TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÖMER KARA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/5004)
|
|
Karar Tarihi: 8/6/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Alparslan
ALTAN
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
Raportör
|
:
|
Kamil KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Ömer KARA
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, avukat olan başvurucu tarafından vekâleten açılan
kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasında lehe hükmedilen nispi
vekâlet ücretinin karar düzeltme aşamasında maktu olarak değiştirilmesi
nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/4/2014 tarihinde İstanbul 20. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil
edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 30/1/2015 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 25/3/2016 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, başvuruya ilişkin bir görüş
bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu avukat olup K.Ç. ve arkadaşları adına vekâleten
Millî Savunma Bakanlığı aleyhine 2/12/2009 tarihinde Çerkezköy 2. Asliye Hukuk
Mahkemesinde (Mahkeme) kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası
açmıştır.
8. Mahkemece 23/5/2012 tarihli ve E.2009/915, K.2012/250 sayılı
karar ile davanın kabulüne, 250.101 TL'nin davalıdan tahsiline, 19.456,06 TL
nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar
verilmiştir.
9. Temyiz edilen karar, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 22/5/2013
tarihli ve E.2013/5537, K.2013/10232 sayılı ilamıyla onanmıştır.
10. Karar düzeltme talebi üzerine aynı Dairenin 16/1/2014
tarihli ve E.2013/22119, K.2014/593 sayılı ilamıyla “4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanununun geçici 6. maddesinde değişiklik yapan ve 11/06/2013 tarihinde
yürürlüğe giren 24/5/2013 tarihli ve 6487 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile
'kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında mahkeme ve icra
harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespit davalarında öngörülen
şekilde maktu olarak belirlenir. ... açılan ve kesinleşmeyen davalarda da
uygulanır.' hükmünün getirilmiş olduğu gözetildiğinde, harç ve vekalet ücretininmaktu olarak hüküm altına alınması gerektiği”
belirtilerek temyiz edilen kararın hüküm fıkrasının vekâlet ücretine ilişkin
fıkrasındaki 19.456,06 rakamın çıkarılarak yerine 1.200 rakamı yazılmak
suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
11. Karar, davacılar vekili sıfatıyla başvurucuya 12/3/2014
tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 9/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
13. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 323. maddesi şöyledir:
“(1) Yargılama giderleri şunlardır:
…
ğ) Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak
vekâlet ücreti.
…”
14. 6100 sayılı Kanun’un 326. maddesi şöyledir:
“(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama
giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı
çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre
paylaştırır.
(3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise
mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.”
15. 6100 sayılı Kanun’un 330. maddesi şöyledir:
“(1) Vekil ile takip edilen davalarda
mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücreti, taraf lehine
hükmedilir.”
16. 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164.
maddesi şöyledir:
“Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının
karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder.
…
Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak
karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin
borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.”
17. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na
18/6/2010 tarihli ve 5999 sayılı Kanun'la eklenen geçici 6. maddenin 24/5/2013
tarihli ve 6487 sayılı Kanun'un 21. maddesiyle eklenen yedinci fıkrası ile 10.
fıkrasının ilgili kısımları şöyledir:
“Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme
ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretleri bedel tespiti davalarında
öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.
...
Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya
kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır. Kararı kesinleşen davalara ise, bu
maddenin yalnızca sekizinci fıkra hükümleri uygulanır.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 8/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu; kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat
davasında vekil olarak temsil ettiği davacılar lehine hükmedilen ve nispi
olarak belirlenen 19.456,06 TL tutarındaki vekâlet ücretinin 6487 sayılı Kanun
ile 2942 sayılı Kanun'un geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle
karar düzeltme aşamasında 1.200 TL olarak (maktu) düzeltildiğini, yargılamanın
makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle değişen kanun hükümlerinin kendisi
aleyhine sonuç doğurduğunu belirterek somut bir anayasal hakka veya hükme
dayanmadan kazanılmış haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat
talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek
Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”
21. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel
başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı
doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir”
22. 6216 sayılı Kanun'un 46.
maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup anılan maddenin
(1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön
koşullar, başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü
eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun "güncel bir hakkının ihlal
edilmesi", bu ihlalden dolayı kişinin "kişisel olarak" ve
"doğrudan" etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun
kendisinin "mağdur" olduğunu ileri sürmesidir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977,9/1/2014, §
42).
23. Bu üç temel koşula ilave olarak 6216 sayılı Kanun'un 45.
maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre Anayasa Mahkemesine ancak Anayasa'da
güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi (Sözleşme) ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller
kapsamındaki herhangi birinin ihlal edildiği iddiasıyla başvurulabilir. Buradan
çıkan sonuca göre Anayasa'da güvence altına alınmış temel hak ve
özgürlüklerden, Sözleşme ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller
kapsamında bir hakkı doğrudan etkilenmeyen kişi "mağdur" statüsü
kazanamaz (Onur Doğanay, § 43).
24. Başvuruya konu kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat
istemine ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davanın mahiyeti gereği,
hukuk yargılamasına ilişkin usul kurallarının dolayısıyla 6100 sayılı Kanun’un
hükümlerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.
25. 6100 sayılı Kanun'un 326. maddesinde kanunda yazılı hâller
dışında yargılamagiderlerinin, aleyhine hüküm verilen
taraftan alınmasına karar verileceği kurala bağlanmıştır. Anılan hüküm uyarınca
yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesiyle haksız ya
da hukuka aykırı iş ya da işlemler nedeniyle maddi bir külfete katlanan şahsın
zararının giderilmesi amaçlanmaktadır. Diğer bir ifadeyle yapılan yargılama
giderleri, aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmek suretiyle bir davanın
tarafı olan kişinin yapılan yargılama sonunda haklı çıkması hâlinde söz konusu
yargılama nedeniyle yaptığı giderlerin kendisine iade edilmesi ve böylece
hakkına tamamen kavuşması amaçlanmaktadır. Vekâlet ücreti de davada haksız
çıkan tarafın diğer tarafı vekil tutmak zorunda bırakmış olması nedeniyle
yargılama gideri olarak sayılmıştır.
26. 6100 sayılı Kanun’un 330. maddesinde de takdir olunacak
vekâlet ücretine taraf lehine karar verileceği açıkça ifade edilmiştir.
27. Öte yandan 1136 sayılı Kanun’un 164. maddesinin beşinci
fıkrasında yer alan “Avukatla iş sahibi
arasında aksine yazılı sözleşme bulunmadıkça tarifeye dayanarak karşı tarafa
yüklenecek avukatlık ücreti avukata aittir.” hükmü, 2/5/2001 tarihli
ve 4667 sayılı Kanun’un 77. maddesiyle yapılan değişiklikle “dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı
tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir.” şeklinde
değiştirilmiştir.
28. Vekâlet ücreti; savunma hakkının en önemli parçası olan
hukuki danışmanlık görevinin, konunun uzmanı hukukçular tarafından yapılmasının
doğal bir sonucudur. Avukatların mesleklerini serbestçe ve herhangi bir kaygı
olmadan yapabilmeleri için yaptıkları hizmetin karşılığı olan makul bir ücret
almaları gerekir. Ancak vekâlet ücretinin davayı takip eden avukata ait olduğu
yasal güvence altına alınmış olsa da bu durum avukatlık ücretinin vekil ile
müvekkil arasındaki bir iç sorun olma niteliğini ve avukatlık ücretinin kişisel
hak olma özelliğini değiştirmemektedir (AYM, E.2004/8, K.2004/28, 3/3/2014).
29. 6100 sayılı Kanun'un 330. maddesinin gerekçesinde, genel
hükümlere göre avukat ile iş sahibi arasında düzenlenen vekâlet sözleşmesi
çerçevesinde avukatın aldığı ücretten farklı olarak vekâlet ücretinin, davada
haklı çıkan tarafın davasını vekille takip etmesi durumunda diğer yargılama
giderlerinin dışında lehine hükmedilen bir tutar olduğu, bu ücretin Avukatlık
Asgari Ücret Tarifesi'ne göre hesaplanacağı ve
yargılama giderleri kapsamında olduğu belirtilmiştir. Maddenin gerekçesinde
ayrıca 1136 sayılı Kanun’un 164. maddesinin beşinci fıkrasında geçen “Vekâlet ücreti avukata aittir.” hükmünün
kararın taraflar için oluşturulduğu ve onların lehlerine ve aleyhlerine sonuç
yaratacağı prensibinin uygulanmasına engel olmadığı, 1136 sayılı Kanun’daki
hükmün avukat ile müvekkil arasındaki hukuki ilişkide geçerli olacağı,
düzenlemede geçen vekâlet ücretinin avukatla müvekkili arasında yapılan
sözleşmede geçen ücret olmadığı, mahkemece taraf lehine hükmedilen yargılama
giderleri kapsamında bir ücret olduğu belirtilmiştir (Atilla İnan, B. No: 2012/615, 21/11/2013,
§ 26).
30. 6100 ve 1136 sayılı Kanunların bahsedilen hükümleri önceki
ve sonraki kanun ilişkisi çerçevesinde incelendiğinde ise 6100 sayılı Kanun’un
1136 sayılı Kanun’dan daha yeni tarihli olduğu ve üstelik 6100 sayılı Kanun’un
330. maddesinin gerekçesinde, 1136 sayılı Kanun’un 164. maddesinin nasıl
anlaşılması gerektiği izah edilerek bir anlamda 164. maddenin beşinci fıkrası
hükmünün anlamının değiştirildiği anlaşılmaktadır. Konu özel ve genel kanun
ilişkisi çerçevesinde incelendiğinde ise 1136 sayılı Kanun’un adından da
anlaşılacağı üzere avukatlık mesleği konusunda özel kanun olduğu, bunun yanında
6100 sayılı Kanun’un “Yargılama Giderleri ve
Adli Yardım” başlıklı yedinci kısmında mahkemelerce hükmedilen
vekâlet ücretiyle ilgili hükümlerin yer aldığı dolayısıyla yargılama gideri
olan ve mahkemelerce hükmedilen vekâlet ücreti konusunda özel kanunun da 6100
sayılı Kanun olduğu görülmektedir (Atilla
İnan, § 27).
31. Her ne kadar 1136 sayılı Kanun'un 164. maddesinin beşinci
fıkrasında dava sonunda karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait
olacağı belirtilmiş ise de bu madde avukat ile iş sahibi arasındaki ilişki
açısından uygulama alanı bulur. Yargıtay da mahkemelerce hükmedilen vekâlet
ücretinin yargılama giderlerinden olup tarafların hak ve yükümlülükleri
kapsamında olduğunu ve 1136 sayılı Kanun’un 164. maddesinde yer alan söz konusu
hükmün ise vekille asil arasında çıkması muhtemel uyuşmazlıkları düzenlemek
amacıyla öngörüldüğünü belirtmiştir (Feyzi
Yavuz, B. No: 2014/667, 9/3/2016, § 28).
32. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 7/4/2004 tarihli ve
E.2004/12-213, K.2004/215 sayılı kararı şöyledir:
“HUMK'nın 423/6.
maddesinde avukatlık ücreti, yargılama giderleri arasında sayılmıştır. Aynı
Yasa'nın 424. maddesinde de yargılama gideri olarak hükmolunan avukatlık
ücretinin ancak (yargılamanın tarafları) arasında geçerli olacağı
belirtilmiştir. Ayrıca, 1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 164/son maddesinde; (dava
sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti
avukata aittir.) hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm vekil ile müvekkil arasında
çıkacak ve iç ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlıkları düzenlemek amacıyla
öngörülmüştür. Somut olayda alacaklı, müvekkili lehine hükmedilen vekâlet
ücretini kendi adına, karşı taraf olan T. H... B...'ndan genel haciz yoluyla talep etmektedir. Yukarıda
açıklandığı üzere ilamdaki vekâlet ücreti vekille asil arasındaki iç ilişkiyi
ilgilendirdiğinden vekil ancak alacaklı asil adına vekâlet ücreti alacağını
borçludan isteyebilir.”
33. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29/4/2015 tarihli ve
E.2013/12-2065, K.2015/1291 sayılı kararı da benzer yöndedir.
33. Bu durumda 6100 sayılı Kanun ve yerleşik yargısal içtihatlara
göre mahkemelerin yargılama giderleri kapsamında hükmettikleri vekâlet
ücretinin taraflar lehine bir hak ya da aleyhine bir yükümlülük doğurduğu
anlaşılmaktadır (Atilla İnan, §
29).
34. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de bir başvurucunun,
kendisinin taraf olmadığı yargılamada gerçekleşen bir ihlale ilişkin olarak o
yargılamada taraflardan birinin temsilcisi olarak hareket etmiş olsa bile
şikâyette bulunamayacağını vurgulamıştır (Nespala/Çek Cumhuriyeti (k.k.), B. No:
68198/10, 24/10/2013).
35. Anayasa ve 6216 sayılı Kanun’un yukarıda bahsedilen
hükümleri dikkate alındığında bireysel başvuruda bulunacakların başvuruya konu
kamu gücü işlemi, eylemi ya da ihmalinden kişisel olarak doğrudan etkilenmiş
olmaları gerekir.
36. Hukuk yargılamasında avukatla temsil edilip de davası lehine
sonuçlananlar için hükmedilen vekâlet ücreti, 6100 sayılı Kanun ve yerleşik
yargısal içtihatlara göre davada tarafı temsil eden avukatın değil davası
lehine sonuçlanan tarafın güncel ve kişisel bir hakkı olacaktır (Atilla İnan, § 33).
37. Başvuru konusu olayda başvurucu, ihlal iddiasına konu hukuk
yargılamasında davanın tarafı olmayıp davanın taraflarından davacı yanın
avukatı olduğundan ve davanın konusu vekâlet ücreti olmadığından vekâlet
ücretinin yargılama devam ederken yapılan yasal değişiklik nedeniyle nispi
yerine maktu vekâlet ücreti olarak belirlenmesi, başvurucunun güncel ve kişisel
bir hakkını doğrudan etkilememiştir. Bir başka ifadeyle başvurucu, somut davada
nispi yerine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi işleminin mağduru değildir. Bu
işlemden dolaylı olarak etkilenmek başvurucuya mağdur statüsü kazandırmaz. Bu
durumda söz konusu işlemin başvurucunun haklarına bir müdahale oluşturduğu
söylenemez. İşlemin mağduru olmayan başvurucunun bu işlem aleyhine bireysel başvuru
yapma hakkı bulunmamaktadır (Atilla İnan,
§ 34).
38. Açıklanan gerekçeyle başvurucunun mağdur sıfatı taşımadığı
anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden
incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun kişi bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
8/6/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.