TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SÜLEYMAN TOKGÖZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/18485)
|
|
Karar Tarihi: 20/3/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yıldız
SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Volkan
ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Süleyman
TOKGÖZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Ömer
Faruk ÖZEROĞLU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, terfi işlemlerine ilişkin olarak açılan iptal
davasının süre aşımı yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Süleyman Demirel Üniversitesi Senirkent Meslek
Yüksek Okulu Bilgisayar Destekli Tasarım ön lisans programından 2003 yılında
mezun olmuştur.
7. Başvurucu, Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından açılan
sınavda başarılı olması üzerine 30/8/2004 tarihi itibarıyla Türk Silahlı
Kuvvetleri (TSK) bünyesinde astsubay çavuş olarak çalışmaya başlamıştır.
8. Başvurucu 20/5/2014 tarihinde Millî Savunma Bakanlığına
başvurarak ön lisans eğitim süresinin terfilerinde dikkate alınmaması nedeniyle
geç terfi ettiğini belirterek nasıplarının geri götürülmesi talebinde
bulunmuştur.
9. Bu talep 14/7/2014 tarihli işlemle reddedilmiştir.
10. Başvurucu 14/7/2014 tarihinde meslektaşları ile birlikte
Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurmuştur. Bu başvuruda nasıp tarihlerine ilişkin
uygulamadan dolayı şikâyette bulunmuşlardır.
11. Kamu Denetçiliği Kurumu 2004 yılında astsubay çavuş olarak nasbedilen ve altı yıl terfi bekleme süresi ile 2010
yılında astsubay üstçavuşluğa terfi ettirilen
şikâyetçilerin taleplerine ilişkin başvuru hakkını yasal süre içinde
kullanmadıklarını belirterek istemin
incelenmemesi yönünde karar vermiştir. 29/12/2014 tarihli bu karar
başvurucuya 7/1/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 27/2/2015 tarihinde Millî Savunma Bakanlığının
14/7/2014 tarihli nasıp düzeltme talebinin reddine dair işleminin iptali
istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) nezdinde dava açmıştır.
13. AYİM Birinci Dairesi (Mahkeme) 7/4/2015 tarihli kararıyla
davayı süre aşımı yönünden reddetmiştir.
14. Ret gerekçesinde öncelikle dava açma süresine ilişkin
ilkelere yer verilmiş ve işlemin yazılı bildiriminin söz konusu olmadığı veya
tespit edilemediği durumlarda öğrenme (ıttıla) tarihinin dava süresinin
başlangıcına esas alınabileceği hatırlatılmıştır. Başvurucunun aldığı eğitim
nedeniyle 2007 yılı yerine 2005 yılında astsubay üstçavuşluk
rütbesine terfi etmesi gerektiğini ileri sürdüğü ifade edilmiştir. Ancak
başvurucunun 30/8/2005 tarihi itibarıyla astsubay üstçavuş rütbesine terfi
ettirilmediğinden bizzat terfi dönemini yaşayarak haberdar olduğu
vurgulanmıştır. Bu nedenle de astsubay üstçavuşluğa
ilişkin nasıp tarihine ilişkin olarak 2015 yılında açılan davanın süre aşımına
uğradığı sonucuna varılmıştır. Astsubay kıdemli üstçavuşluk
rütbesine ilişkin olarak ise başvurucunun 14/7/2014 tarihli işlemden en geç
astsubay kıdemli üstçavuş rütbesine terfi ettirilmediği 30/8/2014 tarihi
itibarıyla haberdar olduğu ifade edilerek bu tarihten itibaren altmış günlük
yasal süre geçildikten sonra 27/2/2015 tarihinde açılan davanın süre aşımına
uğradığı belirtilmiştir. Diğer taraftan başvurunun Kamu Denetçiliği Kurumuna
yaptığı başvurunun dava süresini durduracak nitelikte olmadığı da ifade
edilmiştir.
15. Süre aşımı yönünden ret hükmüne yönelik karar düzeltme
istemi mahkemenin 27/10/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
16. Başvurucu nihai kararı 18/11/2015 tarihinde tebellüğ
etmesinin ardından 3/12/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı mülga Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi Kanunu’nun "Dava açma
süresi" kenar başlıklı 40. maddesinin ilk cümlesi şöyledir:
"Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava
açma süresi her çeşit işlemlerde yazılı bildirim tarihinden itibaren kanunlarda
ayrı süre gösterilmeyen hallerde altmış gündür."
18. 14/6/2012 tarihli ve 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu
Kanunu'nun "Başvuru ve usulü"
kenar başlıklı 17. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:
"Dava açma süresi içinde yapılan başvuru,
işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 20/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu; yargılama sürecinde hatalı yorum yapıldığını,
Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurulduktan sonra süresinde dava açıldığını
belirterek Anayasa'nı 2., 10. ve 36. maddelerinin ihlal edildiğini ileri
sürmektedir.
B. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi
takdir eder (Tahir Canan, B. No:
2012/969, 18/9/2013, § 16). İddiaların özü, dava açma sürelerine ilişkin
kuralların hatalı yorumlandığı hususlarına yönelik bulunduğundan şikâyet
mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
22. Anayasa’nın "Hak
arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
"Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir
(Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
24.Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı
mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına
sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur.
Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil
yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin
taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil
yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi,
Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini
belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur.
San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017,§
34).
25. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan
mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve
uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına
gelir. Dava açmak isteyen kişinin mahkemeye erişim hakkının özüne zarar verecek
seviyeye ulaşmadığı müddetçe dava açma koşullarına sınırlamalar getirilebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.,
B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 36).
26. Dava açma sürelerini düzenleyen, son derece karışık ve
dağınık olan bir mevzuatın aşırı şekilci (katı) yorumu mahkemeye erişim hakkını
ihlal edebilir. Özellikle başvuru mercii ve süresi gösterilmeyen işlemlerle
ilgili davalarda mahkemelerin usul kurallarını yorumlarken mahkemeye erişim
hakkını aşırı sınırlandıracak şekilde katı yorumdan kaçınmaları gerekir (Mohammed Aynosah, B. No:
2013/8896, 23/2/2016, § 40).
27. Dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça dava açma
ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, hukuki
belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve tek başına bu durum mahkemeye erişim
hakkına aykırılık oluşturmaz (Remzi Durmaz,
B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27). Bu nedenle mahkemelerin usul kurallarını
uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar getirecek ölçüde katı şekilcilikten
kaçınmaları gerektiği gibi kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan
kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten de kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).
28. Dava açma süresinin işlemeye başladığı an da mahkemeye erişim
hakkına yapılan müdahalenin ölçülülüğü bağlamında büyük önem taşımaktadır (Yaşar Çoban [GK], B. No: 2014/6673,
25/7/2017, § 66). Dava açma süresinin hangi tarihte başlayacağını belirlemek ve
mevzuatı bu yönüyle yorumlamak görevi esasen derece mahkemelerine aittir.
Bireysel başvurunun ikincillik ilkesi gereği, dava açma süresinin başlatılacağı
tarihin belirlenmesi noktasında Anayasa Mahkemesinin bir görevi
bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin bu hususta üstleneceği rol, dava açma
süresinin hangi tarihten itibaren başlatılması gerektiğiyle ilgili derece
mahkemelerinin yorumlarının mahkemeye erişim hakkına etkisini somut olayın
koşulları ışığında incelemektir (Ahmet
Yıldırım, B. No: 2014/18135, 20/9/2017, § 46).
29. Somut yargılama sürecinde Mahkeme ret gerekçesini, terfi
ettirilmeme işlemlerini başvurucunun bizzat yaşayarak öğrendiğinden hareketle
nasıp düzeltme taleplerinin de bu öğrenmenin ardından yapılması gerektiği
yorumu üzerine kurmuştur. Bununla birlikte Mahkeme Kamu Denetçiliği Kurumuna yapılan
başvurunun dava süresine etkisi olmadığını ifade etmiştir. Olay ve olgular
kısmında aktarılan hususlar dikkate alındığında mahkeme kararında yer verilen
tespit ve hukuki dayanakların temelsiz olduğu söylenemez. Kaldı ki davanın
hukuki nitelemesi ve uygulanacak kuralların yorumu yukarıda alıntısı yapılan
ilkeler dâhilinde mahkemenin takdirinde olan bir husustur (bkz. § 28). Kamu
Denetçiliği Kurumuna yapılan başvurunun usulüne uygun olmaması nedeniyle incelenemezlik kararıyla sonuçlanması ve başvurucunun
görevde olan bir personel olarak terfilerin doğrudan muhatabı olduğu dikkate
alındığında mahkemenin yorumunun öngörülemez olmadığı ve başvurucunun ilgili
terfi dönemlerinde dava yoluna başvuru için yeterli süre ve imkâna sahip olduğu
görülmektedir.
30. Bu durumda derece mahkemesinin gerek uyuşmazlık konusu
olguyu gerekse bu olgudan hareketle dava açma süresinin hesaplanma usulünü,
sürenin başlatılacağı tarihi belirlemesiyle ilgili yorumunun ve mevzuata dair
değerlendirmesinin öngörülemez nitelikte olmadığı ve başvurucunun dava açmasını
aşırı derecede zorlaştıracak ya da imkânsız kılacak nitelikte katı bir yaklaşım
içermediği sonucuna varılmıştır.
31. Buna göre başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik
müdahalenin ölçülü olduğu, dolayısıyla belirtilen şikâyet bağlamında mahkemeye
erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
20/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.