TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
İMER ENERJİ ÜRETİM ANONİM ŞİRKETİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/6249)
Karar Tarihi: 22/9/2016
R.G. Tarih ve Sayı: 14/10/2016-29857
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Raportör
Mehmet Sadık YAMLI
Başvurucu
İmer Enerji Üretim Anonim Şirketi
Vekili
Av. Ahmet OKYAY
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; jeotermal alanlar için yapılan arama ruhsatı taleplerinin, ilgili alanların Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) lehine "bloke alan" olarak belirlendiği için reddedilmesinin mevzuatın hatalı yorumlanması, ilgili yönetmelik maddesinin yürütmesinin durdurulmasına rağmen bu durumun dikkate alınmaması, bloke alanın kanuni dayanağı olmamasına rağmen yorum yoluyla özel hukuk tüzel kişisi karşısında devlet kuruluşuna üstünlük tanınması nedenleriyle Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesi ile 138. maddesinde yer alan hâkimlerin kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar vereceklerine ilişkin düzenlemenin ve bu düzenleme bağlamında 36. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/5/2014 tarihinde İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1. Kurulu vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Aynı başvurucuya ait 2014/6251 ve 2014/11213 numaralı bireysel başvuru dosyalarının konu yönünden hukukiirtibatları nedeniyle 2014/6249 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, belirtilen dosyaların kapatılmasına, incelemenin 2014/6249 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine 8/10/2014 tarihinde karar verilmiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 17/12/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
5. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 29/12/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
6. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 17/3/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu Şirketin Aydın ili Kuyucak ilçesinde jeotermal kaynak arama faaliyetlerinde bulunmak üzere yaptığı başvurular, başvuru konusu alanların MTA lehine "bloke alan" olarak belirlendiği gerekçesiyle Aydın İl Özel İdaresince reddedilmiştir.
9. Başvurucunun, MTA'nın sadece arama ruhsatı sahibi olabileceği, işletme ruhsatı sahibi olamayacağı ve işletme ruhsatı olmaksızın bir alanın bloke alan olarak ilan edilmesinin hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle arama ruhsatı taleplerinin reddine ilişkin idari işlemlerin iptali için açtığı davalara bakan Aydın 1. İdare Mahkemesinin değişik kararlarında, başvurucuya arama ruhsatı verilmemesine ilişkin işlemler iptal edilmiş ancak MTA adına düzenlenen arama ruhsatları bakımından davaların reddine karar verilmiştir. İlgili kararların gerekçesi şöyledir:
"[ilgili mevzuat hükümleri değerlendirildikten sonra] Buna mukabil Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliği'nin 7. maddesinin 4. fıkrasında bloke alanın MTA tarafından belirlenerek arama ruhsatı sahibine ve idareye bildirileceği düzenlenmiş ancak Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun yukarıda bahsedilen kararıyla Yönetmeliğin bu maddesinin 4. fıkrasının yürütmesinin durdurulduğu ve bu sebeple bloke alan tespiti konusunda Yasada açık bir hüküm olmadığı gibi bu konuda MTA yı yetkili ve görevli hale getiren Yönetmelik hükmünün de yargı kararıyla iptal edilmiş olması karşısında MTA tarafından Anayasaya aykırı olarak kaynağını kanundan almayan bir yetki kullanılarak bloke alan tespit edilmesinde ve bu sebeple davacının arama ruhsatı talebinin reddine ilişkin işlemde açık hukuka aykırılık bulunduğu, ancak bloke alan kaydının dayanağı niteliğindeki işlem olan ve önceki kanunla zamanında MTA'nın jeotermal kaynakların açığa çıkarılmasına yönelik olarak yaptığı yatırım ve arama faaliyetleri konusundaki kazanılmış haklarının tesciline ilişkin olarak tesis edilen buluculuk belgesi ve sonucunda da arama ruhsatı verilmesinde ise hukuka aykırılık bulunmadığı değerlendirilmektedir."
10. Davalı idare tarafından temyiz edilen bu kararlar, Danıştay Sekizinci Dairesince bozulmuştur.
11. İlk derece mahkemesi tarafından bozma kararlarına uyularak 6/3/2012 tarihli ve E.2012/273, K.2012/459 sayılı; 8/3/2012 tarihli ve E.2012/278, K.2012/490 sayılı; 29/3/2012 tarihli ve E.2012/602, K.2012/749 sayılı kararlar ile davaların reddine karar verilmiştir. Kararların gerekçeleri şöyledir:
"Yukarıya metinleri alınan düzenlemelerden 1935 yılında yürürlüğe giren 2804 sayılı Kanunla kurulan Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün, ülkemizdeki madenlerin araştırılması, bulunması ve bu konudaki teknik ilmi işlemlerin yapılmasında üstlendiği görev, yetki ve hakların korunduğu anlaşılmaktadır.
5686 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi (13/06/2007) üzerine ise, jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular bu Yasa kapsamına alınmıştır. Ancak, bu Yasada yer alan geçici madde hükümleri çerçevesinde, yürürlük tarihinden önce kazanılmış haklarının korunması amacıyla Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü adına intibak işlemleri yapılmıştır.
Bununla birlikte, 5686 sayılı Yasa ile bu Yasanın yürürlüğe girmesinden önce mevzuatta yer almayan ve işletme ruhsatı verilmiş bir jeotermal kaynaktan yapılan üretim faaliyetlerinin etkilenmemesi için işletme ruhsatı sahibi dışındaki talep sahiplerine kapatılmış ve işletmeye açılmayacak alanlar olarak tanımlanan bloke alan kavramı getirilmiş, ancak 5686 sayılı Yasada bloke alanın nasıl belirleneceği konusunda açık bir düzenlemeye de yer verilmemiştir. Bu nedenle, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün intibakı yapılan alanlar için bloke alan belirleme yetkisinin olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalarda da belirtildiği üzere, 5686 sayılı Yasada jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli suların işletilmesi ile ilgili ikili bir sistem öngörülmüştür. Buna göre, Yasanın ana maddelerinde; Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak arama ve işletme başvurularında izlenecek yol belirlenmiş, Yasanın yürürlüğünden önce kazanılmış hakların korunması ve intibaklarının sağlanması amacıyla geçici maddelerle düzenlemeler getirilmiştir. Bu bağlamda, Yönetmeliğin 7/4 maddesinde, Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra arama ruhsatı sahibinin başvurusu üzerine bloke alan belirlenmesi, geçici 1. maddesinde de Yasanın yürürlüğünden önce elde edilen hakların intibakı düzenlenmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun yukarıda belirtilen kararında ise; "5686 sayılı Kanunun 3. maddesinin 15. fıkrasında, bloke alan, işletme ruhsatı verilmiş bir jeotermal kaynaktan yapılan üretim faaliyetlerinin etkilenmemesi için işletme ruhsatı sahibi dışındaki talep sahiplerine kapatılmış ve işletmeye açılmayacak alanlar olarak tanımlanmıştır. Yine aynı Yasanın 6. maddesinde, arama ruhsatı sahibinin, arama ruhsat süresinin son günü akşamına kadar işletme projesi ile idareye işletme ruhsatı başvurusunda bulunması halinde işletme ruhsatı verileceği ve varsa tespit edilen bloke alanıyla birlikte MİGEM'e bildirileceği öngörülmüştür. Buna göre, yasada, sadece "işletme ruhsatı" sahipleri için öngörülen "bloke alanın" Yönetmeliğin 7/4. maddesi ile arama ruhsatı sahipleri için öngörülmüş olmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır." gerekçesiyle ilgili maddenin yürürlüğü durdurulmuştur.
Ancak, uyuşmazlık konusu yerlerdeki bloke alan belirlemelerinin, 5686 sayılı Yasanın geçici maddeleri ile kazanılmış hak kapsamında korunan ve intibakı yapılan jeotermal alanlara ilişkin olarak yapılması ve bu alanların Yasa yürürlüğe girdikten sonra arama ruhsatı alınan alanlardan olmaması nedeniyle, yürütmesi durdurulan 7/4 maddesi kapsamında kabul edilmesi hukuken mümkün değildir. Dava konusu bloke alan belirlemeleri, anılan Yönetmeliğin geçici 1.maddesinde belirtilen "bu hakların bulunduğu jeotermal alan MTA'nın ilgili idareye gönderdiği MİGEM tarafından verilmiş buluculuk tescil belgesindeki koordinatlar ile varsa MTA'nın bildireceği bloke alan dikkate alınarak jeotermal alan bloke alanı ile birlikte alan bazında MTA adına intibakı yapılır." hükmü uyarınca yapılmıştır. Ayrıca Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun yukarıda belirtilen kararının gerekçesinde Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün bloke alan belirleme yetkisinin olmadığı yönünde bir ifadeye de yer vermemiştir.
Öte yandan, anılan Yönetmeliğin geçici 1. maddesinde belirtilen hükmün iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onuncu Dairesi 27/05/2008 gün ve E:2008/1268 sayılı kararı ile yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar vermiş, bu karar yapılan itiraz da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 11/06/2009 gün ve E:2009/105 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Bu itibarla, jeotermal alanların korunmasının 5686 sayılı Yasanın amaçları arasında yer alması, uyuşmazlık konusu bloke alan belirlemelerinin, 5686 sayılı Yasanın geçici maddeleri ile kazanılmış hak kapsamında korunan ve intibakı yapılan jeotermal alanlara ilişkin olarak yapılması ve bu alanların Yasa yürürlüğe girdikten sonra arama ruhsatı alınan alanlardan olmaması, 5686 sayılı Uygulama Yönetmeliğinde, intibakı yapılan alanlardaki bloke alan belirlemesinin Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından yapılacağının düzenlenmesi ve bu hükmün iptali istemiyle açılan davada yürütmenin durdurulması isteminin de reddedilmesi karşısında, MTA'nın 5686 sayılı Yasa kapsamında intibakı yapılan jeotermal alanlardaki kaynakların korunması için bloke alan belirleme yetkisinin olduğu kuşkusuzdur.
Bu durumda, 5686 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi ile Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü adına intibakı yapılan alanlar için Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından resen bloke alan belirlenmesi ve davacının arama ruhsatı başvurusunun bloke alan nedeniyle reddedilmesine yönelik işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır."
12. Başvurucu tarafından temyiz edilen bu kararlar aynı Dairenin değişik tarihli kararları ile onanmış, başvurucunun karar düzeltme talepleri de aynı Dairece reddedilmiştir.
13. Nihai kararlar, başvurucuya 7/4/2014 ve 9/6/2014 tarihlerinde tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu 5/5/2014 ve 4/7/2014 tarihlerinde bireysel başvurularda bulunmuştur.
15. 11/12/2007 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) çeşitli maddeleri ile birlikte iptal davasına konu edilen 7. maddesinin "Bu çalışmaların sonucuna göre ruhsat sahibi tarafından bloke alan talep edilmesi halinde İdare'ye başvuruda bulunulur. Bu alan, gerekli tüm masrafları ruhsat sahibi tarafından karşılanmak üzere MTA tarafından belirlenerek ruhsat sahibine ve İdareye bildirilir. Belirlenen bloke alan diğer talep sahiplerine kapatılır." şeklindeki (4) numaralı fıkrası Danıştay Sekizinci Dairesinin 17/4/2014 tarihli ve E.2012/189, K.2014/3089 sayılı kararının gerekçesinde "5686 sayılı Kanunun 3. maddesinin 15. fıkrasında, bloke alan, işletme ruhsatı verilmiş bir jeotermal kaynaktan yapılan üretim faaliyetlerinin etkilenmemesi için işletme ruhsatı sahibi dışındaki talep sahiplerine kapatılmış ve işletmeye açılmayacak alanlar olarak tanımlanmıştır. Yine aynı Yasanın 6. maddesinde, arama ruhsatı sahibinin, arama ruhsat süresinin son günü akşamına kadar işletme projesi ile idareye işletme ruhsatı başvurusunda bulunması halinde işletme ruhsatı verileceği ve varsa tespit edilen bloke alanıyla birlikte MİGEM'e bildirileceği öngörülmüştür. Buna göre, yasada, sadece 'işletme ruhsatı' sahipleri için öngörülen 'bloke alanın', Yönetmeliğin 7/4. maddesi ile arama ruhsatı sahipleri için öngörülmüş olmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır." denilmek suretiyle iptal edilmiştir.
16. Yine Yönetmelik'in çeşitli maddelerinin iptali istemiyle açılan davada Danıştay Sekizinci Dairesi 17/4/2014 tarihli ve E.2012/187, K.2014/3086 sayılı kararıyla kısmen karar verilmesine yer olmadığına, kısmen de davanın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesi şöyledir.
"15.6.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3213 sayılı Maden Kanununda "jeotermal enerji" konusunda düzenlemeler bulunmadığından, bu konudaki yasal927 sayılı Kanun ve daha sonra yürürlüğe giren 5177 sayılı Kanunun Geçici 4. maddesi ile giderilmiştir. Bu Kanunda jeotermal enerji kaynaklarının 3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında olmadığı açıkça belirtildiği gibi, geçici 4. madde de jeotermal kaynaklar ve mineralli sularla ilgili yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar, bu kaynaklara ilişkin faaliyet izni verilmeden önce, Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü'un uygun görüşünün alınması, taleplerin Maden İşleri Genel Müdürlüğüne incelettirilmesi, uygun bulunmayan faaliyetlere izin verilmemesi jeotermal kaynak ve mineralli su sahalarında, kaynak koruma alanlarının belirlenmesi ve bu alanlara ilişkin öngörülen tedbirlerin uygunluğu ve denetlenmesinin MTA Genel Müdürlüğünce yapılması, MTA Genel Müdürlüğünce yapılan incelemeler sonucunda faaliyetlerin bilim ve tekniğe, kaynağın ve çevrenin korunmasına ve koruma alanları için öngörülen tedbirlere uygun yürütülmediğinin tespiti halinde alınacak tedbirlerin de MTA Genel Müdürlüğünce belirleneceği düzenlenmiş, MTA Genel Müdürlüğünün aldığı buluculuk hakları kazanılmış hak sayılmış ve MTA Genel Müdürlüğünün yaptığı çalışmalarla kaynak varlığını ortaya çıkardığı alanların veya sondaj ile elde ettiği akışkanların bulucusu olarak tescili düzenlenmiştir.
3.6.2007 tarihinde kabul edilen 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanununungeçici maddeleriyle bu kanun yayımlanmadan önce elde edilmiş hakların ilgili hak sahibi adına il özel idaresi tarafından alan bazında intibak ettirilmesi ve sözleşme ve işletme şartları ile üçüncü kişilerin kazanılmış haklarının sicile işlenmesi ve intibakı yapılan ruhsatların Maden İşleri Genel Müdürlüğüne bildirilmesi düzenlenmiş; böylece hem MTA Genel Müdürlüğü tarafından keşfedilmiş alanlar içerisine varolanlar için karışıklığı önlenmek, hem de üçüncü kişilerin hakları korunmak istenmiştir.
Yukarıda yapılan tüm bu açıklamalar karşısında, 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanununundüzenlediği geçiş kurallarıyla devletin hüküm ve tasarrufu altında olan jeotermal enerjinin bu kanundan önceki düzenlemelere göre verilmiş işletme izinleri korunmuş olup, 5686 sayılı Kanunun 20. maddesiyle, Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları ve kanunun geçiş kurallarının uygulanması esaslarını düzenleyenJeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin davaya konu edilen Geçici 1. maddesinin 3. fıkrasının "a", "b", "c", "d", "e" bentleri ile 6.,ve 9. fıkrasında üst hukuk normuna ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin iptali istenen geçici 1. maddesinin 8. fıkrasına gelince; iptali istenilen bu düzenleme; 24.9.2013 tarih ve 28775 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 17. maddesiyle değiştirildiğinden bu düzenlemenin esası hakkında karar verilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin geçici 1. maddesinin 8. fıkrası hakkında karar verilmesine yer olmadığına; Geçici 1. maddesinin 3. fıkrasının "a", "b", "c", "d", "e" bentleri ile 6., ve 9. fıkralarının iptali istemi yönünden davanın reddine..."
B. İlgili Hukuk
17. 3/6/2007 tarihli ve 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu’nun 3. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(1) Bu Kanunda geçen;
...
