TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ALİ AKYOL VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/16665)
|
|
Karar Tarihi: 18/7/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Özgür DUMAN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Ali AKYOL
|
|
|
2. Ali Baki KAPLANGİL
|
|
|
3. Ali Rıza KAPLANGİL
|
|
|
4. Edibe ŞAHİN
|
|
|
5. Fatime
KAPLANGİL
|
|
|
6. Hadi Hikmet KAPLANGİL
|
|
|
7. Hasan KAPLANGİL
|
|
|
8. Hatice KAPLANGİL
|
|
|
9. Hıdır AKYOL
|
|
|
10. Mehmet Ali KAPLANGİL
|
|
|
11. Vahit KAPLANGİL
|
|
|
12. Düzgün AKYOL
|
|
|
13. Kenan AKYOL
|
|
|
14. Mustafa AKYOL
|
|
|
15. Müslüm AKYOL
|
|
|
16. Süleyman AKYOL
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet HORUŞ
|
|
|
17. Fazilet YILDIZ
|
|
|
18. Lamiye
ÖZCAN
|
|
|
19. M. Şevket ÖZCAN
|
|
|
20. Muzaffer ÖZCAN
|
|
|
21. Özer Önder ÖZCAN
|
|
|
22. Yavuz ÖZCAN
|
|
|
23. Yüksel ÖZCAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Yılmaz KARAARSLAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, acele kamulaştırmaya yetki tanıyan Bakanlar Kurulu
kararının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin idari yargı kararı dikkate
alınmayarak kamulaştırma işlemlerinin tamamlanması ve taşınmazların Hazine
adına tesciline karar verilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 19/10/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinde tespit edilen eksikliklerin verilen sürede tamamlanmadığı
gerekçesiyle başvuru hakkında idari ret kararı verilmiştir.
4. Komisyonca başvurucuların idari ret kararına yönelik
itirazının kabulüne, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Konularının aynı olması nedeniyle 2015/17647 ve 2015/17721
numaralı bireysel başvuru dosyalarının 2015/16665 numaralı bireysel başvuru
dosyası ile birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına
karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucular Elazığ'ın Karakoçan ilçesine bağlı Okçular
köyünde bulunan 117 ada 5; 118 ada 4, 8, 16 ve 19; 120 ada 1, 3 ve 17 parsel
sayılı ve aynı ilçeye bağlı Akkuş köyünde bulunan 51, 167, 181 ve 199 parsel
sayılı taşınmazların malikleridir.
8. Bakanlar Kurulunca 19/4/2004 tarihli kararnameyle Enerji
Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından yapılacak kamulaştırmalarda
4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesinde
düzenlenen acele kamulaştırma usulünün uygulanması kararlaştırılmıştır.
9. EPDK tarafından 22/9/2005 tarihli kararla Darenhes
Elektrik Üretim Anonim Şirketine (Elektrik Şirketi) Elazığ'ın Karakoçan
ilçesinde ve başvuranların taşınmazlarını da kapsayan bir bölgede Pembelik
Barajı ve Hidroelektrik Santrali'nin yapımı ve işletilmesi hususunda kırk dokuz
yıllık üretim lisansı verilmiştir.
10. EPDK 11/11/2010 tarihinde, Bakanlar Kurulunun anılan
kararına dayanılarak Pembelik Barajı'nın havzasında bulunan taşınmazların
kamulaştırılmasına ve kamulaştırma işlemlerinde acele kamulaştırma usulünün
uygulanmasına karar vermiştir.
11. EPDK'nın 11/11/2010 tarihli kararı ile Bakanlar Kurulunun
19/4/2004 tarihli kararı, Danıştay Altıncı Dairesinde (Daire) dava konusu
edilmiştir. Daire 16/4/2012 sayılı kararla her iki işlemin de yürütmesini
durdurmuştur. Kararın gerekçesinde; 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca
acele kamulaştırma usulünün uygulanabilmesi için başka hiçbir idari otoriteye
devredilmeksizin doğrudan Bakanlar Kurulunca aciliyet hâlinin varlığının takdir
edilmesi ve bu kapsamda kamulaştırılacak taşınmazlar ile kamulaştırmanın
çerçevesinin açıkça belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Gerekçede; somut
olayda 19/4/2004 tarihli Bakanlar Kurulu kararında aciliyet hâlinin değerlendirilmesi
hususundaki yetkinin EPDK'ya devredilmesi ve kamulaştırma işlemlerinin konusu
yönünden bir sınır çizilmeksizin EPDK'ya genel nitelikte bir yetki verilmesi
nedenleriyle işlemlerin hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığı
belirtilmiştir.
12. EPDK, Dairenin 16/4/2012 tarihli yürütmenin durdurulmasına
ilişkin kararından sonra baraj havzasında bulunan taşınmazların
kamulaştırılmasından vazgeçilmesine dair işlem tesis etmiştir.
13. Bunun üzerine Bakanlar Kurulunca 18/6/2012 ve 30/7/2012 tarihli
kararnamelerle Elazığ'da tesis edilecek Pembelik Barajı ve Hidroelektrik
Santrali'nin yapımı amacıyla kararname eklerinde tek tek sayılan ve
başvuruculara ait olanların da aralarında bulunduğu taşınmazların EPDK
tarafından acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
14. Öte yandan EPDK'nın 2/8/2012 ve 15/8/2012 tarihli
kararlarıyla Bakanlar Kurulu kararlarında sayılan taşınmazlar hakkında acele
kamulaştırma kararı verilmiştir.
15. EPDK tarafından dosyadan anlaşılamayan tarihlerde Karakoçan
Asliye Hukuk Mahkemesine (Mahkeme) başvurularak başvurucuların paydaşı
bulunduğu taşınmaza el konulması talep edilmiş ve Mahkemece tespit edilen bedel
maliklere ödendikten sonra talebin kabulüne karar verilmiştir.
16. Başvurucular tarafından Bakanlar Kurulunun 18/6/2012 tarihli
kararının iptali istemiyle Danıştayda dava
açılmıştır. Daire 19/3/2014 tarihinde Bakanlar Kurulu kararının yürütmesinin
durdurulmasına karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; Kanun'da istinai bir yöntem olarak düzenlenen acele kamulaştırma
usulünün uygulanabilmesi için olağanüstü durumların bunu gerekli kılması, kamu
yararının ve kamu düzeninin sağlanmasının amaçlanması ve ayrıca Bakanlar
Kurulunca durumun aciliyetine karar verilmesi
gerektiği belirtilmiş; somut olayda acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren
hâllerin ortaya konulmaması ve aciliyet hâlinin,
üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasını gerektiren hâllerin
açıklanmaması nedenleriyle işlemin hukuka aykırı olduğu ifade edilmiştir.
17.EPDK ayrıca satın alma usulüyle taşınmazın devralınması
yolunu işletmiş ise de önerilen bedelin başvurucularca kabul edilmemesi üzerine
16/5/2013 ve 8/11/2013 tarihlerinde başvuruculara karşı Karakoçan Asliye Hukuk
Mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açmıştır. Mahkemece keşif ve
bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra 31/10/2014, 14/11/2014 ve 8/12/2014
9/1/2015 tarihli kararlarla
bilirkişiler tarafından belirlenen taşınmaz bedelinden acele kamulaştırma
sırasında ödenen miktar düşüldükten sonra kalan kısım üzerinden tazminata hükmedilmiş
ve ayrıca taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline kesin olarak karar
verilmiştir. Mahkeme, Dairece Bakanlar Kurulu kararının yürütmesinin
durdurulduğu ve anılan davada esas hakkında karar verilinceye kadar bu davada
bekletme kararı verilmesi gerektiği yolunda davalıların öne sürdükleri itirazı
reddetmiştir. Mahkeme, Dairede görülen davanın konusunun kamulaştırma işlemi
olmadığı ve verilen yürütmenin durdurulması kararının kamulaştırma işlemine
ilişkin bulunmadığı gerekçesine dayanmıştır. Mahkeme ayrıca başvurucuların
taşınmazlarına el konulmak suretiyle acele kamulaştırmanın tamamlanması
nedeniyle Danıştay kararının uygulanma kabiliyetinin bulunmadığını da
gerekçesinde belirtmiştir.
18. Daire, uyuşmazlığın esasına ilişkin 30/6/2015 tarihli kararında
davayı reddetmiştir. Daire, Bakanlar Kurulu kararının sadece Mahkemece
taşınmaza el konulmasına ilişkin karara dayanak teşkil ettiğini kabul etmiş;
idarenin sonradan olağan kamulaştırma sürecini başlatmış olmasını, bu kapsamda
taşınmaz bedelinin tespiti ve tescil davasının da açılmış bulunmasını gözeterek
acele kamulaştırma ve olağan kamulaştırma ayrımı yapılmaksızın davanın
konusunun bir bütün olarak taşınmaz mülkiyetinin kamulaştırılması biçiminde
anlaşılması suretiyle inceleme yapılması gerektiğini ifade etmiştir. Daire,
netice olarak mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kamu yararı amacına yönelik
olduğu ve işlemin hukuka uygun bulunduğu sonucuna ulaşmıştır.
19. Anılan kararın temyizi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri
Kurulunun (İDDK) 8/10/2015 tarihli kararıyla Daire kararı bozulmuş ve dava
konusu Bakanlar Kurulu kararının iptaline kesin olarak karar verilmiştir. İDDK
kararının gerekçesinde, Kanun'da istinai bir yöntem
olarak düzenlenen acele kamulaştırma usulünün uygulanabilmesi için olağanüstü
durumların bunu gerekli kılması, kamu yararının ve kamu düzeninin sağlanmasının
amaçlanması, ayrıca Bakanlar Kurulunca durumun aciliyetine
karar verilmesi gerektiği belirtilmiş; somut olayda bu koşullar
gerçekleşmediğinden Bakanlar Kurulu kararlarının hukuka aykırı olduğu
açıklanmıştır.
20. Bu arada baraj havzasında taşınmazı bulunan başka malikler
tarafından 2014 yılı içinde Bakanlar Kurulunun taşınmazların acele
kamulaştırılmasına ilişkin EPDK'ya yetki tanıyan 18/6/2012 ve 30/7/2012 tarihli
kararnameleri ile bunlara dayanılarak EPDK tarafından taşınmazların
kamulaştırılması yolunda tesis edilen 2/8/2012 ve 15/8/2012 tarihli işlemlerin
de iptali istemiyle Dairede iki ayrı dava açılmıştır. Daire tarafından yukarıda
anılan gerekçelere dayanılarak 30/6/2015 tarihinde verilen kararlarla her iki
dava da reddedilmiştir.
21. Ancak söz konusu kararlar İDDK'nın
8/10/2015 tarihli kararlarıyla bozulmuş ve dava konusu Bakanlar Kurulu
kararları ile bunlara dayanılarak tesis edilen EPDK işlemlerinin iptaline karar
verilmiştir. Bakanlar Kurulu kararının iptalinin başvurucular tarafından açılan
davaya ilişkin olarak verilen kararlarla aynı gerekçeye dayandığı
anlaşılmaktadır. Kararların gerekçesinde ayrıca EPDK tarafından tesis edilen
kamulaştırma işlemleri yönünden de değerlendirme yapılmıştır. Kararlarda, Daire
kararında Bakanlar Kurulunca alınan acele kamulaştırma kararının sadece
Mahkemece taşınmaza el konulmasına ilişkin karara dayanak teşkil ettiğinin
belirtilmiş olması nedeniyle acele kamulaştırma ile olağan kamulaştırmanın
hukuki niteliği irdelenmiştir. İDDK, acele kamulaştırmada taşınmaz mülkiyetine
el konulmasından sonraki aşamalarda yapılan normal kamulaştırma sürecine
ilişkin işlemlerin acele kamulaştırma sürecinin bir parçası olarak
değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Kararlarda sonuç olarak EPDK'nın
kamulaştırma işlemlerinin, dayanağı olan Bakanlar Kurulu kararlarından bağımsız
değerlendirilemeyeceği ifade edilerek bunların da hukuka aykırı olduğu
belirtilmiştir.
22. Başvurucular, kararın bedel tespitine ilişkin hüküm
fıkrasını temyiz etmişler; kesin nitelik taşıyan tescile ilişkin hüküm
fıkrasına karşı ise 19/10/2015, 13/11/2015 ve 16/11/2015 tarihlerinde bireysel
başvuruda bulunmuşlardır.
23. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminden (UYAP) yapılan
sorgulama sonucuna göre söz konusu hükümlere ilişkin temyiz incelemesi hâlen
devam etmektedir.
IV. İLGİLİ HUKUK
24. Konu hakkında ilgili hukuk için bkz. Ali Hıdır Akyol ve diğerleri [GK], (B. No:
2015/17510, 18/10/2017, §§ 25-39.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 18/7/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucu Mehmet Ali Kaplangil Yönünden
26. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
(İçtüzük) 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendine göre başvurunun
incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine
varılması hâlinde başvurunun düşmesine karar verilebilir. Bununla birlikte İçtüzük'ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereği
Anayasa'nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve
sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı
hâllerde başvurunun incelenmesine devam edilebileceği öngörülmüştür.
27. Başvuru tarihinden sonra ölen başvurucuların mirasçılarının makul
bir süre içinde başvuruyu devam ettirme yönündeki iradelerini Anayasa
Mahkemesine bildirmemeleri hâlinde anılan İçtüzük hükümleri uyarınca başvurunun
incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine
varılabilir (İskender Kaya ve diğerleri,
B. No: 2014/7674, 23/3/2017, §§ 18-21).
28. Anayasa Mahkemesi daha önce bireysel başvuru yapıldıktan
sonra ölen başvurucuların mirasçılarının başvuruyu devam ettirme yönündeki
taleplerini Anayasa Mahkemesine iletebilecekleri makul sürenin -haklı
mazeretler saklı kalmak kaydıyla- ölüm tarihinden itibaren dört ay olarak
tespitinin uygun olacağı sonucuna ulaşmıştır (T.G.,
B. No: 2017/21163, 9/1/2019, § 20).
29. Somut olayda başvurucu Mehmet Ali Kaplangil
başvuru tarihinden sonra 6/1/2019 tarihinde vefat etmiş ancak mirasçıları makul
bir süre içinde başvuruya devam etme yönünde iradelerini bildirmemişlerdir. Bu
başvurucu yönünden başvurunun incelenmesine devam etmeyi gerekli kılan ve İçtüzük'ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrasında öngörülen
nedenlerden biri de bulunmamaktadır.
30. Açıklanan nedenlerle başvurucu Mehmet Ali Kaplangil açısından başvurunun düşmesine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer Başvurucular
Yönünden
1. Başvurucuların
İddiaları
31. Başvurucular, Danıştay Dairesince 19/3/2014 tarihli kararla
taşınmazlarının EPDK tarafından acele kamulaştırılmasına yetki tanıyan Bakanlar
Kurulu kararının yürütmesinin durdurulması üzerine 2942 sayılı Kanun'un 10.
maddesi uyarınca Mahkeme tarafından idari yargıda görülen davanın bekletici
mesele yapılması gerekirken yargılama sırasında gerek yazılı gerekse sözlü
olarak defalarca dile getirmesine rağmen tescil kararı verildiğini
belirtmişlerdir. Başvurucular, Danıştay kararıyla hukuka aykırılığı saptanan
acele kamulaştırma işlemine dayanılarak taşınmazının idare adına tescil
edilmesine karar verilmesi nedeniyle mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
32. Başvurucular ayrıca Dairenin, Bakanlar Kurulu kararının
yürütmesinin durdurulmasına ilişkin kararının uygulanmaması nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyette bulunmuşlardır.
Başvurucular, son olarak günlük yaşamın devam ettiği köyün büyük bir kısmına
hukuka aykırı acele kamulaştırma kararıyla el konulması nedeniyle sağlıklı ve
dengeli bir çevrede yaşama hakkının ihlal edildiğini ifade etmişlerdir.
2. Değerlendirme
33. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, adil yargılanma ile sağlıklı ve
dengeli bir çevrede yaşama haklarının ihlal edildiğini ileri sürmekte ise de
başvurucunun acele kamulaştırmaya ilişkin idari yargı süreci sona ermeden
tescil kararı verilmesinden şikâyet ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda
başvurucunun bütün şikâyetlerinin temel olarak ilgili olduğu mülkiyet hakkı
kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
34.Başvuru konusu ile ilgili ilkeler daha önce Anayasa Mahkemesi
tarafından Ali Hıdır Akyol ve diğerleri kararında
ortaya konulmuştur. Buna göre öncelikle İDDK'nın
hukuka aykırılık tespiti, kamulaştırmanın acele usulle yapılmış olmasına
yöneliktir. Buna karşılık İDDK'nın kamulaştırma
işleminin esasına yani taşınmazın kamulaştırılmasının gerekli olup olmadığına
veya kamu yararı amacı taşıyıp taşımadığına yönelik herhangi bir hukuka
aykırılık tespiti ise bulunmamaktadır. Dolayısıyla tescil kararının verildiği
tarihte kamulaştırma işleminin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin herhangi bir
idari yargı kararı yoktur. Dairenin 19/3/2014 tarihli kararıyla yürütmesi
durdurulan işlem, Bakanlar Kurulunun aciliyet hâlinin varlığını tespit
eden karardır. Bu kararın kamulaştırma işlemi üzerindeki etkisinin ne
olacağının ve kararın kamulaştırma bedelinin tespiti davasında bekletici mesele
kabul edilmesi gerekip gerekmediğinin hukuk kurallarının yorumlanmasıyla
görevli derece mahkemelerine ait olan takdirine Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda
müdahale etmesi mümkün değildir. Diğer taraftan el koyma sürecinin kusurlandırılmasıyla sınırlı etki doğuran hukuka aykırılık
tespitinin tescil kararını da hukuka aykırı hâle getireceğini söylemek hukuk
kurallarının yorumuyla ilgili bir mesele olup Anayasa Mahkemesinin görevi
kapsamında değildir (Ali Hıdır Akyol ve
diğerleri, §§ 54-76).
35. Söz konusu kararda, bu açıklamalar ışığında mülkiyet hakkına
yapılan müdahalenin kanunilik koşulunu taşıdığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca
bedele ilişkin bir şikâyet olmadığı da dikkate alınarak mülkiyet hakkına
yapılan müdahalenin ölçülülüğünün tartışılmayacağı vurgulanmış ve mülkiyet
hakkının ihlal edilmediğine karar verilmiştir (Ali
Hıdır Akyol ve diğerleri başvurusu, §§ 77-79).
36. Somut başvuruda da Ali Hıdır
Akyol ve diğerleri kararında açıklanan ilkelerden ayrılmayı
gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Bu durumda başvurucunun mülkiyet hakkına yönelik bir ihlalin
bulunmadığı açıktır.
37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Başvurucu Mehmet Ali Kaplangil
yönünden başvurunun DÜŞMESİNE,
2. Diğer başvurucular yönünden mülkiyet hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
18/7/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.