TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÖZGEN ACAR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/15241)
|
|
Karar Tarihi: 31/10/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucular
|
:
|
1. Özgen
ACAR
|
|
|
2. Oğuz
GÜVEN
|
|
|
3. Yeni Gün
Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A. Ş.
|
Vekili
|
:
|
Av. Tora
PEKİN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ulusal ölçekte yayın yapan bir gazetenin İnternet sitesinde
yer alan bir habere erişimin engellenmesi kararı verilmesinin ifade ve basın
özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 31/8/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda
bulunmamışlardır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucu Oğuz Güven, olayların meydana geldiği tarihte,
ulusal ölçekte yayın yapan Cumhuriyet gazetesinin yayın yönetmeni; başvurucu
Özgen Acar, içeriğine erişimin engellenmesi kararı verilen haberin yazarı olan
gazetecidir. Başvurucu Yeni Gün Haber Ajansı da Cumhuriyet gazetesinin ve
gazetenin internet sitesinin yayımcısıdır.
10. Bahse konu gazetenin internet sitesinde 30/6/2015 tarihinde
başvurucu Özgen Acar tarafından kaleme alınan “Bellek
Kayması!” başlıklı bir haber yayımlanmıştır. Haberin ilgili kısmı
şöyledir:
“…
Devletin Valileri!
Bizim ‘Gezi Parkı’ olayının benzeri Nev York’ta 28 Haziran 1969’da ‘Christopher
Park’ yakınındaki ‘Stonevall Inn
(Taşduvar Hanı)’ adlı barda yaşandı. Polis,
eşcinsellerin barını basınca, direniş başladı. Çevreden katılanlarla olay
büyüdü, polis baskısını yitirdi. Sonrasında eşcinseller ABD’de örgütlenip “Christopher Parkta’ gösteriler düzenlediler.
Bu olay dünyada eşcinsellerin özgürlüklerinin
başlangıcıydı. Türkiye’deki eşcinseller de öteki ülkelerde olduğu gibi, 28
Haziran’da İstanbul’da ‘gökkuşağı’ simgeleriyle ‘onur yürüyüşü’ yapar oldular.
Ne ilgisi varsa, valiliğin ‘ramazan’ gerekçesi
ile bu yılki yürüyüş yasaklanıp TOMA’larla
püskürtüldü. Bir Türk eşcinsel ile bu yıl evlenen ABD’nin İstanbul Başkonsolosu
ve eşi ile İstanbul’daki bir stanbu diplomatı,
korumaları olmaksızın yürüyüşe katıldılar.
Ünlü şarkıcı Lady
Gaga ‘Kim bu liderler? Kutlama yapan masum insanlara saldırıyı bırakın. Bu
insanlık dışıdır!’ sözleriyle, taa ABD’den tepki
gösterdi.
İstanbul Valisi, her kimse, kalktı ‘Grup …’nın konserini yasakladı. Bereket İstanbul Bölge İdare
Mahkemesi bu keyfi kararı iptal etti. Konser Bakırköy’de coşkuyla yapıldı.
Temmuz 1970’te ABD’deki ünlü Monterey Jazz Festivali’nde
dinlediğim 68 kuşağının öncülerinden, ünlü şarkıcı Joan
Baez de sahne aldı. Baez, ‘Müziğin
yasaklanması bir acz, zavallılık belirtisi!’ dedi. Lady Gaga ve Baez’in tepkilerinin
dünyada nasıl dalgalandığını düşünün!
Ne demişler? ‘Balık baştan kokar … ‘Valiler ve
büyükelçiler ‘hükümetin’ değil, ‘devletin’ temsilcileridir! Günümüzde valiler
Sultan’ın emir kulu oldular.
Afyonkarahisar Valisi …’nin,
bir AKP adayının aracına ceza kesmek isteyen trafik polisine ‘… o. Ç.’ Dediği
basına yansıdı.
Patlayan cephanelikte şehit olan 25 askerin
cenaze törenine giden Genelkurmay Başkanı Orgeneral …’ye kilim, sucuk, lokum
hediye etmesi alay konusu oldu.
Atatürk’ü anma töreninde bazı vatandaşlar
hükümet aleyhinde gösteri yaparken, Adana Valisi …’nin
de istifasını istediler. Bir vatandaşı parmağıyla işaret ederek ‘Seninle
konuşacağım!’ diyen vali ‘Buyurun şimdi konuşalım’ yanıtını alınca ‘Aılah belanı versin, diyen o gavatı
bana getirin!’ diye hakaret etmişti.
MHP Genel Başkan Yardımcısı …, Yozgat Valisi …’nin seçim öncesinde AKP adayları ile 600’e yakın köyü
ziyaret ettiğini öne sürdü!
Şanlıurfa Valisi …, Akçakele
sınır kapısındaki olaylar hakkında bilgi soran gazeteciler hakkında ‘Tehdit
IŞİD değil, bu gazeteciler!’ diyerek, aralarında muhabirimiz … ile birlikte
bazı meslektaşları gözaltına aldırdı.
Ağrı’da kent ormanının temel atılışında
belediyenin ‘logosuna’ yer verilmeyişini eleştiren DBP’li
Başkan …’ye Vali …, ‘Vücut kimyam bozuldu. Titriyorum şu anda … Gerek yok!’
dedi.
Karadeniz’de 8 ilin yaylalarını birleştiren
karayolunun doğayı tahribine karşı çıkanlara Rize Valisi …, ‘Tepkiyi
anlamıyorum!’ yorumunu yaptı.
Edirne Valisi …, onarılan Yahudilerin sinagogu
için, İsrail’in Mescidi Aksa baskınını anımsatarak ‘O eşkıyalar Müslümanları
katlederken, biz burada onlara sinagog yapıyoruz. İçimdeki büyük kinle
konuşuyorum!’ dedi.
Ama ne oldu 17 yaşındaki … eski stanbul Valisi …’nin ‘marjinal,
örgüt üyesi’ sözlerine açtığı tazminat davasında, 10 bin lira kazandı… Tuz
değil, artık Sultan’ın devleti kokuyor …’
11. Haberde bahsi geçen Adana Valisi (başvuru konusu olayda
müşteki), gerçeği yansıtmayan haberin kişilik haklarına saldırı niteliğinde
olduğunu ileri sürerek internet içeriğine erişimin engellenmesi talebinde
bulunmuştur.
12. Sakarya 1. Sulh Ceza Hâkimliği 8/7/2015 tarihinde haberin “Devletin Valileri” alt başlığında bulunan
içeriğine erişimin engellenmesine karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili
kısmı şöyledir:
“Talebe
konu yayının içeriği incelendiğinde; Atatürk’ü anma törenlerinde bazı
vatandaşların hükümet aleyhine gösteri yaparken Adana Valisi …’nin istifasını istedikleri, bir vatandaşı parmağı ile
göstererek ‘seninle konuşacağım’ dediğini, ‘buyrun
konuşalım’ yanıtını alınca ‘Allah belanı versin diyen o gavatı
getirin bana’ diye hakaret ettiğinin belirtildiği böylece kamuoyunun bilgisinde
olan fakat güncelliğini yitirmiş bir haberin bu şekilde yazıya konu edilmesi
Vali olan talepte bulunanın devlet idaresinde ve toplumdaki yerinin küçük
düşürülmesine yol açacağı, dolayısıyla kişilik hakkını ihlal edici nitelikte
olduğu kanaatine varılmakla 5651 sayılı Kanunun 9. Maddesi uyarınca talebin
kabulü ile http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazısı/309933/Bellek_Kaymasi_.html
adresinde 30.06.2015 tarihinde ‘Bellek Kayması!’ başlığında ‘Devletin Valileri’
alt başlığı ile talepte bulunan …’ye ilişkin olarak yayımlanan kısma erişimin
engellenmesine dair aşağıdaki yazılı hüküm tesis edilmiştir.”
13. Sakarya 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararında muhatap olarak
gösterilen başvurucular Oğuz Güven ve Özgen Acar’ın anılan karara itirazı
Sakarya 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/7/2015 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
14. Ret kararı başvuruculara 19/8/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
15. Başvurucular 31/8/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk kuralları için bkz. Ali Kıdık, B.
No: 2014/5552, 26/10/2017, §§ 21-29.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 31/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
18. Başvurucular; erişimi engellenen haberin hakaret
içermediğini, şikâyet konusu olayın gerçek olduğunu, olaya ilişkin videonun
televizyon kanallarında yayımlandığını ve sayısız habere konu edildiğini iddia
etmişlerdir. Başvurucular, güncelliği kalmadığı gerekçesiyle erişimin
engellenmesine karar verilen habere konu olayın henüz iki yıl önce meydana
geldiğini ve kamusal görev üstlenen bir vali hakkında olduğunu ifade
etmişlerdir. Başvurucular, yayımlanmasında kamu yararı bulunan haberin
kamuoyundan tümüyle saklanması anlamına gelen erişimin engellenmesi kararını
vermek için toplumsal ihtiyaç baskısı bulunmadığını belirterek ifade ve basın
özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
19. Bakanlık görüşünde, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin (AİHM) ifade özgürlüğü ile bireyin şeref ve itibarının
korunmasını isteme hakkının dengelendiği bir dizi kararı zikredilmiş;
başvurucuların ifade özgürlüğü ile müştekinin şeref ve itibarının korunmasını
isteme hakkı arasında demokratik bir toplumun gerekleri dikkate alınarak adil
bir dengenin kurulması gerektiği ifade edilmiştir.
B. Değerlendirme
20. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. Maddesi
ve “Basın hürriyeti” kenar
başlıklı 28. Maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(26)
Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına
veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi
makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek
serbestliğini de kapsar…
Bu hürriyetlerin kullanılması,…
başkalarının şöhret veya haklarının,… korunması … amaçlarıyla sınırlanabilir…
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”
“(28) Basın hürdür, sansür edilemez…
Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini
sağlayacak tedbirleri alır.
Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın
26 ve 27 nci maddeleri
hükümleri uygulanır…”
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
a. Üçüncü Başvurucu
Yönünden
21. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini
öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak
iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara
sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni
göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
22. Somut olayda başvurucu Yeni Gün Haber Ajansının hukuk
sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda
bulunduğu anlaşılmaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun üçüncü başvurucu yönünden
diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Birinci ve İkinci
Başvurucu Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade
ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşe katılmamıştır.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
25. Ulusal ölçekte yayın yapan gazetenin internet sitesinde
yayımlanan habere erişimin engellenmesine karar verilmiştir. Söz konusu mahkeme
kararı ile başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerine yönelik bir müdahalede
bulunulmuştur.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
26. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. Maddesinde
belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. Maddesinin
ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. Maddesi şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, … yalnızca Anayasanın
ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla
sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, … demokratik toplum düzeninin … gereklerine ve
ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
27. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. Maddesinde öngörülen
ve somut başvuruya uygun düşen kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın
ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
28. Kanunilik ölçütüne ilişkin bir şikâyette bulunulmamıştır.
Mevcut başvurunun koşullarında 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet
Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen
Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 9. Maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı
sonucuna varılmıştır. .
ii. Meşru Amaç
29. Başvuruya konu habere erişimin engellenmesine ilişkin
kararın başkalarının şöhret veya haklarının
korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç
taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(1) Genel
İlkeler
30. Somut olaya uygulanan genel ilkelerin geniş anlatımı için
Anayasa Mahkemesinin Ali Kıdık
(§§ 41-67) kararına bakılabilir.
(2) 5651
Sayılı Kanun’un 9. Maddesine Dayanan Erişimin Engellenmesi Kararı Hakkında Bazı
Tespitler
31. Anayasa Mahkemesi, Ali Kıdık kararında 5651 sayılı Kanun ile getirilen içeriğin yayından
çıkarılması ve yayına erişimin engellenmesi kararlarına yönelik usulü ayrıntılı
bir şekilde incelemiştir (Ali Kıdık, §§ 55-63). Mahkemeye göre bu usul; kanun
koyucunun internet ortamında işlenen suçlarla mücadelenin daha etkin
yapılabilmesi, özel hayatın ve kişilik haklarının hızlı ve etkili bir şekilde
korunması ihtiyacı nedeniyle öngördüğü özel ve hızlı sonuç alınabilecek bir
koruma tedbiri kararıdır, dolayısıyla istisnai bir yoldur(Ali Kıdık, §
55).
32. Anayasa Mahkemesi başvuruya konu internet yayınına erişimin
engellenmesi tedbirinin alınmasını ancak bir görünüşte haklılık veya ilk
bakışta (prima
facia) haklılık varsa meşru kabul etmekte ve bu usulün ancak
internet yayınının kişilik haklarını apaçık bir şekilde ihlal ettiğinin daha
ilk bakışta anlaşıldığı durumlarda işletilebileceğini belirtmektedir. Anayasa
Mahkemesine göre bir kimsenin çıplak resimlerinin veya video görüntülerinin
yayımlanması gibi kişilik haklarının ihlal edildiğinin daha ileri bir inceleme
yapılmaya gerek olmaksızın ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde 5651 sayılı
Kanun’un 9. Maddesinde öngörülmüş olan istisnai usul işletilebilir (Ali Kıdık, §§
62, 63).
(3) Şeref
ve İtibara Yapılan Müdahalelerde Başvurulabilecek Diğer Hukuki Yollar
33. Anayasa Mahkemesi, Ali Kıdık kararında 5651 sayılı Kanun’un 9. Maddesine
göre ortada ilk bakışta ihlal bulunmayan hâllerde kişilik haklarının korunması
için genel hukuk ve ceza yollarına başvurulması gerektiği sonucuna ulaşmıştır (Ali Kıdık, §§
66, 67).
(4) Genel
İlkelerin Somut Olaya Uygulanması
34. Somut olayda erişimin engellenmesine karar verilen haber
30/6/2015 tarihinde gazetenin internet sitesinde yayımlanmıştır. Haber, merkezî
idarenin ildeki yürütme organının başı olan valilerin kişi hak ve
hürriyetlerine yaklaşımını konu almaktadır. Haberde; çeşitli illerin valileri
tarafından toplumsal olaylarda sergilenen tutum ve davranışlara yer verilmekte,
bu valilerin kişi hak ve özgürlüklerine yönelik yasaklayıcı ve baskıcı bir
tutum sergilediği iddia edilmekte, toplumsal olaylara yönelik yersiz
müdahalelerin yurt dışında da tepki çektiği belirtilmekte, müştekinin de
aralarında bulunduğu bazı valilerin devletin değil hükûmetin temsilcisi
sıfatıyla hareket ettiği ileri sürülmektedir. Müşteki ile ilgili olarak ayrıca
hükûmet aleyhinde gösteri yapan ve kendisinin de istifasını isteyen bir
vatandaşa müştekinin argo bir kelime kullanarak hakaret ettiği iddiasına yer
verilmektedir.
35. Söz konusu haber, olayların meydana geldiği tarihte ve hâlen
iktidarda bulunan partinin politikalarını eleştirel bir üslupla ele aldığı
bilinen ve ulusal ölçekte yayın yapan bir gazetenin internet sitesinde
yayımlanmıştır. Haberde devletin valilerinin hükûmet temsilcisi gibi hareket
ettikleri iddiası, çeşitli olaylarda valilerin sergiledikleri tutumlar örnek
verilerek ispatlanmaya çalışılmıştır. Başvurucuların bu iddialarına dayanak
olarak verdikleri örneklerden birini de müştekinin Atatürk’ü anma töreni
esnasında bir vatandaşa yönelttiği sözler oluşturmuştur.
36. Söz konusu haberin ilin en büyük mülki idare amiri olarak
kamusal görev üstlenen valilerin toplumsal olaylara yaklaşımı ile ilgili
olduğu, dolayısıyla kamu menfaatine ilişkin bulunduğu ve bilgilendirme
değerinin yüksek olduğu tartışmasızdır. Buradan çıkan sonuca göre haberde bir
ilin valisi olan müşteki ile ilgili bazı iddiaların yayımlanmasının kamusal
faydası yüksek bir tartışmaya katkı sunduğunda kuşku bulunmamaktadır.
37. Müşteki; haberin gerçeği yansıtmadığını, haber nedeniyle şeref
ve itibarının zedelendiğini ileri sürerek 5651 sayılı Kanun’un 9. Maddesine
göre internet içeriğine erişimin engellenmesi talebinde bulunmuştur. Sakarya 1.
Sulh Ceza Hâkimliğince müştekinin talebi kabul edilmiştir. Mahkeme kararının
gerekçesinde güncelliğini yitirmiş olan bir olayın habere konu edilmiş
olmasının valinin devlet idaresinde ve toplumdaki yerinin küçük düşürülmesine
yol açacağı belirtilmiştir.
38. Çelişmesiz bir dava sonucunda yayın içeriğine erişimin
engellenmesi kararı verebilmenin ancak hukuka aykırılığın ve kişilik haklarına
müdahalenin ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgin olduğu ve zararın süratle
giderilmesinin zaruri olduğu hâllerde mümkün olduğu hatırlanmalıdır (bkz. §
32). Buna karşın somut olayda ilk derece mahkemesi şeref ve itibara yapıldığı
ileri sürülen saldırının çelişmeli bir yargılama yapılmadan, gecikmeksizin ve
süratle bertaraf edilmesi ihtiyacını ortaya koyabilmiş değildir. Haber
içeriklerinin incelenmesinden de 5651 sayılı Kanun’un 9. Maddesine göre içeriğe
erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını gerektirecek ağırlıkta bir durum
bulunmadığı görülmektedir.
39. İnternet mecralarında yer alan fikir ve kanaat açıklamaları nedeniyle
bireylerin şeref ve itibar hakkına hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen
müdahalelerde mağdurun asıl gayesinin zararının telafi edilmesi olduğu nazara
alındığında -özellikle somut başvuruya konu benzer uyuşmazlıklar açısından-
koşullara göre diğer ceza veya hukuk yollarının daha yüksek başarı şansı
sunabilecek, kullanılabilir ve etkili başvuru yolları olduğu anlaşılmaktadır.
Dahası müşteki, açacağı çelişmeli bir hukuk davasında içeriğe erişimin
engellenmesi talebini ileri sürme imkânına da her zaman sahiptir (Ali Kıdık, §
86).
40. Sonuç olarak başvurunun bütün koşulları gözönünde
tutulduğunda 5651 sayılı Kanun’un 9. Maddesi uyarınca çelişmeli bir yargılama
olmaksızın süresiz olarak etki gösteren tedbir mahiyetinde internete erişimin
engellenmesi kararı verilmesi için gösterilen gerekçeler ilgili ve yeterli
kabul edilemez.
41. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. Maddesinde güvence
altına alınan ifade özgürlüğünün ve Anayasa’nın 28. Maddesinde güvence altına
alınan basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşe katılmamıştır.
3. 6216 Sayılı Kanun’un
50. Maddesi Yönünden
42. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. Maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
43. Anayasa Mahkemesinin
Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal
sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi
hususunda genel ilkeler belirlenmiştir.
44. Mehmet Doğan
kararında özetle uygun giderim yolunun belirlenebilmesi açısından öncelikle
ihlalin kaynağının belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Buna göre ihlalin
mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda 6216 sayılı Kanun’un 50. Maddesinin
(2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
79. Maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca kural olarak ihlali
ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın
bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmedilir (Mehmet Doğan, §§ 57, 58).
45. Mehmet Doğan
kararında Anayasa Mahkemesi, yeniden yargılama yapmakla görevli derece
mahkemelerinin yükümlülüklerine ve ihlalin sonuçlarını gidermek amacıyla derece
mahkemelerince yapılması gerekenlere ilişkin açıklamalarda bulunmuştur. Buna göre
Anayasa Mahkemesinin tespit edilen ihlalin giderilmesi amacıyla yeniden
yargılama yapılmasına hükmettiği hâllerde ilgili usul kanunlarında düzenlenen
yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak yargılamanın yenilenmesi
sebebinin varlığının kabulü ve önceki kararın kaldırılması hususunda derece
mahkemesinin herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Zira ihlal kararı
verilen hâllerde yargılamanın yenilenmesinin gerekliliği hususundaki takdir
derece mahkemelerine değil ihlalin varlığını tespit eden Anayasa Mahkemesine
bırakılmıştır. Derece mahkemesi, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında
belirttiği doğrultuda ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri
yapmakla yükümlüdür (Mehmet Doğan,
§ 59).
46. Bu bağlamda derece mahkemesinin öncelikle yapması gereken
şey, bir temel hak veya özgürlüğü ihlal ettiği veya idari makamlar tarafından
bir temel hak veya özgürlüğe yönelik olarak gerçekleştirilen ihlali
gideremediği tespit edilen önceki kararını kaldırmaktır. Derece mahkemesi,
kararın kaldırılmasından sonraki aşamada ise Anayasa Mahkemesi kararında tespit
edilen ihlalin sonuçlarını gidermek için gereken işlemleri yapmak durumundadır.
Bu çerçevede ihlal, yargılama sırasında gerçekleştirilen usule ilişkin bir
işlemden veya yerine getirilmeyen usule ilişkin bir eksiklikten kaynaklanıyorsa
söz konusu usul işleminin hak ihlalini giderecek şekilde yeniden (veya daha
önce hiç yapılmamışsa ilk defa) yapılması icap etmektedir. Buna karşılık
ihlalin idari işlem veya eylemin kendisinden ya da (derece mahkemesince yapılan
veya yapılmayan usul işlemlerinden değil de) derece mahkemesi kararının
sonucundan kaynaklandığının Anayasa Mahkemesi tarafından tespit edildiği
hâllerde derece mahkemesinin usule dair herhangi bir işlem yapmadan, doğrudan,
mümkün olduğunca dosya üzerinden önceki kararının aksi yönünde karar vererek
ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırması gerekir (Mehmet Doğan, § 60).
47. Başvurucular, ihlalin tespiti ile manevi tazminat talebinde
bulunmuşlardır.
48. Anayasa Mahkemesi başvurucular tarafından yayımlanan haberin
içeriğine erişimin engellenmesine karar verilmesinin demokratik toplum
düzeninin gereklerine uygun düşmediği ve bu nedenle başvurucuların ifade ve
basın özgürlüklerinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla somut
başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
49. Bu durumda ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır.
Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun’un 50. Maddesinin
(2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına
yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapılması gereken iş, öncelikle
ihlale yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal
sonucuna uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir
örneğinin başvurucular Oğuz Güven ve Özgen Acar’ın ifade ve basın
özgürlüklerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
50. Diğer taraftan somut olay bağlamında yeniden yargılama
yapılmasına karar verilmesi ihlale yol açan yargılama sürecine muhatap olan
başvurucuların bu sürede uğradıkları bütün zararları gidermemektedir. Üstelik
ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına
karar verilmekle birlikte başvurucuların muhatap oldukları yargısal süreç devam
etmektedir. Dolayısıyla eski hâle getirme
kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için
ifade özgürlüğünün ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle ve yeniden
yargılama suretiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında
başvurucular Oğuz Güven ve Özgen Acar’a müştereken net 4.000 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
51. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226.90
TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama
giderinin başvurucular Oğuz Güven ve Özgen Acar’a müştereken ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Başvurunun başvurucu Yeni Gün Haber Ajansı yönünden başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
2. İfade ve basın
özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvurucular Oğuz Güven ve Özgen
Acar yönünden KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA Serdar ÖZGÜLDÜR’ün
karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Anayasa’nın 26. Ve 28. Maddelerinde güvence altına alınan
ifade ve basın özgürlüğünün başvurucular Oğuz Güven ve Özgen Acar yönünden
İHLAL EDİLDİĞİNE Serdar ÖZGÜLDÜR’ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Sakarya 1. Sulh Ceza
Hâkimliğine (2015/1396 Değişik İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucular Oğuz Güven ve Özgen Acar’a MÜŞTEREKEN net 4.000
TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 1. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226.90
TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama
giderinin başvurucular Oğuz Güven ve Özgen Acar’a MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
2. Başvurucu Yeni Gün Haber Ajansı tarafından yapılan yargılama giderlerinin
başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
31/10/2018 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
Erişimin engellenmesi kararının salt çekişmesiz bir dava sonucu
verilmesinin yasa koyucunun takdir hakkına giren bir konu olduğu, şeref ve
itibara yönelik saldırıların ivedilikle bertaraf edilmesi ve korumasız
kalmaması amacıyla öngörülen bu sistemin tek başına ifade özgürlüğünü (ve/veya
basın özgürlüğünü) ihlâl ettiği varsayımının yarışan haklar arasından birine
daima öncelik tanınması gibi bir sonuca yol açacağı, “… diğer ceza veya hukuk
yollarının daha yüksek başarı şansı sunabilecek, kullanılabilir ve etkili
başvuru yolları olduğu…” ve bu nedenle erişimin engellenmesi talebinde
bulunanın bu yollara başvurabileceği şeklindeki çoğunluk görüşünün, erişimi
engellenen yönünden de geçerli olduğu ve öncelikle onun bu hukuki yollara
başvurması gerektiği, dolayısiyle bu yollara
gidilmeden yapılan bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerektiği kanaatine
ulaştığımdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.