|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
AYŞE ACAR BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2014/7060)
|
Karar Tarihi: 21/9/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gökçe
GÜLTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
Ayşe ACAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet
ACAR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında
kamulaştırma bedelinin düşük belirlenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının, işin
önemi ve niteliğine göre davacı yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesi
gerektiğine ilişkin bir içtihadın davada uygulanmaması ve bu tür davalarda davalı
aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi nedenleriyle mahkemeye erişim hakkının
ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/5/2014 tarihinde Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 27/2/2015 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı 25/3/2016 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık herhangi bir görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğüne izafeten DSİ Eskişehir
Bölge Müdürlüğü tarafından başvurucunun Kütahya ili Çavdarhisar ilçesi Ağarı köyünde bulunan taşınmazı için 11/6/2012 tarihinde
Gediz Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil
davası açılmıştır.
8. Tensip zaptının ve cevap dilekçesinin tebliğinden sonra ön
inceleme duruşmasının 18/10/2012 tarihinde yapılmasına karar verilmiş ve
duruşma günü taraflara bildirilmiştir. Başvurucunun ve vekilinin ön inceleme
duruşmasına katılmaması ile beraber tarafların artık uzlaşamayacakları tespit
edilmiş ve tahkikat aşamasına geçilerek üç ziraat, iki mülk ve bir fen
bilirkişi ile beraber 23/11/2012 tarihinde keşif yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti fen bilirkişisinin hazırladığı rapor hariç olmak üzere ilgili
evrakları 4/12/2012 tarihinde Mahkemeye sunmuştur.
9. 5/12/2012 tarihinde yapılan duruşma sonucunda alınan karar
gereği duruşmaya katılmayan başvurucuya söz konusu bilirkişi raporu tebliğ
edilmiştir. Duruşma 29/1/2013 tarihine ertelenmiştir. Başvurucu ve davacı daha
sonra ek rapor alınması yönünde anılan rapora itiraz etmiştir.
10. Mahkeme 29/1/2013 tarihinde yapılan ve sadece davacının
katıldığı duruşmada itirazları reddetmiş, bilirkişi raporu ile tespit edilen
2.478,61 TL'nin ödenmesi için davacıya süre verilmiştir. Ayrıca fen
bilirkişisinin 12/12/2012 tarihinde düzenlediği raporun başvurucuya tebliğ
edilmesine karar verilmiş ve başvurucu bu rapora da çeşitli gerekçelerle
26/2/2013 tarihinde itiraz etmiştir. Rapora itiraz ederken başvurucu, cevap
dilekçesinde belirttiği gibi davacı idare lehine vekâlet ücretine
hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olmayacağını yine dile getirmiştir.
11. 29/3/2013 tarihinde yapılan duruşma neticesinde taşınmazın
idare adına tesciline karar verilmiştir. Mahkemenin 29/3/2013 tarihli ve
E.2012/251, K.2013/170 sayılı kararının gerekçesi şu şekildedir:
"...
Dosyaya ibraz edilen 12/12/2012 havale tarihli
fen bilirkişisi raporunun incelenmesinde, kamulaştırılan alanın yüzölçümünün
toplam 482,69 m2 olduğunun rapor edildiği görülmüştür.
Keşfe birlikte götürülen bilirkişi heyeti
04/12/2012 havale tarihli bilirkişi raporunu tanzim ederek mahkememize ibraz
etmiştir. İbraz edilen raporun incelenmesinde, davakonusu
taşınmazın kamulaştırılan kısmının bedelinin 2.478,61 TL olduğunu mahkememize
rapor edildiği görülmüştür.
Davalı tarafa yapılan tebligatta ve gazete
ilanlarında da belirtildiği gibi, mahkememizce yapılan keşif sonucunda belirlenen
2.478,61 TL kamulaştırma bedelini davacı tarafından mahkememizce verilen yasal
süresi içindeZiraat Bankası Gediz Şube Müdürlüğü'ne
mahkememiz dosya numarası belirtilerekyatırıldığı
makbuz suretinin incelenmesinden görülmüştür.
4650 S.K. ile değişik 2942 S.K. nun 10. maddesi gereğince; dava konusu taşınmazın bulunduğu
yerin bağlı bulunduğu köy muhtarının da katılımı ile ve aynı kanunun 15.
maddesi ve geçici 5. maddesi hükmüne uygun olarak oluşturulan kamulaştırma
bilirkişileri marifetiyle mahallinde bir kez keşif yapılmış ve bilirkişi
kurulundan kamulaştırma bedeli ile ilgili gerekçeli rapor alınmıştır.
4650 S.K. ile değişik 2942 S.K. nun 10. maddesi gereğince, bilirkişi kurulunun raporu taraflaratebliğ edilmiştir.
Keşifte dinlenen muhtardan, dava konusu
taşınmaza hangi ürünlerin ekilip, dikildiği, hangi tarımsal münavebe sisteminin
uygulandığı, 4650 S.K. ile değişik 2942 S.K.nun
15/son maddesi gereğince değerlendirme tarihi olan dava tarihi itibariyle
taşınmazın piyasadaki rayiç değeri ile ilgili bilgiler alınmıştır.
Bilirkişi kurulundan alınan usul ve yasaya
uygun rapora göre, bilirkişi kurulunun belirlediği kamulaştırma bedeli adalet
ve hakkaniyete uygun olduğundan 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesi
gereği yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek görülmemiş ve
tarafların bu yöndeki taleplerinin reddine karar verilmiştir. Bilirkişi
kurulunun; bilimsel, gerekçeli, mahkememizin ve Yargıtay’ın denetimine
elverişli, İl Tarım Müdürlüğü'nün verilerine uygun raporuna göre; kapitilizasyon faizi oranının ve münavebeye esas alınan
ürünlerin kamulaştırma evrakına, dosya kapsamına ve taşınmazın tür ve miktarına
uygun olduğu ve tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmazın olduğu gibi
kullanılması halinde getireceği net gelire göre saptanan kamulaştırma bedelinin
usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, dava konusu taşınmazın
kamulaştırılan bölümünün kamulaştırma bedelinin 2.478,61 TL olarak tespitine
... karar verilmiştir."
12. Mahkeme kararda davacı idarenin yapmış olduğu yargılama
giderlerini 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 29.
maddesi uyarınca idare üzerinde bırakmış, ayrıca başvurucu lehine 1.320 TL
vekâlet ücretinin davacı idareden alınmasına, davacı idare de kendisini vekille
temsil ettirdiğinden 1.320 TL vekâlet ücretinin başvurucudan alınarak davacı
idareye verilmesine karar verilmiştir.
13. Başvurucu kararı katılma yoluyla temyiz etmiş, vekâlet
ücreti yönünden kendisinin üzerine dava konusu hükmedilen bedel kapsamında
aşırı ve orantısız yük yüklendiğini ileri sürmüştür. Ayrıca kamulaştırma
bedelinin eksik olduğunu belirtmiş ve yasal faiz konularında da başvurucu
itirazda bulunmuştur.
14. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 1/11/2013 tarihli ve
E.2013/14491, K.2013/14522 sayılı kararla bilirkişi kurulunca münavebeye alınan
buğday, şeker pancarı ve sılajlık mısırın 2012 yılı
itibarıyla sulu şartlarda dekar başına ortalama verim, kilogram başına toptan
satış fiyatı ve dekar başına üretim giderinin ayrıntılı olarak gıda, tarım ve
hayvancılık ilçe müdürlüğünden getirtilmesini istemiş ve ilgili evrakların
dosyaya konulmasından sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın
Mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir. Dairenin temyiz incelemesi
sonucunda 24/2/2014 tarihli ve E.2014/1320, K.2014/3223 sayılı kararıyla,
davanın açıldığı ve dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar
tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiği gerekçesiyle
hüküm düzelterek onanmıştır. Başvurucunun ve davacının diğer itirazları ise
reddedilmiştir.
15. Söz konusu karar, başvurucuya 14/4/2014 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
16. Başvurucu 13/5/2014 tarihinden bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
17. 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
"Kamulaştırmanın satın alma usulü ile
yapılamaması halinde idare, ... asliye hukuk mahkemesine müracaat eder ve
taşınmaz malın kamulaştırma bedelinin tespitiyle, ... idare adına tesciline
karar verilmesini ister.
Mahkeme, idarenin başvuru tarihinden itibaren en geç otuz gün sonrası
için belirlediği duruşma gününü, ... taşınmaz malın malikine ... bildirerek
duruşmaya katılmaya çağırır. Duruşma günü idareye de tebliğ olunur.
...
