TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ŞEYHMUS KALIN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/4967)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Şeyhmus
KALIN
|
Vekili
|
:
|
Av. Şükrullah KURUL
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, "ticaret
maksadıyla uyuşturucu madde bulundurmak" suçunu işlediği
iddiasıyla yargılandığı davanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminat talebinde
bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 9/4/2014 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 21/7/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 2/10/2014 tarihinde, kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği,
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 24/10/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
7. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma
kapsamında 9/7/2004 tarihinde başvurucuya ait ev ve arazide arama yapılmıştır.
8. Başvurucu ve diğer şüpheli hakkında, Mardin Cumhuriyet
Başsavcılığının 11/10/2004 tarih ve E.2004/1867 sayılı iddianamesi ile "ticaret maksadıyla uyuşturucu madde
bulundurmak" suçunu işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmış,
dava Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2004/1004 sayılı dosyasına
kaydedilmiştir.
9. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 22/2/2005 tarih ve
E.2004/1004, K.2005/84 sayılı kararı ile Mahkemenin görevsizliğine, dosyanın
görevli Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
10. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi ile
görevli), 3/6/2005 tarih ve E.2005/37, K.2005/53 sayılı kararı ile Mahkemenin
görevsizliğine, dosyanın görevli Mardin Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine
karar vermiştir.
11. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 23/5/2013 tarih ve
E.2005/180, K.2013/130 sayılı kararı ile başvurucunun, "uyuşturucu madde bulundurmak, satışa arz etmek
ve nakletmek" suçundan 5 yıl hapis ve 154,00 TL adli para, "esrar maddesi elde etmek için kenevir
ekmek" suçundan 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar
vermiştir.
12. Karar, 10/6/2013 tarihinde başvurucu tarafından temyiz
edilmiştir.
13. Başvurucu, 9/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
14. Yargıtay 10. Ceza Dairesi, 23/9/2014 tarih ve
E.2014/4518, K.2014/8920 sayılı ilâmı ile başvurucu hakkında "esrar maddesi elde etmek için kenevir
ekmek" suçundan verilen hükmün zamanaşımı süresinin dolduğu
gerekçesiyle bozulmasına ve kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine, "uyuşturucu madde bulundurmak, satışa arz etmek
ve nakletmek" suçundan kurulan hükmün onanmasına karar
vermiştir.
B. İlgili
Hukuk
15. 1/3/1926 tarih ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun 102.
maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi, 104. maddesinin üçüncü
fıkrası, 403. maddesinin (5) numaralı fıkrası; 12/6/1933 tarih ve 2313 sayılı
Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun’un 23. maddesinin beşinci
fıkrası.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 9/4/2014 tarih ve 2014/4967 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, 9/7/2004 tarihinde ev ve arazisinde yapılan
arama sonunda Mardin Cumhuriyet Başsavcılığının 11/10/2004 tarihli iddianamesi
ile "ticaret maksadıyla uyuşturucu
madde bulundurmak" suçunu işlediği iddiasıyla hakkında açılan
kamu davasında makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek
başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Başvurucu, 9/7/2004 tarihinde ev ve arazisinde yapılan
arama sonunda, Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca 11/10/2004 tarihinde hakkında
açılan kamu davasında makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
20. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt
ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının
da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme
yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı
ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara,
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını
oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle
ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul
sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması
gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
21. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
22. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625,
9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, "ticaret maksadıyla uyuşturucu madde
bulundurmak" suçunu işlediği iddiasıyla soruşturma
başlatılmıştır. Başvurucu hakkında isnat olunan suç 765 sayılı mülga Kanun’un
403. maddesinin (5) numaralı fıkrasında hapis ve adli para cezasını gerektirir
şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı
yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda
kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).
23. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım
tedbirlerin uygulanması anıdır. Somut başvuru açısından bu tarih, başvurucuya
ait ev ve arazide arama yapıldığı 9/7/2004 tarihidir. Ceza yargılamasında
sürenin sona erdiği tarih ise suç isnadının nihai olarak karara bağlandığı
tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih, Yargıtay 10. Ceza Dairesinin İlk
Derece Mahkemesinin hükmünü onadığı 23/9/2013 tarihidir (B. No: 2013/695,
9/1/2014, § 35).
24. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
9/7/2004 tarihinde ev ve arazisinde arama yapılan başvurucu ve diğer şüpheli
hakkında, Mardin Cumhuriyet Başsavcılığının 11/10/2004 tarihli iddianamesi ile "ticaret maksadıyla uyuşturucu madde
bulundurmak" suçunu işledikleri iddiasıyla kamu davası
açıldığı, davanın Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2004/1004 sayılı dosyasına
kaydedildiği, Mahkemece, 22/2/2005 tarihli karar ile Mahkemenin görevsizliğine karar
verilerek dosyanın Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği tespit
edilmiştir. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesince, 3/6/2005 tarihli karar ile
Mahkemenin görevsizliğine karar verilerek dava dosyasının Mardin 1. Ağır Ceza
Mahkemesine gönderilmesi üzerine, Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesince davanın,
E.2005/180 sayılı dosyasında yargılamaya başlandığı belirlenmiştir. Mardin 1.
Ağır Ceza Mahkemesince başvurucunun savunması ile tanık beyanlarının alındığı,
başvurucuya ait ev ve arazide keşif yapıldığı, suça konu uyuşturucu maddeye
ilişkin bilirkişi raporu alındığı, uzun süre, sadece diğer sanık hakkında
çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesi ile yetinildiği, sonuç
alınamaması üzerine otuz altıncı duruşmada sanık hakkındaki yakalama emrinin devamının
dosyaya bir katkısı olmayacağı gerekçesiyle kaldırılmasına karar verildiği,
23/5/2013 tarihli karar ile başvurucunun, "uyuşturucu
madde bulundurmak, satışa arz etmek ve nakletmek" ve "esrar maddesi elde etmek için kenevir
ekmek" suçlarından mahkûmiyetine hükmedildiği, temyiz üzerine,
Yargıtay 10. Ceza Dairesinin, 23/9/2014 tarihli ilâmı ile başvurucu hakkında "esrar maddesi elde etmek için kenevir
ekmek" suçundan verilen hükmün zamanaşımı süresinin dolduğu
gerekçesiyle bozulmasına ve kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine, "uyuşturucu madde bulundurmak, satışa arz etmek
ve nakletmek" suçundan kurulan hükmün onanmasına karar
verildiği anlaşılmıştır.
25. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B.
No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).
26. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu
ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı,
delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler
dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve
davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken
özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da
söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından
farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu on
yıl iki ay on dört günlük yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin
olduğu sonucuna varılmıştır.
27. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
28. Başvurucu, makul sürede
yargılama yapılmadığı için 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir.
29. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
30. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin on yıl iki ay on dört günlük yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
8.300,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
31. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 8.300,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
10/3/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.