4) İdare : İl özel idarelerini,
15) Bloke alan: İşletme ruhsatı verilmiş bir jeotermal kaynaktan yapılan üretim faaliyetlerinin etkilenmemesi için işletme ruhsatı sahibi dışındaki talep sahiplerine kapatılmış ve işletmeye açılmayacak alanları,
24) Arama ruhsatı: Sınırları belirlenmiş bir alanda, kaynak arama faaliyetlerinde bulunulabilmesi amacıyla projeye dayalı verilen izin belgesini,
26) İşletme ruhsatı: Belirli bir alanda akışkanın üretilebilmesi ve değerlendirilmesi için projeye dayalı verilen izin belgesini,...ifade eder.…”
18. 5686 sayılı Kanun’un 4., 5. ve 6. maddeleri şöyledir:
Mülkiyet ve ruhsat
MADDE 4 – (1) Jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup bulundukları arzın mülkiyetine tâbi değildir. Kaynağa ilişkin faaliyetlerin yapılabilmesi için bu Kanuna göre Ruhsat alınması zorunludur.
(2) Jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sulara ilişkin haklar, medeni hakları kullanmaya ehil Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına, statüsünde jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sularla ilgili faaliyet yapabileceği hususu yer alan Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulmuş tüzel kişiliği haiz şirketlere, bu hususta yetkisi bulunan kamu iktisadi teşebbüsleri ile müesseselerine, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri ile diğer kamu kurum, kuruluş ve idarelerine verilir. Jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sulara ilişkin haklar gerçek veya tüzel tek kişi adına verilir.
(3) Jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sulara ilişkin haklar, miras yolu ile intikal eder. Bu haklar, bütün mirasçıların vekâletini havi bir vekâletname ile ikinci fıkrada belirtilen niteliklere sahip mirasçılardan birine veya üçüncü bir şahsa devredilir. Mirasçıların ittifak edememeleri halinde mirasçılardan birinin müracaatı ile mahkeme mirasçılardan bu hakkın en ehil olana tahsisine veya bu da mümkün olmazsa ruhsatın satılmasına karar verir. Mahkeme bu hususu basit muhakeme usûlü ile halleder. Eğer dava söz konusu değil ise altı ay içerisinde intikal işlemleri tamamlanmayan ruhsatlar feshedilir. Devir ve intikal işlemlerinin ne şekilde yapılacağı yönetmelikle belirlenir.
Ruhsatlar
Arama ruhsatı
MADDE 5 – (1) Arama ruhsatı müracaatları, talep sahibi tarafından 1/25000 ölçekli pafta adı ve koordinatları belirtilerek beş bin hektarı geçmeyecek şekilde arama projesi ile birlikte idareye yapılır. Müracaatlarda öncelik hakkı esastır. Aynı yer için aynı anda birden fazla talep olması halinde, projeler incelenerek en hızlı ve en fazla yatırımı teklif eden proje sahibinin talebi tercih edilir.
(2) İdare, müracaat alanı hakkında bilgileri MİGEM’e bildirir. Arama için başvurulan saha, önceki diğer başvurular ile çakışıyorsa, MİGEM çakışan kısımları çıkararak kalan saha için "arama ruhsatı" verilebileceğini idareye bildirir. İdare, verilen ruhsatı koordinatları ile birlikte kayıtlara alınmak üzere MİGEM’e bildirir.
(3) Arama ruhsat süresi üç yıldır. Faaliyetlerin olumlu gelişmesi ve ilave etütlere ihtiyaç duyulması halinde revize proje verildikten sonra idarece uygun bulunması halinde bir yıl uzatılır ve uzatma MİGEM’e bildirilir. Arama ruhsatı süre uzatım talebi, ruhsat süresi bitiminden önce idareye yapılır.
(4) Arama ruhsatı döneminde idarenin bilgisi dahilinde, çevrenin kirletilmemesi kaydı ile sadece test amaçlı üretim yapılabilir.
(5) Birden fazla ili içine alan arama ve işletme faaliyetlerinde başvurular alanın büyük olduğu il idaresine yapılır ve işlemler alanın küçük olduğu il idaresine bildirilir.
İşletme ruhsatı
MADDE 6 – (1) Arama ruhsatı sahibinin, arama ruhsat süresinin son günü akşamına kadar işletme projesi ile idareye işletme ruhsatı başvurusunda bulunması halinde "işletme ruhsatı" verilir ve varsa tespit edilen bloke alanıyla birlikte MİGEM’e bildirilir.
(2) İşletme ruhsatı sahipleri, işletme faaliyetine geçmek için ilgili kurumlardan gerekli izinleri almakla yükümlüdür.
(3) İşletme ruhsatı sahibi, projesinde belirtilen süre içinde işletmeye geçmez veya herhangi bir sebeple işletme ruhsatının iptal edilmesi durumunda teminat irat kaydedilir ve saha idare tarafından ihaleye çıkarılır. İşletme projeleri ile ihaleye katılan isteklilerden idareye en fazla geliri teklif eden istekliye işletme ruhsatı verilir ve MİGEM’e bildirilir.
(4) İdareden izin alınmaksızın, projede yer alan herhangi bir kuyunun yenilenmesi, sayısının ve kapasitesinin artırılması, enjeksiyon, reenjeksiyon, üretim amaçlı tüm sondaj faaliyetleri ile diğer proje değişiklikleri ve revizyonları yapılamaz. İdare, gerekli görülen hallerde, bedelini ödemek kaydıyla, MTA’dan değerlendirme isteyebilir.
(5) İşletme ruhsatı süresi otuz yıldır. Süre sonunda ruhsat sahibinin talep etmesi durumunda onar yıllık dönemler halinde uzatılır. Süre uzatımları MİGEM’e bildirilir.
(6) Doğal çıkış halindeki jeotermal ve doğal mineralli sular için, kaptajı yapılarak doğrudan işletme talepleri de İdarece bu Kanun hükümlerine göre işletme ruhsatına bağlanır ve MİGEM’e bildirilir.”
19.5686 sayılı Kanun'un geçici 1., 2. ve 3. maddelerinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce, 26/3/1322 tarihli Mülga Maadin Nizamnamesi, 17/6/1942 tarihli ve 4268 sayılı Mülga Madenlerin Aranma ve İşletilmesi Hakkında Kanun, 19/2/1985 tarihli ve 3154 sayılı Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 26/5/2004 tarihli ve 5177 sayılıMaden Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun, 927 ve 2634 sayılı kanunlar ile 83/6568 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 3/3/1954 tarihli ve 6309 sayılı Mülga Maden Kanunu kapsamında verilmiş ruhsat ve haklar aşağıdaki şekilde intibak ettirilir.
f) MTA tarafından bu Kanunun yayımı tarihinden önce kamu veya özel tüzel kişiler, belediye ve özel idare ile yapılan sözleşme ve protokollerle verilen işletme hakları, alanı MTA tarafından belirlenerek ilgili hak sahibi adına,
(4) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle 927 sayılı Kanuna göre süresi içinde temdit talebinde bulunulmuş ruhsatlar ile 5177 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesine göre ruhsat almak üzere yapılan yeni müracaatlar, il özel idarelerince müracaat tarihinde yürürlükte olan 5177 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi ve 927 sayılı Kanuna göre sonuçlandırılarak uygun görülenler ruhsatlandırılarak bu Kanuna intibakı yapılır.
Geçici Madde 2-
(1) Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kazanılmış hakların sahipleri, bu haklarına konu olan kaynağa ait mevcut bilgi ve belgeler ile sahadaki mevcut tesislere ait bilgi ve projeleri, hak sahibi olduğunu gösterir ruhsat, izin, imtiyaz, sözleşme, sicil ve benzeri belgeleri varsa işletme projesi ve teminat makbuzları ile birlikte altı ay içerisinde idareye müracaat ederek intibak yaptırmakla yükümlüdür.
(2) Altı ay içinde intibak talebinde bulunulmayan haklar için teminat iki katma çıkarılarak altı ay ek süre verilir. Bu süre içerisinde de intibak talebinde bulunulmayan haklara ilişkin faaliyetler durdurulur.
(3) Kanunun yürürlük tarihi itibariyle bir yıl boyunca müracaat kabul edilmez. Bu süre sonunda ilk hafta yapılan müracaatlar aynı anda yapılmış kabul edilir ve öncelik sırası kura ile belirlenir. İlk hafta içinde yapılan müracaatlardan asgarî teminat miktarı kadar müracaat bedeli alınır.
(4) İdare, il sınırları içerisindeki kaynak ruhsatlarını ve ruhsat verilmesi MİGEM’ce uygun bulunan müracaatları, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde; hak sahibi, kaynak ve alan sınır koordinatları, kaynağın cinsi, süresi, mülkiyet durumu ve diğer gerekli olan tüm bilgileri Mî GEM’e bildirmek zorundadır.
Geçici Madde 3-
(1) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce MTA tarafından, kamu veya özel tüzel kişilere, belediyelere, özel idarelere sözleşme ile devredilen, kiraya verilen veya kullanım hakkı verilen ve bu Kanunun yürürlük tarihi itibarı ile sona eren kaynak veya kaynak alanları ile MTA’nm yaptığı çalışmalarla belirlediği ve MTA adına tescil edilen ve tescil edilecek kaynak ve/veya kaynak alanları için MTA’ya idare tarafından arama ruhsatı verilerek MİGEM’e bildirilir. Bu ruhsat alanları, MTA tarafından ihale edilir. İhale gelirinden MTA ’nm yaptığı arama masrafları düşüldükten sonra kalan miktar MTA ile İdare arasında eşit olarak paylaşılır.
(2) MTA adına tescil edilen ve tescil edilecek bu sahalardan herhangi bir nedenle ihale edilemeyenlerden idare payının yarısı MTA ’ya ödenir."
20. 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu'nun geçici 4. maddesi şöyledir:
"Jeotermal kaynaklar ve mineralli sularla ilgili yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar bu kaynaklara ilişkin faaliyet izni verilmeden önce Maden İşleri Genel Müdürlüğünün uygun görüşünün alınması zorunludur. Talepler Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğüne incelettirilir. Uygun bulunmayan faaliyetlere izin verilmez.
Jeotermal kaynaklar ve mineral suların bulunduğu yerlerde; bu kaynakların işletilmesi ve değerlendirilmesine yönelik tesisler için ihtiyaç duyulan araziler, çevresinde bulunan arazilere zarar vermeyecek tedbirlerin alınması şartıyla, kullanım şekline ve niteliğine ve vasfına bakılmaksızın bu amaçla kullanılmak üzere tahsis edilir.
Jeotermal kaynak ve mineralli su sahalarında kaynak koruma alanlarının belirlenmesi zorunlu olup, bu alanlara ilişkin öngörülen tedbirlerin uygunluğu ve denetlenmesi Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından yapılır.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından yapılan incelemeler sonucunda, faaliyetlerin bilim ve tekniğine, kaynağın ve çevrenin korunmasına ve koruma alanları için öngörülen tedbirlere uygun yürütülmediğinin tespiti halinde, alınacak tedbirler Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından belirlenir. İlgili kişi, kurum ve kuruluşlar bu tedbirleri yerine getirmekle yükümlüdür. Aksi takdirde faaliyetlere izin verilmez.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün almış olduğu buluculuk hakları saklıdır. Ayrıca Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü yatırım programları çerçevesinde yaptığı çalışmalar ile kaynak varlığını ortaya çıkardığı alanların veya sondaj ile elde ettiği akışkanın bulucusu olarak tescil edilir."
21. Yönetmelik'in geçici 1. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"1) Kanun yürürlüğe girmeden önce kazanılmış bütün hakların sahipleri, bu haklara ait mevcut bilgi ve belgeler ile ruhsat sahasındaki mevcut tesislere ait bilgi, belge ve projeleri, hak sahibi olduğunu gösterir ruhsat, izin, imtiyaz, sözleşme, sicil ve benzeri belgeleri İdareye vererek Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra altı ay içinde intibak yaptırmakla yükümlüdür.
(3) Kanunun yürürlük tarihinden önce, 26/3/1322 tarihli Mülga Maadin Nizamnamesi, 17/6/1942 tarihli ve 4268 sayılı Mülga Madenlerin Aranma ve İşletilmesi Hakkında Kanun, 19/2/1985 tarihli ve 3154 sayılı Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 26/5/2004 tarihli ve 5177 sayılı Maden Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun geçici 4 ve 5 inci maddesine göre verilmiş haklar, 927 sayılı Sıcak ve Soğuk Maden Sularının istismarı ile kaplıcalar tesisatı hakkında Kanun ve 2634 sayılı Kanunun ek 1inci maddesine göre verilmiş haklar ile 83/6568 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 3/3/1954 tarihli ve 6309 sayılı Mülga Maden Kanunu kapsamında verilmiş ruhsat ve haklar aşağıdaki şekilde intibak ettirilir.
a)İl Özel İdarelerinin doğrudan işlettiği veya İl Özel İdaresi tarafından kiraya verilmiş doğal çıkış ve kuyuların bulunduğu jeotermal alan, MTA adına tescilli ise MTA’ nın ilgili İdareye gönderdiği MİGEM tarafından verilmiş buluculuk tescil belgesindeki koordinatlar ile varsa MTA’ nın bildireceği bloke alan dikkate alınarak jeotermal alan bloke alanı ile birlikte MTA adına alan bazında intibak ettirilir. İntibak ettirilen bu alan üzerinde bulunan doğal çıkış ve/veya kuyular ise nokta bazında kuyu veya doğal çıkış adı, koordinatı, sıcaklığı, debisi, akışkanın cinsi gibi bilgiler belirtilerek hak sahibi adına doğal çıkış ve/veya kuyu bazında intibak ettirilir.
b)İl Özel İdareleri tarafından alan ve/veya kuyu bazında verilen işletme ruhsatları, ruhsat sahibi adına intibak ettirilir. İntibaklarda ruhsatın ilk verilmiş olduğu tarih baz alınır. Ancak yapılan intibak, doğal çıkış ve/veya kuyu bazında olup MTA adına tescilli jeotermal alan içinde kalıyor ise, alan bazında MTA adına intibakı yapılır.
c)Vilayet tarafından rüsum ve temettü hisseleri devredilen kaynaklara ait doğal çıkış ve/veya kuyulara ait haklar, devrediliş şekli baz alınarak ilgili belediye veya köy tüzel kişiliği adına intibakı yapılır. Bu hakların bulunduğu jeotermal alan, MTA adına tescilli ise alan bazında MTA adına intibakı yapılır. Ancak alan MTA adına tescilli değil ise alanı belirlenerek ilgili hak sahibi adına alan bazında intibak ettirilir.
ç)Belediyelerin doğrudan işlettiği ve/veya kiraya verdiği doğal çıkış ve/veya kuyular, doğal çıkış veya kuyu adı, koordinatı, sıcaklığı, debisi, akışkanın cinsi gibi bilgiler belirtilerek belediye tüzel kişiliği adına intibak ettirilir. İntibakı yapılan doğal çıkış ve/veya kuyular, MTA adına tescilli jeotermal alan içinde kalıyorsa alan bazında MTA adına intibakı yapılır. Ancak alan MTA adına tescilli değil ise alanı belirlenerek ilgili hak sahibiadınaalan bazında intibak ettirilir.
d)Belediye ve İl Özel İdarelerinin ortağı olduğu şirketlerin işlettiği doğal çıkış ve/veya kuyular, doğal çıkış ve/veya kuyu adı, koordinatı, sıcaklığı, debisi, akışkanın cinsi gibi bilgiler belirtilerek ilgili şirket adına intibakı yapılır. İntibakı yapılan doğal çıkış ve/veya kuyular, MTA adına tescilli jeotermal alan içinde kalıyorsa MTA’nın ilgili İdareye gönderdiği MİGEM tarafından verilmiş buluculuk tescil belgesindeki koordinatlar ile varsa MTA’nın bildireceği bloke alan dikkate alınarak jeotermal alan bloke alanı ile birlikte alan bazında MTA adına intibakı ettirilir. Ancak alan MTA adına tescilli değil ise alanı belirlenerek ilgili şirket adınaalan bazında intibak ettirilir.
e) Kanunun yürürlük tarihinden önce MTA tarafından kamu veya özel tüzel kişiler, belediye ve İl Özel İdare ile yapılan sözleşme ve protokollerle verilen kuyu bazlı kullanım hakları, kuyu bazında hak sahibi adına intibak ettirilerek MTA’nın sözleşme ve protokollerdeki hakları sicile işlenir. Bu hakların bulunduğu jeotermal alan MTA’nın ilgili İdareye gönderdiği MİGEM tarafından verilmiş buluculuk tescil belgesindeki koordinatlar ile varsa MTA’nın bildireceği bloke alan dikkate alınarak jeotermal alan bloke alanı ile birlikte alan bazında MTA adına intibakı yapılır.
(6) Kanunun yürürlük tarihinden önce MTA’nın yaptığı çalışmalarla belirlediği ve MİGEM tarafından MTA adına tescili yapılarak buluculuk belgesi verilmiş jeotermal alanlar ile iş programında yer alan ve projeler kapsamında, MTA tarafından yapılmakta olan çalışmalarla müracaatların başlama tarihine kadar geçen dönemde belirlenecek kaynak ve kaynak alanları için de MİGEM tarafından MTA adına buluculuk tescil belgesi düzenlenir. MTA adına düzenlenen bu buluculuk tescil belgeleri MTA tarafından İdareye bildirilir ve ilgili İdare tarafından MTA’ya arama ruhsatı verilir. Verilen arama ruhsatı ile ilgili bilgi ve belgeler en geç onbeş gün içinde İdare tarafından MİGEM’ e bildirilir.
..."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 22/9/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu, arama ruhsatı başvurularının İdarece başvuruya konu taşınmazlar üzerinde MTA lehine "bloke alan" tesis edilmiş olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, kanuni dayanaktan yoksun bu işlemlerin ilk derece mahkemesi kararlarıyla iptal edildiğini, ancak bu kararların Danıştay Sekizinci Dairesince hukuka aykırı olarak ve özel teşebbüs karşısında ilgili kamu kurumunu koruma düşüncesiyle bozulduğunu, bozmaya uyan ilk derece mahkemesince davalarının reddedildiğini, böylelikle kanunda boşluk bulunmamasına ve kanuni dayanağı olmamasına rağmen yargı kararıyla yorumun sınırları aşılmak suretiyle özel hukuk tüzel kişisi karşısında devlet kuruluşuna üstünlük tanındığını belirterek Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesi ile 138. maddesinde yer alan hâkimlerin kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar vereceklerine ilişkin düzenlemenin ve bu düzenleme bağlamında 36. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; yargılamanın yenilenmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları yargılamanın adil yapılmadığı hakkında olup incelemenin bu kapsamda yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.
25. Bakanlık tarafından, olayda MTA adına belirlenen bloke alanın 5686 sayılı Kanun hükümlerinde öngörülen prosedüre tabi olmadığı, kazanılmış hakların muhafazası adına geçici maddelerle yapılan düzenlemelere istinaden MTA adına bloke alan belirlemesinin yapıldığı, Yönetmelik'in 7. maddesinin (4) numaralı fıkrasının yargı kararıyla iptal edilmesinin de somut olay bakımından bir etkisinin bulunmadığı, diğer taraftan Yönetmelik'in hakların intibakına ilişkingeçici 1. maddesinin iptali istemiyle açılan davanın Danıştay Sekizinci Dairesince reddedildiği, aktarılan hususların Anayasa Mahkemesinin dikkatine sunulması gerektiği belirtilmiştir.
26. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
28. İlke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
29. Başvuru konusu olayda, başvurucununAydın ili Kuyucak ilçesinde jeotermal kaynak arama faaliyetlerinde bulunmak üzere yaptığı başvurular,ilgili alanların MTA lehine "bloke alan" olarak belirlendiği gerekçesiyle Aydın İl Özel İdaresince reddedilmiş; başvurucu tarafından MTA'nın sadece arama ruhsatı sahibi olabileceği, işletme ruhsatı sahibi olamayacağı ve işletme ruhsatı olmaksızın bir alanın bloke alan olarak ilan edilmesinin hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle arama ruhsatı taleplerinin reddine ilişkin idari işlemlerin iptali istemiyle açtığı davalarda ilk derece mahkemesi, Yönetmelik'te bloke alana ilişkin düzenlemeye yer veren 7. maddenin (4) numaralı fıkrasının 5686 sayılı Kanun'da yalnızca işletme hakkı sahipleri için bloke alan belirleme imkânı getirildiği, arama ruhsatı sahipleri için bloke alan belirlenemeyeceği gerekçesiyle Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca yürütmesinin durdurulduğundan bahisleiptal kararları vermiştir.
30. Bu kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları üzerine Danıştay Sekizinci Dairesi, "bloke alan" kavramının 5686 sayılı Kanun'la getirildiğini, ancak bloke alanın nasıl belirleneceği konusunda Kanun'da bir açıklığın bulunmadığını belirtildikten sonra MTA'nın bloke alan belirleme yetkisinin bulunup bulunmadığı hususunu değerlendirmiştir. Daire tarafından bloke alanın belirlenmesi ile ilgili olarak 5686 sayılı Kanun'la ikili bir sistem getirildiği, buna göre Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten sonraki dönemlerde yapılan arama veya işletme ruhsatı başvurularının değerlendirilmesinde ana hükümlerin dikkate alınacağı ve Yönetmelik'in 7. maddesinin (4) numaralı fıkrasının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun kararında da belirtildiği üzere bu dönemde alınan arama ruhsatı sahipleri için bloke alan belirlenemeyeceği, bloke alanın ancak işletme ruhsatı sahipleri için belirlenebileceği ifade edildikten sonra 5686 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce kazanılmış hak kapsamında korunan ve intibakı yapılan jeotermal alanlara ilişkin olarak geçici maddelerde düzenleme yapıldığı, Kanun'un uygulanmasına olanak sağlamak üzere çıkarılan Yönetmelik'in geçici 1. maddesinin (e) bendinde "Bu hakların bulunduğu jeotermal alan MTA’nın ilgili İdareye gönderdiği MİGEM tarafından verilmiş buluculuk tescil belgesindeki koordinatlar ile varsa MTA’nın bildireceği bloke alan dikkate alınarak jeotermal alan bloke alanı ile birlikte alan bazında MTA adına intibakı yapılır." denilmek suretiyle MTA tarafından bloke alan belirlenebileceğinin kabul edildiği ve söz konusu Yönetmelik kuralının iptali için açılan davaya bakan Danıştay Onuncu Dairesinin 27/5/2008 tarihli kararıyla yürütmenin durdurulması talebinin reddedildiği, bu karara yapılan itirazın da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 11/6/2009 tarihli kararıyla reddedildiği tespitleri yapıldıktan sonra jeotermal alanların korunmasının 5686 sayılı Kanun'un amaçları arasında yer aldığı, uyuşmazlık konusu yerlere ilişkin bloke alan belirlemelerinin 5686 sayılı Kanun'un geçici maddeleri ile kazanılmış hak kapsamında korunan ve intibakı yapılan jeotermal alanlara ilişkin olduğu ve bu alanların Kanun yürürlüğe girdikten sonra arama ruhsatı alınanalanlardan olmadığı, 5686 sayılı Kanun'un uygulanması için çıkarılan Yönetmelik'te de intibakı yapılan alanlardaki bloke alan belirlemesinin MTA tarafından yapılacağının düzenlendiği ve bu kuralıniptali istemiyle açılan davada yürütmenin durdurulması isteminin de reddedildiği, bu sebeple MTA'nın 5686 sayılı Kanun kapsamında intibakı yapılan jeotermal alanlardaki kaynakların korunması için bloke alan belirleme yetkisinin olduğu, bu duruma göre 5686 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesi ile MTA adına intibakı yapılan alanlar için MTA tarafından resen bloke alan belirlenmesi ve başvurucunun arama ruhsatı başvurularının bloke alan nedeniyle reddedilmesine yönelik işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararlarının bozulmasına karar verilmiştir.
31. İlk derece mahkemesi de Dairenin bozma kararlarında belirtilen gerekçeler ile davaların reddine karar vermiş ve kararlar kanun yollarından geçerek kesinleşmiştir.
32. Başvurucu iddialarının, jeotermal alanlara yönelik olarak 5686 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesi ile birlikte daha önce MTA adına intibakı yapılan alanlar için bloke alan belirlemesinin yapılıp yapılamayacağına dair uyuşmazlığa konu davalara ilişkin mevzuatın değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına; esas itibarıyla yargılamanın sonucunun hukuka aykırılık teşkil ettiğine ilişkin bulunduğu görülmektedir.
33. Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda verilen kararın değil yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediği, bu çerçevede yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurların değerlendirilmesinde eksiklik, ihmal ya da açık keyfîliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir (Naci Karakoç, B. No: 2013/2767, 2/10/2013, § 22).
34. Mahkemenin gerekçeleri ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde iddiaların özünün derece mahkemesi tarafından mevzuatın değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir.
35. Bu durumda başvurucu; yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediğine veya kararın gerekçesiz olduğuna ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.
36. Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşıldığından, başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşe katılmamıştır.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
22/9/2016 tarihinde Serdar ÖZGÜLDÜR'ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
“Bloke alan” kavramı ilk kez 3.6.2007 tarih ve 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar Ve Doğal Mineralli Sular Kanunu’nun 3. maddesi ile getirilmiş olup, “işletme ruhsatı sahibi” dışındaki talep sahiplerine kapatılmış bir alandır. Başvurucu şirketin jeotermal kaynak arama ruhsatı talebinin idarece reddedilmesinin nedeni, dava dışı Maden Teknik Arama Kurumu (MTA) lehine başvuruya konu taşınmaz üzerinde “bloke alan” tesisi yapılmış olmasıdır. İşletme ruhsatı sahibi olmayan MTA lehine “bloke alan”tesisinin yasal dayanağı olarak 5686 sayılı Kanun'un Geçici 1-5 nci maddeleri gösterilmekteyse de; anılan yasal hükümlerin incelenmesinde, 5686 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan mevzuat uyarınca MTA’nın aldığı arama ve işletme ruhsatlarına dair intibak hükümlerine yer verildiği, yeni getirilen “bloke alan” la ilgili herhangi bir geçiş hükmünün bulunmadığı, anılan Kanun'un geçici maddelerinde yer almayan MTA lehine bloke alan tesisi hususunu Jeotermal Kaynaklar Ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliği'nin 7. maddesinin “… bu alan, gerekli tüm masrafları ruhsat sahibi tarafından belirlenerek ruhsat sahibine ve idareye bildirilir. Belirlenen bloke alan diğer talep sahibine kapatılır” şeklindeki (4) no’lu fıkrası ile getirildiği, bu düzenlemenin iptali için açılan davada Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca yürütmenin durdurulması kararı verildiği, davacının açmış olduğu iptal davasında mahal idare mahkemesince bu hususlar dikkate alınarak işlemin iptaline karar verildiği, ancak Danıştay 8. Dairesinin bozma kararı nedeniyle bozma ilâmına uyularak bu kez davanın reddedildiği ve bu kararın derecattan geçerek onandığı, ancak bu onama kararlarından sonra anılan Yönetmelik hükmünün yine Danıştay 8. Dairesince "…yasada sadece işletme ruhsatı sahipleri için öngörülen "bloke alanın" Yönetmeliğin 7/4. madesi ile arama ruhsatı sahipleri için öngörülmüş olmasında hukuka uyanlık bulunmamaktadır…" gerekçesiyle iptal edildiği, dolayısiyle MTA’nın jeotermal kaynaklar bakımından sadece arama ruhsatına sahip olabileceği, kendi lehine bloke olan belirleyerek bunun tescili için başvuru yapmasının 5686 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde mümkün olmadığı, bu hukuki saptamaya karşın başvurucuya arama ruhsatı verilmemesine ilişkin idari işlemin hukuka uygun olduğu sonucuna vararak başvurucunun davasını reddeden mahkeme kararlarının bariz takdir hatası taşıdığı, dolayısiyle Anayasa'nın 36. maddesinin (adil yargılama hakkının) ihlâli sonucunun doğduğu kanaatine vardığından, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılamadım.
Üye