TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İSTANBUL OTELCİLİK VE TURİZM TİC. A.Ş. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/5259)
|
|
Karar Tarihi: 12/3/2015
|
R.G. Tarih- Sayı: 16/5/2015-29357
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal MÜMTAZ AKINCI
|
Raportör
|
:
|
Aliye YILDIZ VARSIN
|
Başvurucu
|
:
|
İstanbul Otelcilik ve Turizm Ticaret A.Ş.
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet Çetinkurşun
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, otel inşaatının
yıkılmasına dair Alaçatı Belediye Encümen kararının değerlendirilmesi için
idareye yaptığı başvurunun zımnen reddedildiğini, zımni ret işleminin iptali
talebiyle açtığı davada ileri sürdüğü iddialar esastan incelenmeden davanın kesin
hüküm nedeniyle reddedildiğini belirterek, Anayasa'nın 35., 36., 38. ve 48.
maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 15/4/2014 tarihinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci
Komisyonunca, 22/10/2014 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından
14/11/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına
gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Adalet Bakanlığının
18/12/2014 tarihli yazısı ile Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu
kapsamda sunulan görüşlerine atfen görüş bildirilmeyeceği beyan edilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
7. Alaçatı Belediyesi
tarafından başvurucu şirkete otel yatırımı projesi çerçevesinde inşaata
başlanması için 11/5/1992 tarihinde ön izin verilmiş, başvurucu inşaatın subasman seviyesini tamamlamış ve Turizm Bakanlığınca söz
konusu proje hakkında 25/6/1992 tarihinde yatırım teşvik belgesi ve turizm
yatırım belgesi verilmiştir.
8. Başvurucunun talebi üzerine
Alaçatı Belediyesi tarafından 10/7/1992 tarihinde inşaat ruhsatı verilmiştir.
İnşaatın süresinde tamamlanmaması nedeniyle Alaçatı Belediyesince 31/8/1998
tarihinde inşaat ruhsatı yenilenmiştir.
9. Söz konusu otel inşaatı
tamamlanmış, Alaçatı Belediyesince 17/11/2000 tarihinde yapı kullanma izni
verilmiş, başvurucu şirket tarafından otelcilik faaliyetine geçilmiştir.
10. İzmir 4. Ağır Ceza
Mahkemesinde Alaçatı Belediye Başkanı ve üç belediye personeli hakkında açılan
davada, Mahkemenin 18/12/2000 tarih ve E.1999/440, K.2000/407 sayılı kararıyla,
başvurucu şirket adına düzenlenen otel inşaatı yapı ruhsatının sahte olduğu
tespiti yapılarak sanıkların sahtecilik suçunu işlemeleri nedeniyle hapis
cezasıyla cezalandırılmalarına hükmedilmiştir. Anılan karar, Yargıtay 6. Ceza
Dairesinin 2/5/2001 tarih ve E.2001/5276, K.2001/50454 sayılı kararıyla
onanmış, bu karara karşı yapılan itiraz ise Yargıtay Ceza Genel Kurulunun
3/7/2001 tarih ve E.2001/6-142, K.2001/147 sayılı kararıyla reddedilmiş ve
karar aynı tarihte kesinleşmiştir. Anılan davada sanıkların yargılamanın
yenilenmesi talepleri 28/8/2001 tarihli kararla kabul edilmiş, ancak Mahkemenin
26/9/2002 tarih ve E.1999/440, K.2000/407 sayılı ek kararıyla, adli tatil
döneminde verilmiş olan 28/8/2001 tarihli kararın usule aykırı olduğu, sanıklar
vekili tarafından ileri sürülen hususların kesinleşmiş mahkeme kararının
değiştirilmesini gerektirecek etki ve nitelikte deliller olmadığı gerekçesiyle
yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne ilişkin kararın kaldırılmasına,
infazı durdurulan hükümlerin infaza verilmesine hükmedilmiştir.
11. İzmir 4. Ağır Ceza
Mahkemesinin 18/12/2000 tarih ve E.1999/440, K.2000/407 sayılı kararı
sonrasında Alaçatı Belediyesi Encümeninin 27/9/2002 tarih ve 403 sayılı yıkım
kararıyla, inşaatın ruhsatının sahte olarak verildiğinin hükme bağlandığı
gerekçesiyle yargı kararı uyarınca söz konusu otel binasının yıkılmasına karar
verilmiştir. Anılan yıkım kararı şöyledir;
“hernekadar adı
geçen inşaat sahiplerinin 11/5/1992 tarih ve 78 imar durum belgesiyle yenilenen
7/12/1990 tarihli imar durum belgesine dayanılarak projesinin hazırlandığı,
projesinin Belediyemiz İmar Dairesince 22/5/1992 tarihinde 3194 sayılı İmar
Kanunu, 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu, 2863 sayılı Kültür Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu, ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu ile bu kanunlara
dayanılarak çıkarılan yönetmelik, genelge ve imar planlarına ve plan notlarına
uygun bulunarak onaylandığını, Turizm Bakanlığından 25/6/1992 tarihinde Turizm
Yatırım Belgesi aldığı, 3/7/1992 tarihli dilekçe ile Yapı Ruhsatı istediği, bu
belgelere dayanarak 10/7/1992 tarihinde aldığı 2.50.50 numaralı yapı ruhsatı
yasal düzenlemeye uygun ise de, Anayasa gereğince uygulanması gereken yargı
kararı karşısında zorunlu olarak yasal düzenlemeye uygun bulunmadığının bizzarur kabul edilmesine, bu nedenle sözkonusu
otel inşaatının yıkılmasına, yasal süre içinde bu karar aleyhinde bir yargı
kararı alınmadığı takdirde yıkım kararının uygulanmasına…”
12. Başvurucu şirketin anılan
belediye encümeni kararına karşı açtığı dava, İzmir 3. İdare Mahkemesinin
27/2/2003 tarih ve E.2002/1318, K.2003/233 sayılı kararıyla, belgelerde
tahrifat yapılarak yapı ruhsatının düzenlendiğinin ve sahte olduğunun
kesinleşen yargı kararı ile saptanmış bulunması karşısında, geçerli olmayan
yapı ruhsatına dayanılarak inşa edilen ve esasen ruhsatsız konumda bulunan
uyuşmazlık konusu yapının yıktırılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık
bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
13. Anılan karar, Danıştay 6.
Dairesinin 23/11/2004 tarih ve E.2003/2833, K.2004/5898 sayılı kararıyla
onanmıştır. Başvurucunun karar düzeltme istemi aynı Dairenin 8/6/2005 tarih ve
E.2005/1844, K.2005/3374 sayılı kararıyla reddedilmiş, karar aynı tarihte
kesinleşmiştir.
14. Başvurucunun aynı işlemin
iptali istemiyle açtığı dava İzmir 3. İdare Mahkemesinin 5/7/2006 tarih ve
E.2006/1413, K.2006/1024 sayılı kararıyla reddedilmiş, karar temyiz
edilmeksizin kesinleşmiştir.
15. Başvurucu, yapı ruhsatı
iptal edilmeden ve 3/5/1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32.
maddesindeki şartlar yerine getirilmeden yıkım kararı verildiği iddialarıyla
yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur. Başvurucunun yargılamanın
yenilenmesi talebi İzmir 3. İdare Mahkemesinin 20/9/2006 tarih ve E.2006/1413,
K.2006/1143 sayılı kararıyla “yargılamanın
yenilenmesi için öne sürülen nedenlerin 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinde
sayılan nedenlerden hiçbirine uygun olmadığı” gerekçesiyle
reddedilmiştir. Anılan karar Danıştay 6. Dairesinin 5/6/2007 tarih ve
E.2007/991, K.2007/3358 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
16. Başvurucu Alaçatı Belediye
Başkanlığına başvurarak yıkım kararının yeniden değerlendirilerek
kaldırılmasını istemiş, bu başvurunun cevap verilmeyerek reddedilmesi üzerine
söz konusu zımni ret işlemine karşı dava açmıştır.
