TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KUBİLAY CEM BARAN FIRAT BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/15260)
|
|
Karar Tarihi: 26/12/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Volkan
ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Kubilay Cem
Baran FIRAT
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, sağlık mazereti dikkate alınmadan temyiz isteminin
süre aşımı yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 10/9/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesinden
2009-2010 akademik yılı bahar döneminde mezun olmasının ardından lisans
diplomasına denklik verilmesi istemiyle Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına (YÖK)
başvurmuştur.
7. YÖK Yürütme Kurulu 15/8/2012 tarihli işlemiyle talebin hukuk
alanında yapılacak seviye tespit sınavının sonucuna göre değerlendirilmesi
yönünde karar almıştır.
8. Başvurucu, söz konusu işlemin iptali istemiyle Ankara 4.
İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmış ve Mahkeme 14/3/2013 tarihli kararı ile
işlemi iptal etmiştir.
9. YÖK tarafından kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay
Sekizinci Dairesi 14/11/2013 tarihli kararıyla iptal hükmünü bozmuştur.
10. Bozma kararına uyan Mahkeme 12/2/2014 tarihli kararıyla
davayı reddetmiştir. Ret gerekçesinde özetle denklik başvurusu incelemelerinde
mevzuat gereği yurt dışında geçirilen sürenin de dikkate alınıyor olması ve
başvurucunun yurt dışında kaldığı sürenin lisans eğitimi için yeterli olup
olmadığı hususunda tereddüt bulunması nedeniyle denklik talebinin seviye tespit
sınavının sonucuna göre değerlendirilmesine yönelik işlemde hukuka aykırılık
bulunmadığı belirtilmiştir.
11. Ret kararı başvurucuya 2/5/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucunun vekili tarafından 3/6/2014 tarihinde ret
kararına yönelik olarak temyiz isteminde bulunulmuştur.
13. Başvurucu vekili temyiz sürecinde dosya içeriğine 2/6/2014
tarihi itibarıyla diş tedavisi gördüğüne ve iki gün istirahatinin uygun
olduğuna yönelik özel sağlık kurumundan alınmış bir rapor sunmuştur.
14. Danıştay Sekizinci Dairesi 15/9/2014 tarihli kararıyla
temyiz istemini süre aşımı yönünden reddetmiştir. Ret gerekçesinde öncelikle
6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 30. maddesi
uyarınca temyiz isteminin ilk derece mahkemesi kararının tebliğini izleyen
günden itibaren otuz gün içinde yapılması gerektiği hatırlatılmıştır. Başvurucu
vekilinin 2/5/2014 tarihinde tebellüğ ettiği ret kararına karşı en geç 2/6/2014
tarihinde temyiz başvurusunda bulunması gerekirken bu süreyi aşarak 3/6/2014
tarihinde temyiz başvurusunda bulunduğu ve bu nedenle istemin süre aşımına
uğradığı ifade edilmiştir.
15. Karar oyçokluğu ile alınmıştır. Azınlıkta kalan üyenin karşıoy gerekçesinde sağlık durumuna ilişkin mazeretin
dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.
16. Temyiz isteminin süre aşımı yönünden reddine yönelik karara
karşı karar düzeltme isteminde bulunulmuş ve istem Danıştay Sekizinci
Dairesinin 29/6/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
17. Başvurucu 12/8/2015 tarihinde nihai kararı tebellüğ
etmesinin ardından 10/9/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
18. 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesinin ikinci fıkrasının karar
tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan hâli şöyledir:
" Özel kanunlarında ayrı süre
gösterilemeyen hallerde, Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi
mahkemelerinin nihai kararlarına karşı tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştayda temyiz yoluna başvurulabilir. "
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 26/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu; parkinson teşhisi
konulan ve diş tedavisi gören vekilinin istirahat raporu aldığını, ancak bu
istirahat raporu dikkate alınmaksızın temyiz isteminin süre aşımı yönünden reddedildiğini,
bu nedenle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
B. Değerlendirme
21. Anayasa’nın "Hak
arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
"Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
23.Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı
mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına
sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur.
Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "...adil
yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede,
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan
adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim
hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd.
Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017,§ 34).
Mahkemeye erişim hakkı sadece ilk derece mahkemesine dava açma hakkını değil
eğer iç hukukta itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma
imkânı tanınmış ise üst mahkemelere başvurma hakkını da içerir (Ali Atlı, B. No: 2013/500, 20/3/2014, §
49).
24. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan
mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve
uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına
gelir. Dava açmak isteyen kişinin mahkemeye erişim hakkının özüne zarar verecek
seviyeye ulaşmadığı müddetçe dava açma koşullarına sınırlamalar getirilebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.,
B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 36).
25. Dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça dava açma
ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, hukuki
belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve tek başına bu durum mahkemeye erişim
hakkına aykırılık oluşturmaz (Remzi Durmaz,
B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27). Bu nedenle mahkemelerin usul kurallarını
uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar getirecek ölçüde katı şekilcilikten
kaçınmaları gerektiği gibi kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan
kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten de kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).
26. Somut olayda başvurucu 2/5/2014 tarihinde tebellüğ ettiği
ret hükmüne yönelik olarak temyize ilişkin yasal sürenin sona erdiği tarihin
(2/6/2014) ertesi günü 3/6/2014 tarihinde temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Başvurucu bu gecikmenin vekilinin sağlık sorunlarından kaynaklandığını ve
2/6/2014 tarihi itibarıyla vekilinin diş tedavisi gördüğünü, bu tedavi
nedeniyle de iki gün istirahat raporu aldığını belirtmiştir. Danıştay Sekizinci
Dairesinin bilgisi dâhilinde bulunduğu anlaşılan bu durum anılan Daire
tarafından kanun yoluna başvurulmasını engelleyecek bir mazeret olarak kabul
edilmemiş ve temyiz istemi süre aşımı yönünden oyçokluğuyla (bkz. §§ 14, 15)
reddedilmiştir.
27. Temyiz yoluna başvuru süresinin son günü alınan ve mazeret
olarak sunulan 2/6/2014 tarihli iki günü kapsayan rapora göre istirahatli
olunması gereken 3/6/2014 tarihinde temyiz başvurusunda bulunulduğu dikkate
alındığında raporda belirtilen rahatsızlığın kanun yoluna başvurmaya engel
nitelikte bir rahatsızlık olmadığı değerlendirmesinin temelsiz olduğu
söylenemez. Başvurucu ve vekilinin kararın tebliğ tarihinden itibaren kanun
yoluna başvuru için yeterli süre ve imkâna sahip oldukları, kanun yoluna
başvuru için düzenlenen süre koşulunun gözetilen meşru amaç ile korunmak
istenen hak açısından orantılı olduğu ve sunulan mazeretin kanun yoluna
başvurmaya engel teşkil etmediği görüldüğünden mahkemeye erişim hakkına yönelik
bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir..
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
26/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.