TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ER-KOM KOMÜNİKASYON TANITIM VE REKLAM
HİZMETLERİ A.Ş. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/15389)
|
|
Karar Tarihi: 21/3/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
M. Emin ŞAHİNER
|
Başvurucu
|
:
|
Er-Kom Komünikasyon Tanıtım ve Reklam
Hizmetleri A.Ş.
|
Vekili
|
:
|
Av. Rukiye Leyla SÜREN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, belediye tarafından ilan asma tahsis ücreti tahsil
edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 31/8/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu Şirket, elektrik direklerindeki reklam panolarının
kiraya verilmesi işiyle iştigal etmektedir.
9. İstanbul Büyükşehir Belediyesince (Belediye) 10/7/2004
tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 31. maddesi ile
yürürlükten kaldırılan ve 2004 yılına kadar yürürlükte bulunan 27/6/1984
tarihli ve 3030 sayılı mülga Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un 6. ve 18. maddelerinde
düzenlenen hükümlere dayanarak elektrik direklerindeki reklam panolarının
kiraya verilmesi işi dolayısıyla başvurucu Şirketten 1996-2002 yılları arası
için Belediyece ilan asma tahsis ücreti tahsil edilmiştir.
10. Başvurucu Şirket; idarenin sahibi olmadığı ve hizmet
vermediği alanlar için ihale yapmadan ücret aldığını, elektrik direklerindeki
panolardan sadece ilan reklam vergisi alabileceğinden bahisle mezkûr tahsilat
işleminin hukuka aykırı olduğunu iddia etmiş ve 25/10/2007 tarihinde yapılan tahsilatların
iadesi yönünden idare nezdinde düzeltme başvurusunun reddi üzerine yine
Belediye nezdinde şikâyette bulunmuştur. İdare ise anılan başvuruyu 5/11/2007
tarihli işlemi ile reddetmiştir.
11. Başvurucu Şirket 26/12/2007 tarihinde İstanbul 8. Vergi
Mahkemesinde (Mahkeme), anılan ret işleminin iptali ile yapılan tahsilatların
ödeme tarihlerinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte iadesine karar
verilmesi talebiyle dava açmıştır.
12. Mahkeme 30/4/2009 tarihinde anılan davanın reddine karar
vermiştir:
i. Mahkeme uyuşmazlık konusu ücreti vergi benzeri mali yüküm
olarak nitelendirmiştir. Mahkeme, olay tarihinde yürürlükte bulunan 3030 sayılı
mülga Kanun'un 6. ve 18. maddelerinde yer alan hükümlerden 6. maddede sayılan
yerlere konulacak ilan ve reklamlara ait ilan asma tahsis bakım ücretlerinin
büyükşehir belediyesine ödeneceği hususuna dikkat çekmiştir.
ii. Mahkemeye göre ilgili yerlerdeki mahalli hizmetleri
büyükşehir belediyeleri kanun gereği yerine getirdiklerinden dolayı ilan asma
tahsis bakım ücreti alınabilmesi için başvurucunun Belediyeden herhangi bir
hizmet talebinde bulunması gerekmemektedir. Bu itibarla ilan ve reklamın bu
yerlerde yapılıp yapılmadığı önemli olduğundan başvurucunun Belediyeden hizmet
talebinde bulunup bulunmamasının olaya etkisi yoktur.
iii. Öte yandan başvurucu Şirketçe her ne kadar 4/1/1961 tarihli
ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun düzeltme şikâyet müessesesi kapsamında
1996-2002 yılları arasında ödenecek olan ilan asma tahsis ücretlerinin yasal
faizi ile birlikte iadesi istenmiş ise de 1996-2001 yılları arasında tahsil
edilen ücretler için 213 sayılı Kanun'un 114. maddesinde öngörülen beş yıllık
zamanaşımı süresi geçtikten sonra 25/10/2007 tarihinde başvuruda bulunulduğu
anlaşıldığından bu yıllar için tahsil edilen ilan asma tahsis ücretlerinin
düzeltme şikâyeti kapsamında düzeltilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
iv. Mahkeme, 2002 yılına ilişkin olarak tahsil edilen ilan asma
tahsis ücretlerinin ise ilgili mevzuat hükümleri uyarınca büyükşehir
dâhilindeki meydan, bulvar, cadde ve ana yollarda bulunan elektrik direklerine
asılacak ilan ve reklamlara ilişkin tahsis ücreti alma yetkisinin başvurucu
Şirketin iddialarının aksine belediyeye ait olduğunu vurgulamıştır. Mahkeme,
kanun gereği idarenin ilgili alandan herhangi bir hizmet talebi olmadan vergi
ve ücret tahakkuk ettirebileceği gerçeğinden hareketle 1996-2002 yıllarına
ilişkin tahsil edilen ilan asma tahsis ücretlerinde ve tahsil edilen ücretlerin
iadesi yönündeki başvurunun reddi işleminde kanuna aykırılık görmemiştir.
13. Başvurucu Şirket tarafından temyiz edilen bu karar, Danıştay
Dokuzuncu Dairesinin (Daire) 18/9/2012 tarihli kararıyla onanmıştır. Başvurucu
Şirketin karar düzeltme talebi de aynı Dairenin 24/6/2015 tarihli kararıyla
reddedilmiştir.
14. Bu karar başvurucu Şirket vekiline 31/8/2015 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
15. Başvurucu Şirket 31/8/2015 tarihinde bireysel başvurularda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. Mevzuat Hükümleri
16. 3030 sayılı mülga Kanun'un 6. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
"Büyükşehir
belediyelerine ait görevler:
....
c) Büyükşehir dahilindeki meydan, bulvar,
cadde ve anayolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımını sağlamak ve
kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri
yürütmek,
..."
17. 3030 sayılı mülga Kanun'un 18. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
"Büyükşehir belediyesinin gelirleri
şunlardır:
...
(e) 6 ncı maddenin (A) fıkrasının (c) bendinde belirtilen
alanlardaki ilan asma yerleri, elektrik direkleri, büfeler ile tercihli
yollardaki bariyerlere konulacak her türlü ilan ve reklamların vergileri ile
asma, tahsis ve bakım ücretleri,
..."
18. 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri
Kanunu'nun 97. maddesi şöyledir:
"Belediyeler bu Kanunda harç veya katılma
payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her
türlü hizmet (...) (2) için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre
ücret almaya yetkilidir. Belediye'ye tekel olarak verilmiş işler kendi özel
hükümlerine tabidir."
2. Anayasa Mahkemesi
Kararı
19. 2464 sayılı Kanun'un 4/12/1985 tarihli ve 3239 sayılı
Kanun'un 125. maddesiyle değiştirilen 97. maddesinin birinci fıkrasının birinci
cümlesinin iptali istemine ilişkin Anayasa Mahkemesince verilen 26/1/2011
tarihli ve E.2009/42, K.2011/26 sayılı kararın ilgili kısımları şöyledir:
"Anayasa'nın 73. maddesinin birinci
fıkrasında, herkesin, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre,
vergi ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiş ve diğer fıkralarında da bu
yükümlülüğün ilkeleri gösterilmiştir. Maddenin üçüncü fıkrasında, 'Vergi,
resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya
kaldırılır.' denilerek verginin kanuniliği ilkesi benimsenmiştir. Verginin
kanuniliği ilkesi, takdire dayalı keyfî uygulamaları önleyecek sınırlamaların
yasada yer almasını gerektirmekte ve vergi yükümlülüğüne ilişkin düzenlemelerin
konulması, değiştirilmesi veya kaldırılmasının yasa ile yapılmasını zorunlu
kılmaktadır. Buna göre vergide, yükümlü, matrah, oran, tarh, tahakkuk, tahsil,
uygulanacak yaptırımlar ve zamanaşımı gibi konuların yasayla düzenlenmesi
zorunludur.
İtiraz konu kuralla, belediye meclislerine
verilen, 'ücret' adı altında vergi, resim, harç veya benzeri mali yüküm
tarifesi belirleme yetkisi değil, ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa
edecekleri hizmetlerin karşılığı olarak ücret tarifesi belirleme yetkisidir. Belediyelere
tekel olarak verilmemiş, kişilerin isteği üzerine sunulan hizmetler için bir
tarifeye dayalı olarak istenilen 'ücret'in vergi,
resim, harç ve benzeri mali yüküm olarak nitelendirilmesi mümkün
değildir."
3. Danıştay İçtihadı
20. Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 18/9/2012 tarihli ve
E.2009/724, K.2012/4640 sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:
"... Davacı şirket adına 2005 yılına
ilişkin olarak tarh edilen ilan asma tahsis ücretinin kaldırılması istemiyle
açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
23.7.2004 tarihinde 3030 sayılı Yasa'yı
yürürlükten kaldırarak yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi
Kanununun 7. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde; Büyükşehir Belediyesinin
yetki alanındaki meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak, yaptırmak, bakım
ve onarımı sağlamak,kentsel tasarım projelerine uygun
olarak bu yerlere cephesi bulunan
yapılarailişkinyükümlülüklerkoymak,ilanvereklamasılacakyerlerivebunların şekil
ve ebadını belirlemek, meydan, bulvar, cadde, yol ve sokak ad ve numaraları ile
bunlar üzerindeki binalara numara verilmesi işlerini gerçekleştirmek görev ve
sorumluluğunun büyükşehir belediyelerine ait olduğu, aynı Yasanın 23. maddesinin
birinci fıkrasının (e) bendinde de; 7'nci maddenin birinci fıkrasının (g)
bendinde belirtilen alanlar ile bu alanlara cephesi bulunan binalar üzerindeki
her türlü ilan ve reklamların vergileri ile asma tahsis ve bakım ücretlerinin
büyükşehir belediyelerinin gelirleri arasında olduğu hükme bağlanmıştır.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 97.
maddesinde ise; belediyelerin bu Kanunda harç veya katılma payı konusu
yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet
için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkili
oldukları belirtilmiştir.
5216 sayılı Yasanın amacı 1. maddesinde,
büyükşehir belediyesi yönetiminin hukuki statüsünü düzenlenmek, hizmetlerin
planlı, programlı, etkin, verimli ve uyum içinde yürütülmesini sağlamak olarak
belirtilmiş, Yasada belediyelerin gelirlerine ilişkin yeni bir düzenlemeye yer
verilmemiş, büyükşehir belediyeleri ile ilçe ve ilk kademe belediyelerinin
görev, yetki ve sorumlulukları sayılarak ve mahali hizmetlerin
gerçekleştirilebilmesi için genel bütçe vergi gelirleri ile belediye
gelirlerinin ne şekilde taksim edileceği belirtilerek büyükşehir belediyeleri
ile ilçe ve ilk kademe belediyeleri arasında ortaya çıkabilecek görev, yetki ve
gelir uyuşmazlıklarının önlenmesi amaçlanmıştır.
Yasaya göre Büyükşehir Belediyesinin yetki
alanındaki meydan, bulvar, cadde ve anayollar ile bu alanlara cephesi bulunan
binalar üzerindeki her türlü ilan ve reklamların hem vergilerini, hem de asma
tahsis ve bakım ücretlerini Büyükşehir Belediyeleri almaya yetkilidir.
Bunun dışında ana arterde olsa bile yol
kenarındaki binaların ana caddeye cephesi olmayan yüzlerine, özel mülke konu
bahçe, arsa veya araziye dikilen direklere ya da panolara konulan reklamların
vergileri ise ilçe veya ilk kademe belediyelerince alınacaktır.
Bu durumda asma tahsis ve bakım ücreti
istenebilmesi için ilgilinin isteğine bağlı olarak ilan ve reklam konulan yerin
ana arterde veya belediyenin özel mülkü olması nedeniyle belediyece tahsis edilmesi
veya ilan ve reklamın asma ve bakım hizmetinin belediyece yapılması
gerekmektedir.
Ancak büyükşehir belediyesinin yetki
alanındaki meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak, yaptırmak, bakım ve
onarımı sağlamak kanun gereği büyükşehir belediyelerinin görevi olduğundan bu
yerlere, bu yerlerde bulunan panolara, ağaçlara, belediyeye ait otobüs
duraklarına, çöp kutularına, büfelere veya bu yerlerdeki direklere asılacak
ilan ve reklamlardan tahsis bakım ücreti alınabilmesi için ilgilinin belediyeden
herhangi bir hizmet talebinde bulunması gerekmemektedir.
..."
21. Dairenin 15/12/2011 tarihli ve E.2008/4915, K.2011/8669
sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:
"...Büyükşehir Belediyeleri Yasa'da
belirtilen alanlardaki ilan ve reklamlardan asma tahsis ve bakım ücreti almaya
yetkili ise de 5216 sayılı Yasa belediye gelirlerini de düzenleyen gelir yasası
niteliğinde olmadığından ve yasada ücretin ne şekilde, hangi şartlarda
alınacağına dair bir düzenleme bulunmadığından, asma tahsis ve bakım ücretinin
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 97. maddesi uyarınca hizmet karşılığı
olarak belediye meclislerince düzenlenecek tarifeleregöre
alınması mümkündür.
Bu durumda asma tahsis ve bakım ücreti
istenebilmesi için ilgilinin isteğine bağlı olarak ilan ve reklam konulan yerin
ana arterde veya belediyenin özel mülkü olması nedeniyle belediyece tahsis
edilmesi veya ilan ve reklamın asma ve bakım hizmetinin belediyece yapılması
gerekmektedir.
Ancak büyükşehir belediyesinin yetki
alanındaki meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak, yaptırmak, bakım ve
onarımı sağlamak kanun gereği büyükşehir belediyelerinin görevi olduğundan bu
yerlere, bu yerlerde bulunan panolara, ağaçlara, belediyeye ait otobüs
duraklarına, çöp kutularına, büfelere veya bu yerlere dikilen direklere
asılacak ilan ve reklamlardan tahsis bakım ücreti alınabilmesi için ilgilinin
belediyeden herhangi bir hizmet talebinde bulunması gerekmemektedir.
..."
22. Dairenin 11/12/1996 tarihli ve E.1996/2451, K.1996/4245
sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:
"...3030 sayılı
Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 6.maddesinin (A) fıkrasının (c)
bendinde; büyükşehir dahilindeki meydan, bulvar, cadde ve anayolları yapmak,
yaptırmak, bakım ve onarımını sağlamak ve kanunların belediyelere verdiği
trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmenin büyükşehir
belediyelerinin görevleri arasında sayıldığı, 18. maddesinin (e)
fıkrasındada;6. maddenin(A) fıkrasının (c) bendinde belirtilen alanlardaki ilan asma yerleri, elektrik direkleri, büfeler ile tercihli
yollardaki bariyerlere konulacak her türlü ilan ve reklamların vergileri ile asma,
tahsis ve bakım ücretlerinin büyükşehir belediyelerinin gelirleri arasında
olduğu hüküm altına alınmıştır.
Sözkonusu madde hükmünden, maddede sayılan bu yerlere konulacak ilan ve
reklamlara ilan asma tahsis bakım ücretlerinin büyükşehir belediyesine
ödeneceği anlaşılmaktadır. Bu yerlerdeki mahalli hizmetleri büyükşehir
belediyeleri kanun gereği yerine getirdiklerinden ilan asma tahsis ücreti alınabilmesi
için ilgilinin belediyeden herhangi bir hizmet talebinde bulunması
gerekmemektedir. İlan ve reklamın bu yerlerde yapılıp yapılmadığı önemli
olduğundan ilgilinin belediyeden hizmet talebinde bulunup bulunmamasının olaya
etkisi yoktur.
Dosyanın incelenmesinden, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi hudutları içinde muhtelif yerlerde market, kebapçı, kuruyemişçi ve
elektrik direklerinde asılı panolar bulunduğunun saptandığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta ilan panolarının asılı bulunduğu
elektrik direkleri, meydan ve cadde üstünde bulunduğundan ve bu yerler 3030
sayılı Kanunun 18/e maddesinde sayılan yerlerden olduğundan, bu kısım için tarh
edilen ilan asma tahsis ve bakım ücretinde kanuna aykırılık bulunmamaktadır.
..."
23. Dairenin 16/9/1997 tarihli ve E.1996/6361, K.1997/2527
sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:
"...
3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 6.maddesinin (A)fıkrasının (c) bendinde;
Büyükşehir dahilindeki meydan, bulvar, cadde ve anayolları yapmak, yaptırmak,
bakım ve onarımını sağlamak ve kanunların belediyelere verdiği trafik
düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmenin büyükşehir belediyelerinin
görevleri arasında sayıldığı, 18. maddesinin (e) fıkrasında da; 6.maddenin (A)
fıkrasının (c) bendinde belirtilen alanlardaki ilan asma yerleri elektrik
direkleri, büfeler ile tercihli yollardaki bariyerlere konulacak her türlü ilan
ve reklamların vergileri ile asma ,tahsis ve bakım ücretlerinin büyükşehir
belediyelerinin gelirleri arasında olduğu hüküm altına alınmıştır.
Sözkonusu madde hükmünden, maddede sayılan bu yerlere konulacak ilan ve reklamlara
ait ilan ve reklam vergisi ile ilan asma tahsis bakım ücretlerinin büyükşehir
belediyesine ödeneceği anlaşılmaktadır. Bu yerlerdeki mahalli hizmetleri büyükşehir
belediyeleri kanun gereği yerine getirdiklerinden ilan asma tahsis bakım ücreti
alınabilmesi için ilgilinin belediyeden herhangi bir hizmet talebinde bulunması
gerekmemektedir. İlan ve reklamın bu yerlerde yapılıp yapılmadığı önemli olduğundan
ilgilinin belediyeden hizmet talebinde bulunup bulunmamasının olaya etkisi
yoktur.
..."
24. Dairenin 31/10/2001 tarihli ve E.2000/2194, K.2001/3950
sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:
"...3030 sayılı Büyükşehir
Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulü Hakkında Kanunun 6. maddesinin (A) fıkrasının (c) bendinde; Büyükşehir
dahilindeki meydan, bulvar, cadde ve anayolları yapmak, yaptırmak, bakım ve
onarımını sağlamak ve kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği
bütün işleri yürütmenin büyükşehir belediyelerinin görevleri arasında
sayıldığı, 18.maddesinin (e) fıkrasında da; 6. maddenin (A) fıkrasının (c)
bendinde belirtilen alanlardaki ilan asma yerleri, elektrik direkleri, büfeler
ile tercihli yollardaki bariyerlere konulacak her türlü ilan ve reklamların
vergileri ile asma, tahsis ve bakım ücretlerinin büyükşehir belediyelerinin
gelirleri arasında olduğu hüküm altına alınmıştır.
Sözkonusu madde hükmünden, maddede sayılan bu yerlere konulacak ilan ve
reklamlara ait ilan ve reklam vergisi ile ilan asma tahsis ve bakım
ücretlerinin büyükşehir belediyesine ödeneceği anlaşılmaktadır. Bu yerlerdeki mahalli
hizmetleri büyükşehir belediyeleri kanun gereği yerine getirdiklerinden ilan
asma tahsis bakım ücreti alınabilmesi için ilgilinin belediyeden herhangi bir
hizmet talebinde bulunması gerekmemektedir. İlan ve reklamın bu yerlerde
yapılıp yapılmadığı önemli olduğundan ilgilinin belediyeden hizmet talebinde bulunup
bulunmamasının olaya etkisi yoktur. Kanun koyucu, ilan ve reklam bu yerlerde
yapılmış ise hizmetin yasa gereği zaten yapıldığını ve belediyenin bir tahsiste
bulunmuş sayılacağını kabul etmiştir. İlanın bu yerlerde yapılması halinde özel
direkte veya elektrik direğinde olması sonucu değiştirmeyecektir.
Doğrudan ana arterdeki tretuvar, yol yahut
meydan üzerine konulan özel direklerle, yol kenarındaki binaların önünde
bulunan özel mülke ait yerlere konulan özel direklerin durumları birbirinden
farklıdır. Doğrudan tretuvar, yol yahut meydana dikilen direkler, ilan ve
reklam vergisi yönünden yasada yazılan elektrik direkleri gibidir ve cadde,
meydan ve bulvarlardaki bu kabil ilan ve reklamların vergileri büyükşehir
belediyesine ait olduğu gibi kaldırım, yol, meydan üzerinde bulundukları sürece
bu yerlerin tahsislerinin ve bakımlarının büyükşehir belediyesince yapıldığını
kabul etmek gerektiğinden asma tahsis bakım ücretlerinin de aynı belediyelerce
alınması gerekmektedir.
Yasaya göre büyükşehir belediyesince ilan
asılması için özel olarak ayrılmış ve düzenlenmiş yerlere, ana arterler
üzerindeki elektrik direklerine, büfelere, tercihli yollardaki bariyerlere
konulan ilan ve reklamların hem vergilerini, hem de asma tahsis ve bakım ücretlerini
büyükşehir belediyeleri almaya yetkilidir.
..."
B. Uluslararası Hukuk
25. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol'ün
1. maddesi şöyledir:
"Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk
dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu
yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel
ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.
Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin
kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da
başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli
gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel
getirmez."
26. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre mülkiyet
hakkını güvence altına alan Sözleşme'nin anılan maddesinin ilk ve en önemli
koşulu, kamu makamları tarafından mülkiyet hakkına yapılan herhangi bir
müdahalenin hukuka dayalı olması gerekliliğidir (Iatridis/Yunanistan [BD], B. No: 31107/96, 25/3/1999, § 58). Bu
maddenin birinci paragrafının ikinci cümlesi, devletlere yalnızca hukukun öngördüğü koşullar dâhilinde
mülkiyetten yoksun bırakma yetkisi vermiş; ikinci paragraf ise devletlere ancak
hukuk kuralları uygulanarak mülkiyeti kamu yararına kontrol etme yetkisi
tanımıştır. AİHM, hukuka dayalı olma ilkesini yalnızca bu maddede yer alan
hükümlerden çıkarmamaktadır. Kararlarda, sıklıkla demokratik bir toplumun temel
ilkelerinden biri olan hukukun üstünlüğü ilkesinin Sözleşme’nin bütün maddeleri
için geçerli olduğu ifade edilmektedir (Iatridis/Yunanistan, § 58).
27. AİHM'e göre hukukilik ilkesi,
müdahalenin ilk olarak iç hukukta bir temelinin olması gerektiği anlamına
gelmektedir (Shchokin/Ukrayna, B. No: 23759/03, 37943/06,
14/10/2010, § 51). AİHM, Sözleşme’de geçen hukuk ya da hukuka aykırı terimleriyle sadece iç hukuka atıfta
bulunmakla kalmayıp aynı zamanda bu terimlerin hukukun üstünlüğü ile ilgili
olduğunu belirtmektedir. Buna göre uygulanan iç hukuktaki düzenlemelerin
hukukun üstünlüğü ilkesiyle de uyumlu olması gerektiği ifade edilmektedir (James ve diğerleri/Birleşik Krallık [GK],
B. No: 8793/79, 21/2/1986, § 67). Hukuka dayalı olma ilkesi, ayrıca iç hukukta
uygulanan kanun hükümlerinin yeterli derecede erişilebilir, belirli ve
öngörülebilir olmasını da içermektedir (Beyeler/İtalya
[BD], B. No: 33202/96, 5/1/2000, § 109; Hentrich/Fransa, B. No: 13616/88, 22/9/1994, § 42; Spaček, s.r.o./Çek Cumhuriyeti,
B. No: 26449/95, 9/11/1999, §§ 56-61).
28. Öte yandan Tkachenko/Rusya (B.
No: 28046/05, 20/3/2018) kararında AİHM, iç hukuktaki düzenlemelere aykırı olan
bir müdahalenin de hukukilik ölçütünü karşılamadığını kabul etmiştir. Bununla
birlikte herhangi bir usule aykırılığın müdahalenin hukukiliğiyle uyumsuz kabul
edilemeyeceği belirtilmiştir. Bu bağlamda AİHM, hukukun doğru biçimde
uygulanması ve yorumlanması konusunda sınırlı bir yetkisi olduğunu ve ulusal
mahkemelerin yerine geçme gibi bir sorumluluğu olmadığını ancak bu kararların
açık bir keyfîlik veya bariz takdir hatasından yoksun
olmaması gerektiğini vurgulamıştır (Tkachenko/Rusya, § 52). AİHM sonuç olarak somut olayda iç hukukta
öngörülen kamulaştırma usulüne aykırı davranıldığını tespit ederek mülkiyet
hakkının ihlaline karar vermiştir (Tkachenko/Rusya, §§ 53-58).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
29. Mahkemenin 21/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
30. Başvuru konusu olayın gerçekleştiği dönemde elektrik
direklerindeki reklam panolarını kiraya verme işi yaptığını belirten başvurucu
Şirket, Belediyenin kanuni dayanağı olmamasına karşın kendisinden ilan asma tahsis ücreti tahsil etmesinden
yakınmaktadır. Başvurucu Şirket bu kapsamda ilan asma tahsis ücretinin vergi
olarak düzenlenmediğini ve Anayasa'nın 73. maddesine aykırı olarak vergi
benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulabileceğini belirtmektedir. Başvurucu
Şirket, ilgili mevzuat gereği Belediyenin hizmet sunması durumunda ilan asma
tahsis ücreti tahsil edebileceğini oysa kendisine bu ücreti gerektiren bir
hizmetin sunulmadığını ifade etmektedir.
31. Başvurucu Şirket ayrıca 1996-2002 yılları arasında ödediği
ilan asma tahsis ücretinin iadesi için yaptığı idari başvurunun reddi üzerine
açtığı davanın da haksız olarak reddedildiğinden yakınmaktadır. Başvurucu
Şirket; bu kapsamda yargılama sürecinde ilk derece mahkemesi kararı
gerekçesinin yeterli olmadığını, taleplerinin şablon gerekçelerle
reddedildiğini, temyiz ve karar düzeltme aşamasına ilişkin kararların
gerekçesiz olduğunu belirtmektedir. Başvurucuya göre somut olayın hukuki
nitelendirmesinde hata yapılmıştır. Başvurucu ayrıca aynı somut olaya dayalı
farklı bir davada farklı yönde karar verildiğini ileri sürmektedir.
32. Sonuç olarak başvurucu Şirket mülkiyet ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
33. Bakanlık görüşünde; başvuruya konu yargı kararlarının
incelenmesinden büyükşehir dâhilindeki meydan, bulvar, cadde ve ana yollarda
bulunan elektrik direklerine asılacak ilan ve reklamların ilan tahsis ücretine
tabi olup olmadığı hususunun ayrıntılı bir şekilde ve tüm yönleriyle
tartışıldığı ve gerek İstanbul 8. Vergi Mahkemesi gerekse de Dairece ilan asma
tahsis ücretinin büyükşehir belediyelerince alınabileceği sonucuna varıldığı
belirtilmiştir. Bakanlığa göre hukuk kurallarının yorumlanması yetkisi derece
mahkemelerine ait olduğundan Vergi Mahkemesi ve Daire kararları doğrultusunda
söz konusu ilan asma ücreti hukuka uygunluk arz etmektedir ve mülkiyet hakkının
ihlali söz konusu değildir.
34. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında, ilan asma ve
tahsis ücretinin vergi olarak değerlendirilmesi nedeniyle Bakanlık görüşünde
hukuki nitelendirme hatası yapıldığını belirtmiştir. Başvurucu Şirkete göre
Belediyenin herhangi bir hizmet sunmadan ilan ve tahsis ücreti alması hukuken
mümkün değildir. Başvurucu Şirket ayrıca mezkûr beş yıllık zamanaşımı süresinin
idarenin tahakkuk ettirdiği ve mükelleften tahsil etme zamanaşımını düzenleyen
süre olduğunu ve başvuru konusu ile ilgisinin bulunmadığını iddia etmiştir.
Başvurucu Şirket, Dairenin temyiz ve karar düzeltme incelemesi sonucunda
gerekçesiz karar verdiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
35. Anayasa'nın "Mülkiyet
hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına
sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz."
36. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, mülkiyet hakkının ihlali iddiası
yanında aynı gerekçelerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini de ileri
sürmüştür. Başvurucunun şikâyetinin özünün ilan asma tahsis ücreti tahsil edilmesine
yönelik olduğu dikkate alındığında başvurucunun ihlal iddialarının mülkiyet
hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.
37. Somut olayda ilan asma tahsis ücretini ödeyen başvurucu
Şirket yönünden Anayasa'nın 35. maddesi anlamında korunmaya değer ekonomik bir
menfaatin mevcut olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
38. Başvurucudan ilan tahsis ücreti talep edilmesinin mülkiyet
hakkına müdahale teşkil ettiği açık olup amacı gözetildiğinde müdahalenin
mülkiyetin kamu yararına kullanımının düzenlenmesi ve kontrolüne ilişkin kural
kapsamında incelenmesi gerekir.
39. Başvurucu Şirket esas itibarıyla kendisinden ücret adı
altında yapılan tahsilatın Anayasa'nın 73. maddesi kapsamında kanuni bir
dayanağı bulunmadığını ve Belediyece kendisine sunulmuş bir hizmet olmadığından
bu yönden de dayanağının bulunmadığını ileri sürmektedir. Öte yandan başvurucu
Şirketten yapılan tahsilat derece mahkemelerince vergi benzeri mali yüküm olarak
nitelendirilmiştir.
40. Kamu makamlarınca nasıl nitelendirilirse nitelendirilsin
yapılan bir ödemenin vergi olup olmadığı ve Anayasa'nın 73. maddesi kapsamında
değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini belirleme yetkisi Anayasa Mahkemesine
aittir. 2464 sayılı Kanun'un 97. maddesinde belediyelerin, harç veya katılma payı
konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü
hizmet için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya
yetkili oldukları hükme bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesinin norm denetimi
kapsamında verdiği kararlarında da 2464 sayılı Kanun'un 97. maddesinde belediye
meclislerine verilen yetkinin ücret
adı altında vergi, resim, harç veya benzeri mali yüküm tarifesi belirleme
yetkisi olmayıp, ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri hizmetlerin
karşılığı olarak ücret tarifesi
belirleme yetkisi olduğu açıklanmıştır. Buna göre belediyelere tekel olarak
verilmemiş, kişilerin isteği üzerine sunulan hizmetler için bir tarifeye dayalı
olarak istenilen ücretin vergi,
resim, harç ve benzeri mali yüküm olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
41. Ancak başvurucu Şirketten tahsil edilen ve Anayasa
Mahkemesinin anılan kararı ile vergi veya benzeri bir yüküm olmadığı,
dolayısıyla Anayasa'nın 73. maddesi kapsamında görülemeyeceği hükme bağlanmış
olan ücrete (olayda ilan tahsis asma ücretine) ilişkin
başvuruya konu uyuşmazlıkta (en azından uyuşmazlığın bir bölümünde), bir
taraftan başvurucu diğer taraftan da idari yargı yerleri, vergi ve benzeri mali
yükümler için geçerli olan hükümleri işletmişlerdir. Bunda, ilan asma tahsis
ücretinden kaynaklanan uyuşmazlıkların öteden beri idari yargı yerlerinde
çözümleniyor olmasının yanında, konuya ilişkin kararlarda aynı zamanda söz
konusu ücretin vergi benzeri mali yüküm olarak nitelendirilmiş olmasının
belirleyici olduğu anlaşılmaktadır.
42. Bununla birlikte başvurucunun kendisinin de 1996-2002
yılları arası dönem için tahsil edilen ücretleri vergi benzeri mali yüküm
olarak kabul edip vergisel süreçlere başvurduğu dikkate alınmalıdır.
Dolayısıyla eldeki başvurunun belirtilen durum gözetilerek incelenmesi
gerekmektedir.
43. Anayasa'nın 13. ve 35. maddelerine göre mülkiyet hakkına
yapılan müdahalenin kanuna dayalı olması gerekmektedir. Olayda da niteliği ne
olursa olsun başvurucu Şirketten bir tahsilat yapıldığından, söz konusu
tahsilatın kanuni dayanağının bulunup bulunmadığının ve dayanağı varsa
müdahalenin anılan Anayasa hükümlerinde öngörülen diğer güvence ölçütlerine
uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
44. Olay tarihinde yürürlükte olan 3030 sayılı mülga Kanun;
büyükşehir dâhilindeki meydan, bulvar, cadde ve ana yol alanlardaki ilan asma
yerleri, elektrik direkleri, büfeler ile tercihli yollardaki bariyerlere
konulacak her türlü ilan ve reklamların vergileri ile ilan asma, tahsis ve
bakım ücretlerinin büyükşehir belediyelerinin gelirleri arasında olduğunu
belirtmiştir. Kanun maddelerinde bu durumla ilgili bir istisna ya da muafiyet
bulunmamaktadır.
45. İlan asma tahsis ücreti, olay tarihinde yürürlükte olan 3030
sayılı mülga Kanun'un 18. maddesinde düzenlenmiştir. Bu Kanun Resmî Gazete’de yayımlandığı için başvurucu Şirket açısından
ulaşılabilir niteliktedir.
46. Diğer taraftan Dairenin yukarıda değinilen kararlarında da
ihtilaf; büyükşehir belediyesi dâhilindeki meydan, bulvar, cadde ve ana yol
alanlardaki ilan asma yerleri, elektrik direkleri, büfeler ile tercihli
yollardaki bariyerlere konulacak her türlü ilan ve reklamların asma, tahsis ve
bakım ücretlerinin büyükşehir belediyelerinin gelirleri arasında olup olmadığı
ve bu yerler için ilan asma tahsis bakım ücreti alınabilmesi için ilgilinin
belediyeden herhangi bir hizmet talebinde bulunmuş olmasının gerekip
gerekmediği olarak belirlenmiştir. Daire; vermiş olduğu muhtelif kararlarla bu
konuda belediyelerin ilan asma tahsis ücretini tahsil edebileceklerini, ilan ve
reklamın söz konusu yerlerde yapılıp yapılmadığı önemli olduğundan ilgilinin
belediyeden hizmet talebinde bulunup bulunmamasının olaya bir etkisinin
bulunmadığını, ilan ile reklam bu yerlerde yapılmış ise hizmetin kanun gereği
zaten yapıldığını ve belediyenin bir tahsiste bulunmuş sayılacağını açıkça
kabul etmiştir (bkz. §§ 20-24). Buna göre 3030 sayılı mülga Kanun'un 6. ve 18.
maddelerinde yer alan hükümler ile derece mahkemelerinin bu hükümlere dayalı
yorumları karşısında müdahalenin belirli ve öngörülebilir kanun hükümlerine
dayandığı sonucuna varılmıştır.
47. Buna göre somut olayda başvurucunun kendisinden ilan asma
tahsis ücreti tahsil edilmesine ilişkin söz konusu şikâyetlerini derece mahkemeleri
önünde de dile getirdiği, ancak anılan Kanun hükmünün yorumuna dayalı yukarıda
değinilen ilgili Danıştay içtihadı çerçevesinde (bkz. §§ 20-24) derece
mahkemelerinin davanın reddi gerektiği kanaatine ulaştıkları görülmektedir.
Dolayısıyla derece mahkemelerinin yorumlarının öngörülemez veya keyfî
olmadıkları da açıktır.
48. Başvurucu Şirket yargılama sürecinde; somut olayın hukuki
nitelendirmesinde hata yapıldığını, nitekim aynı somut olaya benzer konulu
farklı bir davada farklı yönde karar verildiğini, emsal kararda ilan asma
tahsis ücreti alınmasının vergi hatası olarak kabul edilmesine karşın başvuru
konusu davada bunun kabul edilmediğini ileri sürmüştür. Ancak başvuru formunda
değinilen emsal kararın 2002-2006 yılları arasında ödenen ilan asma tahsis
ücretine yönelik olduğu, hatta bu kararda söz konusu ücretin 2002-2004 yılları
arasına ait kısmının tahsili yönünden o tarihlerde yürürlükte bulunan Kanun
gereği hukuka aykırılık bulunmadığı; ancak yapılan kanun değişikliği
dolayısıyla 2005-2006 yıllarında hizmet sunmaksızın ilan asma tahsis ücreti
alınmasının hukuka uygun olmadığı sonucuna varılarak davanın kısmen kabul
edildiği görülmüştür. Başvuru konusu davada ise 1996-2002 yılları arasında ilan
asma tahsis ücreti tahsil edilmiş olup başvurucu Şirketten belirtilen tarihler
arasında alınan ilan asma tahsis ücretinin hukuka uygun kabul edileceğinin
öngörülebilir olduğu anlaşılmaktadır.
49. Ayrıca başvurucu Şirket emsal kararlara göre somut davada
hukuki nitelendirmede hata yapıldığını ileri sürmüş ise de 2004 ve öncesi dönem
için yapılan değerlendirmeler sonucu davanın bu yıllara ait ilan asma tahsis
ücreti bakımından ret ile sonuçlandığı dikkate alındığında hukuki
nitelendirmede hata yapılıp yapılmamasının kararın sonucu üzerinde etkili olmayacağı
anlaşılmaktadır.
50. Somut olayda büyükşehir dâhilindeki meydan, bulvar, cadde ve
ana yol alanlardaki elektrik direklerine konulacak reklam panolarının asma
tahsis ücretlerinin Belediyece tahsil edilmesinin kamu giderlerinin finansmanı
amacına hizmet ettiğinden meşru bir amacının bulunduğu kuşkusuzdur. 2464 sayılı
Kanun'un 97. maddesi ile belediyelerin vergi, resim, harç ve harcamalara
katılma paylarının yanı sıra birtakım işler ve hizmetler karşılığında bu
hizmetleri talep eden ve yararlanan kişilerden de ücret talep edebilmeleri mümkün kılınmıştır. Söz konusu ücretlerin ödenmesi için gerekli
tedbirlerin alınması ve bu kapsamda gerekli ve uygun araçların seçilmesinde
kanun koyucunun belirli bir takdir yetkisinin olduğu kabul edilmelidir.
51. İlan asma tahsis ücreti tahsil edilmesine benzer gelir
sağlayıcı uygulamalar ile hem belediyelere vergi, resim, harç ve vergi benzeri
uygulamalar dışında da gelir kalemi edinebilmesi imkânı sağlanmakta hem de
belediyelerin kamusal nitelik arzetmeyip kişilere özel
hizmetlerinin maliyeti tüm belde halkına yükletilmemiş olmaktadır. Bu itibarla
somut olaydaki uygulanma biçimiyle idarece yükümlülerinden ilan asma tahsis
ücretinin tahsil ediliyor olmasının elverişli
ve gerekli olduğu açıktır.
52. Son olarak şikâyete konu ücret
tahsili nedeniyle mülkiyet hakkı sınırlandırılan başvurucu Şirketin ulaşılmak
istenen kamu giderlerinin finansmanı amacı karşısında adil dengeyi bozan
orantısız bir yüke katlandığı tespit edilememiştir. Bu durumda somut olay
bağlamında mülkiyet hakkının ihlal edilmediği açıktır.
53. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
54. Başvurucu Şirket, açtığı tam yargı davasının makul sürede
tamamlanmadığını ileri sürmüştür.
55. Bireysel başvuru sonrasında 31/7/2018 tarihli ve 30495
sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25/7/2018 tarihli
ve 7145 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle
Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
56. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018)
kararında Anayasa Mahkemesi; yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya
da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği yahut hiç icra edilmediği
iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara
ilişkin olarak Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonuna (Tazminat
Komisyonu) başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma,
başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı
yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır (Ferat Yüksel, §§ 26-35).
57. Ferat Yüksel kararında özetle
anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda
kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli
itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum
olmadığı, tazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında
başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli
giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur
(Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda
Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili
başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen
Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun
incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna
vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik
kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
58. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
59. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduklarına karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
21/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.