logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Gürkan Karacaoğlu [1.B.], B. No: 2015/1699, 18/7/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GÜRKAN KARACAOĞLU BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/1699)

 

Karar Tarihi: 18/7/2019

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Volkan SEVTEKİN

Başvurucu

:

Gürkan KARACAOĞLU

Vekili

:

Av. Hüseyin PEHLİVAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, aynı maddi olaya ilişkin açılan davaların ilgili ve yeterli bir gerekçe gösterilmeden farklı şekilde sonuçlandırılması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 20/1/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, THY DO&CO İkram Hizmetleri A.Ş.de (Şirket) 19/6/2002 tarihinden 31/10/2011 tarihinde kadar işçi statüsünde aşçı-pastacı olarak çalışmakta iken iş akdi işveren tarafından 1/11/2011 tarihinde feshedilmiştir. Fesih bildirim yazısında, işverenin iş ortağı ve ana müşterisi Türk Hava Yolları tarafından Adana, Antalya, Bodrum, Dalaman, İzmir ve Trabzon ünitelerinden hâlihazırda yapılan ikram yüklemelerinin kaldırılması ve bunun yerine İstanbul ünitesinden gidiş dönüş yükleme yapılması talebinin ciddi tasarruf tedbirleri alınması zorunluluğu doğurduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda İzmir ünitesi için talep edilen ikram işlerinin önemli miktarda azalması nedeniyle iş gücü fazlalığının ortaya çıktığı, başvurucunun çalıştığı pozisyona ihtiyacın kalmadığı ve başvurucunun da İstanbul ünitesinde görev almak isteğine ilişkin herhangi bir başvurusunun bulunmadığı gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatları ödenmek suretiyle iş sözleşmesinin feshedildiği bildirilmiştir.

8. Başvurucu, Şirket aleyhine İzmir 1. İş Mahkemesinde (Mahkeme) açtığı davada feshin geçerli sebebe dayanmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

9. Yargılama sürecinde tarafların tanıkları dinlenmiş ve Mahkemenin 6/6/2012 tarihli kararı ile "işletmesel karar ve buna bağlı olarak istihdamı azaltma konusunda objektif ölçütlerle denetime elverişli bir karar alınıp, keyfilikten uzak tutarlı biçimde uygulanmadığı gibi; işine son verilecek çalışanların belirlenmesi konusunda da nesnel ve tutarlı ölçütler belirlenip ortaya konulmaksızın fesih işlemi gerçekleştirilmiş olduğu..." gerekçesiyle feshin geçersizliğine ve başvurucunun işe iadesine karar verilmiştir.

10. Davalının temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin (Daire) 16/10/2012 tarihli kararıyla hükmün bozulmasına karar vermiştir. Karar gerekçesinde, ilgili kurumlardan kayıtlar getirilip uzman bilirkişilerce inceleme yaptırılarak fesih bildiriminde sözü edilen işverenin iş ortağı ve ana müşterisi Türk Hava Yolları tarafından Adana, Antalya, Bodrum, Dalaman, İzmir ve Trabzon üniteleri yerine İstanbul ünitesinden gidiş dönüş yükleme yapılması talebinin gerçek olup olmadığı ve bu nedenle ortaya çıkan istihdam fazlalığı sonucu başvurucunun çalıştığı bölümün lağvedilip edilmediği, işçinin kıdem ve niteliklerine göre eşdeğer bir başka iş teklif edilerek değerlendirilme olanağı bulunup bulunmadığı ayrıca fesihten sonra başvurucu ile aynı niteliği taşıyan işçi alınıp alınmadığı tespit edilerek delillerin yeniden değerlendirmesi ve sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

11. Mahkeme 23/1/2013 tarihli kararı ile bozma kararına uymayarak ilk kararında direnmiştir. Direnme kararı gerekçesinde, taraf tanıklarının beyanları değerlendirilerek başvurucu ile birlikte işten çıkarılan işçilerin bir kısmının daha düşük ücretle işe alınması ve başvurucu dâhil bir kısım işçilere daha düşük ücretle sezonluk çalışma önerilmesi karşısında, istihdamı azaltma konusunda objektif ölçülerle denetime elverişli işletmesel bir karar alınmadığı vurgulanmıştır. Diğer yandan feshin geçerli nedene dayandığını kanıtlama yükümlülüğü altında olan işverenin delil bildirmediği bir durumda irdelenecek davalı delili yokken davalı yönünden somut delil tartışması yapmaya olanak da bulunmadığı belirtilerek işveren tarafından gerçekleştirilen feshin geçersizliğine ve başvurucunun işe iadesine karar verilmiştir.

