TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
EMİNE KALKAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/4746)
Karar Tarihi: 22/6/2015
Başkan
:
Alparslan ALTAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Raportör Yrd.
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
Başvurucu
Emine KALKAN
Vekili
Av. İsmail DOĞAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, 28/1/2004 tarihinde Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tescil davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 7/4/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 27/5/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına ve dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 24/7/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 19/8/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, 28/1/2004 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde, davalı Maliye Hazinesinin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, taşlık ve kıraç iken tarım arazisi haline getirilen seksen dönüm taşınmazın imar ve ihyaya dayalı kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle tescili istemli dava açmıştır.
8. Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 17/9/2006 tarihli ve E.2004/32, K.2006/381 sayılı kararı ile davanın kabulüne ve 30.650,06 m² yerin başvurucu adına tesciline karar vermiştir.
9. Temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 9/4/2007 tarihli ve E.2007/1973, K.2007/2161 sayılı ilâmı ile İlk Derece Mahkemesinin kararını, taraf teşkilinin eksiksiz olarak yerine getirilmesi ve uyuşmazlık hakkında daha ayrıntılı inceleme yapılarak karar verilmesi gerektiğini belirterek bozmuştur.
10. Bozma kararına uyarak dosyayı tekrar incelemeye alan Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 26/5/2010 tarihli ve E.2007/527, K.2010/412 sayılı kararı ile yeniden davanın kabulüne hükmetmiştir.
11. Davalı tarafın talebi üzerine temyiz incelemesinden geçen bu karar da Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 28/3/2011 tarihli ve E.2010/4647, K.2011/1733 sayılı ilâmı ile İlk Derece Mahkemesinin eksik araştırma ve incelemeye dayalı karar verdiği gerekçesi ile bozulmuştur.
12. Dosya yeniden kendisine gelen Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 21/3/2012 tarihli celsede bozmaya uyma kararı vermiş, 29/1/2014 tarihli celsede ise taşınmazda keşif yapılmasına, keşfin yapılabilmesi için başvurucunun iki haftalık kesin süre içinde keşif giderini yatırmasına hükmetmiş, duruşmayı 7/5/2014 gününe ertelemiştir.
13. Başvurucu, 7/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
14. Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 7/5/2014 tarihli oturumda, başvurucunun keşif ücretini yatırmadığını tespit ederek, söz konusu bedelin yatırılması için başvurucuya yeniden iki haftalık kesin süre vermiş, duruşmayı 6/6/2014 gününe ertelemiştir.
15. Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 6/6/2014 tarihli sonraki duruşmada da keşif giderini yatırmayan başvurucunun, söz konusu giderin suç üstü ödeneğinden karşılanması talebini reddederek, gerekli gider yatırılmadığından E.2012/97, K.2014/634 sayılı kararı ile davanın reddine hükmetmiştir.
16. İlk Derece Mahkemesinin davanın reddine yönelik gerekçeli kararı halen taraflara tebliğ aşamasındadır.
B. İlgili Hukuk
17. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Usul ekonomisi ilkesi” kenar başlıklı 30. maddesi şöyledir:
"Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür."
18. 22/11/2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 712. ve 716. maddeleri.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 7/4/2014 tarih ve 2014/4746 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu, 28/1/2004 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tescil davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
21. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
22. Başvurucu, 28/1/2004 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tescil davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de, Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
24. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
25. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan taşınmazın tescili davasının söz konusu olduğu görülmekle, 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
26. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih, 28/1/2004 tarihidir.
27. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı başvurunun karara bağlandığı tarihtir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
28. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun, Maliye Hazinesinin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, taşlık ve kıraç iken tarım arazisi haline getirilen seksen dönüm taşınmazın, imar ve ihya hukuki nedenine dayalı kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle tescili istemi olduğu, 28/1/2004 tarihinde açılan davanın İlk Derece Mahkemesinin17/9/2006 tarihli kararı ile kabulüne hükmedildiği, bu kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 9/4/2007 tarihli ilâmı ile bozulduğu, bozmanın ardından İlk Derece Mahkemesince yargılamaya devam edilerek, 26/5/2010 tarihli karar ile tekrar davanın kabulüne hükmedildiği, ancak bu kararın da Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 28/3/2011 tarihli ilâmı ile bozulduğu, bozma üzerine Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin davayı görmeye devam ettiği, 29/1/2014 ve 7/5/2014 tarihli oturumlarda başvurucuya iki kez keşif giderini yatırması için süre verdiği, 6/6/2014 tarihli oturumda ise keşif giderinin halen yatırılmamış olmasından dolayı davanın reddine hükmettiği, davanın reddine ilişkin bu kararın halen taraflara tebliğ aşamasında olduğu anlaşılmıştır.
29. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).
30. Başvuruya konu tescil davasının incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında, başvurucu tarafından yargılama masraflarının zamanında yatırılmaması nedeniyle duruşmaların iki kez ertelendiği hususu da göz önünde bulundurularak, söz konusu on bir yılı aşkın yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
31. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanunun 50. Maddesi Yönünden
32. Başvurucu, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, ihlalin tespiti ile 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
33. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
34. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin on bir yılı aşkın süredir devam eden yargılama süreci nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
35. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
36. Başvuruya konu yargılamanın on bir yılı aşkın süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 10.000,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
22/6/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.