TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SÜMER UZUN VE ÖZER UZUN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası:2014/4557)
|
|
Karar Tarihi: 7/6/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
İsmail Emrah
PERDECİOĞLU
|
Başvurucular
|
:
|
1. Sümer
UZUN
|
|
|
2. Özer UZUN
|
Vekili
|
:
|
Av. Hüseyin
SORGUCU
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; kamu kurum ve kuruluşları aleyhine verilmiş, ekonomik
değere ilişkin ve icra edilebilir bir yargı kararının uzun süre icra edilmemesi
ve taşınmaza kamulaştırmasız olarak el atılması, kamulaştırmasız el atmadan
kaynaklanan tazminat davası sonunda hükmedilen bedele kamu alacakları için
öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanmaması nedenleriyle adil yargılanma
hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/4/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucular ve diğer bir kısım davacı tarafından 9/3/2004
tarihinde Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinde Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Rektörlüğü aleyhinekamulaştırmasız el atma nedeniyle
açılan tazminat davasında 16/12/2010 tarihli karar ile tüm davacılar lehine
33.783.845 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile
birlikte davalı idareden alınarak başvuruculara ve diğer davacılara ödenmesine
hükmedilmiş; İlk Derece Mahkemesi kararı, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin
19/9/2011 tarihli ilamı ile onanmış; karar düzeltme istemi de aynı Dairenin
16/1/2012 tarihli ilamı ile reddedilmiş ve yargılama süreci sona ermiştir.
9. Başvurucular 23/12/2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine
sundukları dilekçe ile İlk Derece Mahkemesince lehlerine hükmedilen tazminat
için kendilerine kısmi ödemeler yapıldığını ancak alacaklarını tamamen tahsil
edemediklerini bildirmişlerdir.
10. İlgili idare 26/12/2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine
sunduğu dilekçe ile ilgili tazminata ilişkin kısmi ödemeler yapıldığını ancak
borcun tamamının ödenemediğini bildirmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Mahkemenin 7/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mahkemeye Erişim Hakkı
ve Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İdddia
12. Başvurucular; ilgili idare aleyhine verilmiş, ekonomik
değere ilişkin ve icra edilebilir yargı kararının uzun süre icra edilmemesi
nedeniyle mahkemeye erişim hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
mahkemeye erişim hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
14. Kamu kurum ve kuruluşları aleyhine verilmiş, icra edilebilir
bir yargı kararının hiç icra edilmemesi ya da icranın makul süre içinde
yapılmaması, kararın verildiği yargılamada sağlanmış olan mahkemeye erişim
hakkı dâhil adil yargılanma hakkı güvencelerini anlamsız hâle getirir.
Dolayısıyla böyle bir durum mahkemeye erişim hakkının ihlali sonucunu doğurur (Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, B.
No:2013/711, 3/4/2014, §§ 37-54).
15. Öte yandan mahkeme kararına dayanan icra edilebilir bir alacak,
mülkiyet hakkı kapsamında korunan ekonomik bir değer ifade eder. Kamu kurum ve
kuruluşları aleyhine hükmedilmiş böyle bir alacağın hiç ödenmemesi ya da
ödenmesinin uzun sürmesi suretiyle oluşan belirsizlik, mülkiyet hakkının
ihlaline neden olur (Kenan Yıldırım ve Turan
Yıldırım, §§ 55-75).
16. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararları dikkate alındığında somut olayda yukarıda belirtilen
nitelikteki yargı kararının, üzerinden yaklaşık 5 yıl 4 ay geçmesine karşın
kısmen icra edilmiş olması nedeniyle mahkemeye erişim hakkı ile mülkiyet
hakkının ihlal edildiği sonucuna varmak gerekir.
17. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan mahkemeye erişim hakkı ile Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına
alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
1. Taşınmaza
Kamulaştırmasız El Atılması ile Mahkemece Hükmedilen Tazminata Dava Tarihinden
İtibaren Kamu Alacakları İçin Öngörülen En Yüksek Faiz Oranı Uygulanmaması
Nedenleriyle Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
18. Başvurucular, taşınmazlarına kamulaştırma usullerine
uyulmadan el atılması ve kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davası
sonunda hükmedilen bedele dava tarihinden itibaren kamu alacakları için
öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanmaması nedenleriyle mülkiyet
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8)
numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin
başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurular incelenebilir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012,
§ 17).
20. Somut olayda başvurucular tarafından taşınmazlarına
kamulaştırmasız olarak el atıldığı iddiasıyla 9/3/2004 tarihinde tazminat
istemli dava açıldığı, yargılama süreci sonunda kamulaştırmasız el atmanın varlığı
kabul edilerek başvurucular lehine dava tarihinden itibaren yasal faizi ile
birlikte işletilecek tazminata hükmedildiği ve yargılamanın Yargıtay 16/1/2012
tarihli karar düzeltme talebinin reddine ilişkin ilam ile sona erdiği,
dolayısıyla İlk Derece Mahkemesi kararının 23/9/2012 tarihinden önce
kesinleştiği anlaşılmıştır.
21. Açıklanan gerekçeyle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Mahkemece Hükmedilen
Tazminata, Kesinleşme Tarihinden İtibaren Kamu Alacakları İçin Öngörülen En Yüksek Faiz Oranı Uygulanmamasına
İlişkin İddia
22. Başvurucular, 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanunu'nun geçici 6. maddesinde kamulaştırmasız el atmadan doğan alacaklarda
taksitle ödeme hâlinde yasal faiz uygulanacağının hüküm altına alınması
nedeniyle Mahkeme kararı ile lehlerine hükmedilen ve bugüne kadar kısım kısım ödenmekte olan tazminata, kararın kesinleşmesinden
itibaren yasal faiz işletildiğini oysa kamulaştırmadan doğan alacaklarda ödeme
sürecinde kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının dikkate
alındığını, bu durumun eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirterek mülkiyet
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve 2942 sayılı Kanun'un geçici 6.
maddesinin yasal faiz ile ödemeye ilişkin hükmünün iptal edilmesini
istemişlerdir.
23. Anayasa Mahkemesince başvurucuların şikâyetine benzer
şikâyetlerin yer aldığı bireysel başvuru dosyalarında yapılan incelemelerde,
Mahkeme kararlarının kesinleşmesinden itibaren hükmedilen tazminat bedellerine
kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gereğinin Yargıtayca 2011 yılından bu yana kabul edildiği ancak
başvurucuların bu konudaki taleplerini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve
adli mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip oldukları bilgi
ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunmaları gerektiği aksi hâlde şikâyetin
başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunacağı hüküm
altına alınmıştır (Nejat Sakaoğlu,
B. No: 2013/9403, 14/10/2015, §§ 22-34; Nejdet Sakaoğlu ve diğerleri, B. No: 2013/9404, 18/11/2015, §§
30-42).
24. Somut olayda başvurucular; icra takibi sürecinde
alacaklarına, Mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren kamu alacaklarına
öngörülen en yüksek faizin uygulanması yönünde talepte bulunduklarına,
taleplerinin reddedildiğine ya da bu konuda bir uyuşmazlık çıkartıp bunu
mahkemeler önüne taşıdıklarına dair Anayasa Mahkemesine herhangi bir açıklamada
bulunmamışlardır. Oysa başvurucuların-Yargıtayın 2011
yılından itibaren değişen içtihadı göz önüne alındığında- bireysel başvuruya
konu ettikleri bu şikâyetlerini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve adli
mercilere usulüne uygun olarak iletmeleri, bu konuda sahip oldukları bilgi ve
kanıtları zamanında bu makamlara sunmaları gerekmektedir.
25. Açıklanan gerekçeyle somut başvuruda Anayasa Mahkemesi
içtihadından ayrılmayı gerektirecek bir sebep görülmediğinden başvurunun bu
kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
26. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
27. Başvurucular, manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
28. Somut olayda mahkemeye erişim hakkı ile mülkiyet hakkının
ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
29. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvuruculara ayrı ayrı net 14.400 TL manevi tazminat ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
30. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin
başvuruculara müşterek olarak ödenmesine karar verilmesi gerekir.
31. Ayrıca yargı kararının mümkün olan en kısa sürede icra
edilmesi ve böylece hukuk devleti ilkesi ile adalete olan güvenin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi için ihlal kararının bir örneğinin ilgili
idareye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mahkemeye erişim hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Mahkemece hükmedilen tazminata kesinleşme tarihinden itibaren
kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı uygulanmaması nedeniyle
mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Taşınmaza kamulaştırmasız el atılması ile mahkemece
hükmedilen tazminata dava tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en
yüksek faiz oranı uygulanmaması nedenleriyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın zaman bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye
erişim hakkı ile Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin en kısa sürede icra edilmesi için Orta
Doğu Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvuruculara ayrı ayrı net 14.400 TL manevi tazminat
ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
7/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.