirilmiştir. Eyleme katılan
başvurucuların yakalanması amacıyla polis memurları tarafından yapılan takip
sırasında başvurucuların bulunduğu aracın Feyzan Kanalı beton istinat duvarına
çarpması sonucunda trafik kazası meydana gelmiştir. Başvurucular kazadan sonra
polis memurlarınca darbedildiklerini ileri sürmüşlerdir. Başvurucular hayati
tehlike geçirecek şekilde, aynı araçta bulunan diğer kazazedeler U.A., Ş.H. ve
D.Ş. basit tıbbi müdahaleyle giderilecek şekilde yaralanmışlardır.
11. 3/6/2014 tarihinde saat 00.20’de
meydana gelen kazayla ilgili olarak olay ve yakalama tutanağı tanzim
edilmiştir. Tutanakta İstanbul Taksim Meydanı Gezi Parkı’na 31/5/2013 tarihinde
yapılan müdahaleyi protesto etmek amacıyla 1/6/2013’te İskenderun’da yapılan
yürüyüş esnasında çıkan olaylarda gözaltına alınan şahıslara destek olmak
amacıyla 2/6/2013 tarihinde marjinal sol grupların katılımıyla yaklaşık 2.700
kişinin toplandığı, saat 20.00 sıralarında polis tarafından eylemin izinsiz ve
yasalara aykırı olduğu uyarısı yapılarak grubun dağılmasının istendiği ancak
grubun dağılmadığı, Şehit Pamir Caddesi’ne yürüyüşe geçtikleri, kolluk güçleri
tarafından göstericilere müdahale edildiği, grubun başındaki U.A. isimli
kişinin uyarıldığı; ancak, grubun uyarılara aldırmaması nedeniyle bazılarının
gözaltına alınarak göstericilerin kısmen dağıtıldığı, saat 23.00 sıralarında
çöp bidonlarıyla yollara barikat kurulduğu, göstericilerin polislere taş atmaya
başladıkları, taş atan bu grubun başında yine U.A. ve yanında bulunan Ş.H.,
Mehmet Ali Bağdatlı, Sezgin Ertaş ve D.Ş. isimli kişiler olduğu, bu kişilerin
göstericileri tahrik ettikleri, polisin müdahalesi sona erdikten sonra yakalanmaları
için takibe alındıkları, takip sonunda … adresindeki eve girdikleri, yapılan
araştırma sonucunda bu adreste A.K. isimli kişinin oturduğu tespit edilerek
arama kararı talep edildiği, henüz arama kararı verilmeden bu kişilerin …
plakalı araca bindikleri, aracın üzerlerinde resmî polis yeleği bulunan
görevliler tarafından durdurulmak istendiğinde araç sürücüsünün dur ihtarına
uymayarak aracı polisin üzerine sürdüğü, polisin havaya iki el ateş açtığı,
aracın polis tarafından takibe alındığı, su şebekesi çalışmalarından dolayı
yolun bozuk ve tozlu olması nedeniyle aracın gözden kaçırıldığı, bir süre sonra
aracın Şehit Ahmet Yaman Caddesi’yle 152. Sokak’ın kesiştiği yerdeki beton
istinat duvarına çarparak kaza yaptığının görüldüğü, sürücü koltuğunda U.A.nın
bulunduğu, şahısların İskenderun Devlet Hastanesine götürülerek tedavilerinin
yaptırıldığı kayıtlıdır.
12. 3/6/2013 tarihinde saat 00.20’de
tanzim edilen kaza tespit tutanağına göre kazanın oluşumunda araç sürücüsü
U.A.nın doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapması nedeniyle engel bir
cisme çarparak kazanın meydana geldiği belirtilmiştir.
1. Başvurucuların, Araçta
Bulunan Diğer Kişilerin ve Tanıkların Beyanları
13. Başvurucu Mehmet Ali Bağdatlı
11/6/2013 tarihinde kollukta verdiği beyanında araçla seyir hâlindeyken silahla
kendilerine ateş edildiğini, aracın hızlı bir şekilde sola doğru manevra
yapmasından sonra duvara çarptığını hatırladığını, hastanede kendine geldiğinde
arkadaşlarından öğrendiğine göre havaya ateş eden ve kaza sonrasında kendilerini
yere yatıran şahısların sivil polisler olduğunu öğrendiğini, kaza yapmalarına
neden olan polislerden şikâyetçi olduğunu ifade etmiştir. Başvurucunun bu
beyanında işkence ve kötü muameleye ilişkin anlatımı bulunmamaktadır.
14. Başvurucu
Sezgin Ertaş 7/6/2013 tarihli Cumhuriyet Savcılığında ve 24/9/2013 tarihli
kollukta verdiği ifadelerinde arkadaşları A.K.nin evinde bir süre oturduktan
sonra evden çıkarak U.A.nın kullandığı araca binecekleri sırada arkalarında
bulunan, sonradan sivil polis olduğunu öğrendiği kişilerin ateş ederek
üzerlerine doğru gelmeleri üzerine hızlıca araca bindiklerini, daha sonra
polislerin araca elleriyle vurmaya başladıklarını, U.A.nın panikleyerek aracı
hareket ettirdiğini, virajı alamayarak köprü duvarına çarptıklarını, çenesinin
kırıldığını, kazadan sonra neler olduğunu görmediğini beyan etmiştir.
Başvurucunun bu beyanında işkence ve kötü muameleye ilişkin anlatımı
bulunmamaktadır.
15. Araç
sürücüsü U.A. 3/6/2013 tarihinde kollukta verdiği ifadesinde araçta yolcu
olarak bulunan D.Ş., Ş.H., Mehmet Ali Bağdatlı ve Sezgin Ertaş’ı evlerine
bırakmak üzere yola çıktıklarını, bir aracın kendisini takip ettiğini, silah
sesi duyması üzerine panik hâlde uzaklaşmaya çalıştığı sırada virajı alamayarak
bir yere çarptığını, kaza sonrasında özel harekat polislerinin kendilerine
kelepçe taktığını, kazadan sonra yaralı hâldeyken müdahalede bulunan,
ayaklarıyla üzerlerine basan ve konuşmalarına izin vermeyen polislerden
şikâyetçi olduğunu beyan etmiştir.
16. Kaza
yapan araçta bulunan D.Ş. ve Ş.H. 3/6/2013 tarihli kollukta verdikleri
ifadelerinde kazanın nasıl meydana geldiğini tam olarak bilmediklerini, kaza
sonrasına ilişkin bir şey hatırlamadıklarını beyan etmişlerdir.
17. Polis
Memurları İ.A., İ.C., H.D., R.G. ve U.U. 4/6/2013 tarihli beyanlarında; Taksim
Gezi Parkı eylemlerine destek olarak Anıt Meydanı’nda toplanan yaklaşık 2.700
kişilik grubun saat 18.00’den 20.00’ye kadar gösteri yaptığını, grubun
dağılmayarak yürüyüş yapmak istediğini, uyarılara rağmen grubun dağılmaması
üzerine çevik kuvvet tarafından Şehit Pamir Caddesi üzerinde gruba müdahale
edilerek grubun dağıtıldığını, saat 23.00 sıralarında Fener Caddesi üzerinde
yine grupların toplanarak çöp bidonlarını yollara devirmek suretiyle barikat
kurarak eylem yaptıklarını, yolu trafiğe kapattıklarını, görevlilerin
ikazlarına uymayarak zorluk çıkardıklarını, taş, sopa ve şişe attıklarının
görülmesi üzerine gruba tekrar müdahale edildiğini, elinde megafonla baştan
sona kadar grubu yönlendirerek provoke eden U.A. isimli şahısla yanında bulunan
arkadaşlarının müdahale sonrasında arbededen faydalanarak kaçtığını, Piri Reis
Mahallesi … No.lu adrese girdiklerini, U.A. ile yanında bulunan ve grubu
yönlendiren diğer şahısların yakalanabilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığından
arama ve yakalama kararı talep edildiğini, evin yanında arama ve yakalama
kararının gelmesini bekledikleri sırada -saat 00.05 sıralarında- U.A.nın biri
bayan dört kişiyle… plaka sayılı araca bindiğini, bu esnada üzerinde resmî
polis yeleği bulunan bir polisinaraca yaklaşarak eliyle beklemelerini işaret
ettiğini ancak aracın hızlı bir şekilde polisin eline çarparak stadyum
istikametine doğru gittiğini, bir polisin havaya tabancayla iki el uyarı ateşi
açtığını, aracın ikazlara aldırmayarak stadyum yönüne doğru uzaklaştığını, iki
ekibin aracın kaçış istikametine doğru hareket ettiğini, cadde üzerinde su
şebekesi çalışması olduğundan çok hızlı ilerleyemediklerini, bu nedenle aracın
birden gözden kaybolduğunu, birkaç dakika kadar sonra aracı stadyumun yanında
kanal istinat duvarına çarpmış vaziyette gördüklerini, haber merkezine anons
yaparak olay yerine 112 sağlık ekiplerinin gelmesini talep ettiklerini,
ambulansı bekledikleri sırada aracın yanabileceği ve içindekilerin zarar
görebileceği endişesiyle araçta bulunan şahısların dışarıya çıkmalarına yardım
ettiklerini, bir süre sonra olay yerine iki ambulansın geldiğini, araç sürücüsü
olan ve tahkikat gereği aranan U.A.nın araçtan iner inmez avukat istediğini,
Mehmet Ali Bağdatlı’nın kendisinin avukat olduğunu beyan ettiğini, şahısların
tümünün ambulansla hastaneye götürüldüğünü ifade etmişlerdir.
19. Başvurucuların
arkadaşları tanıklar A.K. ve D.K. 3/6/2013 tarihli kolluktaki ifadelerinde,
olay gecesi başvurucularla arkadaşlarının evden dışarı çıktıklarını, polisin
hiçbir uyarıda bulunmadan beş altı el ateş ettiğini balkondan gördüklerini
ancak kazaya tanık olmadıklarını beyan etmişlerdir.
2. Adli
Muayene Raporları
20. Kaza
sonrasında başvurucular ve araçta bulunan diğer mağdurların İskenderun Devlet
Hastanesi tarafından adli muayeneleri yapılmıştır. Başvurucular kesin
raporlarını ibraz etmemişlerdir. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’nde (UYAP) de
anılan raporlar bulunmamaktadır.
21. Başvurucu Sezgin Ertaş’ın 3/6/2013
geçici raporunda (Bir kısmı okunamadı.) vücudunda 10x2 cm abrazyon (deri sıyrılması)
olduğu, hayati tehlikesinin bulunduğu kayıtlıdır. 11/6/2013 tarihinde
başvurucunun ifade vermek üzere adliyeye çağrıldığında kolluk tarafından tanzim
edilen tutanakta kuzeni I.E.nin beyanına göre başvurucunun çenesinin kırık
olduğu, evde yattığı, konuşamadığı, bu nedenle ifade vermeye gidemeyeceği
belirtilmiştir.
22. Başvurucu Mehmet Ali Bağdatlı’nın
raporunda, sağ omuz, humerus (omuzla dirsek arasındaki kemik) başı ve humerus
distalinde (dirsek kısmı) parçalı kırık olduğu, hayati tehlikesinin bulunduğu,
Antakya Araştırma Hastanesine sevk edildiği kayıtlıdır. Antakya Devlet
Hastanesinin raporu başvuru dosyasında bulunmamaktadır.
23. Başvurucularla aynı araçta bulunan
diğer kişiler vücutlarının muhtelif bölgelerinden basit tıbbi müdahaleyle
giderilecek şekilde yaralanmışlardır. H.Ş.nin raporunda, sol ön kol extansör
yüzde 10x25 cm’lik abrazyon; D.Ş.nin raporunda yüzde (Bir kısmı okunamadı.) 2x1
cm’lik abrazyon, çene altında 3x1 cm’lik abrazyon, sol ön kolda 5x3 cm’lik
abrazyon; U.A.nın raporunda, sağ ön kolda 5x3 cm’lik abrazyon, 2 cm kesi, sol
ön kolda 6x4 cm’lik abrazyon olduğu belirtilmiştir.
3. Başvurucuların
Soruşturma Sırasındaki Talepleri
24. Başvurucular vekili 18/6/2013
tarihli dilekçeyle başvurucularda oluşan yaraların hangisinin trafik kazası,
hangisinin polisin darbetmesi sonucunda olduğunun tespiti için rapor
aldırılmasını, gece saat 01.30 civarında Devlet Hastanesine getirilen
başvurucuları hangi polislerin getirdiğinin belirlenmesi için kamera
kayıtlarının istenmesini ve bununla ilgili şikâyetin tefrik edilerek ayrı bir
soruşturma yürütülmesini talep etmiştir.
25. Bu talepler Cumhuriyet Savcılığı
tarafından şüphelilerin kesin raporlarının aldırılmış olduğu, olaylar arasında
hukuki irtibat bulunduğu, şüphelileri hastaneye getiren polislerin kimliğinin
tespitinin olayla ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
4. Soruşturma Sonunda
Verilen Karar
26. İskenderun Cumhuriyet
Başsavcılığının 18/11/2013 tarihli ve 2013/6227 Soruşturma No.lu kararıyla
kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın ilgili bölümleri
şöyledir:
“…
03/06/2013 tarihli Olay ve Yakalama
tutanağının incelenmesinde; 02/06/2013 günü saat 18.00 sıralarında İskenderun
Anıt Alanında yaklaşık 2.700 kişinin katılımıyla gösteri düzenlendiği, U.A.nın
bu gösterinin başından sonuna kadar elinde megafon ile topluluğu provoke
ettiği, topluluğun Anıt Alanından Şehit Pamir Caddesine doğru yolu kapatarak
yürüyüşe geçtiği, grubun başında da U.A.nın bulunduğunun, grubun tüm uyarılara
rağmen yürüyüşe devam etmeleri üzerine olaya müdahale edildiğinin, bu sırada
çıkan arbede sırasında U.A. ile yanında bulunup grubu yönlendiren diğer
kişilerin olay yerinden kaçtıklarının, bu olayların saat 23.00'e kadar devam
ettiğinin, 23.00 sıralarında Fener Caddesi’nde bir grubun toplanarak çöp
bidonlarını yola devirip barikat kurdukları ve yolu trafiğe kapattıkları, bu
grubun başında da yine U.A. ile Ş.H., Mehmet Ali Bağdatlı, Sezgin Ertaş ve
D.Ş.nin bulunduğunun tespit edildiği, şahısların takip edildiğinde A.K.ye ait
Piri Reis Mah. … sayılı adrese girdiklerinin görüldüğü, şahısların
yakalanabilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığından arama ve yakalama kararı
alındığı ve 3/6/2013 günü saat 00.10 sıralarında arama yapmak için söz konusu adrese
gidildiğinde U.A.nın da aralarında bulunduğu biri bayan 4 erkek şahsın …
plakalı araca bindiklerinin görüldüğü, resmi kıyafetli polis memurlarınca söz
konusu aracın durdurulmak istendiği, ancak aracı polis memurlarının üzerine
süren şüphelilerin hızlı bir şekilde Piri Reis Mah. Şehit Ahmet Yaman Caddesi
istikametinden stadyuma doğru devam ettikleri, aracın durması için havaya doğru
iki el uyarı ateşi yapıldığını, ancak aracın durmayarak kaçtığının, yapılan
takip sonucu söz konusu aracın Şehit Ahmet Yayman Caddesi ile 152. Sokağın
kesiştiği Fezeyan Kanalı beton istinat duvarına çarparak kaza yapmış şekilde
bulduklarının, aracın şoför koltuğunda U.A.nın, sağ ön koltuğunda bir erkek
şahsın, arka koltukta ise 1 bayan 2 erkek şahsın bulunduğunun görüldüğü ve 112
sağlık ekiplerine haber verilmesi üzerine şahısların tedavi için hastaneye
götürüldüklerinin belirtildiği,
Cumhuriyet Başsavcılığımızın
2013/6730 soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde; U.A. hakkında … plakalı
aracıyla 02/06/2013 günü saat 23.50 sıralarında meydana gelen tek taraflı
trafik kazası sonucu Sezgin Ertaş, Mehmet Ali Bağdatlı, Ş.H. ve D.Ş.nin
yaralanması olayı hakkında taksirle yaralamaya sebebiyet verme suçu açısından
soruşturma yürütüldüğü, bu soruşturma kapsamında alınan doktor raporlarına
göre; U.A. ile D.Ş.nin söz konusu kaza nedeniyle hayati tehlike geçirmeksizin
BTM ile düzelir derecede, Mehmet Ali Bağdatlı ve Sezgin Ertaş'ın hayati tehlike
geçirecek ve BTM ile düzelmeyecek derecede yaralandıklarının anlaşıldığı.
Yine bu dosyada mevcut trafik kaza
tespit tutanağına göre söz konusu kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü
U.A.nın doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma kuralım ihlal ettiğinin
belirtildiği,
Müştekiler her ne kadar kaza
sonrasında polisler tarafından darbedildiklerini iddia etmiş iseler de doktor
raporlarında belirtilen yaralanmaların geçirmiş oldukları trafik kazasından
kaynaklandığı, raporlarda başkaca bir yaralanmanın belirtilmediğinin
anlaşıldığı, dolayısıyla müştekilerin polisler tarafından darbedildiklerine
ilişkin iddiaların soyut iddia mahiyetinde olduğu ve görevli polis memurlarının
görevlerini kötüye kullanarak müştekileri ettiklerine dair müştekilerin soyut
iddiası dışında herhangi bir delil bulunmadığının anlaşıldığı,
Polis memurlarınca müştekilerin
aracına doğru ateş edilmesi iddiasıyla ilgili olarak yapılan değerlendirmede:
2559 Sayılı Polis Vazife ve
Salahiyetleri Kanunu'nun 16/7-c maddesi uyarınca polisin hakkında tutuklama,
gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin
ya da suç üstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak
ölçüde silah kullanmaya yetkili olduğunun, aynı maddenin 8. fıkrasına göre
silah kullanmadan önce kişiye duyabileceği şekilde dur çağrısında
bulunulacağının, kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam etmesi halinde önce
uyarı amacıyla silahla ateş edileceğinin, buna rağmen kaçmakta ısrar etmesi
dolayısıyla ele geçirilmesinin mümkün olmaması halinde ise kişinin
yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silahla ateş edileceğinin
düzenlendiği,
Soruşturma konusu olay kapsamında
yukarıda bahsedilen olay tutanağına göre; şüpheliler U.A., D.Ş., Ş.H., Mehmet
Ali Bağdatlı ve Sezgin Ertaş'ın 2911 sayılı Yasa’ya muhalefet suçundan dolayı
yakalanmaları amacıyla haklarında İskenderun C.Başsavcılığınca verilmiş
03/06/2013 tarihli arama kararı ve gözaltı talimatı bulunduğu, kolluk
görevlilerinin şüphelilerin araçla hareket halinde olduklarını görmeleri
üzerine durmaları için ikazda bulunmasına rağmen aracın hareket etmesi üzerine
durmalarını sağlamak amacıyla havaya iki el ateş edildiğinin belirtildiği, söz
konusu ateş etme olayının yukarıda açıklandığı şekilde Polis Vazife ve
Salahiyetleri Kanunu’nun 16/7-c maddesi uyarınca silah kullanma yetkisi
kapsamında kaldığının ve CMK 24/1 maddesi uyarınca bu eylem bakımından ilgili
polis memurlarının kanun hükmünü ifa nedeniyle cezai sorumluluklarının
bulunmayacağının anlaşıldığı,
Müştekilerin kaza yapmalarına polis
memurlarının neden olduğuna ilişkin iddiasıyla ilgili olarak yapılan
değerlendirmede, trafik kaza tespit tutanağına göre söz konusu kazanın sürücü
U.A.nın doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma kuralım ihlal etmesi
nedeniyle gerçekleştiği, bu hususta polis memurlarına atfı kabil herhangi bir
kusur bulunmadığının anlaşıldığı,
Tüm bu hususların bir arada
değerlendirilmesinde;
İskenderun ilçe Emniyet Müdürlüğünde
görevli polis memurları hakkında müştekilere yönelik kasten yaralama iddiası
bakımından atılı suçu işlediklerine dair delil bulunmaması, müştekilerin
aracına doğru silahla ateş etmeleri iddiası bakımından 2559 Sayılı Kanun'un
16/7-c ve TCK’nın 24/1 maddeleri uyarınca ve müştekilerin kaza yapmalarına
neden olma iddiası bakımından ise herhangi bir kusurlarının bulunmaması
nedeniyle KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA [karar verilmiştir].”
27. Bu karara başvurucular tarafından
yapılan itiraz, Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/1/2014 tarihli ve 2014/62
Değişik İş sayılı kararıyla “kamu davası açılmasını gerektirir yeterlilikte
ve nitelikte delil ve neden bulunmadığı” gerekçesiyle reddedilmiştir.
28. Ret kararı başvurucular vekiline
20/2/2014 tarihinde tebliğ edildiğinden 20/3/2014 tarihinde yapılan bireysel
başvurularda süre aşımının bulunmadığı anlaşılmıştır.
B. İlgili Hukuk
29. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nun 86. ve 87. maddeleri şöyledir:
“Kasten yaralama
Madde 86- (1) Kasten başkasının
vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden
olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
…
(3) Kasten yaralama suçunun;
…
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu
nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
…
İşlenmesi halinde, şikâyet
aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış
yaralama
Madde 87- (1) Kasten yaralama fiili,
mağdurun;
…
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir
duruma,
…
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye
göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya
giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.
…
(3) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/4 md.)
Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması
halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat
fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.
…”
30. 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı
Polis Vazife ve Selâhiyet Kanunu’nun 16. maddesi şöyledir:
“Zor ve Silah Kullanma
Madde 16- (Değişik madde:
02/06/2007-5681 S.K./4.mad)
Polis, görevini yaparken direnişle
karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor
kullanmaya yetkilidir.
Zor kullanma yetkisi kapsamında,
direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek
şekilde kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet, maddî güç ve kanunî
şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilir.
…
Polis;
…
c) Hakkında tutuklama, gözaltına
alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da
suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak
ölçüde,
…
silah kullanmaya yetkilidir.
Polis, yedinci fıkranın (c) bendi
kapsamında silah kullanmadan önce kişiye duyabileceği şekilde "dur"
çağrısında bulunur. Kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam etmesi halinde,
önce uyarı amacıyla silahla ateş edilebilir. Buna rağmen kaçmakta ısrar etmesi
dolayısıyla ele geçirilmesinin mümkün olmaması halinde ise kişinin
yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silahla ateş edilebilir.
…”
31. 4/12/2014 tarihli ve 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun başvuru konusu olay tarihinde yürürlükte bulunan 90.
maddesi şöyledir.
“Yakalama ve yakalanan kişi hakkında
yapılacak işlemler
Madde 90 – (1) Aşağıda belirtilen
hâllerde, herkes tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir:
a) Kişiye suçu işlerken rastlanması.
b) Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen
kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme
olanağının bulunmaması.
(2) Kolluk görevlileri, tutuklama
kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca
bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına veya âmirlerine derhâl başvurma olanağı
bulunmadığı takdirde, yakalama yetkisine sahiptirler.
…”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
32. Mahkemenin 12/1/2017 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
33. Başvurucular 2/6/2013 günü
İskenderun Anıt Meydanı’nda yapılan Gezi Parkı eylemlerine katıldıklarını, saat
19.00’da kalabalık dağılırken polis müdahalesinin başladığını, saat 20.30’da
arkadaşları A.K.nin evine gittiklerini, evde D.Ş., U.A. veŞ.H.ile bir süre
oturduktan sonra saat 23.30 sıralarında evlerine dönmek üzere araca binecekleri
sırada kendileri hakkında verilmiş arama ve gözaltı kararı olmadan takip
edildiklerini, polis olduğunu anlamadıkları bir grubun koşarak kendilerine
yaklaşıp üzerlerine ateş açtığını,araç hareket ettikten sonra polisin
kendilerini takip ettiğini, aracı kullanan arkadaşları U.A.nın panikleyerek
aracın hâkimiyetini kaybedip duvara çarptığını, başvurucu Mehmet Ali
Bağdatlı’nın sağ omuz ve humerus, diğer başvurucunun çenesinin kırılarak hayati
tehlike geçirecek şekilde yaralandıklarını, arama ve yakalama kararı olmadan
peşlerine düşerek kazaya sebebiyet veren, hakaret, tehdit eden ve kötü
muamelede bulunan polis memurları hakkında suç duyurusunda bulunduklarını,
2013/6227 numaralı dosyada soruşturma yapıldığını, şüphelilerin ifadesinin
alınmadığını, tanık olarak dinlenen polis memurlarının ifadelerinin
kopyala-yapıştır yöntemiyle matbu bir şekilde hazırlandığını, kendilerinde
oluşan yaraların kaza sonucunda mı yoksa polis şiddetinden mi kaynaklandığı
konusunda rapor aldırılması ve muayene oldukları hastanenin kamera
görüntülerinin incelenmesi taleplerinin reddedildiğini, polis tarafından
darbedilmemiş olsalar dahi polislerin haksız takibi sonucunda trafik kazasına
sebebiyet verdiklerini, buna rağmen gerekçeden yoksun olarak kovuşturmaya yer
olmadığına karar verildiğini belirterek Anayasa’nın 17. ve 36. maddelerinde
güvence altına alınan işkence ve kötü muamele yasağı ile hak arama hürriyetinin
ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti, yeniden soruşturma açılması ve
tazminat talebinde bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
34. Bakanlık görüşünde, Cumhuriyet
Savcılığı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda
belirtilen güvenlik güçlerinin eylemlerinin hukuki sınırlar içinde kaldığı
yönündeki değerlendirmenin yerinde olması, yürütülen soruşturmanın yeterli titizlikle
makul sürede sonuçlanması nedenleriyle işkence ve kötü muamele yasağının ihlal
edilmediği belirtilmiştir.
35. Anayasa Mahkemesi, olayların
başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp, olay ve
olguların hukuki nitelendirmesini kendisi takdir eder(Tahir Canan, B.
No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, aynı zamanda hak arama hürriyetinin
ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de bu iddiaları işkence ve kötü muamele
yasağının usul yükümlülüğü içinde kaldığından Anayasa’nın 36. maddesi yönünden
ayrıca bir inceleme yapılmıştır.
36. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci
ve üçüncü fıkraları şöyledir:
“Herkes, yaşama, maddi ve manevi
varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
...
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz;
kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”
37. Herkesin maddi ve manevi varlığını
koruma ve geliştirme hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına
alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması
amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında da kimseye “işkence” ve “eziyet”
yapılamayacağı, kimsenin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan” ceza veya muameleye
tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri,
B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80).
38. Devletin bireyin maddi ve manevi
varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle
kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü
fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine
neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne
saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve
diğerleri, § 81).
39. Buna göre bireyin, bir devlet
görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal
eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir
iddiasının bulunması hâlinde Anayasa’nın 17. maddesi “Devletin temel amaç ve
görevleri” kenar başlıklı 5. maddedeki genel yükümlülükle birlikte
yorumlandığında etkili resmî bir soruşturmanın yapılmasını gerektirmektedir. Bu
soruşturma, sorumluların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlamaya
elverişli olmalıdır. Bu olanaklı olmazsa bu madde, sahip olduğu öneme rağmen
pratikte etkisiz hâle gelecek ve bazı hâllerde devlet görevlilerinin fiilî
dokunulmazlıktan yararlanarak kontrolleri altında bulunan kişilerin haklarını
istismar etmeleri mümkün olacaktır (Tahir Canan, § 25).
40. 3/6/2014 tarihli olay tutanağına
göre (bkz.§ 11) başvurucular, kaza sırasında yanlarında bulunan arkadaşları
U.A., S.H. ve D.Ş. ile birlikte 2/6/2013 tarihinde İskenderun Anıt Meydanı’nda
saat 18.00 sıralarında kamuoyunda Gezi Parkı olarak adlandırılan eylemlere
destek olmak amacıyla yapılan izinsiz gösteriye katılmış, göstericilere yapılan
müdahale sonucunda birçok kişi gözaltına alınmış, göstericilerin başındaki U.A.
yanında bulunan arkadaşlarıyla kaçmış, saat 23.00 sıralarında gruplar U.A.nın
liderliğinde yeniden toplanarak çöp bidonlarını barikat yapıp yolu trafiğe
kapatmış, polis memurlarına taş vb. maddeler atmış, U.A.nın ve yanındaki dört
kişinin yakalanmasına çalışılmış ancak bu kişilerin araçla gösteri mahallinden
uzaklaşmaları üzerine polis memurları tarafından kaçan kişiler takibe alınmış,
… adresinde A.K.nin evine girdikleri tespit edilmiş, saat 00.10’da Cumhuriyet
Savcılığından yakalama ve arama kararı talep edilmiş; ancak karar gelmeden
anılan kişilerin evden çıktığının görülmesi üzerine dur ihtarına uymayan bu
kişiler araçlarını resmî kıyafetli görevlilerin üzerlerine sürmüş; iki el uyarı
ateşinde bulunulmasına rağmen kaçmaya devam etmeleri üzerine polisler aracı
takibe almışlar; su şebekesi çalışmaları nedeniyle yolun tozlu ve bozuk
olmasından faydalanarak bir süre sonra polis takibinden kurtulan araç sürücüsü,
virajı alamayarak beton istinat duvarına çarpmıştır.
41. Aynı tutanağa göre kazadan sonra
araçta bulunan yaralılar aracın yanma riski nedeniyle polisler tarafından
araçtan çıkarılarak ambulansla hastaneye götürülmüşlerdir. Kaza tespit
tutanağına göre (bkz. § 12) araç sürücüsü U.A.nın doğrultu değiştirme
manevrasını yanlış yaparak bir cisme çarpması sonucu kaza meydana gelmiştir.
