TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
M.K. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/4122)
|
|
Karar Tarihi: 5/10/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Fatih ALKAN
|
Başvurucu
|
:
|
M. K.
|
Vekili
|
:
|
Av. Ateş
HATİNOĞLU
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, sarkıntılık ve zorla ırza tasaddi
suçlarının mağduru olan başvurucunun şikâyeti üzerine açılan kamu davasının
zamanaşımı gerekçesiyle düşmesine karar verilmesinin kişinin maddi ve manevi
varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile adil yargılanma hakkını ihlal ettiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2.Başvuru 21/3/2014 tarihinde yapılmıştır.
3.Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4.Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
7.Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş
başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8.Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle
şöyledir:
9. Başvurucu, 1999-2003 yılları arasında sarkıntılık ve zorla
ırza tasaddi suçlarının mağduru olduğunu belirterek
Rize Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur.
10.Başsavcılığın 8/12/2003 tarihli iddianamesinin kabulüyle
şüpheli O.S. hakkında Rize Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.
11. Rize Asliye Ceza Mahkemesinin 30/1/2004 tarihli görevsizlik
kararı üzerine yargılamaya Rize Ağır Ceza Mahkemesinde devam edilmiş ve
21/5/2004 tarihli karar ile O.S.nin on yıl hapis cezası
ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Temyiz üzerine inceleme yapan
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 17/3/2005 tarihli ilamıyla mağdurun yaş durumunun
tespit edilmediği ve buna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmediği
gerekçesiyle anılan kararı bozmuştur.
12. Yeniden yargılama yapan Rize Ağır Ceza Mahkemesinin
18/5/2005 tarihli kararıyla sanığın on yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına
karar verilmiştir. Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 26/4/2006 tarihli ilamıyla
eylemlerin ayrı ayrı suç olarak kabulünün hatalı olduğu gerekçesiyle söz konusu
kararı bozmuştur.
13. Dosyayı yeniden ele alan Rize Ağır Ceza Mahkemesinin
22/12/2006 tarihli kararıyla sanığın üç yıl altı ay hapis cezasıyla
cezalandırılmasına karar verilmiştir. Temyiz üzerine inceleme yapan Yargıtay 5.
Ceza Dairesi, 12/1/2012 tarihli ilamıyla sanık O.S. hakkındaki kamu davasının
zamanaşımı nedeniyle düşmesine hükmetmiş ve karar kesinleşmiştir.
14. Başvurucu, 4/6/2012 tarihinde Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine başvurarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında düzenlenen makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
15. Başvurucu, 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle
Çözümüne Dair Kanun'un kabulü üzerine hak ihlalinin tespiti ve tazminat
ödenmesi talebiyle Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu
Başkanlığına (Tazminat Komisyonu) 17/6/2013 tarihinde başvurmuştur.
16. Tazminat Komisyonu, şikâyete konu ceza davasına başvurucunun
mağdur-müdahil olarak katıldığı ve bunun şahsi hak talebine yönelik olmadığı
gerekçesiyle ceza davasının makul sürede tamamlanmadığına yönelik hak ihlali
iddiasını Sözleşme ile konu yönünden bağdaşmaz bulmuş ve talebi reddetmiştir.
17. Başvurucunun Komisyon kararına yaptığı itiraz, Ankara Bölge
İdare Mahkemesi 3. Kurulunun 19/2/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
18. Söz konu karar 14/3/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
19. Başvurucu 21/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
20. 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu'nun
mülga 245. maddesinin birinci fıkrası.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 5/10/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
22. Başvurucu, cinsel dokunulmazlığına ve manevi varlığına
yönelik henüz çocuk yaştayken gerçekleşen eylemler nedeniyle uzun süre
psikolojik sorunlar yaşadığını, devletin çocukları koruma ve suçluları
cezalandırma şeklinde pozitif yükümlülüğü bulunmasına rağmen sanığın
yargılandığı ceza davasında zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiğini,
sanığın cezasız kalmasından kaynaklanan nedenlerle ayrıca manevi bir yıkım yaşadığını
ileri sürmüştür. Başvurucu, söz konusu ceza davasının sekiz yıldan daha fazla
bir süredir tamamlanmaması nedeniyle devletin üzerine düşen yükümlülüklerini
yerine getirmediğini belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini iddia
etmiştir. Ayrıca başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle davanın zamanaşımı
gerekçesiyle düşmesine karar verildiğini belirterek makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23. Bakanlık görüşünde, başvurucunun şikâyetlerinin zaman
bakımından kabul edilemez nitelikte olduğu belirtilmiştir.
B. Değerlendirme
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8)
numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin
başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurular incelenebilir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012,
§ 17).
25. Somut olaya konu ceza davası hakkında Yargıtay 5. Ceza
Dairesinin 12/1/2012 tarihli kararıyla düşme kararı verilmiş ve karar
kesinleşmiştir. Dolayısıyla nihai kararın 23/9/2012 tarihinden önce
kesinleştiği anlaşılmıştır.
26. Başvurucu, 6384 sayılı Kanun uyarınca kurulan Tazminat
Komisyonuna başvurmuş ise de gerek sözü edilen Komisyon kararında gerekse bu
karara karşı yapılan itiraz üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. Kurulunca
verilen kararda, şikâyet edilen hususun 6384 sayılı Kanun'un kapsamına
girmediği belirtilmiştir. Dolayısıyla 6384 sayılı Kanun'da öngörülen başvuru
yolunun somut olaydaki şikâyet yönünden etkili bir yol olmadığı
anlaşılmaktadır. Kesinleşen idari veya yargısal işlem ya da kararlara karşı
etkisiz birtakım idari veya yargısal yollara başvurulması, kesinleşmiş olan
süreci tekrardan canlandırmaz (İzotek Yapı
Elemanları Pazarlama İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, B.
No: 2014/7914, 11/5/2017, § 54).
27. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin zaman
bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun, zaman
bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
5/10/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.