TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
B.B. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/14805)
Karar Tarihi: 23/5/2018
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Şermin BİRTANE
Başvurucu
B.B.
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, çocuk ile babası arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesinin çocuğun menfaatlerine aykırı olduğundan bahisle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/8/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, 27/10/2008 tarihinde doğan bir kız çocuğunun annesidir ve çocuğun velayeti başvurucuda bulunmaktadır.
9. Çocuğun babası 5/8/2011 tarihinde çocuk ile aralarında şahsi ilişki kurulması talebiyle Ümraniye 3. Aile Mahkemesinde dava açmıştır.
10. Babanın talebi üzerine Mahkemenin 9/8/2011 tarihli kararıyla tatil döneminde baba ve çocuğun görüşmelerini teminen çocuğun 14/8/2011 tarihinde saat 10.00'dan 22/8/2011 tarihi saat 19.00'a kadar babasına verilmesine karar verilmiştir.
11. Başvurucu, çocuğun babasına "Çocuğun altını değiştirdin mi?" şeklinde mesaj göndermiş, bu mesaja karşılık olarak çocuğun babası ise başvurucuya"İlkini ben ikincisini menente (çocuğun halası) değiştirtti ben memelerini yiyorum diye :)" şeklinde bir telefon mesajı göndermiştir.
12. Başvurucu, 17/8/2011 tarihli dilekçesiyle Aile Mahkemesine müracaat etmiş ve söz konusu telefon mesajından bahisle, babanın çocuğuna böyle sözler söylemesinin uygun olmadığını belirtmiştir. Ayrıca çocuğun sekiz gün süreyle aralıksız olarak anneden ayrı kalmasının çocukta travma yaratacağını iddia etmiş ve şahsi ilişki kurulmasına dair kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
13. Ümraniye 3. Aile Mahkemesinin 17/8/2011 tarihli ara kararıyla başvurucunun dilekçesindeki iddiaların ciddiyeti, çocuğun psikolojik durumu dikkate alınarak 9/8/2011 tarihli şahsi ilişki kurulmasına dair kararın tedbiren kaldırılmasına, şahsi ilişki konusunun uzman bilirkişi raporu alındıktan sonra yeniden değerlendirilmesine hükmedilmiştir.
14. Aile Mahkemesi bünyesinde görev yapan uzman psikolog tarafından hazırlanan 19/12/2011 tarihli raporda, taraflar arasında devam eden bir çatışmanın olduğu, aralarındaki anlaşmazlığın çocuk üzerinden sürdürüldüğünün anlaşıldığı belirtilmiştir. Çocuğun rapor tarihinde üç yaşını tamamlamış olduğu, bakımının davalı anne tarafından sağlandığı, çocuğun davacı babayla düzensiz aralıklarla biraraya geldiği, bu nedenle babayı baba olarak tanımakla birlikte henüz güven ilişkisi geliştiremediğinin saptandığı ifade edilmiştir. Taraflar arasındaki anlaşmazlık dikkate alındığında, çocuğun babasıyla görüşmelerinde davalı annenin yanlarında bulunmasının bir fayda sağlamayacağı, ancak çocuğun yaşının küçük olması ve babayla henüz güven ilişkisinin kurulamamış olması nedeniyle sekiz yaşına gelinceye kadar güven duyduğu bir başka yetişkinin gözetiminde önce yarım gün daha sonra tam gün yatılı olmayacak şekilde kademeli olarak ilişkisinin uygun olacağı, sekiz yaşından sonra ise yatılı olacak şekilde şahsi ilişki kurulabileceği görüşü bildirilmiştir.
15. Bunun yanı sıra raporda, babanın yazdığı mesaj içeriği ile ilgili olarak, mesajda geçen sözlerin eğitsel açıdan yanlış bir yaklaşım olmakla birlikte kültürel olarak normalleşmiş bir sevme biçimi olabileceği gibi istismar belirtisi de olabileceği, çocuğun yaşı gereği kendini sözel olarak ifade etmekte yetersiz olması nedeniyle tek seferlik görüşmede bu konuda sağlıklı bilgi almanın mümkün olmadığı belirtilmiş ve değerlendirme yapılamadığı bildirilmiştir. Ancak bu konu bakımından çocuğun İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından takibe alındığı, buranın raporunun dikkate alınması gerekeceği ifade edilmiştir.
16. Mahkemenin 23/12/2011 tarihli duruşmasında, babaya söz konusu telefon mesajı gösterilmiştir. Davacı baba, annenin "Çocuğun altını değiştirdin mi?" şeklindeki mesajına karşılık olarak mesaj yazdığını, çocuğun altını kız kardeşinin değiştirdiğini, memelerini yiyorum şeklinde değil, memişlerini yiyorum şeklinde mesaj çektiğini, çocuğun iyi olduğunu, onunla oynadığını anlatmak için bu şekilde mesaj yazdığını belirtmiştir.
17. Mahkemenin 23/12/2011 tarihli duruşmasında, baba ile çocuk arasında kararda belirtilen tarihlerde pazar günleri üç saat süreyle davalı annenin de bulunduğu bir ortamda şahsi ilişki kurulmasına tedbiren karar verilmiştir.
18. Çocuk hakkında babanın uygun olmayan sözler söylediği isnadı üzerine çocuk istismarı şüphesi konusunda İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalında görevli uzmanlartarafından çocuk hakkında psikiyatrik takibe başlanmış ve ayrıca beş seanslık oyun terapisi yapılmıştır.
19. Anılan kurum uzmanı tarafından hazırlanan 18/1/2012 tarihli (Bu tarihte çocuk üç yaş iki aylıktır.) bilirkişi raporunda, çocukta anneden ayrılık kaygısı saptandığı, annenin söylemleri uyarınca babanın çocuğuna duygusal ve cinsel istismara uyan yaklaşımlar sergilediğinin anlaşıldığı, çocuğun babasıyla anne eşliğinde görüşmesinin uygun görüldüğü bildirilmiştir.
20. Aynı birim tarafından verilen 18/11/2013 tarihli (Bu tarihte çocuk beş yaşındadır.) bilirkişi raporunda ise çocukta anneden ayrılma kaygısı bulunduğu, velayetinin annesinde kalmasının çocuğun ruhsal ve bedensel gelişimi bakımından uygun olacağı kanaati bildirilmiştir. Söz konusu raporda; çocukla yapılan görüşmede, çocuğun babasıyla ilgili "Kötü hareketler yapıyor, annemden uzaklaştırıyor, ben onun yanında sıkılıyorum." şeklinde ifadelerde bulunduğu belirtilmiştir.
21. Aile Mahkemesi bünyesinde görev yapan sosyal hizmet uzmanı tarafından hazırlanan13/8/2013 tarihli inceleme raporunda şu tespitler yer almıştır:
- Taraflar arasında anlaşmazlık ve çekişme bulunduğu, çocuğun beş yaşında olduğu, fiziksel gelişiminin yaşına uygun olduğu, annesini çok sevdiği, babasını tanıdığı, ancak uzun zamandır görmemesi nedeni ile bir güvensizlik ve yabancılaşma hissettiği belirtilmiştir.
- Gözlemlendiği kadarıyla babanın, eğitimli, düzenli bir aile yaşantısı olan, sosyal ilişkileri iyi, kızını saf ve temiz duygularla seven bir profilde olduğu bildirilmiştir. Taraflar arasında çok ciddi anlaşmazlık bulunduğundan çocuğun annesinin yanında babası ile görüşmesinin çocuğa bir yarar sağlamayacağı, bununla birlikte çocuğun anneden ayrılarak uzun süre görmediği ve güvenmediği, baba ve onun akrabalarının yanında yatılı kalmasının veya başka bir şehre tatile gitmesinin de şu aşamada çocuğun psiko-sosyal gelişimini olumsuz etkileyebileceği kanaati ifade edilmiştir.
- Buna göre, çocuk ile baba arasında şahsi ilişki kurulmasının önemli olduğu, ancak baba ile yakınlaşıp kaynaşabilmesi için şahsi ilişkinin ilk üç aylık sürede ayda iki kez hafta sonu yatılı olmayacak şekilde ve bir uzman görevli eşliğinde gerçekleştirilmesinin uygun olacağı, yatılı ilişki hususunda ise sonraki aşamalarda durumun yeniden değerlendirilmesi gerekeceği görüşü önerilmiştir.
22. Mahkemenin 24/2/2012 tarihli kararıyla dava usulden reddedilmiştir. Karar, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 18/2/2013 tarihli kararıyla bozulmuştur.
23. Bozma üzerine İstanbul Anadolu 15. Aile Mahkemesinde yapılan yargılamada15/8/2013 tarihli duruşmada, çocuk ile babası arasında nasıl şahsi ilişki kurulması konusunda tereddüde mahal verilmeyecek ve her iki tarafın kaygılarını giderecek şekilde detaylı heyet raporu alınmasına karar verilmiştir.
24. Bu doğrultuda Mahkemece İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalında görevli üç adli tıp uzmanı ve iki çocuk psikiyatrisi uzmanı -hekimlerden oluşan- beş kişilik heyetten bilirkişi raporu aldırılmıştır.
25. Söz konusu heyet tarafından hazırlanan 29/1/2014 tarihli bilirkişi raporunda; çocuğun babası ile kuracağı şahsi ilişkide yatılı olmaksızın sadece gündüz saatlerinde, beş-yedi saat ile sınırlı olmak kaydıyla annesi veya çocuğun güven duyduğu bir kişi refakatinde görüştürülmesinin uygun olacağı görüşü bildirilmiştir.
26. Bunun yanı sıra Mahkemece tanık beyanları dinlenmiştir. Davacı babanın eşi, mevcut evliliğinden bir kızı ve önceki evliliğinden bir oğlu olduğunu, davacı babanın her iki çocuğa da çok iyi babalık yaptığını, çocuklarını davacıya gözü kapalı emanet edebileceğini belirtmiş ve davacının iddia edildiği gibi çocuğa yönelik olumsuz davranışlarının olmadığını ifade etmiştir.
27. Başvurucunun tanıkları ise babanın çocuğa maddi olarak hiçbir yardımının olmadığını, nafaka ödemediğini, sorumsuz bir kişilikte olduğunu beyan etmişlerdir. Davacı babanın başvurucuya yönelik hakaret içeren söylemlerde bulunduğunu, gayriahlaki kelimeler söylediğini belirtmişlerdir.
28. Mahkemece 15/8/2013 tarihli duruşmada müşterek çocuğun da beyanı alınmıştır. Duruşma tutanağında, çocuğun babasının yüzüne dik dik baktığı, sırtını döndüğü, göz göze gelmek istemediğinin gözlemlendiği belirtilmiştir. Ayrıca, çocuğun babasıyla kalmak istemediğini, annesini sevdiğini, babasını sevmediğini beyan ettiği ifade edilmiştir.
29. İstanbul Anadolu 15. Aile Mahkemesinin 17/7/2014 tarihli kararıyla davanın kabulüne ve çocukla baba arasında ilk altı ay süreyle yatılı olmaksızın; altı aydan sonra ise yatılı olacak şekilde kararda belirtilen tarihlerde şahsi ilişki kurulmasına hükmedilmiştir. Mahkeme kararının gerekçesinde, dosya içerisindeki tüm veriler değerlendirildiğinde çocuk ile baba arasında şahsi ilişki kurulmasının her iki tarafın da menfaatine olduğu ifade edilmiştir.
30. Tarafların temyizi üzerine söz konusu karar, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 15/1/2015 tarihli kararıyla düzeltilerek onanmış ve çocuğun babayla yatılı olmaksızın, kararda belirtilen tarihlerde saat 10.00 ile saat 17.00 arasında kişisel ilişki kurmasına karar verilmiştir. Yargıtay kararının gerekçesinde, dosya içerisinde bulunan raporlar ve çocuğun üstün menfaati gereği çocuk ile baba arasında bu aşamada yatılı kişisel ilişki kurulmasının doğru olmadığı belirtilmiştir.
31. Tarafların karar düzeltme istemi aynı Dairenin 3/6/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Bu karar başvurucuya 5/8/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
32. Başvurucu 24/8/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
33. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 324. maddesi şöyledir:
"Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür.
Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddî olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir."
B. Uluslararası Hukuk
34. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre ebeveyn ile çocuk arasındaki şahsi ilişkinin konu edildiği davalarda çocuğun menfaatlerinin diğer tüm hususlardan üstün tutulması gereklidir. Mahkemeye göre bu menfaatin iki yönü bulunmaktadır. İlk olarak çocuğun üstün menfaati sağlıklı bir ortamda gelişmesinin sağlanmasını içermektedir, bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesi hiç bir koşulda ebeveynin çocuğun sağlığına ve gelişimine zarar verebilecek davranışlarını korumaz. İkinci olarak çocuğun üstün menfaatlerine aykırı olmadıkça ailesi ile bağlarını sürdürmesi çocuğun hakkıdır. Bu bağlamda çocuğun aile bağları ancak istisnai durumlarda koparılabilir ve aile bağlarının koptuğu durumlarda, çocuğun üstün menfaati kişisel ilişkinin sürdürülmesi ve koşullar uygun olduğunda ailenin yeniden bir araya gelmesi için gerekli tüm tedbirlerin alınmasını gerektirir (Gnahore/Fransa, B. No: 40031/98,19/9/2000, § 59).
35. AİHM kararlarında aile bağlarının sürdürülmesi konusunda kamu makamlarına düşen yükümlülüğün mutlak olmadığı, her olayın özel koşullarına bağlı olarak alınacak tedbirlerin nitelik ve kapsamının farklılaşabileceği belirtilmiştir. AİHM'e göre kamu makamlarınca konuyla ilgili tüm tarafların hukuki menfaatlerinin gözetilmesi, özellikle çocuğun üstün menfaati dikkate alınarak tarafların menfaatleri arasında adil bir denge kurulması gerekmektedir (M.P. ve diğerleri/Bulgaristan, B. No: 22457/08, 15/11/2011, § 128).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
36. Mahkemenin 23/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
37. Başvurucu; babanın çocuk için uygunsuz sözler söylediğini, bu nedenle baba ile şahsi ilişki kurulmasının çocuğun menfaatlerine aykırı olduğunu belirtmiştir. Başvurucu bu nedenle kişinin maddi ve manevi bütünlüğünün korunması ve geliştirilmesi ile ailenin korunması ve çocuk haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
38. Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz."
39.Anayasa’nın 41. maddesi şöyledir:
"Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.
Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.
Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır."
40. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
41. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında çocukla şahsi ilişki kurulmasına yönelik şikâyetler aile hayatına saygı hakkı çerçevesinde ele alınmıştır (Serpil Toros, B. No: 2013/6382, 9/3/2016; Selim Adıyaman, B. No: 2013/8846, 9/3/2016; Dalga Eda Yıldırım ve Özgün Yıldırım, B. No: 2014/5974, 26/12/2017; Sezen Acar Özfidan, B. No: 2014/16746, 25/1/2018).
42. Başvuru formunda, çocuğun babası ileşahsi ilişki kurması hâlinde maddi ve manevi bütünlüğünün zarar göreceği, dolayısıyla maddi ve manevi bütünlüğünün korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği ileri sürülmüştür. Bu şekildeki hukuki nitelendirmenin yanlış olduğu söylenemez. Bununla birlikte zaten çocukla şahsi ilişki kurulmasına yönelik başvurularda incelemenin odak noktasını çocuğun üstün menfaatlerinin korunması oluşturmaktadır. Çocuğun maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesinin, çocuğun üstün menfaatleri arasında yer aldığı konusunda ise şüphe bulunmamaktadır.
43. Bu nedenle mevcut başvuruda Anayasa Mahkemesinin şahsi ilişki kurulmasına yönelik şikâyetlerin aile hayatına saygı hakkı içinde inceleneceğine dair önceki kararlarından ayrılmaya gerek bulunmamaktadır. Bu durumda başvurucunun çocukla şahsi ilişki kurulmasına yönelik şikâyetinin Anayasa Mahkemesinin belirtilen kararları dikkate alınarak aile hayatına saygı hakkı çerçevesinde ele alınması gerekmektedir (Benzer yönde değerlendirme için bkz. Sezen Acar Özfidan, §§ 39-40; Dalga Eda Yıldırım ve Özgün Yıldırım, § 63).
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
44. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
45. Anayasa’nın 20. ve 41. maddeleri; anne baba ve çocuk arasındaki bağın devamlılığını sağlamak üzere tedbirler alınmasını isteme hakkını ve kamusal makamların bu tür tedbirleri alma yükümlülüğünü içermektedir. 41. maddede her çocuğun yüksek yararına aykırı olmadıkça anne ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve ilişkiyi sürdürme hakkına sahip olduğu açıkça belirtilmektedir (Serpil Toros, § 67; Selim Adıyaman, § 45).
