logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Tayyar Eroğlu ve diğerleri [1. B.], B. No: 2014/5921, 25/3/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

TAYYAR EROĞLU VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/5921)

 

Karar Tarihi: 25/3/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Hüseyin Ozan ADIYAMAN

Başvurucular

:

1. Tayyar EROĞLU

 

 

2. Zeliha BULUT

 

 

3. Resmiye VATANSEVER

Vekili

:

Av. Ercan KANAR

 

 

4. Naki DEMİR

Vekili

:

Av. Eylem HAKVERDİ DUYAR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; ceza davasında yeterli gerekçe gösterilmeden mahkûmiyet kararı verilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanıkların sanık tarafından duruşmada sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir. Başvuru ayrıca tutuklama tedbirinin hukuki olmaması ve uzun sürmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, tahliye umudu olmaksızın ölünceye kadar hapis cezasına mahkûm edilme nedeniyle insan haysiyeti ile bağdaşmayan ceza yasağının ve adil yargılanma hakkına ilişkin diğer bazı güvencelerin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, başvurucular Zeliha Bulut, Resmiye Vatansever ve Tayyar Eroğlu'nun müdafiileri tarafından 30/4/2014 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir. Bununla birlikte başvurucu Naki Demir'in müdafii tarafından 18/8/2014 tarihinde yapılan başvuru 2014/13817 numaralı bireysel başvuru dosyasına kaydedilmiştir. 2014/13817 numaralı başvuru, incelenen başvuruyla birleştirilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Başvurucuların Yakalanmasına İlişkin Tespitler

5. İstihbari çalışmalar sonucunda 16/5/2006 tarihinde, TKP-ML KONFERANS (TİKKO) terör örgütü üyesi olduğu ve örgütün yönetiminde yer alıp genel sekreterlik görevini yürüttüğü değerlendirilen H.Ş. ve C.K. yakalanmıştır. H.Ş. ve C.K.nın yaşadıkları tespit edilen ikametgâhta yapılan aramada diğer şüphelilerle birlikte başvurucular Tayyar Eroğlu ve Naki Demir de yakalanmıştır. Başvurucuların yakalandıkları sırada E.E. ve Y.Y. adına düzenlenmiş sahte kimlikleri kullandıkları tespit edilmiştir. Başvurucu Resmiye Vatansever de aynı gün pazar yerinde alışveriş yaptığı sırada F.E. adına düzenlenmiş sahte kimlikle, başvurucu Zeliha Bulut 3/8/2006 tarihinde Cide'de S.C. adına düzenlenmiş sahte kimlikle yakalanmıştır.

6. Başvurucular Naki Demir ve Tayyar Eroğlu'nun yakalandığı ve başvurucu Resmiye Vatansever'in yaşadığı değerlendirilen ikametgâhta yapılan aramada uzun namlulu silahlar, patlayıcı maddeler ve örgütsel malzemeler ele geçirilmiştir.

B. Başvurucular Hakkında Düzenlenen İddianamelerdeki Değerlendirmeler

7. Başvurucular ve diğer şüpheliler hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun mülga 250. maddesi ile yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) soruşturma başlatılmıştır. Başvurucular hakkında farklı illerdeki Cumuriyet başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturmalar da yetkisizlik kararları ile Başsavcılığa gönderilmiştir.

8. Başsavcılık 6/10/2006 tarihinde diğer şüphelilerle birlikte başvurucuların Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, nitelikli yağma, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi, silahlı terör örgütüne üye olma, ateşli silah ve mermileri ruhsatsız olarak bulundurma ve resmî belgede sahtecilik suçlarından cezalandırılmaları talebiyle iddianame düzenlemiştir.

9. İddianamede başvurucu Naki Demir'in Muharrem kod adını kullandığı, 16/10/2001 tarihinde meydana gelen ve iki askerin hayatını kaybettiği, roketatarla yapılan saldırıya iştirak ettiği ileri sürülmüştür.

10. Aynı iddianamede başvurucu Resmiye Vatansever'in de 3/1/2006 tarihinde Z.S.nin kullandığı minibüsün zorla alınması ve Sorgun'daki bir kuyumcuda gerçekleşen yağmaya teşebbüs eylemlerine iştirak ettiği değerlendirilmiştir. Başvurucu Tayyar Eroğlu'nun ise 11/5/2006 tarihinde Ordu'daki Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) il binası ve Ülkü Ocakları Dergisi temsilciliğine bomba düzenekleri bırakılması ve patlatılması eylemlerine katıldığı iddia edilmiştir.

11. İddianamede ayrıca başvurucular Naki Demir, Resmiye Vatansever ve Tayyar Eroğlu'nun 11/4/2005 tarihinde kireç fabrikasının deposunda patlayıcı madde aranması ve fabrikada çalışan bekçinin tabancasının ve cep telefonunun silah kullanılarak zorla alınması; 21/2/2006 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi Belde Başkanlığı Bürosu girişine zaman ayarlı ve parça tesirli el bombası konulup patlatılması eylemlerine iştirak ettiği ileri sürülmüştür.

12. Ayrıca iddianamede Bahar, Nergiz ve Kezban kod adlarını kullandığı açıklanan başvurucu Zeliha Bulut'un 17/5/2003 tarihinde Eymür köyünde gerçekleşen örgüt propagandası ve yağma ile 15/10/1998 tarihinde meydana gelen role istasyonuna saldırı eylemlerine iştirak ettiği ifade edilmiştir. Buna ek olarak 14/8/1997 tarihinde gerçekleşen odun deposunun yakılması ve yağmalanması, 20/5/2003 tarihinde gerçekleşen yağma, 16/6/1994, 18/6/2002 ve 20-23/9/2002 tarihlerinde meydana gelen güvenlik güçleri ile silahlı çatışma eylemlerine iştirak ettiği iddia edilmiştir.

13. Öte yandan Başsavcılığın 22/11/2006 tarihli ikinci iddianamesiyle başvurucu Resmiye Vatansever'in Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, nitelikli yağma, silahla kasten yaralama, silahla tehdit, silahlı terör örgütüne üye olma ve ateşli silah ve mermileri ruhsatsız olarak bulundurma suçlarından cezalandırılması talep edilmiştir. Resmiye Vatansever'in 27/2/2006 tarihinde müşteki R.A.ya ait minibüsü silah zoruyla alma, silahla kasten yaralama, kendilerini takip eden polis memurlarını uzun namlulu silahla tehdit etme eylemlerine iştirak ettiği de iddia edilmiştir.

C. Kovuşturma Evresi

14. Başsavcılığın hazırladığı iddianamelerin kabulüyle açılan kamu davası 5271 sayılı Kanun'un mülga 250. maddesi ile yetkili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde (Ağır Ceza Mahkemesi) görülmüştür.

1. Tanıkların Beyanlarının Tespiti İçin Yapılan İşlemler

15. Ağır Ceza Mahkemesi 18/10/2006 tarihli tensip zaptı ile mağdur ve tanıkların beyanlarının istinabe yoluyla alınmasına karar vermiştir.

a. Savunmanın Talepleri

16. Yargılamanın 13/12/2006 tarihli ilk celsesinde başvurucular Resmiye Vatansever, Tayyar Eroğlu ve Zeliha Bulut müdafii mağdur ve tanıkların iddia ve savunma makamının hazır bulunduğu duruşmada dinlenmesini istemiştir. Aksi uygulamanın tanığa soru sorma hakkına aykırı olacağını açıklayan müdafii, tanıkların istinabe yoluyla değil duruşmada bizzat mahkeme tarafından dinlenmesini talep etmiştir. Anılan talep Ağır Ceza Mahkemesince herhangi bir açıklama yapılmaksızın reddedilmiştir. Bundan sonraki celselerde de taleplerini yineleyen başvurucular müdafii ayrıca istinabe duruşmalarının tebliğ edilmemesinden ve bu duruşmalarda usulü hatalar yapıldığından da yakınmıştır. Savunma makamının yargılama boyunca devam eden bu husustaki talepleri ayrıca bir gerekçe gösterilmeksizin reddedilmiştir.

17. Başvurucular müdafii Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu 9/2/2007 tarihli dilekçede; soruşturma evresinde tanık ve mağdurlara yaptırılan teşhislerin hukuka aykırı olduğunu, başvurucuların tek tek gösterilerek teşhis ettirildiğini ifade etmiştir. Ayrıca başvurucuların teşhislerinin usul kurallarına uygun şekilde, yargılandıkları mahkeme önünde yapılması gerektiğini ileri sürmüştür. Başvurucular müdafii 6/4/2007 tarihli dilekçesinde ise 9/2/2007 tarihli taleplerini tekrarlayarak müdafilerin bazı istinabe duruşmalarına, duruşmanın gerçekleşmesinden sonra çağrıldığını açıklamış; Ağır Ceza Mahkemesi adına tanık dinleyecek yargı merciine gönderilen tek bir fotoğraf üzerinden gerçekleştirilen teşhis işleminin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

18. Başvurucular müdafii "tevsi-i tahkikat talepleri hakkında" konulu 3/3/2011 tarihli dilekçesinde de örnekler vererek istinabe duruşmalarında usuli hatalar yapıldığından ve teşhis işlemlerinin güvenilir olmadığından yakınmıştır. Savunma makamının katılmadığı, katılsa bile tespit edilen beyanlarının güvenilirliğinin şüpheye düştüğü istinabe duruşmalarında dinlenen tanıkların yargılamayı yürüten mahkeme tarafından dinlenmesi ve teşhis işleminin duruşmada yapılmasını talep etmiştir. Ağır Ceza Mahkemesi savunmanın tevsi-i tahkikat talepleri hakkında daha önce karar verildiğini açıklayarak karar verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir. Başvurucular müdafii esas hakkındaki mütalaaya karşı hazırladığı 13/11/2012 tarihli yazılı savunmasında da benzer taleplerini tekrar etmiştir.

b. İstinabe Mahkemelerinde Beyanları Tespit Edilen Bazı Tanıklar

19. 11/5/2006 tarihinde Ordu'daki MHP il binası ve Ülkü Ocakları Dergi Temsilciliğine bomba düzenekleri bırakılması ve patlatılması eylemleriyle ilgili olarak tanık T.U.nun beyanının istinabe yoluyla alınmasına karar verilmiştir. T.U. olay tarihinde Ordu MHP İl Başkanlığında bekçi olarak çalışmaktadır. Soruşturma evresinde tanık, bombayı bırakan kişi ile karşılaştığını, ona sorular sorduğunu ve durumdan şüphelenerek onu yakalamak istemediğini ama şüphelinin kaçtığını beyan etmiştir. 19/5/2006 tarihli Canlı Teşhis Tutanağı'na göre T.U. aralarında diğer sanıkların da bulunduğu beş kişi arasından başvurucu Tayyar Eroğlu'nu teşhis etmiştir. Ordu Ağır Ceza Mahkemesi 25/6/2008 tarihli istinabe duruşmasında tanığın ifadesini almıştır. Tanık bu duruşmada, başvurucu ile karşılaştıklarında başındaki şapkayı çıkardığı için yüzünü net olarak hatırladığını, soruşturma aşamasındaki teşhisin kesin olduğunu belirtmiştir. Ayrıca başvurucunun duruşmada gösterilen fotoğrafındaki kişiyi tanıdığını, bu kişinin merdivenlerde karşılaştığı kişi olduğunu, teşhisinin kesin ve doğru olduğunu açıklamıştır. Başvurucu müdafii bu duruşmada hazır bulunmuş ve tanığa soru sorabilmiştir.

20. Başvurucu Zeliha Bulut'un katıldığı ileri sürülen, 14/8/1997 tarihinde Tekmezar odun deposunda meydana gelen terör örgütü propagandası yapma ve yağma eylemleriyle ilgili olarak istinabe yoluyla tanıklar M.E., H.M.A., A.A., H.E., S.A., Me.S., Ma.S.nin ifadeleri Tokat Ağır Ceza Mahkemesince alınmıştır. Başvuru formunun eklerinde ve gerekçeli kararda anılan tanıkların soruşturma evresindeki beyanları ya da teşhislerine ilişkin bir belge ya da açıklama bulunmamaktadır. Tokat Ağır Ceza Mahkemesi huzurundaki beyanında tanık M.E., Zeliha Bulut'un fotoğrafının gösterilmesi üzerine aradan on yıl geçtiği için kendisine doktor diye hitap edilen kadının fotoğraftaki kişi olup olmadığını söyleyemeyeceğini ifade etmiştir. Tanık H.M.A. fotoğraftaki kişinin olay tarihinde kendisiyle ilgilenen kadına benzediğini ancak aradan zaman geçmesi nedeniyle bundan emin olmadığını, tanıklar H.E. ve S.A. ise fotoğraftakinin kendilerine konuşma yapan kişiye benzediğini belirtmiştir. Bununla birlikte tanıklar Ma.S. ve A.A. fotoğraftaki kişinin kendileriyle konuşma yapan kişiye benzemediğini, Me.S. ise fotoğraftakinin kendileriyle konuşan kişi olmadığını beyan etmiştir. Başvurucu müdafii bu duruşmada hazır bulunmuş ve tanıklara soru sorabilmiştir.

21. Yine başvurucu Zeliha Bulut'un katıldığı iddia edilen, 20/5/2003 tarihinde cep telefonunun zorla alınması eylemiyle ilgili olarak mağdur O.A. soruşturma evresindeki beyanında özetle inşaatta çalıştığı sırada biri kadın dört kişinin yanına gelip cep telefonunu zorla aldığını ifade etmiş; beyanında, fotoğraf üzerinden yaptığı teşhisle telefonunu alan kişileri M. kod adlı C.G., S. kod adlı H.Y., H. kod adlı S.O. ve K. kod adlı örgüt üyesi olarak teşhis ettiğini belirtmiştir. Kovuşturma evresinde mağdur O.A.nın ifadesi istinabe yoluyla Reşadiye Asliye Ceza Mahkemesi tarafından alınmıştır. Mağdur O.A. kendisine gösterilen fotoğraftaki kişinin (Zeliha Bulut) olay yerinde gördüğü kadın olduğunu sandığını, net olarak hatırlamadığını, daha önceki teşhisinde de net olarak hatırlamadığını söylediğini belirtmiştir. Başvurucu müdafii duruşmada hazır bulunmuştur.

2. DNA Analizine İlişkin Raporlar

22. Resmiye Vatansever'in katıldığı iddia edilen, 27/2/2006 tarihinde R.A.ya ait minibüsü silah zoruyla alma, silahla kasten yaralama ve polis memurlarını silahla tehdit etme eylemleriyle ilgili DNA analizine ilişkin olarak 31/3/2006, 7/4/2006 ve 25/8/2006tarihli ekspertiz raporları düzenlenmiştir. Ekspertiz raporlarında olayın gerçekleştiği araç içinden DNA incelemesine uygun bir adet kan örneği alındığı, örneğin diğer sanık C.K.nın DNA'sıyla uyumlu olduğu tespiti yapılmıştır.

3. Başvurucuların Sorumlu Tutulduğu Eylemler ve Haklarında Kurulan Hüküm

23. Ağır Ceza Mahkemesi 13/11/2012 tarihli yirmi yedinci celsede başvurucular hakkındaki hükmü açıklamıştır. Buna göre Ağır Ceza Mahkemesi 17/5/2003, 15/10/1998, 14/8/1997, 20/5/2003, 16/6/1994 ile 18/6/2002 tarihli ve 2002 yılının Eylül ayındaki eylemlerinden dolayı başvurucu Zeliha Bulut'un anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu'nun 146. maddesinin (1) No.lu fıkrasına göre müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.

24. Ağır Ceza Mahkemesi 16/5/2006 ve 11/5/2006 tarihli eylemlerden dolayı başvurucu Tayyar Eroğlu'nun, 16/5/2006, 3/1/2006 ve 27/2/2006 tarihli eylemlerden dolayı ise başvurucu Resmiye Vatansever'in anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 309. maddesinin (1) No.lu fıkrasına göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla mahkûmiyetine hükmetmiştir. Ayrıca Resmiye Vatansever'in 3/1/2006 ve 27/2/2006 tarihli eylemlerinden dolayı nitelikli yağma suçundan iki kez 18 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.

25. Ağır Ceza Mahkemesi 6/10/2001, 11/4/2005 ve 21/2/2006 tarihli eylemlerden sorumlu tutulmadığını açıkladığı başvurucu Naki Demir'in eyleminin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğunu değerlendirerek 5237 sayılı Kanun'un 314. maddesinin (2) No.lu fıkrasına göre 12 yıl hapis cezasıyla mahkûmiyetine hükmetmiştir.

26. Ağır Ceza Mahkemesi, başvurucular Resmiye Vatansever, Tayyar Eroğlu ve Naki Demir'in kaldıkları değerlendirilen ikametgâhta yapılan 16/5/2006 tarihli aramada ele geçirilen bir M-16, Kalaşnikof marka iki silah ve iki tabancayı gerekçe göstererek vahim nitelikte silah bulundurma suçundan 10 yıl 6 ay hapis ve 675 TL adli para cezası, 1.540 gram TNT, 380 gram dinamit lokumu, dört el bombası, 37 elektrikli kapsül, bomba düzeneği, 5 kg amonyum nitratı gerekçe göstererek tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçundan 8 yıl 4 ay hapis ve 33.320 TL adli para cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar vermiştir.

27. Ağır Ceza Mahkemesi son olarak sahte kimlik belgesi kullandığını değerlendirdiği başvurucular Resmiye Vatansever, Tayyar Eroğlu ve Naki Demir'in resmî belgede sahtecilik suçundan ayrı ayrı 3 yıl 9 ay hapis cezasıyla mahkûmiyetlerine hükmetmiştir.

4. İlk Derece Mahkemesinin Başvurucular Hakkındaki Kabulü ve Değerlendirmeleri

28. Ağır Ceza Mahkemesi; başvurucular Tayyar Eroğlu, Remiye Vatansever ve Naki Demir hakkında yakalandıkları ikametgâhta ele geçirilen vahim nitelikteki silahlar ile patlayıcı maddeleri bulundurma ve sahte kimlik belgesi taşıma suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri, arama ve elkoyma tutanakları ile ekspertiz raporlarını gerekçeli kararına dayanak almıştır. Bu gerekçe ile Mahkeme, Naki Demir'in silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğini de kabul etmiştir. Gerekçeli karardaki değerlendirmelerin ilgili kısmı şöyledir:

"16.5.2006 tarihinde TKP-ML KONFERANS (TİKKO) terör örgütü militanı ve örgütün yönetiminde yer alıp genel sekreterliği görevini yürüten [...] Kod [H.Ş.] ve [...] Kod [C.K.nin] otobüs ile Kayseri iline gittiklerinin bilgisinin alınması üzerine Niğde-Kayseri Karayolu Edikli Kasabası yol ayrımında otobüste yapılan kimlik kontrolü sonucu [A.A.] sahte kimliği ile [H.Ş.], [V.D.] sahte kimliği ile [C.K.] yakalanmış bu iki sanığın oturdukları tespit edilen Niğde ili Selçuk Mahallesi [T.S. ...] adresinde yapılan operasyonda [A.K.] sahte kimliği ile [...] Kod [S.O.], [E.E.] sahte kimliği ile Sinan Kod Tayyar EROĞLU [başvurucu], [Y.Y.] sahte kimliği ile Muharrem Kod Naki DEMİR [başvurucu], [A.Ö.] sahte kimliği ile [...] Kod [Y.İ.] ile [F.E.] sahte kimliği ile Resmiye VATANSEVER [başvurucu] de pazar yerinde alışveriş yaptığı sırada yakalanmışlardır.

...

Tüm dosya kapsamından sanığın kaldığı Niğde ilindeki hücre evinde 16/05/2006 tarihli aramada 1540 gram TNT, 380 gram dinamit lokumu, 4 adet el bombası, 37 adet elektrikli kapsül, bomba düzeneği, 5 kg. amonyum nitrat ve ayrıca 1 adet M 16, 2 adet Kaleşnikof, 2 adet tabanca bulunduğu anlaşılmıştır."

29. Buna ek olarak Ağır Ceza Mahkemesi, başvurucu Tayyar Eroğlu'nun 11/5/2006 tarihinde Ordu'daki MHP il binası ve Ülkü Ocakları Dergi Temsilciliğine bomba düzenekleri bırakılması ve patlatılması eylemlerine katıldığını kabul etmiştir. Bu husustaki gerekçesinde Mahkeme, arama kapsamında elde edilenlerle olayda kullanılan patlayıcı maddelerin aynı nitelikte olmasına ve Ordu MHP İl Başkanlığında bekçi olarak çalışan T.U.nun soruşturma evresindeki canlı teşhisine dayanmıştır. Gerekçeli karardaki değerlendirmelerin ilgili kısmı şöyledir:

"İddianamenin 15. sayfasında 4 eylem isnat edilmiştir.

(...)

4-11/05/2006 tarihli eylem;

Sanık Tayyar Eroğlu'na ilişkin 11/05/2006 tarihinde Ordu ili MHP İl Binası ile ülkü ocakları dergi temsilciliğine bomba düzeneklerinin bırakılması olayına ilişkin Erzurum C.Başsavcılığının yetkisizlik kararı ve ekleri (iddianame, ifade tutanakları, tutanaklar, ekspertiz raporları, fezleke, canlı teşhis tutanağı, olay tutanağı, müşteki ifade tutanakları, bilgilendirme tutanakları)(KL.21)birlikte değerlendirildiğinde;

...

Niğde ilinde yapılan operasyon ile TKP/ ML-TİKKO -KONFERANS terör örgütüne üye 7 şüphelinin yakalandığı, sanıklara ait evlerde yapılan aramalarda ele geçirilen bomba yapımında kullanılan malzemeler ile Ordu'da meydana gelen patlamalarda kullanılan malzemelerin aynı nitelikte olduğu ve ayrıca Ordu MHP İl Başkanlığında görevli bekçinin Niğde Emniyet Müdürlüğündeki canlı teşhis tutanağında binada meydana gelen patlama olayı öncesinde şüpheli tavırları ile dikkati çeken şahsın Tayyar Eroğlu isimli sanık olduğunu teşhis ettiği anlaşıldığından sanık bu eylemden sorumlu tutulmuştur."

30. Başvurucu Resmiye Vatansever'in iştirak ettiği kabul edilen ve 3/1/2006 tarihinde gerçekleşen eylemle ilgili mahkûmiyet hükmü canlı teşhis tutanakları ile tanık ve mağdurların beyanlarına dayandırılmıştır. 27/2/2006 tarihinde gerçekleşen eylemle ilgili mahkûmiyet kararı ise genel olarak tanık beyanları ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarının 25/8/2006, 31/3/2006 ve 7/4/2006 tarihli DNA analizine ilişkin ekspertiz raporları dikkate alınarak oluşturulmuştur. Mahkemenin bu husustaki değerlendirmelerinin ilgili kısmı şu şekildedir:

"İddianamenin 14. sayfasında 4 eylem isnat edilmiştir.

...

3-Tüm dosya kapsamından sanığın kaldığı Niğde ilindeki hücre evinde 16/05/2006 tarihli aramada 1540 gram TNT, 380 gram dinamit lokumu, 4 adet el bombası, 37 adet elektrikli kapsül, bomba düzeneği, 5 kg. amonyum nitrat ve ayrıca 1 adet M 16, 2 adet Kaleşnikof, 2 adet tabanca bulunduğu anlaşılmıştır.

4-03/01/2006 tarihli eylem;

Sorgun Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 31/07/2006 tarih, 2006/14 Hz. numarası ile şüphelileri [S.O., Y.İ.], müştekileri [M.Y., İ.Y., M.E., Z.S.], suçu gasp, 6136 Sayılı Yasaya Muhalefet, hürriyeti tehdit, adam yaralama, Anayasal Düzene ve bu düzenin işleyişine karşı silahlı örgüt üyeliği, suç tarihi 03/01/2006, suç yeri Sorgun olan görevsizlik kararı ve ekinde adli rapor, ekspertiz raporu, tanık ifade tutanakları, bilgi alma tutanakları, fotoğraf teşhis tutanakları, sorgu zabıtları, şüpheli ifade tutanakları, müşteki ifade tutanakları, canlı teşhis tutanakları, olay ve yakalama tutanakları, ev arama tutanakları, fezleke, olay yeri inceleme raporu ve olay yeri krokisi(KL.11), Niğde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından tanzim edilen teşhis edenleri [A.A., İ.Y., M.E., H.B., Z.S.], teşhis edilenleri [C.K., N.D., S.O., H.Ş., T.E. ve Y.İ.] olan 19/05/2006 tarihli canlı teşhis tutanağı (KL.1), müşteki [M.E., M.Y.], tanık [A.P., G.T.] ve mağdur [Ga.T.ye] ilişkin ifade tutanağı örnekleri(KL.51)birlikte değerlendirildiğinde;

03/01/2006 tarihinde [S.O., Y.İ.] ve Resmiye Vatansever'in Yozgat ilinde müşteki [Z.S.nin] kullandığı 66 M [0...] plaka sayılı minibüsü Alaca ilçesine başsağlığına gitme bahanesiyle kiraladıkları, yolda giderken sanıkların müştekiyi silah ile etkisiz hale getirerek ellerini, ayaklarını ve ağzını bağlayıp minibüsün arkasına attıkları, minibüs ile Sorgun ilçesinde PTT caddesinde [Y.] Kuyumculuk isimli müşteki [İ. ve M.Y.nin] bulunduğu iş yerine geldikleri, sanıkların ellerinde tabanca ve uzun namlulu silahlarla kuyumcuyu soymaya çalıştıkları, bu sırada dışarıdan geçmekte olan müşteki [M.E.yi] dışarıda gözcü olarak bekleyen sanık kimliği belirsiz kadının içeriye soktuğu, sanıkların kasayı açmaya çalıştıkları, başaramayınca ateş ederek dışarıya doğru çıktıkları, müşteki [M.nin] atılan kurşunlar nedeniyle yaralandığı, sanıkların olay yerinden geldikleri minibüs ile kaçtıkları, akabinde minibüsün terkedilmiş olarak bulunduğu anlaşılmıştır. Teşhis tutanaklarından sanığın bu eyleme katıldığı anlaşıldığından sanık bu eylemden sorumlu tutulmuştur.

...

27/02/2006 tarihli eylem;

Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarının 25/08/2006 tarih ve 2006/012750 vaka nolu olarak tanzim edilen, 27/02/2006 günü Cihanbeyli ilçesi Karşıyaka mahallesi Sığırcık yolu üzerinde meydana gelen silahla yaralama ve gasp olayı ile ilgili DNA analizine ilişkin ekspertiz raporu.(KL.43), Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarının 31/03/2006 tarih ve 2006/003252 vaka nolu olarak tanzim edilen, 27/02/2006 günü Cihanbeyli ilçesi Sığırcık yolu üzerinde meydana gelen silahla yaralama vegasp olayı ile ilgili DNA analizine ilişkin ekspertiz raporu.(KL.43), Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarının 07/04/2006 tarih ve 2006/003442 vaka nolu olarak tanzim edilen, 27/02/2006 günü Cihanbeyli ilçesinde meydana gelen silahla adam yaralama vegasp olayı ile ilgili DNA analizine ilişkin ekspertiz raporu.(KL.43), [...] Cihanbeyli İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından 01/03/2006 tarihinde tanzim edilen [R.A.nın] [A.D. ve H.D.yi] teşhisine ilişkin teşhis tutanağı.(KL.43), Aksaray İl Emniyet Müdürlüğü tarafından 28/02/2005 tarihinde düzenlenen [A.A.ya] yaptırılan [A.D.yi] teşhise ilişkin fotoğraf teşhis tutanağı.(KL.43), Aksaray İl Emniyet Müdürlüğü tarafından 01/03/2006 tarihinde düzenlenen [A.A.ya] yaptırılan [A.D. ve H.D.nin] teşhisine ilişkin fotoğraf teşhis tutanağı (KL.43), Cihanbeyli İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından 28/02/2006 tarihinde tanzim edilen [T.T., A.F. ve M.A.nın] [A.D.yi] teşhisine ilişkin teşhis tutanağı.(KL.43) birlikte değerlendirildiğinde,

Sanıklar [C.K. ve S.O.nun] Cihanbeyli'de minübüscülük yapan müşteki [R.A.ya] Hodoğlu Köyü'nde cenazeye gideceklerini götürüp götüremeyeceğini sordukları, müştekinin gidebileceğini söylemesi üzerine 100,00 TL.'ye anlaştıkları, ilçe merkezinden dışarı çıktıktan sonra sanık [C.nin] tuvalet ihtiyacı olduğunu söyleyerek [R.nin] durmasını istediği, [C.nin] araçtan indiği,bu sırada sanık [S.nin] tabancayı müştekiye doğrulttuğu, [C.nin] de aracın öbür tarafından müştekiye silahını gösterdiği ve müştekiye aracın arkasına geçmesini ve uslu uslu oturmasını söyledikleri, şikayetçinin müştekiyi kendisini bırakmalarını, aracı alıp götürmelerini istediği, bunun üzerine müştekinin elini bağlayıp arka koltuğa yatırdıkları ve [S.nin] aracı kullanmaya başladığı, bir süre sonra müştekinin sanık [C.ye] mukavemet göstermesi üzerine sanık [C.yle] boğuştukları, bu esnada [S.nin] aracı durdurup müştekiye 3 el ateş ettiği ve müştekinin hayati tehlikeye maruz bırakmadan 10 gün iş ve güç kaybına sebep olarak basit tıbbi müdahale ile iyileşebilecek şekilde yaralandığı ve müştekinin kendisini camdan dışarı attığı, daha sonra sanıkların minübüsü alarak yollarına devam ettikleri, bu esnada müştekinin emniyete olayı ihbar ettiği ve emniyetin yolda tertibat aldığı, yolda sanıkların 26/02/2006 tarihinde [A.D.] sahte kimliği ile kiraladıkları ve arkadan takip eden Resmiye Vatansever'in kullandığı Opel marka araca bindikleri ve hızla trafik ekiplerinin yanından geçtikleri, polis memurları [T.T. ve A.F.nin] aracı takip ettikleri, sanıklardan [C.nin] uzun namlulu silahı aracın camından çıkarıp trafik ekibini tehdit ettiği ve aracın Konya ili Karapınar ilçesinde terkedilmiş şekilde bulunduğu ve sanıkların daha sonra 16/05/2006 tarihinde Niğde'de yakalandıkları anlaşılmıştır."

31. Öte yandan gerekçeli kararda başvurucu Zeliha Bulut'un 17/5/2003, 15/10/1998, 14/8/1997, 20/5/2003, 16/6/1994, 18/6/2002 tarihli eylemlerle 2002 yılının Eylül ayında gerçekleşen birden fazla eyleme iştirak ettiği kabul edilmiştir. Başvurucu Zeliha Bulut hakkındaki mahkûmiyet hükmü, katıldığı kabul edilen eylemlerin tümü değerlendirilmek suretiyle oluşturulmuştur. Mahkeme, mahkûmiyet kararına konu eylemlere katıldığına dair kabulünün sebeplerini ayrı ayrı açıklamıştır.

32. Anılan karara göre özetle başvurucu Zeliha'nın Bulut'un, örgüt üyesi olduğu kabul edilen kişilerin şüpheli sıfatıyla tespit edilen ifadelerine dayanılarak 17/5/2003, 15/10/1998, 14/8/1997, 16/6/1994 ve 18/6/2002 tarihli eylemlere iştirak ettiği kabul edilmiştir. Buna ek olarak 14/8/1997 tarihli eylem bakımından olayın gerçekleştiği odun deposunda çalışan tanıkların beyanları da değerlendirilmiştir.