17. İzmir 4. İdare Mahkemesinin
24/3/2010 tarih ve E.2009/1668, K.2010/330 sayılı kararıyla, “aynı işlemin iptali istemiyle üçüncü kez açılan
davanın kesin hüküm nedeniyle esasına girilmeden incelenmeksizin reddi
gerektiği” gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
18. Başvurucunun temyizi üzerine
anılan karar, Danıştay 14. Dairesinin 13/11/2012 tarih ve E.2011/9637,
K.2012/7936 sayılı kararıyla, başvurucu tarafından kaldırılması istenen
27/9/2002 günlü encümen kararına karşı açılan davanın reddedildiği ve kararın
kesinleştiği, kesinleşen yargı kararı ile hukuka uygun olduğu saptanan encümen
kararının kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun incelenme olanağı
bulunmadığı gerekçesiyle onanmıştır. Başvurucunun karar düzeltme istemi, aynı
Dairenin 8/1/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Söz konusu karar başvurucu
vekiline 17/3/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
19. Başvurucu 15/4/2014
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
20. 3194 sayılı Kanun’un 32.
maddesi şu şekildedir;
“Bu Kanun hükümlerine
göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı
veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni
mesulce (...) (3) tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali
olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit
edilir. Yapı mühürlenerek inşaat derhal durdurulur.
Durdurma, yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı
sahibine tebliğ edilmiş sayılır. Bu tebligatın bir nüshası da muhtara
bırakılır.
Bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibi,
yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak, belediyeden veya
valilikten mühürün kaldırılmasını ister.
Ruhsata aykırılık olan yapıda, bu aykırılığın giderilmiş
olduğu veya ruhsat alındığı ve yapının bu ruhsata uygunluğu, inceleme sonunda
anlaşılırsa, mühür, belediye veya valilikçe kaldırılır ve inşaatın devamına
izin verilir.
Aksi takdirde, ruhsat iptal edilir, ruhsata aykırı veya
ruhsatsız yapılan bina, belediye encümeni veya il idare kurulu kararını
müteakip, belediye veya valilikçe yıktırılır ve masrafı yapı sahibinden tahsil
edilir.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
21. Mahkemenin 12/3/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 15/4/2014 tarih ve 2014/5259
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
22. Başvurucu, kendisine verilen
inşaat ruhsatı ve bu ruhsata ve eki projelere uygun olarak yapılmış olan otel
inşaatının hukuka uygun olduğunu, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi kararının
belediye başkanı ve üç belediye çalışanına ilişkin bir karar olduğunu, bu
kararın inşaat sahipleri ile bir ilgisinin olmadığını, dolayısıyla şahıslar
hakkında verilmiş olan ceza kararının belediyece uygulanmasının söz konusu
olamayacağını, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi kararında otelin yıkılması gerektiği
yönünde bir gerekçe bulunmadığını, belediye encümeninin yıkım kararının kendi
içinde çelişkili olduğunu, 3194 sayılı Kanun'un 32. maddesindeki şartlar yerine
getirilmeden yıkım kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yıktırılmasına
karar verilen yapının inşaat ve iskan ruhsatlarının halen iptal edilmemiş
olması dolayısıyla geçerli olduğunu, Kıyı Kanunu'nda yapılan değişiklikten
yararlanmak için herhangi bir usulsüzlük yapılmasının söz konusu olmadığını,
inşaatın imar mevzuatına uygun olarak ve gerekli izinler alınmak suretiyle
tamamlandığını, bu nedenle mal sahipleri için müktesep hak doğduğunu, derece
mahkemesinin kesin hüküm nedeniyle davanın reddi kararının hukuka aykırı
olduğunu, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi kararında bahsedilen inşaat ruhsatının 10/7/1992
tarihli ruhsat olduğu halbuki inşaatın süresinde tamamlanamaması sebebiyle bu
ruhsatın 31/8/1998 tarihinde yenilenmiş olduğundan ceza mahkemesi kararının bu
ikinci ruhsat bakımından hiçbir etkisinin bulunmadığını, uyuşmazlığın eksik
inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak sonuçlandırıldığını, ortada süregelen
ihlal durumu bulunduğundan Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından
yetkisizliğinin söz konusu olmadığını, benzer yönde Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi (AİHM) içtihatlarının bulunduğunu, derece mahkemelerinin kesin
hükümden bahisle işin esasına dahi giremeyişi nedeniyle temel hak ihlalini
giderecek etkili yargı yolu bulunmadığını, bu nedenle iç hukuk yollarının
tüketilmemesinin söz konusu olmadığını, mülkiyet hakkına müdahale bulunduğundan
ihlalin giderilmesi gerektiğini belirterek, Anayasa’nın 35., 36., 38. ve 48.
maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
24. Başvurucu, imar mevzuatına
uygun olarak inşaatın yapımına başlandığı halde Ağır Ceza Mahkemesi kararı
gerekçe gösterilerek iddiaları hakkında bir karar verilmeden inşaatın yıkımına
dair işlemin iptali istemiyle açtığı davanın reddine karar verilmesinin
anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun Anayasa
Mahkemesinin bireysel başvurucuları inceleme yetkisinin başladığı 23/9/2012
tarihinden sonra kesinleşen davada ileri sürdüğü iddiaların kesin hüküm
nedeniyle reddedildiği hususu göz önünde bulundurulacak olursa aşağıdaki
şekilde karar verilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
i. İzmir 3.
İdare Mahkemesinin Kararı Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiği İddiası
25. 30/3/2011
tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem
ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler”.
26. Anılan Kanun hükmü uyarınca
Anayasa Mahkemesinin yetkisinin zaman bakımından başlangıcı 23/9/2012 tarihi
olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar
aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Bu açık düzenleme
karşısında, anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve kararları da
içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir.
27. Öte yandan, Anayasa
Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve
Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği
ilkesinin bir gereğidir (B. No: 2012/51, § 18, 25/12/2012).
28. Olağan kanun yollarına başvurulması
sonucu kesinleşen mahkeme kararlarından sonra, kararların yerine getirilmesi
konusunda yetkisi bulunmayan kurum veya organlara başvuruda bulunulması etkili
bir başvuru yolu olmadığı gibi, bu başvurunun reddine karar verilmesi de
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için yeni bir hak ve yetki
vermeyecektir. Tüketilen yolun Anayasa Mahkemesi önündeki başvuruya konu olan
duruma çözüm getirme, başka bir ifadeyle Anayasa'yı ihlal ettiği iddia edilen
hususun düzeltilmesini ve ihlalin ortadan kaldırılmasını sağlayabilme
özelliğine sahip olması gerekir. Mahkeme, başvuru konusu olaya etkin bir çözüm
sunacak yetkisi olmayan kurum ve organlara başvurularak davanın
canlandırılmasına ve başvurunun zaman bakımından yetki kapsamına alınmasına izin
vermemektedir (B. No: 2012/829, § 32, 5/3/2013).
29. Başvuru konusu olayda,
Alaçatı Belediyesi Encümeninin 27/9/2002 tarihli kararıyla, yargı kararıyla
inşaatın ruhsatının sahte olarak verildiğinin hükme bağlandığı gerekçesiyle
yargı kararı uyarınca söz konusu otel binasının yıkılmasına karar verilmiştir.
Başvurucu şirketin anılan belediye encümeni kararına karşı açtığı dava, İzmir
3. İdare Mahkemesinin 27/2/2003 tarih ve E.2002/1318, K.2003/233 sayılı
kararıyla, belgelerde tahrifat yapılarak yapı ruhsatının düzenlendiğinin ve
sahte olduğunun kesinleşen yargı kararı ile saptanmış bulunması karşısında,
geçerli olmayan yapı ruhsatına dayanılarak inşa edilen ve esasen ruhsatsız
konumda bulunan uyuşmazlık konusu yapının yıktırılmasına ilişkin işlemde hukuka
aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Anılan karar, Danıştay 6.
Dairesinin 23/11/2004 tarihli kararıyla onanmış, başvurucunun karar düzeltme
istemi aynı Dairenin 8/6/2005 tarihli kararıyla reddedilmiş, karar aynı tarihte
kesinleşmiştir. Başvurucunun yargılamanın yenilenmesi talebi de İzmir 3. İdare
Mahkemesinin 20/9/2006 tarihli kararıyla yargılamanın yenilenmesi için öne
sürülen nedenlerin 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinde sayılan nedenlerden
hiçbirine uygun olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
30. Başvurucu, Alaçatı Belediye
Başkanlığına başvurarak yıkım kararının yeniden değerlendirilerek
kaldırılmasını istemiş, başvurusunun cevap verilmeyerek reddedilmesi üzerine
söz konusu zımni ret işlemine karşı açılan dava “aynı işlemin iptali istemiyle üçüncü kez açılan davanın kesin hüküm
nedeniyle esasına girilmeden incelenmeksizin reddi gerektiği”
gerekçesiyle reddedilmiştir. Temyiz üzerine anılan karar, Danıştay 14.
Dairesinin 13/11/2012 tarihli kararıyla, “başvurucu tarafından kaldırılması
istenen 27/9/2002 günlü encümen kararına karşı açılan davanın reddedildiği ve
kararın kesinleştiği, kesinleşen yargı kararı ile hukuka uygun olduğu saptanan
encümen kararının kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun incelenme olanağı
bulunmadığı” gerekçesiyle onanmış, karar düzeltme istemi, aynı Dairenin
8/1/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
31. Başvurucu, 3194 sayılı İmar
Kanunu'nun 32. maddesindeki şartlar yerine getirilmeden yıkım kararı verilmesinin
hukuka aykırı olduğunu, yıktırılmasına karar verilen yapının inşaat ve iskan
ruhsatlarının halen iptal edilmemiş olması dolayısıyla geçerli olduğunu, Kıyı
Kanunu'nda yapılan değişiklikten yararlanmak için herhangi bir usulsüzlük
yapılmasının söz konusu olmadığını, inşaatın imar mevzuatına uygun olarak ve
gerekli izinler alınmak suretiyle tamamlandığını, bu nedenle mal sahipleri için
müktesep hak doğduğunu, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi kararında bahsedilen
inşaat ruhsatının 10/7/1992 tarihli ruhsat olduğu halbuki inşaatın süresinde
tamamlanamaması sebebiyle bu ruhsatın 31/8/1998 tarihinde yenilenmiş olduğundan
ceza mahkemesi kararının bu ikinci ruhsat bakımından hiçbir etkisinin
bulunmadığını, uyuşmazlığın eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak
sonuçlandırıldığını belirtmiştir.
32. Başvurucunun, yargı
kararıyla inşaatın ruhsatının sahte olarak verildiğinin hükme bağlandığı
gerekçesiyle söz konusu otel binasının yıkılmasına karar verilmesine dair
Alaçatı Belediyesi Encümeninin 27/9/2002 tarihli yıkım kararının iptali
talebiyle açtığı dava yıkım kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle
reddedilmiş, anılan karar temyiz ve karar düzeltme aşamalarından geçerek
8/6/2005 tarihinde kesinleşmiştir. Başvuru konusu karar 23/9/2012 tarihinden önce
kesinleştiği için zaman bakımından Anayasa Mahkemesinin yetkisi içinde
kalmamaktadır.
33. Açıklanan nedenlerle,
başvuru konusu kararın bireysel başvuruların incelenmeye başlandığı tarih
olarak belirlenen 23/9/2012 gününden önce kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından
başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin 'zaman bakımından yetkisizlik' nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
ii. İzmir 4. İdare Mahkemesinin Kararı Nedeniyle Mülkiyet
Hakkının İhlal Edildiği İddiası
34. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlarda inceleme yapılamaz.”
35. 6216 sayılı Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemezliğine karar verebilir.”
36. 6216 sayılı Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların
Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın
148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular
kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin
şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
37. Anılan kurallar uyarınca,
ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve
olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının
yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili
varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine
konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının
adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfilik
içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri
ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki
başvurular, bariz takdir hatası veya açık keyfilik bulunmadıkça Anayasa
Mahkemesince incelenemez (B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
38. Başvuru konusu olayda
başvurucu, Alaçatı Belediye Başkanlığına başvurarak yıkım kararının yeniden
değerlendirilerek kaldırılmasını istemiş, bu başvurunun cevap verilmeyerek
reddedilmesi üzerine söz konusu zımni ret işlemine karşı dava açmıştır.
Başvurucu derece Mahkemesinin aynı işlemin iptali istemiyle üçüncü kez açılan
davanın kesin hüküm nedeniyle esasına girilmeden incelenmeksizin reddine karar
vermesinin anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri sürmektedir.
39. Alaçatı Belediyesi
Encümeninin 27/9/2002 tarihli yıkım kararının iptali talebiyle açtığı dava
yıkım kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiş, anılan
karar temyiz ve karar düzeltme aşamalarından geçerek 8/6/2005 tarihinde
kesinleşmiştir. Başvurucunun yargılamanın yenilenmesi talebi de Mahkemenin
20/9/2006 tarihli kararıyla yargılamanın yenilenmesi için öne sürülen
nedenlerin 2577 sayılı Kanun'un 53. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirine
uygun olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Başvurucu yıkım kararının yeniden
değerlendirilmesi talebinin idarece zımnen reddi üzerine, zımni ret işleminin
iptali talebiyle dava açmış, İzmir 4. İdare Mahkemesi, 24/3/2010 tarihli
kararıyla, aynı işlemin iptali istemiyle üçüncü kez açılan davanın kesin hüküm
nedeniyle esasına girilmeden incelenmeksizin reddine karar vermiştir. Başvurucunun
temyizi üzerine anılan karar, Danıştay 14. Dairesinin 13/11/2012 tarihli
kararıyla, başvurucu tarafından kaldırılması istenen 27/9/2002 günlü encümen
kararına karşı açılan davanın reddedildiği ve kararın kesinleştiği, kesinleşen
yargı kararı ile hukuka uygun olduğu saptanan encümen kararının kaldırılması
istemiyle yapılan başvurunun incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle
onanmıştır. Başvurucunun karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 8/1/2014 tarihli
kararıyla reddedilmiştir.
40. Başvurucunun iddialarının
özünün derece Mahkemesi ve Danıştay tarafından hukuk kurallarının
yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna
ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
41. Başvurucu, yargılama
sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi
olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı
tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı
bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının
derece mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt
sunmadığı gibi Mahkeme ve Danıştay kararında bariz takdir hatası veya açık
keyfilik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.
42. Açıklanan nedenlerle,
başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının, kanun yolu şikâyeti
niteliğinde olduğu, derece Mahkemesi kararlarının bariz takdir hatası veya açık
keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan
yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
A. Başvurucunun,
1. İzmir 3. İdare Mahkemesinin
kararı nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasının “zaman bakımından yetkisizlik”
2. İzmir 4. İdare Mahkemesinin
kararı nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasının “açıkça
dayanaktan yoksun olması”
nedenleriyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
12/3/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.