46.Ebeveyn ve çocuk arasındaki aile yaşamının tesisinde dikkate alınması gereken temel unsur çocuğun üstün menfaatidir. Bu bakımdan anne babanın çocukla ilişki kurma konusundaki hukuki menfaatleri ile çocuğun sağlığı ve gelişimi açısından üstün olan menfaati arasında adil bir denge kurulması gerekmektedir. Anne baba ile temasın çocuğun üstün menfaatini ağır şekilde tehdit ettiği durumlarda, kamu makamlarının çocuğu koruyacak şekilde tedbirler alma yükümlülüğü bulunmaktadır (Serpil Toros, § 80).
47. Ayrıca, çocuğun söylemlerinin dikkate alınabileceği belirli bir olgunluk düzeyine erişmiş olması durumunda ve üstün menfaatine aykırı olmamak koşulu ile kişisel ilişki sürecinde çocuğun istek ve söylemlerinin de dikkate alınması zaruridir (M.M.E. ve T.E., B. No: 2013/2910, 5/11/2015, § 134).
48. Şüphesiz çocuğun üstün yararının ne olduğuna ilişkin tespit, bu tür davalarda dikkate alınması gereken en önemli unsurdur. Bu bağlamda ilgili taraflarla doğrudan temas hâlinde olan yargısal organların, belirtilen hususun tespiti noktasında daha avantajlı konumda olduğu açıktır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesinin görevi, derece mahkemelerinin yerine geçerek kişisel ilişki tesisine ilişkin davalarda belirtilen hususun bizzat tanzim ve tespiti olmayıp ilgili anayasal normlar bağlamında, derece mahkemelerinin kendilerine tanınmış olan takdir yetkileri çerçevesinde hareket edip etmediklerinin denetlenmesidir (Selim Adıyaman, § 62; N.Ö.,B. No: 2014/19725, 19/11/2015, § 54).
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
49. Somut olayda baba tarafından çocuğu ile aralarında şahsi ilişki kurulması talebiyle açılan davada, çocuk ile annesi ve babası arasındaki kişisel ilişkilerin yerel mahkeme tarafından gözlemlendiği, tarafların ve tanıkların beyanlarının dinlendiği anlaşılmıştır. Ayrıca uzman psikolog ve pedagog ile çocuk ruh sağlığı konusunda uzman doktorların hazırladığı bilirkişi raporlarının değerlendirildiği görülmüştür. Bunun yanı sıra çocuğun konu hakkındaki beyanlarının da alındığı anlaşılmaktadır.
50. Olay bu kapsamda incelendiğinde, öncelikle davada avukat tarafından temsil edilen başvurucunun, beyan ve itirazları ile bilirkişi raporları hakkındaki talep ve iddialarını yargılama sırasında sunabildiği, Mahkeme kararlarına karşı temyiz ve karar düzeltme haklarını kullanabildiği ve bu suretle meşru çıkarlarının korunması için söz konusu davaya gerekli olduğu ölçüde etkili katılımının sağlandığı görülmüştür.
51. Derece mahkemesince baba ile çocuk arasında ilk altı ay süreyle yatılı olmaksızın; altı aydan sonra ise yatılı olacak şekilde kararda belirtilen tarihlerde şahsi ilişki kurulmasına hükmedildiği, kararın çocuğun menfaatleri dikkate alınmak suretiyle Yargıtay tarafından düzeltilerek onanmasına ve çocuğun babayla yatılı olmaksızın kişisel ilişki kurmasına karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
52. Bu durumda derece mahkemeleri tarafından yapılan değerlendirme neticesinde çocuğun menfaatleri ile babasının kişisel ilişki kurma hakkı arasında adil bir denge kurulmak suretiyle karar verildiği, yargısal makamlarca takdirlerinin gerekçelerinin ayrıntılı şekilde ortaya konulduğu anlaşılmıştır.
53. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun ileri sürdüğü iddialar hakkında verilen derece mahkemesi kararının konuyla ilgili ve yeterli gerekçe içerdiği anlaşılmaktadır. Kararda yer verilen tespit ve gerekçe itibarıyla çocuğun üstün menfaatinin korunması ile aile hayatına saygı hakkı yönünden yargısal makamların takdir yetkilerinin sınırının aşılmadığı anlaşıldığından başvurucunun aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediği sonucuna varılmıştır.
54. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 23/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.