33. Öte yandan gerekçeli kararda başvurucunun 20/5/2003 tarihinde gerçekleştiği kabul edilen yağma suçunu işlediğine dair kabul, suçun mağduru O.A.nın teşhis ve beyanlarına dayanmıştır. Son olarak başvurucu Zeliha Bulut'un 2002 yılının Eylül ayında gerçekleşen birden fazla eyleme iştirak ettiğine dair kabulün tanık ve mağdurların teşhis ve beyanlarına göre oluşturulduğu açıklanmıştır. Mahkemenin bu husustaki değerlendirmelerinin ilgili kısmı şöyledir:

"Sanığın 1992 yılında örgüte katılarak TKP-ML-TİKKO KONFERANS terör örgütü içerisinde Tokat-Sivas-Giresun-Kırıkkale ve Amasya illeri kırsal alanında silahlı çatışmalara girdiği Nergiz-Bahar-Kezbankod isimlerini kullandığı, kaleşnikof marka uzun namlulu silah ile Diktiriyof marka tabanca taşıdığı, zaman zaman ... (K) [H.Ş.nin] grubu ile birlikte hareket ettiği ve faaliyetlerde bulunduğu, Kastamonu Cide ilçesinde 03/08/2006 günü [A.A.nın] ikamet ettiği evde yapılan aramada yakalanarak gözaltına alındığı, yapılan üst aramasında kendine ait fotoğrafta [S.C.] adına düzenlenmiş sahte kimliğin bulunduğu, sahte kimlik kullanmakla ilgili olarak Cide C.Savcılığınca soruşturmanın sürdürüldüğü anlaşılmıştır.

İddianamenin 15. ve 16. sayfalarında 7 eylem isnat edilmiştir.

1-17/05/2003 tarihli eylem;

...

27.05.2003 tarihinde Reşadiye İlçe Jandarma Komutanlığınca ifadesi alınan [...](K) [C.A.] ifadesinin 9. sayfasında 17 Mayıs 2003 tarihinde Eymir köyüne giderken yaşlı bir köylüile ... (K), Nergiz (K) [başvurucu Zeliha] ve ...(K)'un görüşme yaptığını, bu görüşme sonrasında Eymir köyü ile ilgili bilgi aldıktan sonra aynı gün Eymir köyüne girdiklerini, burada köylüleri cami önünde toplayarak Ajitasyon ve propaganda yaptıklarını, kendisi, ...(K), ...(K) ve ...(K) ile birlikte caminin etrafında emniyetçi olarak beklediklerini, propaganda ...(K) tarafından yapıldığını, diğer örgüt mensuplarının da...(K) sorumluluğunda köyün dışında takviye olarak beklediklerini, köyden 20 kg kadar un ve biraz tuz alarak ayrıldıklarını, birkaç gün hiçbir yere uğramadan Eymir köyünden aldıkları erzak ile ihtiyaçlarını gidererek Danişment köyü civarında saklandıklarını beyan etmiştir.

... sanık bu eylemden sorumlu tutulmuştur.

2-15/10/1998 tarihli eylem;

...

19/03/1999 tarihinde yakalanan ...(Kod) [M.G.nin] Tokat İl Jandarma Komutanlığında alınan ifadesinin 12. sayfasında Tokat ili Topçam Bölgesi Role yakınlarında 6-7 gün kaldıktan sonra 3 gruba ayrıldıklarını, ...(K) liderliğindeki 1. Grup içerisinde Bahar(K)'un [başvurucu Zeliha] Maraşlı olduğunu ve ailesinin İstanbul ilinde ikamet ettiğini, esmer , kıvırcık saçlı iri yapılı 24-25yaşlarında diktiriyof marka tabanca taşıdığını,

...

02/12/1998 tarihinde [...](K) [Y.Ş.nin] Tokat İl Jandarma Komutanlığı'nda alınan ifadesinin9. sayfasında: 15/10/1998 günü Tokat Merkez Göltepe Role istasyonunun silahla taranması ve taciz eylemini [...](K), Bahar(K), [...](K), [...](K)'un gözetleme grubu içerisinde yer aldığı, aynı sayfada Tokat Merkez Eskiköy'deki güvenlik güçlerine taciz eylemini [...](K) sorumluğunda Bahar(K), [...](K), [...](K) ve [...](K)'un katıldığını beyan etmiştir.

...

Tüm dosya kapsamından sanık bueylemden sorumlu tutulmuştur.

3-13-14/08/1997 tarihli eylem;

13-14/08/1997 tarihinde Tekmezar odun deposunda meydana gelen terör örgütü propagandası yapmak ve gasp olayına ilişkin olay tutanakları(Tanıklar [M.E., H.M.A., A.A., S.A., M.S., Ma.S., Ş.S., Z.A., C.Ş.,Ö.A., H.E., Ha.E., Se.A., K.T., H.A., Sey.A., M.C., M.L.nin] ifadeleri, olay yeri tespit tutanağı, olay yeri krokisi,(KL.15-İ, 51), [M.D.nin] ifadeleri (KL.19-D, 32), [S.G.nin] ifadeleri (KL. 2, 3, 19-I, 22, 28, 31), Sanıkların katıldıkları eylemlerle ilgili olarak örgüt mensubu ... kod adlı [K.E.ye] ait ifade tutanağı (KL.2, 32), [Ş.A.nın] ifadeleri (KL.2, 19-H, 28, 31) birlikte değerlendirildiğinde;

10/08/1998 tarihinde ...(K) [S.G.nin] Tokat İl Jandarma Komutanlığı'nda alınan ifadesinin 10.ve 11. sayfalarında; 13/08/1997 günü Topçam Bölgesinde Tekmezar Orman Deposunun basılması eylemine ...(K) liderliğindeki grubun içerisinde Bahar(K) adıyla yer aldığını, ... olaydan sonra gasp edilen silah, telsiz, kimlik ve dokümanların ...(K) ve ...(K) tarafından tehdit ve baskı yoluyla alındığını, orman deposu çalışanları bir odaya toplanarak ...(K) ve Bahar(K) tarafından propaganda çalışması yapıldığını, eylem sonrası bölgeden ayrılmadan önce Bahar(K) ve ...(K) tarafından ayrıca binaya roket atışı gerçekleştirildiğini, eylemin görüntüsünü video kamera ile tespit ettiklerini, gruplar bir araya toplandıktan sonra bu görüntüleri izlediklerini, duvarlara yazılamanın ...(K) tarafından gerçekleştirildiğini, eylemden sonra ...(K)'un beraberinde getirmiş olduğu kapalı minibüs ile Boğalı bölgesinde bulunan grubun yanına gittiklerini beyan etmiştir.

10/08/1998 tarihinde ...(K) [Ş.A.nın] Tokat İl Jandarma Komutanlığı'nca alınan ifadesinin 5. sayfasında Topçam Bölgesi Tekmezar Orman Deposunun basılması eylemine ...(K) liderliğinde grup içerisinde Bahar(K)'un bulunduğunu beyan etmiştir.

13/03/1999 tarihinde ...(K) [K.E.nin] Ankara Emniyet Müdürlüğünde alınan ifadesinin 5 . Sayfasında; ... Tokat Merkez Tekmezar Orman Deposunun tahrip edileceğini tecrübe için kendisinin de katılmasını, Bahar(K) ile birlikte eylemde gözcülük yapmasını söylediğini, eylem sırasında Bahar(K) ile kapıyı tuttuklarını ve içeride bulunan şahısları dışarı çıkarttıkları,

İfadesinin 6. sayfasında; Tokat, Topçam Tekmezar Orman İşletmesi depolarının tahrip edilmesi eylemine ..., Bahar(K), ...(K) katıldığını beyan etmiştir.

...(K) M.D.nin 11/10/1999 tarihinde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde alınan ifadesinin 4.sayfasında, Tokat ili Yaylacık(Tekmezar) Orman Deposunun basılması olayı ... bu eyleme katılanlar arasında kendisinin, Bahar(K)'un ve 9 kişinin olduğunu beyan etmiştir.

... sanığın bu eyleme katıldığından bu eylemden sorumlu tutulmuştur.

4-20/05/2003 tarihli eylem;

20/05/2003 tarihinde Baydarlı Kasabasında meydana gelen örgüt propagandası ve mağdur [O.A.nın] cep telefonunu gasp suçuna ilişkin evrakın olay tutanakları(KL.15-B) birlikte değerlendirildiğinde;

... mağdur [O.A.ya] terör örgütü mensuplarına ait fotoğraflar gösterildiğinde sanıklar Zeliha Bulut, ...(K) [C.G.], ...(K) [H.Y.], ...kod, ...(K) [S.O.yu] teşhis ettiği anlaşıldığından sanık bu eylemden sorumlu tutulmuştur.

5-16/06/1994 tarihli eylem;

16/06/1994 günü saat 22.00 sıralarında Tokat ili Reşadiye ilçesi, Gökköy köyü Mahmut'un yaylası tabir edilen bölgede yapılan pusu sırasında bir grup teröristle sağlanan sıcak temasla ilgili ... değerlendirildiğinde;

17/03/1997 yılında yakalanan ...(K) [A.E.] ifadesinde; ... eylem grubunda bulunan terör örgütü mensuplarının [...](K) [M.Ç.], [...](K) [A.G.], [...](K) [H.Ş.], [...](K) [A.C.], ...(K) [E.Ö.], ...(K) [Y.İ.], ...(K) [G.K.], Bahar (K) Zeliha Bulut'un olduğunu beyan etmiştir.

30/10/1997 yılında İstanbul ilinde yakalanan ...(K) [M.K.] ifadesinde; ... eylem grubunda bulunan terör örgütü mensuplarının ...(K) [M.Ç.], ...(K) [A.G.], ...(K) [H.Ş.], ...(K) [A.C.], ...(K) [E.Ö.], ...(K) [Y.İ.], ...(K) [G.K.], Bahar (K) Zeliha Bulut'un olduğunu, bir süre sonra eylem grubunun Almus-Çambulak Köyü halkından İsmail Karaca isimli şahsı infaz ettikleri, 16/07/1994 gününde Reşadiye-Beşdere köyünde bekçi tüfeğinin gasp edilmesi olayı ile 15/06/1994 günü güvenlik kuvvetleri ile çatışma olayını yaptıklarının anlatıldığını beyan etmiştir.

31/01/1997 yılında İstanbul ilinde yakalanan ...(K) [D.Ö.] ifadesinde ... kim tarafından öldürüldüğünü bilmediğini, kendisine açıklanmadığını, ancak grup içerisinde bu iki olayın TKP/ML TİKKO (Darbeciler) KONFERANS EYLEM gurubu kanadınca yapıldığı, eylem grubunun ...(K) [M.Ç.], ...(K) [A.G.], [...](K) [H.Ş.], ...](K) [A.C.], ...(K) [E.Ö.], ...(K) [Y.İ.], ...(K) [G.K.], Bahar (K) Zeliha Bulut'tan oluştuğunu beyan etmiştir.

... sanık bu eyleme katıldığından bu eylemden sorumlu tutulmuştur.

6-18/06/2002 tarihli eylem;

Mesudiye Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gönderilen 18/06/2002 tarihli Arpalan Köyü Fattalfeliti mevkiinde İğdir Ormanları güvenlik güçleri ile ilgili silahlı çatışma olayı ... değerlendirildiğinde;

14/08/2003 tarihinde ...(K) [C.K.nın] Reşadiye İlçe Jandarma Komutanlığı'nca alınan ifadesinin 30. sayfasında; 18 Haziran 2002 tarihlerinde Ordu Mesudiye İğdir ormanları bölgesinde silahlı çatışmada 22 örgüt mensubu içerisinde Bahar (K) Zeliha Bulut isimli örgüt mensubunun da bulunduğunu beyan etmiştir.

...(K) [C.G.] Tokat Emniyet Müdürlüğü'nde verdiği 29/08/2004 tarihinde verdiği ifadesinin 23.sayfasında; 18/06/2002 tarihinde Ordu ili Mesudiye Arpalan Köyü İğdir ormanları bölgesinde güvenlik kuvvetleri ile silahlı çatışma eylemine katılanlar arasında ...(K) [H.Ş.], ...(K) [Y.İ.] ve kendisinin de yer aldığını, çatışma İğdir ormanları bölgesinde konakladıkları esnada askerin kendisini fark edip ateş etmesi sonucunda kendilerinin de ateşle karışılık verdiklerini, kendilerinden veya askerden ölen veya yaralanan olmadığını ancak bırakıp kaçtıklarını malzemelerin güvenlik güçlerinin eline geçtiğini beyan etmiştir.

Ordu ili Mesudiye ilçesi, Arpalan Köyü, Fettalfeliti mevkiinde güvenlik güçleri ile kısa süreli çatışma olayının olduğu, sanığın bu eyleme katıldığı anlaşıldığından sanık bu eylemden sorumlu tutulmuştur.

7-Eylül 2002 tarihli eylemler;

23/09/2002 tarihli şüpheliler [H.Ş., Y.İ., S.O.] ve Zeliha Bulut'a ilişkin Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararı ve ekleri (birleştirme kararı, fezlekeler, olay yeri tespit ve inceleme tutanakları, ifade tutanakları, teşhis tutanakları ([Ş.K.,M.B.,M.Y., F.Ö., Ş.Ö.,A.E., F.D., K.S., Y.S., S.D., F.S., H.K., H.S.S., İ.Ç.])(KL.21) birlikte değerlendirildiğinde;

Sanıklar [H.Ş., Y.İ., S.O.] ve Zeliha Bulut'un Ordu ili, Mesudiye ilçesinde kırsal kesimde Eylül 2002 ayı içinde Mesudiye ilçesi kırsalında değişik tarihlerde Esatlı, Balıklı, Aşağıgökçe, Herközü, Karaçören köylerine gruplar halinde silahlı olarak gelip girdikleri evlerde terör örgütü lehine siyasi propaganda yaptıkları ayrıca köy halkından erzak temin ettikleri anlaşıldığından sanık bu eylemden sorumlu tutulmuştur.

SONUÇ OLARAK;

i-Sanık hakkında 06/10/2006 tarihli iddianamede 17/05/2003, 15/10/1998, 13-14/08/1997, 20/05/2003, 16/06/1994, 18/06/2002, Eylül 2002 tarihli eylemlere katıldığı sübuta erdiğinden ve bu eylemler bir bütün olarak vahim nitelikte olduğundan sanığın üzerine atılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs suçunu işlediği sübuta erdiği için 765 Sayılı TCK'nundaki 146/1. maddesi uyarınca cezalandırılması cihetine gidilmiştir."

5. Savunmanın Temyiz Talepleri ve Yargıtayın Değerlendirmeleri

34. Başvurucular Resmiye Vatansever, Tayyar Eroğlu ve Zeliha Bulut'un müdafii mahkûmiyet kararına karşı 27/11/2013 tarihli dilekçeyle temyiz yoluna başvurmuştur. Temyiz dilekçesinde diğer hususların yanında mağdur ve tanıkların istinabe yoluyla farklı yargı çevrelerinde kurulu mahkemelerde dinlendiğini, yargılamanın taraflarının anılan beyan delillerine doğrudan temas edemediğini, savunmanın mağdur ve tanıklara soru sorabilme hakkının ihlal edildiğini belirtmiştir. İstinabe duruşmalarının birçok açıdan ceza muhakemesi kurallarına aykırı olarak icra edildiğini, başvurucuların sorguları yapılmadan tanıkların dinlenmesinin ceza yargılamasındaki usule aykırı olduğunu, soruşturma evresinde ve istinabe duruşmalarında başvurucuların tek tek gösterilerek teşhis ettirilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca ilk derece mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu ifade ettiği dilekçede 3/3/2011 tarihli dilekçesindeki taleplerin gerekçesiz olarak reddedilmesinden, farklı soruşturmalarda maddi ve manevi cebir ile tespit edilen gerçeğe aykırı ifadelerin mahkûmiyet kararında esas alınmasından yakınmıştır.

35. Başvurucu Naki Demir'in müdafii 25/11/2013 tarihli dilekçeyle temyiz kanun yoluna başvurmuş; başvurucunun misafir olarak kaldığı ikametgâhta ele geçirilen silah ve patlayıcı eşyanın gerekçe gösterilerek cezalandırıldığını, takdirî indirim nedenlerinin uygulanmadığını, suçun unsuru olan silahın vahamet arz ettiği kabul edilerek ve yetersiz gerekçeyle alt sınırdan uzaklaşıldığını ileri sürmüştür. Ayrıca cezalandırmanın fikrî içtima kurallarına aykırı şekilde yapıldığını, başvurucunun kullandığı ispatlanamayan sahte kimlik gerekçe gösterilerek cezalandırıldığını belirtmiştir. Bunun yanında tanık dinletme, delil toplanması ve savunma yapmak için süre verilmesi taleplerinin reddedilerek savunma hakkının kısıtlandığını iddia etmiştir.

36. Yargıtay 9. Ceza Dairesi 30/12/2013 tarihinde başvurucular Resmiye Vatansever, Tayyar Eroğlu ve Zeliha Bulut hakkında Anayasa'yı ihlal etme, başvurucu Naki Demirhakkında silahlı terör örgütüne üye olma, Tayyar Eroğlu, Remiye Vatansever ve Naki Demir hakkında 10/7/1953 ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'a aykırılık, patlayıcı madde bulundurma, resmî belgede sahtecilik ile başvurucu Resmiye Vatansever hakkında 27/2/2006 tarihli yağma suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin onanmasına karar vermiştir. Bununla birlikte Resmiye Vatansever hakkında 3/1/2006 tarihli yağma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü, delil yetersizliği gerekçesiyle beraat kararı verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.

37. Başvurucular Resmiye Vatansever, Tayyar Eroğlu ve Zeliha Bulut'un müdafii kendisine tebliğ edilmediğini belirttiği Yargıtay kararını haricen öğrendiğini açıklayarak 30/4/2014 tarihinde, Yargıtay kararını 18/7/2014 tarihinde tebliğ alan başvurucu Naki Demir'in müdafii de 18/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

38. 765 sayılı mülga Kanun’un 146. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisini iskata veya vazifesini yapmaktan men’e cebren teşebbüs edenler, ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına mahkum olur."

39. 5237 sayılı Kanun'un "Anayasayı ihlal" kenar başlıklı 309. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.

 (2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.

..."

40. 5237 sayılı Kanun'un "Silâhlı örgüt" kenar başlıklı 314. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 (2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.

..."

41. 5271 sayılı Kanun'un "Sanığın savunma delillerinin toplanması istemi" kenar başlıklı 177. maddesi şöyledir:

"(1) Sanık, tanık veya bilirkişinin davetini veya savunma delillerinin toplanmasını istediğinde, bunların ilişkin olduğu olayları göstermek suretiyle bu husustaki dilekçesini duruşma gününden en az beş gün önce mahkeme başkanına veya hâkime verir.

 (2) Bu dilekçe üzerine verilecek karar, kendisine derhâl bildirilir.

 (3) Sanığın kabul edilen istemleri, Cumhuriyet savcısına da bildirilir."

42. 5271 sayılı Kanun’un "Tanık ve bilirkişinin naiple veya istinabe yoluyla dinlenilmeleri" kenar başlıklı 180. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Hastalık veya malûllük veya giderilmesi olanağı bulunmayan başka bir nedenle bir tanık veya bilirkişinin uzun ve önceden bilinmeyen bir zaman için duruşmada hazır bulunmasının olanaklı bulunmayacağı anlaşılırsa, mahkeme onun bir naiple veya istinabe yoluyla dinlenmesine karar verebilir.

 (2) Bu hüküm, konutlarının yetkili mahkemenin yargı çevresi dışında bulunmasından dolayı getirilmesi zor olan tanık ve bilirkişinin dinlenmesinde de uygulanır.

...

(5) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre tanık veya bilirkişinin aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenebilmeleri olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak ifade alınır. Buna olanak verecek teknik donanımın kurulmasına ve kullanılmasına ilişkin esas ve usuller yönetmelikte gösterilir."

43. 5271 sayılı Kanun’un "Doğrudan soru yöneltme" kenar başlıklı 201. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Cumhuriyet savcısı, müdafi veya vekil sıfatıyla duruşmaya katılan avukat; sanığa, katılana, tanıklara, bilirkişilere ve duruşmaya çağrılmış diğer kişilere, duruşma disiplinine uygun olarak doğrudan soru yöneltebilirler. Sanık ve katılan da mahkeme başkanı veya hâkim aracılığı ile soru yöneltebilir. Yöneltilen soruya itiraz edildiğinde sorunun yöneltilmesinin gerekip gerekmediğine, mahkeme başkanı karar verir. Gerektiğinde ilgililer yeniden soru sorabilir."

44. 5271 sayılı Kanun’un "Delillerin ortaya konulması ve reddi" kenar başlıklı 206. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:

"Cumhuriyet savcısı ile sanık veya müdafii birlikte rıza gösterirlerse, tanığın dinlenmesinden veya başka herhangi bir delilin ortaya konulmasından vazgeçilebilir."

45. 5271 sayılı Kanun’un "Duruşmada anlatılması zorunlu belge ve tutanaklar" kenar başlıklı 209. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Naip veya istinabe yoluyla sorgusu yapılan sanığa ait sorgu tutanakları, naip veya istinabe yoluyla dinlenen tanığın ifade tutanakları ile muayene ve keşif tutanakları gibi delil olarak kullanılacak belgeler ve diğer yazılar, adlî sicil özetleri ve sanığın kişisel ve ekonomik durumuna ilişkin bilgilerin yer aldığı belgeler, duruşmada anlatılır."

46. 5271 sayılı Kanun’un "Duruşmada okunmayacak belgeler" kenar başlıklı 210. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez."

47. 5271 sayılı Kanun’un "Delilleri takdir yetkisi" kenar başlıklı 217. maddesi şöyledir:

"(1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.

(2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir."

B. Uluslararası Hukuk

1. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

48. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "Adil yargılanma hakkı" kenar başlıklı 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (d) bendi şöyledir:

"Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir:

...

d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında davet edilmelerinin ve dinlenmelerinin sağlanmasını istemek."

2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihadı

49. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Fikret Karahan/Türkiye (B. No: 53848/07, 16/3/2021) kararında; beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanıkların sanık müdafiinin katıldığı ancak sanığın hazır bulunmadığı duruşmada dinlenmesinin yargılamanın adilliğini zedeleyip zedelemediğini değerlendirmiştir. Anılan karardaki belirlemelere göre silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılanan başvurucu, tanık E.A.nın gerçekleştirdiği fotoğraf teşhis işlemi ile soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki beyanlarına dayanılarak cezalandırılmıştır (Fikret Karahan/Türkiye, § 54). Somut olayda E.A. yargılamanın yapıldığı mahkeme tarafından duruşmada dinlenmiştir. Tutuklu olarak yargılanan başvurucu ise E.A.nın beyanlarının tespit edildiği celsede hazır edilmemiştir. E.A.nın başvuranın huzurunda dinlenmemesi için iyi bir neden olduğuna dair bir tespite ulaşamadığını açıklayan AİHM, E.A.nın soruşturma aşamasındaki beyanının mahkûmiyet kararının verilmesinde belirleyici delil olarak kullanıldığını kabul etmiştir (Fikret Karahan/Türkiye, §§ 42-46).

50. AİHM Fikret Karahan/Türkiye kararında; beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanığın yargılamayı yürüten mahkeme huzurunda, sanığın katılmadığı celsede dinlenmesinin olumsuz sonuçları olacağını kabul etmiştir. AİHM bu durumda tanığın sanık müdafiinin hazır bulunduğu ve soru sorma imkânına kavuştuğu bir celsede dinlenmiş olmasının ortaya çıkan olumsuzların telafisi için yeterli düzeyde dengeleyici bir güvence olup olmayacağını tartışmıştır (Fikret Karahan/Türkiye, §§ 47-55). Öncelikle AİHM, sanığın katılmadığı bir celsede müdafiinin tanığa doğrudan soru sorabilmesinin bazı durumlarda yeterli bir karşı dengeleyici güvence olabileceğini kabul etmiştir (Fikret Karahan/Türkiye, § 54). Bununla birlikte AİHM bahsi geçen güvencenin yeterli düzeyde dengeleyici olup olmadığına karar verirken mahkûmiyet kararına esas alınan tanık beyanının güvenilirliğini sarsan unsurların bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiğini ifade etmiştir. Somut olayda tanığın bilgi sağlaması karşılığında etkin pişmanlık düzenlemelerine göre belirli avantajlardan yararlanma imkânının doğduğuna ve duruşmada kendisine gösterilen fotoğraftaki kişinin başvurucu olduğundan emin olmadığına dair beyanına vurgu yapan AİHM, anılan delilin güvenilirliğinin zayıfladığını kabul etmiştir (Fikret Karahan/Türkiye, §§ 50-52).

51. AİHM, yargılamayı yürüten mahkeme huzurunda dinlenmesine bağlı olarak tanığın tavrı ve güvenilirliği hakkında gözlem yapma fırsatına sahip olunduğunu kabul etmiştir. Ayrıca kararda tanığın dinlendiği celsede başvurucu müdafiinin hazır bulunmasının bazı durumlarda savunma haklarının gözetilmesi bakımından yeterli olabileceğini de belirtmiştir. Buna ek olarak başvuranın tanığın beyanlarından haberdar olduğunu, bunların doğruluğuna ve güvenilirliğine itiraz etme, olaylara ilişkin kendi yorumunu sunma fırsatına sahip olduğunu da ifade etmiştir (Fikret Karahan/Türkiye, § 54). Bununla birlikte ceza yargılamasının merkezinde başvurucunun fiziksel teşhisinin bulunduğunu ve bu hususta bir belirsizliğin oluştuğunu düşünen AİHM, anılan belirsizliğin müdafinin tanığı sorgulayabilmesiyle ortadan kaldırılamayacağını kabul etmiş; canlı teşhisin önemli rol oynadığı ve teşhisle ilgili belirsizliğin bulunduğu davalarda başvurucunun tanığın beyanlarının tespit edildiği duruşmada bizzat bulunmasının büyük önem taşıdığını açıklamıştır (Fikret Karahan/Türkiye, § 55).

52. Tanık sorgulama hakkı yönünden ilgili uluslararası hukuk için ayrıca bkz. Abdulkerim Kahraman, B. No: 2020/37267, 11/5/2023, §§ 27, 28; Nurcan Gülabi, B. No: 2015/15355, 23/5/2018, §§ 24-27.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

53. Anayasa Mahkemesinin 25/3/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucu Resmiye Vatansever Yönünden

54. Başvurucu; mahkûmiyet kararının gerekçesinin bulunmadığını, deliller, savunmalar ve suçun unsurları tartışılmadan mahkûmiyetine karar verilmesi, mahkûmiyet kararının gerekçesinde suçun işlendiğine dair somut delillerin gösterilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

55. Başvurucunun anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, 27/2/2006 tarihli eyleminden dolayı nitelikli yağma, vahim nitelikte silah bulundurma, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması ve resmî belgede sahtecilik suçlarından mahkûmiyetine karar verilmiştir. Başvurunun bu kısmında gerekçeli karar hakkının ihlal edilip edilmediği, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve 27/2/2006 tarihli eylemden dolayı nitelikli yağma suçlarından kurulan hüküm ve gerekçesi dikkate alınarak değerlendirilecektir.

56. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

57. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, kişilerin hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve bu amaca uygunluk yönünden yargılamanın denetlenmesini amaçlamaktadır. Mahkeme kararlarının, davanın temel maddi ve hukuki sorunları ile taraflarca ileri sürülen ve davanın sonucunu etkileyen iddia ve itirazlar hakkında delillerle bağ kurulmak suretiyle yeterli gerekçe içermesi zorunludur. Uyuşmazlığın hukuki ve maddi sorunlarıyla ilgisiz değerlendirmelere kararda yer verilmesi de gerekçeli karar hakkıyla bağdaşmamaktadır. Karar gerekçesinin belirtilen unsurları taşıması, yargılamanın adil yargılanma hakkı güvencelerine uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin taraflarca öğrenilmesini sağladığı gibi ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).

58. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan merciin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterli görülebilir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan veya ancak ilk defa kanun yolu merciine ileri sürülebilecek nitelikteki esaslı iddia ve itirazların kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açabilir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Mehmet Yavuz [1.B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51).”

59. Somut olayda ilk derece mahkemesi vahim nitelikte kabul ettiği 3/1/2006 ve 27/2/2006 tarihli eylemlere Resmiye Vatansever'in de katıldığını kabul ederek anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve nitelikli yağma (iki kez) suçlarından mahkûmiyet kararı vermiştir. Anılan kararı temyizen inceleyen Yargıtay 3/1/2006 tarihli eylemle ilgili olarak başvurucu hakkında yağma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar vermiştir. Kararda başvurucunun 3/1/2006 tarihli eyleme katıldığına dair delil bulunmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerektiğini açıklamış; başvurucu hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve 27/2/2006 tarihli olayla ilgili nitelikli yağma suçlarından kurulan mahkûmiyet kararlarını onamıştır (bkz. § 36).

60. Şu hâlde başvurucunun anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve nitelikli yağma suçlarından cezalandırılmasının gerekçesinin 27/2/2006 tarihli eyleme iştirak ettiği yönündeki kabul olduğu anlaşılmaktadır (bkz. §§ 24, 30).

61. İlk derece mahkemesi başvurucunun 27/2/2006 tarihli eyleme katıldığını kabul ederken DNA analizine ilişkin 31/3/2006, 7/4/2006 ve 25/8/2006 tarihli ekspertiz raporlarına (bkz. § 22), R.A., A.A., T.T., A.F. ve M.A.nın yaptığı, başvurucuyla ilgili herhangi bir tespit içermeyen teşhis işlemlerine dayandığını açıklamıştır (bkz. § 30).

62. Öncelikle gerekçeli kararda R.A., A.A., T.T., A.F. ve M.A.nın başvurucuyu teşhis ettiğine dair bir belirleme yapılmamıştır. Buna ek olarak başvurucunun atıf yapılan DNA analizine ilişkin 1/3/2006, 7/4/2006 ve 25/8/2006 tarihli ekspertiz raporlarındaki hangi tespite dayanılarak suçlu bulunduğu da açıklanmamıştır. Ayrıca Yargıtay kararında da ilk derece mahkemesinin kabulünden farklı olarak yeni bir değerlendirme yapılmamıştır.

63. İlk derece mahkemesinin mahkûmiyet kararında, ekspertiz raporlarının tarih ve sayılarına ve teşhis işlemlerine yer verilmiş ancak belirtilen işlem ve raporların başvurucuyla olan ilgisi açıklanmamıştır. Bu kapsamda Ağır Ceza Mahkemesinin başvurucunun eylem ve davranışlarını 27/2/2006 tarihinde gerçekleşen nitelikli yağma suçuna iştirak ettiğini gösteren delillerle ilişkilendirerek yeterli bir şekilde ortaya koyduğunu kabul etmek mümkün olmamıştır. Yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

64. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Başvurucular Tayyar Eroğlu ve Zeliha Bulut Yönünden

65. Başvurucular gerekçeli kararda beyanlarına yer verilen tanıkların Mahkemede dinlenmediğini, tanıkların yargılama süjelerinin bulunduğu duruşma ortamında dinlenmemesi ve istinabe duruşmalarındaki usule aykırılıklar nedeniyle güvenilirliği şüpheye düşen beyan delilinin kullanılmamasına dair taleplerinin gerekçesiz olarak reddedildiğini iddia etmiştir.

66. Başvurucuların iddiaları bir bütün olarak adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı çerçevesinde değerlendirilmiştir.

67. Başvurucu Tayyar Eroğlu'nun anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, vahim nitelikte silah bulundurma, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması ve resmî belgede sahtecilik, başvurucu Zeliha Bulut'un ise anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan mahkûmiyetlerine karar verilmiştir. Başvurunun bu kısmında tanık sorgulama hakkının ihlal edilip edilmediği, yalnızca anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan kurulan hüküm ve gerekçesi dikkate alınarak değerlendirilecektir.

68. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

69. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ, B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021). Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorguya çekme veya çektirme hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ. M., § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -sadece veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).

70. Anayasa Mahkemesi tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade eder. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin mevcudiyetine dayanmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanığın verdiği beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığı değerlendirilmelidir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu zorlukların telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim, B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda, hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanığın beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence, sanığa olayı kendi açısından anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40).

1. İlkelerin Başvurucu Tayyar Eroğlu Yönünden Değerlendirilmesi

71. Mahkeme 11/5/2006 tarihinde Ordu'daki MHP il binası ve Ülkü Ocakları Dergi Temsilciliğine bomba düzenekleri bırakılması ve patlatılması eylemini gerçekleştirdiğini kabul ettiği başvurucunun mahkûmiyetine karar vermiştir. Mahkûmiyet kararında başvurucunun duruşmada sorgulamadığı tanık T.U.nun soruşturma evresindeki canlı teşhisine dayanmıştır (bkz. § 29). Gerekçeli kararda, tanık T.U.nun başvurucunun (sanığın) da hazır bulunduğu bir celsede dinlenmemesine ilişkin olarak geçerli bir nedene yer vermemiştir. Bununla birlikte böyle bir nedeni göstermemesi, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. Tanık sorgulama hakkına ilişkin yukarıda belirtilen testin diğer aşamalarının da değerlendirilmesi gerekir.

72. Mahkeme, tanık beyanlarının yanı sıra delil olarak başvurucunun yakalandığı ikametgâhında bulunan patlayıcı maddelerle somut olayda elde edilenlerin aynı nitelikte olmasına da dayanmıştır. Mahkemenin aynı ikametgâhta yakalanan diğer kişileri anılan gerekçeyle sorumlu tutmadığı da dikkate alındığında başvurucunun katıldığı duruşmada dinlenmeyen tanığın beyan ve teşhisinin mahkûmiyet kararına götüren tek olmasa da belirleyici delil olduğunun kabul edilmesi gerekir. Bu nedenle üçüncü aşama olarak savunma tarafının tanığın duruşmada dinlenilmemesi nedeniyle karşılaştığı zorlukların telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği belirlenmelidir.

73. Somut olayda tanık, başvurucunun müdafiinin katıldığı istinabe duruşmasında dinlenmiş; müdafii bu duruşmada tanığa soru sorma hakkını kullanabilmiştir (bkz. § 19).

74. Başvurucunun yokluğunda beyanda bulunan tanığın, sanık müdafiinin katıldığı ve soru sorma hakkını kullanabildiği duruşmada dinlenmesi, -bazı durumlarda- yeterli bir dengeleyici güvence olabilir. Diğer bir ifadeyle sanık ile tanığın yüzyüze gelmesinin önem arz etmediği davalarda sadece müdafiin, sanığın yokluğunda dinlenen tanığa doğrudan soru sorabilme imkanına ulaşması yeterli bir karşı dengeleyici güvence olarak kabul edilebilir. Bahsi geçen güvencenin yeterli düzeyde dengeleyici olup olmadığına karar verirken tanık beyanının, fiziksel teşhise ilişkin olup olmadığının ve güvenilirliğini sarsan unsurların bulunup bulunmadığının tespiti önemlidir. Bu kapsamda tek ya da belirleyici delilin, fiziksel teşhise ya da maddi olaya ilişkin tanık beyanı olduğu bir ceza yargılamasında sanığın bu delilin güvenilirliğine etkili bir şekilde itiraz edebilmesi için tanık ile aynı duruşmada bulunması gerekebilir (Kadir İnan [2.B.], B. No: 2020/23928, 30/10/2024, § 37).

75. Buna ek olarak tanığın yargılamayı yürüten mahkeme huzurunda dinlenip dinlenmediği, mahkemenin tanığın tavrı ve güvenilirliği hakkında gözlem yapma fırsatına sahip olup olmadığı değerlendirilmelidir.

76. Öte yandan suç tipi için kanunda belirlenen cezanın ağırlığı arttıkça duruşmada hazır bulunarak savunma yapmanın da öneminin artacağı hususunda tartışma yoktur (Mehmet Ergün [GK], B. No: 2019/34180, 25/7/2023, § 41). Diğer bir ifadeyle sanığın yokluğunda beyanları tespit edilen tanığın müdafi huzurunda dinlenmesinin yeterli bir dengeleyici güvence olup olmadığı tartışılırken suç tipi için kanunda belirlenen cezanın ağırlığı da dikkate alınmalıdır (Kadir İnan [2.B.], § 36). Nitekim sanığın duruşmada hazır bulunarak savunma yapmasında maksat, aleyhine olan delilleri doğrudan gözlemleyebilmesi ve onların güvenilirliğine ilişkin iddia ve itirazlarını ileri sürebilmesidir.

77. Somut olayda tanık, Ordu'daki MHP il binasına bomba düzeneği bırakılması olayına ilişkin olarak ifade vermiştir. Tanık, bombanın bırakıldığı yerde bekçi olarak çalışmaktadır. 19/5/2006 tarihli Canlı Teşhis Tutanağı'na göre tanık, aralarında diğer sanıkların da bulunduğu beş kişiden başvurucuyu teşhis etmiştir. Ayrıca istinabe mahkemesindeki duruşmada tespit edilen ifadesinde olay tarihinde başvurucu ile karşılaştıklarını ve başındaki şapkayı çıkardığı için yüzünü net olarak hatırladığını belirtmiştir (bkz. § 19).

78. Yargılama sürecinde başvurucuya olayları kendi bakış açısına göre anlatma ve delillerini sunma imkânı tanınmıştır. Buna ek olarak hükme ulaşılırken tanığın beyanı dışında olayda kullanılanla başvurucunun yakalandığı evde ele geçirilen patlayıcı maddelerin aynı nitelikte olmasına dayanılmıştır (bkz. § 29). Ayrıca tanığın soruşturma ve kovuşturma evrelerinde tespit edilen beyanları ile gerekçeye konu Canlı Teşhis Tutanağı'nın uyumsuz ya da çelişkili olduğu söylenemez.

79. Bununla birlikte tanığın beyanının kendisiyle konuştuğunu ileri süren başvurucunun fiziksel teşhisine (ses teşhisiyle birlikte) ve maddi olaya ilişkin olduğu da açıktır. Tanığın beyanının bu niteliği dikkate alındığında müdafinin delilin güvenilirliğine ilişkin iddia ve itirazlarını başvurucu kadar etkili şekilde ortaya koyamayacağı değerlendirilmiştir. Kaldı ki tanığın yargılamayı yürüten mahkeme huzurunda dinlenmediği ve tanık beyanına dayanılarak başvurucunun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla mahkûmiyetine karar verildiği de dikkate alındığında başvurucunun soru sorma imkânını elde edememesiyle oluşan dengesizliğin müdafinin tanığı sorgulayabilmesiyle ortadan kaldırılamayacağı kabul edilmiştir.

2. İlkelerin Başvurucu Zeliha Bulut Yönünden Değerlendirilmesi

80. Mahkeme, mahkûmiyet kararında başvurucunun en az yedi farklı eyleme iştirak ettiğini kabul etmiştir. Mahkeme başvurucunun 17/5/2003, 15/10/1998, 14/8/1997, 16/6/1994 ve 18/6/2002 tarihli eylemlere katıldığını kabul ederken örgüt üyesi olduğu değerlendirilen kişilerin şüpheli sıfatıyla alınan ifadelerine dayanmıştır. Bununla birlikte 14/8/1997 tarihli olayın gerçekleştiği odun deposunda çalışan tanıkların beyanlarını da değerlendirmiştir. Başvurucunun 20/5/2003 tarihinde gerçekleşen yağma suçunu işlediğine dair kabulünde ise suçun mağduru O.A.nın teşhis ve beyanlarına dayanmıştır. Başvurucunun 2002 yılının Eylül ayında gerçekleşen birden fazla eyleme iştirak ettiğini kabul eden Mahkeme, hangileri olduğunu açıklamadan genel olarak tanık ve mağdurların teşhis ve beyanlarına dayandığını belirtmiştir. Sonuç olarak Mahkemenin gerekçesine göre başvurucu Zeliha Bulut, tanık beyanlarına dayanılarak en az yedi farklı olaydan suçlu bulunmuş ve müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmıştır.

81. Başvurucunun katıldığı kabul edilen eylemlerin tümü 765 sayılı mülga Kanun’un yürürlükte olduğu zaman gerçekleşmiştir. Bu Kanun'a göre değerlendirme yapan Mahkeme, eylemleri bütün olarak değerlendirmiş; tek bir müebbet hapis cezasına hükmetmiştir. Tanık sorgulama hakkının ihlal edilip edilmediği incelenirken de başvurucunun katıldığı kabul edilen eylemler bir bütün olarak ele alınacaktır.

82. Bu açıklamalardan Mahkemenin mahkûmiyet kararında başvurucunun duruşmada sorgulamadığı tanıkların beyanlarına dayandığı anlaşılmaktadır. Gerekçeli kararda tanıkların başvurucunun (sanığın) da hazır bulunduğu bir celsede dinlenmemesine ilişkin olarak geçerli nedene yer verilmemiştir. Ancak böyle bir nedenin gösterilmemiş olması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. Tanık sorgulama hakkına ilişkin olarak yukarıda belirtilen testin diğer aşamalarının da değerlendirilmesi gerekir.

83. Gerekçeli kararda başvurucunun mahkûmiyet kararına konu eylemlere katıldığına ilişkin kabul, örgüt üyesi olduğu değerlendirilen kişilerin şüpheli sıfatıyla verdikleri ifadelere, teşhislerine ve tanık O.A.nın beyanlarına dayanılarak açıklanmıştır. Buna göre başvurucunun katıldığı duruşmada dinlenmeyen tanıkların beyanlarının ve teşhisinin mahkûmiyet kararına götüren tek delil olduğu kabul edilmelidir.

84. Başvurucunun 17/5/2003, 15/10/1998, 14/8/1997, 16/6/1994 ve 18/6/2002 tarihli eylemlere katıldığı kabul edilirken beyanları esas alının kişilerin kovuşturma evresinde dinlendikleri tespit edilememiştir. 2002 yılının Eylül ayında gerçekleşen birden fazla eyleme iştirak ettiği kabul edilen başvurucunun bu süreçte hangi eylemlere katıldığı, hangi mağdur ve tanığın beyanlarına dayanılarak eylemlerden sorumlu tutulduğu açıklanmamıştır. Bununla birlikte başvurucunun 20/5/2003 tarihinde gerçekleştiği kabul edilen yağma suçunu işlediğine dair kabul, suçun mağduru O.A.nın teşhis ve beyanlarına dayanmıştır. O.A. başvurucunun müdafiinin katıldığı istinabe duruşmasında dinlenmiştir (bkz. § 21). Ayrıca 14/8/1997 tarihinde Tekmezar odun deposunda meydana gelen terör örgütü propagandası yapma ve yağma eylemleriyle ilgili beyanlarının değerlendirildiği ifade edilen tanıklar M.E., H.M.A., A.A., H.E., S.A., Me.S., Ma.S. de başvurucunun müdafiinin katıldığı farklı bir istinabe duruşmasında dinlenmiştir (bkz. § 20).

