TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EJDER AL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/15790)
|
|
Karar Tarihi: 24/10/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Halil İbrahim DURSUN
|
Başvurucu
|
:
|
Ejder AL
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, askerlik hizmeti sırasında ateşli silah yaralanması
sonucu meydana gelen ölüm olayı hakkında etkili bir ceza soruşturma
yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/9/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu ceza soruşturması
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Şırnak'ın Uludere ilçesinde zorunlu askerlik
hizmetini ifa ettiği sırada 9/8/2013 tarihinde ateşli silah yaralanması sonucu
yaşamını yitiren 1993 doğumlu M.A.A.nın annesidir.
8. Başvurucunun oğlu M.A.A. 8/5/2013 tarihinde askere sevk
edilmiş ve 11/5/2013 tarihinde Beşinci Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı 48.
Piyade Eğitim Alay Komutanlığına (Tokat/Merkez) teslim olmuştur. M.A.A., burada
kendisi ile yapılan anketlerde herhangi bir psikolojik rahatsızlığının
bulunmadığını ve bu kapsamda herhangi bir tedavi görmediğini belirtmiştir.
9. Askerlik eğitimini tamamlayan M.A.A. 29/7/2013 tarihinde
Şırnak'ın Uludere ilçesindeki askerî birliğine teslim olmuştur.
10. Askerî birliğine teslim olan M.A.A.ya
2/8/2013 tarihinde 754246 seri
numaralı G-3 piyade tüfeği ile beş adet şarjör teslim edilmiştir. Taşınır Mal Tesellüm Belgesi başlığını
taşıyan bu belgenin altında M.A.A.nın imzası
bulunmaktadır.
11. M.A.A. 5/8/2013 tarihinde, askerlik hizmetini tamamlayacağı
bölüğün konuşlandığı Altıntepe üs bölgesine gitmiştir.
12. Soruşturma dosyasındaki bilgi ve belgelere göre 9/8/2013
günü saat 10.15 sıralarında askerî birliğin yemekhanesinin kiler olarak
kullanılan kısmından bir el silah sesi duyulmuştur. Sesin geldiği yere
gidilmesi üzerine başvurucunun oğlu M.A.A.nın göğüs
bölgesinden giren ve sırt bölgesinden çıkan bir mermiyle vurulmuş olduğu
görülmüştür. Yapılan kontrolde nefes aldığı anlaşılan M.A.A. helikopterle
Şırnak Asker Hastanesine götürülmüş ancak kurtarılamayarak aynı gün yaşamını
yitirmiştir.
13. Uludere İlçe Jandarma Komutanlığı yetkilileri saat 10.30
sıralarında olayı Uludere Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmiştir. Bunun üzerine
Uludere Cumhuriyet savcısı Olay Yeri İnceleme ekibi ile birlikte saat 13.00
sıralarında helikopterle Altıntepe üs bölgesine gitmiştir. Cumhuriyet
savcısının da katılımıyla olay yeri incelemesi gerçekleştirilmiş, olay yerinin
krokisi çizilmiş ve fotoğrafları çekilmiştir.
14. Olay yeri incelemesi sonucunda hazırlanan raporda özetle
olayın yemek yapımında kullanılan malzemeleri saklamak amacıyla kullanılan
kilerde gerçekleştiği, kiler ile mutfağın bir duvarla bölünmüş olduğu ve mutfak
kısmından açılan bir kapıyla kilere geçmenin mümkün olduğu belirtilmiştir. Olay
yeri inceleme raporunda; Şırnak Asker Hastanesine kaldırıldığı için M.A.A.nın olay yerinde olmadığı, emniyet tertibatı T konumunda olan, 754246 seri numaralı G-3 piyade tüfeğinin
kilerin zemininde olduğu, tüfeğin şarjöründe on sekiz fişeğin bulunduğu, bunun
yanı sıra silahın atım yatağında da bir adet patlamamış fişeğin olduğu, tüfeğin
30 cm doğu istikametinde bir adet mermi kovanının olduğu ve bunların muhafaza
altına alındığı ifade edilmiştir. Raporda, olay yerinde yapılan inceleme ve
araştırmada mermi çekirdeğinin bulunamadığı belirtilmiştir. Son olarak tavan
üzerinde yeni kırılmış ve dökülmüş bir bölge tespit edildiği ancak bunun mermi
izi olduğu konusunda kesin bir kanaate varılamadığı ifade edilmiştir.
15. Uludere Cumhuriyet savcısı tarafından olay yeri incelemesi
yapıldığı sırada Şırnak Cumhuriyet savcısı tarafından da Şırnak Asker
Hastanesinde ölü muayene işlemi gerçekleştirilmiştir. Ölü muayene işlemi
sonucunda kesin ölüm sebebinin klasik otopsi işlemi yapılarak tespit
edilmesinin yerinde olacağı değerlendirilmiştir. Ölü muayene işlemi sırasında
ayrıca Cumhuriyet savcısının talimatı ile M.A.A.nın
el ve yüz svapları ile parmak izleri alınmıştır. Yine
Cumhuriyet savcısının talimatları doğrultusunda M.A.A.nın
atleti ile kamuflajı muhafaza altına alınmıştır.
16. Kesin ölüm sebebinin klasik otopsi işlemi yapılarak tespit
edilmesinin yerinde olacağının değerlendirilmesi üzerine kesin ölüm sebebinin
tespiti için klasik otopsi işlemi yapılmasına karar verilmiştir. Klasik otopsi
işlemi sonucunda hazırlanan 9/8/2013 tarihli raporun ilgili kısımları şöyledir:
"(...)
1-Meme başı hizasında sol parasternal
bölge 2-3'üncü interkostal aralık hizasında 1x1,5 cm.
genişliğinde atipik etrafında barut ve is artıkları
bulunan ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası,
2- Sol skapulanın 1
cm. altında 1x0,5 cm. ebadında yara dudakları düzgün ateşli silah mermi
çekirdeği çıkış yarası tespit edildi.
(...)
Haricen 1 nolu ile
tarif edilen ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliğinden vücuda giren mermi
çekirdeğinin iskelet kemik kırıkları ve akciğer harabiyeti
meydana getirerek aşağıdan yukarıya, sağdan sola seyirde haricen 2 noda tarif edilen
ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarasından vücudu terk ettiği tespit edildi.
(...)
SONUÇ: (...)
1- Kişinin vücudunda 1 adet ateşli silah mermi
çekirdeği giriş deliği tespit edilmiş olup, müstakilen
öldürücü nitelikte olduğu,
2- Ateşli silah mermi çekirdeğinin elbiseli
bölgeye isabet etmesi nedeniyle atış mesafesi isteniyorsa kişinin olay anında
üzerinde bulunan kıyafetlerinin fizik incelemesinin yapılması gerektiği,
3- Otopsi sırasında cesedin vücudundan ateşli
silah mermi çekirdeği elde edilmediği,
4- Kişinin ölümünün ateşli silah mermi
çekirdeği yaralanmasına bağlı iskelet kemik kırıkları, iç organ harabiyeti ve iç kanama nedeniyle meydana geldiği
kanaatindeyiz.”
17. Olay yeri incelemesi sonrasında Uludere Cumhuriyet savcısı
tarafından bazı tanıkların ifadesi alınmıştır. Cumhuriyet savcısı, bu kapsamda M.A.A.yı vurulmuş vaziyette ilk gören Y.G.nin
ifadesini almıştır. Y.G. 9/8/2013 tarihli ifadesinde özetle 29/7/2013 tarihinde
Uludere'deki birliğine katıldığını, dört gün önce de Altıntepe üs bölgesine
dağıtımının yapıldığını, M.A.A. ile yaklaşık on gün önce tanıştığını
belirtmiştir. Y.G. ifadesinin devamında aşçı olduğu için saat 07.00 sıralarında
yemekhaneye geldiğini, bulaşıkçı olan M.A.A.nın da
saat 07.10 sıralarında yemekhaneye geldiğini, saat 07.10'dan olayın olduğu ana
kadar her şeyin normal olduğunu, olay anında kendisinin mutfakta yemek
pişirdiğini, M.A.A. ile diğer bazı askerlerin ise kilere yemek malzemelerini
taşımakla meşgul olduğunu, bu sırada bir el silah sesi duyduğunu, bunun üzerine
hemen yan tarafta bulunan kilerin kapısını açtığını ve M.A.A.yı
sırt üstü yatar vaziyette gördüğünü belirtmiştir. Y.G. son olarak M.A.A.yı o şekilde görür görmez hemen bağırarak diğer
arkadaşlarına haber verdiğini, diğer arkadaşlarının ise olayı Uzman Çavuş
M.M.ye bildirdiğini, bunun üzerine M.M.nin olay
yerine gelerek kilere girdiğini, kendisinin kilere girmediğini ifade etmiştir.
18. M.A.A.yı vurulmuş vaziyette yerde
gören Y.G.nin bağırması üzerine olay yerine giden ilk
erlerden biri olan G.K. ifadesinde özetle olay anında nöbet yerinde iken silah
sesine benzer bir ses duyması üzerine hemen sesin geldiği tarafa gittiğini,
olay yerine vardığında M.A.A.nın yerde yattığını,
yanında ise adını bilmediği bir arkadaşının olduğunu gördüğünü belirtmiştir.
G.K. daha sonra olayı hemen komutanlarına haber verdiklerini belirtmiştir.
19. Olayın kendisine bildirilmesi üzerine olay yerine giden
Uzman Çavuş M.M. 9/8/2013 tarihli ifadesinde özetle olay günü idari işlerle
uğraştığı sırada askerlerin söz konusu olaydan bahsetmesi üzerine koşarak
olayın gerçekleştiği yere gittiğini, yemekhanenin kiler bölümüne ulaştığında M.A.A.yı yerde sırtüstü yatar vaziyette gördüğünü, bu
sırada M.A.A.nın ayaklarının titremekte olduğunu
belirtmiştir. Bunun üzerine hemen üzerindeki fanilayı çıkararak mermi giriş
deliği olan göğüs bölgesine tampon yaptığını, bu sırada olayın diğer
komutanlara da bildirildiğini ve bölgeye helikopter gelmesinin sağlandığını,
helikopterin gelmesiyle M.A.A.yı helikoptere
bindirerek Şırnak Asker Hastanesine gönderdiklerini belirtmiştir. M.M.
ifadesinin devamında olay anında yemekhanede olmadığı için olaya şahit
olmadığını, M.A.A.nın üs bölgesine dört gün önce
geldiğini, dosyasında herhangi bir sıkıntısı olduğuna dair kayıt olmadığı gibi kendisinin
de herhangi bir sorununun bulunduğundan bahsetmediğini, M.A.A.nın
gönüllü olması üzerine yemekhanede görevlendirildiğini ancak olay günü askerî
birlikte karşılaştıklarında yemekhaneden çıkmak istediğini belirttiğini,
kendisinin de "Daha yeni başladın, ne
oldu?" dediğini, M.A.A.nın "Bir şey yok, çıkmak istiyorum." dediğini,
bunun üzerine kendisinin de "Tamam,
birlik komutanına iletirim, daha sonra bir karar veririz." dediğini,
daha sonra M.A.A.nın yemekhaneye doğru yoluna devam
ettiğini belirtmiştir. İfadesinde son olarak M.A.A.yı
helikopter pistine götürdükleri sırada M.A.A.nın "Melike" gibi bir isim
söylediğini, bu kişinin kız arkadaşı olabileceğini düşündüğünü, olaydan sonra M.A.A.nın arkadaşlarıyla konuştuğunda M.A.A.nın
babasının piyasaya borcunun olduğunu, ağabeyinin hapiste olduğunu, annesinin
ise şeker hastası olduğunu öğrendiğini ifade etmiştir.
20. Soruşturma kapsamında ifadeleri alınan diğer askerler genel
olarak M.A.A.nın neşeli birisi olduğunu, kimseyle
husumetinin bulunmadığını, intihar ettiğine inanamadıklarını belirtmişlerdir.
21. Olaydan sonra gerçekleştirilen ilk soruşturma işlemlerinden
sonra Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı ile Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı
görevsizlik kararları vermiştir. Soruşturmaya Hava Kuvvetleri Komutanlığı
Komutan Yardımcılığı ve Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezleri Komutanlığı
Askerî Savcılığı (Askerî Savcılık) devam etmiştir.
22. Olay yeri incelemesi neticesinde muhafaza altına alınan M.M.A.ya ait 754246
seri numaralı G-3 marka piyade tüfeği, bir adet şarjör ve bir adet mermi kovanı
gerekli tetkiklerin yapılması amacıyla Van Jandarma Kriminal
Laboratuvar Amirliğine gönderilmiştir. Van Jandarma Kriminal
Laboratuvar Amirliğince hazırlanan uzmanlık raporunda, 754246 seri numaralı tüfeğin ateş etmesine
mani mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı ve incelenmek için gönderilen
bir adet mermi kovanının 754246
seri numaralı tüfek ile atılmış olduğu tespitleri yapılmıştır.
23. Van Jandarma Kriminal Laboratuvar
Amirliğince yapılan parmak izi incelemesinde ise silah ve şarjör üzerinde
herhangi bir iz olmadığı tespitinde bulunulmuştur.
24. Başvurucunun oğlu M.A.A.nın el ve
yüz bölgesinden atış artığı transfer kitiyle alınan svaplar
üzerinde Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire
Başkanlığı Kimyasal İnceleme Laboratuvarı görevlileri tarafından atış artığı
analizi yapılmıştır. Kimyasal İnceleme Laboratuvarı görevlileri tarafından
hazırlanan 11/9/2013 tarihli uzmanlık raporuna göre M.A.A.dan
alınan tüm svaplarda atış artığı tespit edilmiştir.
Uzmanlık raporunda ayrıca kamuflajın ön kısmında bulunan mermi deliğinde atış
artıklarının bulunduğu, atış artıklarının dağılımı ve yoğunluğu dikkate
alındığında atışın bitişik atış mesafesinden yapılmış olduğunun
değerlendirildiği belirtilmiştir.
25. Soruşturma kapsamında M.A.A.nın
telefon kayıtları incelenmiş ancak şüpheli bir durum tespit edilememiştir.
26. Soruşturma kapsamında M.A.A.nın
anne (başvurucu) ve babası ile bazı akrabaları da dinlenmiştir. Başvurucu
6/11/2013 tarihli ifadesinde özetle oğlunun herhangi bir probleminin
olmadığını, onunla ortalama iki günde bir telefonla görüştüğünü, oğlunun gerek
askerlik gerekse başka bir konu ile ilgili herhangi bir yakınmasının olmadığını
belirtmiştir. Başvurucu ayrıca oğlunun ciddi olarak görüştüğü bir kız
arkadaşının olmadığını, Melike isminde bir kız arkadaşının da olmadığını
belirtmiştir. M.A.A.nın babası ile diğer akrabaları
da genel olarak başvurucunun beyanına benzer şekilde beyanda bulunmuşlardır.
27. Askerî Savcılık, soruşturma kapsamında elde ettiği tüm bu
verileri değerlendirerek M.A.A.nın ölümünde herhangi
bir kişiye atf-ı kabil kusur ve ihmal bulunmadığı,
ölümün intihar sonucu meydana geldiği kanaatine varmış; 17/4/2015 tarihli karar
ile kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Askerî Savcılık bu kararında M.A.A.ya ait tüm svaplarda atış
artığı bulunmasına, olayda kullanılan silahın M.A.A. üzerine zimmetli olmasına,
M.A.A.nın askerî birlik içinde kimseyle husumetinin
bulunmamasına, M.A.A.nın tehdit edildiğine yahut baskı
gördüğüne ilişkin bir bilginin tespit edilememiş olmasına özellikle vurgu
yaparak M.A.A.nın kendi isteği ve iradesiyle ani
şekilde gelişen bir kararla hayatına son verdiği kanaatine varmıştır.
28. Başvurucu, oğlunun intihar ettiğine inanmadığını belirterek
anılan karara itiraz etmiştir.
29. 7. Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesi (Askerî Mahkeme)
31/7/2015 tarihinde başvurucunun itirazının reddine karar vermiştir.
30. Bu karar 25/8/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
31. Başvurucu 22/9/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
32. Mahkemenin 24/10/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
33. Başvurucu; oğlunun askerlik hizmetini ifa etmekte iken
ateşli silah yaralanması sonucu yaşamını yitirmesi üzerine başlatılan ceza
soruşturması sonucunda ölüm olayının intihar neticesinde gerçekleştiği
gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, olayın intihar
olduğu söylense de kanaatince oğlunun intihar etmediğini ifade etmiştir.
Başvurucu, oğlunun intihar etmesini gerektirecek hiçbir psikolojik ya da maddi
sorunu olmadığı gibi duygusal bir ilişkisinin de olmadığını belirtmiştir.
Oğlunun şüpheli ölüm olayı hakkında etkili bir soruşturma yürütülmediğini, olay
hakkında etkili bir soruşturma yürütülmüş olsaydı oğlunun intihar sonucu değil
kasten ya da kastı aşar şekilde vurulma sonucu öldürüldüğünün anlaşılacağını
iddia etmiştir. Olayda kullanılan silah üzerinde parmak izi bulunamadığını,
oğlunun ölümüne neden olan mermi çekirdeğinin olayın meydana geldiği kilerde
bulunamamış olmasının oldukça şüpheli olduğunu, ayrıca silah bulundurulması
gerekmeyen kilere niçin silah sokulduğunun araştırılmadığını ileri sürmüştür.
Ayrıca olayda kullanılan silahın oğlunun üzerine zimmetli olduğu hususunda da
kuşkularının bulunduğunu, Taşınır Mal Tesellüm Belgesi'ndeki imzanın oğluna ait
olup olmadığı hususunda herhangi bir araştırma yapılmadığını ifade etmiştir.
Başvurucu; somut olayda yeterli delil toplanmadan eksik inceleme sonucu karar
verildiğini, tüm bu eksiklikler nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
34. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucu temel olarak oğlunun
ölümünün cinayet sonucu gerçekleşmiş olabileceğini ancak bu husus hakkında
yeterli bir araştırma yapılmadığı için olayın aydınlatılamadığını ileri
sürmüştür. Dolayısıyla başvurucunun şikâyetlerinin özü, yaşam hakkının usul
yönü ile ilgilidir. Bu itibarla başvurucunun tüm şikâyetlerinin yaşam hakkının
usul yönü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
35. Anayasa’nın “Kişinin
dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinin
birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes,
yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”
36. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin
temel amaç ve görevleri, (...) kişilerin ve toplumun refah, huzur ve
mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti
ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve
sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
1. Genel İlkeler
37. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı,
Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve
negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, B.No: 2012/752, 17/9/2013, §
50). Devletin negatif bir yükümlülük olarak yetki alanında bulunan hiçbir
bireyin yaşamına kasıtlı ve hukuka aykırı olarak son vermeme, bunun yanı sıra
pozitif bir yükümlülük olarak yine yetki alanında bulunan tüm bireylerin yaşam
hakkını gerek kamusal makamların gerek diğer bireylerin gerekse kişinin
kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü
bulunmaktadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri,
§§ 50, 51).
38. Pozitif yükümlülüklerin korumaya ilişkin maddi yönünün yanı
sıra usule ilişkin bir yönü de bulunmaktadır. Bu yükümlülük, doğal olmayan her
ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını
sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi gerektirir. Bu soruşturmanın
temel amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını ve
varsa sorumluların hesap vermelerini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).
39. Yaşam hakkına ilişkin bu usul yükümlülüğü olayın niteliğine
bağlı olarak cezai, hukuki ve idari nitelikteki soruşturmalarla yerine
getirilebilir. Kasten veya kötü muamele sonucu meydana gelen ölüm olaylarında
Anayasa'nın 17. maddesi gereğince devletin sorumluların tespitini ve
cezalandırılmalarını sağlayabilecek nitelikte bir cezai soruşturma yürütme
yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu tür olaylarda idari soruşturmalar ve tazminat
davaları sonucunda idari bir yaptırım veya tazminata hükmedilmesi ihlali
gidermek ve dolayısıyla mağdur sıfatını ortadan kaldırmak için yeterli değildir
(Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §
55).
40. Yaşam hakkı kapsamında yürütülmesi gereken ceza
soruşturmalarının amacı yaşam hakkını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir
şekilde uygulanmasını ve vuku bulan ölüm olayında varsa sorumluları ve
sorumluluklarını tespit etmek üzere adalet önüne çıkarılmalarını sağlamaktır.
Bu, bir sonuç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür.
Anayasa'nın 17. maddesi hükümleri başvuruculara üçüncü tarafları belirli bir
suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı verdiği tüm yargılamaların
mahkûmiyetle ya da belirli bir ceza kararıyla sonuçlandırma yükümlülüğü verdiği
anlamına gelmemektedir (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 56).
41. Soruşturmanın etkililiği ve yeterliliği bakımından
soruşturma makamlarının resen harekete geçmesi ve ölüm olayını aydınlatabilecek
sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delillerin toplanması gerekmektedir
(Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §
57).
42. Ölüm olayına ilişkin yapılacak etkili bir soruşturma
kapsamında yetkililerin tanıkların ifadelerinin alınması, bilirkişi
incelemeleri ve gerektiğinde yaralanmalar ile ilgili eksiksiz ve detaylı bir
rapor hazırlanmasına imkân verecek otopsinin yapılması, ölüm sebebinin objektif
analizinin yapılması ve söz konusu olaylarla ilgili kanıtların elde edilmesi
için mümkün olan tüm tedbirlerin alınması gibi işlemleri yapmaları
gerekmektedir. Ölüm sebebinin veya olası sorumlulukların tespit edilmesini
olumsuz yönde etkileyecek nitelikteki her türlü eksiklik, etkili bir soruşturma
yürütülmesi açısından risk teşkil edebilecektir (Meral Eşkili, B. No: 2013/7586,
4/11/2015, § 89).
43. Ayrıca soruşturmada görevli kişilerin olaylara karışan veya
karıştığından şüphelenilen kişilerden bağımsız olmaları gerekir. Bu durum
sadece hiyerarşik veya kurumsal bir bağlantı bulunmamasını değil aynı zamanda
somut bir bağımsızlığı da gerektirmektedir (Cemil
Danışman, B. No: 2013/6319, 16/7/2014, § 96).
2. İlkelerin
Olaya Uygulanması
44. Başvurucu, yukarıda belirtilen iddialarla (bkz. § 33) yaşam
hakkının usul yönünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
45. Yukarıda da belirtildiği üzere (bkz. § 39) ölüm olayının
üçüncü kişi ya da kişilerce kasıtlı olarak gerçekleştirildiği yönündeki
şikâyetler ile ilgili olarak soruşturma makamlarının sorumluların tespitini ve
cezalandırılmalarını sağlayabilecek nitelikte bir cezai soruşturma yürütme
yükümlülüğü bulunmaktadır. Kasıtlı bir eylem sonucu meydana gelen ölüm
olaylarında mağdura/mağdurlara sadece tazminat ödenmesi yaşam hakkı ihlalini
gidermek ve mağdur sıfatını ortadan kaldırmak için yeterli değildir.
Dolayısıyla cinayet iddiasına ilişkin şikâyetler yönünden tüketilmesi gerek
uygun başvuru yolunun ceza soruşturması olduğu açıktır. Bu nedenle somut olayda
soruşturma makamlarının cinayet iddiası ile ilgili olarak etkili bir soruşturma
yürütüp yürütmediğinin incelenmesi gerekir.
46. Başvuru formu ve ekleri bu kapsamda incelendiğinde
soruşturma makamları tarafından başvurucunun oğlunun ölüm olayı ile ilgili
olarak çeşitli araştırmalar yapıldığı görülmektedir. Soruşturma makamları
tarafından bu kapsamda resen bir soruşturma başlatılmış, olay yeri incelemesi
yapılarak olay yerinin fotoğrafları çekilmiş ve krokisi çizilmiş, akabinde ölü
muayene işlemi ile otopsi işlemi gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen otopsi
işlemi neticesinde hazırlanan raporda; M.A.A.nın
göğüs bölgesinden giren ve sırt bölgesinden çıkan bir mermiyle yaralandığı, M.A.A.nın ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği
yaralanmasına bağlı iskelet kemik kırıkları, iç organ harabiyeti
ve iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğu yönünde tespitler yapılmıştır.
Soruşturma makamlarınca yapılan bu araştırmalarda olayın cinayet olabileceği
şüphesini uyandıran herhangi bir delil elde edilememiştir.
47. Soruşturma kapsamında ayrıca kimyasal ve balistik inceleme
raporları alınmıştır. Yapılan balistik inceleme neticesinde olay yerinde
bulunan mermi kovanının yine olay yerinde bulunan M.A.A. adına zimmetli silah ile
atılmış olduğu tespit edilmiştir. Atış artığı ile ilgili olarak yapılan
kimyasal inceleme neticesinde ise M.A.A.nın el ve yüz
bölgelerinden alınan tüm svaplarda atış artığı
bulunmuştur. Bu raporlarda ayrıca ölüme neden olan atışın bitişik atış
mesafesinden yapılmış olduğu tespit edilmiştir. Soruşturma kapsamında alınan bu
raporlarda da olayın cinayet olabileceği şüphesini uyandıran herhangi bir delil
elde edilememiştir.
48. Soruşturma kapsamında silah ve şarjör üzerinde parmak izi
incelemesi de yapılmış ancak bunlar üzerinde herhangi bir iz bulunamadığından
bu incelemeden bir sonuç alınamamıştır.
49. Bunların yanı sıra olayla ilgili olarak birçok kişinin tanık
sıfatıyla ifadesi alınmıştır. İfadesi alınan bu tanıkların önemli bir kısmı M.A.A.nın intihar ettiğine inanamadıklarını belirtmiş
iseler de bu kişilerin beyanlarında cinayet iddiasını destekleyecek herhangi
bir kayıt da bulunmadığı görülmüştür. İfadesi alınan tanıklar M.A.A.nın kimseyle bir husumetinin bulunmadığını
belirtmişlerdir.
50. Başvurucu, bireysel başvuru incelemesi devam ederken Anayasa
Mahkemesine sunduğu bir dilekçede oğlunun Uzman Çavuş M.M. tarafından
öldürülmüş olabileceğini ileri sürmüştür. Başvuru formu ve eklerinde,
başvurucunun oğlu ile Uzman Çavuş M.M. arasında husumet bulunduğuna ilişkin bir
bilgi olmadığı gibi Uzman Çavuş M.M.nin olay anında
yemekhanede/yemekhanenin kiler kısmında olduğuna ilişkin bir bilgi de
bulunmamaktadır. Başvurucunun oğlunu vurulmuş vaziyette ilk gören kişi olan
Y.G., olay anında kilerin bitişindeki mutfakta olduğunu, silah sesini duyar
duymaz kilere girdiğini ve başvurucunun oğlunu yerde yatar vaziyette gördüğünü
belirtmiştir. Y.G. olay anında Uzman Çavuş M.M.nin
yemekhanede/yemekhanenin kiler kısmında olduğu yönünde bir beyanda
bulunmamıştır. Diğer tanıkların beyanlarından da Uzman Çavuş M.M.nin olay yerine daha sonradan geldiği anlaşılmaktadır.
51. Somut olayda başvurucu, oğullarının ölümünün üçüncü kişi ya
da kişilerce gerçekleştirilmiş olabileceği iddiasını desteklemek amacıyla silah
üzerinde herhangi bir iz tespit edilemediğini, olay yerinde mermi çekirdeğinin
bulunamadığını ve Taşınır Mal Tesellüm Belgesi'ndeki imzanın doğruluğunun
araştırılmadığını ileri sürmüş ise de soruşturma kapsamında elde edilen hiçbir
delilin M.A.A.nın üçüncü kişi ya da kişilerce
öldürülmüş olabileceği iddiasını desteklemediği, ölümün intihar sonucu
gerçekleştiğinin diğer yapılan araştırmalarla ikna edici bir şekilde ortaya
konulduğu, somut olayda soruşturma makamlarının M.A.A.nın
öldürülmüş olabileceği iddiasını aydınlatmaya yönelik işlemlerinden kuşku
duyulmasını gerektirecek bir durumun bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
52. Soruşturma makamlarının olaylara ilişkin tespitleri Anayasa
Mahkemesi açısından bağlayıcı olmamakla birlikte Anayasa Mahkemesinin
soruşturma makamlarının tespitlerinden farklı bir tespitte bulunabilmesi için
bu hususta ikna edici unsurların mevcut olması gerekmektedir. Askerî Savcılık,
olay hakkında etkili bir şekilde yürüttüğü soruşturma neticesinde M.A.A.nın ölümünün intihar neticesinde gerçekleştiği
sonucuna ulaşmıştır. Askerî Savcılık bu sonuca ulaşırken olay yeri inceleme
raporuna, tanık beyanlarına, ölü haricî muayenesine, otopsi raporuna ve diğer
uzmanlık raporlarına dayanmıştır. Dayanılan bu deliller ile başvuru
dosyasındaki diğer bilgi ve belgeler M.A.A.nın
yaşamına üçüncü kişi ya da kişilerin eylemi ile son verildiği iddiasını
desteklememektedir. Bu durumda somut olayda soruşturma makamlarının M.A.A.nın intihar ettiği yönündeki tespitinden ayrılmayı
gerektirecek ikna edici bir nedenin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
53. Tüm bu hususlar dikkate alındığında M.A.A.nın
ölümüne ilişkin olayın aydınlatılması ve üçüncü kişi ya da kişilerce öldürülmüş
olabileceği yönündeki olasılıkların değerlendirilmesi hususlarında etkili bir
ceza soruşturması yürütüldüğü kanaatine varılmıştır.
54. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul yönünün ihlal
edildiğine ilişkin iddiaların açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının usul yönünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın
açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
24/10/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.