TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
G. B. VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2015/15273)
|
|
Karar Tarihi: 17/7/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Şermin
BİRTANE
|
Başvurucular
|
:
|
1. G.B.
|
|
|
2. A.I.
|
|
|
3. M.Z.
|
|
|
4. H.Z.
|
Vekili
|
:
|
Av.
Abdulhalim YILMAZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, birinci başvurucunun (G.B.) çocukları olan diğer
başvurucuların (A.I., M.Z. ve H.Z.) Türkiye’ye alınmamaları nedeniyle aile
hayatına saygı hakkı; havaalanında bekletilmeleri nedeniyle kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkı veinsan haysiyetiyle bağdaşmayan
muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 10/9/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurucu, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
(İçtüzük) 73. maddesi uyarınca Türkiye’ye giriş yasağına ilişkin işlemin
yürütmesinin tedbiren durdurulmasına karar
verilmesini talep etmiştir.
4. Komisyonca tedbir talebinin Bölüm tarafından karara
bağlanması gerekli görüldüğünden İçtüzük'ün 73.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm tarafından 17/9/2015 tarihinde birinci başvurucunun
çocukları olan diğer başvurucuların Türkiye’ye alınmamaları durumunda manevi
bütünlüklerine yönelik ciddi bir tehlikenin ortaya çıkacağı anlaşıldığından,
başvurucular hakkındaki Türkiye’ye giriş yasağına ilişkin işlemin
uygulanmamasına karar verilmiştir.
6. Bölüm tarafından 15/3/2016 tarihinde diğer başvurucuların
annesi olan birinci başvurucu G.B.nin 17/12/2015
tarihinde Türkiye’den kendi rızası ile çıkış yaptığının bildirildiği,
dolayısıyla tedbir kararını gerektiren koşullarda meydana gelen değişiklik
nedeniyle devamında yarar görülmeyen tedbir kararının kaldırılmasına karar
verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunulmayacağını bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
A. Başvurucular Hakkında
Türkiye’ye Giriş Yasağı Konulmasına İlişkin Süreç
9. Başvurucular, Rusya Federasyonu Dağıstan Özerk Cumhuriyeti
vatandaşlarıdır.
10. Birinci başvurucu 1986 doğumlu olup bireysel başvuru
tarihinde Türkiye’de bulunmaktadır. Diğer başvurucular ise birinci başvurucunun
2008, 2012 ve 2013 yıllarında doğmuş çocukları olup bireysel başvuru tarihinde
Rusya’da babaannelerinin yanında yaşamaktadırlar. Bireysel başvuru formunda
çocukların babasının 2014 yılında Suriye'deki iç savaşta hayatını kaybettiği
belirtilmiştir.
11. Başvurucular 17/10/2014 tarihinde İstanbul Sabiha Gökçen
Havalimanı sınır kapısından Türkiye’ye giriş yapmışlardır.
12. Başvurucular 18/10/2014 tarihinde saat 12.55’te Kilis'ten
Suriye’ye yasal olmayan yollardan çıkış yapmak isterken Elbeyli Dağ Hudut
Karakolunda görevli askerler tarafından yakalanmışlardır.
13. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (GİGM) tarafından çatışma
bölgesine seyahat edecekleri değerlendirilerek başvurucuların tamamı hakkında
27/10/2014 tarihinde “Türkiye’ye Giriş
Yasağı” konulmuştur.
14. Başvurucular hakkında idari gözetim kararı alınmış,
başvurucular bir müddetGeri Gönderme Merkezinde
(GGM/Merkez) kalmışlardır. Gaziantep 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 5/2/2015 tarihli
kararıyla idari gözetim kararı kaldırılarak başvurucular serbest bırakılmıştır.
Başvurucuların idari gözetim altında tutulma işlemine karşı şikâyetleri Anayasa
Mahkemesinin 24/5/2018 tarihli ve 2014/19481 sayılı bireysel başvuru kararında
incelenmiştir.
15. Çocuk başvurucular 19/2/2015 tarihinde babaannelerinin
refakatinde Rusya’ya gitmişler ve 23/2/2015 tarihinde haklarında bulunan
Türkiye’ye giriş yasağının kaldırılması için vekilleri aracılığıyla talepte
bulunmuşlardır.
16. Bu talebin 27/2/2015 tarihli işlemle reddi üzerine
başvurucular Ankara 1. İdare Mahkemesinde iptal davası açmışlardır.
17. Çocuk başvurucular 4/7/2015 tarihinde babaannelerinin
refakatinde Türkiye’ye gelmişler ancak Türkiye’ye giriş yasağı nedeniyle dört
gün havaalanında bekledikten sonra 8/7/2015 tarihinde geri dönmüşlerdir.
18. Ankara 1. İdare Mahkemesince 9/7/2015 tarihinde geçici
süreli olarak Türkiye’ye giriş yasağı hakkında yürütmenin durdurulmasına karar
verilmiştir.
19. Ankara 1. İdare Mahkemesinin Türkiye’ye giriş yasağı
hakkında yürütmeyi durdurma kararı vermesi üzerine çocuk başvurucular 9/8/2015
tarihinde halalarının refakatinde Türkiye’ye gelmişler ancak bir kez daha
havaalanında bekletilerek 12/8/2015 tarihinde ülkelerine geri
gönderilmişlerdir.
20. Başvurucular, 12/8/2015 tarihli ülkeye kabul edilmeme
işlemine karşı 9/9/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
21. Ankara 1. İdare Mahkemesinin 3/12/2015 tarihli kararıyla
dava reddedilmiştir. Karar gerekçesinde jeopolitik konumu gereği Türkiye'yi
çatışma bölgelerine geçiş yapmak için kullanan yabancıların ülkeye giriş
yapmalarını, ülkede terör faaliyetlerinde bulunmalarını önlemek amacıyla tesis
edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.
22. Başvurucular karara karşı temyiz yoluna müracaat
etmişlerdir. Dosya hâlen Danıştayda derdesttir.
23. Birinci başvurucu G.B. 17/12/2015 tarihinde kendi rızasıyla
Türkiye’den ayrılarak Azerbaycan'a gitmiştir.
B. Uluslararası Koruma (İltica) Başvurusuna
İlişkin Süreç
24. Birinci başvurucu G.B. Türkiye’den Uluslararası Koruma Talebinde bulunmuş
ancak talebi reddedilmiştir. Birinci başvurucunun anılan kararın iptali için
Ankara 1. İdare Mahkemesinde açtığı dava 9/9/2015 tarihli kararla uluslararası
koruma başvurusunun kabulüne olanak sağlayacak şartların mevcut olmadığı
gerekçesiyle reddedilmiştir. Birinci başvurucu temyiz yoluna müracaat etmiş
olup temyiz incelemesi hâlen devam etmektedir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
25. 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanunu ile aynı
tarihli ve 5683 sayılı mülga Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri
Hakkında Kanun'un ilgili maddeleri T.T. (B.
No: 2013/8810, 18/2/2016, §§ 22-25) kararında; 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun ilgili maddeleri B.T. ([GK],
B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§ 19-21) kararında açıklanmıştır.
B. Uluslararası Hukuk
26. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddeleri,
tutulma koşullarından dolayı kötü muamele yasağı, etkili başvuru ile kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
uygulaması B.T. kararında (B.T.,
§§ 23-38) açıklanmıştır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
27. Mahkemenin 17/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
28. Başvurucular, bireysel başvuru harç ve masraflarını
karşılama imkânlarının bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde
bulunmuşlardır.
29. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini
ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan ve yabancı olan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. İnsan Haysiyetiyle Bağdaşmayan
Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
30. Başvurucular, yürütmeyi durdurma kararının uygulanmayarak 9
ila 12 Ağustos 2015 tarihleri arasında üç gün süreyle İstanbul Sabiha Gökçen
Havaalanında kabul edilemez yolcu salonunda kötü şartlarda bekletildiklerini
belirterek Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan insan
haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ve bununla bağlantılı olarak etkili
başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
31. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini
öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak
iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara
sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni
göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
32. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında somut başvuruda
olduğu gibi insan haysiyetiyle bağdaşmayan
koşullarda tutulma şikâyetleri bakımından öncelikleidari
yargıda tam yargı davası yolunun tüketilmesi gerektiği belirtilmiştir (B.T. §§ 45-58; A.S., B. No: 2014/1368, 19/12/2017, § 24; U.U., B. No: 2014/2114,19/12/2017, § 26).
33. Anayasa Mahkemesi bu kararlarında idari yargıda açılacak tam
yargı davasında idare mahkemesinin tutulma koşullarının ilgili ulusal ve
uluslararası hukuka uygun olup olmadığını denetleme ve bu çerçevede tutulma
koşullarının hukuka aykırı olduğunu tespit etmesi hâlinde -zararın ve bu
zararla tutulma koşulları arasında illiyet bağının da bulunması kaydıyla-
tazminata hükmetme yetkisini haiz olduğu hususunda tereddüt bulunmadığını
vurgulamıştır (B.T., § 55).
34. Başvuruya konu olayda bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir
husus bulunmamaktadır. Somut olayda başvurucuların idari yargıda tam yargı
davası yolunu tüketmeksizin bireysel başvuruda bulundukları anlaşılmaktadır.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
36.Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle eldeki
başvuru yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari davanın süresine
ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması zorunluluğu hasıl olmuştur (U.U., § 29).
37. Öncelikle vurgulanmalıdır ki idari yargı yerlerinde açılacak
davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari davaların süresinde
açılıp açılmadığını değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir. Öte
yandan inceleme konusu başvuruda olduğu gibi B.T.
kararındaki içtihat değişikliğinin Resmî Gazete'de
yayımlandığı 16/2/2018 tarihinden önce tam yargı davası yolu tüketilmeden
doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılan müracaatların başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunmasını müteakiben açılacak
davalarda dava açma süresinin derece mahkemelerince bu kişilerin mahkemeye erişim
hakkının ihlaline neden olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiğine de
işaret edilmelidir (B.T., § 59; U.U., § 30).
38. İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı yönünden
başvuru yollarının tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik kararı
verildiğinden anılan yasakla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde
düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiası bu aşamada
incelenmemiştir (B.T., § 60; U.U., § 31).
C. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
39. Başvurucular 9 ila 12 Ağustos 2015 tarihleri arasında üç gün
süreyle İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanında bekletilmeleri nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
40. Anayasa Mahkemesinin B.T.
kararında, hiçbir idari işlem ve eyleme dayanmadan hukuka aykırı
biçimde tutulan yabancılar yönünden tam yargı davasının etkili hukuk
mekanizması olduğu belirtilmiştir. Anılan kararda 2577 sayılı Kanun'un 2.
maddesinin idari işlem veya eylem türleri yönünden herhangi bir ayrım
yapılmadığından idari fonksiyona giren her türlü işlem veya eylem sebebiyle
oluşan zararın tazmininin bu kurala dayanılarak idari yargıda açılacak tam
yargı davasıyla istenebilmesi için yeterli bir yasal zemin oluşturduğu
vurgulanmıştır (B.T., §§ 52, 54,
74).
41. Bu durumda 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesi dikkate
alındığında somut olayda başvurucuların öne sürdükleri maddi ve manevi
zararların karşılanması bakımından başarı şansı sunma, yeterli giderim sağlama
kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen tam yargı davası yolu tüketilmeden yapılan başvurunun
incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır (U.U., § 37).
42. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
43. Başvurucuların bu karardan sonra idari yargıda açacakları
dava süresi hususunda kötü muamele yasağının incelendiği kısımda yapılan
açıklamaların (bkz. § 36) burada da geçerli olduğu ifade edilmelidir.
D. Aile Hayatına Saygı
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
44. Başvurucular bireysel başvuru formunda 12/8/2015 tarihli
ülkeye kabul edilmeme işlemine karşı şikâyetlerini ifade etmişlerdir. Bireysel
başvuru formunda, bireysel başvuru tarihinde2, 3 ve 7 yaşlarında olan çocukların
yürütmeyi durdurma kararına rağmen Türkiye’ye girişine izin verilmediği ve
bireysel başvuru tarihinde Türkiye'de bulunan anneleriyle (birinci başvurucu)
bir araya gelemedikleri, çocukların babalarının hayatta olmadığı ve yaklaşık
altı aydır annelerinden ayrı olmaları nedeniyle psikolojik ve ruhsal olarak ızdırap çektikleri belirtilmiş ve bu nedenle aile hayatına
saygı hakkının ihlal edildiği ileri sürülmüştür.
2. Değerlendirme
45. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki
nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi
takdir eder (Tahir Canan, B. No:
2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların ülkeye giriş yasağına ilişkin
işlemle ilgili açılan davanın esasına ilişkin yargısal süreç hâlen devam
etmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi ilk derece mahkemesi önünde derdest
olan, başvurucuların ülkeye giriş yasağına ilişkin işlem yönünden bu aşamada
bir değerlendirme yapmayacaktır. Anayasa Mahkemesi bu başvuruda idare
mahkemesinin başvurucuların ülkeye girişlerinin yasaklanmasına ilişkin işlemin
yürütmesini durdurmasına karar vermesine rağmen kamu makamlarınca bu kararın
uygulanmamasıyla sınırlı bir inceleme yapacaktır.
46. Somut olayda birinci başvurucu G.B. 17/12/2015 tarihinde
Türkiye’den kendi rızası ile ayrılarak Azerbaycan'a gitmiştir. Bu nedenle
başvurucu anne ile çocuklarının Türkiye'de bir araya gelmelerinin fiilen imkânı
kalmamıştır. Bununla birlikte birinci başvurucunun Türkiye'de bulunduğu sırada
çocuk başvurucuların Türkiye'ye girişlerine izin verilmemesinin aile hayatı
üzerindeki etkilerinin incelenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla başvurucuların
aile bütünlüğünün bozulduğu iddiasının birinci başvurucunun Türkiye'de
bulunduğu zaman dilimiyle sınırlı olarak aile hayatına saygı hakkı kapsamında
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
47. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincillik
niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için
öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet
Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
48. Somut olayda birinci başvurucu ve çocuk başvurucular
Türkiye'de birlikte bulunmakta iken çocuk başvurucuların 19/2/2015 tarihinde
babaannelerinin refakatinde Rusya’ya gitmişlerdir. Başvurucuların haklarında
bulunan Türkiye’ye giriş yasağının iptali için açtıkları davada İdare
Mahkemesince 9/7/2015 tarihinde geçici süreli olarak Türkiye’ye giriş yasağı
hakkında yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. Çocuk başvurucuların
yürütmeyi durdurma kararı üzerine 9/8/2015 tarihinde Türkiye’ye geldikleri
ancak girişlerine izin verilmeyerek 12/8/2015 tarihinde ülkelerine geri
gönderildikleri görülmektedir.
49. Olayda çocukların yaşlarının küçük olması (2, 3 ve 7
yaşlarındadırlar.) ve annelerinin bakımına ihtiyaç duymaları gözönünde bulundurularak ülkeye giriş yasağı hakkındayürütmeyi durdurma kararıverilmiş
olmasına karşın bu kararın uygulanmayarak çocuk başvurucuların Türkiye'ye
girişlerine izin verilmediği anlaşılmaktadır.
50. Bireysel başvuruda ihlal sonucuna varılsa bile başvurucuların
Türkiye'den ayrılmış olmaları nedeniyle bu sonucun başvurucuların mevcut
kişisel durumuna bir etkisinin olması mümkün görünmemektedir. Zira bu durumda
bireysel başvuru kapsamında verilecek muhtemel bir ihlal kararı ancak
başvurucular lehine tazminata hükmedilmesi sonucunu doğurabilecektir. Bu
durumda başvurucuların yürütmenin durdurulması kararının uygulanmaması
nedeniyle tazminat elde edebilecekleri ve bireysel başvurudan önce
tüketebilecekleri bir başvuruyu yolunun bulunup bulunmadığı önem taşımaktadır.
51. Başvurucuların yürütmeyi durdurma kararının uygulanmayarak
ülkeye girişlerine izin verilmemesi suretiyle aile bütünlüklerinin bozulduğu
yönündeki iddialarının 2577 sayılı Kanun'un 28. maddesi kapsamında açılacak
tazminat davasında incelenmesi mümkündür. Anılan madde hükmünde Danıştay, bölge
idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis
edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hâllerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili
idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği açık olarak
düzenlenmiştir. Buna göre 2577 sayılı Kanun'un 28. maddesinde belirtilen dava
yolunun başvurucuların durumuna uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk
yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun
incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
52. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
53. Başvurucuların bu karardan sonra idari yargıda açacakları
dava süresi hususunda kötü muamele yasağının incelendiği kısımda yapılan
açıklamaların (bkz. § 36) burada da geçerli olduğu ifade edilmelidir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle,
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kamuya açık belgelerde başvurucuların kimliklerinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
C. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyete neden olacağından başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 17/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.