TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MAHMUT ABA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/5322)
|
|
Karar Tarihi: 27/12/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Ceren Sedef
EREN
|
Başvurucu
|
:
|
Mahmut ABA
|
Vekili
|
:
|
Av. Pervin
SELÇUK ELÇİ
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuya
gönderilen bir dokümanın ceza infaz kurumu idaresince başvurucuya verilmemesi
nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 17/4/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucu başvuru tarihinde, devletin egemenliği altında
bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak suçundan
hükümlü olarak İzmir 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu)
bulunmaktadır.
10. İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu (Eğitim Kurulu) 10/2/2014 tarihli
kararında, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun'un 62. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca
başvurucuya gelen "Heviya Jine" adlı derginin 2014/Ocak-Şubat
sayısının başvurucuya verilmemesine karar vermiştir. Eğitim Kurulu adı geçen
dokümanda, kurum güvenliğini tehlikeye düşüren yazı, fotoğraf ve yorumlar ile
terör örgütü propagandasına yer verildiğini tespit etmiş fakat somut olarak
hangi bölümlerin bu nitelikte kabul edildiğini belirtmemiştir.
11. Eğitim Kurulu kararına karşı başvurucunun Karşıyaka İnfaz
Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yaptığı şikâyet, İnfaz Hâkimliğinin 24/2/2014
tarihli kararı ile reddedilmiştir. Ret kararında, terör örgütü sözde liderini
övücü ifadeler, örgüt militanlarını ve sempatizanlarını anma amaçlı fotoğraflar
ile terör örgütü propagandası bulunan bir dokümanın İnfaz Kurumu güvenliğini
tehlikeye düşürebileceğine dair Yargıtay ilamına atıf yapılarak Eğitim Kurulu
kararının kanun ve tüzüğe uygun olduğu değerlendirilmiştir.
12. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin ret kararına karşı itiraz
yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesi, İnfaz
Hâkimliğinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle başvurucunun
itirazının reddine karar vermiştir. Bu karar, başvurucuya18/3/2014 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucu 17/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
14.Mevcut başvurunun değerlendirilmesi sırasında gözönünde
bulundurulan ulusal hukuk kaynakları için bkz. Halil
Bayık [GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017, §§ 15-16.
B. Uluslararası Hukuk
15. Mevcut başvurunun değerlendirilmesi sırasında gözönünde
bulundurulan uluslararası hukuk kaynakları için bkz. Ahmet Temiz (6), B. No: 2014/10213, 1/2/2017, §§ 17-18.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 27/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
17. Başvurucu, başvuruya konu dokümanın kendisine verilmemesinin
keyfî olduğunu, derece mahkemelerinin yeterli bir inceleme yapmadan soyut bir
gerekçeyle itirazlarını reddettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, Anayasa'nın
26. maddesininihlal edildiğini belirterek ihlalin tespit edilmesi talebinde
bulunmuştur.
18. Bakanlık görüşünde, yerel mahkemelerin başvuru konusu
derginin aslını da inceleyerek başvurucunun şikâyetleri hakkında yeterli bir
gerekçeyle ret kararı verdikleri ve ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin
demokratik toplumda zorunlu bir toplumsal ihtiyaç baskısından kaynaklandığı
ileri sürülmüştür.
19. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında, başvuru
formunda ileri sürdüğü iddiaları yinelemiştir.
B. Değerlendirme
20. Anayasa’nın 26. maddesi şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,
resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması, ... kamu
düzeni, kamu güvenliği, ... suçların önlenmesi, ... gereğine uygun olarak
yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir...
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”
1. Adli Yardım Talebi
Yönünden
21. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
23. İnfaz Kurumunda hükümlü olan başvurucuya gönderilen yazılı
bir dokümanın kendisine verilmemesinin, haber veya fikir alma özgürlüğü ve
dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale oluşturduğu kabul
edilmiştir.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
24. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir.Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler,
... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak
ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum
düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
25. Sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut
başvuruya uygun düşen; kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26. maddesinin
ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma,
demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama
koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
26. Müdahaleye dayanak olan 5275 sayılı Kanun’un 62. maddesinin
kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.
ii. Meşru Amaç
27. Başvuruya konu doküman İnfaz Kurumunun düzeninin ve
güvenliğinin sağlanması ve suçun önlemesi amacıyla başvurucuya verilmemiştir.
Anılan müdahalenin, Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru
bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
(1) Genel İlkeler
(a) Demokratik Toplum Düzeninin Gerekleri
Kavramı
28. “Demokratik toplum düzeninin gerekleri” kavramı; ifade
özgürlüğü üzerindeki sınırlamaların zorunlu ya da istisnai tedbir niteliğinde
olmasını, başvurulabilecek en son çare ya da alınabilecek en son önlem olarak
kendisini göstermesini gerektirmektedir. Demokratik toplum düzeninin
gereklerinden olma, bir sınırlamanın demokratik bir toplumda zorlayıcı bir
toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olmasını ifade etmektedir.
Buna göre sınırlayıcı tedbir, bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da
başvurulabilecek en son çare niteliğinde değilse demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygun bir tedbir olarak değerlendirilemez (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151,
4/6/2015, § 51; Mehmet Ali Aydın [GK],
B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 68; Tansel
Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51).
(b)Mahpusların İfade Özgürlüğü
29. Mevcut başvurunun özelliklerinden biri başvurucunun yüksek
güvenlikli bir ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunmasıdır. Hükümlü ve tutuklular,
Anayasa'da korunan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No:
2013/583, 10/12/2014, § 65; Hüseyin Sürensoy,
B. No: 2013/749, 6/10/2015, § 44; Ahmet
Temiz (6), § 33).
30. Anayasa'nın 26. maddesinin birinci fıkrasında ifade
özgürlüğüne herkesin sahip olduğu belirtilmiş, bunun sonucu olarak da Anayasa
Mahkemesi pek çok kararında hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğünün de
Anayasa'nın koruması altında olduğunu vurgulamıştır. Anayasa Mahkemesi, hükümlü
ve tutukluların süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesinin bilgi ve
kanaatlere ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak ifade özgürlüğünün
koruması altında bulunduğuna karar vermiştir (Kamuran
Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 43; Hüseyin Sürensoy, § 44; İbrahim Bilmez, B. No: 2013/434,
26/2/2015, § 74; Ahmet Temiz (6),
§ 34).
(c) Terör ve İfade Özgürlüğü
31. Demokratik bir toplumda terörle mücadele politikaları başta
ifade özgürlüğü olmak üzere insan haklarının korunması gereğine uyumlu olarak
yürütülmelidir.Özellikle terörle bağlantılı hususlarda bilgi ve fikirlerin
sağlıklı paylaşımı ancak ifade özgürlüğünün tam olarak korunması ile mümkün
olabilecektir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi -Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
(AİHM) içtihadına atıfla- pek çok kararında ifade özgürlüğünün sadece devlet
organları veya toplumun çoğunluğu tarafından memnuniyetle karşılanan veya
zararsız, ilgilenmeye değmez ve önemsiz görülen “düşünceler” için değil;
çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin doğasında bulunan bir gereklilik
olarak devletin veya toplumun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı
gelen, onları rahatsız eden saldırgan, şok edici, rahatsızlık veren haber ve düşünceler
için de uygulanabilir olduğunu vurgulamıştır (Abdullah
Öcalan [GK], B. No:
2013/409, 25/6/2014, § 95;Bejdar Ro Amed,
B. No: 2013/7363, 16/4/2015, §§ 62, 63; Kamuran
Reşit Bekir, §§ 45, 61).
32.İfade özgürlüğünün korunmasının önemli bireysel ve derin
toplumsal sonuçları bulunmaktadır. Bu sebeple kişinin hakkı ile toplumun çıkarı
arasında ve dolayısıyla terörle bağlantılı meselelerde kişinin temel ifade
özgürlüğü ile demokratik toplumun terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı
kendisini korumaya ilişkin meşru hakkı arasında bir denge kurulması ihtiyacı
ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte her durumda kamu gücünü kullanan
organların, bilhassa siyasi fikirlerin değerlendirilmesi gerektiği durumlarda
"terör" nitelendirmesinin kötüye kullanımına karşı dikkatli olmaları
özgürlüklerin korunması açısından hayatidir.
33. Mevcut başvuruya benzer olaylarda kamu gücünü kullanan
organların ve mahkemelerin görevi, somut olayın koşullarında hükümlü ve
tutukluların ifade özgürlüğü ile ceza infaz kurumunun güvenliğinin,
disiplininin, düzeninin sağlanması ve mahkûmun ıslahı ihtiyacı arasında adil
bir denge sağlanıp sağlanmadığı değerlendirilmelidir (Halil Bayık, §§ 32-33).
(d) Ceza İnfaz Kurumunun
Güvenliği
34.Mevcut başvurudaki gibi ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerde
söz konusu olan ceza infaz kurumunun güvenliği, disiplini ve düzeni ise derece
mahkemelerinin dava konusu ifadelerin, ceza infaz kurumu asayişini ve
güvenliğini tehlikeye düşüren, kamu görevlilerini hedef gösteren, terör ve
çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı
olarak haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek
yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakaret oluşturan ifadeleri içerip
içermediğini değerlendirmeleri gerekir (Bejdar
Ro Amed, § 80; idare ve derece mahkemelerince söz konusu
değerlendirmelerin yapılmaması nedeniyle ihlal sonucuna ulaşılan bir karar için
bkz. Kamuran Reşit Bekir, § 73;
derece mahkemelerince söz konusu değerlendirmelerin yapıldığının tespit
edildiği bir karar için bkz. Ahmet Temiz (6),
§§ 39-44).
35. Ceza infaz kurumu idarelerinin ve derece mahkemelerinin
benzer davalarda terörle mücadele ile ilgili zorlukları ve buna bağlı koşulları
gözönüne almaları gerekir. Olağan zamanlardan farklı olarak tansiyonun
yükseldiği ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin söz konusu olduğu kimi
durumlarda, idarece durumun gerektirdiği tedbirlerin alınması normal
karşılanmalıdır. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda güvenliği sağlamak amacıyla
ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerin demokratik toplumda gerekli olduğu
kabul edilebilir (Ahmet Temiz (6),
§ 43).
(e) Mahkûmun Islahı
36. Bir hapis cezasının veya özgürlükten yoksun bırakan benzer
bir yaptırımın amacı ve meşruiyeti toplumu suça karşı korumaktır. Böyle bir
amaç özgürlükten yoksun kaldığı dönemin -mümkün olduğu kadar- mahkûmun toplum
içine geri döndüğü zaman hukuka saygı gösterme ve yaşamını kendi kendine
sürdürebilme isteğini ve yeteneğini kazandırmak için kullanılmış olması hâlinde
gerçekleşebilir. Dolayısıyla ceza infaz kurumlarındaki kimi zorunlulukların
veya kısıtlamaların mahkûmların ıslahı ile de doğrudan bağlantısı olduğu
açıktır. Islah ile bağlantılı olarak mahkûmların kendilerini geliştirici ve
eğitici yeterli sayıda kitap, gazete, dergi veya diğer yayınları okumaları,
radyo dinlemeleri, konferansları veya kurum idaresinin çıkardığı veya
denetlediği benzeri araçları izlemeleri sağlanarak düzenli olarak bilgi ve
haberlere erişmeleri sağlanmalıdır.
37. Buradan çıkan sonuca göre ceza infaz kurumuna kapatılmış bir
suçlunun toplum içine döndüğü zaman hukuk içinde kalarak olağan toplumsal
yaşamın bir parçası olmasına mani olacağı, başka bir deyişle ıslahını
güçleştireceği değerlendirilen bilgi ve haber kaynaklarına erişimi koşullara
göre sınırlandırılabilir. Böyle bir değerlendirme için her mahkûmun toplumsal
geçmişini ve suç sicilini, entelektüel kapasitesini ve kabiliyetini, şahsi
tabiatını, hapis cezasının süresini ve tahliye edildikten sonrası için
beklentileri dikkate alınmalıdır (Halil
Bayık, §§ 36-37).
(f) Takdir Payı
38. Terör örgütleriyle veya terör faaliyetleriyle ilişkili
olduğu değerlendirilenyazılı bir metnin, kişilerin ve ceza infaz kurumunun
güvenliğine zarar verme ihtimalinin tespit edilmesinde ilk elden bilgiye sahip
ceza infaz kurumu yetkililerinin ve derece mahkemelerinin daha geniş takdir
payı bulunduğunda şüphe yoktur (Benzer durumlarda ceza infaz kurumu
yetkililerinin takdir payına ilişkin değerlendirmeler için bkz. Özkan Kart, B. No: 2013/1821, 5/11/2014, §
51; Ahmet Temiz (6), § 41).
39. Anayasa Mahkemesi, bahsi geçen doküman gibi yazılı
metinlerin bütünüyle ele alındığında özel bir kişiye, kamu görevlilerine veya
halkın belirli bir kesimine karşı şiddete teşvik edip etmediğinin belirlenmesi
için metinlerde kullanılan terimlerin ve hangi bağlamda yazıldığının dikkate
alınmasının uygun olacağını her zaman vurgulamıştır (Abdullah Öcalan, § 100; Fatih
Taş [GK], B. No: 2013/1461, 12/11/2014, § 100).
(g) Ölçülülük
40. Temel hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir sınırlamanın
-demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte olmakla birlikte- temel
haklara en az müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup
olmadığının da incelenmesi gerekir. Bu sebeple ifade özgürlüğü alanında
getirilen müdahalelerde, hedeflenen amaca ulaşabilmek için seçilen müdahalenin
elverişli, gerekli ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir (AYM,
E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007; Kamuran
Reşit Bekir, §§ 44-63; Bekir
Coşkun, §§ 53, 54; ölçülülük ilkesine ilişkin açıklamalar için
ayrıca bkz. Abdullah Öcalan, §§
96-98; Sebahat Tuncel, B. No:
2012/1051, 20/2/2014, § 84; Tansel Çölaşan,
§§ 54, 55;Mehmet Ali Aydın, §§
70-72).
41. Aynı şekilde orada bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun
önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin ve
düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda
mahkûmların sahip olduğu haklara sınırlama getirilmesi mümkün ise de böyle bir
durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik yapılacak herhangi bir
sınırlandırmanın ölçülü olması gerekir (Kamuran
Reşit Bekir, § 44; Hüseyin
Sürensoy, § 45). Bu bağlamda ceza infaz kurumlarındaki disiplin ve
düzenin sebatla sürdürülmesi gerekmekle birlikte hapishane güvenliğinin ve
topluluk yaşamının huzuru ile mahkûmun ıslahı için gerekli olandan daha fazla kısıtlama
yapılamaz (Halil Bayık, § 41).
42. Bu bağlamda yayının tümüne mi yoksa bir kısmına mı müdahale
edildiği ve eğer yayın süreli ise başvurucunun yayının sonraki sayılarına
erişimine herhangi bir müdahalede bulunulup bulunulmadığı değerlendirilmelidir.
Başka bir deyişle sınırlamanın, güdülen kamu yararı amacını gerçekleştirmek
için ifade özgürlüğüne en az müdahale eden ölçülü bir sınırlama niteliğinde
olup olmadığı değerlendirilmelidir (Ahmet
Temiz (6), § 44).
(h)İfade Özgürlüğüne Yapılan Müdahalenin Gerekçesi
43. Başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin
temel ekseni, müdahaleye neden olan idarenin ve derece mahkemelerinin
kararlarında dayandıkları gerekçelerin ifade özgürlüğünü kısıtlama bakımından
“demokratik toplum düzeninin gereklerine” ve “ölçülülük” ilkelerine uygun
olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı olacaktır (Bekir Coşkun, § 56; Abdullah Öcalan,§ 98; Tansel Çölaşan, § 56; Ahmet Temiz (6), § 36). İfade özgürlüğüne
gerekçesiz olarak veya Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterleri
karşılamayan bir gerekçe ile yapılan müdahaleler Anayasa'nın 26. maddesini
ihlal edecektir.
(2) Derece Mahkemelerinin
ve Kamu Gücününü Kullanan Diğer Organların Süreli veya Süresiz Bir Yayının
Mahpusa Verilmemesi Biçimindeki Müdahalelerinde Gözetmeleri Gereken Hususlar
44. Anayasa Mahkemesinin rolü başvuruya konu müdahalenin,
olguların kabul edilebilir bir değerlendirmesine dayanılarak yapıldığının ve
keyfî olmadığının denetlenmesini kapsar. Dolayısıyla böyle bir denetim, derece
mahkemelerinin ve kamu gücünü kullanan diğer organların müdahalenin demokratik
bir toplumda gerekli ve ölçülü olup olmadığını ilgili ve yeterli bir gerekçe
ile ortaya koyması ile bağlantılıdır (bkz. § 43).
45. Mevcut başvuruya benzer şikâyetlerde derece mahkemelerinin
ve kamu gücünü kullanan diğer organların gerekçelerinin ilgili ve yeterli
sayılabilmesi için kararlarda bulunması gereken ve benzer başvuruların
koşullarına göre değişebilecek-bir kısmı yukarıda da sayılan (bkz. §§ 28-43)-
unsurlar şu şekilde sıralanabilir:
i. Başvurucunun hangi suçtan dolayı hangi tür ceza infaz
kurumunda bulunduğu ve başvurucunun bulunduğu ceza infaz kurumunun ve işlediği
suçun söz konusu tedbirin alınmasında bir etkisinin bulunup bulunmadığı
değerlendirilmelidir (bkz. § 34).
ii. Bir yayının tümünün veya bir kısmının mahkûma verilmemesi
şeklindeki kısıtlamanın mahkûmun ıslahı ile bağlantısı var ise yayının içeriği
ile mahkûmun ıslahı arasındaki ilişkinin tam olarak gösterilmesi gerekir (bkz.
§§ 36-37).
iii. Her mahpusun toplumsal geçmişi ve suç sicili, entelektüel
kapasitesi ve kabiliyeti, şahsi tabiatı, hapis cezasının süresi ve tahliye
edildikten sonrası için beklentileri dikkate alınmalıdır (bkz. § 37).
iv.Bu bağlamda söz konusu yayınların, terör suçlarından mahpus
olan kişilerin iddia edilen mağduriyetlerin sorumlusu olarak gördükleri
kişilere veya devlete karşı daha fazla şiddete yönelmelerine sebebiyet verip
vermediği değerlendirilmelidir (bkz. § 37).
v.Mahpusa verilmeyen süreli veya süresiz yayının cinsi, içeriği,
yayımlayanı ve sorunlu görülen kısımların hangileri olduğu belirtilmeli ve
mahpusa verilmesi sakıncalı bulunan kısımların detaylı analizi yapılmalıdır.
vi.Böyle bir analizin yapılabilmesi için eğer söz konusu yayının
terör örgütleriyle veya terör faaliyetlerinin meşru gösterilmesiyle bir
ilişkisi varsa mahpusun ifade özgürlüğü ile demokratik toplumun terör
örgütlerinin faaliyetlerine karşı kendini korumaya ilişkin meşru hakkı arasında
denge kurulmalıdır (bkz. § 33).
vii.Zikredilen dengelemenin yapılabilmesi için;
- Bütünüyle ele alındığında müdahaleye konu yayının özel bir
kişiyi, kamu görevlilerini, halkın belirli bir kesimini veya devleti hedef
gösterip göstermediğinin, onlara karşı şiddete teşvik edip etmediğinin (bkz. §
34),
- Bireylerin fiziksel şiddet tehlikesine maruz bırakılıp
bırakılmadığının, bireylere karşı nefreti alevlendirip alevlendirmediğinin
(bkz. § 34),
- Yayında iletilen mesajda şiddete başvurmanın gerekli ve haklı
bir önlem olduğunun ileri sürülüp sürülmediğinin,
- Şiddetin yüceltilip yüceltilmediğinin; kişileri nefrete,
intikam almaya, silahlı direnişe tahrik edip etmediğinin,
- Suçlamalara yer vererek veya nefret uyandırarak ülkenin bir
kısmında veya tamamında daha fazla şiddete sebebiyet verip vermeyeceğinin,
- Söz konusu yayında yer alan ifadelerin ceza infaz
kurumunun güvenliğini, disiplinini ve düzenini tehlikeye düşürüp
düşürmediğinin,
- Terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri
mensuplarının örgütsel amaçlı olarak haberleşmelerine neden olup olmadığının
(bkz. § 34),
-Kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış
bilgileri, tehdit ve hakaret oluşturan ifadeleri içerip içermediğinin (bkz. §
34),
- Yayın tarihinde veya mahpusa verilmesinin istendiği sırada
ülkenin bir kısmında veya tamamında çatışmaların yoğunluk derecesi ile ceza
infaz kurumundaki ve ülkedeki tansiyonun yükseklik derecesinin yayının mahpusa
verilmesine etki edip etmediğinin (bkz. § 37),
- Karara konu sınırlayıcı tedbirin, demokratik bir toplumda
zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olup olmadığının
ve tedbirin başvurulabilecek en son çare niteliğinde bulunup bulunmadığının
(bkz. § 28),
- Son olarak sınırlamanın, güdülen kamu yararı amacını
gerçekleştirmek için ifade özgürlüğüne en az müdahale eden ölçülü bir sınırlama
niteliğinde olup olmadığının (bkz. §§ 40-42) yayının içeriğiyle birlikte
değerlendirilmesi gerekir.
viii. Derece
mahkemelerinin ve kamu gücünü kullanan diğer organların söz konusu
değerlendirmeleri yaparlarken olayın koşullarına göre uzman kişilerin
görüşlerinden faydalanmaları, gerekirse konusunda uzman sosyal bilimciler,
araştırmacılar ve akademisyenlerden rapor ve görüş almaları her zaman
mümkündür. Böylece süreli veya süresiz bir yayının bir mahpusa verilmemesi
şeklindeki müdahalenin kanunlar ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarında ortaya
konan kriterlere uygunluğunun denetimi daha etkili yapılabilecektir.
46. Bir terör
örgütünün şiddet eylemlerini öven, destekleyen ve haklılaştıran açıklamaların
silahlı direnişe teşvik, şiddeti yüceltme veya kin ve düşmanlığın kışkırtılması
olarak kabul edilmesi mümkündür. Bununla birlikte yalnızca bir terör örgütünün
fikirlerini ve hedeflerini içerdiği, resmî politikaları ağır bir şekilde
eleştirdiği veya terör örgütünün resmî politikalarla olan ihtilaflarını
değerlendirdiği gerekçesiyle mahkûmlara verilmemesi -yukarıda bir kısmı
gösterilen sebeplerden (bkz. §§ 28-45) bir veya daha fazlası da bulunmadığı
taktirde- müdahaleyi haklı göstermez.
47. Mahpuslara
verilmesi engellenen yayınlarda yer alan bilgi ve görüşlerin sadece kırıcı,
şaşırtıcı veya rahatsız edici olmasının müdahalenin haklı gösterilmesi için
yeterli olmayacağı yinelenmelidir (bkz. § 31).
(3) İlkelerin Olaya
Uygulanması
48. Başvuruya ilişkin olayda dergi biçimindeki yazılı bir
doküman Eğitim Kurulu tarafından içeriğinin İnfaz Kurumu güvenliği için tehlike
oluşturabileceği gerekçesiyle terör suçundanhükümlü olarak bulunan başvurucuya
verilmemiştir. Eğitim Kurulunun kararına yapılan itirazı değerlendiren İnfaz Hâkimliği
ve Ağır Ceza Mahkemesi aynı gerekçeyle itirazı reddetmiştir.
49. Eğitim Kurulu, doküman içeriğinin İnfaz Kurumu güvenliği
için tehlike oluşturabileceğini kabul etmekle birlikte başvuru konusu derginin
hangi bölümününhangi surette İnfaz Kurumu güvenliğine zarar verebileceğini
belirtmemiştir. Derece mahkemeleri ise kararlarında, Eğitim Kurulu tarafından
soyut bir şekilde yapılan nitelendirmeye uyan ifadelerin, ceza infaz kurumu
güvenliğini tehlikeye düşürebileceğine dair Yargıtay ilamına atıf yapmakla
yetinmişlerdir.
50. Somut olayda derece mahkemeleri tarafından yukarıda sayılan
hususlar değerlendirilmemiş, başvuru konusu dergiyle, içeriğinde yer alan
ifadelerin İnfaz Kurumu güvenliğini tehlikeye düşürdüğü şeklindeki gerekçeyi
soyut olmaktan çıkaracak ölçüde somut bir bağlantı kurulmamıştır. Yine bu
nitelikte kabul edilen ifadelerin yer aldığı bölümler çıkarılarak geri kalan
kısmın başvurucuya teslim edilmesinin mümkün olup olmadığı da tartışılmamıştır.
Sakıncalı kısımların yayından ayrılmasının mümkün olmadığı veya bu kısımlar
çıkartıldığında geri kalan bölümün bir öneminin kalmadığı hallerde yayının
tümünün mahpusa verilmemesi yoluna gidilebilirse de, bu özel durumun da ilgili
kararda gerekçelendirilmesi gerekir (bkz. Sinan
İyit [GK], B. No: 2013/1495, 30/11/2017, § 55). Dolayısıyla
başvuruya konu dergi biçimindeki yazılı dokümanın başvurucuya verilmemesinin
demokratik bir toplumda gerekli olduğu ilgili ve yeterli bir gerekçe ile
gösterilebilmiş değildir.
51. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence
altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
52. Bu ihlal kararı başvuruya konu yayının başvurucuya verilmesi
gerektiği şeklinde anlaşılamaz. İlgili derece mahkemeleri, Anayasa Mahkemesi
kararında ortaya konulan kriterler ve gösterilen yöntemle yeniden yargılama
yaparak yargılamanın sonucuna göre bahse konu yayının ya da bir kısmının
başvurucuya verilmesine veya verilmemesine karar vermelidirler.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe katılmamıştır.
4. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
53. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Esas inceleme
sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar
verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir."
54.Başvurucu ihlalin tespiti ile manevi tazminat talebinde
bulunmuştur.
55. Başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır. Bu ihlal kararı başvuruya konu yayının başvurucuya verilmesi
gerektiği şeklinde yorumlanamaz.
56. İfade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan
kararın bir örneğinin -Anayasa Mahkemesinceortaya konulan kriterler ve
gösterilen yöntemle- yeniden yargılama yapmak ve yargılamanın sonucuna göre
başvurucunun itirazı hakkında yeni bir karar vermek üzere Karşıyaka İnfaz
Hâkimliğine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
57. İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuya bir
dokümanın verilmemesi şeklindeki müdahale yönünden, ifade özgürlüğünün ihlal
edildiğinin tespiti ile kararın, yeniden yargılama yapmak üzere ilgili yargı
mercine gönderilmesine hükmedilmesinin yeterli olacağı değerlendirildiğinden
başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
58. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 1.800 TL vekâlet ücreti
olan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade
özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE Osman Alifeyyaz PAKSÜT'ün karşıoyu ve
OYÇOKLUĞUYLA,
D. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğü ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Karşıyaka İnfaz
Hâkimliğine (E.2014/336 ve K.2014/335) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucunun manevi tazminat talebinin REDDİNE,
F. 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin
BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
27/12/2017 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Başvurucunun şikayeti, kendisine gelen “Heviya Jine” adlı
derginin 2014 Ocak/Şubat sayısının kendisine verilmemesine ilişkin cezaevi
Eğitim Kurulu kararının temel haklarını ihlal ettiği yolundadır.
2. Eğitim Kurulu kararına yapılan itiraz, infaz hakimliğince
“terör örgütü liderini övücü ifadeler, örgüt militanlarını ve sempatizanlarını
anma amaçlı fotoğraflar ve terör örgütü propagandası içeren bir dokümanın infaz
kurumu güvenliğini tehlikeye düşürebileceğine” dair Yargıtay kararına atıf
yapılarak reddedilmiş; ret kararına karşı yapılan itirazı inceleyen Ağır Ceza
Mahkemesince de infaz hakimliği kararının usul ve yasaya aykırı olmadığına
karar verilmiştir.
3. Bu durumda, ayrıntılı gerekçeler belirtilmese de
başvurucunun, cezaevi şartlarında dışarıya göre daha kısıtlı uygulanabilecek
olan ifade özgürlüğüne yapılmış müdahalenin ölçüsüz olmadığı ve infaz hakimliği
ile itiraz mercii ağır ceza mahkemesi kararlarında açık bir keyfilik
bulunmadığı görülmektedir.
Bu nedenle, ayrıntılı
gerekçe belirtilmemesi nedeniyle başvurucunun temel haklarının ihlal edildiği
yolundaki çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.
|
|
|
|
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|