12. Davalı işverenin temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12/2/2014 tarihli kararıyla Dairenin bozma kararının kesin olduğu ve direnme yolunun kapalı bulunduğu gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

13. Bozma kararı uyarınca yapılan yargılamada bilirkişiden rapor alınmış ve Mahkeme 9/9/2014 tarihli kararı ile feshin geçersizliğine ve başvurucunun işe iadesine karar vermiştir. Karar gerekçesinde, ilgili kurumlardan alınan bilgiler ile davalı işverence sunulan kayıtlar da dikkate alınarak düzenlenen 10/7/2014 tarihli bilirkişi kurulu raporuna göre fesih bildiriminde sözü edilen Adana, Antalya, Bodrum, Dalaman, İzmir ve Trabzon ünitelerinde faaliyetin devam ettiği, büyük ölçüde fesihlerin gerçekleştiği Ekim-Aralık döneminde anılan ünitelere (Antalya hariç) az sayıda da olsa yeni işçiler alındığının tespit olunduğu belirtilmiştir. Diğer yandan davalı işveren ile başvurucunun da üyesi olduğu sendika arasında imzalanan Toplu İş Sözleşmesi'ne göre toplu işçi çıkarmak istenildiğinde bunun en az otuz gün önceden bir yazı ile ilgili sendikaya bildirilmesi gerektiği hâlde davalı işverence yapılmış toplu işçi çıkarma bildiriminin olmadığı vurgulanmıştır. Bilirkişi Heyeti raporunda belirtilen bu tespitler, bozma kararı doğrultusunda yapılan araştırma sonucunda elde edilen bilgi ve belgeler, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre söz konusu ünitelerde işçilerin işe giriş ve işten çıkış durumları ile taraf tanıklarının beyanları değerlendirilmiş ayrıca aynı konumdaki işçiler tarafından açılan davalar nedeniyle verilen Yargıtay kararları da dikkate alınarak ilk karardaki gerekçeler ışığında davanın kabulüne karar verildiği açıklanmıştır.

14. Davalı işverenin temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 25/11/2014 tarihli kararıyla hüküm bozularak ortadan kaldırılmış ve davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir. Karar gerekçesinde, davalı işverenin fesih bildiriminde belirttiği hususları 20/10/2011 tarihinde işyerindeki tüm çalışanlarına bildirmesi üzerine bir kısım işçilerin İstanbul ünitesinde çalışmayı kabul ederek yeni ünitelerinde işe başladıkları ancak başvurucunun yapılan bu iş teklifine karşı başvuruda bulunmadığı vurgulanmıştır. Bu kapsamda işverenin; işletmesel bir karar aldığını, bu kararın istihdam fazlası meydana getirdiğini ve tutarlı şekilde uyguladığını ve feshe son çare olarak başvurduğunu ispatladığından feshin geçerli sebebe dayandığı ifade edilmiştir.

15. Nihai karar başvurucu vekiline 22/12/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 20/1/2015 tarihinde süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

16. Anayasa Mahkemesi başvuru konusu olaya benzer başvurulara ilişkin kararlarında ilgili iş ve yargılama usulüne dayanak oluşturan mevzuata yer vermiştir (Bayram Özkaptanoğlu [GK], B. No: 2013/1015, 8/4/2015, §§ 16-24; İlknur Yılmaz ve diğerleri, B. No: 2013/2651, 24/2/2016, §§ 14-22; Arzu Aydın Margi, B. No: 2014/10007, 18/5/2016, §§ 16-24).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 18/7/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

18. İzmir'de çalıştığı sırada işverenin İstanbul'da çalışmaları yönünde duyuru yaptığını, iş şartlarında esaslı değişiklik oluşturan bu durumun 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22. maddesine göre yazılı olarak bildirilmesi gerektiğini, bu emredici hükme aykırı olarak nereye ve kaç gün süreyle asıldığı belli olmayan duyuru nedeniyle yapılan feshin geçerli olmayacağını belirtmiştir. Ayrıca işyerine aynı nitelikte işçi alındığını beyan eden tanık H.G.nin beyanlarının değerlendirilmediğini, iş akdinin feshinden sonra aynı işyerinde yeni işçilerin daha düşük ücretlerle işe başlatıldığını, davalı Şirketin işletmesel karar almasını gerektiren mali güçlüğünün de bulunmadığını ve işyerinde aynı anda yaklaşık elli işçinin işine son verilerek toplu şekilde işçi çıkarmanın 4857 sayılı Kanun’un 29. maddesine de aykırı olduğunu açıklamıştır. Fesihlerin esas amacının ücretleri düşürmek olduğunu, diğer yandan benzer davalarda Yargıtay 7. ve 9. Hukuk Daireleri tarafından ilk derece mahkemelerince verilen işe iade davalarının kabulüne dair kararların onanmasına rağmen kendi açtığı dava sonunda verilen kararın Yargıtay 22. Hukuk Dairesince ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

19. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

20. Anayasa’nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır."

21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin; benzer davaların Yargıtay daireleri tarafından farklı şekilde sonuçlandırılmasına rağmen iş akdinin geçerli bir nedene dayanmaksızın feshedilmesi üzerine açtığı işe iade davasının ilgili ve yeterli gerekçe gösterilmeksizin haksız şekilde reddedilmiş olduğu anlaşılmakla, başvurunun adil yargılanma hakkının güvenceleri arasında gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısımının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

23. Anayasa Mahkemesi; aynı işverene karşı ve aynı maddi olaya ilişkin olarak açılan davaların konusu olan benzer başvurularda verdiği Bayram Özkaptanoğlu (bkz. §§ 63-70), İlknur Yılmaz ve diğerleri (bkz. §§ 57-63) ve Arzu Aydın Margi (bkz. §§ 58-64) kararlarında gerekçeli karar hakkı kapsamındaki genel ilkeleri açıklamıştır.

24. Anayasa Mahkemesinin anılan Bayram Özkaptanoğlu (bkz.§ 81), İlknur Yılmaz ve diğerleri (bkz. § 71) ve Arzu Aydın Margi (bkz. § 72) ihlal kararlarında; davalı işverenin temyizi üzerine Daire tarafından başka bir araştırma yapılmadan ve dosyadaki aynı deliller değerlendirilmek suretiyle Mahkeme kararının ortadan kaldırıldığı ve davaların reddedildiği vurgulanmıştır. Başvurucuların yazılı bildirimin kanuna uygun yapılmadığına yönelik iddialarına karşılık Dairece 4857 sayılı Kanun’un 22. maddesinin ilk cümlesindeki "İşveren....çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir..." hükmünün yorumlanmadığı ve yazılı bildirimin şekli konusunda bir açıklama yapılmadığı ifade edilmiştir. Ayrıca davalı işverenin mali durumunu gösteren bilirkişi raporlarının hangi gerekçeyle dikkate alınmadığı, başvurucunun iş akdine son verilmesinden sonra işyerine yeni işçi alınıp alınmadığı konusunda dosyaya sunulan bilirkişi raporundaki verilerin değerlendirilmediği ve aynı konuda beyanda bulunan tanıkların ifadelerinin tartışılmadığı belirtilmiştir. Diğer bir ifadeyle davanın sonucuna etkili olduğu kabul edilen hususlara yanıt verilmeden ve başvurucuların iddiaları cevapsız bırakılarak verilen kararlarda ilgili ve yeterli bir gerekçe bulunduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.

25. Somut başvuruda da Bayram Özkaptanoğlu, İlknur Yılmaz ve Diğerleri ve Arzu Aydın Margi kararlarında açıklanan, adil yargılanma kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonucunu doğuran tespitlerinden ayrılmayı gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşılmıştır.

26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

27. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden başvurucunun, Yargıtayın ilk derece mahkemesinin yerine geçerek hüküm kurmasının kanuni hâkim güvencesine aykırı olduğuna yönelik şikâyetleri ile haksız şekilde işine son verilmesi üzerine açtığı davanın reddedilmesi suretiyle çalışma ve sosyal güvenlik hakları ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı ile (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."

29. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda genel ilkeler belirlenmiştir.

30. Mehmet Doğan kararında özetle uygun giderim yolunun tespiti açısından öncelikle ihlalin kaynağının belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Buna göre ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca kural olarak ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmedilir (Mehmet Doğan, §§ 57, 58).

31. Anayasa Mahkemesinin tespit edilen ihlalin giderilmesi amacıyla yeniden yargılama yapılmasına hükmettiği hâllerde ilgili usul kanunlarında düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak yargılamanın yenilenmesi sebebinin varlığının kabulü ve önceki kararın kaldırılması hususunda derece mahkemesinin herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Zira ihlal kararı verilen hâllerde yargılamanın yenilenmesinin gerekliliği hususundaki takdir derece mahkemelerine değil ihlalin varlığını tespit eden Anayasa Mahkemesine bırakılmıştır. Derece mahkemesi Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirttiği doğrultuda ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür (Mehmet Doğan, § 59).

32. Başvurucu yoksun kaldığı aylık ücretleri ve yaptığı yargılama giderlerine karşılık tazminat talebinde bulunmuştur.

33. Başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin Daire kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

34. Bu durumda gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda ihlale yol açan kararın ortadan kaldırılması, sonrasında gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması ve sonucuna uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Yargıtay 22. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere İzmir 1. İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

35. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı sonucuna varıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

36. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.701,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Yargıtay 22. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere İzmir 1. İş Mahkemesine (E.2014/176, K.2014/595) GÖNDERİLMESİNE,

D. Yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilgili yargı merciine gönderilmesine karar verilmesi nedeniyle başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 226,90 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.701,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 18/7/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Gürkan Karacaoğlu [1.B.], B. No: 2015/1699, 18/7/2019, § …)
   
Başvuru Adı GÜRKAN KARACAOĞLU
Başvuru No 2015/1699
Başvuru Tarihi 20/1/2015
Karar Tarihi 18/7/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, aynı maddi olaya ilişkin açılan davaların ilgili ve yeterli bir gerekçe gösterilmeden farklı şekilde sonuçlandırılması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Gerekçeli karar hakkı (hukuk) İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 4857 İş Kanunu 20
22
29
5521 İş Mahkemeleri Kanunu 1
geçici 1
8
15
6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 316
447
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi