TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
FİKRET YAŞAR BAYDAR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/4698)
Karar Tarihi: 14/4/2016
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Alparslan ALTAN
Celal Mümtaz AKINCI
Raportör Yrd.
Hikmet Murat AKKAYA
Başvurucular
1. Fikret Yaşar BAYDAR
2. Duran SIRDAŞ
3. Nurdan KÜLCÜ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurular, çalışılan Kurum tarafından sosyal denge yardımının ödenmemesi ve bunun üzerine Kocaeli 1. İdare Mahkemesinde açılan iptal ve tam yargı davalarının reddedilmesi nedeniyle hukuk devleti ve eşitlik ilkelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 3/4/2014, 4/4/2014 ve 18/4/2014 tarihlerinde Kocaeli 1. İdare Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formları ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvuruların Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. 17/2/2015 ve 23/2/2015 tarihlerinde, başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölümler tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Yapılan incelemede konularının aynı olması nedeniyle 2014/4720 ve 2014/5588 numaralı dosyaların 2014/4698 numaralı dosya ile birleştirilmesine ve incelemenin 2014/4698 sayılı dosya üzerinde yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 15/5/2015 tarihinde, başvuruların kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararına (Adalet Mehtap Buluryer, B. No: 2013/5447, 16/10/2014) ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvurular hakkında görüş sunulmayacağını bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı (Belediye) ile Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası (BEM-BİR-SEN) arasında 1/1/2008 ile 31/12/2009 tarihleri arasında geçerli olmak üzere "Sosyal Denge Sözleşmesi" düzenlenmiştir. Yine taraflar arasında aynı şekilde 14/4/2010 ile 14/4/2013 tarihleri arasında geçerli olmak üzere bir "Sosyal Denge Sözleşmesi" daha düzenlenmiştir.
9. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde memur olarak çalışan başvuruculardan; birinci ve ikinci başvurucu 2008 yılında, üçüncü başvurucu ise 2010 yılında Belediyeye başvurarak sosyal denge yardımı adı altında diğer çalışanlara verilen ücretin kendilerine de ödenmesini talep etmiştir.
10. Belediye, birinci ve ikinci başvurucu için 6/3/2008 tarihli ve 1429 sayılı yazıyla, üçüncü başvurucu için ise 29/4/2010 tarihli ve 589 sayılı yazı ile başvurucuların taleplerini reddetmiştir.
11. Birinci ve ikinci başvurucunun 26/3/2008 ve 16/4/2008 tarihlerinde Belediye aleyhine Kocaeli 1. İdare Mahkemesinde açtığı davalarda 6/3/2008 tarihli ve 1429 sayılı işlemin ve dayanağı olan 11/1/2008 tarihli Sosyal Denge Sözleşmesi'nin 14. maddesinin 3. fıkrasındaki düzenlemenin eşitliğe aykırı olması nedeniyle iptali ve yoksun kalınan sosyal denge yardımının ödenmesi talep edilmiştir. Üçüncü başvurucunun açtığı davada ise -diğer başvuruculara benzer şekilde- 29/4/2010 tarihli ve 589 sayılı işlemin iptali ve yoksun kalınan sosyal denge yardımının ödenmesi talep edilmiştir.
12. Kocaeli 1. İdare Mahkemesi; birinci başvurucu için 24/12/2010 tarihli ve E.2008/727, K.2010/1336 sayılı karar ile, ikinci başvurucu için 28/1/2011 tarihli ve E.2008/579, K.2011/80 sayılı karar ile, üçüncü başvurucu için ise 28/1/2011 tarihli ve E.2010/649, K.2011/81 sayılı karar ile talepleri reddetmiştir. Mahkeme, Anayasa'nın 128. maddesine göre memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atamaları, görev ve yetkileri, hak ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceğini vurguladıktan sonra 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 146. maddesi gereği memurlara kanun, tüzük ve yönetmeliklerin ve amirlerin tayin ettiği görevler karşılığında bu Kanun'la sağlanan haklar dışında ücret ödenemeyeceğini, hiçbir yarar sağlanamayacağını, dolayısıyla kamu görevlileri sendikalarına bu kapsamda üyeleri adına toplu sözleşme yapma hakkı verilmediğinden yasaların memurlara tanımış olduğu haklar dışında ne ad altında olursa olsun herhangi bir ödeme yapılması olanağı bulunmadığından dava konusu Sözleşme'nin yok hükmünde olduğu ve davacıların taleplerinin reddine yönelik işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davaların reddine karar verilmiştir.