85. Sanığın yokluğunda beyanları tespit edilen tanığın müdafi huzurunda dinlenmesinin yeterli bir dengeleyici bir güvence olup olmadığı tartışılırken değerlendirilmesi gereken hususlardan daha önce söz edilmiştir (bkz. §§ 74-76).

86. 20/5/2003 tarihli olayla ilgili olarak tanık (mağdur) O.A. ifade vermiştir. İnşaatta çalıştığı sırada dört kişinin yanına geldiğini ve zorla telefonunu aldığını açıklayan O.A. soruşturma evresindeki ifadesinde; fotoğraf üzerinden yaptığı teşhisle telefonunu alan kişileri M. kod adlı C.G., S. kod adlı H.Y., H. kod adlı S.O. ve K. kod adlı örgüt üyesi olarak teşhis ettiğini belirtmiştir. Kovuşturma evresinde Reşadiye Asliye Ceza Mahkemesinde dinlenen O.A. kendisine gösterilen fotoğraftaki kişinin (Zeliha Bulut) olay yerinde gördüğü kadın olduğunu sandığını, net olarak hatırlamadığını, daha önceki teşhisinde de net olarak hatırlamadığını söylediğini ifade etmiştir (bkz. § 21).

87. Öte yandan 14/8/1997 tarihli olayla ilgili olarak Tokat Ağır Ceza Mahkemesinde dinlenen tanık M.E. kendisine doktor diye hitap edilen kadının fotoğraftaki (Zeliha Bulut) kişi olup olmadığını aradan on yıl geçtiği için söyleyemeyeceğini ifade etmiştir. Tanık H.M.A. fotoğraftaki kişinin olay tarihinde kendisiyle ilgilenen kadına benzediğini ancak aradan zaman geçtiğinden bundan emin olmadığını, tanıklar H.E. ve S.A. ise fotoğraftakinin kendilerine konuşma yapan kişiye benzediğini söylemiştir. Bununla birlikte tanıklar Ma.S. ve A.A. fotoğraftaki kişinin kendilerine konuşma yapan kişiye benzemediğini, Me.S. ise fotoğraftakinin kendileriyle konuşan kişi olmadığını belirtmiştir (bkz. § 20).

88. Yargılama sürecinde başvurucuya olayları kendi bakış açısına göre anlatma ve delillerini sunma imkânı tanınmıştır. Bununla birlikte mahkûmiyet hükmünde beyanları esas alınan tanıkların bir kısmının kovuşturma evresinde hiç dinlenmediği, bir kısmının ise yargılamayı yürütmeyen mahkeme huzurunda başvurucunun katılmadığı duruşmada dinlendiği anlaşılmıştır.

89. 20/5/2003 tarihli olayla ilgili olarak kovuşturma evresinde dinlenen tanık O.A. soruşturma evresinde tespit edilen beyanında başvurucuyu teşhis ettiğini ifade etmemiş, kovuşturma evresinde ise telefonunu alan kişiler arasındaki kadının başvurucu olup olmadığını net olarak hatırlamadığını belirtmiştir. 14/8/1997 tarihli olayla ilgili olarak kovuşturma evresinde dinlenen tanıkların ise genel olarak kesin bir teşhiste bulunmadıkları görülmüştür. Bu şekilde teşhisle ilgili belirsizliğin bulunduğu davalarda başvurucunun tanığın beyanlarının tespit edildiği duruşmada bizzat bulunmasının büyük önem arz ettiği belirtilmelidir.

90. Tanık beyanlarının başvurucunun teşhisine ve maddi olaya ilişkin olduğu da açıktır. Tanık beyanının bu niteliği dikkate alındığında müdafinin delilin güvenilirliğine ilişkin iddia ve itirazlarını başvurucu kadar etkili bir şekilde ortaya koyamayacağı kabul edilmiştir. Ayrıca 2002 yılının Eylül ayında birden fazla eyleme katıldığı kabul edilirken bu kabuldeki eylemler ve ilişkili tanık beyanları açıklanmamıştır. Sonuç olarak tanıkların yargılamayı yürüten mahkeme huzurunda dinlenmediği, tanıkların beyanlarına dayanılarak başvurucunun müebbet hapis cezasıyla mahkûmiyetine karar verildiği de dikkate alındığında başvurucunun soru sorma imkânını elde edememesiyle ortaya çıkan dengesizliğin müdafinin tanığı sorgulayabilmesiyle ortadan kaldırılamayacağı değerlendirilmiştir.

3. Sonuç

91. Açıklanan gerekçelerle başvurucular Tayyar Eroğlu ve Zeliha Bulut yönünden Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. Başvurucu Naki Demir Yönünden

92. Başvurucu yönünden kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların yanıtsız bırakılması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın Abdullah Topçu (B. No: 2014/8868, 19/4/2017, §§ 77,78) ve Yasemin Ekşi, 5271 sayılı Kanun'un mülga 250. maddesi ile yetkili mahkemelerin kapatılmasına rağmen 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesi uyarınca anılan mahkemede yargılamaya devam edilmesi nedeniyle kanuni hâkim güvencesinin ihlal edildiğine ilişkin iddiasının Deniz Seki (B. No: 2014/5170, 25/6/2015, §§ 47-57), delil toplanması taleplerinin reddedilmesi sebebiyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın Çetin Saner (B. No: 2021/32118, 29/3/2023, § 75-91), delillerin takdirinde hataya düşülerek mahkûmiyetine karar verilmesi, ceza kişiselleştirilirken hukuka aykırı şekilde alt sınırdan uzaklaşılması, takdirî indirim nedenlerinin uygulanmaması, suçun unsurlarının teşdit sebebi yapılaması ve sanıkların sorgusu yapılmadan mağdur ile tanıkların beyanlarının tespitine başlanması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ve hakkaniyete uygun yargılanma ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın Ahmet Sağlam (B. No: 2013/3351, 18/9/2013, §§ 39-52), aleyhine beyanda bulunan tanıkların başvurucunun (sanığın) hazır bulunduğu duruşmada dinlenmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın Zekeriya Sevim kararları doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

D. Diğer İhlal İddiaları

93. Başvurucuların hepsi yönünden tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ve masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın Fırat İşgören (B. No: 2014/6425, 17/11/2016, § 34) kararı doğrultusunda süre aşımı nedeniyle, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) ve Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararları doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle, teşhis tutanaklarının hukuka aykırı şekilde elde edilip usulüne göre tespit edilmediğine ve verilen mahkûmiyet kararına esaslı dayanak teşkil ettiğine ilişkin iddianın Cevat Temel Özkaynak, atfı cürüm niteliğindeki beyanların delil olarak kullanılmasına ilişkin iddianın Cemal Günsel kararları doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

94. Bununla birlikte başvurucular Zeliha Bulut ve Tayyar Eroğlu yönünden tanık sorgulama hakkının, Resmiye Vatansever yönünden ise gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden uygun görülen giderime göre başvurucuların adil yargılanma hakkı kapsamında ileri sürdükleri diğer şikâyetleri ile insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiaları hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

VI. GİDERİM

95. Başvurucular Zeliha Bulut, Tayyar Eroğlu ve Resmiye Vatansever ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması, miktar belirtmeksizin maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

96. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

97. Bu konuda önemle belirtilmelidir ki suçlu-suçsuz kararı vermek ya da daha hafif veya ağır ceza belirlemek de Anayasa Mahkemesinin görevi değildir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Ruhşen Mahmutoğlu, B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 67). Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten derece mahkemelerine aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda başvurucuların anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs edip etmediği yönünde karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı, sanıkların beraat ettiği anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde sanık hakkında mutlaka beraat kararı verilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede delillerin takdir biçimine göre mahkemenin benzer veya farklı bir sonuca varması mümkündüdür.

98. Tanık sorgulama hakkı, tanığın yargılama evrelerindeki beyanlarının delil değeriyle ilgili bir derecelendirme yapılmasını güvence altına almamaktadır. Diğer birifadeyle bu hak, tanığın duruşmadaki beyanlarına üstünlük tanınması gerektiği yönünde bir güvence içermez. Savunmaya duruşmada tanığı sorgulama fırsatı tanındığı ve sanığın diğer haklarına saygı gösterildiği sürece tanığın yargılama evresindeki beyanlarının hangisine itibar edileceği meselesi karar veren mahkemenin takdirindedir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Musa Yılmaz Acar, B.No:2013/1664, 16/7/2014,§ 53).

99. Öte yandan ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi, maddi zarara ilişkin olarak bilgi ve belge sunmadıklarından maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvurucular Zeliha Bulut ve Tayyar Eroğlu yönünden KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvurucu Resmiye Vatansever yönünden KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

3. İleri sürülen ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle başvurucu Naki Demir yönünden KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Adil yargılanma hakkına ilişkin diğer güvencelerin ve insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvurucular Zeliha Bulut, Tayyar Eroğlu ve Resmiye Vatansever yönünden İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,

5. Diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 1. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının başvurucu Zeliha Bulut ve Tayyar Eroğlu yönünden İHLAL EDİLDİĞİNE,

2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının başvurucu Resmiye Vatansever yönünden İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama ve gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Tokat 1. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2014/311) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 1. 206.10 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.206,10 TL yargılama giderinin başvurucular Zeliha Bulut, Tayyar Eroğlu ve Resmiye Vatansever'e ÖDENMESİNE,

2. Yargılama giderlerinin başvurucu Naki Demir üzerinde BIRAKILMASINA,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 25/3/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Tayyar Eroğlu ve diğerleri [1. B.], B. No: 2014/5921, 25/3/2025, § …)
   
Başvuru Adı TAYYAR EROĞLU VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2014/5921
Başvuru Tarihi 30/4/2014
Karar Tarihi 25/3/2025
Birleşen Başvurular 2014/13817

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza davasında yeterli gerekçe gösterilmeden mahkûmiyet kararı verilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanıkların sanık tarafından duruşmada sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir. Başvuru ayrıca tutuklama tedbirinin hukuki olmaması ve uzun sürmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, tahliye umudu olmaksızın ölünceye kadar hapis cezasına mahkûm edilme nedeniyle insan haysiyeti ile bağdaşmayan ceza yasağının ve adil yargılanma hakkına ilişkin diğer bazı güvencelerin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Tanık dinletme ve sorgulama hakkı (ceza) İhlal Yeniden yargılama
Gerekçeli karar hakkı (ceza) İhlal Yeniden yargılama
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (süre) Süre Aşımı
Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Süre Aşımı
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Masumiyet karinesi (Ceza) Süre Aşımı
Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (hukuka aykırı deliller, bariz takdir hatası vs.) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi