TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HAMDİYE YILMAZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/7680)
|
|
Karar Tarihi: 13/9/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Yakup MACİT
|
Başvurucu
|
:
|
Hamdiye YILMAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Nursel
ARAS
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1.Başvuru, tazminat davasında, usul ve kanuna aykırı karar
verilmesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 29/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
3.Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4.Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Bireysel Başvurudan Önceki Süreç
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8.Başvurucu ulusal bir bankanın Ordu ilinde bulunan şubesinde
(Banka) 30/11/1999 tarihinde hesap açtırmıştır.
9. Başvurucunun hesabında bulunan para, menkul kıymetlerde repo
ve yatırım olarak değerlendirilmiş, muhtelif tarihlerde Ş.K. ve G.K. isimli
şahısların hesaplarından karşılıklı para aktarımı gerçekleştirilmiştir.
10. Başvurucu, Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme)
8/11/2006 tarihinde açtığı davada, talimat ve onayı olmadığı halde Ş.K. ve G.K.
isimli şahısların hesabına para havalesi yapıldığını, yaklaşık 6.500 TL'nin
havale edildiğini, Ş.K.nın bu paralarla borsada hisse
alıp sattığını, aynı şekilde farklı tarihlerde Banka tarafından bu şahısların
hesabına usulsüzce para aktarıldığını, izni olmaksızın bu şekilde para havalesi
gerçekleştirilmesinin mevzuata aykırı olduğunu, zararını Ş.K., G.K. ve Bankadan
talep etmiş olmasına rağmen kendisine herhangi bir ödemede bulunulmadığını
belirterek zararının tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
11. Mahkeme 27/10/2011 tarihli kararında dava konusu olayda
çözülmesi gereken sorunun, davacının davalı Bankada olan yatırım hesabından
yapılan havalelerin davacının bilgisi dâhilinde olup olmadığı noktasında
toplandığını, havale alıcısı olan dava dışı Ş.K.nın
savcılık ifadesinde davacı Hamdiye Yılmaz'ın haberi
olmadan havaleyle borsada işlem yapılmasının mümkün olmadığını ifade ettiğini,
söz konusu havalelerin yapıldığı tarihten itibaren beş yıllık süre içerisinde
davacının dava dışı Ş.K. ve G.K.dan talepte
bulunduğunu, ancak alacağını alamayınca bu kez talimatı olmadığından bahisle
davalıdan dava konusu alacağı talep ettiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin
(Daire) 16/02/2006 tarihli ve E.2005/13513, K.2006/1550 sayılı kararında
belirtildiği gibi hesap durumuna uygun nakit çekim işlemleri yapılması hâlinde
davacının hesap detaylarını bildiğinin kabul edileceğini, dolayısıyla söz
konusu havalelerin davacının bilgisi dâhilinde gerçekleşmiş olduğunu belirterek
davayı reddetmiştir.
12. Temyiz üzerine Dairenin 3/7/2013 tarihli kararıyla hüküm
vekâlet ücreti yönünden düzeltilerek onanmıştır.
13. Başvurucunun 7/8/2013 tarihli karar düzeltme talebini Daire
temyiz başvurusu gibi değerlendirerek 27/3/2014 tarihli kararıyla hükmü bir kez
daha düzelterek onamıştır.
14. Yargıtay ilamı 21/5/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiş ve 29/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
B. Bireysel Başvurudan Sonraki Süreç
15. Başvurucu, Dairenin 27/3/2014 tarihli kararına karşı
30/5/2014 tarihinde bir kez daha karar düzeltme talebinde bulunmuş, talep
Dairenin 22/1/2015 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Mahkeme bu tarih
itibarıyla hükmü kesinleştirmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 13/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
17.Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeninin bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Güher Ergun ve diğerleri,
B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).
20.Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
21. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda, makul sürenin değerlendirilmesinde
Daire başvurucunun 7/8/2013 tarihli karar düzeltme talebini temyiz başvurusu
gibi değerlendirerek 27/3/2014 tarihli kararıyla hükmü ikinci kez onamış ise de
başvurucunun Yargıtayın bu kararına karşı bir kez
daha karar düzeltme talebinde bulunduğu, talebin Dairece kabule şayan görülerek
22/1/2015 tarihinde reddedildiği ve Mahkemece hükmün bu tarih itibarıyla
kesinleştirildiği anlaşılmıştır. Buna göre süreç bir bütün olarak dikkate
alınmış, yargılamanın bu kadar uzun sürmesini gerektirecek karmaşık niteliğinin
bulunmadığı ve başvurucunun yargılamanın uzamasında önemli bir etkisinin de
tespit edilmediği başvuru konusu davada yaklaşık 8 yıl 2 aylık yargılama
süresinin makul olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
23. Başvurucu, davada ispat yükümlülüğünün Bankada olduğunu,
Bankanın yazılı delil sunmamasına rağmen varsayımlar üzerinden havale işlemine muvafakatının olduğu kabul edilerek ret kararı verildiğini,
kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, yargılamada kanun önündeki eşitliğin
zedelendiğini belirterek Anayasa'nın 10. ve 36. maddelerinde güvence altına
alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminata karar verilmesi
talebinde bulunmuştur.
24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun Anayasa'nın 10. maddesinde
düzenlenen eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddiasının adil yargılanma hakkı
kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
25. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda
açık bir keyfîlik içermesi ve bu durumun
kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş
olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular açıkça keyfîlik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati Gündüz, Recep Gündüz, B. No:
2012/1027, 12/2/2013, § 26).
26. Başvurucunun ihlal iddiaları, yukarıda belirtilen içtihat
kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğindedir. Somut olayda Mahkeme, başvurucu
ve davalı tarafın iddia ve savunmalarını incelemiş, ilgili kanun hükümlerini
somut olay çerçevesinde değerlendirmek suretiyle davanın reddine karar
vermiştir. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde,
iddiaların özünün derece mahkemeleri tarafından hukuk kurallarının ve
delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas
itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
27. Açıklanan nedenle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
29. Başvurucu 150.000 TL maddi, 20.000 TL manevi taziminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
30. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
31. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal
arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucunun bu konuda herhangi bir belge
sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi
gerekir. Bununla birlikte ihlalin tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvurucuya net 8.400 TL manevi tazminat ödenmesine
karar vermek gerekir.
32. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal
iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 8.400 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D.206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesine
(E.2006/440, K.2011/411 sayılı dosyası) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
13/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.