13. Temyiz üzerine Danıştay Onuncu Dairesi 27/9/2012 tarihli ilamlarıyla kararın usul ve hukuka uygun olup dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek mahiyette görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
14. Karar düzeltme istemi, aynı Daire tarafından birinci başvurucu için 27/1/2014 tarihli ve E.2013/621, K.2014/344 sayılı ilamla, ikinci başvurucu için 27/1/2014 tarihli ve E.2013/99, K.2014/342 sayılı ilamla, üçüncü başvurucu için 27/1/2014 tarihli ve E.2013/674, K.2014/343 sayılı ilamla karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen hususların 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirine uymadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
15. Birinci başvurucuya 25/3/2014, ikinci başvurucuya 20/3/2014 tarihinde, üçüncü başvurucuya 2/4/2014 tarihinde ilgili ilamlar tebliğ edilmiştir.
16. Birinci başvurucu 3/4/2013, ikinci başvurucu 4/4/2013 tarihinde, üçüncü başvurucu 18/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
17. Anayasa'nın 51. maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları şöyledir:
"Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.
Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.
...
İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir."
18. Anayasa'nın 7/5/2010 tarihli ve 5982 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki mülga 53. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
"128 inci maddenin ilk fıkrasına giren kamu görevlilerinin kanunla kendi aralarında kurmalarına cevaz verilecek olan ve bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları ile 54 üncü madde hükümlerine tabi olmayan sendikalar ve üst kuruluşları, üyeleri adına yargı mercilerine başvurabilir ve İdareyle amaçları doğrultusunda toplu görüşme yapabilirler. Toplu görüşme sonunda anlaşmaya varılırsa düzenlenecek mutabakat metni taraflarca imzalanır. Bu mutabakat metni, uygun idari veya kanuni düzenlemenin yapılabilmesi için Bakanlar Kurulunun takdirine sunulur..."
19. Anayasa'nın 53. maddesinin, 5982 sayılı Kanun ile değiştirilen üçüncü fıkrası şöyledir:
"Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 14/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda diğer başvurularla birleştirilen 2014/4698 numaralı başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
21. Başvurucular; Belediyede memur olarak görev yaptıklarını, Belediye ile BEM-BİR-SEN arasında düzenlenen "Sosyal Denge Sözleşme"leri gereği Belediyedeki diğer kamu görevlilerine ödeme yapıldığını fakat emekliliği hak edenlere ödeme yapılmadığını, kendilerinin de emekliliği hak edenler grubunda olduğunu, eşitliğe aykırı uygulamanın giderilmesi ve sosyal denge yardımından faydalandırılması için Belediyeye yaptıkları başvuruların reddedildiğini, Kocaeli 1. İdare Mahkemesinde açılan davaların Anayasa ve milletlerarası sözleşme hükümleri dikkate alınmaksızın reddedildiğini, temyiz üzerine Danıştay Onuncu Dairesince hükümlerin onandığını, karar düzeltme istemlerinin aynı Dairece reddedildiğini, Sözleşme'nin “Emekliliği hak etmiş memurlar” ayrımının eşitliğe ve sosyal denge yardımının amacına aykırı olduğunu belirterek Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler, tazminat talebinde bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
22. Kocaeli 1. İdare Mahkemesi, Anayasa'nın 128. maddesine göre kamu görevlilerinin hak ve yükümlülüklerinin, aylık ve ödeneklerinin ve özlük işlerinin kanunla düzenlenebilecek hususlar olduğunu ve 657 sayılı Kanun'un 146. maddesi gereği yasaların memurlara tanımış olduğu haklar dışında ne ad altında olursa olsun hiçbir ödeme yapılması olanağı bulunmadığından Sendika ile Belediye arasında yapılan Sosyal Denge Sözleşmesi'nin yok hükmünde olduğunu vurgulayarak bu bağlamda idari işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davaların reddine karar vermiştir.
23. Başvuruya konu yargılamalar kapsamında Mahkemece verilen kararların mevcut yasal mevzuata dayanılarak verildiği ve “Sosyal Denge Sözleşmesi” içeriği dikkate alınmadan taleplerin değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Aksi kabulde ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası insan hakları andlaşmaları ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin güncel içtihatlarına göre geçerli kabul edilmesi gereken Sosyal Denge Sözleşmesi'nin 14. maddesinin 3. fıkrası gereğince düzenlenen “emekliliği hak etmiş olmama” ölçütünün eşitlik, hak ve nesafet kuralları kapsamında değerlendirilmesi ve buna göre bir sonuca varılması gerekmektedir. Nitekim bu tartışmaya ikinci ve üçüncü başvurucunun açtıkları davalarda Mahkeme kararına eklenen “karşıoy”da yer verilmiş ancak Mahkeme heyetinin çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir. Kanun yolu incelemesinde ise dosyadaki her iki görüş değerlendirilmek suretiyle onama kararları verilmiştir.
24. 30/11/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
"(3) Başvuru dilekçesinde başvurucunun ve varsa temsilcisinin kimlik ve adres bilgilerinin, işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve dayanılan Anayasa hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamaların, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekir. Başvuru dilekçesine, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin eklenmesi şarttır."
25. 6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
"(1)Bireysel başvuru hakkında kabul edilebilirlik kararı verilebilmesi için 45 ila 47 nci maddelerde öngörülen şartların taşınması gerekir.
(2) Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir."
26. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 59. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"...
(2) Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer alır:
d) Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar.
e) Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının dayanakları.
h) Başvurucunun talepleri.
..."
27. Anılan hükümler uyarınca Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak iddialarını kanıtlama yükümlülüğü başvurucuya aittir (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 19).
28. Başvurucunun; kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların neler olduğunu başvuru dilekçesinde belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, § 20).
29. Yukarıda belirtilen koşullar yerine getirilmediği takdirde Anayasa Mahkemesi başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez bulabilir. İddiaların dayanaktan yoksun olmadığı konusunda Anayasa Mahkemesinin ikna edilmesi, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların niteliğine bağlıdır. Başvurucunun başlangıçta, başvuru hakkında kabul edilemezlik kararı verilmesini önlemek için başvuru formu ve eklerinde iddialarını destekleyici belgeleri sunması, kamu gücünün ihlale neden olduğunu iddia ettiği hak ve özgürlüklere ilişkin gerekli açıklamaları yapması zorunludur (İrfan Sarı, B. No: 2014/1397, 30/6/2014, § 24).
30. Somut başvurularda başvurucular, Anayasanın 2. ve 10. maddelerinde düzenlenen eşitlik ve hukuk devleti ilkelerinin ve sendikal hakların bölünmezliğinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucular, eşitsizlik temelinde Sosyal Denge Sözleşmesi'nin sendikal haklarını nasıl etkilediğini açıklayamamıştır. Başvurucular; talebinin reddedildiği kararda hangi kanun hükümlerine aykırı davranıldığını, bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini, buna ilişkin gerekçeler ile delillere ait açıklamaları başvuru dilekçelerinde göstermemiş, gerekli açıklamaları yapmamış, soyut biçimde eşitliğe aykırı davranıldığını vurgulamıştır.
31. Bu yöndeki ihlal iddialarının ciddiye alınabilmesi için başvurucuların, kendisiyle benzer durumdaki başka kişilere yapılan muamele ile kendilerine yapılan muamele arasında bir farklılığın bulunduğunu ifade etmesi yeterli olmayıp ayrıca bu farklılığın meşru bir temeli olmaksızın ırk, renk, cinsiyet, din, dil vb. bir ayrımcılık temeline dayandığını makul delillerle ortaya koyması gerekir (Şahin Karaman, B. No: 2012/1205, 8/5/2014, § 41).
32. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda başvurucuların başvurularını titizlikle hazırlama ve takip etme yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülüğün bir gereği olarak başvurucu, Anayasa hükmünün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunmak suretiyle iddialarını kanıtlamak zorundadır. Başvurucu tarafından soyut şekilde anayasal haklarının ihlal edildiğinin ileri sürülmesi iddiaların ispatlandığı anlamına gelmez. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu, Anayasa'ya aykırılığının soyut biçimde ileri sürülmesini sağlayan bir yol olarak düzenlenmemiştir (İrfan Sarı, § 27).
33. Başvurucular, yukarıda sayılan koşulları yerine getirmeyerek ihlale ilişkin iddialarını temellendirmediğinden başvurunun esasının incelenmesi imkânı bulunmamaktadır.
34. Açıklanan nedenlerle başvurucular tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının kanıtlanamamış olması nedeniyle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V.HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Sendikal hakların ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
14/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.