TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
DUYGU ALTINTAŞ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/18411)
|
|
Karar Tarihi: 13/9/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
Murat İlter
DEVECİ
|
Başvurucular
|
:
|
1. Duygu
ALTINTAŞ
|
|
|
2. Makbule
KARTAL
|
|
|
3. Onursal
ALTINTAŞ
|
Vekili
|
:
|
Av. Özlem
ARTUT
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ölüm olayının etkili bir şekilde soruşturulmaması
nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/11/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü sunmuştur.
7. Başvurucu Bakanlık görüşüne cevap vermemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi
(UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler kapsamında ilgili olaylar özetle
şöyledir:
9. Başvurucu Makbule Altıntaş'ın birlikte yaşadığı eski eşi,
diğer başvurucular Duygu Altıntaş ve Onursal Altıntaş'ın ise babası olan A.A.
9/6/2014 tarihinde saat 08.15 sıralarında, müdürü olarak çalıştığı şirkete ait
işyerinde, caraskal (üç direği birer uçlarından bir
noktada bağlayıp diğer uçlarını üçgen şeklinde yere açarak yapılan vinç)
rayının en uç kısmındaki deliğe urganla (halat, kalın ip) asılı vaziyette, aynı
işyerinde işçi olarak çalışan O.A., C.A. ve R.Ç. tarafından bulunmuştur.
10. 112 Acil Servis görevlileri olay yerine saat 08.27-08.40
sıralarında gelmişlerdir. A.A.nın
EKG'sini (kalp grafisi) çeken görevliler A.A.nın ölü olduğunu tespit etmişlerdir.
11. Olay hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca
(Cumhuriyet Başsavcılığı) derhâl soruşturma başlatılmıştır.
12. Olay yeri 08.50 sıralarında olay yeri incelemesinden sorumlu
kolluk görevlilerince Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda
incelenmiştir. Yapılan incelemede işyeri giriş kapısında herhangi bir hasar
veya zorlama izi bulunmadığı, cesedin ayaklarının yere değdiği ve dizlerinin
hafif bükük olduğu, cesedin sol arka yanındaki tahta paletin üzerinde çizgili
bir defter yaprağı bulunduğu, bu defter yaprağının üzerinde "Çocuklarım beni bu durumda görmesin. Çocuklara
hemen haber vermeyin." cümlelerinin yazılı olduğu, ölene ait
büro masası üzerinde çizgili bir defter bulunduğu, cesedin sol ayağının solunda
devrik hâlde bir plastik iskemle olduğu ve ölenin pantolonunun arka sol cebinde
başvurucular Duygu Altıntaş ve Onursal Altıntaş'ın telefon numaralarının yazılı
olduğu ön yüzü boş bir şans oyunu kuponu bulunduğu tespit edilmiştir.
13. İskemlede parmak izi tespit edilememiştir.
14. Olay yerinin bir krokisini çizen kolluk görevlileri olay
yerinin fotoğraflarını da çekmişlerdir.
15. Cumhuriyet savcısı huzurunda ölü muayenesi ve otopsi
işlemleri yapılmıştır. Otopsi işleminde cesedin alnında 1x0,5 cm ebatında bir sıyrık bulunduğu, kanda 83 mg/dl, göz
sıvısında ise 123 mg/dl etanol bulunduğu, kanda ve göz sıvısında metanol bulunmadığı, kanda ve idrarda sistematikteki diğer
maddelerin bulunmadığı tespit edilmiştir. Otopsi raporunda; boynu çepeçevre
dolanan, iki hat hâlinde, boyun sol yanda ası vasıtasının cildi sıkıştırmasına
bağlı doku içi kanaması bulunan, kenarlarında ası materyalinin özelliğini
gösteren telem görüldüğü ve ölümün ası sonucu meydana geldiğibelirtilmiştir.
16. İntihar notu olduğu değerlendirilen çizgili defter yaprağıüzerinde görünür vücut izi tespit edilemese de
kimyasal bir işlem uygulanması sonucunda söz konusu yaprakta iki adet vücut izi
bulunduğu kolluk tarafından saptanmıştır. Bu vücut izinin vücudun neresine ait
olduğuna ilişkin bir tespit bulunmamaktadır.
17. Ölenin çalıştığı işyerinin bulunduğu iş hanındaki bir başka
işyerinin kamera kayıtları kolluk görevlilerince incelenmiştir. Merdiven
boşluğunu kayda alan kameranın görüntülerindeki zamana göre A.A., saat 08.34
sıralarında işyerine yalnız gelmiştir.
18. Kolluk görevlileri, A.A. ile aynı işyerinde çalışan C.A.,
O.A. ve R.Ç. ile A.A.nın
işvereni İ.Y.nin ifadelerini almıştır. C.A., O.A. ve
R.Ç. ifadelerinde; saat 08.15 sıralarında işyerine geldiklerini, C.A.nın kesimhanede A.A.yı asılı vaziyette gördüğünü, nabzına baktıklarında A.A.nın öldüğünü anladıklarını ve 155 Polis İmdat hattını
aradıklarını beyan etmişlerdir. İ.Y. ise beyanında; 9/6/2014 tarihinde saat
07.45 sıralarında Avustralya'dan Türkiye'ye geldiğini, havalimanında A.A.nın kendisini karşılamaması
üzerine ona telefon ettiğini ancak telefonunun kapalı olduğunu, intihar
ettiğini öğrenince işyerine gittiğini söylemiştir.
19. Üzerinde "Çocuklarım
beni bu durumda görmesin. Çocuklara hemen haber vermeyin."
cümlelerinin yazılı olduğu defter yaprağı ile A.A.nın masasında bulunan ve defter yaprağının ona ait
olduğu değerlendirilen defter İstanbul Kriminal Polis
Laboratuvarınca incelenmiş ve defter yaprağı üzerindeki yazılar ile defterdeki
yazıların aynı şahıs eli ürünü olduğu sonucuna varılmıştır.
20. Cumhuriyet Başsavcılığınca müşteki olarak ifadesi alınan
başvurucu Onursal Altıntaş, babasına ait telefonda ve babasının işyerinde
kullandığı bilgisayarda yer alan kayıtların silindiğini tespit ettiklerini
belirterek telefondaki ve bilgisayardaki silinmiş kayıtların uzman kişilerce
geri getirilmesini, O.A., A.T. ve S.T. isimli kişilerin tanık olarak
dinlenmesini talep etmiş ve babasına ait telefonu Cumhuriyet Başsavcılığına
teslim etmiştir.
21. Cumhuriyet Başsavcılığı A.A. tarafından kullanılan mobil
telefonun son üç aylık iletişiminin tespitine ilişkin raporları Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumundan getirtmiştir. Söz konusu raporlara göre
A.A. 9/6/2014 tarihinde sesle veya mesajla iletişim kurmamış, en son sesli
görüşmesini 8/6/2014 tarihinde saat 22.26'da başvurucu Onursal Altıntaş'la
yapmıştır.
22. Cumhuriyet Başsavcılığı O.A., S.T. ve A.T.nin
tanık sıfatıyla beyanlarını almıştır. Bu kişiler ifadelerinde; A.A.nın işyerine yalnız girdiğine
dair kamera kaydından ve bu hususu bekçinin doğruladığından söz etmiş; tehdit
edildiğine veya bir başkasınca intihara teşvik edildiğine, azmettirildiğine,
yönlendirildiğine, intihar kararının kuvvetlendirildiğine ya da intiharına
herhangi bir şekilde yardım edildiğine şahit olduklarına dair beyanda
bulunmamışlardır.
23. Cumhuriyet Başsavcılığınca ifadesi tespit edilen İ.Y.; A.A.nın ücretli çalışan müdür olduğunu, zaman zaman üretim
ve ödemeler konusunda A.A. ile tartıştıklarını, A.A.nın
ödeme dengesini kendisine bildirmediğini, son dört yıla ait muhasebe
kayıtlarının olaydan önce bilgisayardan silindiğini tespit ettiklerini, A.A.nın sürekli kredi çekerek kendini borç altına soktuğunu
sonradan öğrendiğini, bilgisi dâhilindeki borçların ödemelerini aksatmadığını
ve A.A.ya ait telefondaki kayıtları silmediğini beyan
etmiştir.
24. Başvurucu Makbule Kartal 25/7/2014 ve 7/8/2014 tarihlerinde
Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek birlikte yaşadığı eski eşi A.A.nın ölümüyle ilgili diğer
insanlarla konuşmalarından ve A.A.nın çalıştığı
işyerine gelip gitmelerinden rahatsız olan İ.Y.nin
telefonla kendisini aradığını ve "Neyin
peşindesin. Eğer daha fazla bu olayı kurcalarsan çocuklarına zarar
veririm." diyerek tehdit ettiğini ve A.A.nın kasten öldürülmüş olabileceğini iddia etmiştir.
Bu iddialar üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir soruşturma başlatmıştır.
25. Yeni soruşturma kapsamında başvurucu Makbule Kartal'ın
vekili Cumhuriyet Başsavcılığında tanık sıfatıyla ifade vermiş ve İ.Y.nin telefonda bu işi kurcalarsa Makbule Kartal'ın zarar
göreceğini ve çocuklarına zarar vereceğini söylediğini beyan etmiştir.
26. Cumhuriyet Başsavcılığı, yeni başlatılan soruşturmada kasten
öldürme suçu ile ilgili soruşturmayı tehdit suçu ile ilgili soruşturmadan
ayırmış ve kasten öldürme suçu ile ilgili soruşturmayı A.A.nın şüpheli ölümü hakkında yürütülen soruşturmayla
birleştirmiştir.
27. Başvurucular farklı tarihlerde bizzat veya vekilleri
aracılığıyla soruşturma dosyasının fotokopisini almışlardır.
28. Bizzat veya vekilleri aracılığıyla değişik zamanlarda
Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçe ile müracaat eden başvurucular, A.A.nın intihar edecek bir yapıda
olmadığını belirtip A.A.nın işyerinin borçları için
yaptığı ve ailesine yaptırdığı maddi fedakârlıklardan, iş yerinin yaşadığı
ekonomik zorluklardan ve İ.Y.nin kişiliğinden bahsederek
A.A.nın öldürülmüş olabileceğini veya en azından
intihara süreklendiğini iddia etmişlerdir.
29. Ayrıca başvurularında A.A.nın boynundaki urgandan vücut izi alınmadığını,
kamera kaydına göre A.A.nın işyerine 08.35'te
geldiğini oysa A.A.yı asılı vaziyette bulan işçilerin
işyerine 08.15'te geldiğini, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,
olayı kurcalamaması konusunda başvurucu Makbule Kartal'ın İ.Y. tarafından
tehdit edildiğini ve olay yerinin resimlerine göre işyerinin duvarında bulunan
iki kırmızı lekenin incelenmediğini öne süren başvurucular;
-Olay günü saat 07.00-09.00 arası güvenlik kamerası
görüntülerinin incelenmesini,
-Güvenlik kamerasının sabit diskinin incelenmesini,
-Tanıklar K.T., B.T.U. ve M.A. ile başvurucu Makbule Kartal'ın
beyanlarının alınmasını,
-112 Acil Servisin A.A.ya
müdahalesine ilişkin kayıtların getirtilmesini,
-İ.Y.nin Türkiye'ye geliş saatinin
ilgili yerden sorulmasını,
-A.A. tarafından kullanılan bilgisayarın T...
ünvanlı özel şirkete incelettirilmesini talep etmişlerdir.
30. A.A.nın
işyerinde kullandığı bilgisayarın sabit diski kopyalanmış ve elde edilen kopya
Cumhuriyet Savcısının talimatı doğrultusunda İstanbul Emniyet Müdürlüğü Adli
Bilişim Büro Amirliği (Adli Bilişim Bürosu) görevlilerince incelenmiştir.
Yapılan incelemede, konuyla ilgili olabileceği değerlendirilen herhangi bir
veriye rastlanmamıştır.
31. A.A.nın
telefonu Adli Bilişim Bürosunca incelenmiştir. İnceleme raporunda yer alan
sohbet içeriklerinde; A.A.nın
tehdit edildiğine veya A.A.nın bir başkası tarafından
intihara teşvik edildiğine, azmettirildiğine veya yönlendirildiğine, intihar
kararının kuvvetlendirildiğine ya da intiharına herhangi bir şekilde yardım
edildiğine ilişkin veri bulunmadığı anlaşılmıştır.
32. Başvurucu Makbule Kartal'ı tehdit ettiği iddiasıyla ilgili
yürütülen soruşturma kapsamında kollukça şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan İ.Y.,
Makbule Kartal'ın avukatı ile birlikte işyerine gelip çalışanlarını sorguya
çektiğini, Makbule Kartal'a "olayın
soruşturulduğunu, kendisinin de olayı araştırdığını"
söylediğini beyan etmiş ve suçlamayı kabul etmemiştir.
33. Cumhuriyet Başsavcılığınca tanık olarak ifadesi alınan Ş.C.,
A.A.nın işyerine komşu olan bir işyerinde bekçi
olarak çalıştığını, olay günü işyerine gittiğinde A.A. tarafından kullanılan
aracın işyeri önünde olduğunu gördüğünü, bir müddet sonra A.A.yla
aynı iş yerinde çalışan R. ve O.nun geldiğini, kapıyı
anahtarla açıp işyerine giren işçilerin bağırarak A.A.nın
kendini astığını söylediklerini ve bekçinin A.A. dışında işyerinekimsenin
gelmediğini söylediğini beyan etmiş ve İ.Y.nin
kişiliği ile çalışma ilişkilerine ilişkin gözlemlerini anlatmıştır.
34. Cumhuriyet Başsavcılığınca K.T. tanık olarak dinlenmiştir.
İfadesinde K.T., A.A.nın
malına veya canına yönelik bir saldırı olacağı konusunda kendisine herhangi bir
şey söylemediğini veya ima etmediğini, bu hususta bir şey de duymadığını,
tehdit edildiği veya intihara teşvik edildiğine dair duyumu olmadığını, eksik
veya hatalı soruşturma yapıldığı yönünde bir kanaatinin olmadığını ve olay yeri
incelemesi bittikten sonra olay yerine gittiğini söylemiştir.
35. Cumhuriyet Başsavcılığı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünden A.A.ya yapılan tıbbi müdahaleye
ilişkin kayıtları, İstanbul Emniyet Müdürlüğünden ise İ.Y.nin
yurda giriş-çıkış zamanlarına ait çizelgeyi getirtmiştir. Söz konusu çizelgeye
göre İ.Y. 9/6/2014 tarihinde saat 08.13'te Türkiye'ye giriş yapmıştır.
36. A.A. tarafından işyeri adına keşide edilen çekler ve çek
hesaplarına ait hesap hareketleri ile A.A. tarafından kullanılan elektronik
posta adresinden gönderilen ve bu adrese gelen iletilere ait bilgisayar
çıktıları soruşturma evrakı arasına alınmıştır.
37. Cumhuriyet Başsavcılığı, A.A.nın parasal sorunlar nedeniyle psikolojikbunalıma
girerek kendiniasmak suretiyle intihar ettiği ve şüpheliİ.Y.nin kasten öldürme ve intihara azmettirme
suçlarını işlediğine dair hiç bir delil bulunmadığı gerekçesiyle30/6/2015
tarihinde olay hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.
38. Başvurucular;
-A.A.nın İ.Y., O.A., R.Ç. ve C.A. tarafından
öldürüldüğüne ve olaya intihar süsü verildiğine dair delillerin yeterince
incelenmediğini,
-Bulunma şekline göre A.A.nın
intihar etmesinin fiziki olarak mümkün olmadığını,
-Cesedin alnındaki sıyrığın sebebinin araştırılmadığını,
-A.A.nın büro
masasında bulunan defterin kime ait olduğunun saptanmadığını,
-İntihar notundaki vücut izlerinin kime ait olduğunun tespit
edilmediğini,
-A.A.nın
tırnaklarının, elbiselerinin ve A.A. tarafından kullanılan işyeri aracının
incelenmediğini,
-İ.Y., O.A., R.Ç. ve C.A.nın
telefon yoluyla kurdukları iletişimlerin tespit edilmediğini,
-Başvurucu Makbule Kartal'ın tehdit edildiğine ilişkin soruşturmanın
ayrı yürütüldüğünü,
-A.A.nın
telefon ve bilgisayarının geç incelendiğini,
-İ.Y.nin yurda giriş-çıkış
zamanlarının getirilmediğini iddia ederek ve ifadesi alınan bazı kişilerin
beyanlarındaki çelişkilere ve A.A.nın
işyerine geldiği zamanı gösteren kamera kaydındaki zamanın doğruluğunun şüpheli
olduğuna dikkat çekerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz
etmişlerdir.
39. Başvurucuların itirazı 16/9/2015 tarihinde, kovuşturmaya yer
olmadığına dair soruşturma içeriğine uygun olduğu gerekçesiyle Bakırköy 2. Sulh
Ceza Hâkimliğince (Ceza Hâkimliği) reddedilmiştir.
40. Nihai kararı başvurucu 22/10/2015 tarihinde öğrenmiş olup
yasal süresi içinde, 23/11/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
41. Konuyla ilgili ulusal ve uluslararası hukuk Anayasa
Mahkemesinin Yasin Ağca ((B. No:
2014/13163, 11/5/2017) başvurusu
hakkında verdiği kararda yer almaktadır (Yasin
Ağca, §§ 86, 87 ve 91-96).
42. Bununla birlikte Yasin
Ağca başvurusu hakkında verilen kararda yer almayan ancak başvuru
yönünden önem arz eden birkaç husustan bahsetmek gerekir.
43. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ölümü nedeniyle
devletin sorumlu olduğu iddia edilen bir kişinin ebeveyni gibi yakın aile
üyelerinin de -ölen kişinin yasal mirasçıları olup olmadıklarına bakılmaksızın-
bizzat 2. madde ihlalinin dolaylı mağdurları olduklarını iddia edebileceklerini
kabul etmiştir (Van Colle/Birleşik
Krallık, B. No: 7678/09, 13/11/2012, § 86). Bu bağlamda AİHM; ölen
kişinin eşlerinin, çocuklarının ve yeğenlerinin yaşam hakkının ihlal edildiğine
yönelik başvurularını inceleyip sonuçlandırmıştır (Salman/Türkiye [BD], B. No:21986/93, 27/6/2000; Ramsahai ve diğerleri/Hollanda [BD], B. No:
52391/99, 15/5/2007; Yaşa/Türkiye,
B. No: 63/1997/847/1054, 2/9/1998, § 66).
44. AİHM, üç çocuğunun babası olan ve on iki yıldan daha uzun
bir süre birlikte yaşadığı partnerinin yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkin olarak başvurucunun yaptığı bir başvuruyu da incelemiştir. AİHM söz
konusu başvuruda; Bulgaristan Yüksek Mahkemesinin evli olmayan partnerlere de
partnerlerinin haksız ölümü nedeniyle tazminat alma hakkı tanıdığına, yerel
adli makamların başvurucunun başvuru ehliyetini sorgulamadığına ve soruşturma
makamlarının başvurucunun ceza soruşturmasının durdurulmasına karşı yaptığı
başvuruyu inceleyip karara bağladığına dikkati çekmiştir. Uzun yıllardır
beraber yaşayan bir çiftin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 8.
maddesinin amaçları doğrultusunda bir aile teşkil ettiğine ve ilişkilerinin
evlilik dışı olmasına rağmen Sözleşme'nin 8. maddesinin sağladığı korumadan
yararlanma hakkına sahip olduğuna değinen AİHM; başvurucunun partnerinin
ölümünden kişisel olarak etkilendiği, bu nedenle Sözleşme'nin 2. maddesinin
ihlal edildiği iddiasının mağduru olduğunda şüphe bulunmadığı ve başvuru
ehliyetinin amaçları yönünden başvurucunun durumunu evli bir eşten ayrı tutmak
için geçerli bir neden bulunmadığı sonucuna varmıştır (Velikova/Bulgaristan (k.k.), B. No:
41488/98, 18/5/1999).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
45. Mahkemenin 13/9/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları Ve Bakanlık Görüşü
46. Başvurucular ölüm olayıyla ilgili soruşturmada yakınlarının
başkası tarafından asılıp asılmadığının araştırılmadığını, ölene husumet
besleyen kişiler olup olmadığı konusunda soruşturmanın derinleştirilmediğini,
ölüm zamanının kesin olarak saptanmadığını, işyerinin girişindeki kameraya ait
görüntülerin incelenmediğini ve telefon görüşmeleriyle ilgili etkili ve
tarafsız bir araştırma yapılmadığını ileri sürmüşlerdir. Öte yandan
başvurucular gerek delil toplanmasına ilişkin taleplerinin değerlendirilmemesi
gerekse bazı evraka ulaşamamaları nedeniyle soruşturmaya etkili olarak
katılamadıklarını, toplanmayan deliller bulunmasına rağmen eksik incelemeyle
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini ve bu karara yapılan
itirazın kesin olarak reddedildiğini belirterek Anayasa'nın 17., 36. ve 40.
maddelerinde güvence altına alınan yaşam, adil yargılanma, etkili başvuru ve
iki dereceli yargılama haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
47. Bakanlık görüşünde, konuyla ilgili AİHM ve Anayasa Mahkemesi
kararlarına ve somut olaydaki soruşturma işlemlerine yer verilmiş; soruşturma
yükümlülüğünün sonuç yükümlülüğü olmadığı belirtilerek mağdurların olaylarla
ilgili beyanlarıyla bağdaşan bir sonuca ulaşılmamasının soruşturmanın etkisiz
olduğu anlamına gelmeyeceği ifade edilmiştir.
B. Değerlendirme
1. İncelemenin Kapsamı
Yönünden
48. Anayasa’nın “Kişinin
dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinin
birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes,
yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”
49. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin
temel amaç ve görevleri, (...) kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal
hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal,
ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının
gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
50. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların şikâyetlerinin özü, yakınlarınınölümü ile ilgili ceza soruşturmasının etkili
yürütülmediğine ilişkindir.
51.Somut olayda başvurucular, yakınlarının ölümüne bir devlet
görevlisinin neden olduğunu ileri sürmemiş; yakınlarının yaşamına yönelik
olarak devletin yetkili makamlarınca bilinen ya da bilinmesi gereken gerçek ve
yakın bir tehdidin bulunduğuna ancak anılan makamların yakınlarının yaşamını
korumak için gerekli tedbirleri almadıklarına ilişkin bir iddiada da
bulunmamışlardır.
52. Bu itibarla başvurucuların tüm iddiaları, Anayasa'nın 17.
maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne
ilişkin usul boyutu kapsamında incelenmiştir.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
53. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının ilgili bölümü
şöyledir:
"Herkes, Anayasada
güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği
iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir..."
54. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Herkes, Anayasada güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek
Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir."
55.6216 sayılı Kanun'un "Bireysel
başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinin
(1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı
doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir."
56.Bireysel başvuru yolunu işletebilecekler esas itibarıyla
doğrudan mağdur sıfatını taşıyan kişiler olmakla birlikte somut olayın
koşullarına ve ihlal edilen hakkın niteliğine göre doğrudan mağdur ile arasında
kişisel ve özel bir bağ bulunan, dolayısıyla da Anayasa'nın ihlalinden olumsuz
olarak etkilenmiş veya ihlalin sona ermesinden meşru ve kişisel bir menfaati
bulunan kimseler de dolaylı mağdur
sıfatıyla bireysel başvuruda bulunabileceklerdir (Engin Gök ve diğerleri, B. No: 2013/3955, 14/4/2016, § 53).
57. Bununla birlikte dolaylı mağduriyetin ortaya çıkması, somut
olayın koşullarına ve ihlal edilen hakkın niteliğine bağlı olarak
değişebilmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, mağdurun bizzat başvuru
yapmasının mümkün olmadığı ve yakın akrabalık ilişkisinin bulunduğu kimi
durumlarda -özellikle yaşama hakkının söz konusu olduğu durumlarda-
başvurucuların ihlalden doğrudan etkilenmemiş olmalarına rağmen ihlalden
dolaylı olarak etkilenmeleri nedeniyle kendi adlarına başvuru yapabileceklerine
karar vermiştir (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41; Cemil Danışman, B. No: 2013/6319,
16/7/2014; Sadık Koçak ve diğerleri,
B. No: 2013/841, 23/1/2014; Rıfat Bakır ve
diğerleri, B. No: 2013/2782, 11/3/2015 ).
58. Başvurucular Duygu Altıntaş ile Onursal Altıntaş A.A.nın çocuklarıdır.Dolayısıyla
bu başvurucular yönünden, başvuru ehliyeti açısından başvuruda bir eksiklik
bulunmamaktadır. Ancak başvurucu Makbule Kartal 19/4/2005 tarihinde ölen A.A.dan boşanmıştır. Bu nedenle başvurucu Makbule Kartal'ın
mağdur sıfatının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerekir.
59. Başvuruya konu soruşturmada başvurucu Makbule Kartal müşteki
sıfatıyla yer almış ve boşansa da ölen eski eşiyle birlikte yaşadığını beyan
etmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair
karara başvurucular birlikte itiraz etmişler ve bu itiraz, başvurucu Makbule
Kartal yönündenmağdur sıfatı yokluğu nedeniylereddedilmemiştir. Ayrıca başvurucular Duygu
Altıntaş ve Onursal Altıntaş, Makbule Kartalile A.A.nın müşterek çocuklarıdır. Tüm
bu hususları nazara alan Anayasa Mahkemesi,başvurucu
Makbule Kartal'ın A.A.nın ölümünden dolaylı olarak
etkilendiği ve bu nedenle dolaylı mağdur
sıfatını taşıdığı sonucuna varmıştır. Dolayısıyla başvurucu Makbule Kartal'ınmağdur sıfatı yönünden de başvuruda bir eksiklik
bulunmamaktadır.
60. Diğer taraftan başvurunun diğer kabul edilemezlik nedenleri
açısından da incelenmesi gerekir.
61. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı
Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve
negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 50).
62. Devletin yaşama hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin
korumaya ilişkin maddi yönü yanında usule ilişkin yönü de bulunmaktadır. Bu
yükümlülük, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve
gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi
gerektirir. Bu soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili
bir şekilde uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap vermelerini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).
63. Diğer taraftan ceza soruşturmasının temel amacına ilişkin
yükümlülük, kesin olarak bir sonuç elde etmeyigerektirmez.
Anayasa'nın 17. maddesi, başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle
yargılatma ya da cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları
mahkûmiyetle sonuçlandırma ödevi yüklemez (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 56).
64. Yaşama hakkına ilişkin ceza soruşturmasının etkili olabilmesi
için öncelikle soruşturma makamlarının resen harekete geçerek ölüm olayını
aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri
tespit etmeleri gerekir. Soruşturmada ölüm olayının nedeni veya sorumlu
kişilerin belirlenmesi imkânını zayıflatan bir eksiklik, etkili soruşturma
yükümlülüğüne aykırılık oluşturabilir (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 57).
65. Bununla birlikte soruşturma makamlarının olayın gelişimine
ve delillerin elde edilmesine ilişkin ileri sürülen her türlü iddiayı ve talebi
karşılama zorunluluğu bulunmamaktadır. Soruşturma kapsamında yürütülecek
soruşturma işlemlerinin belirleyicisi yetkili soruşturma makamlarıdır (Yavuz Durmuş ve diğerleri, B. No:
2013/6574, 16/12/2015, § 62).
66. Ceza soruşturmasının etkililiğini sağlayacak hususlardan
biri de fiilen hesap verilebilirliği sağlamak için soruşturma sürecinin kamu
denetimine açık olmasıdır. Ayrıca her olayda, ölen kişinin yakınlarının meşru
menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmaları
sağlanmalıdır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri,
§ 58).
67. Son olarak ceza soruşturmasının etkililiği için
soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi gerekir (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013,
§ 30).
68. Somut olayda Cumhuriyet Başsavcılığı, A.A.nın ölümü hakkında kendiliğinden hareket geçerek
derhâl soruşturma başlatmıştır. Dolayısıyla ivedilik ilkesi yönünden
soruşturmada eksiklik bulunmamaktadır.
69. Başvurucular, bazı evraka ulaşamamaları nedeniyle
soruşturmaya etkili olarak katılamadıklarını ileri sürmüş olsalar da talep
etmelerine rağmen hangi soruşturma evrakına erişemedikleri yönünde herhangi bir
açıklama yapmamışlardır. Başvuru formunun ekindeki belgelerden başvurucuların
farklı tarihlerde soruşturma dosyasının fotokopisini aldıkları, toplanmasını
talep ettikleri delilleri Cumhuriyet Başsavcılığına bildirdikleri, kovuşturmaya
yer olmadığına dair karara itiraz edebildikleri ve soruşturmaya katılım
konusunda herhangi bir engelle karşılaşmadıkları anlaşılmıştır. Öyle ki
başvurucuların talepleri doğrultusunda soruşturma işlemleri de yapılmıştır. O
hâlde yakınlarının ölümü hakkında yürütülen soruşturmaya başvurucuların gerekli
ölçüde katılamadıkları söylenemez.
70. 9/6/2014 tarihinde başlayan ve Ceza Hâkimliğinin 16/9/2015
tarihli kararıyla sona eren soruşturma sürecinde Cumhuriyet Başsavcılığı,
sadece intihar ön kabulüyle hareket etmemiş; cinayet olasılığını da dikkate
alarak delil toplamıştır. Bu kapsamda Cumhuriyet Başsavcılığı bizzat veya
emrindeki adli kolluk yardımıyla olay yerini incelemiş, ölü muayenesi ve otopsi
işlemleriyle kesin ölüm sebebini tespit etmiş, öleni asılı vaziyette gören
kişilerin beyanlarını almış, ölenin son üç aylık telefon yoluyla kurduğu
iletişimlere ait raporları incelemiş, ölenin telefon ve bilgisayarındaki
kayıtları tetkik etmiş, olay hakkında bilgi sahibi olabilecek kişilerin
ifadelerini almış, ölenin asılı olarak bulunduğu yerdeki defter yaprağındaki
yazıyla ölenin masasında bulunan defterdeki yazıyı karşılaştırmış, ölene
yapılan tıbbi müdahaleye ilişkin belgeler ile şüpheli İ.Y.nin
yurda giriş-çıkış tarih ve zamanlarını gösteren çizelgeyi ilgili yerlerden
getirtmiş ve ölenin tek başına işyerine geldiğine dair güvenlik kamerası
kaydını incelemiştir.
71. Cumhuriyet Başsavcılığının A.A.nın
ölümüyle neticelenen olayı aydınlatma isteğinden kuşku duyulmasını gerektirecek
bir husus olmadığını ve başvurucuların yakınlarının öldürüldüğüne dair
soruşturma makamlarınca tespit edilen herhangi bir delil ve emare bulunmadığı
gibi soruşturma makamlarının vardığı sonucun aksi yönde bir sonuca ulaşılmasını
mümkün kılan bir bulgu ve bilgi de bulunmadığını dikkate alan Anayasa
Mahkemesi, yakınlarının öldürülmüş olabileceğini ileri süren başvurucuların
iddiaları konusunda soruşturma makamlarına daha sağlam delil veya emare
sunmadan daha derin ve etkili bir soruşturma yürütülmesi konusunda haklı bir
beklentiye giremeyecekleri kanaatine varmış ve mevcut koşullarda ölüm olayını
aydınlatabilecek tüm delillerin toplandığı, yaklaşık on beş ay gibi makul bir
sürede sonuçlandırılan soruşturmanın özenle yürütüldüğü ve netice itibarıyla
yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiği iddiasının açıkça dayanaktan
yoksun olduğu sonucuna ulaşmıştır.
72. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
13/9/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.