TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÖMÜR RADYO TELEVİZYON TİCARET ANONİM ŞİRKETİ
BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/14943)
|
|
Karar Tarihi: 21/2/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Recep KAPLAN
|
Başvurucu
|
:
|
Ömür Radyo
Televizyon Ticaret Anonim Şirketi
|
Temsilcisi
|
:
|
Hüseyin
Cihat DİKİŞÇİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bölgesel radyo ve televizyon yayın lisansı talebinin
idare tarafından reddedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/9/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 3/4/20006 tarihli dilekçesiyle Radyo ve Televizyon
Üst Kurulundan (RTÜK), bölgesel radyo ve televizyon yayını için ödeme yapma
talebinde bulunmuştur. RTÜK; Ankara'ya yönelik yayın yapan radyo kanalı için
2006 yılına mahsus kanal/frekans yıllık geçici kullanım bedeli tahakkuk
ettirilmesine, bölgesel radyo ve televizyon yayını izni verilmemesine karar
vermiştir. Başvurucu, bu işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
9. Davayı ilk derece mehkemesi
sıfatıyla gören Danıştay 26/5/2009 tarihinde, anılan işlemin yıllık geçici
kullanım bedeli tahakkuk ettirilmesine ilişkin kısmının iptaline karar
vermiştir. Danıştay aynı kararda, anılan işlemin bölgesel radyo ve televizyon
yayını izni verilmemesine ilişkin kısmının iptali istemini RTÜK tarafından
ilgili kanunda öngörülen sıralama ihalesi yapılana kadar yayında olan
kuruluşların izin verilen yerleşim yerleri ile sınırlı olarak yayınlarına devam
etmelerine imkân tanındığı gerekçesiyle reddetmiştir.
10. Başvurucunun temyizi üzerine karar Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulunca 21/1/2013 tarihinde onanmıştır. Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulu, başvurucunun karar düzeltme talebini de 28/5/2015 tarihli
kararıyla reddetmiştir. Ret kararı 5/8/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
11. Başvurucu 4/9/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 21/2/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
13. Başvurucu, ilgili kanunda öngörülen geçici durumun RTÜK
tarafından sıralama ihalesi yapılmamak suretiyle sürekli hâle getirildiğini ve
bu nedenle fiilen bölgesel radyo ve televizyon yayını yapan kuruluşlarla
kendisi arasında açıkça eşitsizlik oluşturulduğunu iddia etmektedir. Bölgesel
radyo ve televizyon yayını izni talebi sıralama ihalesi yapılmadığı
gerekçesiyle başvurusu reddedilen başvurucu, bu nedenle Anayasa'nın 11., 23.,
26., 28. ve 29. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
14. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa’nın
26. maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,
resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo,
televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine
bağlanmasına engel değildir.
...
Haber ve düşünceleri yayma araçlarının
kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek
kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.”
15. Anayasa’nın 28. maddesinin birinci fıkrasının birinci
cümlesinin ilgili bölümü ve üçüncü fıkrası şöyledir:
“Basın hürdür ..."
"Devlet, basın ve haber alma
hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.”
16. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, …
Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve
mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti
ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve
sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
17.Bölgesel radyo yayın lisansı talebi idare tarafından sıralama
ihalesi yapılmadığı gerekçesiyle reddedilen başvurucu, anayasal haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu
tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların
hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir
Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Yayın izni verilmesine
veya bu talebin reddedilmesine dair kamu makamlarınca alınan kararlar kitlesel
medyanın ifade ve basın özgürlükleri ile ilişkilidir (Bizim FM Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş. [GK], B. No: 2014/11028, 18/10/2017, § 47). Bu nedenle başvurucunun
iddialarının ifade ve basın özgürlükleri kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade
ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. İfade özgürlüğü; kişinin haber ve bilgilere, başkalarının
fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatler nedeniyle
kınanmaması, bunları tek başına veya başkalarıyla birlikteyken çeşitli yollarla
serbestçe ifade edebilmesi, savunabilmesi, başkalarına anlatabilmesi,
aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. İfade özgürlüğünün kullanılma
araçlarından biri olan basın özgürlüğü, düşüncenin iletilmesini ve dolaşımını
gerçekleştirerek bireyin ve toplumun bilgilenmesini sağlar. Çoğunluğa muhalif
olanlar da dâhil olmak üzere düşünceleri her türlü araçla açıklamak, açıklanan
düşünceye paydaş sağlamak, düşünceyi gerçekleştirmek ve gerçekleştirme
konusunda ikna etmek çoğulcu demokratik düzenin gereklerindedir. İfade
özgürlüğünün sağlanamadığı bir siyasal sistemin demokrasi olarak
nitelendirilmesi mümkün değildir. Bu itibarla ifade özgürlüğü ile basın
özgürlüğü herkes için geçerli ve demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir
(AYM, E.1997/19, K.1997/66,23/10/1997; Bekir
Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 34-36; Medya Gündem Dijital Yayıncılık Ticaret A.Ş. [GK],
B. No: 2013/2623, 11/11/2015, § 28).
20. Anayasa'nın 26. maddesinin birinci fıkrasının son
cümlesinde, ifade özgürlüğünün radyo, televizyon ve benzeri yollarla yapılan
yayınların izin sistemine bağlanmasına engel olmadığı ifade edilerek radyo ve
televizyon yayınlarının da 26. maddenin koruması altında olduğu belirtilmiştir.
Radyo ve televizyon yayınlarının ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğu
konusunda hiçbir şüphe bulunmamaktadır (R.V.Y.A.Ş.,
B. No: 2013/1429, 14/10/2015, § 28). Dolayısıyla radyo yayınları da dâhil olmak
üzere medya özgürlüğüne uygulanacak ilkeler, basın özgürlüğüne uygulanan
ilkeler ile benzerlik gösterecektir (Bizim
FM Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş.,§ 51).
21. Bununla birlikte radyo ve televizyon gibi işitsel ve görsel
kitle iletişim araçları, basılı eserlerden çok daha hızlı ve güçlü bir etkiye
sahiptirler. Zira ilk olarak bu araçlar haber ve fikirleri ses ve görüntü ile
iletirler ve bu, kişiler üzerinde çok daha etkindir. İkinci olarak bireyler
kitle iletişim araçlarına basılı eserlere göre çok daha kolaylıkla
erişebilmektedirler. Son olarak basılı eserlerin dağıtımı sınırlıdır. Buna
karşılık kitle iletişim araçları toplumun tümüne doğrudan ulaşabilmekte ve etki
edebilmektedir (R.V.Y. A.Ş., §
31). Bu bağlamda radyo ve televizyon gibi işitsel ve görsel kitle iletişim
araçları demokrasinin işleyişi için çok önemli bir rol oynamaktadır (Bizim FM Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş., §
55).
22. Anayasa Mahkemesi; Bizim
FM Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş. kararında, radyo yayını
yapmak amacıyla yapılan başvuruların RTÜK tarafından frekans tahsisine ilişkin
sıralama ihalesi yapılamadığı gerekçesiyle reddedilmesinin ve frekans tahsisi
için gerekenlerin yapılmamasının düşüncenin iletilmesini ve dolaşımını
gerçekleştiren yayın hakkını olumsuz olarak etkileyen yapısal bir sorun
olduğunu tespit etmiştir (Bizim FM Radyo
Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş., § 65). Kararda, ilgili kanunda
emredici hükümler bulunmasına rağmen geçici rejimin sonlandırılmamasının fiilî
olarak yayınlarına devam eden yayın kuruluşları ile yayın yapmak isteyen
kuruluşlar arasında eşitsiz uygulamaların doğmasına neden olduğu ve bu durumun
devam ettiği ifade edilmiştir (Bizim FM
Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş., § 61). Anayasa Mahkemesi
bahsi geçen kararda ayrıca ilgili kanun ve yönetmelik hükümlerinin, idari
kararların ve mahkeme kararlarının başvurucunun yayına başlaması için kendisine
ne zaman radyo frekansı verileceğini yeterli derecede öngörmesine imkân
vermediğine ve bir bütün olarak öngörülebilirlik şartını yerine getirmediğine
de vurgu yapmıştır (Bizim FM Radyo
Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş., § 62). Son olarak frekans
tahsisinin yapılamaması nedeniyle yeni kuruluşlara yayın izni verilmemesinin
özellikle radyoculuk sektöründe rekabeti düşürme etkisine işaret edilmiş, yirmi
dört yıl gibi oldukça uzun bir zaman diliminde ulusal medyanın çeşitliliğinin
korunması yönünde tedbirlerin alınmamış olmasının bu alandaki rekabeti
engellediği vedemokratik bir toplumda yaşamsal
önemdeki ifade ve basın özgürlüklerine zarar verdiği kabul edilmiştir (Bizim FM Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş., § 64).
23. Bu bağlamda devletin medyada etkili çoğulculuğu sağlamak ve
medya organlarının basın ve haber verme özgürlüğünü güvence altına almak için
gerekli yasal ve idari düzenleme yapma ve var olan mevzuatı etkili bir şekilde
işletme pozitif yükümlülüğünü yerine getirmediğini ifade eden Anayasa
Mahkemesi, ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar vermiştir (Bizim FM Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş., §§
66-68).
24. Somut olayda başvurucunun ihlal iddialarının temeli, idare
tarafından sıralama ihalesi yapılmamasına dayanmaktadır. Anayasa Mahkemesi söz
konusu eksikliğin yapısal bir sorun oluşturduğunu, karasal radyo yayıncılığının
organize edilerek sınırlı bir sayısı olan kanal ve frekansların, koşullarını
yerine getiren kişiler arasında yayın yapmalarına olanak sağlayacak biçimde ve
hakkaniyete uygun olarak tahsislerinin sağlanması suretiyle düzen kurulmadığı
takdirde sorunun devam edeceğini ve bu durumun Anayasa'nın 26. ve 28.
maddelerinde korunan ifade ve basın özgürlüklerinin devamlı olarak ihlali
anlamına geleceğini kabul etmiştir (Bizim FM
Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş., § 67). Anayasa Mahkemesinin
anılan kararından sonra da söz konusu yapısal sorunun devam ettiği
anlaşılmaktadır.
25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın ifade özgürlüğüne ilişkin
26. maddesinin birinci fıkrasının ve basın özgürlüğüne ilişkin 28. maddesinin
birinci ve üçüncü fıkralarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1)Esas inceleme
sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar
verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi
yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez...
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
27.Başvurucu, ihlalin tespiti ile ihlalin giderilmesi için
yapılması gerekenlere karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
28. İfade özgürlüğü ile basın özgürlüğünün ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır. Söz konusu hakların ihlali, karasal radyo yayını için
frekans tahsis edilmemesi şeklinde yapısal bir sorundan kaynaklanmaktadır.
Derece mahkemelerince bölgesel radyo ve televizyon yayını izni verilmesi
yönünde emredici bir karar verilmesi mümkün olmadığından ihlalin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
29. Anayasa Mahkemesi kararında gösterildiği şekilde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın bir örneğinin ilgili kuruluş
olan RTÜK'e gönderilmesi gerekmektedir. Anayasa Mahkemesinin bu kararı yapısal
bir ihlalin tespiti mahiyetinde ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması
yönünde olduğundan münhasıran başvurucuya bölgesel radyo ve televizyon yayını
izni verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz.
30. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade
ve basın özgürlüklerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ifade ve basın özgürlükleri ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna
GÖNDERİLMESİNE,
D. 226,90 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
21/2/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.