TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
TACİSER GÜRLER BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/13764)
Karar Tarihi: 11/6/2018
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Heysem KOCAÇİNAR
Başvurucu
Taciser GÜRLER
Vekili
Av. Zühtü KAZANCI
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminata ilişkin davada ıslah ile artırılan miktarın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 10/8/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucunun murisi adına kayıtlı 141 parsel sayılı taşınmazdaki pay bu kişinin ölümü ile başvurucuya intikal etmiştir. Başvurucu 4/2/2009 tarihli dilekçesiyle taşınmaza Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (Üniversite) tarafından kamulaştırmasız olarak el atıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL tazminat talebiyle dava açmıştır.
9. Davalı Üniversite 20/10/2009 tarihli cevabında uyuşmazlığa konu taşınmazın 19/4/1993 tarihinde kamulaştırıldığını, kamulaştırma bedelinin Ziraat Bankasında başvurucunun murisi adına açılan hesaba depo edildiğini ve başvurucunun murisi tarafından herhangi bir dava açılmadığından kamulaştırma işleminin kesinleştiğini ileri sürmüştür.
10. Taşınmazın değerinin tespiti amacıyla iki taşınmaz başında iki ayrı tarihte keşif yapılmıştır. İlk keşif sonucunda düzenlenen 19/3/2010 tarihli bilirkişi raporunda başvurucuya ait hissenin değeri 36.225 TL olarak belirlenmekle başvurucu 14/9/2010 tarihinde talebini bu miktarı esas alarak ıslah etmiştir. Ne var ki davalı Üniversitenin itirazı üzerine taşınmaz başında yeni bir bilirkişi heyeti vasıtasıyla ikinci kez keşif icra edilmiş ve anılan keşif sonucunda düzenlenen 18/4/2011 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın değeri 28.350 TL olarak belirlenmiş, başvurucu bu miktarı da kabul ettiğini bildirmiştir.
11. Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 13/3/2013 tarihli karar iledavanın kısmen kabulüyle 28.350 TL bedel karşılığında taşınmazın tapusunun iptaline ve davalı Üniversite adına tesciline karar vermiştir. Kararın gerekçesinde özetle, fiilen el konulan taşınmazın 7/120 hissesinin başvurucu adına kayıtlı olup diğer maliklere ait payların usulüne uygun olarak kamulaştırıldığı, belirlenen bedel başvurucunun annesi adına açılan hesaba depo edilmişse de kamulaştırma işlemi usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden murisin bu durumdan haberdar olmadığı ve bu hususun başvurucuyu bağlamayacağı belirtilmiştir.
12. Karar başvurucu ve davalı Üniversite tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 15/11/2012 tarihinde hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozma kararının gerekçesinde, başvurucunun kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak davaya açtığı belirtilmiştir. Daireye göre başvurucu, idare tarafından 20/10/2009 tarihli oturumda kendisine tebliğ edilen cevap dilekçesiyle kamulaştırma işleminden haberdar olmuştur. Daire, ıslah dilekçesinin verildiği 4/9/2010 tarihine kadar kanunda öngörülen otuz günlük hak düşürücü sürenin geçtiğini kabul etmiştir. Daire sonuç olarak ıslah ile arttırılan kısmın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
13. Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi bozma kararına uymuş ve 12/12/2013 tarihli kararı ileıslah ile artırılan 27.350 TL yönünden davanın reddine karar vermiştir.
14. Karar temyiz edilmiştir. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 30/10/2014 tarihinde hükmü düzelterek onamış ve karar düzeltme isteğinin aynı daire tarafından 22/6/2015 tarihinde reddiyle karar kesinleşmiştir.
15. Nihai karar 9/7/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 10/8/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. Kanun Hükümleri
16. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun taşınmazın kamulaştırıldığı 19/1/1994tarihinde yürürlükte bulunan ''Dava hakkı'' kenar başlıklı 14. maddesi şöyledir:
"Kamulaştırılacak taşınmaz malın sahibi, zilyedi ve diğer ilgililer noter veya köy ihtiyar kurulu aracılığıyla yapılan tebligat gününden, kendilerine tebligat yapılamayanlara tebligat yerine geçmek üzere gazete ile yapılan ilan tarihinden veya köy odasına asılmak suretiyle yapılan ilan süresinin bitiminden itibaren otuz gün içinde, kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda ve takdir olunan bedel ile maddi hatalara karşı da adli yargıda dava açabilirler.
İdari yargıda açılan davalar öncelikle görülür.
İdari yargıya başvurulduğu takdirde, adli yargıya başvuru süresi, idari yargı kararının kesinleştiği tarihten, bu kararlara karşı temyiz veya karar düzeltilmesi isteminde bulunulmuş ise, buna ilişkin kararların tebliği tarihinden itibaren işlemeye başlar.
İştirak veya müşterek mülkiyette paydaşların tek başına dava hakları vardır.
İdare, kamulaştırma belgelerinin tebliği için notere verildiği günden veya köy yararına kamulaştırmalarda aleyhine dava açılacak kişi yönünden geçerli tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde takdir olunan bedel ile maddi hatalara karşı taşınmaz malın bulunduğu yer mahkemesinde dava açabilir.
İdare tarafından bu Kanun hükümlerine göre tespit olunan malik, zilyet ve diğer ilgililere karşı açılan davaların görülmesi sırasında, taşınmaz malın gerçek malikinin başka bir şahıs olduğu anlaşıldığı taktirde, davaya bu gerçek malik, tapu malikinin daha önce öldüğü sabit olursa mirasçıları da dahil edilmek suretiyle devam olunur.
Açılan davaların sonuçları dava açmayanları etkilemez.''
17. 2942 sayılı Kanun'un dava tarihinde yürürlükte bulunan 14. maddesi şöyledir:
“Kamulaştırmaya konu taşınmaz malın maliki tarafından 10 uncu madde gereğince mahkemece yapılan tebligat gününden, kendilerine tebligat yapılamayanlara tebligat yerine geçmek üzere mahkemece gazete ile yapılan ilan tarihinden itibaren otuz gün içinde, kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal ve maddi hatalara karşı da adli yargıda düzeltim davası açılabilir.
İştirak halinde veya müşterek mülkiyette, paydaşların tek başına dava hakları vardır.
İdare, kamulaştırma belgelerinin mahkemeye verildiği günden itibaren otuz gün içinde maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilir.
İdare tarafından, bu Kanun hükümlerine göre tespit olunan malike ve zilyede karşı açılan davaların görülmesi sırasında, taşınmaz malın gerçek malikinin başka bir şahıs olduğu anlaşıldığı takdirde, davaya bu gerçek malik, tapu malikinin daha önce öldüğü sabit olursa mirasçıları da dahil edilmek suretiyle devam olunur.
2. Yargısal Kararlar
18. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 9/5/2016 tarihli ve E.2016/7329, K.2016/9268 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
''Kamulaştırma Kanununun 25. maddesi uyarınca hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahibi açısından usulüne uygun olarak yapılan tebligatla başlar.
Bu itibarla; Davacı İ.T. yönünden; murisi N.G.ye kamulaştırma evrakları usulüne uygun tebliğ edilmiş ve 30 günlük hakdüşürücü süre geçmiş olduğundan davanın bu davacı yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; M.G. mirasçılarından N.G. dışında kalan diğer davacı mirasçılara kamulaştırma evrakları usulüne uygun tebliğ edilmediğinden geçerli ve kesinleşmiş bir kamulaştırmadan söz edilemeyeceğinden, davanın kamulaştırmasız el atma davası olarak kabulü ile işin esasına girilerek, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir."
19. Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 28/5/2015 tarihli ve E.2015/7493, K.2015/8933 sayılıkararının ilgili kısmı şöyledir:
''2942 sayılı Yasanın 13. maddesi gereğince kamulaştırma evrakının malike noter eliyle tebliğ edilmesi gerekip yapılan araştırmalar sonucunda adresi bulunmayan ve adreslerinde noter aracılığı ile tebligat yapılamayanlara ilan yolu ile tebligat yapılır. Yukarıda açıklandığı üzere davacıya belirtilen şekilde bir tebligat yapılmadığı anlaşılmaktadır. Tapuda ifraz işlemi için çağrı yapılması ve terkin istemine ilişkin belgenin kendisine verilmesi usulüne uygun bir kamulaştırma tebligatı olarak kabul edilemeyeceği gibi davacıya usulsüz tebligat yapılması halinde dahi ancak parayı bankadan çekmesi halinde usulsüz tebligatı öğrenmiş kabuledilebileceğidikkatealındığında böyle bir durumun da söz konusu olmadığı buna göre davanın 30 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmış bedel artırım davası olarak kabul edilip tarafların tüm delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir."
B. Uluslararası Hukuk
20. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün "Mülkiyetin korunması" kenar başlıklı 1. maddesi şöyledir:
"Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.
Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez."
21. Halil Göçmen/Türkiye kararına konu olayda başvurucunun taşınmazı ile ilgili olarak üniversite kamulaştırma kararı alınmış, ancak kamulaştırma kararı tebliğ edilmeden taşınmaza idare tarafından elatılmıştır. Başvurucunun açtığı tazminat davası kabul edilmiştir. AİHM idarenin kamulaştırmayı düzenleyen kuralları dikkate almayarak başvurucunun taşınmazına el atması nedeniyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin hukuki dayanağının bulunmadığı kanaatine ulaşmış, ayrıca tazminata ilişkin yargılama sürecinde gerekli usule ilişkin güvencelerin de sağlanmadığını belirterek ihlal sonucuna varmıştır (Halil Göçmen/Türkiye, B. No: 24883/07, 12/11/2013, §§ 23-43).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 11/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu, muristen intikal suretiyle hissedar olduğu taşınmaza davalı Üniversite tarafından kamulaştırmasız olarak el konulduğunu belirtmiştir. Başvurucu, kamulaştırmasız el atmaya dayalı olarak açmış olduğu davaya daha önceden usulüne uygun bir tebligat yapılmamasına rağmen, kamulaştırma işlemi yapıldığı gerekçesiyle kamulaştırma bedelinin artırımı davası olarak devam edildiğini bildirmiştir. Başvurucu, mahkemenin açılan davayı bu şekilde nitelendirmesi sonucunda hak düşürücü süre nedeniyle ıslah ile artırılan kısmın reddine karar verildiğini belirterek mülkiyet hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
24. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."
25. Anayasa'nın "Kamulaştırma" kenar başlıklı 46. maddesi şöyledir:
"Devlet ve kamu tüzelkişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.
Kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peşin olarak ödenir. Ancak, tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskân projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngörebileceği bu hallerde, taksitlendirme süresi beş yılı aşamaz; bu takdirde taksitler eşit olarak ödenir.
Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten küçük çiftçiye ait olanlarının bedeli, her halde peşin ödenir.
İkinci fıkrada öngörülen taksitlendirmelerde ve herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır."
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun bilirkişi vasıtasıyla belirlenen bedel uyarınca ıslah yoluyla talep etmiş olduğu miktarın hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmesine ilişkin şikâyetinin özünün kamulaştırma bedeli miktarına yönelik olduğu gözetildiğinde başvurunun mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
27. Başvurucunun kamulaştırma bedelininıslah ile artırılan kısmınınreddine ilişkin şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve başka bir kabul edilemezlik nedeni de bulunmadığından kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
28. Başvuru konusu olayda uyuşmazlık konusu taşınmazın tapuda başvurucu adına kayıtlı olduğundan mülkün varlığında bir tereddüt bulunmadığı ve bu taşınmaza Üniversite tarafından kamulaştırmasız el atma suretiyle mülkiyet hakkına müdahale edildiği anlaşılmaktadır.
29. Bu durumda olayda idare, ilgili yargılama sürecinden de anlaşılacağı üzere başvurucunun taşınmazına kamulaştırmasız olarak el atmıştır. Anayasa'nın 13., 35. ve 46. maddelerine aykırı biçimde 2942 sayılı Kanun'da belirlenmiş süreçler takip edilmeden başvurucunun mülkiyetinde bulunan taşınmaza kamulaştırmasız olarak el atıldığı yargı kararıyla da sabittir.
30. Anayasa Mahkemesi, daha önce çeşitli kararlarında kamulaştırmasız el atma yoluyla yapılan müdahalelerin kanuni bir dayanağı bulunmadığından dolayı mülkiyet hakkının ihlaline yol açtığını kabul etmiştir (Celalettin Aşçıoğlu, B. No: 2013/1436, 6/3/2014; Mustafa Asiler, B. No: 2013/3578, 25/2/2015; İbrahim Oğuz ve diğerleri, B. No: 2013/5926, 6/10/2015).
31. Somut olayda da anılan ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Sonuç olarak başvurucunun söz konusu taşınmazına yapılan kamulaştırmasız el atmanın Anayasa'nın 13., 35. ve 46. maddeleriyle 2942 sayılı Kanun'da belirtilen usule uymayan bir müdahale olduğu ve mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanunilik ilkesini ihlal ettiği kanaatine ulaşılmıştır.
32. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
33. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
34. Başvurucu, yargılamanın yenilenmesine veya hüküm altına alınmayan 27.350 TL'nin yasal faiziyle birlikte iadesine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
35. Başvuruda, mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
36. Somut olayda başvurucuya murisinden intikal eden taşınmaz murisin sağlığında 19/1/1994 tarihinde Üniversite tarafından kamulaştırılarak belirlenen bedel muris adına açılan banka hesabına yatırılmışsa da ilgiliye usulüne uygun tebligat yapılmadığı ve depo edilen bedelin tahsil edilmediği mahkeme kararında açıkça belirtilmektedir (bkz.§ 11).
37. Taşınmaz murisin ölümünden sonra başvurucuya intikal etmiş ve tapuda 7/120 hisse ile başvurucu adına tescil edilmiştir. Kamulaştırma işleminden haberdar olmayan başvurucu fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminat isteğinde bulunmuş ve değerin bilirkişi tarafından tespiti üzerine tazminat miktarını ıslah etmiştir. Somut olayda başvurucuya ödenmesi gereken tazminat miktarının tespitine yönelik açılan davada Mahkemece taşınmazın gerçek bedelinin tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan rapordataşınmazın değeri 28.350 TL olarak belirlenmiş ve bu değer başvurucu tarafından da kabul edilmiştir. Ancak Yargıtay bozma kararına uyan ilk derece mahkemesi ıslah ile arttırılan kısmı 2001 yılında yapılan kanun değişikliği öncesinde mevcut olan hak düşürücü süre hükümlerini uygulamak suretiyle reddetmiştir.
38. Buna göre derece mahkemelerinin 2001 yılı öncesinde mevcut olan ve ancak dava tarihi itibarıyla yürürlükte olmayan söz konusu hak düşürücü süreye ilişkin hükmü uygulamak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı sabit olan taşınmazın gerçek değerinin başvurucuya ödenmemesi sonucuna yol açtığı görülmektedir. Başvurucunun açtığı davanın kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminat davası olduğu dikkate alındığında derece mahkemelerinin bu yorumları öngörülebilir olmadığı gibi sonuç olarak Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ihlal edilen başvurucu yönünden ihlalin sonuçları itibarıyla yeterli bir giderimin de sağlandığı da söylenemez. Hâlbuki eski hâle getirme kuralının bir gereği olarak ihlalin bütün sonuçlarıyla giderildiğinden söz edilebilmesi için mümkün olduğunca ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanması gerekir. Somut olayda mülkün iadesi de söz konusu olmadığına göre giderimin sağlanması için başvurucuya kamulaştırılan el atılan taşınmaz bölümünün saptanan rayiç değerinin ödenmesi zorunludur.
39. Başvurucunun mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2013/373) gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
40. Yeniden yargılama yapılmasına hükmedilmesi yeterli bir giderim oluşturduğundan dolayı başvurucunun tazminat isteminin reddi gerekir.
41. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam2.206,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2012/373) GÖNDERİLMESİNE,
D. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/6/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.