TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İMER ENERJİ ÜRETİM ANONİM ŞİRKETİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/6249)
|
|
Karar Tarihi: 22/9/2016
|
R.G. Tarih ve Sayı: 14/10/2016-29857
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Mehmet Sadık
YAMLI
|
Başvurucu
|
:
|
İmer Enerji
Üretim Anonim Şirketi
|
Vekili
|
:
|
Av. Ahmet
OKYAY
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; jeotermal alanlar için yapılan arama ruhsatı
taleplerinin, ilgili alanların Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA)
lehine "bloke alan"
olarak belirlendiği için reddedilmesinin mevzuatın hatalı yorumlanması, ilgili
yönetmelik maddesinin yürütmesinin durdurulmasına rağmen bu durumun dikkate
alınmaması, bloke alanın kanuni dayanağı olmamasına rağmen yorum yoluyla özel
hukuk tüzel kişisi karşısında devlet kuruluşuna üstünlük tanınması nedenleriyle
Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesi ile 138. maddesinde yer alan
hâkimlerin kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar
vereceklerine ilişkin düzenlemenin ve bu düzenleme bağlamında 36. maddesinde
yer alan adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/5/2014 tarihinde İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1.
Kurulu vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan
ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek
bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Aynı başvurucuya ait 2014/6251 ve 2014/11213 numaralı
bireysel başvuru dosyalarının konu yönünden hukukiirtibatları nedeniyle
2014/6249 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine,
belirtilen dosyaların kapatılmasına, incelemenin 2014/6249 başvuru numaralı
bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine 8/10/2014 tarihinde karar
verilmiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 17/12/2014 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
5. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş
29/12/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık
görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
6. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 17/3/2015 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu Şirketin Aydın ili Kuyucak ilçesinde jeotermal
kaynak arama faaliyetlerinde bulunmak üzere yaptığı başvurular, başvuru konusu
alanların MTA lehine "bloke alan" olarak belirlendiği gerekçesiyle Aydın İl
Özel İdaresince reddedilmiştir.
9. Başvurucunun, MTA'nın sadece arama ruhsatı sahibi
olabileceği, işletme ruhsatı sahibi olamayacağı ve işletme ruhsatı olmaksızın
bir alanın bloke alan olarak ilan edilmesinin hukuken mümkün olmadığı
gerekçesiyle arama ruhsatı taleplerinin reddine ilişkin idari işlemlerin iptali
için açtığı davalara bakan Aydın 1. İdare Mahkemesinin değişik kararlarında,
başvurucuya arama ruhsatı verilmemesine ilişkin işlemler iptal edilmiş ancak
MTA adına düzenlenen arama ruhsatları bakımından davaların reddine karar verilmiştir.
İlgili kararların gerekçesi şöyledir:
"[ilgili mevzuat
hükümleri değerlendirildikten sonra] Buna
mukabil Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama
Yönetmeliği'nin 7. maddesinin 4. fıkrasında bloke alanın MTA tarafından
belirlenerek arama ruhsatı sahibine ve idareye bildirileceği düzenlenmiş ancak
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun yukarıda bahsedilen kararıyla
Yönetmeliğin bu maddesinin 4. fıkrasının yürütmesinin durdurulduğu ve bu
sebeple bloke alan tespiti konusunda Yasada açık bir hüküm olmadığı gibi bu
konuda MTA yı yetkili ve görevli hale getiren Yönetmelik hükmünün de yargı
kararıyla iptal edilmiş olması karşısında MTA tarafından Anayasaya aykırı
olarak kaynağını kanundan almayan bir yetki kullanılarak bloke alan tespit
edilmesinde ve bu sebeple davacının arama ruhsatı talebinin reddine ilişkin
işlemde açık hukuka aykırılık bulunduğu, ancak bloke alan kaydının dayanağı
niteliğindeki işlem olan ve önceki kanunla zamanında MTA'nın jeotermal
kaynakların açığa çıkarılmasına yönelik olarak yaptığı yatırım ve arama
faaliyetleri konusundaki kazanılmış haklarının tesciline ilişkin olarak tesis
edilen buluculuk belgesi ve sonucunda da arama ruhsatı verilmesinde ise hukuka
aykırılık bulunmadığı değerlendirilmektedir."
10. Davalı idare tarafından temyiz edilen bu kararlar, Danıştay
Sekizinci Dairesince bozulmuştur.
11. İlk derece mahkemesi tarafından bozma kararlarına uyularak
6/3/2012 tarihli ve E.2012/273, K.2012/459 sayılı; 8/3/2012 tarihli ve
E.2012/278, K.2012/490 sayılı; 29/3/2012 tarihli ve E.2012/602, K.2012/749
sayılı kararlar ile davaların reddine karar verilmiştir. Kararların gerekçeleri
şöyledir:
"Yukarıya metinleri alınan
düzenlemelerden 1935 yılında yürürlüğe giren 2804 sayılı Kanunla kurulan Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün, ülkemizdeki madenlerin araştırılması,
bulunması ve bu konudaki teknik ilmi işlemlerin yapılmasında üstlendiği görev,
yetki ve hakların korunduğu anlaşılmaktadır.
5686 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi
(13/06/2007) üzerine ise, jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular bu Yasa
kapsamına alınmıştır. Ancak, bu Yasada yer alan geçici madde hükümleri
çerçevesinde, yürürlük tarihinden önce kazanılmış haklarının korunması amacıyla
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü adına intibak işlemleri yapılmıştır.
Bununla birlikte, 5686 sayılı Yasa ile bu
Yasanın yürürlüğe girmesinden önce mevzuatta yer almayan ve işletme ruhsatı
verilmiş bir jeotermal kaynaktan yapılan üretim faaliyetlerinin etkilenmemesi
için işletme ruhsatı sahibi dışındaki talep sahiplerine kapatılmış ve işletmeye
açılmayacak alanlar olarak tanımlanan bloke alan kavramı getirilmiş, ancak 5686
sayılı Yasada bloke alanın nasıl belirleneceği konusunda açık bir düzenlemeye
de yer verilmemiştir. Bu nedenle, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün
intibakı yapılan alanlar için bloke alan belirleme yetkisinin olup olmadığının
ortaya konulması gerekmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalarda da belirtildiği
üzere, 5686 sayılı Yasada jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli suların
işletilmesi ile ilgili ikili bir sistem öngörülmüştür. Buna göre, Yasanın ana
maddelerinde; Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak arama ve işletme
başvurularında izlenecek yol belirlenmiş, Yasanın yürürlüğünden önce kazanılmış
hakların korunması ve intibaklarının sağlanması amacıyla geçici maddelerle
düzenlemeler getirilmiştir. Bu bağlamda, Yönetmeliğin 7/4 maddesinde, Yasanın
yürürlüğe girmesinden sonra arama ruhsatı sahibinin başvurusu üzerine bloke
alan belirlenmesi, geçici 1. maddesinde de Yasanın yürürlüğünden önce elde
edilen hakların intibakı düzenlenmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri
Kurulunun yukarıda belirtilen kararında ise; "5686 sayılı Kanunun 3.
maddesinin 15. fıkrasında, bloke alan, işletme ruhsatı verilmiş bir jeotermal
kaynaktan yapılan üretim faaliyetlerinin etkilenmemesi için işletme ruhsatı
sahibi dışındaki talep sahiplerine kapatılmış ve işletmeye açılmayacak alanlar
olarak tanımlanmıştır. Yine aynı Yasanın 6. maddesinde, arama ruhsatı
sahibinin, arama ruhsat süresinin son günü akşamına kadar işletme projesi ile
idareye işletme ruhsatı başvurusunda bulunması halinde işletme ruhsatı
verileceği ve varsa tespit edilen bloke alanıyla birlikte MİGEM'e bildirileceği
öngörülmüştür. Buna göre, yasada, sadece "işletme ruhsatı" sahipleri
için öngörülen "bloke alanın" Yönetmeliğin 7/4. maddesi ile arama
ruhsatı sahipleri için öngörülmüş olmasında hukuka uyarlık
bulunmamaktadır." gerekçesiyle ilgili maddenin yürürlüğü durdurulmuştur.
Ancak, uyuşmazlık konusu yerlerdeki bloke alan
belirlemelerinin, 5686 sayılı Yasanın geçici maddeleri ile kazanılmış hak
kapsamında korunan ve intibakı yapılan jeotermal alanlara ilişkin olarak
yapılması ve bu alanların Yasa yürürlüğe girdikten sonra arama ruhsatı alınan
alanlardan olmaması nedeniyle, yürütmesi durdurulan 7/4 maddesi kapsamında
kabul edilmesi hukuken mümkün değildir. Dava konusu bloke alan belirlemeleri,
anılan Yönetmeliğin geçici 1.maddesinde belirtilen "bu hakların bulunduğu
jeotermal alan MTA'nın ilgili idareye gönderdiği MİGEM tarafından verilmiş
buluculuk tescil belgesindeki koordinatlar ile varsa MTA'nın bildireceği bloke
alan dikkate alınarak jeotermal alan bloke alanı ile birlikte alan bazında MTA
adına intibakı yapılır." hükmü uyarınca yapılmıştır. Ayrıca Danıştay İdari
Dava Daireleri Kurulunun yukarıda belirtilen kararının gerekçesinde Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün bloke alan belirleme yetkisinin olmadığı
yönünde bir ifadeye de yer vermemiştir.
Öte yandan, anılan Yönetmeliğin geçici 1.
maddesinde belirtilen hükmün iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onuncu
Dairesi 27/05/2008 gün ve E:2008/1268 sayılı kararı ile yürütmenin durdurulması
isteminin reddine karar vermiş, bu karar yapılan itiraz da Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulunun 11/06/2009 gün ve E:2009/105 sayılı kararı ile
reddedilmiştir.
Bu itibarla, jeotermal alanların korunmasının
5686 sayılı Yasanın amaçları arasında yer alması, uyuşmazlık konusu bloke alan
belirlemelerinin, 5686 sayılı Yasanın geçici maddeleri ile kazanılmış hak
kapsamında korunan ve intibakı yapılan jeotermal alanlara ilişkin olarak
yapılması ve bu alanların Yasa yürürlüğe girdikten sonra arama ruhsatı alınan
alanlardan olmaması, 5686 sayılı Uygulama Yönetmeliğinde, intibakı yapılan
alanlardaki bloke alan belirlemesinin Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
tarafından yapılacağının düzenlenmesi ve bu hükmün iptali istemiyle açılan
davada yürütmenin durdurulması isteminin de reddedilmesi karşısında, MTA'nın
5686 sayılı Yasa kapsamında intibakı yapılan jeotermal alanlardaki kaynakların
korunması için bloke alan belirleme yetkisinin olduğu kuşkusuzdur.
Bu durumda, 5686 sayılı Yasanın yürürlüğe
girmesi ile Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü adına intibakı yapılan
alanlar için Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından resen bloke alan
belirlenmesi ve davacının arama ruhsatı başvurusunun bloke alan nedeniyle
reddedilmesine yönelik işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır."
12. Başvurucu tarafından temyiz edilen bu kararlar aynı Dairenin
değişik tarihli kararları ile onanmış, başvurucunun karar düzeltme talepleri de
aynı Dairece reddedilmiştir.
13. Nihai kararlar, başvurucuya 7/4/2014 ve 9/6/2014
tarihlerinde tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu 5/5/2014 ve 4/7/2014 tarihlerinde bireysel
başvurularda bulunmuştur.
15. 11/12/2007 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe
giren Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama
Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) çeşitli maddeleri ile birlikte iptal davasına konu
edilen 7. maddesinin "Bu çalışmaların
sonucuna göre ruhsat sahibi tarafından bloke alan talep edilmesi halinde
İdare'ye başvuruda bulunulur. Bu alan, gerekli tüm masrafları ruhsat sahibi
tarafından karşılanmak üzere MTA tarafından belirlenerek ruhsat sahibine ve
İdareye bildirilir. Belirlenen bloke alan diğer talep sahiplerine
kapatılır." şeklindeki (4) numaralı fıkrası Danıştay Sekizinci
Dairesinin 17/4/2014 tarihli ve E.2012/189, K.2014/3089 sayılı kararının
gerekçesinde "5686 sayılı Kanunun 3.
maddesinin 15. fıkrasında, bloke alan, işletme ruhsatı verilmiş bir jeotermal
kaynaktan yapılan üretim faaliyetlerinin etkilenmemesi için işletme ruhsatı
sahibi dışındaki talep sahiplerine kapatılmış ve işletmeye açılmayacak alanlar
olarak tanımlanmıştır. Yine aynı Yasanın 6. maddesinde, arama ruhsatı
sahibinin, arama ruhsat süresinin son günü akşamına kadar işletme projesi ile
idareye işletme ruhsatı başvurusunda bulunması halinde işletme ruhsatı
verileceği ve varsa tespit edilen bloke alanıyla birlikte MİGEM'e bildirileceği
öngörülmüştür. Buna göre, yasada, sadece 'işletme ruhsatı' sahipleri için
öngörülen 'bloke alanın', Yönetmeliğin 7/4. maddesi ile arama ruhsatı sahipleri
için öngörülmüş olmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır." denilmek
suretiyle iptal edilmiştir.
16. Yine Yönetmelik'in çeşitli maddelerinin iptali istemiyle
açılan davada Danıştay Sekizinci Dairesi 17/4/2014 tarihli ve E.2012/187,
K.2014/3086 sayılı kararıyla kısmen karar verilmesine yer olmadığına, kısmen de
davanın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesi şöyledir.
"15.6.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3213
sayılı Maden Kanununda "jeotermal enerji" konusunda düzenlemeler
bulunmadığından, bu konudaki yasal927 sayılı Kanun ve daha sonra yürürlüğe
giren 5177 sayılı Kanunun Geçici 4. maddesi ile giderilmiştir. Bu Kanunda
jeotermal enerji kaynaklarının 3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında olmadığı
açıkça belirtildiği gibi, geçici 4. madde de jeotermal kaynaklar ve mineralli
sularla ilgili yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar, bu kaynaklara
ilişkin faaliyet izni verilmeden önce, Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü'un
uygun görüşünün alınması, taleplerin Maden İşleri Genel Müdürlüğüne
incelettirilmesi, uygun bulunmayan faaliyetlere izin verilmemesi jeotermal
kaynak ve mineralli su sahalarında, kaynak koruma alanlarının belirlenmesi ve
bu alanlara ilişkin öngörülen tedbirlerin uygunluğu ve denetlenmesinin MTA
Genel Müdürlüğünce yapılması, MTA Genel Müdürlüğünce yapılan incelemeler
sonucunda faaliyetlerin bilim ve tekniğe, kaynağın ve çevrenin korunmasına ve
koruma alanları için öngörülen tedbirlere uygun yürütülmediğinin tespiti
halinde alınacak tedbirlerin de MTA Genel Müdürlüğünce belirleneceği
düzenlenmiş, MTA Genel Müdürlüğünün aldığı buluculuk hakları kazanılmış hak
sayılmış ve MTA Genel Müdürlüğünün yaptığı çalışmalarla kaynak varlığını ortaya
çıkardığı alanların veya sondaj ile elde ettiği akışkanların bulucusu olarak
tescili düzenlenmiştir.
3.6.2007 tarihinde kabul edilen 5686 sayılı
Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanununungeçici maddeleriyle bu
kanun yayımlanmadan önce elde edilmiş hakların ilgili hak sahibi adına il özel
idaresi tarafından alan bazında intibak ettirilmesi ve sözleşme ve işletme
şartları ile üçüncü kişilerin kazanılmış haklarının sicile işlenmesi ve
intibakı yapılan ruhsatların Maden İşleri Genel Müdürlüğüne bildirilmesi düzenlenmiş;
böylece hem MTA Genel Müdürlüğü tarafından keşfedilmiş alanlar içerisine
varolanlar için karışıklığı önlenmek, hem de üçüncü kişilerin hakları korunmak
istenmiştir.
Yukarıda yapılan tüm bu açıklamalar
karşısında, 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular
Kanununundüzenlediği geçiş kurallarıyla devletin hüküm ve tasarrufu altında
olan jeotermal enerjinin bu kanundan önceki düzenlemelere göre verilmiş işletme
izinleri korunmuş olup, 5686 sayılı Kanunun 20. maddesiyle, Kanunun uygulanmasına
ilişkin usul ve esasları ve kanunun geçiş kurallarının uygulanması esaslarını
düzenleyenJeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama
Yönetmeliğinin davaya konu edilen Geçici 1. maddesinin 3. fıkrasının
"a", "b", "c", "d", "e"
bentleri ile 6.,ve 9. fıkrasında üst hukuk normuna ve hukuka aykırılık
bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin iptali istenen geçici 1.
maddesinin 8. fıkrasına gelince; iptali istenilen bu düzenleme; 24.9.2013 tarih
ve 28775 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Jeotermal Kaynaklar
ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Yönetmeliğin 17. maddesiyle değiştirildiğinden bu düzenlemenin esası
hakkında karar verilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Jeotermal Kaynaklar ve
Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin geçici 1. maddesinin 8.
fıkrası hakkında karar verilmesine yer olmadığına; Geçici 1. maddesinin 3.
fıkrasının "a", "b", "c", "d",
"e" bentleri ile 6., ve 9. fıkralarının iptali istemi yönünden
davanın reddine..."
B. İlgili Hukuk
17. 3/6/2007 tarihli ve 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal
Mineralli Sular Kanunu’nun 3. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(1) Bu Kanunda geçen;
...
4) İdare : İl özel idarelerini,
...
15) Bloke alan: İşletme ruhsatı verilmiş bir
jeotermal kaynaktan yapılan üretim faaliyetlerinin etkilenmemesi için işletme
ruhsatı sahibi dışındaki talep sahiplerine kapatılmış ve işletmeye açılmayacak
alanları,
...
24) Arama ruhsatı: Sınırları belirlenmiş bir
alanda, kaynak arama faaliyetlerinde bulunulabilmesi amacıyla projeye dayalı
verilen izin belgesini,
...
26) İşletme ruhsatı: Belirli bir alanda
akışkanın üretilebilmesi ve değerlendirilmesi için projeye dayalı verilen izin
belgesini,...ifade eder.…”
18. 5686 sayılı Kanun’un 4., 5. ve 6. maddeleri şöyledir:
Mülkiyet ve ruhsat
MADDE 4 – (1) Jeotermal kaynaklar ve doğal
mineralli sular, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup bulundukları arzın
mülkiyetine tâbi değildir. Kaynağa ilişkin faaliyetlerin yapılabilmesi için bu
Kanuna göre Ruhsat alınması zorunludur.
(2) Jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli
sulara ilişkin haklar, medeni hakları kullanmaya ehil Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarına, statüsünde jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sularla ilgili
faaliyet yapabileceği hususu yer alan Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre
kurulmuş tüzel kişiliği haiz şirketlere, bu hususta yetkisi bulunan kamu
iktisadi teşebbüsleri ile müesseselerine, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri ile
diğer kamu kurum, kuruluş ve idarelerine verilir. Jeotermal kaynaklar ve doğal
mineralli sulara ilişkin haklar gerçek veya tüzel tek kişi adına verilir.
(3) Jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli
sulara ilişkin haklar, miras yolu ile intikal eder. Bu haklar, bütün
mirasçıların vekâletini havi bir vekâletname ile ikinci fıkrada belirtilen
niteliklere sahip mirasçılardan birine veya üçüncü bir şahsa devredilir.
Mirasçıların ittifak edememeleri halinde mirasçılardan birinin müracaatı ile
mahkeme mirasçılardan bu hakkın en ehil olana tahsisine veya bu da mümkün
olmazsa ruhsatın satılmasına karar verir. Mahkeme bu hususu basit muhakeme
usûlü ile halleder. Eğer dava söz konusu değil ise altı ay içerisinde intikal
işlemleri tamamlanmayan ruhsatlar feshedilir. Devir ve intikal işlemlerinin ne
şekilde yapılacağı yönetmelikle belirlenir.
Ruhsatlar
Arama ruhsatı
MADDE 5 – (1) Arama ruhsatı müracaatları,
talep sahibi tarafından 1/25000 ölçekli pafta adı ve koordinatları belirtilerek
beş bin hektarı geçmeyecek şekilde arama projesi ile birlikte idareye yapılır.
Müracaatlarda öncelik hakkı esastır. Aynı yer için aynı anda birden fazla talep
olması halinde, projeler incelenerek en hızlı ve en fazla yatırımı teklif eden
proje sahibinin talebi tercih edilir.
(2) İdare, müracaat alanı hakkında bilgileri
MİGEM’e bildirir. Arama için başvurulan saha, önceki diğer başvurular ile
çakışıyorsa, MİGEM çakışan kısımları çıkararak kalan saha için "arama
ruhsatı" verilebileceğini idareye bildirir. İdare, verilen ruhsatı
koordinatları ile birlikte kayıtlara alınmak üzere MİGEM’e bildirir.
(3) Arama ruhsat süresi üç yıldır.
Faaliyetlerin olumlu gelişmesi ve ilave etütlere ihtiyaç duyulması halinde
revize proje verildikten sonra idarece uygun bulunması halinde bir yıl uzatılır
ve uzatma MİGEM’e bildirilir. Arama ruhsatı süre uzatım talebi, ruhsat süresi
bitiminden önce idareye yapılır.
(4) Arama ruhsatı döneminde idarenin bilgisi
dahilinde, çevrenin kirletilmemesi kaydı ile sadece test amaçlı üretim
yapılabilir.
(5) Birden fazla ili içine alan arama ve
işletme faaliyetlerinde başvurular alanın büyük olduğu il idaresine yapılır ve
işlemler alanın küçük olduğu il idaresine bildirilir.
İşletme ruhsatı
MADDE 6 – (1) Arama ruhsatı sahibinin, arama
ruhsat süresinin son günü akşamına kadar işletme projesi ile idareye işletme ruhsatı
başvurusunda bulunması halinde "işletme ruhsatı" verilir ve varsa
tespit edilen bloke alanıyla birlikte MİGEM’e bildirilir.
(2) İşletme ruhsatı sahipleri, işletme
faaliyetine geçmek için ilgili kurumlardan gerekli izinleri almakla yükümlüdür.
(3) İşletme ruhsatı sahibi, projesinde
belirtilen süre içinde işletmeye geçmez veya herhangi bir sebeple işletme
ruhsatının iptal edilmesi durumunda teminat irat kaydedilir ve saha idare
tarafından ihaleye çıkarılır. İşletme projeleri ile ihaleye katılan isteklilerden
idareye en fazla geliri teklif eden istekliye işletme ruhsatı verilir ve
MİGEM’e bildirilir.
(4) İdareden izin alınmaksızın, projede yer
alan herhangi bir kuyunun yenilenmesi, sayısının ve kapasitesinin artırılması,
enjeksiyon, reenjeksiyon, üretim amaçlı tüm sondaj faaliyetleri ile diğer proje
değişiklikleri ve revizyonları yapılamaz. İdare, gerekli görülen hallerde,
bedelini ödemek kaydıyla, MTA’dan değerlendirme isteyebilir.
(5) İşletme ruhsatı süresi otuz yıldır. Süre
sonunda ruhsat sahibinin talep etmesi durumunda onar yıllık dönemler halinde
uzatılır. Süre uzatımları MİGEM’e bildirilir.
(6) Doğal çıkış halindeki jeotermal ve doğal
mineralli sular için, kaptajı yapılarak doğrudan işletme talepleri de İdarece
bu Kanun hükümlerine göre işletme ruhsatına bağlanır ve MİGEM’e bildirilir.”
19.5686 sayılı Kanun'un geçici 1., 2. ve 3. maddelerinin ilgili
kısımları şöyledir:
"(1) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce,
26/3/1322 tarihli Mülga Maadin Nizamnamesi, 17/6/1942 tarihli ve 4268 sayılı
Mülga Madenlerin Aranma ve İşletilmesi Hakkında Kanun, 19/2/1985 tarihli ve
3154 sayılı Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun, 26/5/2004 tarihli ve 5177 sayılıMaden Kanununda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun, 927 ve 2634 sayılı kanunlar
ile 83/6568 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 3/3/1954 tarihli ve 6309
sayılı Mülga Maden Kanunu kapsamında verilmiş ruhsat ve haklar aşağıdaki
şekilde intibak ettirilir.
...
f) MTA tarafından bu Kanunun yayımı tarihinden
önce kamu veya özel tüzel kişiler, belediye ve özel idare ile yapılan sözleşme
ve protokollerle verilen işletme hakları, alanı MTA tarafından belirlenerek
ilgili hak sahibi adına,
...
(4) Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarih itibariyle 927 sayılı Kanuna göre süresi içinde temdit talebinde
bulunulmuş ruhsatlar ile 5177 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesine göre
ruhsat almak üzere yapılan yeni müracaatlar, il özel idarelerince müracaat
tarihinde yürürlükte olan 5177 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi ve 927
sayılı Kanuna göre sonuçlandırılarak uygun görülenler ruhsatlandırılarak bu
Kanuna intibakı yapılır.
Geçici Madde 2-
(1) Bu Kanunun yürürlüğe
girmesinden önce kazanılmış hakların sahipleri, bu haklarına konu olan kaynağa
ait mevcut bilgi ve belgeler ile sahadaki mevcut tesislere ait bilgi ve
projeleri, hak sahibi olduğunu gösterir ruhsat, izin, imtiyaz, sözleşme, sicil
ve benzeri belgeleri varsa işletme projesi ve teminat makbuzları ile birlikte
altı ay içerisinde idareye müracaat ederek intibak yaptırmakla yükümlüdür.
(2) Altı ay içinde intibak
talebinde bulunulmayan haklar için teminat iki katma çıkarılarak altı ay ek
süre verilir. Bu süre içerisinde de intibak talebinde bulunulmayan haklara
ilişkin faaliyetler durdurulur.
(3) Kanunun yürürlük tarihi
itibariyle bir yıl boyunca müracaat kabul edilmez. Bu süre sonunda ilk hafta
yapılan müracaatlar aynı anda yapılmış kabul edilir ve öncelik sırası kura ile
belirlenir. İlk hafta içinde yapılan müracaatlardan asgarî teminat miktarı
kadar müracaat bedeli alınır.
(4) İdare, il sınırları
içerisindeki kaynak ruhsatlarını ve ruhsat verilmesi MİGEM’ce uygun bulunan
müracaatları, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde;
hak sahibi, kaynak ve alan sınır koordinatları, kaynağın cinsi, süresi,
mülkiyet durumu ve diğer gerekli olan tüm bilgileri Mî GEM’e bildirmek
zorundadır.
Geçici Madde 3-
(1) Bu Kanunun yürürlük
tarihinden önce MTA tarafından, kamu veya özel tüzel kişilere, belediyelere,
özel idarelere sözleşme ile devredilen, kiraya verilen veya kullanım hakkı
verilen ve bu Kanunun yürürlük tarihi itibarı ile sona eren kaynak veya kaynak
alanları ile MTA’nm yaptığı çalışmalarla belirlediği ve MTA adına tescil edilen
ve tescil edilecek kaynak ve/veya kaynak alanları için MTA’ya idare tarafından
arama ruhsatı verilerek MİGEM’e bildirilir. Bu ruhsat alanları, MTA tarafından
ihale edilir. İhale gelirinden MTA ’nm yaptığı arama masrafları düşüldükten
sonra kalan miktar MTA ile İdare arasında eşit olarak paylaşılır.
(2) MTA adına tescil
edilen ve tescil edilecek bu sahalardan herhangi bir nedenle ihale
edilemeyenlerden idare payının yarısı MTA ’ya ödenir."
20. 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu'nun geçici 4.
maddesi şöyledir:
"Jeotermal kaynaklar ve mineralli sularla
ilgili yeni bir yasal düzenleme yapılıncaya kadar bu kaynaklara ilişkin
faaliyet izni verilmeden önce Maden İşleri Genel Müdürlüğünün uygun görüşünün
alınması zorunludur. Talepler Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğüne
incelettirilir. Uygun bulunmayan faaliyetlere izin verilmez.
Jeotermal kaynaklar ve mineral suların
bulunduğu yerlerde; bu kaynakların işletilmesi ve değerlendirilmesine yönelik
tesisler için ihtiyaç duyulan araziler, çevresinde bulunan arazilere zarar
vermeyecek tedbirlerin alınması şartıyla, kullanım şekline ve niteliğine ve
vasfına bakılmaksızın bu amaçla kullanılmak üzere tahsis edilir.
Jeotermal kaynak ve mineralli su sahalarında
kaynak koruma alanlarının belirlenmesi zorunlu olup, bu alanlara ilişkin
öngörülen tedbirlerin uygunluğu ve denetlenmesi Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü tarafından yapılır.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
tarafından yapılan incelemeler sonucunda, faaliyetlerin bilim ve tekniğine,
kaynağın ve çevrenin korunmasına ve koruma alanları için öngörülen tedbirlere
uygun yürütülmediğinin tespiti halinde, alınacak tedbirler Maden Tetkik ve
Arama Genel Müdürlüğü tarafından belirlenir. İlgili kişi, kurum ve kuruluşlar
bu tedbirleri yerine getirmekle yükümlüdür. Aksi takdirde faaliyetlere izin
verilmez.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün almış
olduğu buluculuk hakları saklıdır. Ayrıca Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
yatırım programları çerçevesinde yaptığı çalışmalar ile kaynak varlığını ortaya
çıkardığı alanların veya sondaj ile elde ettiği akışkanın bulucusu olarak tescil
edilir."
21. Yönetmelik'in geçici 1. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
"1) Kanun yürürlüğe girmeden önce
kazanılmış bütün hakların sahipleri, bu haklara ait mevcut bilgi ve belgeler
ile ruhsat sahasındaki mevcut tesislere ait bilgi, belge ve projeleri, hak
sahibi olduğunu gösterir ruhsat, izin, imtiyaz, sözleşme, sicil ve benzeri
belgeleri İdareye vererek Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra altı ay içinde
intibak yaptırmakla yükümlüdür.
...
(3) Kanunun yürürlük tarihinden önce,
26/3/1322 tarihli Mülga Maadin Nizamnamesi, 17/6/1942 tarihli ve 4268 sayılı
Mülga Madenlerin Aranma ve İşletilmesi Hakkında Kanun, 19/2/1985 tarihli ve
3154 sayılı Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun, 26/5/2004 tarihli ve 5177 sayılı Maden Kanununda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun geçici 4 ve 5 inci maddesine
göre verilmiş haklar, 927 sayılı Sıcak ve Soğuk Maden Sularının istismarı ile
kaplıcalar tesisatı hakkında Kanun ve 2634 sayılı Kanunun ek 1inci maddesine göre
verilmiş haklar ile 83/6568 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 3/3/1954
tarihli ve 6309 sayılı Mülga Maden Kanunu kapsamında verilmiş ruhsat ve haklar
aşağıdaki şekilde intibak ettirilir.
a)İl Özel İdarelerinin doğrudan işlettiği veya
İl Özel İdaresi tarafından kiraya verilmiş doğal çıkış ve kuyuların bulunduğu
jeotermal alan, MTA adına tescilli ise MTA’ nın ilgili İdareye gönderdiği MİGEM
tarafından verilmiş buluculuk tescil belgesindeki koordinatlar ile varsa MTA’
nın bildireceği bloke alan dikkate alınarak jeotermal alan bloke alanı ile
birlikte MTA adına alan bazında intibak ettirilir. İntibak ettirilen bu alan
üzerinde bulunan doğal çıkış ve/veya kuyular ise nokta bazında kuyu veya doğal
çıkış adı, koordinatı, sıcaklığı, debisi, akışkanın cinsi gibi bilgiler
belirtilerek hak sahibi adına doğal çıkış ve/veya kuyu bazında intibak
ettirilir.
b)İl Özel İdareleri tarafından alan ve/veya
kuyu bazında verilen işletme ruhsatları, ruhsat sahibi adına intibak ettirilir.
İntibaklarda ruhsatın ilk verilmiş olduğu tarih baz alınır. Ancak yapılan
intibak, doğal çıkış ve/veya kuyu bazında olup MTA adına tescilli jeotermal
alan içinde kalıyor ise, alan bazında MTA adına intibakı yapılır.
c)Vilayet tarafından rüsum ve temettü
hisseleri devredilen kaynaklara ait doğal çıkış ve/veya kuyulara ait haklar,
devrediliş şekli baz alınarak ilgili belediye veya köy tüzel kişiliği adına
intibakı yapılır. Bu hakların bulunduğu jeotermal alan, MTA adına tescilli ise
alan bazında MTA adına intibakı yapılır. Ancak alan MTA adına tescilli değil
ise alanı belirlenerek ilgili hak sahibi adına alan bazında intibak ettirilir.
ç)Belediyelerin doğrudan işlettiği ve/veya
kiraya verdiği doğal çıkış ve/veya kuyular, doğal çıkış veya kuyu adı,
koordinatı, sıcaklığı, debisi, akışkanın cinsi gibi bilgiler belirtilerek
belediye tüzel kişiliği adına intibak ettirilir. İntibakı yapılan doğal çıkış
ve/veya kuyular, MTA adına tescilli jeotermal alan içinde kalıyorsa alan
bazında MTA adına intibakı yapılır. Ancak alan MTA adına tescilli değil ise
alanı belirlenerek ilgili hak sahibiadınaalan bazında intibak ettirilir.
d)Belediye ve İl Özel İdarelerinin ortağı
olduğu şirketlerin işlettiği doğal çıkış ve/veya kuyular, doğal çıkış ve/veya
kuyu adı, koordinatı, sıcaklığı, debisi, akışkanın cinsi gibi bilgiler
belirtilerek ilgili şirket adına intibakı yapılır. İntibakı yapılan doğal çıkış
ve/veya kuyular, MTA adına tescilli jeotermal alan içinde kalıyorsa MTA’nın
ilgili İdareye gönderdiği MİGEM tarafından verilmiş buluculuk tescil
belgesindeki koordinatlar ile varsa MTA’nın bildireceği bloke alan dikkate
alınarak jeotermal alan bloke alanı ile birlikte alan bazında MTA adına
intibakı ettirilir. Ancak alan MTA adına tescilli değil ise alanı belirlenerek
ilgili şirket adınaalan bazında intibak ettirilir.
e) Kanunun yürürlük tarihinden önce MTA
tarafından kamu veya özel tüzel kişiler, belediye ve İl Özel İdare ile yapılan
sözleşme ve protokollerle verilen kuyu bazlı kullanım hakları, kuyu bazında hak
sahibi adına intibak ettirilerek MTA’nın sözleşme ve protokollerdeki hakları
sicile işlenir. Bu hakların bulunduğu jeotermal alan MTA’nın ilgili İdareye
gönderdiği MİGEM tarafından verilmiş buluculuk tescil belgesindeki koordinatlar
ile varsa MTA’nın bildireceği bloke alan dikkate alınarak jeotermal alan bloke
alanı ile birlikte alan bazında MTA adına intibakı yapılır.
...
(6) Kanunun yürürlük tarihinden önce MTA’nın
yaptığı çalışmalarla belirlediği ve MİGEM tarafından MTA adına tescili
yapılarak buluculuk belgesi verilmiş jeotermal alanlar ile iş programında yer
alan ve projeler kapsamında, MTA tarafından yapılmakta olan çalışmalarla
müracaatların başlama tarihine kadar geçen dönemde belirlenecek kaynak ve
kaynak alanları için de MİGEM tarafından MTA adına buluculuk tescil belgesi düzenlenir.
MTA adına düzenlenen bu buluculuk tescil belgeleri MTA tarafından İdareye
bildirilir ve ilgili İdare tarafından MTA’ya arama ruhsatı verilir. Verilen
arama ruhsatı ile ilgili bilgi ve belgeler en geç onbeş gün içinde İdare
tarafından MİGEM’ e bildirilir.
..."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 22/9/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu, arama ruhsatı başvurularının İdarece başvuruya
konu taşınmazlar üzerinde MTA lehine "bloke
alan" tesis
edilmiş olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, kanuni dayanaktan yoksun bu
işlemlerin ilk derece mahkemesi kararlarıyla iptal edildiğini, ancak bu
kararların Danıştay Sekizinci Dairesince hukuka aykırı olarak ve özel teşebbüs karşısında
ilgili kamu kurumunu koruma düşüncesiyle bozulduğunu, bozmaya uyan ilk derece
mahkemesince davalarının reddedildiğini, böylelikle kanunda boşluk
bulunmamasına ve kanuni dayanağı olmamasına rağmen yargı kararıyla yorumun
sınırları aşılmak suretiyle özel hukuk tüzel kişisi karşısında devlet
kuruluşuna üstünlük tanındığını belirterek Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan
eşitlik ilkesi ile 138. maddesinde yer alan hâkimlerin kanuna ve hukuka uygun
olarak vicdani kanaatlerine göre karar vereceklerine ilişkin düzenlemenin ve bu
düzenleme bağlamında 36. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş; yargılamanın yenilenmesine karar verilmesi talebinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları yargılamanın adil
yapılmadığı hakkında olup incelemenin bu kapsamda yapılması gerektiği
değerlendirilmiştir.
25. Bakanlık
tarafından, olayda MTA adına belirlenen bloke alanın 5686 sayılı Kanun
hükümlerinde öngörülen prosedüre tabi olmadığı, kazanılmış hakların muhafazası
adına geçici maddelerle yapılan düzenlemelere istinaden MTA adına bloke alan
belirlemesinin yapıldığı, Yönetmelik'in 7. maddesinin (4) numaralı fıkrasının
yargı kararıyla iptal edilmesinin de somut olay bakımından bir etkisinin
bulunmadığı, diğer taraftan Yönetmelik'in hakların intibakına ilişkingeçici 1.
maddesinin iptali istemiyle açılan davanın Danıştay Sekizinci Dairesince
reddedildiği, aktarılan hususların Anayasa Mahkemesinin dikkatine sunulması
gerektiği belirtilmiştir.
26. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi
gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun
başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
28. İlke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış
maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk
kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla
ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru
incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve
sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık
keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak
ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti
niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya
açık bir keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No:
2012/1027, 12/2/2013, § 26).
29. Başvuru konusu olayda, başvurucununAydın ili Kuyucak
ilçesinde jeotermal kaynak arama faaliyetlerinde bulunmak üzere yaptığı
başvurular,ilgili alanların MTA lehine "bloke alan" olarak belirlendiği gerekçesiyle Aydın İl
Özel İdaresince reddedilmiş; başvurucu tarafından MTA'nın sadece arama ruhsatı
sahibi olabileceği, işletme ruhsatı sahibi olamayacağı ve işletme ruhsatı
olmaksızın bir alanın bloke alan olarak ilan edilmesinin hukuken mümkün
olmadığı gerekçesiyle arama ruhsatı taleplerinin reddine ilişkin idari
işlemlerin iptali istemiyle açtığı davalarda ilk derece mahkemesi,
Yönetmelik'te bloke alana ilişkin düzenlemeye yer veren 7. maddenin (4) numaralı
fıkrasının 5686 sayılı Kanun'da yalnızca işletme hakkı sahipleri için bloke
alan belirleme imkânı getirildiği, arama ruhsatı sahipleri için bloke alan
belirlenemeyeceği gerekçesiyle Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca
yürütmesinin durdurulduğundan bahisleiptal kararları vermiştir.
30. Bu kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları üzerine
Danıştay Sekizinci Dairesi, "bloke alan" kavramının 5686 sayılı Kanun'la getirildiğini, ancak bloke
alanın nasıl belirleneceği konusunda Kanun'da bir açıklığın bulunmadığını
belirtildikten sonra MTA'nın bloke alan belirleme yetkisinin bulunup
bulunmadığı hususunu değerlendirmiştir. Daire tarafından bloke alanın
belirlenmesi ile ilgili olarak 5686 sayılı Kanun'la ikili bir sistem
getirildiği, buna göre Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten sonraki dönemlerde
yapılan arama veya işletme ruhsatı başvurularının değerlendirilmesinde ana
hükümlerin dikkate alınacağı ve Yönetmelik'in 7. maddesinin (4) numaralı
fıkrasının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri
Kurulunun kararında da belirtildiği üzere bu dönemde alınan arama ruhsatı
sahipleri için bloke alan belirlenemeyeceği, bloke alanın ancak işletme ruhsatı
sahipleri için belirlenebileceği ifade edildikten sonra 5686 sayılı Kanun'un
yürürlüğe girmesinden önce kazanılmış hak kapsamında korunan ve intibakı
yapılan jeotermal alanlara ilişkin olarak geçici maddelerde düzenleme
yapıldığı, Kanun'un uygulanmasına olanak sağlamak üzere çıkarılan Yönetmelik'in
geçici 1. maddesinin (e) bendinde "Bu
hakların bulunduğu jeotermal alan MTA’nın ilgili İdareye gönderdiği MİGEM
tarafından verilmiş buluculuk tescil belgesindeki koordinatlar ile varsa
MTA’nın bildireceği bloke alan dikkate alınarak jeotermal alan bloke alanı ile
birlikte alan bazında MTA adına intibakı yapılır." denilmek
suretiyle MTA tarafından bloke alan belirlenebileceğinin kabul edildiği ve söz
konusu Yönetmelik kuralının iptali için açılan davaya bakan Danıştay Onuncu
Dairesinin 27/5/2008 tarihli kararıyla yürütmenin durdurulması talebinin
reddedildiği, bu karara yapılan itirazın da Danıştay İdari Dava Daireleri
Kurulunun 11/6/2009 tarihli kararıyla reddedildiği tespitleri yapıldıktan sonra
jeotermal alanların korunmasının 5686 sayılı Kanun'un amaçları arasında yer
aldığı, uyuşmazlık konusu yerlere ilişkin bloke alan belirlemelerinin 5686
sayılı Kanun'un geçici maddeleri ile kazanılmış hak kapsamında korunan ve
intibakı yapılan jeotermal alanlara ilişkin olduğu ve bu alanların Kanun
yürürlüğe girdikten sonra arama ruhsatı alınanalanlardan olmadığı, 5686 sayılı
Kanun'un uygulanması için çıkarılan Yönetmelik'te de intibakı yapılan
alanlardaki bloke alan belirlemesinin MTA tarafından yapılacağının düzenlendiği
ve bu kuralıniptali istemiyle açılan davada yürütmenin durdurulması isteminin
de reddedildiği, bu sebeple MTA'nın 5686 sayılı Kanun kapsamında intibakı
yapılan jeotermal alanlardaki kaynakların korunması için bloke alan belirleme
yetkisinin olduğu, bu duruma göre 5686 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesi ile
MTA adına intibakı yapılan alanlar için MTA tarafından resen bloke alan
belirlenmesi ve başvurucunun arama ruhsatı başvurularının bloke alan nedeniyle
reddedilmesine yönelik işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle ilk
derece mahkemesi kararlarının bozulmasına karar verilmiştir.
31. İlk derece mahkemesi de Dairenin bozma kararlarında
belirtilen gerekçeler ile davaların reddine karar vermiş ve kararlar kanun
yollarından geçerek kesinleşmiştir.
32. Başvurucu iddialarının, jeotermal alanlara yönelik olarak
5686 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesi ile birlikte daha önce MTA adına
intibakı yapılan alanlar için bloke alan belirlemesinin yapılıp
yapılamayacağına dair uyuşmazlığa konu davalara ilişkin mevzuatın
değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına; esas itibarıyla
yargılamanın sonucunun hukuka aykırılık teşkil ettiğine ilişkin bulunduğu
görülmektedir.
33. Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda verilen
kararın değil yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme
imkânı verir. Bu nedenle bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin
şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına
saygı gösterilmediği, bu çerçevede yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu
deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde
itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya
da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi
tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi mahkeme kararının
oluşumuna sebep olan unsurların değerlendirilmesinde eksiklik, ihmal ya da açık
keyfîliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir (Naci Karakoç, B. No: 2013/2767, 2/10/2013,
§ 22).
34. Mahkemenin gerekçeleri ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde
iddiaların özünün derece mahkemesi tarafından mevzuatın değerlendirilmesinde ve
yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna
ilişkin olduğu görülmektedir.
35. Bu durumda başvurucu; yargılama sürecinde karşı tarafın
sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve
iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve
iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da
uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi
tarafından dinlenmediğine veya kararın gerekçesiz olduğuna ilişkin bir bilgi ya
da kanıt sunmadığı gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık
keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.
36. Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından ileri sürülen
iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşıldığından, başvurunun
diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşe katılmamıştır.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
22/9/2016 tarihinde Serdar ÖZGÜLDÜR'ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA
karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
“Bloke alan” kavramı ilk kez 3.6.2007 tarih ve 5686 sayılı
Jeotermal Kaynaklar Ve Doğal Mineralli Sular Kanunu’nun 3. maddesi ile
getirilmiş olup, “işletme ruhsatı sahibi” dışındaki talep sahiplerine
kapatılmış bir alandır. Başvurucu şirketin jeotermal kaynak arama ruhsatı
talebinin idarece reddedilmesinin nedeni, dava dışı Maden Teknik Arama Kurumu
(MTA) lehine başvuruya konu taşınmaz üzerinde “bloke alan” tesisi yapılmış
olmasıdır. İşletme ruhsatı sahibi olmayan MTA lehine “bloke alan”tesisinin
yasal dayanağı olarak 5686 sayılı Kanun'un Geçici 1-5 nci maddeleri
gösterilmekteyse de; anılan yasal hükümlerin incelenmesinde, 5686 sayılı
Kanunla yürürlükten kaldırılan mevzuat uyarınca MTA’nın aldığı arama ve işletme
ruhsatlarına dair intibak hükümlerine yer verildiği, yeni getirilen “bloke
alan” la ilgili herhangi bir geçiş hükmünün bulunmadığı, anılan Kanun'un geçici
maddelerinde yer almayan MTA lehine bloke alan tesisi hususunu Jeotermal
Kaynaklar Ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliği'nin 7.
maddesinin “… bu alan, gerekli tüm masrafları ruhsat sahibi tarafından
belirlenerek ruhsat sahibine ve idareye bildirilir. Belirlenen bloke alan diğer
talep sahibine kapatılır” şeklindeki (4) no’lu fıkrası ile getirildiği, bu
düzenlemenin iptali için açılan davada Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca
yürütmenin durdurulması kararı verildiği, davacının açmış olduğu iptal
davasında mahal idare mahkemesince bu hususlar dikkate alınarak işlemin
iptaline karar verildiği, ancak Danıştay 8. Dairesinin bozma kararı nedeniyle
bozma ilâmına uyularak bu kez davanın reddedildiği ve bu kararın derecattan
geçerek onandığı, ancak bu onama kararlarından sonra anılan Yönetmelik hükmünün
yine Danıştay 8. Dairesince "…yasada sadece işletme ruhsatı sahipleri için
öngörülen "bloke alanın" Yönetmeliğin 7/4. madesi ile arama ruhsatı
sahipleri için öngörülmüş olmasında hukuka uyanlık bulunmamaktadır…"
gerekçesiyle iptal edildiği, dolayısiyle MTA’nın jeotermal kaynaklar bakımından
sadece arama ruhsatına sahip olabileceği, kendi lehine bloke olan belirleyerek
bunun tescili için başvuru yapmasının 5686 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde
mümkün olmadığı, bu hukuki saptamaya karşın başvurucuya arama ruhsatı
verilmemesine ilişkin idari işlemin hukuka uygun olduğu sonucuna vararak
başvurucunun davasını reddeden mahkeme kararlarının bariz takdir hatası
taşıdığı, dolayısiyle Anayasa'nın 36. maddesinin (adil yargılama hakkının)
ihlâli sonucunun doğduğu kanaatine vardığından, çoğunluğun aksi yöndeki
kararına katılamadım.