TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
LÜTFÜ ÇOBAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/3967)
Karar Tarihi: 20/7/2017
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Celal Mümtaz AKINCI
Recai AKYEL
Raportör Yrd.
Yusuf Enes KAYA
Başvurucu
Lütfü ÇOBAN
Vasisi
İlknur TAYLAN
Vekili
Av. Biray DEMİRCAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru koşullu salıverilmenin geri alınması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/3/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
7.Başvurucu, muhtelif suçlardan dolayı 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu'nun 77. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca içtimaen 25 yıl ağır hapis, 5 yıl hapis cezasını infaz ederken 21/12/2000 tarihli ve23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun gereğince Burdur Ağır Ceza Mahkemesinin 12/10/2001 tarihli ve Müt. 2001/377 sayılı kararı ile koşullu salıverilmiştir.
8.Başvurucu, denetim süresi içinde 15/6/2003 tarihinde işlediği hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı bir yıl hapis cezasına mahkûm edilmiştir.
9.Söz konusu kararın kesinleşmesi üzerine Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/4/2010 tarihli ve 2010/371-314 sayılı kararı ile koşullu salıverilmenin geri alınmasına karar verilmiştir.
10.Anılan karara yapılan itiraz, Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/1/2013 tarihli ve 2013/29 Değişik İş sayılı kararı ile kabul edilerek koşullu salıverilmenin geri alınması kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
11.Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 16/5/2013 tarihli ilamı ile Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/1/2013 tarihli ve 2013/29 Değişik İş sayılı kararının 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi gereğince bozulmasına karar verilmiştir. Kanun yararına bozma kararının gereği olarak başvurucu yakalanmış ve koşullu salıverilmenin geri alınması kararında belirtilen cezanın infazına 21/2/2014 tarihinde başlanmıştır.
12. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 16/5/2013 tarihli ilamının ilgili kısmı şöyledir:
"...21/12/2000 tarihinde kabul edilip 22/12/200 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürülüğe giren “4616 sayılı 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı şartlı salıverilmeye dava ve cezaların ertelenmesine dairkanun” ile suçun türü ve işlendiği tarihi itibariyle bu yasa kapsamında kalan suçlardan dolayı davanın açılması, kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi ve şartlı tahliyeye ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. 4758 sayılı yasa ile yapılan değişikliklerde dikkate alındığındayasanın 1-4 maddesigereğince 23 Nisan 1999 tarihinekadarişlenmiş ve ilgili kanun maddesinde öngörülen şahsi hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırı 10 yılı geçmeyen suçlardan dolayı haklarında henüz tahkibata geçilmemiş veya hazırlık soruşturmasına girilmiş olmakla beraber dava açılmamış ise davanın açılması veya kesin hükme bağlanması ertelenecektir. Erteleme konusu suçun dava zamanaşımı süresi içinde bu suç ile aynı cins veya daha ağır şahsi hürriyeti bağlayıcı ceza içeren bir suç işlendiğinde erteleme konusu suçtan dolayı dava açılacağı veya daha önceden açılmış bulunan davaya devam edilerek hüküm verileceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
Aynı yasada 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenmiş ve ilgili kanun maddesinde ölüm, müebbet ağır hapis ve üst sınırı 10 yılı aşan şahsi hürriyeti bağlayıcı ceza öngören suçlardan dolayı haklarında henüz tahkibata geçilmemiş veya hazırlık soruşturmasına girilmiş olmakla dava açılmış olan sanıkların yargılamaları yapılır, yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine karar verilenlerde hüküm kesinleşmesinden sonra bu maddedeki şartla salıverilme hükümleri uygulanır düzenlemesi karşısında 4616 sayılı yasa ile 10 yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlarla 10 yıldan az hapis cezası gerektiren suçlar arasında ayırım yapıldığı, yaptırımı 10 yıldan fazla olan suçlarla ilgili yargılamaya devam edilerek mahkumiyet hükmü verilip kesinleştiğinde şartla tahliye hükümlerinin uygulanacağı, yasa yürülüğe girdiğinde henüz kesinleşmemiş davalarla ilgili üst sınır itibariyle 10 yıldan az hapis cezası gerektiren suçlarla ilgili davanın ertelenmesine karar verileceği anlaşılmaktadır.
Davanın açılması veya kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi halinde zamanaşımı süresi içinde ertelenen suçla aynı cins veya daha ağır şahsi hürriyeti bağlayıcı ceza yaptırımı gerektiren suç işlendiğinde yeniden dava açılacak veya ertelenen davaya devam edilecektir. Bir başka deyimle bu koşul ancak kesin hükme bağlanması ertelenen davalar için söz konusudur. Kesinleşen hükümler nedeniyle şartlı tahliye kararı verilmesi halinde şartla tahliyenin geri alınması koşulları 765 sayılı TCK 17 madde veya 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkındaki kanunun 107/12 maddesine göre değerlendirilmelidir. Diğer taraftan 5271 sayılı CMUK'nun 268/1 maddesi gereğince hakim ve mahkeme kararına karşı kararın öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde itirazda bulunulabilir. Süresi içinde itiraz edilmeyen kararlar kesinleşecektir. Bu nedenlerle süresi içinde itiraz edilmeyen Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına karşı itirazın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekmektedir. Şartlı olarak tahliye edilen hükümlülerin deneme süresi içindeki uymakla yükümlü olduğu koşulların suç tarihi itibariyle lehe olan infaza ilişkin hükümler dikkate alınarak 765 sayılı TCK 17 veya 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkındaki kanunun 107/12 maddesine göre belirlenmesi gerekeceğinden itirazın esastan reddine karar vermesi gerektiğinden kanun yararına bozma talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir..."
13. Başvurucu 21/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. 4616 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (4) numaralı bendi şöyledir:
“(4) ( 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenmiş ve ilgili kanun maddesinde öngörülen şahsî hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırı on yılı geçmeyen suçlardan dolayı henüz takibata geçilmemiş veya hazırlık soruşturmasına girişilmiş olmakla beraber dava açılmamış veya verilen hüküm kesinleşmemiş ise, davanın açılması veya kesin hükme bağlanması ertelenir; varsa tutukluluk halinin kaldırılmasına karar verilir. Bu suçlarla ilgili dosya ve deliller, her bir suçun dava zamanaşımı süresinin sonuna kadar muhafaza edilir.
Erteleme konusu suçun dava zamanaşımı süresi içinde bu suç ile aynı cins veya daha ağır şahsi hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir suç işlendiğinde, erteleme konusu suçtan dolayı da dava açılır veya daha önce açılmış bulunan davaya devam edilerek hüküm verilir. Bu süre, erteleme konusu suç ile aynı cins veya daha ağır şahsi hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir suç işlenmeksizin geçirildiğinde, ertelemeden yararlanan hakkında kamu davası açılmaz; açılmış olan davanın ortadan kaldırılmasına karar verilir.
Bu bentle ilgili olarak bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde dosyanın bulunduğu yargı merciine başvurmak suretiyle soruşturmaya veya davaya devam edilmesini istediklerini bildirenler hakkında soruşturma veya davaya devam olunur. Mahkûmiyet halinde verilen ceza, dava zamanaşımı süresince ertelenir. Bu süre içinde erteleme konusu suç ile aynı cins veya daha ağır şahsi hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir suç işlendiğinde ertelenen ceza da infaz edilir. Aynı süre, erteleme konusu suç ile aynı cins veya daha ağır şahsi hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir suç işlenmeksizin geçirildiğinde, mahkûmiyet vaki olmamış sayılır.”
15.13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107. maddesi, 765 sayılı mülga Kanun'un 17. maddesi, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinin (2) numaralı fıkrası.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 20/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. 4616 sayılı Kanun uyarınca koşullu salıverilen başvurucu, denetim süresi içinde aynı cinsten ya da daha ağır şahsi hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir suç işlememesine rağmen koşullu salıverilme kararının geri alındığını belirterek kişi hürriyeti güvenliği hakkı ile koşullu salıverilmenin geri alınmasına ilişkin hükümlerin aynı durumdaki diğer hükümlülerin lehine olacak şekilde farklı uygulandığını belirterek eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin içeriği dikkate alındığında iddiaların özünün koşullu salıverilme kararının geri alınması kararının hukuka uygun olmadığı ve haksız olarak cezaevinde tutulmasına yönelik olduğundan iddialar kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
19.Anayasa Mahkemesi, 4616 sayılı Kanun hükümleri uyarınca koşullu salıverilen hükümlüler yönünden de denetim süresince hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlenmesi hâlinde 765 sayılı mülga Kanun'un 17. maddesinin birinci fıkrası ve/veya 5275 sayılı Kanun'un 107. maddesinin (12) numaralı fıkrası uyarınca koşullu salıverme kararının geri alınacağını belirtmiş; Yargıtay uygulamasına atıf yaparak bu suçun koşullu salıverilen suç ile aynı cins veya daha ağır hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir suç olup olmamasının bir öneminin bulunmadığını, sonradan denetim süresi içinde işlenen suçun kasıtlı bir suç olmasının, bu suçun yaptırımı olarak da hapis cezasını gerektirmesinin ve hapis cezası verilmiş olmasının koşullu salıvermenin geri alınması için yeterli olduğunu tespit etmiştir (Şaban Dal, B. No: 2014/2891, 16/2/2017, § 40).
20. Anayasa Mahkemesi, 4616 sayılı Kanun'un devam eden davalarda verilen "davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi" kararının kaldırılmasına ilişkin olarak getirdiği dava zamanaşımı süresi içinde işlenen suçun aynı cins veya daha ağır hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir suç olması koşulunu, Yargıtay kararlarına atıf yaparak 765 sayılı mülga Kanun'da yer alan kabahat ve cürüm ayrımı olarak anlamak gerektiğine işaret etmiştir. Yargıtay kararında da belirtildiği üzere 5237 saylı Kanun'da kabahat ve cürüm ayrımı kaldırılmış; ağır hapis, hapis ve hafif hapis şeklindeki düzenlemeye son verilerek süresi ne olursa olsun tüm hürriyeti bağlayıcı cezalar "hapis" olarak nitelendirilmiştir (Şaban Dal, § 41).
21. Anayasa Mahkemesi, tüm bu değerlendirmeler doğrultusunda koşullu salıverilme tarihinden sonra denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işleyen kişi hakkında koşullu salıvermenin geri alınmasına ve sonraki suçu işlediği tarihten itibaren hak ederek tahliye tarihine kadar kalan cezasının aynen infazına karar verilmesinin kanunun öngördüğü şekilde olduğu ve bu uygulamanın koşullu salıvermenin amacına da aykırı olmadığı sonucuna varmıştır (Şaban Dal, § 44).
22. Somut olayda başvurucu, muhtelif suçlardan dolayı almış olduğu kesinleşmiş cezasını infaz ederken 4616 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak 12/10/2001 tarihinde koşullu olarak salıverilmiştir. Başvurucun tahliye tarihinden (20/9/2023) önce denetim süresi içinde 15/6/2003 tarihinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle hakkındaki koşullu salıvermenin geri alınmasına karar verilmiştir. Dolayısıyla başvurucu söz konusu geri alma kararına istinaden Anayasa’nın 19. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen Mahkemece verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezanın yerine getirilmesi kapsamında Kanun'un öngördüğü şekilde hürriyetinden yoksun bırakılmıştır.
23. Açıklanan nedenlerle bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 20/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.