logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Özgen Acar ve diğerleri [1.B.], B. No: 2015/15241, 31/10/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÖZGEN ACAR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/15241)

 

Karar Tarihi: 31/10/2018

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Serruh KALELİ

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör Yrd.

:

Derya ATAKUL

Başvurucular

:

1. Özgen ACAR

 

 

2. Oğuz GÜVEN

 

 

3. Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A. Ş.

Vekili

:

Av. Tora PEKİN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ulusal ölçekte yayın yapan bir gazetenin İnternet sitesinde yer alan bir habere erişimin engellenmesi kararı verilmesinin ifade ve basın özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 31/8/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamışlardır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucu Oğuz Güven, olayların meydana geldiği tarihte, ulusal ölçekte yayın yapan Cumhuriyet gazetesinin yayın yönetmeni; başvurucu Özgen Acar, içeriğine erişimin engellenmesi kararı verilen haberin yazarı olan gazetecidir. Başvurucu Yeni Gün Haber Ajansı da Cumhuriyet gazetesinin ve gazetenin internet sitesinin yayımcısıdır.

10. Bahse konu gazetenin internet sitesinde 30/6/2015 tarihinde başvurucu Özgen Acar tarafından kaleme alınan “Bellek Kayması!” başlıklı bir haber yayımlanmıştır. Haberin ilgili kısmı şöyledir:

“…

Devletin Valileri!

Bizim ‘Gezi Parkı’ olayının benzeri Nev York’ta 28 Haziran 1969’da ‘Christopher Park’ yakınındaki ‘Stonevall Inn (Taşduvar Hanı)’ adlı barda yaşandı. Polis, eşcinsellerin barını basınca, direniş başladı. Çevreden katılanlarla olay büyüdü, polis baskısını yitirdi. Sonrasında eşcinseller ABD’de örgütlenip “Christopher Parkta’ gösteriler düzenlediler.

Bu olay dünyada eşcinsellerin özgürlüklerinin başlangıcıydı. Türkiye’deki eşcinseller de öteki ülkelerde olduğu gibi, 28 Haziran’da İstanbul’da ‘gökkuşağı’ simgeleriyle ‘onur yürüyüşü’ yapar oldular.

Ne ilgisi varsa, valiliğin ‘ramazan’ gerekçesi ile bu yılki yürüyüş yasaklanıp TOMA’larla püskürtüldü. Bir Türk eşcinsel ile bu yıl evlenen ABD’nin İstanbul Başkonsolosu ve eşi ile İstanbul’daki bir stanbu diplomatı, korumaları olmaksızın yürüyüşe katıldılar.

Ünlü şarkıcı Lady Gaga ‘Kim bu liderler? Kutlama yapan masum insanlara saldırıyı bırakın. Bu insanlık dışıdır!’ sözleriyle, taa ABD’den tepki gösterdi.

İstanbul Valisi, her kimse, kalktı ‘Grup …’nın konserini yasakladı. Bereket İstanbul Bölge İdare Mahkemesi bu keyfi kararı iptal etti. Konser Bakırköy’de coşkuyla yapıldı.

Temmuz 1970’te ABD’deki ünlü Monterey Jazz Festivali’nde dinlediğim 68 kuşağının öncülerinden, ünlü şarkıcı Joan Baez de sahne aldı. Baez, ‘Müziğin yasaklanması bir acz, zavallılık belirtisi!’ dedi. Lady Gaga ve Baez’in tepkilerinin dünyada nasıl dalgalandığını düşünün!

Ne demişler? ‘Balık baştan kokar … ‘Valiler ve büyükelçiler ‘hükümetin’ değil, ‘devletin’ temsilcileridir! Günümüzde valiler Sultan’ın emir kulu oldular.

Afyonkarahisar Valisi …’nin, bir AKP adayının aracına ceza kesmek isteyen trafik polisine ‘… o. Ç.’ Dediği basına yansıdı.

Patlayan cephanelikte şehit olan 25 askerin cenaze törenine giden Genelkurmay Başkanı Orgeneral …’ye kilim, sucuk, lokum hediye etmesi alay konusu oldu.

Atatürk’ü anma töreninde bazı vatandaşlar hükümet aleyhinde gösteri yaparken, Adana Valisi …’nin de istifasını istediler. Bir vatandaşı parmağıyla işaret ederek ‘Seninle konuşacağım!’ diyen vali ‘Buyurun şimdi konuşalım’ yanıtını alınca ‘Aılah belanı versin, diyen o gavatı bana getirin!’ diye hakaret etmişti.

MHP Genel Başkan Yardımcısı …, Yozgat Valisi …’nin seçim öncesinde AKP adayları ile 600’e yakın köyü ziyaret ettiğini öne sürdü!

Şanlıurfa Valisi …, Akçakele sınır kapısındaki olaylar hakkında bilgi soran gazeteciler hakkında ‘Tehdit IŞİD değil, bu gazeteciler!’ diyerek, aralarında muhabirimiz … ile birlikte bazı meslektaşları gözaltına aldırdı.

Ağrı’da kent ormanının temel atılışında belediyenin ‘logosuna’ yer verilmeyişini eleştiren DBP’li Başkan …’ye Vali …, ‘Vücut kimyam bozuldu. Titriyorum şu anda … Gerek yok!’ dedi.

Karadeniz’de 8 ilin yaylalarını birleştiren karayolunun doğayı tahribine karşı çıkanlara Rize Valisi …, ‘Tepkiyi anlamıyorum!’ yorumunu yaptı.

Edirne Valisi …, onarılan Yahudilerin sinagogu için, İsrail’in Mescidi Aksa baskınını anımsatarak ‘O eşkıyalar Müslümanları katlederken, biz burada onlara sinagog yapıyoruz. İçimdeki büyük kinle konuşuyorum!’ dedi.

Ama ne oldu 17 yaşındaki … eski stanbul Valisi …’nin ‘marjinal, örgüt üyesi’ sözlerine açtığı tazminat davasında, 10 bin lira kazandı… Tuz değil, artık Sultan’ın devleti kokuyor …’

11. Haberde bahsi geçen Adana Valisi (başvuru konusu olayda müşteki), gerçeği yansıtmayan haberin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu ileri sürerek internet içeriğine erişimin engellenmesi talebinde bulunmuştur.

12. Sakarya 1. Sulh Ceza Hâkimliği 8/7/2015 tarihinde haberin “Devletin Valileri” alt başlığında bulunan içeriğine erişimin engellenmesine karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

Talebe konu yayının içeriği incelendiğinde; Atatürk’ü anma törenlerinde bazı vatandaşların hükümet aleyhine gösteri yaparken Adana Valisi …’nin istifasını istedikleri, bir vatandaşı parmağı ile göstererek ‘seninle konuşacağım’ dediğini, ‘buyrun konuşalım’ yanıtını alınca ‘Allah belanı versin diyen o gavatı getirin bana’ diye hakaret ettiğinin belirtildiği böylece kamuoyunun bilgisinde olan fakat güncelliğini yitirmiş bir haberin bu şekilde yazıya konu edilmesi Vali olan talepte bulunanın devlet idaresinde ve toplumdaki yerinin küçük düşürülmesine yol açacağı, dolayısıyla kişilik hakkını ihlal edici nitelikte olduğu kanaatine varılmakla 5651 sayılı Kanunun 9. Maddesi uyarınca talebin kabulü ile http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazısı/309933/Bellek_Kaymasi_.html adresinde 30.06.2015 tarihinde ‘Bellek Kayması!’ başlığında ‘Devletin Valileri’ alt başlığı ile talepte bulunan …’ye ilişkin olarak yayımlanan kısma erişimin engellenmesine dair aşağıdaki yazılı hüküm tesis edilmiştir.”

13. Sakarya 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararında muhatap olarak gösterilen başvurucular Oğuz Güven ve Özgen Acar’ın anılan karara itirazı Sakarya 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/7/2015 tarihli kararı ile reddedilmiştir.

14. Ret kararı başvuruculara 19/8/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucular 31/8/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

IV. İLGİLİ HUKUK

16. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk kuralları için bkz. Ali Kıdık, B. No: 2014/5552, 26/10/2017, §§ 21-29.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 31/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

18. Başvurucular; erişimi engellenen haberin hakaret içermediğini, şikâyet konusu olayın gerçek olduğunu, olaya ilişkin videonun televizyon kanallarında yayımlandığını ve sayısız habere konu edildiğini iddia etmişlerdir. Başvurucular, güncelliği kalmadığı gerekçesiyle erişimin engellenmesine karar verilen habere konu olayın henüz iki yıl önce meydana geldiğini ve kamusal görev üstlenen bir vali hakkında olduğunu ifade etmişlerdir. Başvurucular, yayımlanmasında kamu yararı bulunan haberin kamuoyundan tümüyle saklanması anlamına gelen erişimin engellenmesi kararını vermek için toplumsal ihtiyaç baskısı bulunmadığını belirterek ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

19. Bakanlık görüşünde, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) ifade özgürlüğü ile bireyin şeref ve itibarının korunmasını isteme hakkının dengelendiği bir dizi kararı zikredilmiş; başvurucuların ifade özgürlüğü ile müştekinin şeref ve itibarının korunmasını isteme hakkı arasında demokratik bir toplumun gerekleri dikkate alınarak adil bir dengenin kurulması gerektiği ifade edilmiştir.

B. Değerlendirme

20. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. Maddesi ve “Basın hürriyeti” kenar başlıklı 28. Maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

 “(26) Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar…

Bu hürriyetlerin kullanılması,… başkalarının şöhret veya haklarının,… korunması … amaçlarıyla sınırlanabilir…

Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”

“(28) Basın hürdür, sansür edilemez…

Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.

Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır…”

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Üçüncü Başvurucu Yönünden

21. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

22. Somut olayda başvurucu Yeni Gün Haber Ajansının hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.

23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun üçüncü başvurucu yönünden diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Birinci ve İkinci Başvurucu Yönünden

24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşe katılmamıştır.

2. Esas Yönünden

a. Müdahalenin Varlığı

25. Ulusal ölçekte yayın yapan gazetenin internet sitesinde yayımlanan habere erişimin engellenmesine karar verilmiştir. Söz konusu mahkeme kararı ile başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerine yönelik bir müdahalede bulunulmuştur.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

26. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. Maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. Maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. Maddesi şöyledir:

 Temel hak ve hürriyetler, … yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, … demokratik toplum düzeninin … gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

27. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. Maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.

i. Kanunilik

28. Kanunilik ölçütüne ilişkin bir şikâyette bulunulmamıştır. Mevcut başvurunun koşullarında 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 9. Maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır. .

ii. Meşru Amaç

29. Başvuruya konu habere erişimin engellenmesine ilişkin kararın başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır.

iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk

 (1) Genel İlkeler

30. Somut olaya uygulanan genel ilkelerin geniş anlatımı için Anayasa Mahkemesinin Ali Kıdık (§§ 41-67) kararına bakılabilir.

 (2) 5651 Sayılı Kanun’un 9. Maddesine Dayanan Erişimin Engellenmesi Kararı Hakkında Bazı Tespitler

31. Anayasa Mahkemesi, Ali Kıdık kararında 5651 sayılı Kanun ile getirilen içeriğin yayından çıkarılması ve yayına erişimin engellenmesi kararlarına yönelik usulü ayrıntılı bir şekilde incelemiştir (Ali Kıdık, §§ 55-63). Mahkemeye göre bu usul; kanun koyucunun internet ortamında işlenen suçlarla mücadelenin daha etkin yapılabilmesi, özel hayatın ve kişilik haklarının hızlı ve etkili bir şekilde korunması ihtiyacı nedeniyle öngördüğü özel ve hızlı sonuç alınabilecek bir koruma tedbiri kararıdır, dolayısıyla istisnai bir yoldur(Ali Kıdık, § 55).

32. Anayasa Mahkemesi başvuruya konu internet yayınına erişimin engellenmesi tedbirinin alınmasını ancak bir görünüşte haklılık veya ilk bakışta (prima facia) haklılık varsa meşru kabul etmekte ve bu usulün ancak internet yayınının kişilik haklarını apaçık bir şekilde ihlal ettiğinin daha ilk bakışta anlaşıldığı durumlarda işletilebileceğini belirtmektedir. Anayasa Mahkemesine göre bir kimsenin çıplak resimlerinin veya video görüntülerinin yayımlanması gibi kişilik haklarının ihlal edildiğinin daha ileri bir inceleme yapılmaya gerek olmaksızın ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde 5651 sayılı Kanun’un 9. Maddesinde öngörülmüş olan istisnai usul işletilebilir (Ali Kıdık, §§ 62, 63).

 (3) Şeref ve İtibara Yapılan Müdahalelerde Başvurulabilecek Diğer Hukuki Yollar

33. Anayasa Mahkemesi, Ali Kıdık kararında 5651 sayılı Kanun’un 9. Maddesine göre ortada ilk bakışta ihlal bulunmayan hâllerde kişilik haklarının korunması için genel hukuk ve ceza yollarına başvurulması gerektiği sonucuna ulaşmıştır (Ali Kıdık, §§ 66, 67).

 (4) Genel İlkelerin Somut Olaya Uygulanması

34. Somut olayda erişimin engellenmesine karar verilen haber 30/6/2015 tarihinde gazetenin internet sitesinde yayımlanmıştır. Haber, merkezî idarenin ildeki yürütme organının başı olan valilerin kişi hak ve hürriyetlerine yaklaşımını konu almaktadır. Haberde; çeşitli illerin valileri tarafından toplumsal olaylarda sergilenen tutum ve davranışlara yer verilmekte, bu valilerin kişi hak ve özgürlüklerine yönelik yasaklayıcı ve baskıcı bir tutum sergilediği iddia edilmekte, toplumsal olaylara yönelik yersiz müdahalelerin yurt dışında da tepki çektiği belirtilmekte, müştekinin de aralarında bulunduğu bazı valilerin devletin değil hükûmetin temsilcisi sıfatıyla hareket ettiği ileri sürülmektedir. Müşteki ile ilgili olarak ayrıca hükûmet aleyhinde gösteri yapan ve kendisinin de istifasını isteyen bir vatandaşa müştekinin argo bir kelime kullanarak hakaret ettiği iddiasına yer verilmektedir.

35. Söz konusu haber, olayların meydana geldiği tarihte ve hâlen iktidarda bulunan partinin politikalarını eleştirel bir üslupla ele aldığı bilinen ve ulusal ölçekte yayın yapan bir gazetenin internet sitesinde yayımlanmıştır. Haberde devletin valilerinin hükûmet temsilcisi gibi hareket ettikleri iddiası, çeşitli olaylarda valilerin sergiledikleri tutumlar örnek verilerek ispatlanmaya çalışılmıştır. Başvurucuların bu iddialarına dayanak olarak verdikleri örneklerden birini de müştekinin Atatürk’ü anma töreni esnasında bir vatandaşa yönelttiği sözler oluşturmuştur.

36. Söz konusu haberin ilin en büyük mülki idare amiri olarak kamusal görev üstlenen valilerin toplumsal olaylara yaklaşımı ile ilgili olduğu, dolayısıyla kamu menfaatine ilişkin bulunduğu ve bilgilendirme değerinin yüksek olduğu tartışmasızdır. Buradan çıkan sonuca göre haberde bir ilin valisi olan müşteki ile ilgili bazı iddiaların yayımlanmasının kamusal faydası yüksek bir tartışmaya katkı sunduğunda kuşku bulunmamaktadır.

37. Müşteki; haberin gerçeği yansıtmadığını, haber nedeniyle şeref ve itibarının zedelendiğini ileri sürerek 5651 sayılı Kanun’un 9. Maddesine göre internet içeriğine erişimin engellenmesi talebinde bulunmuştur. Sakarya 1. Sulh Ceza Hâkimliğince müştekinin talebi kabul edilmiştir. Mahkeme kararının gerekçesinde güncelliğini yitirmiş olan bir olayın habere konu edilmiş olmasının valinin devlet idaresinde ve toplumdaki yerinin küçük düşürülmesine yol açacağı belirtilmiştir.

38. Çelişmesiz bir dava sonucunda yayın içeriğine erişimin engellenmesi kararı verebilmenin ancak hukuka aykırılığın ve kişilik haklarına müdahalenin ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgin olduğu ve zararın süratle giderilmesinin zaruri olduğu hâllerde mümkün olduğu hatırlanmalıdır (bkz. § 32). Buna karşın somut olayda ilk derece mahkemesi şeref ve itibara yapıldığı ileri sürülen saldırının çelişmeli bir yargılama yapılmadan, gecikmeksizin ve süratle bertaraf edilmesi ihtiyacını ortaya koyabilmiş değildir. Haber içeriklerinin incelenmesinden de 5651 sayılı Kanun’un 9. Maddesine göre içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını gerektirecek ağırlıkta bir durum bulunmadığı görülmektedir.

39. İnternet mecralarında yer alan fikir ve kanaat açıklamaları nedeniyle bireylerin şeref ve itibar hakkına hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen müdahalelerde mağdurun asıl gayesinin zararının telafi edilmesi olduğu nazara alındığında -özellikle somut başvuruya konu benzer uyuşmazlıklar açısından- koşullara göre diğer ceza veya hukuk yollarının daha yüksek başarı şansı sunabilecek, kullanılabilir ve etkili başvuru yolları olduğu anlaşılmaktadır. Dahası müşteki, açacağı çelişmeli bir hukuk davasında içeriğe erişimin engellenmesi talebini ileri sürme imkânına da her zaman sahiptir (Ali Kıdık, § 86).

40. Sonuç olarak başvurunun bütün koşulları gözönünde tutulduğunda 5651 sayılı Kanun’un 9. Maddesi uyarınca çelişmeli bir yargılama olmaksızın süresiz olarak etki gösteren tedbir mahiyetinde internete erişimin engellenmesi kararı verilmesi için gösterilen gerekçeler ilgili ve yeterli kabul edilemez.

41. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. Maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ve Anayasa’nın 28. Maddesinde güvence altına alınan basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşe katılmamıştır.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

42. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. Maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

43. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda genel ilkeler belirlenmiştir.

44. Mehmet Doğan kararında özetle uygun giderim yolunun belirlenebilmesi açısından öncelikle ihlalin kaynağının belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Buna göre ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda 6216 sayılı Kanun’un 50. Maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 79. Maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca kural olarak ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmedilir (Mehmet Doğan, §§ 57, 58).

45. Mehmet Doğan kararında Anayasa Mahkemesi, yeniden yargılama yapmakla görevli derece mahkemelerinin yükümlülüklerine ve ihlalin sonuçlarını gidermek amacıyla derece mahkemelerince yapılması gerekenlere ilişkin açıklamalarda bulunmuştur. Buna göre Anayasa Mahkemesinin tespit edilen ihlalin giderilmesi amacıyla yeniden yargılama yapılmasına hükmettiği hâllerde ilgili usul kanunlarında düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak yargılamanın yenilenmesi sebebinin varlığının kabulü ve önceki kararın kaldırılması hususunda derece mahkemesinin herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Zira ihlal kararı verilen hâllerde yargılamanın yenilenmesinin gerekliliği hususundaki takdir derece mahkemelerine değil ihlalin varlığını tespit eden Anayasa Mahkemesine bırakılmıştır. Derece mahkemesi, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirttiği doğrultuda ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür (Mehmet Doğan, § 59).

46. Bu bağlamda derece mahkemesinin öncelikle yapması gereken şey, bir temel hak veya özgürlüğü ihlal ettiği veya idari makamlar tarafından bir temel hak veya özgürlüğe yönelik olarak gerçekleştirilen ihlali gideremediği tespit edilen önceki kararını kaldırmaktır. Derece mahkemesi, kararın kaldırılmasından sonraki aşamada ise Anayasa Mahkemesi kararında tespit edilen ihlalin sonuçlarını gidermek için gereken işlemleri yapmak durumundadır. Bu çerçevede ihlal, yargılama sırasında gerçekleştirilen usule ilişkin bir işlemden veya yerine getirilmeyen usule ilişkin bir eksiklikten kaynaklanıyorsa söz konusu usul işleminin hak ihlalini giderecek şekilde yeniden (veya daha önce hiç yapılmamışsa ilk defa) yapılması icap etmektedir. Buna karşılık ihlalin idari işlem veya eylemin kendisinden ya da (derece mahkemesince yapılan veya yapılmayan usul işlemlerinden değil de) derece mahkemesi kararının sonucundan kaynaklandığının Anayasa Mahkemesi tarafından tespit edildiği hâllerde derece mahkemesinin usule dair herhangi bir işlem yapmadan, doğrudan, mümkün olduğunca dosya üzerinden önceki kararının aksi yönünde karar vererek ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırması gerekir (Mehmet Doğan, § 60).

47. Başvurucular, ihlalin tespiti ile manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.

48. Anayasa Mahkemesi başvurucular tarafından yayımlanan haberin içeriğine erişimin engellenmesine karar verilmesinin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun düşmediği ve bu nedenle başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

49. Bu durumda ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun’un 50. Maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapılması gereken iş, öncelikle ihlale yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal sonucuna uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin başvurucular Oğuz Güven ve Özgen Acar’ın ifade ve basın özgürlüklerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

50. Diğer taraftan somut olay bağlamında yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi ihlale yol açan yargılama sürecine muhatap olan başvurucuların bu sürede uğradıkları bütün zararları gidermemektedir. Üstelik ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar verilmekle birlikte başvurucuların muhatap oldukları yargısal süreç devam etmektedir. Dolayısıyla eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için ifade özgürlüğünün ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle ve yeniden yargılama suretiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucular Oğuz Güven ve Özgen Acar’a müştereken net 4.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

51. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226.90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin başvurucular Oğuz Güven ve Özgen Acar’a müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Başvurunun başvurucu Yeni Gün Haber Ajansı yönünden başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

 2. İfade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvurucular Oğuz Güven ve Özgen Acar yönünden KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA Serdar ÖZGÜLDÜR’ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

B. Anayasa’nın 26. Ve 28. Maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüğünün başvurucular Oğuz Güven ve Özgen Acar yönünden İHLAL EDİLDİĞİNE Serdar ÖZGÜLDÜR’ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Sakarya 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (2015/1396 Değişik İş) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucular Oğuz Güven ve Özgen Acar’a MÜŞTEREKEN net 4.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 1. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226.90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin başvurucular Oğuz Güven ve Özgen Acar’a MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

2. Başvurucu Yeni Gün Haber Ajansı tarafından yapılan yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 31/10/2018 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞI OY GEREKÇESİ

Erişimin engellenmesi kararının salt çekişmesiz bir dava sonucu verilmesinin yasa koyucunun takdir hakkına giren bir konu olduğu, şeref ve itibara yönelik saldırıların ivedilikle bertaraf edilmesi ve korumasız kalmaması amacıyla öngörülen bu sistemin tek başına ifade özgürlüğünü (ve/veya basın özgürlüğünü) ihlâl ettiği varsayımının yarışan haklar arasından birine daima öncelik tanınması gibi bir sonuca yol açacağı, “… diğer ceza veya hukuk yollarının daha yüksek başarı şansı sunabilecek, kullanılabilir ve etkili başvuru yolları olduğu…” ve bu nedenle erişimin engellenmesi talebinde bulunanın bu yollara başvurabileceği şeklindeki çoğunluk görüşünün, erişimi engellenen yönünden de geçerli olduğu ve öncelikle onun bu hukuki yollara başvurması gerektiği, dolayısiyle bu yollara gidilmeden yapılan bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaştığımdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.

 

 

 

 

Üye

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Özgen Acar ve diğerleri [1.B.], B. No: 2015/15241, 31/10/2018, § …)
   
Başvuru Adı ÖZGEN ACAR VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2015/15241
Başvuru Tarihi 31/8/2015
Karar Tarihi 31/10/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ulusal ölçekte yayın yapan bir gazetenin İnternet sitesinde yer alan bir habere erişimin engellenmesi kararı verilmesinin ifade ve basın özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü İnternete erişimin engellenmesi - genel (5651 S.K. 9) İhlal Manevi tazminat, Yeniden yargılama
Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5651 İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun 9
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi