TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
EJDER AL BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/15790)
Karar Tarihi: 24/10/2019
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Burhan ÜSTÜN
Kadir ÖZKAYA
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Halil İbrahim DURSUN
Başvurucu
Ejder AL
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, askerlik hizmeti sırasında ateşli silah yaralanması sonucu meydana gelen ölüm olayı hakkında etkili bir ceza soruşturma yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/9/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu ceza soruşturması dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Şırnak'ın Uludere ilçesinde zorunlu askerlik hizmetini ifa ettiği sırada 9/8/2013 tarihinde ateşli silah yaralanması sonucu yaşamını yitiren 1993 doğumlu M.A.A.nın annesidir.
8. Başvurucunun oğlu M.A.A. 8/5/2013 tarihinde askere sevk edilmiş ve 11/5/2013 tarihinde Beşinci Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı 48. Piyade Eğitim Alay Komutanlığına (Tokat/Merkez) teslim olmuştur. M.A.A., burada kendisi ile yapılan anketlerde herhangi bir psikolojik rahatsızlığının bulunmadığını ve bu kapsamda herhangi bir tedavi görmediğini belirtmiştir.
9. Askerlik eğitimini tamamlayan M.A.A. 29/7/2013 tarihinde Şırnak'ın Uludere ilçesindeki askerî birliğine teslim olmuştur.
10. Askerî birliğine teslim olan M.A.A.ya 2/8/2013 tarihinde 754246 seri numaralı G-3 piyade tüfeği ile beş adet şarjör teslim edilmiştir. Taşınır Mal Tesellüm Belgesi başlığını taşıyan bu belgenin altında M.A.A.nın imzası bulunmaktadır.
11. M.A.A. 5/8/2013 tarihinde, askerlik hizmetini tamamlayacağı bölüğün konuşlandığı Altıntepe üs bölgesine gitmiştir.
12. Soruşturma dosyasındaki bilgi ve belgelere göre 9/8/2013 günü saat 10.15 sıralarında askerî birliğin yemekhanesinin kiler olarak kullanılan kısmından bir el silah sesi duyulmuştur. Sesin geldiği yere gidilmesi üzerine başvurucunun oğlu M.A.A.nın göğüs bölgesinden giren ve sırt bölgesinden çıkan bir mermiyle vurulmuş olduğu görülmüştür. Yapılan kontrolde nefes aldığı anlaşılan M.A.A. helikopterle Şırnak Asker Hastanesine götürülmüş ancak kurtarılamayarak aynı gün yaşamını yitirmiştir.
13. Uludere İlçe Jandarma Komutanlığı yetkilileri saat 10.30 sıralarında olayı Uludere Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmiştir. Bunun üzerine Uludere Cumhuriyet savcısı Olay Yeri İnceleme ekibi ile birlikte saat 13.00 sıralarında helikopterle Altıntepe üs bölgesine gitmiştir. Cumhuriyet savcısının da katılımıyla olay yeri incelemesi gerçekleştirilmiş, olay yerinin krokisi çizilmiş ve fotoğrafları çekilmiştir.
14. Olay yeri incelemesi sonucunda hazırlanan raporda özetle olayın yemek yapımında kullanılan malzemeleri saklamak amacıyla kullanılan kilerde gerçekleştiği, kiler ile mutfağın bir duvarla bölünmüş olduğu ve mutfak kısmından açılan bir kapıyla kilere geçmenin mümkün olduğu belirtilmiştir. Olay yeri inceleme raporunda; Şırnak Asker Hastanesine kaldırıldığı için M.A.A.nın olay yerinde olmadığı, emniyet tertibatı T konumunda olan, 754246 seri numaralı G-3 piyade tüfeğinin kilerin zemininde olduğu, tüfeğin şarjöründe on sekiz fişeğin bulunduğu, bunun yanı sıra silahın atım yatağında da bir adet patlamamış fişeğin olduğu, tüfeğin 30 cm doğu istikametinde bir adet mermi kovanının olduğu ve bunların muhafaza altına alındığı ifade edilmiştir. Raporda, olay yerinde yapılan inceleme ve araştırmada mermi çekirdeğinin bulunamadığı belirtilmiştir. Son olarak tavan üzerinde yeni kırılmış ve dökülmüş bir bölge tespit edildiği ancak bunun mermi izi olduğu konusunda kesin bir kanaate varılamadığı ifade edilmiştir.
15. Uludere Cumhuriyet savcısı tarafından olay yeri incelemesi yapıldığı sırada Şırnak Cumhuriyet savcısı tarafından da Şırnak Asker Hastanesinde ölü muayene işlemi gerçekleştirilmiştir. Ölü muayene işlemi sonucunda kesin ölüm sebebinin klasik otopsi işlemi yapılarak tespit edilmesinin yerinde olacağı değerlendirilmiştir. Ölü muayene işlemi sırasında ayrıca Cumhuriyet savcısının talimatı ile M.A.A.nın el ve yüz svapları ile parmak izleri alınmıştır. Yine Cumhuriyet savcısının talimatları doğrultusunda M.A.A.nın atleti ile kamuflajı muhafaza altına alınmıştır.
16. Kesin ölüm sebebinin klasik otopsi işlemi yapılarak tespit edilmesinin yerinde olacağının değerlendirilmesi üzerine kesin ölüm sebebinin tespiti için klasik otopsi işlemi yapılmasına karar verilmiştir. Klasik otopsi işlemi sonucunda hazırlanan 9/8/2013 tarihli raporun ilgili kısımları şöyledir:
"(...)
1-Meme başı hizasında sol parasternal bölge 2-3'üncü interkostal aralık hizasında 1x1,5 cm. genişliğinde atipik etrafında barut ve is artıkları bulunan ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası,
2- Sol skapulanın 1 cm. altında 1x0,5 cm. ebadında yara dudakları düzgün ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası tespit edildi.
(...)
Haricen 1 nolu ile tarif edilen ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliğinden vücuda giren mermi çekirdeğinin iskelet kemik kırıkları ve akciğer harabiyeti meydana getirerek aşağıdan yukarıya, sağdan sola seyirde haricen 2 noda tarif edilen ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarasından vücudu terk ettiği tespit edildi.
SONUÇ: (...)
1- Kişinin vücudunda 1 adet ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliği tespit edilmiş olup, müstakilen öldürücü nitelikte olduğu,
2- Ateşli silah mermi çekirdeğinin elbiseli bölgeye isabet etmesi nedeniyle atış mesafesi isteniyorsa kişinin olay anında üzerinde bulunan kıyafetlerinin fizik incelemesinin yapılması gerektiği,
3- Otopsi sırasında cesedin vücudundan ateşli silah mermi çekirdeği elde edilmediği,
4- Kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı iskelet kemik kırıkları, iç organ harabiyeti ve iç kanama nedeniyle meydana geldiği kanaatindeyiz.”
17. Olay yeri incelemesi sonrasında Uludere Cumhuriyet savcısı tarafından bazı tanıkların ifadesi alınmıştır. Cumhuriyet savcısı, bu kapsamda M.A.A.yı vurulmuş vaziyette ilk gören Y.G.nin ifadesini almıştır. Y.G. 9/8/2013 tarihli ifadesinde özetle 29/7/2013 tarihinde Uludere'deki birliğine katıldığını, dört gün önce de Altıntepe üs bölgesine dağıtımının yapıldığını, M.A.A. ile yaklaşık on gün önce tanıştığını belirtmiştir. Y.G. ifadesinin devamında aşçı olduğu için saat 07.00 sıralarında yemekhaneye geldiğini, bulaşıkçı olan M.A.A.nın da saat 07.10 sıralarında yemekhaneye geldiğini, saat 07.10'dan olayın olduğu ana kadar her şeyin normal olduğunu, olay anında kendisinin mutfakta yemek pişirdiğini, M.A.A. ile diğer bazı askerlerin ise kilere yemek malzemelerini taşımakla meşgul olduğunu, bu sırada bir el silah sesi duyduğunu, bunun üzerine hemen yan tarafta bulunan kilerin kapısını açtığını ve M.A.A.yı sırt üstü yatar vaziyette gördüğünü belirtmiştir. Y.G. son olarak M.A.A.yı o şekilde görür görmez hemen bağırarak diğer arkadaşlarına haber verdiğini, diğer arkadaşlarının ise olayı Uzman Çavuş M.M.ye bildirdiğini, bunun üzerine M.M.nin olay yerine gelerek kilere girdiğini, kendisinin kilere girmediğini ifade etmiştir.
18. M.A.A.yı vurulmuş vaziyette yerde gören Y.G.nin bağırması üzerine olay yerine giden ilk erlerden biri olan G.K. ifadesinde özetle olay anında nöbet yerinde iken silah sesine benzer bir ses duyması üzerine hemen sesin geldiği tarafa gittiğini, olay yerine vardığında M.A.A.nın yerde yattığını, yanında ise adını bilmediği bir arkadaşının olduğunu gördüğünü belirtmiştir. G.K. daha sonra olayı hemen komutanlarına haber verdiklerini belirtmiştir.
19. Olayın kendisine bildirilmesi üzerine olay yerine giden Uzman Çavuş M.M. 9/8/2013 tarihli ifadesinde özetle olay günü idari işlerle uğraştığı sırada askerlerin söz konusu olaydan bahsetmesi üzerine koşarak olayın gerçekleştiği yere gittiğini, yemekhanenin kiler bölümüne ulaştığında M.A.A.yı yerde sırtüstü yatar vaziyette gördüğünü, bu sırada M.A.A.nın ayaklarının titremekte olduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine hemen üzerindeki fanilayı çıkararak mermi giriş deliği olan göğüs bölgesine tampon yaptığını, bu sırada olayın diğer komutanlara da bildirildiğini ve bölgeye helikopter gelmesinin sağlandığını, helikopterin gelmesiyle M.A.A.yı helikoptere bindirerek Şırnak Asker Hastanesine gönderdiklerini belirtmiştir. M.M. ifadesinin devamında olay anında yemekhanede olmadığı için olaya şahit olmadığını, M.A.A.nın üs bölgesine dört gün önce geldiğini, dosyasında herhangi bir sıkıntısı olduğuna dair kayıt olmadığı gibi kendisinin de herhangi bir sorununun bulunduğundan bahsetmediğini, M.A.A.nın gönüllü olması üzerine yemekhanede görevlendirildiğini ancak olay günü askerî birlikte karşılaştıklarında yemekhaneden çıkmak istediğini belirttiğini, kendisinin de "Daha yeni başladın, ne oldu?" dediğini, M.A.A.nın "Bir şey yok, çıkmak istiyorum." dediğini, bunun üzerine kendisinin de "Tamam, birlik komutanına iletirim, daha sonra bir karar veririz." dediğini, daha sonra M.A.A.nın yemekhaneye doğru yoluna devam ettiğini belirtmiştir. İfadesinde son olarak M.A.A.yı helikopter pistine götürdükleri sırada M.A.A.nın "Melike" gibi bir isim söylediğini, bu kişinin kız arkadaşı olabileceğini düşündüğünü, olaydan sonra M.A.A.nın arkadaşlarıyla konuştuğunda M.A.A.nın babasının piyasaya borcunun olduğunu, ağabeyinin hapiste olduğunu, annesinin ise şeker hastası olduğunu öğrendiğini ifade etmiştir.
20. Soruşturma kapsamında ifadeleri alınan diğer askerler genel olarak M.A.A.nın neşeli birisi olduğunu, kimseyle husumetinin bulunmadığını, intihar ettiğine inanamadıklarını belirtmişlerdir.
21. Olaydan sonra gerçekleştirilen ilk soruşturma işlemlerinden sonra Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı ile Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı görevsizlik kararları vermiştir. Soruşturmaya Hava Kuvvetleri Komutanlığı Komutan Yardımcılığı ve Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezleri Komutanlığı Askerî Savcılığı (Askerî Savcılık) devam etmiştir.
22. Olay yeri incelemesi neticesinde muhafaza altına alınan M.M.A.ya ait 754246 seri numaralı G-3 marka piyade tüfeği, bir adet şarjör ve bir adet mermi kovanı gerekli tetkiklerin yapılması amacıyla Van Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğine gönderilmiştir. Van Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğince hazırlanan uzmanlık raporunda, 754246 seri numaralı tüfeğin ateş etmesine mani mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı ve incelenmek için gönderilen bir adet mermi kovanının 754246 seri numaralı tüfek ile atılmış olduğu tespitleri yapılmıştır.
23. Van Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğince yapılan parmak izi incelemesinde ise silah ve şarjör üzerinde herhangi bir iz olmadığı tespitinde bulunulmuştur.
24. Başvurucunun oğlu M.A.A.nın el ve yüz bölgesinden atış artığı transfer kitiyle alınan svaplar üzerinde Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı Kimyasal İnceleme Laboratuvarı görevlileri tarafından atış artığı analizi yapılmıştır. Kimyasal İnceleme Laboratuvarı görevlileri tarafından hazırlanan 11/9/2013 tarihli uzmanlık raporuna göre M.A.A.dan alınan tüm svaplarda atış artığı tespit edilmiştir. Uzmanlık raporunda ayrıca kamuflajın ön kısmında bulunan mermi deliğinde atış artıklarının bulunduğu, atış artıklarının dağılımı ve yoğunluğu dikkate alındığında atışın bitişik atış mesafesinden yapılmış olduğunun değerlendirildiği belirtilmiştir.
25. Soruşturma kapsamında M.A.A.nın telefon kayıtları incelenmiş ancak şüpheli bir durum tespit edilememiştir.
26. Soruşturma kapsamında M.A.A.nın anne (başvurucu) ve babası ile bazı akrabaları da dinlenmiştir. Başvurucu 6/11/2013 tarihli ifadesinde özetle oğlunun herhangi bir probleminin olmadığını, onunla ortalama iki günde bir telefonla görüştüğünü, oğlunun gerek askerlik gerekse başka bir konu ile ilgili herhangi bir yakınmasının olmadığını belirtmiştir. Başvurucu ayrıca oğlunun ciddi olarak görüştüğü bir kız arkadaşının olmadığını, Melike isminde bir kız arkadaşının da olmadığını belirtmiştir. M.A.A.nın babası ile diğer akrabaları da genel olarak başvurucunun beyanına benzer şekilde beyanda bulunmuşlardır.
27. Askerî Savcılık, soruşturma kapsamında elde ettiği tüm bu verileri değerlendirerek M.A.A.nın ölümünde herhangi bir kişiye atf-ı kabil kusur ve ihmal bulunmadığı, ölümün intihar sonucu meydana geldiği kanaatine varmış; 17/4/2015 tarihli karar ile kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Askerî Savcılık bu kararında M.A.A.ya ait tüm svaplarda atış artığı bulunmasına, olayda kullanılan silahın M.A.A. üzerine zimmetli olmasına, M.A.A.nın askerî birlik içinde kimseyle husumetinin bulunmamasına, M.A.A.nın tehdit edildiğine yahut baskı gördüğüne ilişkin bir bilginin tespit edilememiş olmasına özellikle vurgu yaparak M.A.A.nın kendi isteği ve iradesiyle ani şekilde gelişen bir kararla hayatına son verdiği kanaatine varmıştır.
28. Başvurucu, oğlunun intihar ettiğine inanmadığını belirterek anılan karara itiraz etmiştir.
29. 7. Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesi (Askerî Mahkeme) 31/7/2015 tarihinde başvurucunun itirazının reddine karar vermiştir.
30. Bu karar 25/8/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
31. Başvurucu 22/9/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
32. Mahkemenin 24/10/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
33. Başvurucu; oğlunun askerlik hizmetini ifa etmekte iken ateşli silah yaralanması sonucu yaşamını yitirmesi üzerine başlatılan ceza soruşturması sonucunda ölüm olayının intihar neticesinde gerçekleştiği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, olayın intihar olduğu söylense de kanaatince oğlunun intihar etmediğini ifade etmiştir. Başvurucu, oğlunun intihar etmesini gerektirecek hiçbir psikolojik ya da maddi sorunu olmadığı gibi duygusal bir ilişkisinin de olmadığını belirtmiştir. Oğlunun şüpheli ölüm olayı hakkında etkili bir soruşturma yürütülmediğini, olay hakkında etkili bir soruşturma yürütülmüş olsaydı oğlunun intihar sonucu değil kasten ya da kastı aşar şekilde vurulma sonucu öldürüldüğünün anlaşılacağını iddia etmiştir. Olayda kullanılan silah üzerinde parmak izi bulunamadığını, oğlunun ölümüne neden olan mermi çekirdeğinin olayın meydana geldiği kilerde bulunamamış olmasının oldukça şüpheli olduğunu, ayrıca silah bulundurulması gerekmeyen kilere niçin silah sokulduğunun araştırılmadığını ileri sürmüştür. Ayrıca olayda kullanılan silahın oğlunun üzerine zimmetli olduğu hususunda da kuşkularının bulunduğunu, Taşınır Mal Tesellüm Belgesi'ndeki imzanın oğluna ait olup olmadığı hususunda herhangi bir araştırma yapılmadığını ifade etmiştir. Başvurucu; somut olayda yeterli delil toplanmadan eksik inceleme sonucu karar verildiğini, tüm bu eksiklikler nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
34. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucu temel olarak oğlunun ölümünün cinayet sonucu gerçekleşmiş olabileceğini ancak bu husus hakkında yeterli bir araştırma yapılmadığı için olayın aydınlatılamadığını ileri sürmüştür. Dolayısıyla başvurucunun şikâyetlerinin özü, yaşam hakkının usul yönü ile ilgilidir. Bu itibarla başvurucunun tüm şikâyetlerinin yaşam hakkının usul yönü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
35. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”
36. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, (...) kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
1. Genel İlkeler
37. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B.No: 2012/752, 17/9/2013, § 50). Devletin negatif bir yükümlülük olarak yetki alanında bulunan hiçbir bireyin yaşamına kasıtlı ve hukuka aykırı olarak son vermeme, bunun yanı sıra pozitif bir yükümlülük olarak yine yetki alanında bulunan tüm bireylerin yaşam hakkını gerek kamusal makamların gerek diğer bireylerin gerekse kişinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü bulunmaktadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 50, 51).
38. Pozitif yükümlülüklerin korumaya ilişkin maddi yönünün yanı sıra usule ilişkin bir yönü de bulunmaktadır. Bu yükümlülük, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi gerektirir. Bu soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap vermelerini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).
39. Yaşam hakkına ilişkin bu usul yükümlülüğü olayın niteliğine bağlı olarak cezai, hukuki ve idari nitelikteki soruşturmalarla yerine getirilebilir. Kasten veya kötü muamele sonucu meydana gelen ölüm olaylarında Anayasa'nın 17. maddesi gereğince devletin sorumluların tespitini ve cezalandırılmalarını sağlayabilecek nitelikte bir cezai soruşturma yürütme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu tür olaylarda idari soruşturmalar ve tazminat davaları sonucunda idari bir yaptırım veya tazminata hükmedilmesi ihlali gidermek ve dolayısıyla mağdur sıfatını ortadan kaldırmak için yeterli değildir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 55).
40. Yaşam hakkı kapsamında yürütülmesi gereken ceza soruşturmalarının amacı yaşam hakkını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanmasını ve vuku bulan ölüm olayında varsa sorumluları ve sorumluluklarını tespit etmek üzere adalet önüne çıkarılmalarını sağlamaktır. Bu, bir sonuç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür. Anayasa'nın 17. maddesi hükümleri başvuruculara üçüncü tarafları belirli bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı verdiği tüm yargılamaların mahkûmiyetle ya da belirli bir ceza kararıyla sonuçlandırma yükümlülüğü verdiği anlamına gelmemektedir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 56).
41. Soruşturmanın etkililiği ve yeterliliği bakımından soruşturma makamlarının resen harekete geçmesi ve ölüm olayını aydınlatabilecek sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delillerin toplanması gerekmektedir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57).
42. Ölüm olayına ilişkin yapılacak etkili bir soruşturma kapsamında yetkililerin tanıkların ifadelerinin alınması, bilirkişi incelemeleri ve gerektiğinde yaralanmalar ile ilgili eksiksiz ve detaylı bir rapor hazırlanmasına imkân verecek otopsinin yapılması, ölüm sebebinin objektif analizinin yapılması ve söz konusu olaylarla ilgili kanıtların elde edilmesi için mümkün olan tüm tedbirlerin alınması gibi işlemleri yapmaları gerekmektedir. Ölüm sebebinin veya olası sorumlulukların tespit edilmesini olumsuz yönde etkileyecek nitelikteki her türlü eksiklik, etkili bir soruşturma yürütülmesi açısından risk teşkil edebilecektir (Meral Eşkili, B. No: 2013/7586, 4/11/2015, § 89).
43. Ayrıca soruşturmada görevli kişilerin olaylara karışan veya karıştığından şüphelenilen kişilerden bağımsız olmaları gerekir. Bu durum sadece hiyerarşik veya kurumsal bir bağlantı bulunmamasını değil aynı zamanda somut bir bağımsızlığı da gerektirmektedir (Cemil Danışman, B. No: 2013/6319, 16/7/2014, § 96).
2. İlkelerin Olaya Uygulanması
44. Başvurucu, yukarıda belirtilen iddialarla (bkz. § 33) yaşam hakkının usul yönünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
45. Yukarıda da belirtildiği üzere (bkz. § 39) ölüm olayının üçüncü kişi ya da kişilerce kasıtlı olarak gerçekleştirildiği yönündeki şikâyetler ile ilgili olarak soruşturma makamlarının sorumluların tespitini ve cezalandırılmalarını sağlayabilecek nitelikte bir cezai soruşturma yürütme yükümlülüğü bulunmaktadır. Kasıtlı bir eylem sonucu meydana gelen ölüm olaylarında mağdura/mağdurlara sadece tazminat ödenmesi yaşam hakkı ihlalini gidermek ve mağdur sıfatını ortadan kaldırmak için yeterli değildir. Dolayısıyla cinayet iddiasına ilişkin şikâyetler yönünden tüketilmesi gerek uygun başvuru yolunun ceza soruşturması olduğu açıktır. Bu nedenle somut olayda soruşturma makamlarının cinayet iddiası ile ilgili olarak etkili bir soruşturma yürütüp yürütmediğinin incelenmesi gerekir.
46. Başvuru formu ve ekleri bu kapsamda incelendiğinde soruşturma makamları tarafından başvurucunun oğlunun ölüm olayı ile ilgili olarak çeşitli araştırmalar yapıldığı görülmektedir. Soruşturma makamları tarafından bu kapsamda resen bir soruşturma başlatılmış, olay yeri incelemesi yapılarak olay yerinin fotoğrafları çekilmiş ve krokisi çizilmiş, akabinde ölü muayene işlemi ile otopsi işlemi gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen otopsi işlemi neticesinde hazırlanan raporda; M.A.A.nın göğüs bölgesinden giren ve sırt bölgesinden çıkan bir mermiyle yaralandığı, M.A.A.nın ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı iskelet kemik kırıkları, iç organ harabiyeti ve iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğu yönünde tespitler yapılmıştır. Soruşturma makamlarınca yapılan bu araştırmalarda olayın cinayet olabileceği şüphesini uyandıran herhangi bir delil elde edilememiştir.
47. Soruşturma kapsamında ayrıca kimyasal ve balistik inceleme raporları alınmıştır. Yapılan balistik inceleme neticesinde olay yerinde bulunan mermi kovanının yine olay yerinde bulunan M.A.A. adına zimmetli silah ile atılmış olduğu tespit edilmiştir. Atış artığı ile ilgili olarak yapılan kimyasal inceleme neticesinde ise M.A.A.nın el ve yüz bölgelerinden alınan tüm svaplarda atış artığı bulunmuştur. Bu raporlarda ayrıca ölüme neden olan atışın bitişik atış mesafesinden yapılmış olduğu tespit edilmiştir. Soruşturma kapsamında alınan bu raporlarda da olayın cinayet olabileceği şüphesini uyandıran herhangi bir delil elde edilememiştir.
48. Soruşturma kapsamında silah ve şarjör üzerinde parmak izi incelemesi de yapılmış ancak bunlar üzerinde herhangi bir iz bulunamadığından bu incelemeden bir sonuç alınamamıştır.
49. Bunların yanı sıra olayla ilgili olarak birçok kişinin tanık sıfatıyla ifadesi alınmıştır. İfadesi alınan bu tanıkların önemli bir kısmı M.A.A.nın intihar ettiğine inanamadıklarını belirtmiş iseler de bu kişilerin beyanlarında cinayet iddiasını destekleyecek herhangi bir kayıt da bulunmadığı görülmüştür. İfadesi alınan tanıklar M.A.A.nın kimseyle bir husumetinin bulunmadığını belirtmişlerdir.
50. Başvurucu, bireysel başvuru incelemesi devam ederken Anayasa Mahkemesine sunduğu bir dilekçede oğlunun Uzman Çavuş M.M. tarafından öldürülmüş olabileceğini ileri sürmüştür. Başvuru formu ve eklerinde, başvurucunun oğlu ile Uzman Çavuş M.M. arasında husumet bulunduğuna ilişkin bir bilgi olmadığı gibi Uzman Çavuş M.M.nin olay anında yemekhanede/yemekhanenin kiler kısmında olduğuna ilişkin bir bilgi de bulunmamaktadır. Başvurucunun oğlunu vurulmuş vaziyette ilk gören kişi olan Y.G., olay anında kilerin bitişindeki mutfakta olduğunu, silah sesini duyar duymaz kilere girdiğini ve başvurucunun oğlunu yerde yatar vaziyette gördüğünü belirtmiştir. Y.G. olay anında Uzman Çavuş M.M.nin yemekhanede/yemekhanenin kiler kısmında olduğu yönünde bir beyanda bulunmamıştır. Diğer tanıkların beyanlarından da Uzman Çavuş M.M.nin olay yerine daha sonradan geldiği anlaşılmaktadır.
51. Somut olayda başvurucu, oğullarının ölümünün üçüncü kişi ya da kişilerce gerçekleştirilmiş olabileceği iddiasını desteklemek amacıyla silah üzerinde herhangi bir iz tespit edilemediğini, olay yerinde mermi çekirdeğinin bulunamadığını ve Taşınır Mal Tesellüm Belgesi'ndeki imzanın doğruluğunun araştırılmadığını ileri sürmüş ise de soruşturma kapsamında elde edilen hiçbir delilin M.A.A.nın üçüncü kişi ya da kişilerce öldürülmüş olabileceği iddiasını desteklemediği, ölümün intihar sonucu gerçekleştiğinin diğer yapılan araştırmalarla ikna edici bir şekilde ortaya konulduğu, somut olayda soruşturma makamlarının M.A.A.nın öldürülmüş olabileceği iddiasını aydınlatmaya yönelik işlemlerinden kuşku duyulmasını gerektirecek bir durumun bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
52. Soruşturma makamlarının olaylara ilişkin tespitleri Anayasa Mahkemesi açısından bağlayıcı olmamakla birlikte Anayasa Mahkemesinin soruşturma makamlarının tespitlerinden farklı bir tespitte bulunabilmesi için bu hususta ikna edici unsurların mevcut olması gerekmektedir. Askerî Savcılık, olay hakkında etkili bir şekilde yürüttüğü soruşturma neticesinde M.A.A.nın ölümünün intihar neticesinde gerçekleştiği sonucuna ulaşmıştır. Askerî Savcılık bu sonuca ulaşırken olay yeri inceleme raporuna, tanık beyanlarına, ölü haricî muayenesine, otopsi raporuna ve diğer uzmanlık raporlarına dayanmıştır. Dayanılan bu deliller ile başvuru dosyasındaki diğer bilgi ve belgeler M.A.A.nın yaşamına üçüncü kişi ya da kişilerin eylemi ile son verildiği iddiasını desteklememektedir. Bu durumda somut olayda soruşturma makamlarının M.A.A.nın intihar ettiği yönündeki tespitinden ayrılmayı gerektirecek ikna edici bir nedenin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
53. Tüm bu hususlar dikkate alındığında M.A.A.nın ölümüne ilişkin olayın aydınlatılması ve üçüncü kişi ya da kişilerce öldürülmüş olabileceği yönündeki olasılıkların değerlendirilmesi hususlarında etkili bir ceza soruşturması yürütüldüğü kanaatine varılmıştır.
54. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul yönünün ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının usul yönünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 24/10/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.