42. Başvuru dosyasında bulunan geçici
raporlarda kaza nedeniyle başvurucu Sezgin Ertaş’ın çenesinde, Mehmet Ali
Bağdatlı’nın ise sağ omuz humerus başı ve distalinde kırık, araçta bulunan
diğer kişilerin ise çeşitli yerlerinde abrazyon oluştuğubelirtilmiştir (bkz. §§
20-23). Başvurucular hakkında aldırılan kesin raporlar, UYAP kayıtlarında
mevcut olmadığından temin edilememiş; anılan raporlar başvurucular tarafından
da ibraz edilmemiştir.
43. Kötü muamele konusundaki iddialar,
uygun delillerle desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit
etmek için her türlü şüpheden uzak, makul kanıtların varlığı gerekir. Bu
nitelikteki bir kanıt yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi
ispat edilemeyen birtakım karinelerden de oluşabilir. Bu bağlamda kanıtlar
toplanırken tarafların takındıkları tutumlar dikkate alınmalıdır. Ancak bu
uygun koşulların tespiti hâlinde kötü bir muamelenin varlığından bahsedilebilir
(C.D., B. No: 2013/394, 6/3/2014, § 28).
44. Başvurucular kazadan hemen sonra
alınan ilk ifadelerinde kazanın nasıl meydana geldiğini anlatmış ancak kazadan
hemen sonra hastaneye götürülmeden önce polis tarafından darp ya da cebre maruz
kaldıklarına dair bir beyanda bulunmamışlardır. Araçta bulunan D.Ş. ve Ş.H. de
ifadelerinde kazayla ilgili bir şey hatırlamadıklarını söylemişlerdir. Sadece
araç sürücüsü olan ve bireysel başvuruda bulunmayan U.A. kazadan sonra polis
memurlarının ayaklarıyla üzerine bastığını ve konuşmasına izin vermediklerini
ileri sürmüştür. Başvurucular bireysel başvuru dilekçelerinde de polisler
tarafından gerçekleştiğini belirttikleri darp olayının ne şekilde, hangi polis
ya da polisler tarafından gerçekleştirildiği, vücutlarının hangi bölgesinden
yaralandıkları konusunda hiçbir açıklamada bulunmamışlardır.
45. Başvurucular vekilinin soruşturma
aşamasında 8/6/2013 tarihinde başvurucularda oluşan yaraların hangilerinin
trafik kazası sonucunda, hangilerinin polis şiddeti nedeniyle gerçekleştiğinin
tespit edilmesi için Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmasını talep ettiği;
dilekçesinde (bkz. § 24) de başvurucuların vücutlarının hangi bölgesinden,
hangi polis ya da polisler tarafından yaralandıklarına ilişkin ikna edici bir
açıklamanın olmadığı anlaşılmaktadır.
46. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47.
maddesinin (3) numaralı, 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 59. maddesinin ilgili fıkraları uyarınca
başvurucuların başvuru konusu olaylara ilişkin iddialarını açıklama, dayanılan
Anayasa hükmünün ihlal edildiğine dair hukuki iddialarını kanıtlama, bireysel
başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna
ilişkin gerekçelerle delilleri sunma yükümlülüğü bulunmaktadır (S.S.A.,
B. No: 2013/2355, 7/11/2013, § 38; Veli Özdemir, B. No: 2013/276,
9/1/2014, §§ 19, 20).
47. Belirtilen koşullar yerine
getirilmediği takdirde Anayasa Mahkemesince, açıkça dayanaktan yoksun olduğu
gerekçesiyle başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verilebilir.
48. Başvurucular trafik kazası
geçirdikten sonra kendilerini takip eden polis memurları tarafından
darbedildiklerini ileri sürmüşler ise de gerek soruşturma aşamasındaki
ifadelerinde ve dilekçelerinde gerekse bireysel başvuru dilekçelerinde kamu
görevlilerinin hangi somut fiil ya da ihmalinin olduğu konusunda bir açıklamada
bulunmamışlardır. Bu nedenle ihlal iddiası ve onun temelindeki olgulara ilişkin
yeterli ve makul bir açıklamada bulunmayan başvurucuların iddialarını
kanıtlayamadıkları sonucuna ulaşılmıştır.
49. Açıklanan nedenlerle başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu
üzerinde BIRAKILMASINA 12/1/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.