TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HİDAYET KASIM VE YILMAZ ATAŞ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/786)
|
|
Karar Tarihi: 10/5/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Mehmet Sadık
YAMLI
|
Başvurucular
|
:
|
1. Hidayet
KASIM
|
|
|
2. Yılmaz
ATAŞ
|
Vekili
|
:
|
Av. Necati
ŞEKERCİOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, "Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) görev
yapamaz." ifadesini içeren sağlık raporu ile raporun ekinde yer aldığı
yazının iptali istemiyle açılan davanın, Askeri Yüksek İdare Mahkemesince
(AYİM) ortada idari davaya konu olacak idari işlem bulunmadığı gerekçesiyle
reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Birinci başvurucuya ait 2014/786 numaralı başvuru 17/1/2014
tarihinde, ikinci başvurucuya ait 2014/5265 sayılı başvuru ise 16/4/2014
tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan
ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, her iki başvuru için de görüşünü
bildirmiştir.
6. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanda
bulunmamışlardır.
7. Konu yönünden irtibatları nedeniyle başvuruların
birleştirilmesine, 2014/5265 sayılı başvuru dosyasının kapatılmasına ve
incelemenin 2014/786 sayılı başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine karar
verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
A. Başvurucu Hidayet
Kasım Yönünden
9. Başvurucu, TSK'da astsubay statüsünde görev yapmakta iken
hakkında Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Sağlık Kurulunca düzenlenen
2/4/2012 tarihli sağlık kurulu raporuyla ''Obezite,
tanımlanmamış kilo fazlalığı'' tanısı
konularak aynı raporda ''33/D/1
TSK'da görev yapamaz.'' tespiti
yapılmıştır
10. Başvurucunun bu rapora itiraz etmesi üzerine İzmir Asker
Hastanesi Sağlık Kurulu 16/11/2012 tarihinde anılan raporla aynı yönde rapor
düzenlemiştir. Bu raporun ardından Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından
başvurucunun görev yaptığı Balıkesir Asker Hastanesi Baştabipliğine yazılan
18/12/2012 tarihli ve "Maluliyet Tespiti" konulu 8040-360075-12
sayılı yazıda şöyle denilmiştir:
"1. Aşağıda açık
kimliği ve görev yeri yazılı personelin 1'inci Kontrol Muayenesi Sonucunda
verilen "E66.0 Obezite" tanılı ve 33/D/1
TSK'da Görev Yapamaz" kararlı İlgi (a) sağlık kurulu raporu MSB Sağlık
Daire Başkanlığınca 11 Aralık 2012 tarihinde onaylanarak İlgi (b) yazı ile
gönderilmiştir.
2. Onaylanan. üç
nüsha sağlık kurulu raporu, maluliyet tespiti için Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlığına gönderilmiştir.
3. İlgi (a) raporun personele tebliğ edilerek,
maluliyet tespiti sırasında tabip bulundurup bulundurmayacağına dair
dilekçesinin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına gönderilmesini ve tebellüğ
belgesinin 31 Aralık 2012 tarihine kadar Kara Kuvvetleri Komutanlığına
gönderilmesini rica ederim."
11. Başvurucu, bu yazının ve yazı ekindeki İzmir Asker Hastanesi
Sağlık Kurulunun 16/11/2012 tarihli raporunun iptali istemiyle dava açmıştır.
Başvurucu, dava dilekçesinde ilgili mevzuata göre tüm branşlarda muayene
edilmesi gerekirken sadece iç hastalıkları uzmanı tarafından muayene edilerek
TSK'da görev yapamayacağına ilişkinrapor verilmesinin
hukuka aykırı olduğunu vemevzuata aykırı şekilde
malulen emekliedilmek üzere olduğunu belirtmiştir
12. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) Üçüncü Dairesi 4/7/2013
tarihli ve E.2013/338, K.2013/936 sayılı kararıyla davacının TSK'da görev
yapamayacağına ilişkin raporun doğuracağı tek sonucun, ilgilinin TSK'dan
ilişiğinin kesilerek malulen emekliye sevk edilmesi olup sağlık raporunun
malulen emekliye sevk işleminin hazırlık işlemi niteliğinde bulunduğu, şartları
yerine getirilerek emekliye sevk işlemine karşı açılacak davada raporun hukuka
aykırılığının ileri sürülebileceği ve bu iddianın değerlendirilebileceği,
dolayısıyla ortada idari davaya konu olabilecek bir işlem bulunmadığıgerekçesiyle
davanın reddine karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"5434 Sayılı T. C.
Emekli Sandığı Kanununun Ek 26’ncı maddesinde; 5434 sayılı Kanun ve ona ek
kanunlara göre sandıkla ilgilendirilenlerin emeklilik işlemlerinin istek
üzerine veya yaş haddi veya malullük (adi veya vazife malullüğü) hallerinde
iştirakçinin mensup olduğu kurumun en yüksek amirinin onayı ile tekemmül
edeceği, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Kamu
Görevlilerinin Emekliye Sevk Onayları başlıklı 48’inci maddesinde yaşlılık, malûllük işlemlerinin istek üzerine veya yaş haddi, malûllük veya vazife malûllüğü
hallerinde kamu idaresinin en yüksek amirinin onayı ile tekemmül edeceği hüküm
altına alınmıştır.
...
1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
Kanununun 21’inci maddesinde; asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete
ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı yetki, sebep, şekil, konu ve maksat
yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaati ihlal
edilenler tarafından açılacak iptal davalarına Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde
karara bağlanacağı belirtilmiştir. İdari işlem; kamu gücü kullanılarak bir
hukuki durum doğurmak, var olan bir hukuki durumu değiştirmek ya da ortadan
kaldırmak için yapılan irade açıklamaları olarak tanımlanmaktır. İdari işlem
yöneldiği sonucun niteliğine göre yükümlendirici veya
yararlandırıcı olabilir, ilgilinin hukuki statüsünde bu yönde değişiklik
yaratır. İdari işlem icrailik vasfına sahiptir, başka
bir işlemin varlığına gerek olmaksızın çeşitli hukuki sonuçlar doğurur.
İdarenin her faaliyeti idari işlem değildir. Başka bir işlemin varlığına gerek
olmaksızın doğrudan doğruya hukuki sonuç doğuran işlemler idari yargıda iptal
davasına konu olur. Bilgi verici, açıklayıcı, tavsiye niteliğindeki yazılar, iç
düzen ve hazırlık işlemleri idari davaya konu olmazlar.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev
yapılamayacağına ilişkin raporun doğuracağı tek sonuç bulunmakta olup bu da
ilgilinin sağlık nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinde ilişiğinin kesilmesidir.
5434 ve 5510 sayılı kanun hükümleri gereği Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev
yapamaz raporu düzenlenen personel hakkında malulen emekliye sevk işleminin
yapılması gerekmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapılamayacağına
ilişkin rapor da malûlen emekliye sevk işleminin hazırlık işlemidir. Hazırlık
işlemi niteliğinde bulunan Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapılamayacağına
dair raporun sonuç doğurması için emekliye sevk kararının alınması gereklidir.
Bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapılamayacağına dair rapor idari
davaya konu olmaz. Hazırlık işlemi hangi işleme ait ise o işlemin iptali için
açılan davada hukuka aykırılığı iddia edilebilir. Aksinin kabulü; mesnet alınan
idari işlem dava konusu yapılmadan hazırlık işleminin denetlenmesi sonucunu
doğurur. Şartları varsa süresi içerisinde Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev
yapamaz raporunun esas alındığı malûlen emekliye sevk kararının iptali
istemiyle açılan davada raporun hukuka aykırı olduğu, tesis edilen işlem için
yeterli olmadığı ileri sürülebilir. İlgili iddia bu davada değerlendirilebilir."
13. Karar oyçokluğu ile verilmiş olup karşıoyda
özetle sağlık kurulu raporunun kişiyi doğrudan hedef alan, idari işlemin
tesisinde bağlayıcı bir etkisi olan, asıl iradenin parçasını oluşturan, ayrı
bir idari işlem kimliğinde bulunan tek taraflıve icrai işlem niteliğinde olduğu, hazırlık işlemi niteliğinde
olmadığı, bu nedenle idari yargı denetimine tabi tutularak uyuşmazlığın esası
hakkında bir karar verilmesi gerektiği görüşüne yer verilmiştir.
14. Bu karara yapılan karar düzeltme talebi de aynı Dairenin
12/11/2013 tarihli ve E.2013/1436, K.2013/1398 sayılı kararıyla oyçokluğuyla
reddedilmiştir. Bu karar, başvurucuya 18/12/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
15. Başvurucu 6/12/2013 tarihinde emekli edilmiştir.
16. Başvurucu 17/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. Başvurucu Yılmaz Ataş
Yönünden
17. Başvurucu, TSK'da astsubay statüsünde görev yapmakta iken
hakkında GATA Sağlık Kurulunca düzenlenen 7/12/2012 tarihli sağlık kurulu
raporuyla ''Obezite, tanımlanmamış kilo fazlalığı'' tanısı konularak aynı raporda ''33/D/1
TSK'da görev yapamaz.'' tespiti
yapılmıştır.
18. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından başvurucu adi
malul kabul edilmiş ve hakkında malullüğe ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi
amacıyla görevi ile ilişiğinin kesilerek ilgili belgelerin gönderilmesi
başvurucunun kurumundan talep edilmiştir.
19. Kara Kuvvetleri Komutanlığının 6/5/2013 tarihli yazısı ile
emeklilik işlemlerinin yapılabilmesi için ilgili belgelerin hazırlanarak
gönderilmesi başvurucunun görev yaptığı birliğinden talep edilmiştir. Yazıda
şöyle denilmiştir:
"1. ... Yılmaz ATAŞ ...
'ın "Obezite tanılı ve
"TSK'da Görev Yapamaz" kararlı ilgi (a) sağlık raporu, Sosyal
Güvenlik Kurumu Bşk.lığınca ilgi (b) ile onaylanarak
"Adi Malul" olduğuna karar verilmiştir...
2. Söz konusu personele; ilgi (c)
Yönetmelik'in 31'inci maddesi tebliğ edilerek, emeklilik işlemlerinin
yapılabilmesi için ilgi (ç) emirde belirtilen belgelerin hazırlanarak K.K.K.lığına gönderilmesini rica
ederim."
20. Başvurucu, bu yazının ve ekindeki İzmir Asker Hastanesi
Sağlık Kurulunun 7/12/2012 tarihli raporunun iptali istemiyle dava açmıştır.
Başvurucu, dava dilekçesinde ilgili mevzuata göre tüm branşlarda muayene
edilmesi gerekirken sadece iç hastalıkları uzmanı tarafından muayene edilerek
TSK'da görev yapamayacağına ilişkin rapor verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıcamevzuata uygun kilo ve boy şartını taşıdığını ileri
sürmüştür.
21. AYİM Üçüncü Dairesi 27/2/2014 tarihli ve E.2014/267, K.2014/259
sayılı kararıyla davacının TSK'da görev yapamayacağına ilişkin raporun
doğuracağı tek sonucun, ilgilinin TSK'dan ilişiğinin kesilerek malulen emekliye
sevk edilmesi olup sağlık raporunun, malulen emekliye sevk işleminin hazırlık
işlemi niteliğinde bulunduğu, şartları yerine getirilerek emekliye sevk
işlemine karşı açılacak davada raporun hukuka aykırılığının ileri
sürülebileceği ve bu iddianın değerlendirilebileceği, ortada idari davaya konu
olabilecek bir işlemin bulunmadığıgerekçesiyle
oybirliğiyle davanın reddine karar verilmiştir. Gerekçe yukarıda yer verilen
gerekçe ile (bkz. § 12) paralel olup gerekçede ayrıca, davacı hakkında emekliye
sevk işleminin yapılmadığı davaya konu edilen Kara Kuvvetleri Komutanlığının
6/5/2013 tarihli yazısının (bkz. § 19) emeklilik işlemlerinin yapılabilmesi
için ilgili belgelerin hazırlanarak gönderilmesine ilişkin olduğu, idari bir
işlem olmadığı, emekliye sevk işleminin tekemmülü için hazırlık işlemi olduğu,
hazırlık işlemlerinin de kesin icrai nitelikte
olmadığından idari davaya konu yapılmasının mümkün olmadığı, emekliye sevk
işlemi tesis edildiğinde bu işlemin dava konusu edilebileceği ifade edilmiştir.
22. Bu karar, 17/3/2014 tarihinde tebliğ edilmiş ve karar
düzeltme yoluna başvurulmadan 16/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunulmuştur.
23. Başvurucu 6/3/2014 tarihinde emekli edilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
24. 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu'nun ek 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"5434 sayılı Kanun ve
ona ek kanunlara göre Sandıkla ilgilendirilenlerin emeklilik işlemleri;
...
b) İstek üzerine veya yaş haddi veya malullük
(adi ve vazife malullüğü) hallerinde, iştirakçinin mensup olduğu kurumun en
yüksek amirinin,
...
onayı ile tekmemmül eder. "
25. 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu'nun "Kamu
görevlilerinin emekliye sevk onayları" kenar başlıklı 48.
maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"4
üncü maddenin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamında olanların yaşlılık, malûllük
veya vazife malûllüğü işlemleri;
...
b) İstek üzerine veya yaş haddi, malûllük veya vazife malûllüğü hallerinde
kamu idaresinin en yüksek amirinin,
...
onayı ile tekemmül eder.
..."
26. 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi Kanunu'nun "İdari davalar ve
yargı yetkisinin sınırı" kenar başlıklı 21. maddesinin ilgili
kısmı şöyledir:
"20
nci
maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem
ve eylemlerden dolayı; yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile
hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaatleri ihlal edilenler tarafından
açılacak iptal davaları, aynı idari işlem ve eylemlerin haklarını ihlal etmesi
halinde açılacak tam yargı davaları, doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri
Yüksek İdare Mahkemesinde çözümlenir ve karara bağlanır.
İdari yargı yetkisi, idari işlem ve eylemlerin
hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Yerindelik denetimi yapılamaz.
Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine
getirilmesini kısıtlıyacak tarzda kullanılamaz ve
idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak
biçimde yargı kararı verilemez.
..."
27. Aynı Kanun'un "İdari
yargılama usulü kanunu ile hukuk usulü muhakemeleri kanununun uygulanacağı
haller" kenar başlıklı 56. maddesi şöyledir:
"Bu Kanunda aksine
hüküm bulunmayan hallerde; İdari Yargılama Usulü Kanunu ile Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun hakimin davaya bakmaktan
memnuiyetini gerektiren haller, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması,
davanın ihbarı, bağlılığı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat,
mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli
yardım ve duruşmanın inzibatına ilişkin hükümleri uygulanır. (Ek cümle:
3/11/2016-6754/21 md.) Bilirkişiler hakkında
Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanununun ilgili hükümleri uygulanır."
28. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu’nun “Dilekçeler üzerine ilk inceleme”
kenar başlıklı 14. maddesinin (3) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Dilekçeler, ...:
a)..
d) İdari davaya konu olacak kesin ve
yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı,
...
yönlerinden sırasıyla incelenir."
29. Aynı Kanun’un “İlk
inceleme üzerine verilecek kararlar” kenar başlıklı 15. maddesinin
birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince
yukarıdaki maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı
hususlarda kanuna aykırılık görülürse, 14 üncü maddenin;
a) ...
b) 3/c, 3/d ve 3/e bentlerinde yazılı hallerde
davanın reddine,
...
Karar verilir..”
B. Uluslararası Hukuk
30. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes
medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda
kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş
bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde,
hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir...”
31. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında ifade edilen hakkın kurucu unsurlarından
birinin mahkemeye erişim hakkı olduğunu belirtmiştir (Golder/Birleşik Krallık, B. No: 4451/70, 21/2/1975, § 36).
Mahkemeye erişim hakkı, Sözleşme'nin 6. maddesinde yerini bulan güvencelerin
doğal bir parçası olup (Lawyer Partners A.S./Slovakya, B.
No: 54252/07, 16/6/2009, § 52) bu kapsamda (1) numaralı fıkra, herkesin kişisel
hakları ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını bir mahkeme veya bir
yargı yeri önüne çıkarma hakkını güvence altına alır (Golder/Birleşik Krallık, § 36).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
32. Mahkemenin 10/5/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Bağımsız ve Tarafsız
Mahkemede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
33. Başvurucular, yapısı ve bünyesindeki kurmay subaylar
nedeniyle AYİM’in bağımsız ve tarafsız olmadığını
belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
34. Başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel
haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık
olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular
açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet
Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013,
§ 24).
35. Anayasa Mahkemesi tarafından bu konu daha önce incelenirken
belirtildiği üzere AYİM’in oluşumu, statüsü ve
görevleri Anayasa ve ilgili Kanun'da hüküm altına alınmıştır. AYİM’e atanan askerî hâkimlerin bağımsızlığının Anayasa ve
ilgili Kanun hükümleri ile garanti altına alındığı, atanma ve çalışma usulleri
yönünden askerî hâkimlerin bağımsızlıklarını zedeleyecek bir hususun
bulunmadığı, kararlarından dolayı idareye hesap vermek zorunda olmadıkları,
ayrıca disipline ilişkin konuların AYİM Yüksek Disiplin Kurulunca incelenip
karara bağlandığı görülmektedir (Yaşasın
Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 29). Diğer yandan sınıf subayı
üyelerinin en fazla dört yıllık bir süre ile görev yapmaları, disiplin
konularında yukarıda bahsedilen Disiplin Kuruluna tabi kılınmaları, görev
süreleri içinde idari veya askerî yetkililerce herhangi bir değerlendirmeye
tabi tutulmamaları bu subayların idareye karşı bağımsızlıklarını
güçlendirmiştir.
36. Açıklanan nedenlerle Mahkemenin bağımsız ve tarafsız
olmadığına ilişkin bir husus saptanmadığından başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizinaçıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
B. Mahkemeye Erişim
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
37. Başvurucular, sağlık raporunun iptal davasına konu
olabileceğini, bu yönde birçok içtihat bulunduğunu, kaldı ki tek başına sağlık
raporunun değil sağlık raporuyla birlikte emekliliğe sevk işleminin de dava
konusu edildiğini belirterek adil yargılanma hakkınınihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
38. Bakanlık tarafından her iki başvuru için sunulan görüşlerde
özetle; uyuşmazlığınsağlık raporunun tek başına
“kesin ve yürütülebilir bir idari işlem” olmadığı gerekçesiyle AYİM tarafından
incelenmemesinden kaynaklandığı, 2577 sayılı Kanun’un ilk inceleme konularını
düzenleyen 14. maddesinde “kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem”in
iptal davasına konu olabileceğinin düzenlendiği, 1602 sayılı Kanun'un ilk
inceleme konularını düzenleyen 44. maddesinde bu husus yer almamışsa da aynı
Kanun'un 56. maddesinin 2577 sayılı Kanun'a yaptığı atıfla doldurulduğu,
böylece idari yargılama usulü alanını düzenleyen her iki kanunun, iptal davası
açılabilmesi için ortada “kesin” ve “icrai” nitelikte
bir idari işlemin bulunması şartını aradığının söylenebileceği, başvuruya konu
AYİM kararlarında da belirtildiği üzere hazırlık işlemi hangi işleme ait ise o
işlemin iptali için açılan davada hukuka aykırılığın iddia edilebileceği,
başvuruya konu olaylarda Kara Kuvvetleri Komutanlığı yazılarının emeklilik
işlemlerinin yapılabilmesi için ilgili belgelerin hazırlanarak gönderilmesine
ilişkin olduğu ifade edilmiştir.
2. Değerlendirme
39. Başvurucuların açtığı davalar, AYİM Üçüncü Dairesi
tarafından ortada idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu
idari işlem bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiğinden başvurucuların
davalarının esasının incelenmemesi nedeniyle başvuru adil yargılanma hakkı
kapsamında mahkemeye erişim hakkı yönünden incelenmiştir.
40. Anayasa’nın “Hak arama
hürriyeti” kenar başlıklı
36. maddesinin birinci fıkrasışöyledir:
“Herkes, meşrû
vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya
davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
41. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan
mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve
uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına
gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız
hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren
sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, §
52).
42. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
43. Dava konusu yapılmış maddi olay ve olgular ile delillerin
değerlendirilmesi ilke olarak derece mahkemelerinin takdirindedir. Anayasa
Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında derece mahkemelerinin maddi olay ve
olgular ile delillerin değerlendirilmesi hususundaki takdirini denetlemesi
kural olarak mümkün değildir. Ancak derece mahkemelerinin bu husustaki
değerlendirmelerinin bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
içermesi ve bunun hak ve özgürlüklere müdahale teşkil etmesi hâlinde Anayasa
Mahkemesinin denetim hakkı saklıdır (Ahmet
Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
44. Olayda, başvurucuların TSK'da görev yapamayacaklarına
ilişkin olarak düzenlenen sağlık raporları ve bu raporların ekinde yer aldığı
idari yazışmalar dava konusu edilmiştir. AYİM Üçüncü Dairesi, ortada emekliye
sevk işleminin bulunmadığı, sağlık raporlarının ve ekinde bulunduğu yazıların
hazırlık işlemi mahiyetinde olup kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlem
niteliğinde olmadığından idari davaya konu yapılmasının mümkün olmadığı
gerekçesiyle incelenmeksizin ret kararı vermiştir. Gerekçede, emekliye sevk
işlemi tesis edildiğinde bu işlemin dava konusu edilebileceği ve bu durumdaişlemin sebep unsuru olan sağlık raporlarının
yargısal denetiminin yapılabileceği de belirtilmiştir.
45. Sağlık raporlarının ve ekinde tebliğ edildikleri yazıların
emeklilik işlemi olarak kabul edilmeyerek hazırlık işlemi niteliğinde kabul
edilmesine ilişkin değerlendirmenin bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içermediği ve mahkemeye erişim hakkı, idari
işlemlerin hazırlık aşamalarının ayrıca dava konusu edilebilmesi güvencesini sağlamadığındanortada başvurucuların mahkemeye erişim
hakkına yönelik bir müdahalenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
46. Kaldı ki somut olayın koşulları çerçevesinde her iki
başvurucunun açtığı başvuruya konu davaların reddine karar verilmesinden ve
AYİM kararlarının tebliğinden sonra emeklilik işlemlerine karşı dava açma
süresinin de geçmediği ve başvurucuların emeklilik işlemlerinin iptali
istemiyle dava açma imkânlarının bulunduğu görülmektedir.
47. Sonuç olarak sağlık raporları üzerine tesis edilecek idari
işlemlere karşı başvurucuların dava açma imkânlarının bulunduğu, bu çerçevede
sağlık raporlarının yargısal denetiminin yapılabileceği gözetildiğinde
başvurucuların mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığının açık
olduğu sonucuna varılmıştır.
48. Açıklanan nedenlerle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkı
kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
10/5/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.