TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
M.F. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/5200)
|
|
Karar Tarihi: 16/2/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gökçe
GÜLTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
M. F.
|
Vekili
|
:
|
Av. Yeşim
BAŞARAN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gerekçeli karar hakkı ile makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/4/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8.Başvurucu, çocuğun cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden
yoksun kılma suçlarını işlediği iddiasıyla 6/11/2006 tarihinde gözaltına
alınmış; aynı tarihte tutuklanmıştır. 29/4/2008 tarihinde ise başvurucu,
tahliye edilmiştir. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 26/2/2008 tarihli
iddianamesi ile başvurucu hakkında kamu davası açılmıştır.
9. Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/7/2009 tarihli
kararıyla başvurucunun atılı suçlardan hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar
verilmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:
"...
Dosya kapsamı ve deliller birlikte
değerlendirildiğinde, mağdurenin annesi ve babasının
ayrı yaşadıkları, mağdurenin annesi ile birlikte
oturduğu, mağdure ile sanığın 2006 yılı Ağustos
ayında tanıştıkları, birkaç kez görüştükleri,suç
tarihinde gece saat 23,00 sıralarında mağdurenin sanığın
çalıştığı, kuaför dükkanına geldiği ve sanığı dışarıya çağırdığı, evden
kaçtığını gidecek yerinin olmadığını söylediği, sanığın mağdureyi
Bayrampaşa da arkadaşı M.O. ile birlikte kaldıkları eve götürdüğü, M.O.'nun mağdurenin evde bulunduğu
süre içerisinde eve gelmediği, mağdurenin burada üç
gün kaldığı, sanığın mağdure ile mağdurenin
rızası ile birden fazla cinsel ilişkide bulunduğu, mağdurenin
daha önce başka birisi ile cinsel ilişkide bulunması sebebi ile bakire
olmadığı, daha sonra mağdurenin sanığın arkadaşı M.
tarafından annesine teslim edildiği, mağdure ve
annesinin karakola giderek şikayetçi oldukları, sanığın yakalandığı, olayın bu
şekilde gelişip sonuçlandığı, Mağdurenin 10/8/1992
doğumlu olup suç tarihinde 15 yaş içerisinde olduğu,evdesağlık
ocağından gelen ebe yardımıyla doğumun gerçekleştiği ve Yıldırım Ana ocağı
tabipliğince düzenlenendoğum raporuna istinaden
nüfusa kaydedildiği, Adli tıp kurumu Bakırköy adli tıp şube müdürlüğü raporunda
mağdurenin bakire olmadığı, eski zamanda husulü mümkün
yırtıkların mevcut olduğunun belirtildiği, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 6.
ihtisas kurulu raporundamağdurenin ruh ve beden
sağlığının bozulmadığının belirtildiği sonuç olarak; sanığın üzerine atılı 15
yaşından küçük mağdureye karşı rızası ile cinsel istismardabulunmak ve rızası ile hürriyetinden yoksun
kılmak suçunu işlediği vicdani kanaatine varılmıştır."
10. Temyiz üzerine hüküm, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin
12/11/2013 tarihli kararıyla onanmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Mahkemenin 16/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
12.Başvurucu; Mahkeme ve Yargıtay kararlarının yeterli gerekçe
ihtiva etmediğini, lehine delillerin değerlendirilmediğini, mağdurun yaşının
ceza hükümleri bakımından tespiti talebinin reddedildiğini belirterek
silahların eşitliği ilkesi ile gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini iddia
etmiştir. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki
tavsifi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki nitelendirmesini kendisi
takdir eder (Tahir Canan, B. No:
2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları gerekçeli karar hakkı
kapsamında incelenmiştir.
13. Anayasa’nın 36. ve 141. maddeleri gereği mahkemelerin her
türlü kararının gerekçeli olması gerekir. Ancak bu hak, yargılamada ileri
sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde
anlaşılamaz (Mehmet Yavuz, B. No:
2013/2995, 20/2/2014, § 51). Ancak ileri sürülen iddialardan biri kabul
edildiğinde davanın sonucuna etkili olması hâlinde mahkeme bu hususa belirli ve
açık bir yanıt vermek zorunda kalabilir(Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013,
§ 56). Kanun yolu incelemesi yapan merciin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı
sonuca ulaşması, bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararına yansıtması
yeterlidir (Yasemin Ekşi, § 57).
14. Somut olayda, yapılan yargılamada mağdurunun doğum tarihinin
tespitinde ana ocağı tabipliğince tanzim edilen doğum raporunun hükme esas
alındığı, bu durumun Mahkeme kararında belirtildiği, yargılama sonunda
tarafların davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları ile
dosya kapsamı dikkate alınarak verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli
gerekçe bulunduğu (bkz. § 11) görüldüğünden gerekçeli karar hakkına yönelik bir
ihlal olmadığı açıktır.
15. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
16. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
18. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin başlangıç
tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından
bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi
birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak ise
suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar
yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını
verdiği tarih esas alınır (B.E.,
B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).
19. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken
yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili
makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle
sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (B.E., § 29).
20. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık yedi yıllık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
23. Başvurucu, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
24. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
25. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığındabaşvurucuya net 7.200 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
26. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 7.200 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesine
(E.2008/19, K.2009/226) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/2/2017
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.