TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
VEYSEL KAPLAN BAŞVURUSU (5)
|
(Başvuru Numarası: 2015/10703)
|
|
Karar Tarihi: 3/7/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Ali KOZAN
|
Başvurucu
|
:
|
Veysel
KAPLAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan
başvurucu tarafından gönderilmek istenen mektubun sakıncalı bulunarak
muhatabına gönderilmemesine karar verilmesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 19/6/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu hakkında Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK
250. madde ile görevli) 8/11/2005 tarihli kararıyla silahlı terör örgütüne üye
olma suçundan müebbet hapis cezası verilmiştir.
7. Kocaeli 2 Nolu F Tipi Yüksek
Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunan
başvurucu, bir kişiye dokuz sayfadan oluşan bir mektup göndermek istemiştir.
8. Söz konusu mektupta yer alan ifadelerin ilgili kısımları
şöyledir:
"Merhaba Yoldaşlar,...artık
üçün meşruluğunu yutturmaya çalışanlar "eskidi" yoldaşlık kavramının
dışına düştüler...Bizler ideoloji,ilke ile uğraşırken
bu rasyonist sözcüler...çarpıtmalarla uğraşıyorlar. Dhg ile ilişki kestik "yanından ayrıl" diyorlar
ama bir çok yerde de aynı yerdeler. Kendileri slogan
atmama kararı almışlar ama birçok yerde atıyorlar...Yeni moda "tartışmıyoruz",iyi güzel tartışmasınlar.Ama bunun oportinist
bir eğilim olduğunu,devrimcilerin kişiliğini parçaladığını,yozlaştırdığını biliyoruz...Nerede Maoizm nerede ideolojik mücadele.Bu
güvenimiz haklı oluşumuzdandır. Onlar ise hatalı...S.'ler
ve diğer kadınlar Bakırköye gitmişler..S'nin size yazmamasına şaşırdım. E. Gebzeye gitmiş...Marksistler siyasi cezarete
sahiptirler...kendi fikirlerini propaganda etme basitliğine girmezler.Çünkü p.. denilen muazzam araca inanırlar
ve fikirleri p..tarafından benimsenmeden, onun
iradesi haline gelmeden işe yaramayacağını bilirler...Dhg'nin
kitlemize ulaştırılması önemlidir...Dhg'yi eleştirel
gözle okumalıyız...Daima idolojik devrimci bakışa
bağlı kalmalıyız...İçte yapılan eleştirilerde yoldaşlar kendi düşüncelerini
ortaya koyarlar..3K ciler p..ye
yazılan yazıyı engellemişler...2012'in başında...Dhg
de bunu teşhir etmek için yayınlamış...tanımladığımız olgulara bakarak dev..yol ve araçları yaratmanını
üzerine yoğunlaşmalıyız...Bu arada seçim gündemleri tartışılıyor.Siz
ne düşünüyorsunuz?Blok olarak HDP etrafında her şey içiçe geçmiş. Doğru devrimci yaklaşım ve tutum ne olmalıdır?...yoldaşlar teorik konulara dair çalışmalar yapıyorlar.Sizin çalıştığınınz
bir konu var mı?"P..bilinci ve ör..lenme" konusu üzerinde çalışma
yapılabilir...yoldaşları kucaklayıp, öpüyoruz..."
9. İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının (Disiplin Kurulu)
27/2/2015 tarihli sakıncalı mektup değerlendirme kararıyla mektubun
gönderilmemesine karar verilmiştir. Karar gerekçesinde, kurumlar hakkında
yanlış bilgiler verilerek asılsız iddialarda bulunulduğu, ayrıca örgütsel
iletişim kurulduğu ve örgüt propagandası yapılmaya çalışıldığı belirtilmiştir.
10. Başvurucu tarafından Disiplin Kurulu kararına karşı Kocaeli
İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yapılan itiraz 6/4/2015 tarihli kararla
reddedilmiştir. Kararda, Disiplin Kurulunun itiraza konu edilen kararında usul
ve yasaya aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.
11. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğinin kararına
karşıKocaeli2. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz 14/5/2015 tarihli kararla
reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde, mektupta parti üyesi olarak belirtilen
kimselere yönelik eleştirilerin ve siyasi tavsiyelerin yer aldığı, örgütsel
haberleşmeye yönelik ifadelerin bulunduğu vurgulanarak, İnfaz Hâkimliği
kararının usul ve yasaya uygun olduğuna ilişkin değerlendirmeye yer
verilmiştir.
12. Nihai karar 22/5/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
13. Başvurucu 19/6/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında hükümlü ve
tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektupların denetlenmesine
dayanak oluşturan mevzuata yer vermiştir (Ahmet
Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-20).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 3/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; suç unsuru içermeyen mektubuna soyut gerekçelerle
el konulduğunu, mektubun örgütsel bir faaliyet kapsamında yazılmadığını, el
konulma işleminingerekli ve ölçülü olmadığını ileri
sürmüştür. Başvurucu, düşünce dünyasına keyfî bir müdahale teşkil eden söz
konusu işleme karşı yaptığı itirazların hukuka aykırı şekilde reddedildiğini
iddia etmiştir. Başvurucu, bu nedenlerle haberleşme hürriyetinin, düşünceyi
açıklama özgürlüğünün ve özel hayata saygı hakkınınihlal
edildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca başvurucu,bireysel
başvuru harç ve masraflarının karşılayacak geliri olmadığını belirterek adli
yardım talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
1. Adli Yardım Talebi
Yönünden
17. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, göndermek
istediği mektubun Disiplin Kurulunca sakıncalı görülerek alıkonulması nedeniyle
haberleşme hürriyetinin engellenmesine ilişkindir. Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarında bu tür başvurular haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir (Ahmet Temiz, § 23; Özkan Kart (2), B. No: 2013/1201,
20/5/2015, § 22; Akif İpek, B.
No: 2013/9456, 24/6/2015, § 23; Ramazan
Vural, B. No: 2013/1148, 7/7/2015, § 24; Eren Yıldız, B. No: 2013/759, 7/7/2015, § 25; Mustafa Aydin, B. No: 2013/275, 6/10/2015,
§ 24). Somut başvuruda da bu durumdan ayrılmayı gerektirecek bir durum
bulunmamaktadır.
19. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın "Haberleşme hürriyeti" kenar
başlıklı 22. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, haberleşme hürriyetinesahiptir.
Haberleşmeningizliliği esastır.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin
önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak
usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak
gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin
yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz...
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve
kuruluşları kanunda belirtilir."
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını
temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin
meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden
ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
21. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine
gönderilen mektuplara ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan
müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir (Ahmet Temiz, §§ 28-34). Buna göre haberleşme özgürlüğüne
yapılan müdahale öncelikle kanunla öngörülmelidir. Müdahalenin yasal dayanağını
oluşturan mevzuatın ulaşılabilir,
yeterince açık ve belirli bir eylemin gerektirdiği sonuçlar açısından öngörülebilir olması gerekir. İkinci
olarak söz konusu müdahale meşru bir amaca
dayanmalı, demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olmalıdır.
22. Disiplin Kurulu, başvurucu tarafından gönderilmek istenen
mektubun sakıncalı olduğunu değerlendirerek alıkonulmasına karar vermiştir.
Dolayısıyla anılan işlem ile kamu makamları tarafından başvurucunun haberleşme
hürriyetine bir müdahalede bulunulduğu açıktır.
23. Anılan müdahale, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve
Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde
Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın,
Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen kanun tarafından öngörülme, meşru amaç
taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine
aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir. (Ahmet Temiz, § 36).
24.Somut olayda 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 68. maddesinin hükümlülerin
ceza infaz kurumlarından yaptıkları yazışmaların denetimi ve
sınırlandırılmasının kanuni dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır (Ahmet Temiz, §§ 37-46). Öte yandan,
haberleşme hürriyetinin düzenlendiği Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında, söz konusu sınırlama sebeplerine bağlı kalınarak yapılacak
sınırlamanın ancak usulüne uygun olarak verilecek hâkim kararıyla mümkün
olabileceği belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında "İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda
belirtilir" denilerek bu kuralın da mutlak olmadığı ve bu
kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar getirilebileceği açıkça
düzenlenmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, § 71). Bu bağlamda
ceza infaz kurumları, Anayasa'nın 22. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında
istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No:
2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).
25. Mektubun sakıncalı bulunarak alıkonulma sebebi, anılan
mektubun kurumlar hakkında yanlış bilgiler verilerek asılsız iddialarda
bulunulması ile örgütsel iletişim kurulmaya ve örgüt propagandası yapılmaya
çalışılması olarak gösterilmiştir. Bu kapsamda başvurucunun mektubunun Disiplin
Kurulu Başkanlığınca denetlenmesi suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan
müdahalenin, kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi ile ceza
infaz kurumlarında asayiş ve güvenliğin sağlanması amaçlarını taşıdığı, bunun
da Anayasa'nın haberleşme hürriyetine ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası
kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır (Ahmet Temiz, §§ 47-51).
26. Ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak
suçun önlenmesi ve disiplinin temini gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin
sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda
hükümlü ve tutukluların sahip oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B.
No: 2013/3550, 19/11 /2014, § 35).
27. Somut olaya konu mektubun silahlı terör örgütü olduğu yargı
kararlarıyla hüküm altına alınan ve başvurucunun üyesi olduğubir
örgütün mensuplarına hitaben kaleme alındığı açıktır. Gönderilmek istenen mektupta, başvurucunun sıksık biz
vurgusu yaparak bir gruba mensubiyete ve örgüt kimliğine atıfta bulunduğu,
diğer örgüt mensuplarının başvurucunun da içinde bulunduğu gruba yaptıkları
ideolojik eleştirilere cevap verilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca
mektupta muhatabın anlayabileceği şekilde kısaltmalar kullanarak terör
örgütünün görüşleri ve ilkelerinin tekrarlandığı, örgüt üyelerine yönelik
tavsiyelerde bulunulduğu, örgüt mensuplarının durumları hakkında mektup
muhatabına bilgi verildiği ve muhataba seçimlerde alınacak örgütsel tavır ile
infaz kurumunda yapılacak örgütsel faaliyetlerle ilgili görüş sorulduğu
görülmektedir.
28. Mektupta kullanılan üslup gözönüne
alındığında, mektubun silahlı terörörgütü mensupları
arasında haberleşmeyi ve mektup alıcısı üzerinden mektuptaki ifadeleri okuyan
terör örgütü mensuplarına motivasyon sağlamayı amaçladığı anlaşılmaktadır.
Bunun yanında, bu içeriğe sahip mektuplarla örgüt içi ilişkilerin, örgütsel
dayanışmanın ve örgüte bağlılığın canlı tutulmaya çalışıldığı sonucuna
ulaşılması mümkündür.
29. Buna göre mektubun sakıncalı görülerek el konulması şeklindeki
müdahalenin Anayasa'nın 22. maddesi anlamında kamu düzeninin korunması ve suç
işlenmesinin önlenmesi için ihtiyaç duyulan demokratik toplum düzeninin
gereklerine aykırı olmadığı ve müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü
olduğu sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda İnfaz Hâkimliği kararının da ilgili ve
yeterli gerekçeler içerdiği görülmektedir. Sonuç olarak somut olayda haberleşme
hürriyetine yönelik açık ve görünür bir ihlal bulunmamaktadır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 3/7/2018 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.