logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(G.B. ve diğerleri (2) [1.B.], B. No: 2015/15273, 17/7/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

G. B. VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2015/15273)

 

Karar Tarihi: 17/7/2018

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Şermin BİRTANE

Başvurucular

:

1. G.B.

 

 

2. A.I.

 

 

3. M.Z.

 

 

4. H.Z.

Vekili

:

Av. Abdulhalim YILMAZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, birinci başvurucunun (G.B.) çocukları olan diğer başvurucuların (A.I., M.Z. ve H.Z.) Türkiye’ye alınmamaları nedeniyle aile hayatına saygı hakkı; havaalanında bekletilmeleri nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı veinsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 10/9/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvurucu, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) 73. maddesi uyarınca Türkiye’ye giriş yasağına ilişkin işlemin yürütmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

4. Komisyonca tedbir talebinin Bölüm tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden İçtüzük'ün 73. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm tarafından 17/9/2015 tarihinde birinci başvurucunun çocukları olan diğer başvurucuların Türkiye’ye alınmamaları durumunda manevi bütünlüklerine yönelik ciddi bir tehlikenin ortaya çıkacağı anlaşıldığından, başvurucular hakkındaki Türkiye’ye giriş yasağına ilişkin işlemin uygulanmamasına karar verilmiştir.

6. Bölüm tarafından 15/3/2016 tarihinde diğer başvurucuların annesi olan birinci başvurucu G.B.nin 17/12/2015 tarihinde Türkiye’den kendi rızası ile çıkış yaptığının bildirildiği, dolayısıyla tedbir kararını gerektiren koşullarda meydana gelen değişiklik nedeniyle devamında yarar görülmeyen tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunulmayacağını bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

A. Başvurucular Hakkında Türkiye’ye Giriş Yasağı Konulmasına İlişkin Süreç

9. Başvurucular, Rusya Federasyonu Dağıstan Özerk Cumhuriyeti vatandaşlarıdır.

10. Birinci başvurucu 1986 doğumlu olup bireysel başvuru tarihinde Türkiye’de bulunmaktadır. Diğer başvurucular ise birinci başvurucunun 2008, 2012 ve 2013 yıllarında doğmuş çocukları olup bireysel başvuru tarihinde Rusya’da babaannelerinin yanında yaşamaktadırlar. Bireysel başvuru formunda çocukların babasının 2014 yılında Suriye'deki iç savaşta hayatını kaybettiği belirtilmiştir.

11. Başvurucular 17/10/2014 tarihinde İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı sınır kapısından Türkiye’ye giriş yapmışlardır.

12. Başvurucular 18/10/2014 tarihinde saat 12.55’te Kilis'ten Suriye’ye yasal olmayan yollardan çıkış yapmak isterken Elbeyli Dağ Hudut Karakolunda görevli askerler tarafından yakalanmışlardır.

13. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (GİGM) tarafından çatışma bölgesine seyahat edecekleri değerlendirilerek başvurucuların tamamı hakkında 27/10/2014 tarihinde “Türkiye’ye Giriş Yasağı” konulmuştur.

14. Başvurucular hakkında idari gözetim kararı alınmış, başvurucular bir müddetGeri Gönderme Merkezinde (GGM/Merkez) kalmışlardır. Gaziantep 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 5/2/2015 tarihli kararıyla idari gözetim kararı kaldırılarak başvurucular serbest bırakılmıştır. Başvurucuların idari gözetim altında tutulma işlemine karşı şikâyetleri Anayasa Mahkemesinin 24/5/2018 tarihli ve 2014/19481 sayılı bireysel başvuru kararında incelenmiştir.

15. Çocuk başvurucular 19/2/2015 tarihinde babaannelerinin refakatinde Rusya’ya gitmişler ve 23/2/2015 tarihinde haklarında bulunan Türkiye’ye giriş yasağının kaldırılması için vekilleri aracılığıyla talepte bulunmuşlardır.

16. Bu talebin 27/2/2015 tarihli işlemle reddi üzerine başvurucular Ankara 1. İdare Mahkemesinde iptal davası açmışlardır.

17. Çocuk başvurucular 4/7/2015 tarihinde babaannelerinin refakatinde Türkiye’ye gelmişler ancak Türkiye’ye giriş yasağı nedeniyle dört gün havaalanında bekledikten sonra 8/7/2015 tarihinde geri dönmüşlerdir.

18. Ankara 1. İdare Mahkemesince 9/7/2015 tarihinde geçici süreli olarak Türkiye’ye giriş yasağı hakkında yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.

19. Ankara 1. İdare Mahkemesinin Türkiye’ye giriş yasağı hakkında yürütmeyi durdurma kararı vermesi üzerine çocuk başvurucular 9/8/2015 tarihinde halalarının refakatinde Türkiye’ye gelmişler ancak bir kez daha havaalanında bekletilerek 12/8/2015 tarihinde ülkelerine geri gönderilmişlerdir.

20. Başvurucular, 12/8/2015 tarihli ülkeye kabul edilmeme işlemine karşı 9/9/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

21. Ankara 1. İdare Mahkemesinin 3/12/2015 tarihli kararıyla dava reddedilmiştir. Karar gerekçesinde jeopolitik konumu gereği Türkiye'yi çatışma bölgelerine geçiş yapmak için kullanan yabancıların ülkeye giriş yapmalarını, ülkede terör faaliyetlerinde bulunmalarını önlemek amacıyla tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.

22. Başvurucular karara karşı temyiz yoluna müracaat etmişlerdir. Dosya hâlen Danıştayda derdesttir.

23. Birinci başvurucu G.B. 17/12/2015 tarihinde kendi rızasıyla Türkiye’den ayrılarak Azerbaycan'a gitmiştir.

B. Uluslararası Koruma (İltica) Başvurusuna İlişkin Süreç

24. Birinci başvurucu G.B. Türkiye’den Uluslararası Koruma Talebinde bulunmuş ancak talebi reddedilmiştir. Birinci başvurucunun anılan kararın iptali için Ankara 1. İdare Mahkemesinde açtığı dava 9/9/2015 tarihli kararla uluslararası koruma başvurusunun kabulüne olanak sağlayacak şartların mevcut olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Birinci başvurucu temyiz yoluna müracaat etmiş olup temyiz incelemesi hâlen devam etmektedir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

25. 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanunu ile aynı tarihli ve 5683 sayılı mülga Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun'un ilgili maddeleri T.T. (B. No: 2013/8810, 18/2/2016, §§ 22-25) kararında; 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ilgili maddeleri B.T. ([GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§ 19-21) kararında açıklanmıştır.

B. Uluslararası Hukuk

26. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddeleri, tutulma koşullarından dolayı kötü muamele yasağı, etkili başvuru ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin uygulaması B.T. kararında (B.T., §§ 23-38) açıklanmıştır.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

27. Mahkemenin 17/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

28. Başvurucular, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılama imkânlarının bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuşlardır.

29. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan ve yabancı olan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. İnsan Haysiyetiyle Bağdaşmayan Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

30. Başvurucular, yürütmeyi durdurma kararının uygulanmayarak 9 ila 12 Ağustos 2015 tarihleri arasında üç gün süreyle İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanında kabul edilemez yolcu salonunda kötü şartlarda bekletildiklerini belirterek Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ve bununla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

31. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

32. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında somut başvuruda olduğu gibi insan haysiyetiyle bağdaşmayan koşullarda tutulma şikâyetleri bakımından öncelikleidari yargıda tam yargı davası yolunun tüketilmesi gerektiği belirtilmiştir (B.T. §§ 45-58; A.S., B. No: 2014/1368, 19/12/2017, § 24; U.U., B. No: 2014/2114,19/12/2017, § 26).

33. Anayasa Mahkemesi bu kararlarında idari yargıda açılacak tam yargı davasında idare mahkemesinin tutulma koşullarının ilgili ulusal ve uluslararası hukuka uygun olup olmadığını denetleme ve bu çerçevede tutulma koşullarının hukuka aykırı olduğunu tespit etmesi hâlinde -zararın ve bu zararla tutulma koşulları arasında illiyet bağının da bulunması kaydıyla- tazminata hükmetme yetkisini haiz olduğu hususunda tereddüt bulunmadığını vurgulamıştır (B.T., § 55).

34. Başvuruya konu olayda bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır. Somut olayda başvurucuların idari yargıda tam yargı davası yolunu tüketmeksizin bireysel başvuruda bulundukları anlaşılmaktadır.

35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

36.Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle eldeki başvuru yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari davanın süresine ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması zorunluluğu hasıl olmuştur (U.U., § 29).

37. Öncelikle vurgulanmalıdır ki idari yargı yerlerinde açılacak davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari davaların süresinde açılıp açılmadığını değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir. Öte yandan inceleme konusu başvuruda olduğu gibi B.T. kararındaki içtihat değişikliğinin Resmî Gazete'de yayımlandığı 16/2/2018 tarihinden önce tam yargı davası yolu tüketilmeden doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılan müracaatların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunmasını müteakiben açılacak davalarda dava açma süresinin derece mahkemelerince bu kişilerin mahkemeye erişim hakkının ihlaline neden olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiğine de işaret edilmelidir (B.T., § 59; U.U., § 30).

38. İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı yönünden başvuru yollarının tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik kararı verildiğinden anılan yasakla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiası bu aşamada incelenmemiştir (B.T., § 60; U.U., § 31).

C. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

39. Başvurucular 9 ila 12 Ağustos 2015 tarihleri arasında üç gün süreyle İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanında bekletilmeleri nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

40. Anayasa Mahkemesinin B.T. kararında, hiçbir idari işlem ve eyleme dayanmadan hukuka aykırı biçimde tutulan yabancılar yönünden tam yargı davasının etkili hukuk mekanizması olduğu belirtilmiştir. Anılan kararda 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinin idari işlem veya eylem türleri yönünden herhangi bir ayrım yapılmadığından idari fonksiyona giren her türlü işlem veya eylem sebebiyle oluşan zararın tazmininin bu kurala dayanılarak idari yargıda açılacak tam yargı davasıyla istenebilmesi için yeterli bir yasal zemin oluşturduğu vurgulanmıştır (B.T., §§ 52, 54, 74).

41. Bu durumda 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesi dikkate alındığında somut olayda başvurucuların öne sürdükleri maddi ve manevi zararların karşılanması bakımından başarı şansı sunma, yeterli giderim sağlama kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen tam yargı davası yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır (U.U., § 37).

42. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

43. Başvurucuların bu karardan sonra idari yargıda açacakları dava süresi hususunda kötü muamele yasağının incelendiği kısımda yapılan açıklamaların (bkz. § 36) burada da geçerli olduğu ifade edilmelidir.

D. Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucuların İddiaları

44. Başvurucular bireysel başvuru formunda 12/8/2015 tarihli ülkeye kabul edilmeme işlemine karşı şikâyetlerini ifade etmişlerdir. Bireysel başvuru formunda, bireysel başvuru tarihinde2, 3 ve 7 yaşlarında olan çocukların yürütmeyi durdurma kararına rağmen Türkiye’ye girişine izin verilmediği ve bireysel başvuru tarihinde Türkiye'de bulunan anneleriyle (birinci başvurucu) bir araya gelemedikleri, çocukların babalarının hayatta olmadığı ve yaklaşık altı aydır annelerinden ayrı olmaları nedeniyle psikolojik ve ruhsal olarak ızdırap çektikleri belirtilmiş ve bu nedenle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği ileri sürülmüştür.

2. Değerlendirme

45. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların ülkeye giriş yasağına ilişkin işlemle ilgili açılan davanın esasına ilişkin yargısal süreç hâlen devam etmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi ilk derece mahkemesi önünde derdest olan, başvurucuların ülkeye giriş yasağına ilişkin işlem yönünden bu aşamada bir değerlendirme yapmayacaktır. Anayasa Mahkemesi bu başvuruda idare mahkemesinin başvurucuların ülkeye girişlerinin yasaklanmasına ilişkin işlemin yürütmesini durdurmasına karar vermesine rağmen kamu makamlarınca bu kararın uygulanmamasıyla sınırlı bir inceleme yapacaktır.

46. Somut olayda birinci başvurucu G.B. 17/12/2015 tarihinde Türkiye’den kendi rızası ile ayrılarak Azerbaycan'a gitmiştir. Bu nedenle başvurucu anne ile çocuklarının Türkiye'de bir araya gelmelerinin fiilen imkânı kalmamıştır. Bununla birlikte birinci başvurucunun Türkiye'de bulunduğu sırada çocuk başvurucuların Türkiye'ye girişlerine izin verilmemesinin aile hayatı üzerindeki etkilerinin incelenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla başvurucuların aile bütünlüğünün bozulduğu iddiasının birinci başvurucunun Türkiye'de bulunduğu zaman dilimiyle sınırlı olarak aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

47. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).

48. Somut olayda birinci başvurucu ve çocuk başvurucular Türkiye'de birlikte bulunmakta iken çocuk başvurucuların 19/2/2015 tarihinde babaannelerinin refakatinde Rusya’ya gitmişlerdir. Başvurucuların haklarında bulunan Türkiye’ye giriş yasağının iptali için açtıkları davada İdare Mahkemesince 9/7/2015 tarihinde geçici süreli olarak Türkiye’ye giriş yasağı hakkında yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. Çocuk başvurucuların yürütmeyi durdurma kararı üzerine 9/8/2015 tarihinde Türkiye’ye geldikleri ancak girişlerine izin verilmeyerek 12/8/2015 tarihinde ülkelerine geri gönderildikleri görülmektedir.

49. Olayda çocukların yaşlarının küçük olması (2, 3 ve 7 yaşlarındadırlar.) ve annelerinin bakımına ihtiyaç duymaları gözönünde bulundurularak ülkeye giriş yasağı hakkındayürütmeyi durdurma kararıverilmiş olmasına karşın bu kararın uygulanmayarak çocuk başvurucuların Türkiye'ye girişlerine izin verilmediği anlaşılmaktadır.

50. Bireysel başvuruda ihlal sonucuna varılsa bile başvurucuların Türkiye'den ayrılmış olmaları nedeniyle bu sonucun başvurucuların mevcut kişisel durumuna bir etkisinin olması mümkün görünmemektedir. Zira bu durumda bireysel başvuru kapsamında verilecek muhtemel bir ihlal kararı ancak başvurucular lehine tazminata hükmedilmesi sonucunu doğurabilecektir. Bu durumda başvurucuların yürütmenin durdurulması kararının uygulanmaması nedeniyle tazminat elde edebilecekleri ve bireysel başvurudan önce tüketebilecekleri bir başvuruyu yolunun bulunup bulunmadığı önem taşımaktadır.

51. Başvurucuların yürütmeyi durdurma kararının uygulanmayarak ülkeye girişlerine izin verilmemesi suretiyle aile bütünlüklerinin bozulduğu yönündeki iddialarının 2577 sayılı Kanun'un 28. maddesi kapsamında açılacak tazminat davasında incelenmesi mümkündür. Anılan madde hükmünde Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hâllerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği açık olarak düzenlenmiştir. Buna göre 2577 sayılı Kanun'un 28. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucuların durumuna uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.

52. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

53. Başvurucuların bu karardan sonra idari yargıda açacakları dava süresi hususunda kötü muamele yasağının incelendiği kısımda yapılan açıklamaların (bkz. § 36) burada da geçerli olduğu ifade edilmelidir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle,

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kamuya açık belgelerde başvurucuların kimliklerinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

C. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyete neden olacağından başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 17/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(G.B. ve diğerleri (2) [1.B.], B. No: 2015/15273, 17/7/2018, § …)
   
Başvuru Adı G.B. VE DİĞERLERİ (2)
Başvuru No 2015/15273
Başvuru Tarihi 10/9/2015
Karar Tarihi 17/7/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, birinci başvurucunun (G.B.) çocukları olan diğer başvurucuların (A.I.,M.Z. ve H.Z.) Türkiye'ye alınmamaları nedeniyle aile hayatına saygı hakkı; havaalanında bekletilmeleri nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ve insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı İdari gözetim Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Çocuk (velayet, kişisel ilişki, Lahey Sözleşmesi, koruma kararları) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Kötü muamele yasağı Diğer kötü muamele iddiaları Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5682 Pasaport Kanunu 4
8
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 142
141
91
2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu 2
6458 Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 59
58
57
54
53
52
9
3
5683 Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun 23
17
Yönetmelik 30/11/1994 Türkiye'ye İltica Eden veya Başka Bir Ülkeye İltica Etmek Üzere Türkiye'den İkamet İzni Talep Eden Münferit Yabancılar ile Topluca Sığınma Amacıyla Sınırlarımıza Gelen Yabancılara ve Olabilecek Nüfus Hareketlerine Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik 6
1/6/2005 Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği 4
11
25
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi