TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MÜSLİM ŞENTÜRK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/4930)
|
|
Karar Tarihi: 21/6/2017
|
R.G. Tarih ve Sayı: 13/7/2017 - 30123
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Ayhan KILIÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Müslim
ŞENTÜRK
|
Vekili
|
:
|
Av. Güler
ÇETİN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir
Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
Yardımlara Dair Kanun kapsamında kabul edilen hak sahipliğinin iptali nedeniyle
mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/4/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Bakanlık görüşü,başvurucuya
tebliğ edilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu 1959 doğumlu olup Kocaeli'nde ikamet etmektedir.
10. Başvurucu, Kocaeli ili Gölcük ilçesi İhsaniye beldesi Denizevler Mahallesi Yılmaz Caddesi No: 1 adresinde bulunan
taşınmazın malikidir.
11. Anılan taşınmaz üzerinde iki iş yeri dört konut inşa edilmek
üzere 27/6/1994 tarihinde yapı ruhsatı alınmıştır. İnşa edilen binaya ilişkin
yapı kullanma izni (iskân ruhsatı) alınmamıştır.
12. 17/8/1999 tarihinde meydana gelen Kocaeli ili Gölcük ilçesi
merkezli depremden sonra düzenlenen 10/9/1999 tarihli hasar tespit raporunda,
anılan taşınmaz üzerinde bulunan yapının ağır hasarlı olduğu ifadelerine yer
verilmiştir. Raporda ayrıca taşınmazın "yeni inşaat" olduğu saptaması
da yer almaktadır.
13. Başvurucu 15/11/1999 tarihli talep ve taahhütname ile 7269
sayılı Kanun hükümleri uyarınca inşaat yardımı yapılması talebinde bulunmuştur.
Mahallî Hak Sahibi İnceleme Komisyonunca (Komisyon) yapılan incelemeden sonra
14/05/2000 tarihinde başvurucunun hak sahipliği kabul edilerek Yeniköy Kalıcı
Konutları 5. Ada P6 Blok No: 2 adresinde bulunan konut, başvurucuya tahsis
edilmiştir.
14. Sonradan yapılan detaylı araştırma neticesinde başvurucunun
yıkılan konutunun deprem sırasında inşaat hâlinde olduğu gerekçesiyle 24/4/2007
tarihli işlemle hak sahipliği iptal edilmiştir.
15. Başvurucu bu işleme karşı Kocaeli 1. İdare Mahkemesinde dava
açmıştır. Başvurucu, dava dilekçesinde 7/5/1999 tarihinden beri anılan taşınmazda
oturduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece 18/5/2011 tarihli kararla dava
reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde, 7269 sayılı Kanun'un 29. maddesine atıfta
bulunularak yıkılan, yanan veya ağır hasara uğrayan binalardan ötürü hak sahibi
olunabilmesi için afet tarihi itibarıyla bu binaların ikamet etmeye elverişli
olması ve inşaat hâlinde bulunmaması gerektiği görüşü izhar edilmiştir.
Gerekçede, başvurucunun taşınmazın inşaat hâlinde olduğu tespitini içeren
10/9/1999 tarihli hasar tespit raporuna herhangi bir itirazda bulunmadığı
hatırlatılmıştır. Mahkeme ayrıca, başvurucunun değinilen konutta oturduğunu
ispatlayan elektrik, su, doğal gaz ve benzeri tüketim faturaları sunamadığını
vurgulamıştır. Mahkeme sonuç olarak başvurucunun söz konusu konuta ilişkin
deprem öncesi döneme ait faturaları ibraz edemediğini ve konutun inşaat hâlinde
olduğuna dair 10/9/1999 tarihli tespite itiraz etmediğini gözeterek hak
sahipliğinin bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır.
16. Bu karar Danıştay Ondördüncü
Dairesinin (Daire) 27/11/2012 tarihli kararıyla onanmış; karar düzeltme istemi
de Dairenin 30/1/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
17. Nihai karar 10/3/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
18. Başvurucu 8/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. 7269 sayılı Kanun'un 1. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Deprem (Yer sarsıntısı), yangın, su
baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ,tasman
ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak
derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirlerle
yapılacak yardımlar hakkında bu kanun hükümleri uygulanır."
20. 7269 sayılı Kanun'un 28. maddesinin birinci fıkrasının olay
tarihinde yürürlükte bulunan hâli şöyledir:
"Bu kanundan faydalanmak suretiyle inşaat
kredisi verilmesini ya da bina yaptırılmasını istiyenlerin,
imar ve iskân Bakanlığınca yapılacak yardıma dair o yerde yapılan ilândan
itibaren iki ay içinde mahallin en büyük mülkiye âmirine yazılı müracaatta
bulunmaları ve taahhütname vermeleri mecburidir.
21. 7269 sayılı Kanun'un 29. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
"Yıkılan, yanan veya ağır hasara uğrayan
veya uğraması muhtemel olan binalarla imar planları gereğince
kamulaştırılmasında zorunluluk bulunan yerlerdeki binalarda oturan ailelere hak
sahibi olmak şartıyla konut yaptırılır veya kredi verilir."
22. 7269 sayılı Kanun'un 40. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"Bu Kanuna göre arsa olarak dağıtılan
veya üzerinde bina inşa edilen taşınmaz mallar, hak sahiplerine borçlandırma
senetleri imza ettirilmek sureti ile verilir. Bayındırlık ve İskan
Bakanlığınca o yerde borçlandırmanın ilanı tarihinden itibaren Bakanlıkça kabul
edilebilir mazereti dışında 2 ay içerisinde borçlanmalarını yapmayanlarla,
borçlanmasını yapmış olmasına rağmen binayı Bakanlıkça mahallinde yaptırılacak
duyurudan itibaren 45 gün içinde teslim almayanların hak sahipliği
kendiliğinden sona erer.
Bu
taşınmaz mallar üzerine, Türkiye Emlak Kredi Bankasının isteği ile, bu banka lehine,
tapu dairelerince borçlandırma senetlerine dayanılarak, kanuni ipotek tesis
olunur.
Konut
ve konut inşaası ve sair yardımlar için yapılacak
borçlandırmalar faizsizdir. Dükkan ve fırın gibi
yerler için yapılacak borçlandırmalar ise yıllık %4 (Yüzde dört) faize tabidir.
...
Borçlandırma bedelleri, konut, konut inşası,
arsa ve sair yardımlarda en az 20 ve en çok 30; dükkan
ve fırın gibi yerler için yapılan yardımlarda ise, en az 5 ve on çok 15 yılda
ve eşit taksitler halinde tahsil edilerek fon hesabına yatırılır.
İlk taksit, ihaleli ve emanet işlerinde
inşaatların bitirilip hak sahiplerine teslimi tarihinden itibaren iki yıl
sonra, Evini Yapana Yardım Yönteminde ve orta hasarlı konut ve işyerlerinin
onarımında ise son kredi diliminin hak sahibine ödendiği tarihten itibaren iki
yıl sonra başlar.
Vadesinde ödenmeyen taksitlere dair borç,
gecikilen her gün için yıllık % 5 gecikme faizi ile
tahsil olunur. Vadesinden önce iki yıllık taksitten az olmamak kaydı ile mevcut
borcu defaten ödeyen hak sahibinin borcu % 20 indirime
tâbi tutulur.
...
Üstüste üç yıl taksidini
ödemeyenlerin borçları muacceliyet kesbedeceği gibi, borcun tamamı ödenmeden taşınmaz malların
başkalarına satılması halinde de borcun tamamı muacceliyet
kesbeder. Bu hükmün uygulanmasında maliyet bedelinden
yapılan indirimler tekrar borca eklenmek suretiyle hesaba katılır. Özel afet
kanunlarına göre yapılan binalar hakkında da bu fıkra hükmü uygulanır.
..."
23. 28/8/1968 tarihli ve 12988 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti
Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) 3. maddesi şöyledir:
"Bu Yönetmelikte yer alan "Hak
sahibi" deyimi, afetzedelerin, yıkılan veya ağır hasar gören binalarla
olan mülkiyet ilişkilerini ve yeniden yapılacak binalardan veya verilecek
inşaat kredisinden yararlanabilme durumlarını ifade eder."
24. Yönetmelik'in 4. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"a) Afet sebebiyle, kendilerine ait
bulunan konutları yıkılan, yanan veya oturulamayacak derecede ağır hasar gören
afetzede aileler,
...
Hak sahibi sayılırlar ve bu ailelere yeniden
konut yapılır veya konut kredisi verilir."
25. Yönetmelik'in 14. maddesi şöyledir:
"Konut ve işyerlerine ilişkin mülkiyet rabıtası sırasıyla, tapu
senedi, tasarruf belgeleri, vergi kayıtları ve diğer resmi
belge ve kayıtlarla tevsik olunur.
Bu
belge ve kayıtların bulunmaması halinde mahalle veya köy muhtarlıklarından
alınacak ilgili mülkiye amirine tasdik ettirilmiş ilmühabere istinat
edilir."
26. Danıştay Onbirinci Dairesinin
16/6/2008 tarihli ve E.2007/7561, K.2008/6677 sayılı kararının ilgili bölümü söyledir:
"7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak
Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 29. maddesinde, yıkılan, yanan
veya ağır hasara uğrayan veya uğraması muhtemel olan binalarda imar planları
gereğince kamulaştırılmasında zorunluluk bulunan yerlerdeki binalarda oturan
ailelere hak sahibi olmak şartıyla konut yaptırılacağı veya kredi verileceği,
Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkında Yönetmeliğin 3. maddesinde,
bu Yönetmelikte yer alan "hak sahibi" deyiminin afetzedelerin,
yıkılan veya ağır hasar gören binalarla olan mülkiyet ilişkilerini ve yeniden
yapılacak binalardan veya verilecek inşaat kredisinden yararlanabilme
durumlarını ifade edeceği, 4. maddesinde, afet sebebiyle, kendilerine ait
bulunan konutları yıkılan, yanan veya oturulamayacak derecede ağır hasar gören
afetzede ailelerin hak sahibi sayılacağı ve bu ailelere yeniden konut
yapılacağı veya konut kredisi verileceği, aynı Yönetmeliğin 14. maddesinde de,
konut ve işyerlerine ilişkin mülkiyet rabıtasının sırasıyla tapu senedi,
tasarruf belgeleri, vergi kayıtları ve diğer resmi belge ve kayıtlarla tevsik
olunacağı hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan hükümlerin birlikte
değerlendirilmesinden, tabii afetler nedeniyle konut ya da işyerleri zarar
görenlerin hak sahibi olabilmeleri için konut veya işyeri ile sahipleri
arasındaki mülkiyet rabıtasının sırasıyla, tapu senedi, tasarruf belgeleri,
vergi kayıtları ve diğer resmi belge ve kayıtlarla kanıtlanması
gerektiği, hasara uğrayan konutta fiilen oturma zorunlu olmamakla birlikte söz
konusu konutun oturulabilir durumda olması gerektiğisonucuna
ulaşılmaktadır."
27. Danıştay Onbirinci Dairesinin
5/7/2010 tarihli ve E.2008/907, K.2010/6186 sayılı kararının ilgili bölümü söyledir:
"7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle
Alınacak TedbirlerleYapılacak Yardımlara Dair
Kanun'un 29. maddesinde, yıkılan, yanan veya ağır hasara uğrayan veya uğraması
muhtemel olan binalarla imar planları gereğince kamulaştırılmasında zorunluluk
bulunan yerlerdeki binalarda oturan ailelere hak sahibi olmak şartıyla konut
yaptırılacağı veya kredi verileceği, aynı bina içinde hak sahibi ebeveyn ile
birlikte oturan evli kişilerin durumunun, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca bu
konuda hazırlanacak yönetmelik gereğince takdir ve tespit edileceği,
kendilerine ait olmayan arsa veya arazi üzerine inşaat ruhsatı almaksızın bina
inşa eden yapı sahipleri ile yer kayması, su baskını, kaya düşmesi ve benzeri
sebeplerle imar planında yapı yapılması sakıncalı olarak belirlenen yerlerde
ruhsatsız olarak yapılan yapıların sahiplerinin hak sahibi olarak kabul
edilmeyeceği kurala bağlanmıştır.
...Bu Yasa hükmü uyarınca hazırlanarak
yürürlüğe konulan Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tesbiti
Hakkında Yönetmeliğin 3. maddesinde, hak sahipliğinin, afetzedelerin yıkılan
veya ağır hasar gören binalarla olan mülkiyet ilişkilerini ve yeniden yapılacak
binalardan veya verilecek inşaat kredisinden yararlanabilme durumlarını ifade
ettiği, 4. maddesinin (a) bendinde, afet sebebi ile kendilerine ait bulunan
konutları yıkılan, yanan ve oturulamayacak derecede ağır hasar gören afetzede
ailelerin hak sahibi sayılacağı, bu ailelere yeniden konut yapılacağı veya
konut kredisi verileceği belirtilmiş, 16, 17, 18 ve 19. maddelerinde hak sahibi
niteliği taşıyanlardan talep ve taahhütname alınmasına ilişkin usul ve esaslara
yerverilmiş, 21. maddesinin 2. fıkrasında ise, talep
ve taahhütname verenler arasında, bu Yönetmelikte tespit olunan esaslara göre
hak sahibi niteliğini taşımayanlar varsa, bunların gerekçeleriyle birlikte ayrı
bir listede gösterileceğine işaret edilmiştir.
Aktarılan Yasa ve Yönetmelik hükümlerinin incelenmesinden, hak
sahipliği çalışması yapılabilmesinin ön şartı olarak ilan edilen süre içerisinde
talep ve taahhütname vermenin zorunlu olduğu, hak sahibi olabilmek için ise,
ilgililerin kendilerine ait konutlarının afet nedeniyle yıkılmış veya
oturulamayacak derecede ağır hasar görmesinin yeterli olduğu, fiilen oturmanın
zorunlu bulunmadığı, mülkiyet ilişkisinin ispatlanması ve hasar görmeden önce
binanın oturulabilecek nitelikte bulunması durumunda, ilgililerin hak sahibi
kabul edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Hak sahipliğine ilişkin işlemin hukuki
denetiminin yapılabilmesi için; deprem tarihinden önce davacının konutunun
oturulabilecek (terk edilmemiş) nitelikte bulunup bulunmadığının tespiti
gerekmekte olup, davacı tarafından ibraz edilen ve su tüketimine ilişkin olduğu
anlaşılan Bingöl Belediye Başkanlığı tarafından düzenlenmiş "endeksli kart
dökümü" ile elektrik tüketimine ilişkin bulunan Türkiye Elektrik Dağıtım
A.Ş. Bingöl Elektrik Dağıtım Müessesesi tarafından düzenlenmiş "yıllık
enerji tüketimine" ilişkin belgelerde depremden hemen önceki tarih olan 10.4.2003
tarihine kadar davacının elektrik ve su tüketiminin bulunduğu ve davacının
depremden önce hak sahipliği için başvurduğu konutta ikamet ettiği
görülmektedir."
28. Danıştay Onbirinci Dairesinin
21/4/2010 tarihli ve E.2008/9086, K.2010/3491 sayılı kararının ilgili bölümü söyledir:
"7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara
Dair Kanun'un 29. maddesinde, " Yıkılan, yanan veya ağır hasara uğrayan
veya uğraması muhtemel olan binalarla imar planları gereğince kamulaştırılmasında
zorunluluk bulunan yerlerdeki binalarda oturan ailelere hak sahibi olmak
şartıyla konut yaptırılır veya kredi verilir" kuralına yer verilmiş olup,
yıkılan, yanan veya ağır hasara uğrayan binalardan ötürü hak sahibi olabilmek
için, afet tarihi itibarıyla bu binaların ikamet etmeye elverişli bulunması
başka bir ifadeyle inşaat halinde olmaması gerektiğinde duraksama
bulunmamaktadır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
29. Mahkemenin 21/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
30. Başvurucu, inşaatın depremden önce tamamlandığını ve
7/5/1999 tarihinden itibaren anılan konutta oturduğunu ileri sürmüştür. Söz
konusu konuta taşındığına ilişkin nakil ilmühaberi sunan başvurucu, Belediye
tarafından düzenlenen 28/12/1999 tarihli belgeden su aboneliğinin bulunduğunun
anlaşıldığını ifade etmiştir. Başvurucu, Belediye tarafından tanzim edilen
diğer bir belgede yapı kullanma izni alınmadan konutta oturulduğu bilgisine yer
verildiğinin altını çizmiştir. Başvurucu, ayrıca mahalle muhtarınca verilen
2/9/1999 tarihli belgede kendisinin konutta ikamet ettiğinin belirtildiğini
vurgulamıştır. Faturaların ve Belediye kayıtlarının deprem nedeniyle zayi
olması sebebiyle önceki döneme ait faturaları Mahkemeye sunamadığını öne süren
başvurucu, mevcut olan diğer belgelerle inşaatın tamamlandığının ispatlanmasına
rağmen hukuka aykırı olarak hak sahipliğinin iptal edildiğinden yakınmıştır.
