TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HANIM ÇEYİZ VE MEHMET GÜNDÜZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/19289)
|
|
Karar Tarihi: 17/7/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
M. Emin
ŞAHİNER
|
Başvurucular
|
:
|
1. Hanım ÇEYİZ
|
|
|
2. Mehmet
GÜNDÜZ
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Adil
AKTAY
|
|
|
Av. Utku
Çağrı AKTAY
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; kamulaştırma bedelinin düşük belirlenmesi ve değer
kaybına uğratılması nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile mülkiyet hakkının,
idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının,
yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvuruculara ait Karaman ili Ermenek ilçesi Çavuş köyünde
bulunan 138 ada 15 parsel numaralı taşınmaza yönelik olarak Ermenek Barajı ve
Hidroelektrik Santrali Tesisleri Projesi kapsamında Bakanlar Kurulunca
31/1/2009 tarihinde acele kamulaştırma kararı alınmıştır.
9. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 10/2/2009 tarihinde
Ermenek Asliye Hukuk Mahkemesinden (Mahkeme) bedeli tespit edilmek kaydıyla
anılan taşınmaza acele el konulmasını talep etmiştir. Mahkeme 6/5/2009
tarihinde talebi kabul etmiş ve bilirkişi raporuna dayalı olarak belirlenen
12.601,87 TL'nin başvuruculara ödenmesi karşılığında bu taşınmaza acele el
konulmasına karar vermiştir.
10.İdare 5/5/2010 tarihinde aynı Mahkemede, kamulaştırma
bedelinin tespiti ve tescil davası açmıştır. Mahkemece bilirkişi incelemesi
yaptırılmış; bilirkişiler taşınmazın özelliklerini gözeterek ve net gelir
yöntemine göre 2010 yılı fiyat, masraf ve verim verilerini kullanarak
taşınmazın toplam değerini 9.929,69 TL olarak belirlemiştir.
11. Mahkeme 12/3/2012 tarihinde davanın kabulü ile kamulaştırma
bedelinin 9.929,69 TL olarak tespitine karar vermiştir. Kararda, daha önce
başvuruculara ödenen 12.601,87 TL'den belirlenen kamulaştırma bedeli mahsup
edilmiştir. Mahkeme, yapılan mahsup işlemi sonucu bakiye 2.672,18 TL'nin başvurucular
tarafından bankadan çekilme tarihine kadar varsa işlemiş olan mevduat faizi ile
birlikte davacı idareye verilmesine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca
kamulaştırılan taşınmazın baraj gölü içinde kalması sebebiyle tapudan terkinine
hükmetmiştir.
12. Temyiz edilen karar, Yargıtay 18. Hukuk Dairesince 2/10/2012
tarihinde bozulmuştur. Bozma kararında, tarım arazisi olan taşınmazın değeri
belirlenirken sulamaya ilişkin resmi verilerin esas alınmaması ile taşınmazın
terkinine ve harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesinin doğru olmadığı
belirtilmiştir. Başvurucuların karar düzeltme talebi aynı Dairenin 7/3/2013
tarihli kararı ile reddedilmiştir.
13. Bozma kararına uyan Mahkeme 31/3/2014 tarihinde bu defa
kamulaştırma bedelinin 15.194,35 TL olarak belirlenmesine karar vermiştir. Buna
göre dosya kapsamında başvuruculara ödenen bedelin mahsubu ile eksik kalan
2.592,48 TL'nin de 6/9/2010 tarihinden 31/3/2014 tarihine kadar yasal faiz
işletilerek başvuruculara ödenmesine karar verilmiştir. Mahkeme ayrıca taraflar
yararına karşılıklı olarak 1.500 TL vekalet ücretine hükmetmiştir.
14. Temyiz edilen karar, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin
18/11/2014 tarihli kararı ile onanmıştır. Başvurucuların karar düzeltme talebi
aynı Dairenin 28/9/2015 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
15.Nihai karar, başvurucu vekiline 10/11/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
16. Başvurucu 3/12/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. Konu hakkında ilgili hukuk için bkz. Ali Şimşek ve diğerleri, B. No: 2014/2073,
6/7/2017, §§ 18-33.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 17/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
19. Başvurucular öncelikle kamulaştırma bedelinin düşük
belirlendiğini iddia etmişlerdir. Başvuruculara göre bilirkişi tarafından
kamulaştırma bedeli tespit edilirken yalnızca taşınmazın bulunduğu ilçenin
verileri yerine komşu ilçelerin tarım müdürlüğü verileri dikkate alınarak hesap
yapılması nedeniyle taşınmaz bedeli olması gerekenden düşük hesaplanmıştır.
Başvurucular ayrıca, derece mahkemelerince belirlenen kamulaştırma bedelinin
değer kaybına uğratıldığını belirtmişlerdir. Başvurucular, bu gerekçelerle
mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
20. Anayasa Mahkemesi, daha önce Karaman'ın Ermenek ilçesinde
yapılan aynı kapsamdaki kamulaştırma işlemleri yönünden benzer şikâyetleri
çeşitli bireysel başvurularda incelemiş ve karara bağlamıştır (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246,
6/2/2014; Ali Şimşek ve diğerleri).
21. Başvurucular ilk olarak kamulaştırma bedelinin düşük
belirlendiğinden yakınmaktadırlar. Anayasa'nın 13., 35. ve 46. maddeleri
uyarınca kamu yararı bulunması, kamulaştırma kararının yasada gösterilen esas
ve usullerine uyulması, gerçek karşılığın peşin ve nakden ödenmesi
kamulaştırmanın anayasal ögeleridir. Kamulaştırılan taşınmazın gerçek karşılığı
olan bedelinin tespiti ise uzman mahkemelerin ve Yargıtayın
bu konudaki uzman dairelerinin yetki ve görevindedir. Mülkiyet hakkına yapılan
müdahale ile ödenen bedel arasındaki ilişki yönünden Anayasa Mahkemesinin
yapacağı tespit, orantılılık incelemesinden ibarettir (Mukadder Sağlam ve diğerleri, B. No:
2013/2511, 22/1/2015, § 49; Abdülkerim
Çakmak ve diğerleri, B. No: 2014/1964, 23/2/2017, § 52).
22. Somut olayda ise Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, gerekçesini
önceden ortaya koyarak Ermenek ilçesindeki arazilerin kamulaştırılmasında
gerçek değere ulaşmak için mevki kavramını ilçe düzeyinden daha geniş
yorumlamıştır. 2006 yılından beri istikrarlı olarak uygulanan bu yöntem
bireyler için erişilebilir ve bilinebilir olup başvuru konusu olayda 2010
yılında açılan kamulaştırma bedelinin tespiti davasında başvurucu açısından
bahsedilen yerleşik içtihat öngörülebilir durumdadır. Dolayısıyla Yargıtay
Dairesinin Ermenek ilçesi için belirlediği mevki kavramını daha geniş
yorumlayan bedel tespiti yöntemi 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanunu’nun 11. maddesinin (f) bendine açıkça aykırı olmadığı gibi ikna edici
gerekçesi ile keyfî olmaktan da uzaktır (Tahsin
Erdoğan, §§ 64-70).
23. Başvurucular ayrıca, yargılamanın uzun sürmesinden kaynaklı
olarak kamulaştırma bedelinin değer kaybına uğratıldığını ileri sürmüşlerdir.
24. Kamulaştırma yoluyla mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin
orantılı olabilmesi için taşınmazın gerçek bedelinin malike ödenmesi ve ayrıca
ödenen bedelin tespitinde esas alınan tarih ile ödeme tarihi arasında geçen
dönemde gerçekleşen enflasyona nispetle taşınmazın hissedilir derecede değer
kaybetmemiş olması gerekir (Mehmet Akdoğan
ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 59). Ödenen tutarların
enflasyonun etkilerinden arındırılarak güncelleştirilmesi yani kamulaştırma
tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen süredeki hissedilir değer kaybını telafi
edecek biçimde faiz uygulanması, kamulaştırma bedelinin enflasyon karşısında
değer kaybetmesini önleyebilecek bir araçtır (Mehmet
Akdoğan ve diğerleri, § 42).
25. Yapılan incelemede başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin
ölçülü olup olmadığı hususunda bir sonuca varmak için mahkemece tespit edilen
gerçek değer ile başvurucuya yapılan ödemelerin enflasyon etkisi arındırılmış
sonuçlarının karşılaştırılması gerekmektedir. Elde edilmek istenen kamu yararı
ile başvurucunun mülkünden mahrum kalması arasında makul dengenin sağlanıp
sağlanmadığını ve müdahalenin ölçülü olup olmadığını tespit etmede önemli olan,
yapılan ödemelerin değer kaybının toplam bedele oranı üzerinden başvurucunun
maruz kaldığı yükü belirlemektir (Ali Şimşek
ve diğerleri, § 66).
26. Somut olayda 12/3/20112 tarihli acele el koyma kararıyla
kamulaştırma bedeli 12.601,87 TL olarak belirlenmiştir. 5/5/2010 tarihinde
açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında ise Mahkeme 31/3/2014
tarihinde, kamulaştırma bedelini 15.194,35 olarak tespit etmiştir. Dolayısıyla
Mahkeme, dosya kapsamında başvuruculara ödenen bedelin mahsubu ile kalan
2.592,48 TL'nin başvuruculara ödenmesine karar vermiştir.
27.Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre kamulaştırma
bedeline hak kazanıldığı 2010 yılı 5. ayındaki 100 TL'nin ödemenin yapıldığı
2014 yılı Mart ayı itibarıyla enflasyon karşısında
değer kaybı giderilmiş karşılığı 133,22 TL'dir. Bu durumda başvuruculara
ödenmesi gereken 15.194,35 TL tutarındaki kamulaştırma bedeli alacağının 2014
yılı 3. ayı itibarıyla enflasyon karşısında değer kaybının giderilmiş karşılığı
20.241,5 TL’dir.
28. Dolayısıyla yukarıdaki verilere göre başvurucuların mülkiyet
hakkı kapsamında değerlendirilen 15.194,35 TL tutarındaki alacağının değer
kaybını telafi edecek fark 5.047,15 TL'dir. Buna karşılık derece mahkemelerince
başvurucuların alacağına 6/9/2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine
karar verilmiş olup bu doğrultuda başvuruculara 4.878,01 TL tutarında faiz ödemesi
yapılmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda başvurucuların alacağında
meydana gelen değer kaybı % 1,11 dir.
29. Bu koşullar altında somut olaya bakıldığında taşınmaz
malikine ödenen faizin aradan geçen sürede kamulaştırma bedelinin uğradığı
değer kaybını çok büyük ölçüde karşıladığı anlaşılmaktadır. Yukarıda tespit
edilen düzeyde küçük bir farklılığın ise (%5'ten daha az) hesaplama yöntemi
sebebiyle oluşabilecek yanılma farklılığı (hata marjı) kapsamında kaldığı
değerlendirilmelidir. Ayrıca Mahkeme kararıyla tespit edilen kamulaştırma
bedeli, kararla birlikte taşınmaz malikine ödenmiştir. Bu durumda kamulaştırma
bedelinin ödenmesi sürecindeki gecikmenin -bu sürede uğranılan zararın
karşılanması amacıyla ödenen faiz miktarı da gözetildiğinde- müdahalenin
başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla mülkiyet hakkının ihlal edilmediğinin açık olduğu sonucuna
varılmıştır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
31. Başvurucular, lehlerine hükmedilen tazminatın bir bölümünü
vekâlet ücreti olarak ödemek zorunda kalmalarından şikâyet etmiştir.
2. Değerlendirme
32. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa’nın
36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
33. Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davalarında aleyhe
vekâlet ücretine hükmedilmesine yönelik şikâyetler bireysel başvuru kapsamında
daha önce Anayasa Mahkemesince mahkemeye erişim hakkı bağlamında incelenmiştir
(Ali Şimşek ve diğerleri, §§
70-85; Ayşe Acar, B. No:
2014/7060, 21/9/2016, 37-45).
34. Buna göre taraflardan birinin yargılamadaki başarı oranına
göre kazanılan veya kaybedilen değer oranında lehine veya aleyhine vekâlet
ücretine hükmedilmesine yönelik düzenlemelerin mahkemeye erişim hakkına
müdahale teşkil ettiği kabul edilmiştir. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesi ve 26/9/2011 tarihli ve 659 sayılı Genel
Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk
Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 14. maddesinin
(1) numaralı fıkrası ile 2012 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca
reddedilen kısım üzerinden başvurucular aleyhine vekâlet ücretine
hükmedilmiştir. Dolayısıyla müdahalenin kanuni dayanağının bulunduğu
değerlendirilmiştir (Ali Şimşek ve diğerleri,
§§ 78-81; Ayşe Acar, §§ 38-41).
35. Ayrıca idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin
amacının gereksiz başvuruların önlenerek dava sayısının azaltılması ve böylece
kamu kaynaklarının etkili, verimli ve usul ekonomisine uygun bir şekilde
kullanılmasının sağlanması olduğu; bu sebeple yapılan müdahalenin meşru bir
amaca yönelik olduğu tespit edilmiştir. Son olarak ölçülülük bağlamında yapılan
değerlendirmede ise hükmedilen tazminat bedeli ile karşılaştırıldığında davanın
kısmen reddedilmesi nedeniyle başvurucular aleyhine hükmedilen maktu vekâlet
ücretinin ölçüsüz olmadığı ve bu nedenle mahkemeye erişim hakkına yönelik açık
bir ihlalin bulunmadığı sonucuna varılmıştır (Ali
Şimşek ve diğerleri, §§ 82-85; Ayşe
Acar, §§ 42-45).
36. Somut başvuruda da yukarıda belirtilen ilkelerden ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Buna göre başvuruya konu olayda
kamulaştırma bedeli 15.194,35 TL olarak belirlenmiş, buna karşın kendilerini
vekil ile temsil ettiren her iki taraf yararına da maktu vekâlet ücretine
hükmedilmiştir. İdare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin belirtilen amacı
yanında kamulaştırma öncesi satın alma usulünü teşvik etme yönündeki işlevi de
dikkate alındığında ve hükmedilen kamulaştırma bedelinin miktarı ile
karşılaştırıldığında başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin
başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği ve ölçülü olduğu sonucuna
varılmıştır. Bu nedenle mahkemeye erişim hakkına yönelik açık bir ihlalin
bulunmadığı anlaşılmıştır.
37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
38. Başvurucular, makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
39. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
40. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Güher Ergun ve diğerleri,
B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).
41. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
42. Anılan ilkeler, Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar ve somut başvuruya konu yargılama sürecinin niteliği dikkate
alındığında yaklaşık 5 yıl 5 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna
varmak gerekir.
43. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
D. Başvurucuların Diğer
İddiaları
44. Başvurucular, özel yaşama saygı ve konut dokunulmazlığı
haklarının ihlal edildiğini öne sürmekte iseler de somut başvurunun konut
dokunulmazlığı ve özel yaşama saygı hakkıyla bir ilgisi görülmediğinden bu
haklar yönünden bir inceleme yapılmamıştır.
E. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
45. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine kar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde
ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
46. Başvurucular, 40.930,84 TL maddi ve 20.000 TL manevi
tazminat talebinde bulunmuşlardır.
47. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
48. Makul sürede yargılanma hakkının ihlali tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara ayrı ayrı net
5.400 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
49. Mülkiyet hakkı ve mahkemeye erişim hakkının ihlali iddiaları
yönünden başvuru kabul edilemez bulunduğundan başvurucuların bu haklara yönelik
maddi tazminat taleplerinin reddi gerekir.
50. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuların diğer iddialarının incelenmesine GEREK
OLMADIĞINA,
D. Başvuruculara net 5.400 TL manevi tazminatın ayrı ayrı
ÖDENMESİNE, maddi tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.206,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Ermenek Asliye Hukuk
Mahkemesine (E.2013/152, K.2014/172) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
17/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.