logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Cumali Karsu [1.B.], B. No: 2014/971, 19/4/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

CUMALİ KARSU BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/971)

 

Karar Tarihi: 19/4/2017

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör Yrd.

:

Fatih ALKAN

Başvurucu

:

Cumali KARSU

Vekili

:

Av. Rezan SARICA

 

 

Av. Mazlum DİNÇ

 

 

Av. Cengiz YÜREKLİ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucu tarafından gönderilmek istenen mektuba el konulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 23/1/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucu, Ankara Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan bir hükümlüye 24/10/2013 tarihinde faks yoluyla mektup göndermek istemiştir. Söz konusu mektup Ceza İnfaz Kurumu Mektup ve Yayın Okuma Komisyonu tarafından sakıncalı bulunmuştur. Bu doğrultuda Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının (Disiplin Kurulu) 30/10/2013 tarihli kararıyla mektubun gönderilmemesine karar verilmiştir.

10.Söz konusu mektupta yer alan bazı kısımlar şöyledir:

"Sevgili Sermin Heval,

.. Bu son mektubun dışında bir önceki mektubunu da almıştım. .. Sen dahil altı arkadaşa faks yazdım ve yazamama nedenlerimi paylaşmıştım. Fakat hiç biri gönderilmedi. Asabi bir zamanıma denk gelmişti, haliyle satırlarıma yansımıştı. İlgili mahkemelere de başvurdum fakat gönderilmemesini onadılar onlar da. İnsan sakin düşündüğü zaman yazmasaydım diyor ama bazen kendine hakim olamıyor.

.. Son mektupta da "o kadar konuşacak, paylaşacak şey var ki, galiba yüz yüze gelme zamanını beklemek dışında başka seçenek yok" diye geçiyordu. .. Mevcut durumda yakın zamanda bu da olanaklı gözükmüyor açıkçası. İhtimal fazlasıyla uzak. İstisnasız yazan arkadaş böyle iyimser olacakları cevaplar bekliyorlar benden, bu nedenle cevap yazmıyorum kimseye. Böyle bir beklenti oluşsun istemiyorum. Kaldı ki yok yani. Bir önceki mektubumda böyle iyimser bir hava senden de sezdim. "Anne hazırlıklara başladı bile ama ben en iyi ihtimalle bir yıl diyorum" diyorsun. Ne oluyor dedim. Bir şey oluyor da ben mi kaçırdım dedim yani. Anneye böyle iyimser olacağı birşey söyleme ve muhtemelen hemen bir kör-topal arayışına başlamıştır. Bu sözü hatırlıyorsun değil mi, sanırım Burdur'daydık ve o zamanda böyle bir süreç vardı. Ve sen açık görüşte söylemiştin. Heraklıma geldiğinde gülmeden edemiyorum. Yani neden illa kör topal, kesin kriteri bu mu?..

 .. Bir fikir ileri sürmek, tartışmak, bir öneri sunmak, anlaşılır bir iki söz söylemek, doğru-yanlışı ayırt etmek, yanlışa yanlış doğruya doğru demek, o kadar uzak şeyler ki. .. Hemen hemen her gün aynı şeylerle karşılaşmak durumunda kalmak, sessiz kalmak dışında bir seçenek vermiyor. Bilirsin bu gibi yaşanan hadiseler pek bilinmez bizim cenahta. Sadece sessiz kalma nedenimi paylaşmak ve .. yansıtmak, paylaşmak istedim. .. Kaldı ki ilk defa yazıyorum. Fakat şunu da bilmeni isterim. Her açıdan dinlenen oluyorum, .. üstüne geliyorum, eleştiriyorum. Nedenlerim var deniyor. Ama pek ikna olamıyorum. Neyse artık bu tür can sıkıcı uzun mevzulara girmeyeceğim. Yüz yüze mevzulardır bunlar..

 Anne ne yapıyor. Sağlığı iyidir umarım. Selamlarımı ilet her daim. Son fotoda iyi görünüyordu. Dilerim hep öyle olur. Yalnız bırakmasın!..

 Sen nasılsın? Sağlığın nasıl? Demek ihtiyarlık belirtileri baş gösterdi öyle mi? Foto pek yansıtmıyordu. Kendine haksızlık etme. Bence içerde kalmak ve bu durumda kalmak başlı başına büyük başarı. .. Bu yaşta ve şimdiden ihtiyarlık lafları pek ikna edici gelmiyor. Tembelliğin mazeretleri, gerekçeleri aranıyor sanki. Pervin'de ikide bir yaşlılık diyor. .. Genelde kadın arkadaşlarda var, kırktan sonra adeta lakırtı haline getiriyorlar. Oysa aksine olgunluk yaşlar daha çok yakışıyor kadınlara. .. Hala 4 dimi kalıyorsunuz. Bu zamanda böyle kafa dengi insan bulmak zordur. Nilüfer, Zeynep ve Gülşah arkadaşlara da selamlarımızı sevgilerimizi iletiyoruz. Bağlama kursu nasıl gidiyor? İyice öğren, çalan sen olursun, mecburen de söyleyen ben olurum. İyi söylerim, haberin ola. .. Gitarım var burada fakat geldiğimizden beridir depoda kalıyor öylece. Bir ara zaman ayıracağım artık. Diğer mevzular bir yerden sonra rutin geliyor insana.

 Bir ara zaman zaman yazıyordum eski mekanımdaki arkadaşlara ama uzun zamandır yazmıyorum. Herhangi bir şey yansısın istemiyorum. Ama belki yazarım bir ara onlara da. Yazmak bir yandan insana da iyi geliyor ama sıkıntılı süreçlerde insan hiç bir şey yapmak istemiyor. ..

 Genel gelişmeleri ve süreçle ilgili basında fazlasıyla işleniyor. Takip ettiğiniz dışında öyle çok özgün paylaşacağım farklı birşey yok. Ama bildiğim birşey varsa o da toplumsal meselelerimiz dahil herşeyi konuşarak halletmek dışında farklı seçeneklere .. Sabırlı olmak ve sabırla barışı inşa etmek büyük erdemlilik gerektirir. Hem şimdi olsa neden olmuyor, o zaman şöyle olur, böyle olur demek çok anlamlı gelmiyor bana. Bunca yaşanan acılar, trajediler artık insanın kaldırabileceği, tahammül edeceği şeyler değil. Herşeye rağmen umutlu olmak, umudu yitirmemek önemlidir. ..

 Dediğim gibi keşke sohbet etme imkanımız olsaydı. Paylaşacak o kadar şey var ki. Ama herhalde hayat bize bu imkanı verir bir gün değil mi? Sadece sabırlı olmak kalıyor bize. .. Ve tabi Ankaraya yolum düşerse ilk sana yazacağım. Söz yani. ..

 İyiyim bende, öyle çok ciddi bir sorun yok. Sağlığım da iyi, gün boyu spor yapıyorum ama şimdilik ara verdim. Ama yine haftada üç defa voleybol oynuyorum. ..

 Şimdilik bitiriyorum. Kendine iyi bak ve arkadaşlarıma da selamlarımı iletiyorum. .. Görüşmek dileğiyle."

11. Disiplin Kurulu'nun 30/10/2013 tarihli kararı şöyledir:

"Adı geçen hükümlünün .. yazmış olduğu kişilere ait mektuplar, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütü mensuplarının örgütsel amaçlı olarak haberleşmelerine neden olma gerekçesi ile "Cezaların İnfazına Dair Tüzüğün 123/1 maddesi gereğince" mektupların ilgili yerlere gönderilmemesine karar verildi."

12. Başvurucu bu karara karşı Bursa 1. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) itirazda bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği, 13/11/2013 tarihli ve E.2013/1698, K.2013/1698 sayılı kararla başvurucunun itirazını reddetmiştir. Ret gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

".. İncelenen dosya ve mektup içeriğinden;

Disiplin Kurulu kararının usul ve yasaya uygun düzenlendiği görülmekle vaki itirazın reddi gerekmiştir."

13. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi 17/12/2013 tarihli ve 2013/1398 Değişik İş sayılı kararıyla İnfaz Hâkimliğinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından itirazın reddine hükmetmiştir.

14. Nihai karar 24/12/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucu, 23/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

16. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan müdahalelere dayanak oluşturan mevzuata (Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-20) yer vermiştir.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 19/4/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

18. Başvurucu, dış dünya ile ilişki geliştirebilmesi yönünden kendisine imkân sağlanmadığını ve izole edildiğini, hukuka aykırılık içermeyen mektubunun idare tarafından el konularak gönderilmemesinin tutulduğu koşullar gözönüne alındığında işkence boyutuna ulaştığını ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca el konulan mektubun kişisel yazışmalar içerdiğini, şiddeti övme ve teşvik etme ya da örgüt içi haberleşme gibi amaçlar taşımadığını, tavsiye kararı veren kurulda bulunan kişilerin bir kısmının disiplin kararı veren kurulda da bulunduğunu, haberleşme hürriyetini engelleyen müdahalenin gerekçesinin ne idare ne de yargı organları tarafından açıklanmadığını, atıf yapılan mevzuat ile somut olay arasında illiyet bağı kurulmadığını, ilgisiz ve olaya uymayan soyut ifadelerle gerekçenin oluşturulduğunu iddia etmiştir. Başvurucu, ifade hürriyeti kapsamında kalan ve suç unsuru içermeyen mektuba el konulmasının ölçülü olmadığını ve bu şekildeki bir müdahalenin demokratik toplumda gereklilik unsurunu taşımadığını ayrıca Mahkeme kararlarının gerekçesiz olduğunu belirterek Anayasa'nın 10., 12., 17., 22., 26., 36. ve 141. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, göndermek istediği mektubun Ceza İnfaz Kurumunun ilgili kurullarınca sakıncalı görülerek alıkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin kısıtlanması hakkındadır. Bu sebeple başvurucunun bütün iddialarının haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek bir neden de bulunmadığı anlaşılan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

21. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (§§ 28-34) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir.

22. Somut olayda Disiplin Kurulu kararıyla başvurucunun mektubu sakıncalı olduğu değerlendirmesiyle alıkonulmuştur. Dolayısıyla anılan işlem ile kamu makamları tarafından başvurucunun haberleşme hürriyetine bir müdahalede bulunulduğu açıktır.

23. Yukarıda anılan müdahale Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın; Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen öze dokunmama, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilmiş olma, kanunlar tarafından öngörülme,Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyet’in gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Ahmet Temiz, § 36).

24. Somut olayda, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 68. maddesinin, hükümlülerin ceza infaz kurumlarından yaptıkları yazışmaların denetimi ve sınırlandırılmasının kanuni dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır (Ahmet Temiz, §§ 37-46). Öte yandan, haberleşme hürriyetinin düzenlendiği Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında, söz konusu sınırlama sebeplerine bağlı kalınarak yapılacak sınırlamanın ancak usulüne uygun olarak verilecek hâkim kararıyla mümkün olabileceği belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında "İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir." denilerek bu kuralın da mutlak olmadığı ve bu kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar getirilebileceği açıkça düzenlenmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, § 71). Bu bağlamda ceza infaz kurumları, Anayasa'nın 22. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).

25. 5275 sayılı Kanun’un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasında “Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgrafların” hükümlüye verilmeyeceği, hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmeyeceği düzenlenmiştir. Burada belirtilen sebeplerin, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında sayılmış olan kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi genel amacı çerçevesinde ceza infaz kurumlarında güvenliğin ve disiplinin sağlanmasını hedeflediği söylenebilir.

26. Somut olayda başvurucunun göndermek istediği mektubun sakıncalı bulunarak Disiplin Kurulu Başkanlığınca alıkonulma sebebi, anılan mektubun içeriğinde terör örgütü mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine yönelik ifadelerin bulunması olarak gösterilmiştir. Bu kapsamda başvurucunun mektubunun, Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığınca denetlenmesi suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin, kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi ile ceza infaz kurumlarında asayiş ve güvenliğin sağlanması amaçlarını taşıdığı, bunun da Anayasa'nın haberleşme hürriyetine ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır (Ahmet Temiz, §§ 47-50).

27. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (§§ 58-68) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara ceza infaz kurumlarının ilgili kurulları tarafından yapılan müdahalelerde demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesi yönünden genel ilkelere yer verilmiştir.

28. Mektup gönderme ve almanın ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin ve tutukluların dış dünya ile en önemli bağlantısı olduğu gerçeğini gözönünde bulundurarak ceza infaz kurumu yetkilileri, dış dünyayla yeterli bir iletişim sürdürmelerinde mahpuslara yardım etmelidirler. Bununla birlikte başvurucunun ve muhatabın durumu itibarıyla ceza infaz kurumlarının ilgili birimlerinin konuya hassasiyet ile yaklaşmasını Anayasa Mahkemesi doğal karşılayabilir.

29. Hükümlü ve tutuklular, Anayasa'nın 19. maddesi kapsamında hukuka uygun olarak "bir mahkûmiyet kararına bağlı olarak tutma" şeklinde değerlendirilebilecek kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı dışında (İbrahim Uysal, B. No: 2014/1711, 23/7/2014, §§ 29-33) Anayasa'nın ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına genel olarak sahiptir (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Hirst/Birleşik Krallık (No. 2) [BD], B. No: 74025/01, 6/10/2005, § 69).

30. Bu kapsamda, yasa dışı örgüt faaliyetinde bulunmaları nedeniyle ceza alan hükümlüler arasındaki haberleşmenin örgütsel nitelik taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın bu faaliyetlerinin örgütsel haberleşme kapsamında değerlendirilerek müdahalede bulunulması Anayasa'nın 22. maddesine uygun düşmez (Turan Günana (3), B. No: 2013/8554, 4/11/2015, § 68).

31. Ancak ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin temini gibi güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda sahip oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 35). Bu kapsamda mektubun tamamında ya da mektup içeriğinin bir kısmında yer alan ifadelerin 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesinde yer verilen sebeplerden en az birini içermesi özellikle ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından da yeterli düzeyde gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla somut olayda da göndericinin hususi olarak hangi sözlerinin örgütsel haberleşmeyi gösteren ifadeler içerdiği gerekçede gösterilmek zorundadır.

32. Başvurucunun "Sevgili Sermin Heval," diye başladığı mektubunda genel olarak günlük yaşantıya, kişilerin iç dünyasına, beklentilere ve temennilere yönelik anlatımlarda bulunduğu görülmektedir. Mektubun bir kısmında "Sabırlı olmak ve sabırla barışı inşa etmek büyük erdemlilik gerektirir. Hem şimdi olsa neden olmuyor, o zaman şöyle olur, böyle olur demek çok anlamlı gelmiyor bana. Bunca yaşanan acılar, trajediler artık insanın kaldırabileceği, tahammül edeceği şeyler değil. Her şeye rağmen umutlu olmak, umudu yitirmemek önemlidir." şeklinde siyasi gelişmelere yönelik düşüncelere de yer verildiği görülmüştür (bkz. § 10).

33. Mektubun alıkonulmasına yönelik Disiplin Kurulu kararında, mektup aracılığıyla örgütsel ilişki kurulduğu gerekçe gösterilmesine karşın mektup içeriğindeki hangi sözlerin muhatabına ulaştırılmasının ne suretle sakıncalı veya hangi sözlerin örgütsel haberleşme niteliğinde olduğu belirtilmemiştir. Bu kapsamda Disiplin Kurulu kararından "mektubun içeriğinde" yer alan bir kısım ifadelerin Kanun'un emrettiği bir hususa aykırı olabileceği anlaşılmakla beraber hangi ifadelerin bu kapsamda olduğunun belirtilmediği ve mektubun tamamının alıkonulmasına ilişkin hiçbir gerekçeye yer verilmediği görülmektedir. İnfaz Hâkimliği ise "Disiplin Kurulu kararının usul ve yasaya uygun düzenlendiği görülmekle" şeklindeki gerekçeyle Disiplin Kurulu kararına karşı yapılan itirazda yeni bir gerekçe göstermemiştir. Bununla beraber İnfaz Hâkimliğinin kararından tam olarak neyin kastedildiği de anlaşılamamaktadır.

34. Ayrıca Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihatları uyarınca "Demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunup tümüyle kullanılamaz hale getiren sınırlamalar, demokratik toplum düzeni gerekleriyle uyum içinde sayılamaz. Bu nedenle temel hak ve özgürlükler, istisnaî olarak ve ancak özüne dokunmamak koşuluyla demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde ve ancak yasayla sınırlandırılabilirler." (AYM, E.2006/142, K.2008/148, 24/9/2008). Başka bir ifadeyle yapılan sınırlama hak ve özgürlüğün özüne dokunarak kullanılmasını durduruyor veya aşırı derecede güçleştiriyorsa etkisiz hâle getiriyorsa veya ölçülülük ilkesine aykırı olarak sınırlama aracı ile amacı arasındaki denge bozuluyorsa demokratik toplum düzenine aykırı olacaktır (AYM, E.2009/59, K.2011/69, 28/4/2011; AYM, E.2006/142, K.2008/148, 24/9/2008; Fatih Taş [GK], B. No: 2013/1461, 12/11/2014, §§ 92-93).

35. Bu kapsamda başvuruya konu mektubun içeriğinde yer alan ifadelere yönelik olarak yapılan müdahalede, mektuba özgükabul edilebilir makul gerekliliklerin somut verilere dayanılarak ortaya konulmadığı sonucuna varılmış; başvurucunun göndermek istediği mektuba el konulması suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahaleninamaçlanan hedefler açısından aşırı, dolayısıyla orantısız olduğu ve bu bağlamda demokratik bir toplumda gerekli olma ve ölçülülük ilkesine uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.

36. Bu sebeplerle başvurucunun Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

 “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

38. Başvurucu, 50.000 TL manevi tazminat verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

39. Başvurucunun Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

40. Başvurucunun talebinin bulunmadığı ve başvuruya konu mektubun yazıldığı tarihten itibaren aradan uzunca bir süre geçtiği gözönüne alındığında yeniden yargılama yapılmasında hukuki bir yarar bulunmamaktadır.

41. Başvurucunun Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğinin tespit edilmesi sebebiyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya takdiren net 3.600 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

42. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir

43. Başvuru kapsamında haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği gözetilerek kararın bir örneğinin bilgi edinilmesi için Bursa 1. İnfaz Hâkimliğine ve Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 3.600 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Bursa 1. İnfaz Hâkimliğine GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/4/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Cumali Karsu [1.B.], B. No: 2014/971, 19/4/2017, § …)
   
Başvuru Adı CUMALİ KARSU
Başvuru No 2014/971
Başvuru Tarihi 23/1/2014
Karar Tarihi 19/4/2017

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucu tarafından gönderilmek istenen mektuba el konulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Haberleşme-Sakıncalı mektup İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 68
121
5237 Türk Ceza Kanunu 298
Tüzük 6/4/2006 Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük 91
122
123
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi