TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HAKAN SALAS BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/14216)
|
|
Karar Tarihi: 7/3/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yıldız
SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
M. Emin
ŞAHİNER
|
Başvurucu
|
:
|
Hakan SALAS
|
Vekili
|
:
|
Av. Cavit
ÇALIŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tam yargı davasında maddi tazminat istemi yönünden
yerleşik içtihada aykırı karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/8/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, başvuru hakkında görüş sunulmayacağını
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu 2011 yılında Balıkesir Astsubay Meslek Yüksek
Okuluna kabul edilmiştir. Başvurucu hakkında askerî öğrenciliğe devam
edemeyeceği yönünde bir sağlık kurulu raporu verilmesi üzerine 21/10/2013
tarihinde başvurucunun bu okuldan ilişiği kesilmiştir.
9. Başvurucu askerî öğrencilikten çıkarılma işleminin iptali istemiyle
Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) dava açmıştır.
10. AYİM İkinci Dairesi 12/11/2014 tarihinde davanın kabulüne
karar vererek başvurucunun Astsubay Meslek Yüksek Okulundan çıkarılması
işleminin iptaline karar vermiştir.
11. Başvurucu iptal kararı üzerine tekrar Balıkesir Meslek
Yüksek Okuluna çağrılmıştır.Başvurucuya
iki haftalık staj eğitimine tabi tutulduktan sonra tarafına astsubay diploması
verilmiş ve 24/11/2014 tarihinde astsubay çavuş olarak naspedilmiştir. İlgili
karar başvurucuya 30/12/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu iptal kararının 15/1/2015 tarihinde tebliği
üzerine askerî öğrencilikten çıkarma işlemi nedeniyle 30/8/2013 tarihinde
emsalleri ile birlikte astsubay çavuş olmaktan ve 30/8/2013-24/11/2014 tarihleri
arasındaki on beş aylık görev aylığından mahrum edildiği iddiasıyla 1.000 TL
maddi tazminat verilmesi talebiyle 19/1/2015 tarihinde AYİM'de
tam yargı davası açmıştır.
13. AYİM İkinci Dairesi 10/6/2015 tarihli kararıyla davanın
reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; askerî öğrencilikten çıkarılma
işlemi gibi işlemler hakkında verilen iptal kararlarının hukuki etki ve
sonucunun davacının eski statüsüne döndürülmesi olgusu ile sınırlı olduğu
gerçeğine vurgu yapılmıştır. Başvurucunun herhangi bir nasıp düzeltme işlemi
yapılmaksızın astsubaylık statüsünde geçmesi gerektiğini ileri sürdüğü bir
yıllık astsubaylık özlük haklarını talep ettiğine işaret eden Mahkeme, talep
konusu bu hususta bir an için talebin kabul edilerek bir yıllık astsubay
maaşının ödenmesi kabul edilse bile nasıp düzeltmesi yapılmaksızın bu talebin
karşılanmasının müteakip rütbelerde geç terfiye
dayanılarak yeni taleplerin ve davaların oluşmasını engellemeyeceğini
belirtmiştir. Mahkeme ayrıca 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 33. ve 81. maddeleri uyarınca subay ve
astsubayların terfi zamanının 30 Ağustos Zafer Bayramı Günü olduğu hususuna
işaret etmiş ve ilgili Kanun'un 33. ve diğer madde hükümlerinde yargısal
kararlar dâhil çeşitli sebeplerle nasıp düzeltilmesi yapılanlara terfi ve rütbe
kıdemliliklerinden dolayı maaş farkı ödenmeyeceği kuralına gönderme yapmıştır.
14. Bu karar, başvurucu vekiline 18/8/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
15.24/8/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. Konu hakkında ilgili hukuk için bkz. Faruk Büyük, B. No: 2015/17044,
11/12/2018, §§ 18-25.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 7/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu; idarenin hukuka aykırı işlemi nedeniyle statü
dışında geçen sürelerde uğranılan maddi zararlara ilişkin olarak AYİM'de açılan davalarda istikrarlı bir biçimde maddi
tazminata hükmedildiğini, başvuruya konu yargılama sürecinde ise yeterli bir
açıklamada bulunulmadan içtihada aykırı karar verildiğini, bu durumun
öngörülebilir olmadığını, hukuki belirlilik ve eşitlik ilkeleri ile mülkiyet ve
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
B. Değerlendirme
19.Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
21. Başvuruya konu yargılama sürecinde AYİM tarafından, benzer
durumlarda verilen kararlardan (bkz. §§ 19-22) farklı bir sonuca varıldığı
açıktır. Bununla birlikte, yargı kararı ile iptal edilen işlemler nedeniyle
açılan maddi tazminat davalarında AYİM daireleri tarafından birbiriyle çelişen
kararların verildiği ve bu durumun yerleşik bir hâl aldığı ortaya
konulamamıştır. Bu hâle göre AYİM içtihatlarında derin ve devamlı bir içtihat farklılığının bulunduğu
söylenemez. Bu bağlamda iddiaların özü, AYİM'in
benzer maddi tazminat davalarında sergilediği yaklaşımının aksine bir değerlendirme
yapmasına karşın bu hususa dair makul, açıklayıcı bir gerekçe belirtmediği
konularına yönelik olduğundan şikâyet maddi tazminat isteminin reddine ilişkin
kısım yönünden adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan gerekçeli
karar hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
23. Anayasa Mahkemesi daha önce benzeri bir şikâyeti Faruk Büyük başvurusunda incelemiş ve
sonuca bağlamıştır (Faruk Büyük,
§§ 33-49). Anayasa Mahkemesi, AYİM'in hukuka aykırılığı
yargı kararı ile saptanan işlem nedeniyle açılan tazminat davasında ulaştığı
sonucun konuyla ilgili olarak verilen önceki tarihli kararlardan farklı
olduğunu tespit etmiştir. Anayasa Mahkemesi yargısal kararlardaki
değişikliklerin, hukuki dinamizm ve mahkemelerin yaklaşımlarını yaşanan
gelişmelere uyarlama kabiliyetlerini yansıtması yönüyle olumlu olmakla birlikte
benzer davalarda farklı sonuçlara ulaşılması hâlinde bu durumun tatmin edici
bir gerekçeyle açıklanması gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca AYİM'in somut olayda idarenin hukuka aykırılığı yargı
kararı ile saptanmış işlemi nedeniyle hizmet kusuru kapsamında mali
sorumluluğunu tartışmadığı, nasıp düzeltme açısından olayı ele almak suretiyle maddi zararın ödenmesinin kabulünün daha sonraki
tarihlerde terfi gecikmeleri nedeniyle açılacak davaları engellemeyeceği
şeklinde mevcut tazminat talebiyle ilgisi olmayan bir ihtimali kararına gerekçe
olarak aldığı açıklanmıştır. Sonuç olarak AYİM'in
bireysel başvuruya konu kararında, önceki kararlarından farklı bir sonuca neden
ulaşıldığının başvurucu ve üçüncü kişiler tarafından objektif olarak
anlaşılmasına imkân verecek düzeyde yeterli açıklama yapılmadığı belirtilerek
gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir (Faruk Büyük, §§ 41-49).
24. Somut olayda da bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum
bulunmamaktadır. Buna göre yargılama sürecinde hukuka aykırılığı yargı kararı
ile saptanan işlemler nedeniyle oluşan maddi zararlar için idarenin mali
sorumluluğunun bulunduğu yönünde AYİM kararlarının başvurucu tarafından
Mahkemeye sunulduğu, dilekçelerde bu kararlardan örnekler verildiği
görülmektedir. Mahkeme tarafından ise ileri sürülen itirazlara yönelik içtihat
değişikliğine gidildiğine veya olayın koşullarında önceki kararlardan ayrılmayı
gerektirecek farklılıklar olduğuna ya da alternatif bir yaklaşım sağlayan
farklı gerekçelere dayanıldığına dair idarenin mali sorumluluğuna yönelik
herhangi bir açıklamada bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
25. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli
karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
26.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
27. Anayasa Mahkemesinin
Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında Anayasa Mahkemesince bir temel
hakkın ihlal edildiği sonucuna varıldığında ihlalin ve sonuçlarının nasıl
ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda genel ilkelere yer verilmiştir
(Mehmet Doğan, §§ 57-60).
28. Başvurucu, yeniden yargılama yapılması ve tazminata
hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.
29. Anayasa Mahkemesi, AYİM İkinci Dairesi tarafından yapılan
yargılama sonucu adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının
ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme
kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
30. Bu durumda adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar
hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama
ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda derece
mahkemelerince yapılması gereken iş, öncelikle ihlale yol açan mahkeme
kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal sonucuna uygun yeni bir karar
verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama
yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
31. Yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi ihlalin
sonuçlarının giderimi bakımından yeterli görüldüğünden başvurucunun tazminat
talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
32. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 2.475
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.701,90 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde hüküm altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere
-Anayasa'nın geçici 21. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (b) alt
bendi gereğince- yetkili idari yargı merciine GÖNDERİLMESİNE (Karar AYİM İkinci
Dairesinin 10/6/2015 tarihli ve E.2015/340, K.2015/1003 sayılı kararına ait
dava dosyası ile ilgilidir.),
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 226,90 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.701,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
7/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.