TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AYDIN DAVUT BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2014/4681)
|
|
Karar Tarihi: 6/7/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Mehmet Sadık
YAMLI
|
Başvurucu
|
:
|
Aydın DAVUT
|
Vekili
|
:
|
Av. Halil
ÖZTÜRK
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, vazife malullüğü aylığı bağlanması istemiyle yapılan
başvurunun reddi üzerine açılan davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
tarafından hakkaniyete uygun şekilde incelenmeyerek reddedilmesi nedeniyle
Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/4/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Son yoklamasında askerliğe elverişli olduğuna karar verilerek
24/2/2011 tarihinde askere sevk edilen başvurucu, acemi eğitimini tamamladıktan
sonra 17/5/2011 tarihinde usta birliğine katılmış ve burada aşçı olarak
görevlendirilmiştir.
9. Başvurucunun, görevi gereği 16/8/2011 tarihinde yapılan
portör muayenesinde hepatit hastalığı yönünden sağlam (HBs
Ag negatif) olduğu tespit edilmiştir.
10. Başvurucu, başka bir rahatsızlığı nedeniyle 19/10/2011
tarihinde yapılan muayenesi neticesinde kendisinde hepatit B (HBs Ag pozitif) olduğunun tespit
edilmesi ve sevk edildiği Etimesgut Asker Hastanesinin 16/7/2012 tarihli sağlık
kurulu raporuyla hakkında ''18.1 Kronik viral hepatit
B, delta ajansız'' tanısıyla ''Barışta
askerliğe elverişli değildir.'' kararı
verilmesi neticesinde terhis edilmiştir.
11. Başvurucu Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurarak vazife malullüğü
aylığı bağlanmasını talep etmiş ancak başvurucunun başvurusureddedilmiştir.
12. Başvurucunun, ret işleminin iptali istemiyle açtığı dava
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) Üçüncü Dairesinin 3/10/2013 tarihli ve
E.2013/1144, K.2013/1241 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Gerekçede özetlehastalığın bulaşma şekil ve yolları dikkate
alındığında hastalığın davacının iddia ettiği şekilde veya hangi yolla nasıl
bulaştığına ilişkin somut bir vakanın mevcut olmadığı, davacının beyanlarının
soyut iddiadan ibaret olduğu, maddi vakıa ortaya konulamadığından konu ile
ilgili olarak bilirkişi incelemesine de gerek görülmediği, söz konusu
hastalığın vazifenin sebep ve tesiri ile doğmuş olma şartının gerçekleşmediği,
vazife malullüğü aylığı bağlanmaması işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı
hususları belirtilmiştir.
13. Başvurucunun karar düzeltme istemi aynı Dairenin 13/3/2014
tarihli ve E.2014/376, K.2014/348 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Bu karar
başvurucuya 24/3/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu 4/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. Diğer taraftan başvurucu 17/8/2012 tarihinde İçişleri
Bakanlığına müracaat ederektazminat talebinde
bulunmuş, başvurucunun başvurusu reddedilmiştir.
16. Başvurucu; askere sevk edilirken hepatit hastası olmadığını,
raporların da bu yönde olduğunu, askerlik hizmeti sırasında gerekli tedbirlerin
alınmaması nedeniyle hastalığa yakalandığını, usta birliğine katıldıktan sonra
hiç izin kullanmadığını belirterek uğradığını ileri sürdüğü maddi ve manevi
zararının tazmini istemiyle AYİM'de dava açmıştır.
17. AYİM İkinci Dairesi
oyçokluğuyla davayı reddetmiştir. AYİM gerekçesinde özetle olayda gerek davalı
idarenin hizmet kusuru içerisinde olduğu gerekse askerlik görevi ile söz konusu
hastalığın meydana gelmesi arasında uygun bir illiyet bağının bulunduğunun
başvurucu tarafça somut belgelerle ortaya konulmadığı, belirtilen rahatsızlığın
askerlik hizmetinin ifa edilmesinin doğrudan bir sonucu olarak ortaya
çıktığının kabul edilemeyeceği, söz konusu rahatsızlığın sadece askerlik
hayatının sürdürüldüğü yerlerde ortaya çıkabilecek türde bir rahatsızlık
olmadığı, dolayısıyla başvurucunun bulaşıcı hastalığa askerlik koşulları
nedeniyle yakalandığının somut delil ve emareler çerçevesinde ortaya koyması
gerektiği, belirtilen tespitlere göre davacının askerliğe elverişsiz hâle
gelmesinde kusurlu ve kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca davalı idarenin
tazmin sorumluluğu bulunmadığı belirtilmiştir.
18. Askerlik hizmeti nedeniyle uğranılan zararın tazmini
istemine ilişkin olan bu karara karşı başvurucu bireysel başvuruda bulunmuştur.
Anayasa Mahkemesi 2014/5641 sayılı başvuruda başvurucunun, Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete
uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını incelemiştir. Anayasa
Mahkemesi özetle başvuruya konu uyuşmazlıkta başvurucunun temel iddiasının
askerlik koşulları nedeniyle hastalığa yakanlandığındanaskerliğin
sebep ve tesiriyle zarara uğradığı iddiası olduğu, hepatit B (HBs Ag pozitif) hastalığının kan
veya çeşitli vücut sıvılarıyla bulaşan bir hastalık olması, kuluçka süresinin
iki ile altı ay arasında değişmesi ve başvurucunun usta birliğine katılımının
ardından yapılan testte anılan hastalığı taşımadığı tespiti yapılmasına karşın
yaklaşık beş ay sonra yapılan testte hastalığa yakalanmış olduğu dikkate
alındığında başvurucunun hastalığının teknik ve özel bilgi gerektiren tıbbi bir
inceleme çerçevesinde değerlendirilmesi ve başvurucunun içinde bulunduğu özel
askerlik koşullarının anılan hastalığa yol açıp açmayacağının incelenmesi
gerektiği ancak somut olayda başvurucunun temel iddiasının genel bir kabule
dayalı olarak reddedildiği ve böylece davanın özünün gereği gibi incelenmediği
sonucuna varmış ve başvurucunun hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar vermiştir (Aydın Davut,
B. No: 2014/5641, 22/9/2016, §§ 38-41).
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
19. 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu'nun mülga 44. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Her ne sebep ve
suretle olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar veya düçar
oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden
vazifelerini yapamıyacak duruma giren iştirakçilere (Malül) denir ve haklarında bu kanunun malüllüğe
ait hükümleri uygulanır.”
20. 5434 sayılı Kanun'un mülga 45. maddesi şöyledir:
“44 üncü maddede yazılı malullük;
a) İştirakçilerin vazifelerini yaptıkları
sırada vazifelerinden doğmuş olursa;
b) Vazifeleri dışında kurumların verdiği her hangi bir kuruma ait başka işleri yaparken, bu işlerden
doğmuş olursa;
c) Kurumların menfaatini korumak maksadıyla
bir iş yaparken o işten doğmuş olursa (Maksadın ilgili kurumlarca kabul
edilmesi şartıyla);
ç) Fabrika, atelye ve benzeri işyerlerinde,
işe başlamadan evvel iş sırasında veya işi bitirdikten sonra, o işyerinde
husule gelen ve yine o işyerinin mahiyetinden veya çalışma konusundan ileri
gelen kazadan doğmuş olursa;
Buna (Vazife malüllüğü)
ve bunlara uğrıyanlara da (Vazife malülü)
denir.”
21. 5434 sayılı Kanun’un 56. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
“Muvazzaf, yedek ve gönüllü erlerin silah
altında bulundukları esnada veya celp ve terhislerinde (Serbest sevkler dahil)
sevkleri sırasında, Yedek Subay okulu öğrencilerinin gerek okulda, gerek
okuldan evvelki hazırlık kıtasında vazife malulü olmaları halinde, kendilerine,
öğrenim durumlarına göre, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinde tespit edilen giriş derece ve kademe
tutarlarının, daha önce Devlet Memuriyetinde bulunmuş olanlardan kazanılmış hak
aylıkları veya emekli keseneğine esas aylıkları, sözü edilen giriş derece ve
kademe tutarının üzerinde olanlara bu aylıkları emeklilik gösterge tablosunda
karşılığı olan derece ve kademe tutarının,% 70'i üzerinden aylık bağlanır.”
22. 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu'nun "Vazife malûllüğü" kenar başlıklı 47. maddesi
şöyledir:
"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
sonra ilk defa 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c)
bendi kapsamında sigortalı olanlar için aşağıdaki hallerde vazife malûllüğü hükümleri uygulanır. 25 inci maddede belirtilen malûllük; sigortalıların vazifelerini yaptıkları sırada
veya vazifeleri dışında idarelerince görevlendirildikleri herhangi bir kamu
idaresine ait başka işleri yaparken bu işlerden veya kurumlarının menfaatini
korumak maksadıyla bir iş yaparken ya da idarelerince sağlanan bir taşıtla işe
gelişi ve işten dönüşü sırasında veya işyerinde meydana gelen kazadan doğmuş
olursa, buna vazife malûllüğü ve bunlara uğrayanlara
da vazife malûlü denir.
..."
B. Uluslararası Hukuk
23. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme/AİHS) 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes
medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine
yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız
ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete
uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir...”
24. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına göre bir
mahkemenin davaya yaklaşımının, mahkemenin başvurucunun iddialarına yanıt
vermekten ve başvurucunun temel şikâyetlerini incelemekten kaçınmasına neden
olması hâlinde Sözleşme'nin 6. maddesi davanın hakkaniyete uygun bir biçimde
incelenmesi hakkı bakımından ihlal edilmiş olur (Kuznetsov/Rusya, B. No: 184/02,11/1/2007, §§ 84, 85). Sözleşme’deki hakların etkili bir biçimde korunması için
davaya bakan mahkemelerin Sözleşme’nin 6. maddesine göre “tarafların dayanaklarını, iddialarını ve delillerini
etkili bir biçimde inceleme görevi” vardır (Dulaurans/Fransa, B. No: 34553/97, 21/3/2000, § 33).
25. Bununla birlikte belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri
değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına
karar verme yetkisi esasen derece mahkemelerine aittir (Barbera Messegue ve Jabardo/İspanya, B. No: 10590/83, 6/12/1988, §
68). Derece mahkemeleri, kararların yapısı ve içeriği ile ilgili olarak geniş
bir takdir yetkisine sahiptirler. Özellikle taraflarca ileri sürülen kanıtların
kabulü ve değerlendirilmesi öncelikle derece mahkemelerinin görevidir (Van Mechelen ve
Diğerleri/Hollanda, B. No: 21363/93, 21364/93, 21427/93 ve 22056/93,
23/4/1997, § 50). Bu nedenle açık bir keyfîlik
olmadıkça belirli bir kanıt türünün kabul edilebilir olup olmadığına,
değerlendirme şekline veya aslında başvurucunun suçlu olup olmadığına karar
vermek AİHM'in görevi değildir (Garcia Ruiz /İspanya, B.No. 30544/96, 21/1/1996, § 28).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
26. Mahkemenin 6/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
27. Başvurucu; gerek birliğine katılırken gerekse daha sonra
yapılan portör muayenesinde hepatit hastalığı yönünden sağlam olduğunun tespit
edildiğini, usta birliğine dâhil olduktan sonra hiç izin kullanmayıp karakolun
dışına dahi çıkmadığını, her iki raporun sonucuna bakıldığında askerlik hizmeti
sırasında askerlik koşulları nedeniyle söz konusu hastalığına yakalandığının
sabit olduğunu, bu nedenle vazife malulü sayılması gerektiğini, hâl böyle iken
iddialarını ispatlayacak somut bilgi ve belge sunamadığından bahisle davasının
reddedildiğini belirterek Anayasa'da güvence altına alınan adil yargılanma
hakkının, eşitlik ilkesi ile sosyal hukuk devleti ilkesinin ihlal edildiğini
ileri sürmüş, AYİM kararının kaldırılarak vazife malullüğü aylığı bağlanmasına
karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
28. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasışöyledir:
“Herkes, meşru vasıta
ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı
olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru dilekçesi ve eklerinin incelenmesi
neticesinde başvurucunun, vazife malullüğü aylığı bağlanması istemiyle yaptığı
idari başvurunun reddi üzerine açtığı davanın AYİM tarafından yeterli inceleme
yapılmadan reddedilmesinden şikâyet ettiği anlaşılmıştır. Bu çerçevede başvuru
adil yargılanma hakkı kapsamında hakkaniyete uygun yargılanma hakkı yönünden
incelenmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
30. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
31. Kural olarak Anayasa Mahkemesinin görevi herhangi bir davada
bilirkişi raporu veya uzman mütalaasının gerekli olup olmadığına karar vermek
değildir. Bilirkişi raporu benzeri delillerin kabul edilebilirliği ve
değerlendirilmesi hususları derece mahkemelerinin yetkisi dâhilindedir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No:
2013/7800, 18/6/2014, § 68). Bununla birlikte Anayasa'daki hakların etkili bir
biçimde korunması için davaya bakan mahkemelerin Anayasa'nın 36. maddesine göre
tarafların dayanaklarını, iddialarını ve delillerini etkili bir biçimde
inceleme görevi vardır (Mehmet Çelikkıran, B. No: 2013/9648, 20/1/2016 § 36).
32. Somut olayda başvurucu, vazife malullüğü aylığı bağlanmasına
ilişkin davasının AYİM tarafından yeterli inceleme yapılmadan reddedilmesinden
şikâyet etmektedir. Aynı başvurucunun söz konusu hastalık nedeniyle uğradığını
ileri sürdüğü maddi ve manevi zararının tazmini istemiyle açtığı davanın AYİM
tarafından reddedilmesi üzerine yapılan başvuruda Anayasa Mahkemesi,
başvurucunun içinde bulunduğu özel askerlik koşullarının anılan hastalığa yol
açıp açmayacağının incelenmesi gerektiği ancak somut olayda başvurucunun temel
iddiasının genel bir kabule dayalı olarak reddedildiği ve böylece davanın
özünün gereği gibi incelenmediği sonucuna varmıştır (bkz.§§ 15-18).
33. Bakılmakta olan başvuruya konu davada da başvurucunun içinde
bulunduğu özel askerlik koşullarının anılan hastalığa yol açıp açmayacağının ve
buna göre vazife malulü sayılma koşullarının bulunup bulunmadığının incelenmesi
gerektiği ancak somut olayda başvurucunun temel iddiasının genel bir kabule
dayalı olarak reddedildiği ve böylece davanın özünün gereği gibi incelenmediği
anlaşılmaktadır.
34. Bu durumda anılan Aydın
Davut (B. No: 2014/5641, 22/9/2016) başvurusunda ortaya konulan
içtihattan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığı sonucuna varılmıştır .
35. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 36 maddesinde güvence
altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma
hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
36. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri HakkındaKanun’un 50.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
37. Başvurucu, başvuruya konu AYİM kararının kaldırılarak vazife
malullüğü aylığı bağlanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
38. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun
yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
39. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun
yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden
yargılama yapılmak üzere AYİM Üçüncü Dairesine gönderilmesine karar verilmesi
gerekir.
40. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere
-Anayasa'nın 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun ile getirilen geçici 21.
maddesinin birinci fıkrasının (E) bendiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
kaldırılmış olduğundan anılan bendin (b) alt bendi gereğince- YETKİLİ İDARİ
YARGI MERCİİNE GÖNDERİLMESİNE (Karar, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Üçüncü
Dairesinin E.2013/1144, K.2013/1241 sayılı dosyasıyla ilgilidir.),
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
6/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.