Başvurucu, hak sahipliğinin yedi yıl sonra iptal edilmesinde kamu yararı
bulunmadığı gibi orantılılık ilkesinin ve adil dengenin de gözetilmediğini
savunarak mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
31. Bakanlık görüş yazısında, iptal edilen hak sahipliği
belgesinin başvuru dilekçesine eklenmediği gibi Yeniköy Kalıcı Konutları 5. Ada
P6 Blok No: 2 adresinde bulunan konutun kime ait olduğu ve başvurucunun ödeme
yapıp yapmadığına ilişkin mülkiyet hakkının varlığını ortaya koyan belgelerin
dosyada bulunmadığı belirtilmiştir. Mülkiyet hakkının esasına yönelik olarak
Bakanlık, hak sahipliğinin iptaline karar veren Komisyonun 7269 sayılı Kanun'a
göre kurulmuş olması nedeniyle müdahalenin kanuni dayanağının bulunduğunu ifade
etmiştir. Komisyonun kuruluş amacının kamu bütçesinden yapılan yardımların
gerçek hak sahiplerine ulaşmasını sağlamak olduğunu değerlendiren Bakanlık,
inşaatın tamamlandığını ispatlayamayan başvurucunun hak sahipliğinin iptal
edilmiş olmasının mülkiyet hakkını ihlal etmediğini belirtmiştir. Bakanlık son
olarak başvurucunun su aboneliğinin bulunduğu ve faturaların ibrazının mümkün
olmadığı yolundaki iddialarının Mahkeme kararında karşılandığını vurgulamıştır.
B. Değerlendirme
32. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın
"Hak arama hürriyeti"
kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile
adil yargılanma hakkına sahiptir.”
33. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu tarafından öne sürülen
şikâyetlerin özü yargılamanın sonucunda verilen karara ilişkin olduğundan
başvurunun adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna
ulaşılmıştır.
34. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda
açık bir keyfîlik içermesi, bu durumun kendiliğinden
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu
çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi
kararları açık bir keyfîlik içermedikçe Anayasa
Mahkemesince incelenemez (Necati Gündüz,
Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
35. 7269 sayılı Kanun deprem, yangın, su baskını, yer kayması,
kaya düşmesi, çığ, tasman ve benzeri afetlerde yapıları ve kamu tesisleri genel
hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde
alınacak tedbirlerle yapılacak yardımları düzenlemektedir (bkz. § 19). Söz
konusu Kanun'un 28. maddesinin birinci fıkrasının olay tarihinde yürürlükte
bulunan hâline göre Kanun'dan faydalanmak isteyenlere -koşulları taşımak
kaydıyla- ya inşaat kredisi verilmekte ya da doğrudan devlet tarafından bedeli
karşılığında bina yapılmaktadır. Kanun'un 29. maddesinin birinci fıkrasında da
yıkılan, yanan, ağır hasara uğrayan veya uğraması muhtemel olan binalarda
oturan ailelere hak sahibi olmak şartıyla konut yaptırılacağı veya kredi
verileceği hükme bağlanmaktadır. Buna göredepremde
yıkılan veya ağır hasara uğrayan konutlarda oturanların 7269 sayılı Kanun
kapsamındaki haklardan yararlanabileceği anlaşılmaktadır.
36. Somut olayda başvurucunun 27/6/1994 tarihinde yapı ruhsatı
alınmış ancak yapı kullanma izni bulunmayan konut niteliğindeki taşınmazı
17/8/1999 tarihinde gerçekleşen Kocaeli ili Gölcük ilçesi merkezli depremde
ağır hasar görmüştür. Başvurucunun talebi üzerine Komisyon tarafından
14/05/2000 tarihinde 7269 sayılı Kanun hükümleri uyarınca hak sahipliği kabul
edilerek Yeniköy Kalıcı Konutları 5. Ada P6 Blok No: 2 adresinde bulunan konut
başvurucuya tahsis edilmiştir. Ancak sonradan yapılan detaylı araştırmada
başvurucunun yıkılan konutunun inşaat hâlinde olduğu gerekçesiyle 24/4/2007
tarihli işlemle hak sahipliği iptal edilmiştir.
37. Başvurucu tarafından bu işleme karşı açılan davada,
değinilen konutun depremden önce tamamlandığı ve 7/5/1999 tarihinden itibaren
anılan konutta oturulmaya başlandığı ileri sürülmüş; bu iddianın ispatlanması
amacına yönelik olarak da konuta taşındığını gösterir nakil ilmühaberi,
Belediye tarafından düzenlenen ve su aboneliğinin bulunduğunu gösteren
28/12/1999 tarihli yazı, yine Belediye tarafından tanzim edilen ve ihtilaf
konusu konutta yapı kullanma izni alınmadan iskân edildiğini belirten bir yazı
ile başvurucunun değinilen konutta ikamet ettiğini ifade eden 2/9/1999 tarihli
Muhtarlık yazısı Derece Mahkemelerine sunulmuştur.
38. Mahkeme, ara kararıyla başvurucudan söz konusu yapıda
oturulduğuna dair deprem öncesi döneme ait elektrik, telefon, doğal gaz
aboneliklerini gösterir belge ve faturaların ibrazını istemiş ancak bunların
depremde zayi olduğu gerekçesiyle ibraz edilememesi üzerine taşınmazın inşaat
hâlinde olduğunu tespit eden 10/9/1999 tarihli hasar tespit raporunda başvurucunun
imzasının bulunduğu hususunu da gözeterek davayı reddetmiştir.
39. 7269 sayılı Kanun'un 29. maddesinin birinci fıkrasından
açıkça anlaşılacağı üzere hak sahibi olunabilmesi için yıkılan veya hasara
uğrayan konutta oturulması yeterli olup yapı kullanma izin belgesinin alınmamış
olmasının hak sahipliği bakımından bir önemi bulunmamaktadır. Öte yandan
başvurucu tarafından ilgili kamu kurumlarından, aboneliklerini gösteren
belgelerin verilmesi istendiği hâlde aboneliklere ilişkin bilgi ve belgelerin bulunduğu
binaların yıkıldığı gerekçesiyle bunlar başvurucuya sunulamamıştır. Ayrıca
dosyada bulunan 10/9/1999 tarihli raporun başvurucunun imzasını taşımadığı
görülmektedir. Başvurucunun Derece Mahkemelerine sunduğu Belediye ve Muhtarlık
yazılarından ise başvurucunun depremden önce anılan konutta oturduğu
anlaşılmaktadır.
40. Bu durumda dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre depremden
önce anılan konutta oturduğu açık olan başvurucunun hak sahipliğinin binanın
inşaat hâlinde bulunduğu gerekçesiyle iptaline ilişkin işleme karşı açılan
davanın, başvurucunun depremden önce söz konusu konutta oturmadığı sonucuna
ulaşılarak reddedilmesinin bariz takdir hatasına dayandığı sonucuna
ulaşılmaktadır.
41. Açıklanan nedenlerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence
altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermek gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
42. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anaysa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
43. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 110.000 TL maddi tazminat ve
50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
44. Somut olayda adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
45. Adil yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan
kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Kocaeli 1. İdare
Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
46. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kocaeli
1. İdare Mahkemesine (E.2007/1177) GÖNDERİLMESİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
21/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.