logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ayhan Nurçin ve Erhan Nurçin [1.B.], B. No: 2014/8932, 21/1/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

 

 

ANAYASA MAHKEMESİ

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

AYHAN NURÇİN VE ERHAN NURÇİN BAŞVURUSU

 

(Başvuru Numarası: 2014/8932)

Karar Tarihi: 21/1/2015

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Zühtü ARSLAN

Raportör

:

Akif YILDIRIM

Başvurucular

:

1. Ayhan NURÇİN

 

 

2. Erhan NURÇİN

Vekilleri

:

Av. Onur ZEYDAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucular, hırsızlık suçundan yargılandıkları Mahkemenin yargılamanın yenilenmesi taleplerini reddetmesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 13/6/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir

3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 28/11/2014 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucular Ümraniye 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/2/2008 tarih ve E.2006/47, K.2008/103 sayılı kararıyla hırsızlık suçundan hapis cezasına mahkum edilmiştir.

6. Kararın gerekçesinin ilgili bölümü şöyledir:

 "…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, olay günü sanıkların yanlarında evrakı tefrik edilen Y. N.’nin olduğu halde kullanmış oldukları 34 ZF 4475 plakalı araç ile seyir halinde iken ve gece saat 19.00 sularında müştekilerden Ö. B’nin içinde 100.-YTL parası, anahtarları ve kimliği olan çantasını kapkaç suretiyle hırsızladıkları, yine S. B’nin içinde 1 adet telefonu, 100.-YTL parası ve makyaj malzemeleri bulunan çantasını hızla çekerek kapkaç suretiyle hırsızladıkları, müşteki S. B.’nin yine diğer müştekiler gibi yolda yürüdüğü sırada çantasını araçtan sarkmak ve kapkaç suretiyle hırsızladıkları, müştekilerden E. K.’nin yine yolda yürüdüğü sırada sanıkların kullanmış oldukları araçtan sarkmak ve kapkaç suretiyle çantasının sanıklarca hırsızlandığı, sanıkların kullanmış olduğu aracın müştekilerce teşhis edildiği ve yine bir kısım müştekilerin de sanıkları teşhis ettiği ve bu şekilde her iki sanığın da 4 ayrı müştekiye yönelik kapkaç suretiyle hırsızlık suçlarının sübut bulduğu anlaşılmakla, sanıkların 4 ayrı müştekiye yönelik kapkaç suretiyle hırsızlık suçundan eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK nın 142/2-b, 143/1, 53/1, 63/1 maddeleri gereği müşteki sayısınca ayrı ayrı dört kez mahkumiyetlerine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur…”

7. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 6/11/2013 tarih ve E.2011/3364, K.2013/21780 sayılı kararıyla söz konusu hüküm onanmıştır.

8. Başvurucular; müştekilerden S. B.'nin çalınan çantasının olay günü polisler tarafından kendisine iade edildiğini, bu durumun bizzat S. B.'nin müştekilerden H. T. ile yaptığı 14/4/2014 tarih ve saat 13.30'da yaptığı telefon görüşmesinde itiraf edildiğini, müştekilerden Ö. B.'nin de çantasının iade edildiğini beyan ettiğini, müştekilerden E. K.'nin ise olay günü karakolda beklerken mağdurlardan birinin kap-kaç olayını cep telefonu ile çektiğini ve bunu karakoldaki polislere gösterirken kendisinin buna şahit olduğunu beyan ettiğini, yine müştekilerden E. K.'nin oğlunun olay günü karakolda annesinin yanında olduğunu beyanla olaydan birkaç gün sonra bir ortamda annesinin başına gelenleri anlatırken orada bulunan şahıslardan birinin kendisi ile özel konuşmak istediğini söylemesi üzerine kendisi ile yaptığı görüşmede bu şahsın "biz senin annen olduğunu bilmiyorduk" ifadelerini kullandığını belirterek, yeni olay ve yeni delillerin ortaya çıktığı iddiasıyla Ümraniye 4. Asliye Ceza Mahkemesine 8/5/2014 tarihinde yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuşlardır.

9. İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 8/5/2014 tarih ve E.2006/47, K.2008/103 sayılı ek kararıyla talebin reddine karar verilmiştir. Anılan kararın ilgili bölümü şöyledir:

"Mahkememizin 11/2/2008 tarih ve E.2006/47, K.2008/103 karar sayılı hükmün Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği ve CMK 311 ve devamı maddelerindeki yargılamanın yenilenmesi sebepleri bulunmadığından Hükümlüler Ayhan Nurçin ve Erhan Nurçin müdafi Av. Mehmet Savaş'ın yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine,…karar verildi."

10. Başvurucuların ret kararına itiraz etmesi üzerine, İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/5/2014 tarih ve 2014/448 Değişik İş sayılı kararıyla İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin kararında gösterilen gerekçeler yerinde olduğu belirtilerek, itirazın reddine karar verilmiştir.

11. İtirazın reddi kararı, 3/6/2014 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ edilmiştir.

12. 13/6/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılmıştır.

B. İlgili Hukuk

13. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi şöyledir:

“Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:

...

e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa…”

14. 5271 sayılı Kanun’un 319. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Yargılamanın yenilenmesi istemi, kanunda belirlenen şekilde yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış ise, bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilir.

15. 5271 sayılı Kanun’un 321. maddesi şöyledir:

“(1) Yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddialar, yeterli derecede doğrulanmaz veya 311 inci Maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 314 üncü Maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre bunların önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisi olmadığı anlaşılırsa, yargılamanın yenilenmesi istemi esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilir.

(2) Aksi hâlde mahkeme, yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar verir.

(3) Bu Madde gereğince verilen kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Mahkemenin 21/1/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 13/6/2014 tarih ve 2014/8932 numaralı başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

17. Başvurucular, hırsızlık suçundan Ümraniye 4. Asliye Ceza Mahkemesince yargılanarak hapis cezası ile mahkum edildiklerini, daha sonra ortaya çıkan yeni olay ve delillere rağmen Mahkemece yargılamanın yenilenmesi talepleri hakkında kısa, kalıplaşmış ifadeler kullanılarak oluşturulmuş ve yetersiz gerekçelerle ret kararı verildiğini, itiraz merciince gerekçesiz olarak itirazlarının reddedildiğini, yargılamanın yenilenmesi suretiyle dilekçede adı geçen tanık ve müştekilerin dinlenilmesine karar verilmesi gerekirken, yargılamanın yenilenmesi taleplerinin kabul edilmediğini belirterek, Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

1. Mahkeme Kararlarının Gerekçesiz Olduğu İddiası

18. Başvurucular, Mahkemece yargılamanın yenilenmesi taleplerinin gerekçesiz olarak kabul edilmediğini ve bu karara yaptıkları itirazın da gerekçesiz olarak reddedildiğini iddia etmişlerdir.

19. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

20. Anayasa’nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

“Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.”

21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

22. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak mahkeme kararlarının gerekçeli olması, adil yargılanma hakkının bir gereğidir. Derece mahkemeleri, dava konusu maddi olay ve olguların kanıtlanmasını, delillerin değerlendirilmesini, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu, sonuca varılmasında kullandığı takdir yetkisinin sebeplerini makul bir şekilde gerekçelendirmek zorundadır. Bu gerekçelerin oluşturulmasında açıkça bir keyfilik görüntüsünün olmaması ve makul bir biçimde gerekçe gösterilmesi hâlinde adil yargılanma hakkının ihlalinden söz edilemez (B. No: 2013/1235, 13/6/2013, § 23).

23. Makul gerekçe; davaya konu olay ve olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, olay ve olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterecek nitelikte olmalıdır. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur (B. No: 2013/1235, 13/6/2013, § 24).

24. Bununla birlikte, derece mahkemelerinin, taraflarca ileri sürülen tüm iddialara cevap verme zorunluluğu bulunmayıp, hükme esas teşkil eden gerekçelerin nelerden ibaret olduğunu ortaya koyması yeterlidir. Diğer taraftan kanun yolu mercilerince; onama, itiraz veya başvurunun reddi kararları verilmesi hâlinde alt derece mahkemelerinin kararlarında gösterdikleri gerekçeler kabul edilmiş olacağından, anılan kararlarda ayrıca gerekçe gösterilmesine gerek bulunmamaktadır (B. No: 2013/1235, 13/6/2013, § 25). Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları da bu yöndedir (Van de Hurk/Hollanda, B.No: 16034/90, 19/4/1994, § 61).

25. Diğer yandan, derece mahkemelerinin kendisine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunluluğu bulunmamakta ise de, ileri sürülen iddialardan biri kabul edildiğinde davanın sonucuna etkili olması halinde, mahkeme bu hususa belirli ve açık bir yanıt vermek zorunda olabilir. Böyle bir durumda dahi, ileri sürülen iddiaların zımnen reddi yeterli olabilir (benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Hiro Balani/İspanya, B. No. 18064/91, 9/12/1994).

26. Başvuru konusu olayda, İlk Derece Mahkemesi kararında, hükmün Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği ve 5271 sayılı Kanun’da belirtilen yargılamanın yenilenmesi sebepleri bulunmadığı belirtilerek talepler reddedilmiş (bkz. § 9), itiraz mercii tarafından da itiraz değerlendirilmiş ve İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin kararında gösterilen gerekçeler yerinde bulunmuştur. 5271 sayılı Kanun’un 311. maddesinde hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenlerine yer verilmiş ve bu nedenler tahdidi biçimde sayılmıştır. Mahkeme, yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak gösterilen, soyut ve duyuma dayalı beyanların dışında herhangi bir somut veri ile desteklenmeyen hususların, tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde başvurucuların beraatini veya daha hafif bir ceza almalarını gerektirecek nitelikte “yeni” ve “önemli” olmadıklarını örtülü olarak kabul ederek, başvurucuların talebini CMK’nın 311. ve devamı maddelerinde belirtilen yargılamanın yenilenmesi sebeplerinden birisinin gerçekleşmediği gerekçesiyle reddetmiştir. Dolayısıyla Mahkemenin CMK’nın 311. maddesinde belirtilen sebeplerden birinin bulunmadığı gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi talebini reddetmesi, gerekçeli karar hakkının ihlali olarak değerlendirilemez.

27. Açıklanan nedenlerle, başvurucular tarafından ileri sürülen iddialar çerçevesinde açık ve görünür bir ihlal olmadığı anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Yargılamanın Sonucunun Adil Olmadığı İddiası

28. Başvurucular, yargılamanın yenilenmesi suretiyle dilekçede adı geçen tanık ve müştekilerin dinlenilmesine karar verilmesi gerekirken, yargılamanın yenilenmesi taleplerinin haksız olarak reddedildiğini şikayet etmişlerdir.

29. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.

30. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

31. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

32. Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde, Ümraniye 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/2/2008 tarhli kararıyla başvurucuların hırsızlık suçlarını işlediği sabit görülerek mahkûmiyetine karar verildiği, bu kararın Yargıtayca onandığı görülmektedir.

33. Mahkeme, başvurucularca ileri sürülen hususların yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yeni bir durum olmadığını belirterek talebi 8/5/2014 tarihli ek kararıyla reddetmiştir. Diğer bir ifade ile Mahkeme, yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak gösterilen hususların, tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde başvurucuların beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmadıklarını örtülü olarak kabul etmiştir. Bu karar, itirazın reddedilmesiyle 15/5/2014 tarihinde kesinleşmiştir.

34. Yargılamanın yenilenmesi ancak kesinleşmiş hükümlerde başvurulacak bir yol olup hukuki niteliği itibarıyla CMK'nın sistematiği, düzenleniş şekli ve düzenlendiği yer dikkate alındığında tereddütsüz olağanüstü bir kanun yoludur. Yargılamanın yenilenmesindeki amaç, kanunda istisnai ve sınırlı olarak sayılan hallerin gerçekleşmesi halinde gerçeğin araştırılması, böylece toplum ve sanığın menfaatinin korunması olduğundan, kesin hükme yönelik olarak ileri sürülen ve gerekli şartları taşımayan her türlü yenilenme talebinin dikkate alınması da söz konusu olmayacaktır (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11/3/2014 tarih ve E.2012/3-909, K.2014/121 sayılı kararı).

35. Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşmiş hükümler açısından başvurulabilen olağanüs­tü bir kanun yoludur. 5271 sayılı Kanun’un 311. maddesinde hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenlerine yer verilmiş ve bu nedenler tahdidi biçimde sayılmıştır. Kesin hükme yönelik olarak ileri sürülen ve gerekli şartları taşımayan her türlü yenilenme talebinin dikkate alınması da söz konusu değildir. 5271 sayılı Kanun’un 311. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendine göre, yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa yargılamanın yenilenmesine karar verilebilecektir.

36. Yargılamanın yenilenmesi taleplerinde bahsedilen hususların, yeni deliller ve olaylar kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin takdiri esasan derece mahkemelerine aittir. Diğer bir anlatımla, başvurucuların belirttikleri olay ve delillerin, tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanıkların (başvurucuların) beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte “yeni” ve “önemli” olup olmadıklarının takdiri derece mahkemelerine aittir.

37. Bunun istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası veya açık keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince esas yönünden incelenemez (B.No: 2012/828, 21/11/2013, § 21).

38. Başvurucular, İlk Derece Mahkemesince yargılamanın yenilenmesi istemlerinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte olup, iddiaların özü Mahkemenin hukuk kurallarını yorumlamada ve olayları değerlendirmede isabet edemediğine ilişkindir. Mahkumiyete ilişkin kararın gerekçesinden, müştekilerin duruşmada dinlendiği ve bazı müştekilerin huzurdaki sanıkları teşhis ettiği anlaşılmaktadır. Mahkeme, sanıkların kullanmış olduğu aracın ve olayın faili olarak yakalanan sanıkların teşhis edildiğini belirterek mahkumiyet kararı vermiştir. Diğer yandan, sonradan ortaya çıktığı söylenen olay ve delillerle ilgili olarak, kolluk makamlarının görevlerini kötüye kullandıklarına, yalancı tanıklık yapıldığına veya iftira suçu işlendiğine ilişkin yapılmış bir suç duyurusu bulunmamaktadır. Mahkemeye, yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak soyut ve duyuma dayalı beyanların dışında herhangi bir somut veri de sunulmamıştır.

39. Dolayısıyla başvuru bu haliyle kanun yolu incelemesi talebi niteliğinde olup, yargılamanın yenilenmesi talebiyle ilgili anılan Mahkeme kararlarının açıkça hukuka aykırı olarak kabul edilmesini gerektiren bir olgu ile bu kararlarda bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan bir durum da tespit edilememiştir.

40. Açıklanan nedenlerle, kanun yolu incelemesi talebi niteliğinde olan başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin, "açıkça dayanaktan yoksun olması" nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle, başvurunun "açıkça dayanaktan yoksun olması" nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde bırakılmasına, 21/1/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ayhan Nurçin ve Erhan Nurçin [1.B.], B. No: 2014/8932, 21/1/2015, § …)
   
Başvuru Adı AYHAN NURÇİN VE ERHAN NURÇİN
Başvuru No 2014/8932
Başvuru Tarihi 13/6/2014
Karar Tarihi 21/1/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucular, hırsızlık suçundan yargılandıkları Mahkemenin yargılamanın yenilenmesi taleplerini reddetmesi nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Kanun yolu şikâyeti Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Gerekçeli karar hakkı (ceza) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 311
319
321
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi