TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AYŞE USLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/1033)
|
|
Karar Tarihi:15/11/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin
MECEK
|
Başvurucu
|
:
|
Ayşe USLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Ulya ERÇİN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, darp iddiasıyla yürütülen yargılamanın zamanaşımından
düşme kararıyla sonuçlanmasının kötü muamele yasağını ihlal ettiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru,16/1/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. 1986 doğumlu olan başvurucu, Nazilli’de ikamet etmektedir.
9. Başvurucu, babası İ.A. ve erkek kardeşi E.A. 22/5/2005
tarihinde akşam saatlerinde evlerinde iken yanında suça sürüklenen çocuk D.K.
ve sanık K.K. olan şüpheli E.K., başvurucunun evinin önündeki duvara idrarını
yapmıştır. Bunu gören başvurucunun babası İ.A. ile şüpheliler arasında tartışma
yaşanmıştır. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi sonucunda müştekiler bıçakla
yaralanmıştır.
10. Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığının (Savcılık) 27/5/2005
tarihli iddianamesiyle failler hakkında kasten yaralama suçundan kamu davası
açılmıştır.
11. İstanbul Adli Tıp Kurumunun 1/7/2009 ve 19/3/2010 tarihli
raporlarında başvurucunun sol ön kolda tanımlanan yüzeysel yumuşak doku
seyirli, iki adet kesici delici alet yaralanmasının her birinin ayrı ayrı ve
birlikte kişinin hayatını tehlikeye maruz kılmadığı, beş gün iş ve gücüne engel
teşkil edeceği, kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahaleyle
giderilebileceği, sol alt göğüs bölgesinde tanımlanan ve sol akciğer lezyonuna
neden olduğu bildirilen kesici delici alet yaralanmasının kişinin hayatını
tehlikeye maruz bıraktığı, iş ve gücüne yirmi beş gün engel teşkil ettiği, kişi
üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyeceği, söz konusu yaraların
bıçak ile meydana getirilmiş olabileceği gibi benzer özellikte başka bir kesici
aletle de oluşturulabileceği belirtilmiştir.
12. Nazilli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 30/12/2010
tarihli kararıyla sanıklar ile suça sürüklenen çocuğun başvurucuya yönelik
kasten yaralama suçundan mahkûmiyetine karar verilmiştir. Sanık K.K.nın hayati tehlike geçirecek
şekilde başvurucuyu yaralamaktan 2 yıl 8 ay hapis, bu suça yardım etmekten suça
sürüklenen çocuk D.K.nın 3.600 TL adli para, sanık E.K.nın ise 1 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına
karar verilmiştir.
13. Hükümlerin taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3.
Ceza Dairesinin 22/5/2012 tarihli ilamıyla sanık K.K. yönünden hükmün
onanmasına, suça sürüklenen çocuk D.K. ve sanık E.K.nın eylemlere asli fail olarak iştirak ettikleri
gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
14. Bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda Mahkeme 10/1/2013
tarihinde 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun 456.
maddesinin ikinci ve 457. maddesinin birinci fıkralarına göre, suça sürüklenen
çocuk D.K. ve sanık E.K. hakkındaki suçların 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımı
süresinin dolması nedeniyle düşmesine karar vermiştir.
15. Başvurucu tarafından temyiz edilen hüküm Yargıtay 3. Ceza
Dairesinin 1/10/2014 tarihli ilamıyla onanarak kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. Anayasa Mahkemesinin Tuncay
Alemdaroğlu (B. No: 2012/827, 15/10/2014, §§ 19-22) ve Bilal Çiçek (B. No: 2014/29, 13/7/2016, §§
34, 35) başvurularında 765 sayılı Kanun ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili maddelerine yer verilmiştir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 15/11/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu, kendisini ciddi şekilde darbeden failler hakkında
açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilerek hak
ettikleri cezayı almamaları ve adalete olan güveninin zedelenmesinden dolayı
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Uygulanabilirlik
Yönünden
19. Başvurucu, Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında
güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
21. Ölümle sonuçlanmayan bazı olaylarda kişiye karşı kullanılan
gücün öldürme niteliğini haiz olup olmadığı, türü, kullanımının ardında yatan
saik, darbenin isabet ettiği bölge vb. diğer kıstaslar nazara alınarak (Mehmet Karadağ, B. No: 2013/2030,
26/6/2014, § 20) mağdurun ihlal edilen hakkı tespit edilmektedir. Her ne kadar
başvurucunun hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı tıbbi raporlara
dayanılarak derece mahkemelerince kabul edilmiş ise de taraflar arasında
öldürmeyi gerektiren bir husumetin bulunmayışı, devam etme olanağına sahip
olmasına karşın faillerin fiilini sürdürmemeleri dikkate alınarak başvurunun
yaşam hakkı kapsamında kalmadığı sonucuna varılarak kötü muamele yasağı
kapsamında inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
2. İncelemenin Kapsamı
Yönünden
22. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü
muamele yasağında devletin negatif (kötü muamelede bulunmama) ve pozitif
yükümlülükleri (koruma ve etkili soruşturma) kapsamında maddi ve usule ilişkin
boyutları bulunmaktadır.
23. Somut olayda başvurucu, olayda kamu makamlarınca daha
önceden bilinen ya da bilinmesi gereken gerçek ve yakın bir saldırı tehdidinin
bulunduğuna ilişkin bir iddia ileri sürmemiştir.
24. Başvurucunun şikâyetini dile getirme şekli, yaralanmasıyla
sonuçlanan olayla ilgili olarak yetkili makamlar tarafından etkili bir
soruşturma yürütülmediği konusundaki usul yükümlülüğü kapsamına girmektedir. Bu
nedenle somut olay açısından incelemenin kötü muamele yasağının sadece etkili
soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında yapılması gerektiği
değerlendirilmiştir.
3. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü
muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
4. Esas Yönünden
26. Başvuru konusuyla aynı mahiyette üçüncü kişiler arasındaki
kasten yaralama eylemlerinden açılan ve zamanaşımına uğrayan davalara ilişkin
iki başvuruda Anayasa Mahkemesince bu konudaki ilkeler belirlenerek (Bilal Çiçek, §§ 44-52; Tuncay Alemdaroğlu, §§ 36-47) ihlal
kararları verilmiştir.
27. 22/5/2005 tarihinde başvurucuyu bıçakla yaralayan iki fail
hakkında açılan kamu davası sonucunda Mahkemenin nihai olarak 10/1/2013
tarihinde verdiği zamanaşımından düşme kararı Yargıtay 3. Ceza Dairesinin
1/10/2014 tarihli ilamıyla onanarak kesinleşmiştir.
28. Buna göre iki dereceli yargılama sürecinde 7 yıl 6 aylık
zamanaşımı süresine tabi olan kamu davalarında bu süre de aşılarak 9 yıl 4
aydan fazla bir müddet geçtikten sonra zamanaşımı nedeniyle düşme kararının
kesinleştiği somut olayda yukarıdaki ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir husus
bulunmamaktadır.
29.
Başvurucunun davanın hızlı ve etkili bir şekilde sonuçlanmasındaki menfaati ve
gecikmesinde bir rolünün bulunmaması, davanın çok karmaşık olmaması gibi
hususlar gözönünde bulundurulduğunda dokuz yılı aşan
kovuşturmanın uzun sürdüğü anlaşılmaktadır. Bunun da ötesinde failler hakkında
Mahkeme tarafından verilen ilk mahkûmiyet kararı -üstelik sübuta erdiği Yargıtayca da kabul edilerek- kötü muamele faillerinin
cezasız kalmasına yol açmış, özelde başvurucunun ve genel olarak da toplumdaki
diğer bireylerin hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını zedeleyerek hukuka aykırı
eylemlere hoşgörü gösterildiği ya da kayıtsız kalındığı görünümünün verilmesine
neden olmuştur.
30. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence
altına alınan kötü muamele yasağının usule ilişkin boyutunun ihlal edildiğine
karar verilmesi gerekir.
5. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
32. Başvuruda, kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
33. Başvurucu 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
34. Zamanaşımı süresinin dolması ve başvurucunun bu yönde bir
talebinin bulunmaması nedeniyle yargılamanın yenilenmesine hükmedilmesinde
hukuki yarar görülmemiştir.
35. Kötü muamele yasağının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
15.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
36. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına
alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya 15.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata
ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.206,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
15/11/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.