TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
HAMDİ AKIN İPEK BAŞVURUSU (2)
(Başvuru Numarası: 2015/17048)
Karar Tarihi: 25/5/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Kenan YAŞAR
Raportör
Kamber Ozan TUTAL
Başvurucu
Hamdi Akın İPEK
Başvurucu Vekilleri
Av. Hakan YILDIZ
Av. Baran Umut BAYCAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, iki televizyon kanalının bir dijital yayın platformundan çıkartılması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/11/2015 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
3. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
4. Başvurucu, Koza İpek Holding A.Ş.nin (Holding) kurucu ortaklarındandır. Olay tarihinde Bugün Televizyonu ve Radyo Prodüksiyon A.Ş. ile Yaşam Televizyon ve Yayın Hizmetleri A.Ş., Holding bünyesinde faaliyet gösteren birçok şirketten ikisidir.
5. Bugün Televizyonu ve Radyo Prodüksiyon A.Ş. ve Yaşam Televizyon ve Yayın Hizmetleri A.Ş. ile Krea İçerik Hizmetleri ve Prodüksiyon A.Ş. arasında, Bugün TV ve Kanaltürk adlı televizyon kanallarının Digiturk olarak bilinen dijital yayın platformu üzerinden abonelere ulaştırılmasına ilişkin olarak benzer içeriği olan iki ayrı sözleşme (Sözleşme) imzalanmıştır.
6. Sözleşmenin "Uyuşmazlıkların Çözümü" kenar başlıklı 12. maddesinde taraflar arasında doğacak her türlü uyuşmazlığın öncelikle kendi aralarında sulhen hâlletmeye çalışacakları, hâlledilememesi durumunda ise İstanbul Çağlayan Mahkeme ve İcra dairelerinin hâl mercii olacağı düzenlenmiştir. Sözleşmenin "Sözleşmenin Fesih Halleri" kenar başlıklı 16. maddesinde ise resmî, özerk kurum veya kuruluşlarca yayının durdurulmasının istenmesi hâlinde Krea İçerik Hizmetleri ve Prodüksiyon A.Ş.nin süresinden evvel tek taraflı ve tazminatsız bir şekilde sözleşmeyi feshedilebileceği öngörülmüştür.
7. Digiturk 8/10/2015 tarihinde Bugün TV ve Kanaltürk'ü platformdan çıkarmıştır. Digiturk internet sitesinde yayımladığı duyuruda; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yapılan bir soruşturma ile ilgili olarak resmî bir yazının kendilerine tebliğ edildiğini, söz konusu yazının içeriği gereği yasal zorunluluktan dolayı Kanaltürk ve Bugün TV'nin dijital yayın platformundan çıkarıldığını açıklamıştır.
8. Bugün Televizyonu ve Radyo Prodüksiyon A.Ş. ve Yaşam Televizyon ve Yayın Hizmetleri A.Ş. noter vasıtasıyla Krea İçerik Hizmetleri ve Prodüksiyon A.Ş.ye çektiği ihtarda yayınların tekrar başlatılmasını talep etmiştir. Bugün Televizyonu ve Radyo Prodüksiyon A.Ş. 9/10/2015 tarihinde durdurulan yayınların yeniden başlatılmasını sağlayacak kararların alınmasını Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanlığından talep etmiştir. Başvurucu, bireysel başvuru formunda; söz konusu taleplerden bir sonuç çıkmadığını açıklamış, öte yandan taleplerin sonuçlarına karşı idari veya hukuki yollara gidilip gidilmediğine dair bir bilgiye yer vermemiştir.
9. Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği 26/10/2015 tarihinde başvurucunun ortağı ve yöneticisi olduğu şirketlere 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 133. maddesi uyarınca kayyım atanmasına karar vermiştir. Kararda, kayyım olarak atanan bu kişilerin yönetim organının tüm yetkilerine sahip olduğu belirtilerek bu şirketlerin yönetim organının yetkilerinin tümü ile bu kayyımlara devredildiğine ve yeni yönetim organının bu kayyımlarca oluşturulmasına karar verilmiştir.
10. Başvurucu 3/11/2015 tarihinde kayyım atanması kararına itiraz etmiştir. Başvurucu, bireysel başvuru formunda; bireysel başvuru tarihi itibarıyla itiraz hakkında henüz bir karar verilmediğini belirtmiştir (Kayyım atanmasına ve sonraki sürece ilişkin detaylı bilgi için bkz. Hamdi Akın İpek, B. No: 2015/17763, 24/5/2018, §§ 16-34).
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Anayasa Mahkemesinin 25/5/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
12. Başvurucu; savcılığın hukuka aykırı bir kararı ile ortağı ve yöneticisi olduğu şirketlere ait televizyon kanallarının dijital yayın platformundan çıkarıldığını vurgulamıştır. Demokrasinin gereği olarak görsel ve işitsel medya alanında çoğulculuğun sağlanması için devletin pozitif yükümlülükleri kapsamında tedbirler alması gerektiğini ifade eden başvurucu, dijital yayın platformundan çıkarılma yoluyla ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin kanuni temeli bulunmadığını, meşru amaç taşımadığı ve zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığını iddia etmiştir. Başvurucu, şirketlere kayyım atanmasının kanuni temeli bulunmadığını ve yayın politikasını değiştiren ve gazetecilerin işten çıkarılmasına yönelik kayyımın işlemlerinin ifade ve basın özgürlüğüne aykırı olduğunu açıklamıştır. Başvurucu, televizyon kanallarının platformdan çıkarılmasına dair bir gerekçenin ortaya konmadığını ve mahkeme kararı olmaksızın televizyon kanallarının cezalandırılmış olduğunu belirtmiştir. Savcılık kararı ile yaratılan fiili duruma karşı gidilebilecek bir kanun yolunun bulunmadığını açıklayan başvurucu, kayyım atama kararı ile yönetim yetkisi kalktığından dava açma hakkının elinden alındığını iddia etmiştir. Başvurucu bu gerekçelerle ifade özgürlüğünün, ayrımcılık yasağının, suç ve cezalarının kanuniliği ilkesinin, etkili başvuru hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
13. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu ifade özgürlüğü ile birlikte diğer Anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bununla birlikte başvurucunun şikâyetinin özünü iki televizyon kanalının dijital yayın platformundan çıkarılması oluşturduğundan tüm iddialarının Anayasa'nın 26. maddesinde yer alan ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerekir.
1. Kişi Bakımından Yetki Yönünden Kabul Edilebilirlik İncelemesi
14. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”
15. 6216 sayılı Kanun’un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.”
16. 6216 sayılı Kanun’un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup, anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre; bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için iki temel ön koşul bulunmaktadır. Bunlardan birincisi başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı, "güncel bir hakkının ihlal edilmesi" ve bunun sonucunda başvurucunun kendisinin "mağdur" olduğunu ileri sürmesi, ikincisi ise bu ihlalden dolayı kişinin "kişisel olarak ve doğrudan" etkilenmiş olması gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).
17. İki televizyon kanalının dijital yayın platformundan çıkarıldığı tarihte başvurucu, söz konusu televizyon kanallarının bağlı olduğu iki şirketin ortağı ve yöneticisi konumundadır. Dolayısıyla başvuruya konu çıkarma kararından kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olan başvurucunun mağdur sıfatının bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Diğer taraftan başvuruya konu olayda şirketlerin yönetiminin kayyıma devredildiği dikkate alındığında şirket tüzel kişiliğinin başvurmasını güçleştiren hukuki sınırlamalar nedeniyle bu şirketlerin olay tarihinde ortağı ve yöneticisi olan başvurucunun doğrudan ve güncel bir mağduriyetinin söz konusu olduğu değerlendirilmiştir (Benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Özgür Güleç, B. No: 2014/11503, 1/2/2017, § 37; Hamdi Akın İpek, § 79).
2. Başvuru Yollarının Tüketilmesi Yönünden Kabul Edilebilirlik İncelemesi
18. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
19. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
20. Bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
21. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir başvuru yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).
22. Başvuruya konu olayda başvurucunun ortağı ve yönetici olduğu şirketlere ait televizyon kanalları Sözleşme uyarınca dijital yayın platformunda yayın yapmaya başlamıştır. Söz konusu televizyon kanalları Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yazısına istinaden 8/10/2015 tarihinde Krea İçerik Hizmetleri ve Prodüksiyon A.Ş. tarafından dijital yayın platformundan çıkarılmıştır. Taraflar arasında akdedilen Sözleşmenin 16. maddesinde tek taraflı fesih hususu düzenlenmiş, 12. maddesinde ise uyuşmazlıkların çözüm merci gösterilmiştir. Televizyon kanallarının bağlı olduğu şirketler çıkarma kararı sonrasında Krea İçerik Hizmetleri ve Prodüksiyon A.Ş.ye ihtar çekmiş, bunun ötesinde bir hukuksal yola başvurduklarını gösterir bir bilgiye yer verilmemiştir.
23. Başvurucunun ortağı ve yöneticisi olduğu şirketlere bağlı televizyon kanalları 8/10/2015 tarihinde platformdan çıkarılmış, bundan kısa bir süre sonra da 26/10/2015 tarihinde şirketlere kayyım atanmıştır. Söz konusu tarihler arasındaki sürenin kısalığı gözönüne alındığında başvurucunun çıkarma kararına karşı gerekli hazırlıkları yaparak bir hukuk davası açması beklenemeyebilir. Bununla birlikte başvurucu, kayyım atanması sonrasındaki süreçte de şirketlerin ortağı olarak ve çıkarma anı itibarıyla ifade özgürlüğüne müdahale edildiği iddiasıyla hukuksal yollara başvurmasının önünde hukuki bir engelin mevcut olduğunu ortaya koymamıştır.
24. Televizyon kanallarının dijital yayın platformundan çıkarılmasından sonra RTÜK'e başvurulmuş ve yayınların yeniden başlaması için gerekli tedbirlerin alınması talep edilmiştir. Başvuru formunda başvurucu; RTÜK'ün talep hakkında herhangi bir karar vermediğini açıklamakla yetinmiş, bunun ötesinde söz konusu talep hakkında olumlu bir karar vermeyen veya talep karşısında sessiz kalan kamu kurumuna karşı idari veya yargısal yolları tükettiğini göstermemiştir.
25. İfade özgürlüğünün gerçekten ve etkili bir şekilde korunabilmesi yalnızca devletin müdahaleden kaçınmasına bağlı değildir. Bunun yanında pozitif yükümlülükler kapsamında ifade özgürlüğünü korunması amacıyla idari veya yargısal birtakım hukuki mekanizmaların oluşturulması gerekmektedir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Adnan Oktar (3), B. No: 2013/1123, 2/10/2013, § 32; Ömür Kara ve Onursal Özbek, B. No: 2013/4825, 24/3/2016, § 46; Bizim FM Radyo Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş. [GK], B. No: 2014/11028, 18/10/2017, §§ 56-57). Somut olayda televizyon kanallarının dijital yayın platformundan çıkarılmasına yönelik işleme karşı idari veya yargısal hukuki yollar harekete geçirilmemiş, bu hâliyle ifade özgürlüğüne yönelik müdahale şikâyetinin giderilmesi imkânı idari ve yargısal makamlara tanınmamıştır. Etkin ve erişilebilir bir çözüm imkânı sunan hukuk yollarına başvurulmaksızın yapılan bireysel başvuruların incelenmesi, bireysel başvuru yolunun ikincilliği ilkesi gereği mümkün değildir. Sonuç olarak ihlale neden olduğu ileri sürülen söz konusu iddiaya ilişkin olarak başvuru yolları usulünce tüketilmemiştir.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik nedenleri incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 25/5/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.