TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ARBAY PETROL GIDA TURİZM TAŞIMACILIK SANAYİ
TİCARET LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/15104)
|
|
Karar Tarihi: 4/7/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
M. Emin ŞAHİNER
|
Başvurucu
|
:
|
Arbay Petrol Gıda Turizm Taşımacılık
Sanayi Ticaret Ltd. Şti.
|
Vekili
|
:
|
Av. Özge IĞDIR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru ihtirazi kayıtla verilen
düzeltme beyannamesi üzerinden yapılan vergi tarhiyatına ve cezasına karşı
açılan davanın esası incelenmeden reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/9/2015 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5.
Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru
belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık)
gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Taşımacılık işi ile uğraşan başvurucu şirketin mal ve hizmet
alımında bulunduğu mükellef G.D. ve firması hakkında vergi tekniği raporu
düzenlenmiştir. Bu rapora göre vergi mükellefi G.D. ve firması, iş ve
işlemlerinde sahte faturalar düzenlemiştir.
9. Tekirdağ Vergi Dairesi Başkanlığı (Vergi İdaresi) tarafından
13/6/2014 tarihli yazı ile hakkında vergi tekniği raporu düzenlenen mükellef
G.D. ve firmasından yapılan mal ve hizmet alımlarına ait faturaların sahte
olduğu belirtilerek başvurucudan bu alımlara isabet eden katma değer vergisinin
(KDV) tenzil edilmesi istenmiş, aksi takdirde olumsuz mükellefler listesine
alınacağı uyarısı yapılmıştır.
10. Başvurucu anılan yazı üzerine olumsuz mükellefler listesine
girmemek için Vergi İdaresine 23/7/2014 tarihinde ihtirazi
kayıtla düzeltme beyannamesi vermiştir. Bu beyanname üzerine Vergi İdaresince
KDV, damga vergisi ve gecikme faizi tahakkuk ettirilmiş ve vergi ziyaı cezası
kesilmiştir.
11. Başvurucu, ihtirazi kayıtla
verilen düzeltme beyannamesi üzerine Vergi İdaresince tahakkuk ettirilen
vergilerin, gecikme faizlerinin ve vergi ziyaı cezalarının iptali talebiyle Tekirdağ
Vergi Mahkemesinde (Vergi Mahkemesi) dava açmıştır. Başvurucu dava
dilekçelerinde; ihtirazi kayıtla düzeltme
beyannamesinin Vergi İdaresinin isteği üzerine verildiğini, mal ve hizmet alımı
yapılan mükellefin düzenlediği faturaların sahte olduğu iddiasının somut tespit
ilkesine aykırı olduğunu, ödemelerin çeklerle yapıldığını, şirketiyle ilgili
vergi incelemesi yapılmadığını, ilgili beyannameyi vermeme durumunda olumsuz
mükellefler listesine dâhil olmak durumunda kalacağını belirtmiştir.
12. Vergi Mahkemesi 26/11/2014 tarihli kararıyla, 25/10/1984
tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 41. maddesinde öngörülen
yasal süre geçtikten sonra verilen KDV düzeltme beyanına konulan ihtirazi kaydın beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen
vergiye bir etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
13. Edirne Bölge İdare Mahkemesi 11/3/2015 tarihli kararıyla
Vergi Mahkemesi kararını bozmuştur. Bölge İdare Mahkemesi beyan olunan matrah
üzerinden tarh olunan vergiye karşı mükelleflerin dava açamayacaklarını kabul
etmiş, ancak ihtirazi kayıtla verilen beyannamelerle
ilgili kanun hükmüne dikkati çekmiştir. Kararda, mal ve hizmet alımında
bulunduğu firmaların olumsuz mükellefler listesinde yer almasından dolayı
başvurucunun düzeltme beyannamesi vermek durumunda bırakıldığı vurgulanmıştır.
Bölge İdare Mahkemesi sonuç olarak hakkında bir inceleme yapılmadan ve
kullandığı faturaların gerçek olup olmadığı, kendisi ve fatura düzenleyicileri
hakkında her yönüyle incelenerek ortaya konulmadan, kod listesinden çıkmak
amacıyla verilen düzeltme beyannamesi üzerine yapılan tahakkukta ve kesilen
cezada hukuka uyarlık bulunmadığı kanaatine ulaşmıştır.
14. İdarenin karar düzeltme istemini 3/7/2015 tarihinde kabul
eden Bölge İdare Mahkemesi, bozma kararını kaldırarak ilk derece mahkemesi
hükmünü onamıştır. Kararın gerekçesinde; beyanname verme süresi geçtikten sonra
verilen beyannameye konulan ihtirazi kaydın beyanname
üzerinden yapılan tahakkuka etkisi olmadığı gibi dava açma hakkı vermesinin
mümkün olmadığı belirtilmiştir. Bölge İdare Mahkemesi Danıştay içtihadına da
atıf yaparak davalı idarece başvurucu mükellefe yazı yazılarak izahat
istenmesinin belirtilen durumu değiştirmediği gerekçesiyle bozma kararında ve
vergi cezası ile tahakkukun kaldırılmasında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna
varmıştır.
15. Nihai karar başvurucuya 3/8/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
16. Başvurucu 28/8/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. İlgili hukuk için bkz. Arbay Petrol Gıda Turizm Taşımacılık Sanayi Ticaret Ltd. Şti. ve Arbay Turizm Taşımacılık İthalat İhracat İnşaat ve
Organizasyon Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., [GK], B. No: 2015/15100,
27/2/2019, §§ 19-34.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 4/7/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu mal ve hizmet alımında bulunduğu şirketin olumsuz
mükellef listesinde (kod listesi) yer alması nedeniyle Vergi İdaresince yapılan
uyarı üzerine 2010 yılı Ocak dönemine ilişkin düzeltme beyannamesi vermek
zorunda bırakıldığını belirtmiştir. Başvurucu, ihtirazi
kayıtla verilen bu beyanname üzerinden yapılan vergi ve gecikme faizi tahakkuku
ile kesilen vergi ziyaı cezasına karşı Vergi Mahkemesinde açtığı davanın söz
konusu beyannamenin kanuni süresi geçtikten sonra verildiğinden bahisle haksız
olarak reddedilmesinden yakınarak mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
20. Anayasa’nın
"Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
“Herkes,
mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz.”
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu adil yargılanma haklarının da
ihlal edildiğini ileri sürmekte ise de vergilendirme işlemine ilişkin şikâyetin
ilgili olduğu mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
23. Başvurucunun aynı konu ile ilgili olarak yukarıda belirtilen
şikâyetleri daha önce Anayasa Mahkemesince incelenmiş ve karara bağlanmıştır (Arbay Petrol Gıda Turizm Taşımacılık Sanayi Ticaret Ltd.
Şti. ve Arbay Turizm Taşımacılık İthalat İhracat
İnşaat ve Organizasyon Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., §§ 41-67).
24. Buna göre Anayasa Mahkemesi söz konusu başvuruda derece
mahkemelerinin 213 sayılı Kanun'un 378. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen
hukuk kuralını, düzeltme beyannamesine ihtirazi kayıt
konulmasının dava açma hakkı vermeyeceği şeklinde yorumlamasını -sürecin
bütününe bakıldığında- başvurucunun, müdahalenin hukuka aykırı olduğuna yönelik
olarak iddia ve itirazlarını etkin bir biçimde sunamaması sonucuna yol açtığını
tespit etmiş ve somut olayda mülkiyet hakkının öngördüğü usul güvencelerinin sağlanamamasından
dolayı müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği,
başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile müdahalenin kamu yararı amacı
arasında olması gereken adil dengenin başvurucu aleyhine bozulduğu ve
dolayısıyla mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır (Arbay Petrol Gıda Turizm Taşımacılık Sanayi Ticaret Ltd.
Şti. ve Arbay Turizm Taşımacılık İthalat İhracat
İnşaat ve Organizasyon Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., §§ 52-67).
25. Aynı şikâyeti içeren somut başvuruda da bu ilkelerden
ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmayıp mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin
ölçüsüz olduğu ve Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir...
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını
ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye
gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde
başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması
yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
27. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hak ve hürriyetin
ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle devam eden ihlalin durdurulması, ihlale konu kararın veya işlemin
ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep
olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen
diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet
Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, § 55).
28. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilmeden önce ihlalin kaynağının belirlenmesi gerekir. Buna
göre ihlal; idari eylem ve işlemler, yargısal işlemler veya yasama işlemlerinden
kaynaklanabilir. İhlalin kaynağının belirlenmesi uygun giderim yolunun
belirlenebilmesi bakımından önem taşımaktadır (Mehmet
Doğan, § 57).
29.
İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda 6216 sayılı Kanun’un 50.
maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca kural olarak ihlali
ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın
bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmedilir (Mehmet Doğan, § 58).
30.
Buna göre Anayasa Mahkemesince ihlalin tespit edildiği hâllerde yargılamanın
yenilenmesinin gerekliliği hususundaki takdir derece mahkemelerine değil
ihlalin varlığını tespit eden Anayasa Mahkemesine bırakılmıştır. Derece mahkemeleri
ise Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirttiği doğrultuda ihlalin
sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür (Mehmet Doğan, § 59).
31.
Başvurucu, yeniden yargılamaya karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
32.
İhtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannamesi üzerine
yapılan vergilendirmeye ve kesilen cezaya karşı açılan davanın derece
mahkemelerince reddedilmesinin ölçüsüz olması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme
kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
33.
Bu durumda mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak
yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı
fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu
kapsamda derece mahkemesince yapılması gereken iş, öncelikle ihlale yol açan
mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal sonucuna uygun yeni
karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden
yargılama yapılmak üzere Tekirdağ Vergi Mahkemesine gönderilmesine karar
verilmesi gerekir.
34.
Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 2.475 TL vekâlet
ücretinden oluşan toplam 2.701,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Tekirdağ
Vergi Mahkemesine (E.2014/435)GÖNDERİLMESİNE,
D. 226,90 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.701,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 4/7/2019
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.