TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEHMET DOĞANAY BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/15505)
Karar Tarihi: 12/12/2018
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör Yrd.
Ceren Sedef EREN
Başvurucu
Mehmet DOĞANAY
Vekili
Av. Hayrettin KÜÇÜKSOY
I. BAŞVURU KONUSU
1. Başvuru, dinî bir tarikatla ilişkili olunduğu ve daha önce yabancı bir kadınla evlenildiği için sınavın kazanılmasına rağmen polis okuluna kaydın yapılmaması nedeniyle din ve vicdan hürriyeti ile özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/9/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, yapılan yazılı ve sözlü sınavları kazanarak 1999 yılında polis okuluna kayıt yaptırmaya hak kazanmıştır. Buna rağmen başvurucunun dinî bir tarikatla ilişkili bulunduğu, daha önce Romanya uyruklu bir kadınla evlenerek ondan boşandığı ve sağlığının polisliğe uygun olmadığı sebepleri gerekçe gösterilerek polis okuluna kaydı yapılmamıştır.
7. Başvurucu, polis okuluna kaydının yapılmamasına ilişkin işleme karşı idare mahkemesinde iptal davası açmıştır. Ankara 4. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 4/5/2000 tarihinde, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
8. Başvurucu anılan kararı temyiz etmiştir. Danıştay Sekizinci Dairesi 15/11/2001 tarihinde söz konusu ret kararını onamıştır. Onama kararı, davalı idareye tebliğ edilmesine rağmen avukatının adres değiştirmiş olması nedeniyle başvurucuya tebliğ edilememiştir.
9. Başvurucu 15/8/2014 tarihli dilekçesiyle söz konusu dava dosyasından fotokopi almak amacıyla Mahkemeye başvurmuştur. Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından tanzim edilen 31/10/2014 tarihli tutanağa göre avukatının adres değiştirmiş olması nedeniyle başvurucuya çıkarılan 15/11/2001 tarihli onama kararının bulunduğu tebligat, tebliğ edilmeden iade edilmiş ve adres araştırması yapılmaksızın sehven arşive kaldırıldığındantutanak tarihine kadar tebligatın başvurucuya tebliğ edilemediği anlaşılmıştır. Bunun üzerine dosyanın tekemmülünün sağlanması amacıyla başvurucu vekiline yeniden tebligat çıkarılmıştır.
10. Onama kararı başvurucuya 6/11/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu onama kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurmuştur. Danıştay Sekizinci Dairesi 8/5/2015 tarihinde, başvurucunun polis okuluna kaydının yapılmamasına dair işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından bahisle karar düzeltme talebini reddetmiştir. Bu karar başvurucuya 5/8/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu 3/9/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 12/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
13. Başvurucu yukarıda yer verilen gerekçelerle polis okuluna kaydının yapılmaması ve bu işleme karşı açtığı davanın da reddedilmesi nedenleriyle din ve vicdan hürriyeti ile özel hayata saygı ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
14. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre idari yargıda tüm süreler tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar. Buna göre Danıştay 8. Dairesi de aradan yaklaşık on üç yıl geçmiş olmasına rağmen tebliğden itibaren süresinde yapılan karar düzeltme talebini incelemiş ve reddetmiştir.
15. Bununla birlikte somut başvurunun -Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun amacı ve ilkeleri doğrultusunda- Mahkemenin zaman bakımından yetkisi kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
16. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurular incelenebilir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012, § 17).
17. Karar düzeltme yolu, usul hükümleri uyarınca olağan bir kanun yolu olarak kabul edilmektedir. Buna karşın başvurucu, şikâyetini özü itibarıyla ilk derece mahkemesi ve temyiz mahkemesi önünde ileri sürdükten sonra etkili görmeyerek karar düzeltme kanun yoluna başvurmamış ise Anayasa Mahkemesi temyiz onama kararıyla başvuru yollarının tüketilmiş olacağını kabul etmiştir. (Taner Kurban, B. No: 2013/1582, 7/11/2013, § 23). Buna göre idari yargı yolunda açılan bir davayla ilgili olarak temyiz onama kararının öğrenilmesinden itibaren süresinde yapılmak şartıyla bireysel başvuruda bulunulması mümkündür. Bu bağlamda karar düzeltme yolu açık olan bir yargı yolunda verilen karar; başvurulmaması hâlinde karar düzeltme süresi sonunda, başvurulması hâlinde ise karar düzeltme talebi hakkında verilen karar tarihinde kesinleşir.
18. Somut olayda, başvurucu şikâyet konusu işleme karşı açtığı davanın reddedilmesi üzerine temyiz yoluna başvurmuş ve karar onanmış; onama kararı ise başvurucuya yaklaşık 13 yıl boyunca tebliğ edilememiştir. Her ne kadar anılan karar on üç yıl boyunca tebliğ edilememişse de söz konusu süre tebliğ edilmesinden önce temyiz başvurusunun onamayla sonuçlandığından başvurucunun haberdar olduğunu varsaymaya yetecek kadar uzundur. Bu doğrultuda başvurucunun anılan süreç içinde karar düzeltme yoluna başvurma niyetinin bulunmadığı kabul edilmelidir. Aksi hâlde oldukça uzun bir süre olan on üç yıl içinde onama kararının kendisine tebliğini sağlayarak karar düzeltme yoluna başvurmasının mümkün olduğu görülmektedir. Nitekim söz konusu onama kararının başvurucuya tebliğ edilmediğinin yaklaşık on üç yıl sonra dava dosyasından fotokopi almak amacıyla başvurucunun ilgili mahkemeye gittiği esnada tesadüfen fark edilmesi de bu kabulü destekler niteliktedir.
19. Anayasa Mahkemesi, ikincil niteliği gereği bireysel başvuruda bulunabilmek için başvuru konusu şikâyetin öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletilmesi, bu konuda sahip olunan bilgi ve delillerin zamanında bu makamlara sunulması, bu süreçte dava ve başvuruyu takip etmek için gerekli özenin gösterilmiş olması gerektiğini ifade etmiştir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17). Dolayısıyla başvurucunun bireysel başvuruda bulunmadan önce şikâyet ettiği durumdan kurtulmak için gerekli özeni gösterme yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğinin de denetlenmesi gerekir.
20. Somut olayda başvurucunun -sürenin uzunluğu dikkate alındığında- söz konusu onama kararının makul bir süre içerisinde kendisine tebliğini sağlamasının -neden yapılamadığına dair hiçbir açıklamada bulunulmadığı da dikkate alındığında- mümkün olduğu görülmektedir. Dolayısıyla onama kararının tebliğ edilmediğinin tesadüfen fark edildiği zamana kadar geçen sürenin başvurucunun özen yükümlülüğünü yerine getirmediği sonucuna ulaşılmasını sağlayacak derecede uzun olduğu anlaşılmaktadır.
21. Bu bağlamda imkânı bulunmasına rağmen on üç yıl gibi makul olmayan bir süre boyunca davasının akıbetini sormayan ve söz konusu sürenin uzunluğu dikkate alındığında bu süre içinde karar düzeltme yoluna başvurma niyeti de bulunmadığı anlaşılan başvurucunun bireysel başvuruda bulunmadan önce şikâyet ettiği durumdan kurtulmak için gerekli özeni gösterme yükümlülüğünü yerine getirmediği değerlendirilmiştir. Bu doğrultuda başvurucunun söz konusu şikâyetinin bireysel başvuru yolunun zaman bakımından yetkisi kapsamında kaldığını kabul etmenin bireysel başvuru yolunun amacı ve ilkelerine uygun düşmediği, dolayısıyla başvuru konusu şikâyetin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun zaman bakımından yetkisi dışında kaldığı değerlendirilmiştir.
22. Öte yandan Anayasa Mahkemesince bu başvuruya ilişkin olarak yapılan değerlendirmelerin bireysel başvuru kabul edilebilirlik kriterlerinin somut olayda sağlanıp sağlanmadığı ile sınırlı olduğunun altı çizilmelidir. Karar düzeltme isteminin esasının incelenebilirliğine ilişkin koşulları değerlendirmek ve bu kapsamda özellikle istemin süresinde yapılıp yapılmadığını incelemek ise Danıştayın görev alanına girmektedir. Bu bağlamda karar düzeltme isteminin, tebligat hukukuna ilişkin mevzuat hükümleri değerlendirilerek süresinde görülmesinin Danıştayın takdirinde olduğu vurgulanmalıdır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 12/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.