Mahkemece belirlenen günde yapılacak duruşmada hakim,
taşınmaz malın bedeli konusunda tarafları anlaşmaya davet eder. Tarafların
bedelde anlaşması halinde hakim, taraflarca anlaşılan
bu bedeli kamulaştırma bedeli olarak kabul eder ve ...
Mahkemece yapılan duruşmada tarafların bedelde anlaşamamaları halinde hakim, en geç on gün içinde keşif ve otuz gün sonrası için
de duruşma günü tayin ederek, 15 inci maddede sayılan bilirkişiler marifetiyle
ve tüm ilgililerin huzurunda taşınmaz malın değerini tespit için mahallinde
keşif yapar. ...
Bilirkişiler, taraflar ve diğer ilgililerin beyanını da dikkate alarak,
11 inci maddedeki esaslar doğrultusunda taşınmaz malın değerini belirten
raporlarını onbeş gün içinde mahkemeye verirler.
Mahkeme bu raporu, duruşma günü beklenmeksizin taraflara tebliğ eder. Yapılacak
duruşmaya hakim, taraflar veya vekillerini ve
bilirkişileri çağırır. Bu duruşmada tarafların bilirkişi raporlarına varsa
itirazları dinlenir ve bilirkişilerin bu itirazlara karşı beyanları alınır.
Tarafların bedelde anlaşamamaları halinde gerektiğinde hakim tarafından onbeş gün içinde
sonuçlandırılmak üzere yeni bir bilirkişi kurulu tayin edilir ve hakim,
tarafların ve bilirkişilerin rapor veya raporları ile beyanlarından
yararlanarak adil ve hakkaniyete uygun bir kamulaştırma bedeli tespit eder.
Mahkemece tespit edilen bu bedel, taşınmaz mal, kaynak veya irtifak hakkının
kamulaştırılma bedelidir. . İdarece, kamulaştırma
bedelinin hak sahibi adına yatırıldığına . dair makbuzun ibrazı halinde mahkemece, taşınmaz malın idare
adına tesciline ve kamulaştırma bedelinin hak sahibine ödenmesine karar verilir
ve bu karar, tapu dairesine ve paranın yatırıldığı bankaya bildirilir. Tescil
hükmü kesin olup tarafların bedele ilişkin temyiz hakları saklıdır.
(Ek fıkra: 11/04/2013-6459 S.K./6. md) Kamulaştırma bedelinin tespiti
için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması hâlinde, tespit edilen
bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir.
..."
18. 2942 sayılı Kanun'un 11. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
"15 inci madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulu,
kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile
birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal
veya kaynağın;
a)Cins ve nevini,
b) Yüzölçümünü.
c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsurlarını ve her
unsurun ayrı ayrı değerini,
d)Varsa vergi beyanını,
e)Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini,
f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki
mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net
gelirini.
g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal
satışlara göre satış değerini,
h) Yapılarda, (.)(2) resmi birim fiyatları ve
yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını,
ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri,
Esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını
ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak
gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini
tespit ederler.
Taşınmaz malın değerinin tespitinde, kamulaştırmayı gerektiren imar ve
hizmet teşebbüsünün sebep olacağı değer artışları ile ilerisi için düşünülen
kullanma şekillerine göre getireceği kâr dikkate alınmaz.
..."
19. 2942 sayılı Kanun'un 12. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
"Kısmen
kamulaştırılan taşınmaz malın değeri;
...
b) Kamulaştırma dışında kalan kısmın kıymetinde, kamulaştırma nedeniyle
eksilme meydana geldiği takdirde; bu eksilen değer miktarı tespit edilerek,
kamulaştırılan kısmın (a) bendinde belirtilen esaslar dairesinde tayin olunan
kamulaştırma bedeline eksilen değerin eklenmesiyle bulunan miktardır.
...
(b) ve (c) bentlerinde sözü edilen bedelin düşüş ve artış miktarları,
11 inci maddede belirtilen esaslara göre bedel takdiri suretiyle tespit
olunur."
20. 2942 sayılı Kanun 'un 29. maddesi şöyledir:
"10 uncu madde uyarınca mahkeme heyetinin harcırahları, 15 inci
madde uyarınca mahkemece oluşturulan bilirkişilerin ve keşifte dinlenilen
muhtarın mahkemece takdir edilecek ücretleri ile, tapu harçları ve bu Kanunun
gerektirdiği diğer giderler kamulaştırmayı yapan idarece ödenir."
21. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 323. maddesi şöyledir:
“(1) Yargılama giderleri şunlardır:
…
ğ) Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak
vekâlet ücreti.
…”
22. 6100 sayılı Kanun’un 326. maddesi şöyledir:
“(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama
giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı
çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre
paylaştırır.
(3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise
mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.”
23. 6100 sayılı Kanun’un 330. maddesi şöyledir:
“(1) Vekil ile takip edilen davalarda
mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücreti, taraf lehine
hükmedilir.”
24. 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164.
maddesi şöyledir:
“Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının
karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder.
…
Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak
karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin
borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.”
25. 2942 sayılı Kanun'a 18/6/2010 tarihli ve 5999 sayılı
Kanun'la eklenen geçici 6. maddenin 24/5/2013 tarihli ve 6487 sayılı Kanun'un
21. maddesiyle eklenen yedinci fıkrası ile onuncu fıkrasının ilgili kısımları
şöyledir:
“Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme
ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretleri bedel tespiti davalarında
öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.
...
Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya
kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır. Kararı kesinleşen davalara ise, bu
maddenin yalnızca sekizinci fıkra hükümleri uygulanır.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
26. Mahkemenin 21/9/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
27. Başvurucu, bedel tespitine yönelik davada taşınmaz değerinin
düşük gösterildiğini, bununla birlikte dava açılmasına sebebiyet vermediği gibi
açılan davanın kamulaştırma işleminin tamamlayıcı unsuru olması sebebiyle
aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin hakkaniyete aykırı olduğunu, kamulaştırma
işlemine karşı çıkmadığından davayı kaybetmiş gibi vekalet ücreti ödemeye
mahkum edilmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini, bu hususu temyiz aşamasında
dile getirmesine veDairenin aynı yönde içtihatları
olmasına rağmen herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, tahsiline karar
verilen yargılama giderleri nedeniyle taşınmazın değerinin çok altında
kamulaştırılması sonucunu doğurduğunu belirterek, Anayasa’nın 35. ve 36.
maddelerinde belirtilen mülkiyet ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüşve yargılamanın iadesi veya tazminat
talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun, yukarıda sayılan
şikâyetlerinden kamulaştırma bedelinin düşük gösterildiğine ilişkin şikâyetinin
mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür. Başvurucunun,
kamulaştırma bedelinin bir kısmını yargılama gideri olarak ödemek zorunda
kaldığı iddiası ise adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkı
yönünden değerlendirilmiştir.
1. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin
İddia
29. Başvurucu; aleyhine açılan kamulaştırmabedelinin
tespiti ve taşınmazın tescili davası sonucunda hükmedilen kamulaştırma bedeli
miktarının taşınmazın gerçek karşılığı olmadığını, komşu taşınmazların daha
verimsiz olmasına rağmen dekarına daha yüksek bedel ödendiğini ileri sürmüştür.
30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
"Mahkeme, ... açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemezliğine karar verebilir.
31.6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına
göre Mahkemece açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemez olduğuna
karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, iddialarının
salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, temel haklara
yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan
başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça
dayanaktan yoksun kabul edilebilir.
32. Somut başvurunun dayanağını oluşturan konulardan biri olan
kamulaştırılan taşınmazın gerçek değerinin ödenmesi talebi, Anayasa'nın 35.
maddesinde yer alan mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir. Anayasa'nın 35.
maddesinde mülkiyet hakkının mutlak bir hak olmadığı ve kamu yararı amacıyla sınırlandırılabileceği
belirtilmiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 13. maddesi temel hak ve
hürriyetleri sınırlanmada genel ilkeleri tespit ederken devlet ve kamu tüzel
kişilerine özel mülkiyette bulunan taşınmazları kamulaştırma yetkisi veren ve
kamulaştırma ilkelerini belirleyen Anayasa'nın 46. maddesi, mülkiyet hakkının
sınırlanmasına ilişkin özel hükümler içermektedir. Anayasa'nın bütünselliği
ilkesi gereği başvurucunun bahsedilen talebinin değerlendirilmesinde
Anayasa'nın 35. maddesiyle birlikte 13. ve 46. maddelerinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No:
2013/817, 19/12/2013, § 28).
33. 2942 sayılı Kanun'un 10. ve 11. maddelerinde bir taşınmazın
kamulaştırılması ve bu kamulaştırmanın satın alma usulü ile gerçekleştirilememesi
hâlinde uyuşmazlığın yargıya taşınacağı hüküm altına alınmış, asliye hukuk
mahkemelerinin görevli kılındığı bu yargılama sürecinde uygulanacak usule
ilişkin kurallar ile kamulaştırmaya konu taşınmazın bedelinin belirlenmesine
yönelik yöntem ve işlemler ayrıntılı olarak düzenlenmiştir (bkz. §§ 17, 18).
Yine 2942 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile de kısmi bir kamulaştırma işlemi
yapılması hâlinde kamulaştırılan kısmın dışında kalan bölümlerde kamulaştırma
nedeniyle değer kaybı söz konusu olduğunda bu kaybın da anılan Kanun'un 11.
maddesi hükümleri uyarınca telafi edileceği düzenlenmiştir (bkz. § 19). Bu
durumda söz konusu düzenlemeler ışığındakanun
koyucunun, bireylerin mülkiyet hakkına kamulaştırma yolu ile müdahalede
bulunulduğunda bu müdahalenin bireylerde yarattığı külfetin adil biçimde
giderilebilmesi niyetini taşıdığı görülmektedir (Mehmet Deniz, B. No: 2013/2307, 10/3/2016, § 41).
34. Bu kapsamda başvuruya konu kamulaştırma bedelinin tespiti ve
taşınmazın idare adına tescili davasında İlk Derece Mahkemesi 2942 sayılı
Kanun'un 10. maddesi doğrultusunda kamulaştırmaya konu taşınmaz başında
oluşturulan bilirkişi heyeti ve mahallî bilirkişi beraberinde keşif icra
etmiştir. Mahkeme, tarafların keşfin ardından düzenlenen bilirkişi raporlarına
itirazını, alınan raporların kanuna ve usule uygun olarak alınması ve
hakkaniyete uygun olması gerekçeleriyle reddetmiş ve davanın daha fazla
uzamasını önlemek maksadıyla bilirkişi raporlarını hükmüne esas almıştır.
Mahkemenin bu kararı Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 24/2/2014 tarihli ilamı ile
onanmıştır.
35. Başvuruya konu olan ve yukarıda özetlenen yargılama
sürecinde kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespitinde kullanılan yöntem,
taşınmazın kendine has özelliklerinin değerine etkisinin belirlenmesi ve emsalleri
ile karşılaştırılması gibi somut olayın durumuna göre dikkate alınacak
hususlar, ilgili kanun hükümlerinin öngördüğü sınırlar dâhilinde hâkimin takdir
yetkisinde olmakla birlikte yargılama bir bütün olarak değerlendirildiğinde
kamulaştırma bedelinin tespiti hususunda tarafların talep ve itirazları dikkate
alınarak değerlendirmeler yapıldığı ve bunun sonucunda mülkiyet hakkına
kamulaştırma yolu ile yapılan müdahalenin karşılığı tespit edilerek müdahalenin
giderimi yoluna gidildiği, karşılığın da başvurucuya İlk Derece Mahkemesinin
ara kararının hemen ardından ödendiği tespit edilmiştir.
36. Açıklanan nedenlerle mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin
meşru olduğu ve ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
37. Başvurucu dava açılmasına sebebiyet vermediğini, açılan
davanın kamulaştırma işleminin tamamlayıcı unsuru olması sebebiyle aleyhine hükmedilen
vekalet ücretinin hakkaniyete aykırı olduğunu,kamulaştırma
işlemine karşı çıkmadığından davayı kaybetmiş gibi vekalet ücreti ödemeye
mahkum edilmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini, bu hususu temyiz aşamasında
dile getirmesine ve Dairenin benzer yönde içtihatları olmasına rağmen herhangi
bir değerlendirme yapılmadığını, tahsiline karar verilen vekalet ücreti
nedeniyle taşınmazın değerinin çok altında kamulaştırılması sonucunu
doğurduğunu iddia etmiştir.
38. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan
mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve
uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına
gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız
hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren
sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, §
52).
39. Mahkemeye erişim hakkı, kural olarak sınırlandırılabilen bir
haktır. Bununla birlikte sınırlandırmaların hakkın özünü zedeleyecek nitelikte
olmaması, meşru bir amaç izlemesi, ölçülü olması ve başvurucuya ağır bir yük
getirmemesi gerekir (Serkan Acar,
B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 38).
40. Mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmemesi veuyuşmazlıkların makul sürede bitirebilmesi amacıyla belli
yükümlülükler öngörülebilir. Bu yükümlülüklerin kapsamını belirlemek kamu
makamlarının takdir yetkisi içindedir. Öngörülen yükümlülükler dava açmayı
imkânsız kılmadıkça ya da aşırı derecede zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim
hakkının ihlal edildiği söylenemez. Davanın sonucuna göre kaybeden tarafa
yüklenen vekâlet ücretinin davanın açıldığı tarih itibarıyla öngörülebilir
olduğu takdirde mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğinden söz edilemez (Serkan Acar, §§ 38-40).
41. Hukuk yargılamalarında uygulanan ve AİHM kararlarında da
geçen "Kaybeden öder"
ilkesi, tarafların yargılamadaki başarı oranına göre kazanılan veya kaybedilen
değer oranında lehine veya aleyhine mahkeme masraflarına hükmedilmesine ilişkin
düzenlemeleri ifade eder (Hüseyin Sezen, B.
No: 2013/1793, 18/9/2014, § 50).
42. 6100 sayılı Kanun'un 330. maddesinin gerekçesinde, genel
hükümlere göre avukat ile iş sahibi arasında düzenlenen vekâlet sözleşmesi
çerçevesinde avukatın aldığı ücretten farklı olarak vekâlet ücretinin, davada
haklı çıkan tarafın davasını vekille takip etmesi durumunda diğer yargılama
giderlerinin dışında lehine hükmedilen bir tutar olduğu, bu ücretin Avukatlık
Asgari Ücret Tarifesi'ne göre hesaplanacağı ve
yargılama giderleri kapsamında olduğu belirtilmiştir. Maddenin gerekçesinde
ayrıca 1136 sayılı Kanun’un 164. maddesinin beşinci fıkrasında geçen “Vekâlet ücreti avukata aittir.” hükmünün
kararın taraflar için oluşturulduğu ve onların lehlerine ve aleyhlerine sonuç
yaratacağı prensibinin uygulanmasına engel olmadığı, 1136 sayılı Kanun’daki
hükmün avukat ile müvekkil arasındaki hukuki ilişkide geçerli olacağı,
düzenlemede geçen vekâlet ücretinin avukatla müvekkili arasında yapılan
sözleşmede geçen ücret olmadığı, mahkemece taraf lehine hükmedilen yargılama
giderleri kapsamında bir ücret olduğu belirtilmiştir (Atilla İnan, B. No: 2012/615, 21/11/2013,
§ 26).
43. Somut olayda başvurucu, vekili vasıtasıyla davaya katılmış
ve yargılama sürecine aktif olarak dâhil olmuştur. Başvuruya konu kamulaştırma
bedelinin tespiti ve tescil davası sonunda Mahkeme, yargılama giderlerini 2942
sayılı Kanun gereği davacı idareye yüklemiş ancak başvurucu ve davacı idarenin
vekille temsil edilmeleri, başvurucunun mahkemenin ödenmesine karar verdiğinden
daha yüksek bir talepte bulunmuş olması ve idarenin talebe nazaran daha düşük
bir bedel ödemesi sebepleriyle karşılıklı vekalet ücretine hükmetmiştir.
44. Bu durumda yargılama sürecinde başvurucu ile davacı idarenin
karşılıklı olarak birbirlerine 1.320 TL vekâlet ücreti ödenmesine karar
verildiği, hükmedilen vekâlet ücretlerinin taraflar için oluşturulduğu (bkz. §
42), başvurucuya da aynı miktarda vekâlet ücreti ödendiği gözönünde
bulundurulduğunda başvurucu aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin somut olayda
başvurucunun mahkemeye erişimini engelleyecek nitelikte olmadığı, bunun yanında
kanun yolunda yapıldığı belirtilen 143 TL temyiz masrafının her davada kanun
yoluna gereksiz başvuru yapılmasını önleyerek uyuşmazlıkları makul sürede
bitirebilmesi amacı taşıdığı ve yine bu meblağın kanun yolu incelemesine
ulaşmayı engelleyecek şekilde yüksek bir miktara ulaşmadığı anlaşıldığından
mahkemeye erişim hakkına yönelik iddiaların ihlal niteliğinde olmadığı açıktır.
45. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması,
2. Adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
21/9/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.