logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Er-Kom Komünikasyon Tanıtım ve Reklam Hizmetleri A.Ş. [1.B.], B. No: 2015/15389, 21/3/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ER-KOM KOMÜNİKASYON TANITIM VE REKLAM HİZMETLERİ A.Ş. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/15389)

 

Karar Tarihi: 21/3/2019

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Serruh KALELİ

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

Raportör

:

M. Emin ŞAHİNER

Başvurucu

:

Er-Kom Komünikasyon Tanıtım ve Reklam Hizmetleri A.Ş.

Vekili

:

Av. Rukiye Leyla SÜREN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, belediye tarafından ilan asma tahsis ücreti tahsil edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 31/8/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu Şirket, elektrik direklerindeki reklam panolarının kiraya verilmesi işiyle iştigal etmektedir.

9. İstanbul Büyükşehir Belediyesince (Belediye) 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 31. maddesi ile yürürlükten kaldırılan ve 2004 yılına kadar yürürlükte bulunan 27/6/1984 tarihli ve 3030 sayılı mülga Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un 6. ve 18. maddelerinde düzenlenen hükümlere dayanarak elektrik direklerindeki reklam panolarının kiraya verilmesi işi dolayısıyla başvurucu Şirketten 1996-2002 yılları arası için Belediyece ilan asma tahsis ücreti tahsil edilmiştir.

10. Başvurucu Şirket; idarenin sahibi olmadığı ve hizmet vermediği alanlar için ihale yapmadan ücret aldığını, elektrik direklerindeki panolardan sadece ilan reklam vergisi alabileceğinden bahisle mezkûr tahsilat işleminin hukuka aykırı olduğunu iddia etmiş ve 25/10/2007 tarihinde yapılan tahsilatların iadesi yönünden idare nezdinde düzeltme başvurusunun reddi üzerine yine Belediye nezdinde şikâyette bulunmuştur. İdare ise anılan başvuruyu 5/11/2007 tarihli işlemi ile reddetmiştir.

11. Başvurucu Şirket 26/12/2007 tarihinde İstanbul 8. Vergi Mahkemesinde (Mahkeme), anılan ret işleminin iptali ile yapılan tahsilatların ödeme tarihlerinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmesi talebiyle dava açmıştır.

12. Mahkeme 30/4/2009 tarihinde anılan davanın reddine karar vermiştir:

i. Mahkeme uyuşmazlık konusu ücreti vergi benzeri mali yüküm olarak nitelendirmiştir. Mahkeme, olay tarihinde yürürlükte bulunan 3030 sayılı mülga Kanun'un 6. ve 18. maddelerinde yer alan hükümlerden 6. maddede sayılan yerlere konulacak ilan ve reklamlara ait ilan asma tahsis bakım ücretlerinin büyükşehir belediyesine ödeneceği hususuna dikkat çekmiştir.

ii. Mahkemeye göre ilgili yerlerdeki mahalli hizmetleri büyükşehir belediyeleri kanun gereği yerine getirdiklerinden dolayı ilan asma tahsis bakım ücreti alınabilmesi için başvurucunun Belediyeden herhangi bir hizmet talebinde bulunması gerekmemektedir. Bu itibarla ilan ve reklamın bu yerlerde yapılıp yapılmadığı önemli olduğundan başvurucunun Belediyeden hizmet talebinde bulunup bulunmamasının olaya etkisi yoktur.

iii. Öte yandan başvurucu Şirketçe her ne kadar 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun düzeltme şikâyet müessesesi kapsamında 1996-2002 yılları arasında ödenecek olan ilan asma tahsis ücretlerinin yasal faizi ile birlikte iadesi istenmiş ise de 1996-2001 yılları arasında tahsil edilen ücretler için 213 sayılı Kanun'un 114. maddesinde öngörülen beş yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 25/10/2007 tarihinde başvuruda bulunulduğu anlaşıldığından bu yıllar için tahsil edilen ilan asma tahsis ücretlerinin düzeltme şikâyeti kapsamında düzeltilemeyeceği sonucuna varılmıştır.

iv. Mahkeme, 2002 yılına ilişkin olarak tahsil edilen ilan asma tahsis ücretlerinin ise ilgili mevzuat hükümleri uyarınca büyükşehir dâhilindeki meydan, bulvar, cadde ve ana yollarda bulunan elektrik direklerine asılacak ilan ve reklamlara ilişkin tahsis ücreti alma yetkisinin başvurucu Şirketin iddialarının aksine belediyeye ait olduğunu vurgulamıştır. Mahkeme, kanun gereği idarenin ilgili alandan herhangi bir hizmet talebi olmadan vergi ve ücret tahakkuk ettirebileceği gerçeğinden hareketle 1996-2002 yıllarına ilişkin tahsil edilen ilan asma tahsis ücretlerinde ve tahsil edilen ücretlerin iadesi yönündeki başvurunun reddi işleminde kanuna aykırılık görmemiştir.

13. Başvurucu Şirket tarafından temyiz edilen bu karar, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin (Daire) 18/9/2012 tarihli kararıyla onanmıştır. Başvurucu Şirketin karar düzeltme talebi de aynı Dairenin 24/6/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

14. Bu karar başvurucu Şirket vekiline 31/8/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucu Şirket 31/8/2015 tarihinde bireysel başvurularda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

1. Mevzuat Hükümleri

16. 3030 sayılı mülga Kanun'un 6. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Büyükşehir belediyelerine ait görevler:

....

c) Büyükşehir dahilindeki meydan, bulvar, cadde ve anayolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımını sağlamak ve kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek,

..."

17. 3030 sayılı mülga Kanun'un 18. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Büyükşehir belediyesinin gelirleri şunlardır:

...

 (e) 6 ncı maddenin (A) fıkrasının (c) bendinde belirtilen alanlardaki ilan asma yerleri, elektrik direkleri, büfeler ile tercihli yollardaki bariyerlere konulacak her türlü ilan ve reklamların vergileri ile asma, tahsis ve bakım ücretleri,

..."

18. 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 97. maddesi şöyledir:

"Belediyeler bu Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet (...) (2) için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkilidir. Belediye'ye tekel olarak verilmiş işler kendi özel hükümlerine tabidir."

2. Anayasa Mahkemesi Kararı

19. 2464 sayılı Kanun'un 4/12/1985 tarihli ve 3239 sayılı Kanun'un 125. maddesiyle değiştirilen 97. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinin iptali istemine ilişkin Anayasa Mahkemesince verilen 26/1/2011 tarihli ve E.2009/42, K.2011/26 sayılı kararın ilgili kısımları şöyledir:

"Anayasa'nın 73. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiş ve diğer fıkralarında da bu yükümlülüğün ilkeleri gösterilmiştir. Maddenin üçüncü fıkrasında, 'Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.' denilerek verginin kanuniliği ilkesi benimsenmiştir. Verginin kanuniliği ilkesi, takdire dayalı keyfî uygulamaları önleyecek sınırlamaların yasada yer almasını gerektirmekte ve vergi yükümlülüğüne ilişkin düzenlemelerin konulması, değiştirilmesi veya kaldırılmasının yasa ile yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Buna göre vergide, yükümlü, matrah, oran, tarh, tahakkuk, tahsil, uygulanacak yaptırımlar ve zamanaşımı gibi konuların yasayla düzenlenmesi zorunludur.

İtiraz konu kuralla, belediye meclislerine verilen, 'ücret' adı altında vergi, resim, harç veya benzeri mali yüküm tarifesi belirleme yetkisi değil, ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri hizmetlerin karşılığı olarak ücret tarifesi belirleme yetkisidir. Belediyelere tekel olarak verilmemiş, kişilerin isteği üzerine sunulan hizmetler için bir tarifeye dayalı olarak istenilen 'ücret'in vergi, resim, harç ve benzeri mali yüküm olarak nitelendirilmesi mümkün değildir."

3. Danıştay İçtihadı

20. Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 18/9/2012 tarihli ve E.2009/724, K.2012/4640 sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:

"... Davacı şirket adına 2005 yılına ilişkin olarak tarh edilen ilan asma tahsis ücretinin kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

23.7.2004 tarihinde 3030 sayılı Yasa'yı yürürlükten kaldırarak yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde; Büyükşehir Belediyesinin yetki alanındaki meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımı sağlamak,kentsel tasarım projelerine uygun olarak bu yerlere cephesi bulunan yapılarailişkinyükümlülüklerkoymak,ilanvereklamasılacakyerlerivebunların şekil ve ebadını belirlemek, meydan, bulvar, cadde, yol ve sokak ad ve numaraları ile bunlar üzerindeki binalara numara verilmesi işlerini gerçekleştirmek görev ve sorumluluğunun büyükşehir belediyelerine ait olduğu, aynı Yasanın 23. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde de; 7'nci maddenin birinci fıkrasının (g) bendinde belirtilen alanlar ile bu alanlara cephesi bulunan binalar üzerindeki her türlü ilan ve reklamların vergileri ile asma tahsis ve bakım ücretlerinin büyükşehir belediyelerinin gelirleri arasında olduğu hükme bağlanmıştır.

2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 97. maddesinde ise; belediyelerin bu Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkili oldukları belirtilmiştir.

5216 sayılı Yasanın amacı 1. maddesinde, büyükşehir belediyesi yönetiminin hukuki statüsünü düzenlenmek, hizmetlerin planlı, programlı, etkin, verimli ve uyum içinde yürütülmesini sağlamak olarak belirtilmiş, Yasada belediyelerin gelirlerine ilişkin yeni bir düzenlemeye yer verilmemiş, büyükşehir belediyeleri ile ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görev, yetki ve sorumlulukları sayılarak ve mahali hizmetlerin gerçekleştirilebilmesi için genel bütçe vergi gelirleri ile belediye gelirlerinin ne şekilde taksim edileceği belirtilerek büyükşehir belediyeleri ile ilçe ve ilk kademe belediyeleri arasında ortaya çıkabilecek görev, yetki ve gelir uyuşmazlıklarının önlenmesi amaçlanmıştır.

Yasaya göre Büyükşehir Belediyesinin yetki alanındaki meydan, bulvar, cadde ve anayollar ile bu alanlara cephesi bulunan binalar üzerindeki her türlü ilan ve reklamların hem vergilerini, hem de asma tahsis ve bakım ücretlerini Büyükşehir Belediyeleri almaya yetkilidir.

Bunun dışında ana arterde olsa bile yol kenarındaki binaların ana caddeye cephesi olmayan yüzlerine, özel mülke konu bahçe, arsa veya araziye dikilen direklere ya da panolara konulan reklamların vergileri ise ilçe veya ilk kademe belediyelerince alınacaktır.

Bu durumda asma tahsis ve bakım ücreti istenebilmesi için ilgilinin isteğine bağlı olarak ilan ve reklam konulan yerin ana arterde veya belediyenin özel mülkü olması nedeniyle belediyece tahsis edilmesi veya ilan ve reklamın asma ve bakım hizmetinin belediyece yapılması gerekmektedir.

Ancak büyükşehir belediyesinin yetki alanındaki meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımı sağlamak kanun gereği büyükşehir belediyelerinin görevi olduğundan bu yerlere, bu yerlerde bulunan panolara, ağaçlara, belediyeye ait otobüs duraklarına, çöp kutularına, büfelere veya bu yerlerdeki direklere asılacak ilan ve reklamlardan tahsis bakım ücreti alınabilmesi için ilgilinin belediyeden herhangi bir hizmet talebinde bulunması gerekmemektedir.

..."

21. Dairenin 15/12/2011 tarihli ve E.2008/4915, K.2011/8669 sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:

"...Büyükşehir Belediyeleri Yasa'da belirtilen alanlardaki ilan ve reklamlardan asma tahsis ve bakım ücreti almaya yetkili ise de 5216 sayılı Yasa belediye gelirlerini de düzenleyen gelir yasası niteliğinde olmadığından ve yasada ücretin ne şekilde, hangi şartlarda alınacağına dair bir düzenleme bulunmadığından, asma tahsis ve bakım ücretinin 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 97. maddesi uyarınca hizmet karşılığı olarak belediye meclislerince düzenlenecek tarifeleregöre alınması mümkündür.

Bu durumda asma tahsis ve bakım ücreti istenebilmesi için ilgilinin isteğine bağlı olarak ilan ve reklam konulan yerin ana arterde veya belediyenin özel mülkü olması nedeniyle belediyece tahsis edilmesi veya ilan ve reklamın asma ve bakım hizmetinin belediyece yapılması gerekmektedir.

Ancak büyükşehir belediyesinin yetki alanındaki meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımı sağlamak kanun gereği büyükşehir belediyelerinin görevi olduğundan bu yerlere, bu yerlerde bulunan panolara, ağaçlara, belediyeye ait otobüs duraklarına, çöp kutularına, büfelere veya bu yerlere dikilen direklere asılacak ilan ve reklamlardan tahsis bakım ücreti alınabilmesi için ilgilinin belediyeden herhangi bir hizmet talebinde bulunması gerekmemektedir.

..."

22. Dairenin 11/12/1996 tarihli ve E.1996/2451, K.1996/4245 sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:

"...3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 6.maddesinin (A) fıkrasının (c) bendinde; büyükşehir dahilindeki meydan, bulvar, cadde ve anayolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımını sağlamak ve kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmenin büyükşehir belediyelerinin görevleri arasında sayıldığı, 18. maddesinin (e) fıkrasındada;6. maddenin(A) fıkrasının (c) bendinde belirtilen alanlardaki ilan asma yerleri, elektrik direkleri, büfeler ile tercihli yollardaki bariyerlere konulacak her türlü ilan ve reklamların vergileri ile asma, tahsis ve bakım ücretlerinin büyükşehir belediyelerinin gelirleri arasında olduğu hüküm altına alınmıştır.

Sözkonusu madde hükmünden, maddede sayılan bu yerlere konulacak ilan ve reklamlara ilan asma tahsis bakım ücretlerinin büyükşehir belediyesine ödeneceği anlaşılmaktadır. Bu yerlerdeki mahalli hizmetleri büyükşehir belediyeleri kanun gereği yerine getirdiklerinden ilan asma tahsis ücreti alınabilmesi için ilgilinin belediyeden herhangi bir hizmet talebinde bulunması gerekmemektedir. İlan ve reklamın bu yerlerde yapılıp yapılmadığı önemli olduğundan ilgilinin belediyeden hizmet talebinde bulunup bulunmamasının olaya etkisi yoktur.

Dosyanın incelenmesinden, İstanbul Büyükşehir Belediyesi hudutları içinde muhtelif yerlerde market, kebapçı, kuruyemişçi ve elektrik direklerinde asılı panolar bulunduğunun saptandığı anlaşılmıştır.

Uyuşmazlıkta ilan panolarının asılı bulunduğu elektrik direkleri, meydan ve cadde üstünde bulunduğundan ve bu yerler 3030 sayılı Kanunun 18/e maddesinde sayılan yerlerden olduğundan, bu kısım için tarh edilen ilan asma tahsis ve bakım ücretinde kanuna aykırılık bulunmamaktadır.

..."

23. Dairenin 16/9/1997 tarihli ve E.1996/6361, K.1997/2527 sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:

"... 3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 6.maddesinin (A)fıkrasının (c) bendinde; Büyükşehir dahilindeki meydan, bulvar, cadde ve anayolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımını sağlamak ve kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmenin büyükşehir belediyelerinin görevleri arasında sayıldığı, 18. maddesinin (e) fıkrasında da; 6.maddenin (A) fıkrasının (c) bendinde belirtilen alanlardaki ilan asma yerleri elektrik direkleri, büfeler ile tercihli yollardaki bariyerlere konulacak her türlü ilan ve reklamların vergileri ile asma ,tahsis ve bakım ücretlerinin büyükşehir belediyelerinin gelirleri arasında olduğu hüküm altına alınmıştır.

Sözkonusu madde hükmünden, maddede sayılan bu yerlere konulacak ilan ve reklamlara ait ilan ve reklam vergisi ile ilan asma tahsis bakım ücretlerinin büyükşehir belediyesine ödeneceği anlaşılmaktadır. Bu yerlerdeki mahalli hizmetleri büyükşehir belediyeleri kanun gereği yerine getirdiklerinden ilan asma tahsis bakım ücreti alınabilmesi için ilgilinin belediyeden herhangi bir hizmet talebinde bulunması gerekmemektedir. İlan ve reklamın bu yerlerde yapılıp yapılmadığı önemli olduğundan ilgilinin belediyeden hizmet talebinde bulunup bulunmamasının olaya etkisi yoktur.

..."

24. Dairenin 31/10/2001 tarihli ve E.2000/2194, K.2001/3950 sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:

"...3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 6. maddesinin (A) fıkrasının (c) bendinde; Büyükşehir dahilindeki meydan, bulvar, cadde ve anayolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımını sağlamak ve kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmenin büyükşehir belediyelerinin görevleri arasında sayıldığı, 18.maddesinin (e) fıkrasında da; 6. maddenin (A) fıkrasının (c) bendinde belirtilen alanlardaki ilan asma yerleri, elektrik direkleri, büfeler ile tercihli yollardaki bariyerlere konulacak her türlü ilan ve reklamların vergileri ile asma, tahsis ve bakım ücretlerinin büyükşehir belediyelerinin gelirleri arasında olduğu hüküm altına alınmıştır.

Sözkonusu madde hükmünden, maddede sayılan bu yerlere konulacak ilan ve reklamlara ait ilan ve reklam vergisi ile ilan asma tahsis ve bakım ücretlerinin büyükşehir belediyesine ödeneceği anlaşılmaktadır. Bu yerlerdeki mahalli hizmetleri büyükşehir belediyeleri kanun gereği yerine getirdiklerinden ilan asma tahsis bakım ücreti alınabilmesi için ilgilinin belediyeden herhangi bir hizmet talebinde bulunması gerekmemektedir. İlan ve reklamın bu yerlerde yapılıp yapılmadığı önemli olduğundan ilgilinin belediyeden hizmet talebinde bulunup bulunmamasının olaya etkisi yoktur. Kanun koyucu, ilan ve reklam bu yerlerde yapılmış ise hizmetin yasa gereği zaten yapıldığını ve belediyenin bir tahsiste bulunmuş sayılacağını kabul etmiştir. İlanın bu yerlerde yapılması halinde özel direkte veya elektrik direğinde olması sonucu değiştirmeyecektir.

Doğrudan ana arterdeki tretuvar, yol yahut meydan üzerine konulan özel direklerle, yol kenarındaki binaların önünde bulunan özel mülke ait yerlere konulan özel direklerin durumları birbirinden farklıdır. Doğrudan tretuvar, yol yahut meydana dikilen direkler, ilan ve reklam vergisi yönünden yasada yazılan elektrik direkleri gibidir ve cadde, meydan ve bulvarlardaki bu kabil ilan ve reklamların vergileri büyükşehir belediyesine ait olduğu gibi kaldırım, yol, meydan üzerinde bulundukları sürece bu yerlerin tahsislerinin ve bakımlarının büyükşehir belediyesince yapıldığını kabul etmek gerektiğinden asma tahsis bakım ücretlerinin de aynı belediyelerce alınması gerekmektedir.

Yasaya göre büyükşehir belediyesince ilan asılması için özel olarak ayrılmış ve düzenlenmiş yerlere, ana arterler üzerindeki elektrik direklerine, büfelere, tercihli yollardaki bariyerlere konulan ilan ve reklamların hem vergilerini, hem de asma tahsis ve bakım ücretlerini büyükşehir belediyeleri almaya yetkilidir.

..."

B. Uluslararası Hukuk

25. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesi şöyledir:

"Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.

Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez."

26. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre mülkiyet hakkını güvence altına alan Sözleşme'nin anılan maddesinin ilk ve en önemli koşulu, kamu makamları tarafından mülkiyet hakkına yapılan herhangi bir müdahalenin hukuka dayalı olması gerekliliğidir (Iatridis/Yunanistan [BD], B. No: 31107/96, 25/3/1999, § 58). Bu maddenin birinci paragrafının ikinci cümlesi, devletlere yalnızca hukukun öngördüğü koşullar dâhilinde mülkiyetten yoksun bırakma yetkisi vermiş; ikinci paragraf ise devletlere ancak hukuk kuralları uygulanarak mülkiyeti kamu yararına kontrol etme yetkisi tanımıştır. AİHM, hukuka dayalı olma ilkesini yalnızca bu maddede yer alan hükümlerden çıkarmamaktadır. Kararlarda, sıklıkla demokratik bir toplumun temel ilkelerinden biri olan hukukun üstünlüğü ilkesinin Sözleşme’nin bütün maddeleri için geçerli olduğu ifade edilmektedir (Iatridis/Yunanistan, § 58).

27. AİHM'e göre hukukilik ilkesi, müdahalenin ilk olarak iç hukukta bir temelinin olması gerektiği anlamına gelmektedir (Shchokin/Ukrayna, B. No: 23759/03, 37943/06, 14/10/2010, § 51). AİHM, Sözleşme’de geçen hukuk ya da hukuka aykırı terimleriyle sadece iç hukuka atıfta bulunmakla kalmayıp aynı zamanda bu terimlerin hukukun üstünlüğü ile ilgili olduğunu belirtmektedir. Buna göre uygulanan iç hukuktaki düzenlemelerin hukukun üstünlüğü ilkesiyle de uyumlu olması gerektiği ifade edilmektedir (James ve diğerleri/Birleşik Krallık [GK], B. No: 8793/79, 21/2/1986, § 67). Hukuka dayalı olma ilkesi, ayrıca iç hukukta uygulanan kanun hükümlerinin yeterli derecede erişilebilir, belirli ve öngörülebilir olmasını da içermektedir (Beyeler/İtalya [BD], B. No: 33202/96, 5/1/2000, § 109; Hentrich/Fransa, B. No: 13616/88, 22/9/1994, § 42; Spaček, s.r.o./Çek Cumhuriyeti, B. No: 26449/95, 9/11/1999, §§ 56-61).

28. Öte yandan Tkachenko/Rusya (B. No: 28046/05, 20/3/2018) kararında AİHM, iç hukuktaki düzenlemelere aykırı olan bir müdahalenin de hukukilik ölçütünü karşılamadığını kabul etmiştir. Bununla birlikte herhangi bir usule aykırılığın müdahalenin hukukiliğiyle uyumsuz kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. Bu bağlamda AİHM, hukukun doğru biçimde uygulanması ve yorumlanması konusunda sınırlı bir yetkisi olduğunu ve ulusal mahkemelerin yerine geçme gibi bir sorumluluğu olmadığını ancak bu kararların açık bir keyfîlik veya bariz takdir hatasından yoksun olmaması gerektiğini vurgulamıştır (Tkachenko/Rusya, § 52). AİHM sonuç olarak somut olayda iç hukukta öngörülen kamulaştırma usulüne aykırı davranıldığını tespit ederek mülkiyet hakkının ihlaline karar vermiştir (Tkachenko/Rusya, §§ 53-58).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

29. Mahkemenin 21/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

30. Başvuru konusu olayın gerçekleştiği dönemde elektrik direklerindeki reklam panolarını kiraya verme işi yaptığını belirten başvurucu Şirket, Belediyenin kanuni dayanağı olmamasına karşın kendisinden ilan asma tahsis ücreti tahsil etmesinden yakınmaktadır. Başvurucu Şirket bu kapsamda ilan asma tahsis ücretinin vergi olarak düzenlenmediğini ve Anayasa'nın 73. maddesine aykırı olarak vergi benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulabileceğini belirtmektedir. Başvurucu Şirket, ilgili mevzuat gereği Belediyenin hizmet sunması durumunda ilan asma tahsis ücreti tahsil edebileceğini oysa kendisine bu ücreti gerektiren bir hizmetin sunulmadığını ifade etmektedir.

31. Başvurucu Şirket ayrıca 1996-2002 yılları arasında ödediği ilan asma tahsis ücretinin iadesi için yaptığı idari başvurunun reddi üzerine açtığı davanın da haksız olarak reddedildiğinden yakınmaktadır. Başvurucu Şirket; bu kapsamda yargılama sürecinde ilk derece mahkemesi kararı gerekçesinin yeterli olmadığını, taleplerinin şablon gerekçelerle reddedildiğini, temyiz ve karar düzeltme aşamasına ilişkin kararların gerekçesiz olduğunu belirtmektedir. Başvurucuya göre somut olayın hukuki nitelendirmesinde hata yapılmıştır. Başvurucu ayrıca aynı somut olaya dayalı farklı bir davada farklı yönde karar verildiğini ileri sürmektedir.

32. Sonuç olarak başvurucu Şirket mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

33. Bakanlık görüşünde; başvuruya konu yargı kararlarının incelenmesinden büyükşehir dâhilindeki meydan, bulvar, cadde ve ana yollarda bulunan elektrik direklerine asılacak ilan ve reklamların ilan tahsis ücretine tabi olup olmadığı hususunun ayrıntılı bir şekilde ve tüm yönleriyle tartışıldığı ve gerek İstanbul 8. Vergi Mahkemesi gerekse de Dairece ilan asma tahsis ücretinin büyükşehir belediyelerince alınabileceği sonucuna varıldığı belirtilmiştir. Bakanlığa göre hukuk kurallarının yorumlanması yetkisi derece mahkemelerine ait olduğundan Vergi Mahkemesi ve Daire kararları doğrultusunda söz konusu ilan asma ücreti hukuka uygunluk arz etmektedir ve mülkiyet hakkının ihlali söz konusu değildir.

34. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında, ilan asma ve tahsis ücretinin vergi olarak değerlendirilmesi nedeniyle Bakanlık görüşünde hukuki nitelendirme hatası yapıldığını belirtmiştir. Başvurucu Şirkete göre Belediyenin herhangi bir hizmet sunmadan ilan ve tahsis ücreti alması hukuken mümkün değildir. Başvurucu Şirket ayrıca mezkûr beş yıllık zamanaşımı süresinin idarenin tahakkuk ettirdiği ve mükelleften tahsil etme zamanaşımını düzenleyen süre olduğunu ve başvuru konusu ile ilgisinin bulunmadığını iddia etmiştir. Başvurucu Şirket, Dairenin temyiz ve karar düzeltme incelemesi sonucunda gerekçesiz karar verdiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

35. Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."

36. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, mülkiyet hakkının ihlali iddiası yanında aynı gerekçelerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini de ileri sürmüştür. Başvurucunun şikâyetinin özünün ilan asma tahsis ücreti tahsil edilmesine yönelik olduğu dikkate alındığında başvurucunun ihlal iddialarının mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.

37. Somut olayda ilan asma tahsis ücretini ödeyen başvurucu Şirket yönünden Anayasa'nın 35. maddesi anlamında korunmaya değer ekonomik bir menfaatin mevcut olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır.

38. Başvurucudan ilan tahsis ücreti talep edilmesinin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği açık olup amacı gözetildiğinde müdahalenin mülkiyetin kamu yararına kullanımının düzenlenmesi ve kontrolüne ilişkin kural kapsamında incelenmesi gerekir.

39. Başvurucu Şirket esas itibarıyla kendisinden ücret adı altında yapılan tahsilatın Anayasa'nın 73. maddesi kapsamında kanuni bir dayanağı bulunmadığını ve Belediyece kendisine sunulmuş bir hizmet olmadığından bu yönden de dayanağının bulunmadığını ileri sürmektedir. Öte yandan başvurucu Şirketten yapılan tahsilat derece mahkemelerince vergi benzeri mali yüküm olarak nitelendirilmiştir.

40. Kamu makamlarınca nasıl nitelendirilirse nitelendirilsin yapılan bir ödemenin vergi olup olmadığı ve Anayasa'nın 73. maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini belirleme yetkisi Anayasa Mahkemesine aittir. 2464 sayılı Kanun'un 97. maddesinde belediyelerin, harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkili oldukları hükme bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesinin norm denetimi kapsamında verdiği kararlarında da 2464 sayılı Kanun'un 97. maddesinde belediye meclislerine verilen yetkinin ücret adı altında vergi, resim, harç veya benzeri mali yüküm tarifesi belirleme yetkisi olmayıp, ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri hizmetlerin karşılığı olarak ücret tarifesi belirleme yetkisi olduğu açıklanmıştır. Buna göre belediyelere tekel olarak verilmemiş, kişilerin isteği üzerine sunulan hizmetler için bir tarifeye dayalı olarak istenilen ücretin vergi, resim, harç ve benzeri mali yüküm olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.

41. Ancak başvurucu Şirketten tahsil edilen ve Anayasa Mahkemesinin anılan kararı ile vergi veya benzeri bir yüküm olmadığı, dolayısıyla Anayasa'nın 73. maddesi kapsamında görülemeyeceği hükme bağlanmış olan ücrete (olayda ilan tahsis asma ücretine) ilişkin başvuruya konu uyuşmazlıkta (en azından uyuşmazlığın bir bölümünde), bir taraftan başvurucu diğer taraftan da idari yargı yerleri, vergi ve benzeri mali yükümler için geçerli olan hükümleri işletmişlerdir. Bunda, ilan asma tahsis ücretinden kaynaklanan uyuşmazlıkların öteden beri idari yargı yerlerinde çözümleniyor olmasının yanında, konuya ilişkin kararlarda aynı zamanda söz konusu ücretin vergi benzeri mali yüküm olarak nitelendirilmiş olmasının belirleyici olduğu anlaşılmaktadır.

42. Bununla birlikte başvurucunun kendisinin de 1996-2002 yılları arası dönem için tahsil edilen ücretleri vergi benzeri mali yüküm olarak kabul edip vergisel süreçlere başvurduğu dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla eldeki başvurunun belirtilen durum gözetilerek incelenmesi gerekmektedir.

43. Anayasa'nın 13. ve 35. maddelerine göre mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanuna dayalı olması gerekmektedir. Olayda da niteliği ne olursa olsun başvurucu Şirketten bir tahsilat yapıldığından, söz konusu tahsilatın kanuni dayanağının bulunup bulunmadığının ve dayanağı varsa müdahalenin anılan Anayasa hükümlerinde öngörülen diğer güvence ölçütlerine uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

44. Olay tarihinde yürürlükte olan 3030 sayılı mülga Kanun; büyükşehir dâhilindeki meydan, bulvar, cadde ve ana yol alanlardaki ilan asma yerleri, elektrik direkleri, büfeler ile tercihli yollardaki bariyerlere konulacak her türlü ilan ve reklamların vergileri ile ilan asma, tahsis ve bakım ücretlerinin büyükşehir belediyelerinin gelirleri arasında olduğunu belirtmiştir. Kanun maddelerinde bu durumla ilgili bir istisna ya da muafiyet bulunmamaktadır.

45. İlan asma tahsis ücreti, olay tarihinde yürürlükte olan 3030 sayılı mülga Kanun'un 18. maddesinde düzenlenmiştir. Bu Kanun Resmî Gazete’de yayımlandığı için başvurucu Şirket açısından ulaşılabilir niteliktedir.

46. Diğer taraftan Dairenin yukarıda değinilen kararlarında da ihtilaf; büyükşehir belediyesi dâhilindeki meydan, bulvar, cadde ve ana yol alanlardaki ilan asma yerleri, elektrik direkleri, büfeler ile tercihli yollardaki bariyerlere konulacak her türlü ilan ve reklamların asma, tahsis ve bakım ücretlerinin büyükşehir belediyelerinin gelirleri arasında olup olmadığı ve bu yerler için ilan asma tahsis bakım ücreti alınabilmesi için ilgilinin belediyeden herhangi bir hizmet talebinde bulunmuş olmasının gerekip gerekmediği olarak belirlenmiştir. Daire; vermiş olduğu muhtelif kararlarla bu konuda belediyelerin ilan asma tahsis ücretini tahsil edebileceklerini, ilan ve reklamın söz konusu yerlerde yapılıp yapılmadığı önemli olduğundan ilgilinin belediyeden hizmet talebinde bulunup bulunmamasının olaya bir etkisinin bulunmadığını, ilan ile reklam bu yerlerde yapılmış ise hizmetin kanun gereği zaten yapıldığını ve belediyenin bir tahsiste bulunmuş sayılacağını açıkça kabul etmiştir (bkz. §§ 20-24). Buna göre 3030 sayılı mülga Kanun'un 6. ve 18. maddelerinde yer alan hükümler ile derece mahkemelerinin bu hükümlere dayalı yorumları karşısında müdahalenin belirli ve öngörülebilir kanun hükümlerine dayandığı sonucuna varılmıştır.

47. Buna göre somut olayda başvurucunun kendisinden ilan asma tahsis ücreti tahsil edilmesine ilişkin söz konusu şikâyetlerini derece mahkemeleri önünde de dile getirdiği, ancak anılan Kanun hükmünün yorumuna dayalı yukarıda değinilen ilgili Danıştay içtihadı çerçevesinde (bkz. §§ 20-24) derece mahkemelerinin davanın reddi gerektiği kanaatine ulaştıkları görülmektedir. Dolayısıyla derece mahkemelerinin yorumlarının öngörülemez veya keyfî olmadıkları da açıktır.

48. Başvurucu Şirket yargılama sürecinde; somut olayın hukuki nitelendirmesinde hata yapıldığını, nitekim aynı somut olaya benzer konulu farklı bir davada farklı yönde karar verildiğini, emsal kararda ilan asma tahsis ücreti alınmasının vergi hatası olarak kabul edilmesine karşın başvuru konusu davada bunun kabul edilmediğini ileri sürmüştür. Ancak başvuru formunda değinilen emsal kararın 2002-2006 yılları arasında ödenen ilan asma tahsis ücretine yönelik olduğu, hatta bu kararda söz konusu ücretin 2002-2004 yılları arasına ait kısmının tahsili yönünden o tarihlerde yürürlükte bulunan Kanun gereği hukuka aykırılık bulunmadığı; ancak yapılan kanun değişikliği dolayısıyla 2005-2006 yıllarında hizmet sunmaksızın ilan asma tahsis ücreti alınmasının hukuka uygun olmadığı sonucuna varılarak davanın kısmen kabul edildiği görülmüştür. Başvuru konusu davada ise 1996-2002 yılları arasında ilan asma tahsis ücreti tahsil edilmiş olup başvurucu Şirketten belirtilen tarihler arasında alınan ilan asma tahsis ücretinin hukuka uygun kabul edileceğinin öngörülebilir olduğu anlaşılmaktadır.

49. Ayrıca başvurucu Şirket emsal kararlara göre somut davada hukuki nitelendirmede hata yapıldığını ileri sürmüş ise de 2004 ve öncesi dönem için yapılan değerlendirmeler sonucu davanın bu yıllara ait ilan asma tahsis ücreti bakımından ret ile sonuçlandığı dikkate alındığında hukuki nitelendirmede hata yapılıp yapılmamasının kararın sonucu üzerinde etkili olmayacağı anlaşılmaktadır.

50. Somut olayda büyükşehir dâhilindeki meydan, bulvar, cadde ve ana yol alanlardaki elektrik direklerine konulacak reklam panolarının asma tahsis ücretlerinin Belediyece tahsil edilmesinin kamu giderlerinin finansmanı amacına hizmet ettiğinden meşru bir amacının bulunduğu kuşkusuzdur. 2464 sayılı Kanun'un 97. maddesi ile belediyelerin vergi, resim, harç ve harcamalara katılma paylarının yanı sıra birtakım işler ve hizmetler karşılığında bu hizmetleri talep eden ve yararlanan kişilerden de ücret talep edebilmeleri mümkün kılınmıştır. Söz konusu ücretlerin ödenmesi için gerekli tedbirlerin alınması ve bu kapsamda gerekli ve uygun araçların seçilmesinde kanun koyucunun belirli bir takdir yetkisinin olduğu kabul edilmelidir.

51. İlan asma tahsis ücreti tahsil edilmesine benzer gelir sağlayıcı uygulamalar ile hem belediyelere vergi, resim, harç ve vergi benzeri uygulamalar dışında da gelir kalemi edinebilmesi imkânı sağlanmakta hem de belediyelerin kamusal nitelik arzetmeyip kişilere özel hizmetlerinin maliyeti tüm belde halkına yükletilmemiş olmaktadır. Bu itibarla somut olaydaki uygulanma biçimiyle idarece yükümlülerinden ilan asma tahsis ücretinin tahsil ediliyor olmasının elverişli ve gerekli olduğu açıktır.

52. Son olarak şikâyete konu ücret tahsili nedeniyle mülkiyet hakkı sınırlandırılan başvurucu Şirketin ulaşılmak istenen kamu giderlerinin finansmanı amacı karşısında adil dengeyi bozan orantısız bir yüke katlandığı tespit edilememiştir. Bu durumda somut olay bağlamında mülkiyet hakkının ihlal edilmediği açıktır.

53. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

54. Başvurucu Şirket, açtığı tam yargı davasının makul sürede tamamlanmadığını ileri sürmüştür.

55. Bireysel başvuru sonrasında 31/7/2018 tarihli ve 30495 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.

56. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi; yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği yahut hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonuna (Tazminat Komisyonu) başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır (Ferat Yüksel, §§ 26-35).

57. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı, tazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).

58. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

59. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduklarına karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 21/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Er-Kom Komünikasyon Tanıtım ve Reklam Hizmetleri A.Ş. [1.B.], B. No: 2015/15389, 21/3/2019, § …)
   
Başvuru Adı ER-KOM KOMÜNİKASYON TANITIM VE REKLAM HİZMETLERİ A.Ş.
Başvuru No 2015/15389
Başvuru Tarihi 31/8/2015
Karar Tarihi 21/3/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, belediye tarafından ilan asma tahsis ücreti tahsil edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Vergi, kamu alacağı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (idare) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 3030 Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun 6
18
2464 Belediye Gelirleri Kanunu 97
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi