logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Yahya Türk [1.B.], B. No: 2014/7008, 22/6/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YAHYA TÜRK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/7008)

 

Karar Tarihi: 22/6/2015

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

Raportör Yrd.

:

Derya ATAKUL

Başvurucu

:

Yahya TÜRK

Vekili

:

Av. Servet BİLEN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, "hırsızlık" suçunu işlediği iddiasıyla yargılandığı dava sonucunda verilen kararın gerekçesiz olduğunu, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, yargılamanın yenilenmesi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 21/5/2014 tarihinde İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 24/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 2/10/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 24/10/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu hakkında, Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığının 17/3/2006 tarih ve E.2006/436 sayılı iddianamesi ile "hırsızlık" suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açılmış, dava Sarıyer 2. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2006/162 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.

8. Mahkeme, başvurucunun, "konut dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme" suçlarından ek savunmasını da alarak, 1/3/2011 tarih ve E.2006/162, K.2011/105 sayılı kararı ile "yapılan yargılamaya, toplanan delillere, sanığın savunmasına, katılanın beyanına, iddia makamının esas hakkındaki mütalaasına, tüm dosya kapsamına ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü Otomatik Parmak İzi İşlemleri Büro Amirliğinin 2/2/2006 tarihli ekspertiz raporunda belirtildiği üzere, olayın meydana geldiği ikamette bulunan takı kutusu üzerinden elde edilen parmak izinin sanık Yahya Türk'ün sağ el baş parmak izinin aynısı olduğunun anlaşılmasına göre; sanığın olay tarihinde katılanın ikamet ettiği evine, ağaç doğramadan yapılma daire kapısının kilit hizasından sert bir cisim ile zorlayarak açıp içeriye girmesinden sonra evde bulunan çelik para kasasının kilit göbeğini parçalayarak açtığı ve içerisinden katılana ait suça konu eşyaları çaldığının anlaşılması karşısında, sanığın üzerine atılı hırsızlık, konut dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçlarını işlediği sübuta erdiği..." gerekçesiyle "hırsızlık" suçundan 3 yıl hapis, "konut dokunulmazlığını bozma" suçundan 5.400,00 TL adli para, "mala zarar verme" suçundan 3.600,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.

9. Başvurucunun temyizi üzerine, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 12/3/2014 tarih ve E.2013/17104, K.2014/6742 sayılı ilâmıyla "hırsızlık" suçundan verilen mahkûmiyet kararının düzeltilerek onanmasına, "konut dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme" suçlarından verilen mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

10. Karar, 22/4/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

11. Başvurucu, 21/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

12. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mülga (b) bendi.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

13. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 21/5/2014 tarih ve 2014/7008 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

14. Başvurucu, Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığının 17/3/2006 tarihli iddianamesi ile hakkında açılan kamu davası sonucunda "hırsızlık" suçundan verilen kararın gerekçesiz olduğunu, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Gerekçeli Karar Hakkının İhlali İddiası

15. Başvurucu, Sarıyer 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 1/3/2011 tarihli kararın gerekçesiz olduğunu ileri sürmüştür.

16. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

 "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır."

17. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisidir. Bu bağlamda Anayasa'nın, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasını ifade eden 141. maddesinin de hak arama hürriyetinin kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (B. No: 2013/307, 16/5/2013, § 30).

18. Derece mahkemeleri, kendisine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değildir. Ancak ileri sürülen iddialardan biri kabul edildiğinde davanın sonucuna etkili olması halinde, mahkeme bu hususa belirli ve açık bir yanıt vermek zorunda olabilir. Böyle bir durumda dahi ileri sürülen iddiaların zımnen reddi yeterli olabilir (B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56).

19. Somut olayda Sarıyer 2. Asliye Ceza Mahkemesi, başvurucunun, "konut dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme" suçlarından ek savunmasını da alarak, 1/3/2011 tarihli kararı ile tüm dosya kapsamı ve delilleri değerlendirerek, "hırsızlık" suçundan 3 yıl hapis, "konut dokunulmazlığını bozma" suçundan 5.400,00 TL adli para, "mala zarar verme" suçundan 3.600,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Dolayısıyla İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğundan söz edilemez (bkz. § 8).

20. Açıklanan nedenlerle; gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin "açıkça dayanaktan yoksun olması" nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Yargılamanın Makul Sürede Sonuçlandırılmadığı İddiası

21. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

22. Başvurucu, Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığınca “hırsızlık” suçunu işlediği iddiasıyla hakkında açılan kamu davasında yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

23. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).

24. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).

25. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, "hırsızlık" suçunu işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu hakkında isnat olunan suç, 5237 sayılı Kanun’un 142. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mülga (b) bendinde hapis cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır.

26. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım tedbirlerin uygulanması anı ya da kamu davasının açıldığı tarihtir. Somut başvuru açısından bu tarih, Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucu hakkında “hırsızlık” suçundan kamu davasının açıldığı 17/3/2006 tarihidir. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih ise suç isnadının nihai olarak karara bağlandığı tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih, Yargıtay 2. Ceza Dairesince, Sarıyer 2. Asliye Ceza Mahkemesi kararının düzeltilerek onandığı 12/3/2014 tarihidir (B. No: 2013/695, 9/1/2014, § 35).

27. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, başvurucu hakkında, Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığının 17/3/2006 tarihli iddianamesi ile "hırsızlık" suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı, davanın Sarıyer 2. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2006/162 sayılı dosyasına kaydedildiği tespit edilmiştir. Mahkemece, 1/3/2011 tarihli karar ile başvurucunun "hırsızlık" suçundan 3 yıl hapis, "konut dokunulmazlığını bozma" suçundan 5.400,00 TL adli para, "mala zarar verme" suçundan 3.600,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği belirlenmiştir. Hükmün başvurucu tarafından temyiz edildiği ve Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 12/3/2014 tarihli ilâmıyla "hırsızlık" suçundan verilen mahkûmiyet kararının düzeltilerek onanmasına, "konut dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme" suçlarından verilen mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

28. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 21-44; B. No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 22-45).

29. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucuların tutum ve davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep oldukları da söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu yedi yıl on bir aylık yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

30. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

31. Başvurucu, yargılama makul sürede sonuçlandırılmadığı için 15.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

32. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

33. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yedi yıl on bir aylık yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 5.850,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

34. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

35. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun;

1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığı yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

3. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. Başvurucuya net 5.850,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

22/6/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Yahya Türk [1.B.], B. No: 2014/7008, 22/6/2015, § …)
   
Başvuru Adı YAHYA TÜRK
Başvuru No 2014/7008
Başvuru Tarihi 21/5/2014
Karar Tarihi 22/6/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, "hırsızlık" suçunu işlediği iddiasıyla yargılandığı dava sonucunda verilen kararın gerekçesiz olduğunu, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, yargılamanın yenilenmesi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) İhlal Manevi tazminat
Gerekçeli karar hakkı (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5237 Türk Ceza Kanunu 142
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi