TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MAHİR KAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/20001)
|
|
Karar Tarihi: 9/1/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Ömer MENCİK
|
Başvurucu
|
:
|
Mahir KAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Zedan EKMEN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, anayasal haklar kapsamında koruma altında bulunan
bazı eylemlerinin terör örgütü üyeliği suçundan mahkûmiyetinde delil olarak
kullanılmasının başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını;
yaptığı düşünce açıklamaları nedeniyle terör örgütünün propagandasını yapma
suçundan mahkûm edilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına
ilişkindir. Başvuruda ayrıca mahkûmiyetin hukuka aykırı olması nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği ileri sürülmüştür.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 28/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu 1988 doğumlu olup olayların meydana geldiği tarihte
Tunceli'deki Munzur Üniversitesinde öğrencidir.
7. Başvurucu; PKK terör örgütüne üye olduğu gerekçesiyle iki gün
gözaltında tutulduktan sonra 25/5/2012 tarihinde serbest bırakılmıştır.
Cumhuriyet savcısı 25/6/2012 tarihli iddianamesi ile başvurucunun terör
örgütüne üye olma ve terör örgütünün propagandasını yapma suçlarından
cezalandırılmasını talep etmiştir. Mahkeme 30/5/2013 tarihinde, başvurucunun
terör örgütüne üye olma ve terör örgütünün propagandasını yapma suçlarından
mahkûmiyetine hükmetmiştir.
8. İlk derece mahkemesi gerekçeli kararına, başvurucunun da
aralarında bulunduğu sanıklar hakkında yapılan soruşturma ve kovuşturmanın
hangi sebeplere dayandığına ilişkin arka plan açıklaması yaparak başlamıştır.
Mahkemeye göre PKK, silahlı eylemlerde bulunarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinin bir kısmını da içeren ve Marksist-Leninist ideolojiye dayalı ayrı
bir devlet kurmak amacında bulunan bir terör örgütüdür.
9. Mahkeme, PKK'ya ilişkin bu tespiti yaptıktan sonra örgütün
yapılanmasıyla ilgili açıklamalara yer vermiştir. Bu kapsamda Mahkeme, PKK'nın
gençlik yapılanmasını ayrıntılı bir şekilde açıklamıştır. Mahkemeye göre
başvuruya konu olayların yaşandığı tarihlerde PKK'nın gençlik örgütü,
Demokratik Yurtsever Gençlik Meclisi (DYGM) olarak adlandırılmaktadır. Mahkeme,
DYGM'nin amacının ise Kürtçülüğün yaygınlaştırılması ve halkın PKK'nın
ideolojisi ve amaçları hakkında daha fazla bilinçlendirilmesi kapsamında
yapılan faaliyetlerde gençlerin daha aktif rol üstlenmesi olduğunu
belirtmiştir.
10. Mahkeme, Dersim Öğrenci Derneği (DÖDER) hakkında da bazı
tespitlere yer vermiştir. Kararda, PKK terör örgütünün ayrı bir devlet kurmak
amacının gerçekleştirilmesi noktasında önemli stratejilerinden birisinin de
alternatif eğitim ve dernek örgütlerinin Öğrenci
Dernekleri ve Eğitim Destek
Evleri adı altında kurulması olduğu ifade edilmiş; bahsi geçen
örgütlerin bizzat PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın (A.Ö.)
talimatlarına istinaden kurulduğu belirtilmiştir. Bundan başka ilk derece
mahkemesi kararında, DÖDER'in de bu örgütlerden birisi olduğu, PKK terör
örgütünün amaçları ve eylem stratejisi çerçevesinde faaliyetler yürüttüğü
tespitine yer verilmiştir.
11. Genel açıklamalardan sonra Mahkeme, atılı suçların işlenip
işlenmediği hususunda her bir sanık yönünden öncelikle delil olarak kabul
edilen eylemleri tek tek sıralamış; daha sonra bir değerlendirmeye yer
vermiştir. Başvurucu yönünden delil olarak görülen eylemler tek tek açıklandıktan
sonra terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin değerlendirme şu şekildedir:
"... [Başvurucunun] PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması olan DYGM
(Demokratik Yurtsever Gençlik Meclisi) içerisinde faaliyet göstermesi, PKK/KCK
terör örgütünün gençlik yapılanması DYGM’ye zemin hazırlamak adına, örgütün
talimatları doğrultusunda, EDEV (Eğitim Destek Evi) adı altında kurulan 'Dilek
Serin Destek Evi'[nin]
İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından kapatılmasını protesto etmek amacıyla
20/1/2012 tarihindeki yürüyüşe katılarak slogan atması, DÖDER (Dersim Öğrenci
Derneği) adına ihaleye girmek [amacıyla] depozito yatırmak için paranın bulunması [noktasında] ortak hareket etmesi, ...PKK/KCK terör örgütünün
gençlik yapılanması tarafından Tunceli Belediye Hizmet binasında 'Gençlik
Konseri' adı altında yapılan etkinliği organize ederek katılması, DYGM üyesi
olmak suçundan ...Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce (CMK 250. Madde İle
Görevli) [bazı kişiler]
haklarında verilen [cezai] hükümleri
protesto amacıyla 26/4/2012 tarihinde yapılan ve terör örgütünün toplantısı
haline dönüşen protesto yürüyüşe ve basın açıklamasına katılması, terör
örgütünün propagandasına dönüşen nevruz etkinliği sonrasında, üniversitenin
güvenlik görevlisinin etkinliği kayda aldığı kamerayı zorla alarak ateşe atmak
suretiyle kullanılmaz hale getirdikleri tespit edilen F.P. ve V.Ö.'in gözaltına
alınmalarını protesto ettiği, DYGM üyeleri ile birlikte Tunceli Emniyet
Müdürlüğü önünde düzenlenen protesto eylemini organize ettiği ve eylem
sonrasında Tunceli Üniversitesi Rektörlüğü içinde terör örgütü lehine slogan
atan grubun içerisinde yer alması, toplanan öğrencilere örgütün propagandasını
yaparak 'Boykot' çağrısında bulunması, 20.03.2012 tarihinde Tunceli
Üniversitesinde düzenlenen ve terör örgütünün propagandası haline dönüşen
nevruz etkinliğine katılarak PKK/KCK terör örgütünün sözde marşı olan 'Çerxa
Şoreşe' isimli marşı söylemesi ve örgütün propagandasını yapması,
21.03.2012tarihinde Tunceli'de düzenlenen ve terör örgütünün toplantısı haline
dönüşen nevruz etkinliğine katılarak'Selam Selam İmralı’ya Bin Selam' şeklinde
slogan atması ve Oramar isimli şarkı eşliğinde halay çekerek terör örgütünün
propagandasını yapması, PKK/KCK terör örgütünün talimatları doğrultusunda,
06/12/2009 tarihinde ölen A.E. isimli şahsın ölüm yıldönümünde serhildan
türünde eylem yapmak amacı ile düzenlenen yürüyüş ve basın açıklamasına
katılarak grup ile birlikte hareket etmesi, Hatay ili Hassa ilçesi kırsal
alanında ölü olarak ele geçirilen (7) PKK/KCK terör örgütü mensubunun ölmesini
protesto etmek için terör örgütünce verilen talimat doğrultusunda, 7/4/2011
tarihinde Tunceli'dedüzenlenen meşaleli yürüyüş ve basın açıklamasına katılarak
grup ile birlikte hareket etmesi, PKK/KCK terör örgütünce verilen talimatlar
doğrultusunda, Tunceli iline yapılacak olan baraj inşaatının yapımının
durdurulması, engellenmesi ve PKK/KCK terör örgütü mensuplarına yönelik Türk
Silahlı Kuvvetlerince düzenlenen operasyonların durdurulması ile ilgili olarak
5/6/2010 tarihinde Tunceli'de düzenlenen 'Barajlara Hayır, Operasyonlar
Durdurulsun'konulu eyleme katılması ve 'Barışa Bir Ses Çift Taraflı Ateşkes' ve
'Dersim Faşizme Mezar Olacak' şeklinde slogan atması, 20/3/2011 tarihinde
Tunceli'de düzenlenen ve terör örgütünün toplantısı haline dönüşen Nevruz
etkinliğine katılması ve terör örgütünün propagandası haline dönüşen etkinlikte
grup ile birlikte hareket etmesi, PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması
DYGM’nin faaliyetlerinin deşifre edilmesine yönelik yapılan operasyon sonucunda
gözaltına alınmaları protesto etmek amacı ile 25.05.2011 tarihinde Tunceli'de
yapılan basın açıklamasına katılması ve örgütün propagandasını yapan grup ile
birlikte hareket ederek destek vermesi, PKK/KCK terör örgütünün yürütmüş olduğu
faaliyetler çerçevesinde, 'Sivil İtaatsizlik' eylemleri kapsamında 21.04.2012
tarihinde Tunceli'de yapılan basın açıklaması ve oturma eylemine katılarak
örgütün propagandasının yapılmasına destek vermesi, ikametinde ...örgütsel
dökümanların bulunması dikkate alındığında sanığın eylemlerinin çeşitliliği,
sürekliliği, niteliği nazara alındığında örgütle organik bağının bulunması, tüm
eylemlerinin sempatizanlık düzeyini aşıp, örgüt üyeliği boyutuna ulaşması
nazara alındığında PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu işlediği
kanaatine varılmıştır..."
12. Mahkûmiyet hükmünde, terör örgütünün propagandasını yapma
suçundan yapılan değerlendirme ise şu şekildedir:
"...21 Mart 2012 günü örgüte müzahir
sloganların atıldığı etkinliğe, Pkk/Kck terör örgütünün talimatları gereği
sanıklar F.P., Mahir KAN, Z.K. ve B.D.'in katıldıkları, terör örgütünün
propagandasına dönüştürülen gösteri yürüyüşünde ...Sanık Mahir KAN'ın 'Selam,
Selam İmralıya Bin Selam' sloganını atıldığı sırada görünmemesi için başını
yere eğerek 'Selam, Selam İmralıya Bin Selam' sloganını attığı ve atılan
sloganı alkışladığı ve Oramar (PKK/KCK terör örgütün sözde kahramanlık
marşı-türküsü) eşliğinde halay çektiği ...bu suretle sanıkların terör örgütünün
propagandasını yaptıkları, sanıkların eyleminin 6459 yasa ile getirilen lehe değişiklik
kapsamında olmadığı, tespit edilen görüntülerle ilgili bilirkişi raporu
alındığı, sanıkların temin edilen fotoğrafları ile görüntü kayıtlarının
karşılaştırıldığı buna göre rapor tanzim edildiği, PKK/KCK silahlı terör
örgütünün propagandasını yaptıkları ...[anlaşılmıştır.]"
13. Mahkûmiyete ilişkin kararı başvurucunun temyiz etmesi
üzerine karar, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından 30/9/2015 tarihinde
onanmıştır.
14. Başvurucu, karardan 8/12/2015 tarihinde haberdar olduğunu
belirtmiş; 28/12/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Metin Birdal ([GK] B. No: 2014/15440, 22/5/2019, §§ 28-39)
başvurusu hakkında verilen karar.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 9/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
17. Başvurucu; cezalandırılmasına gerekçe gösterilen telefon
görüşmelerinin hiçbirinde suç oluşturacak bir içerik bulunmadığını, DÖDER üyesi
olmadığını ve DYGM hakkında da bir bilgisinin bulunmadığını, hukuka aykırı
mahkûmiyet kararına dayanılarak hürriyetinin de kısıtlandığını ifade ederek
adil yargılanma ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
18. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (Ahmet Sağlam,
B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
19. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları
incelendiğinde iddiaların özünün derece mahkemeleri tarafından hukuk kuralları
ile delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına, esas
itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
20. Açıklanan gerekçelerle kanun yolu şikâyeti niteliğinde
olduğu anlaşılan başvurunun bu kısmının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
B. İfade Özgürlüğü ile
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Terör Örgütüne Üye
Olma Suçu Yönünden
a. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu; kanunlara uygun olarak gerçekleşen ve demokratik
bir hakkın kullanılması niteliği taşıyan bazı toplantılara katıldığını ancak
söz konusu toplantılarda herhangi bir şekilde kanunlara aykırı bir slogan
atmadığını ileri sürmüştür. Bundan başka başvurucu, Dilek Serin Destek Evinin
kapatılmasına yönelik düzenlenen protesto gösterisine tamamen adı geçen yerde
eğitim gören çocuklara destek amacıyla katıldığını, katıldığı gösteri ve
toplantıların yasalara uygun gerçekleştiğini belirtmiş ve tüm bu nedenlerle
ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal
edildiğini iddia etmiştir.
b. Değerlendirme
22. Katıldığı veya organize ettiği toplantılar ile bu
toplantılarda yapılan bazı düşünce açıklamalarının terör örgütüne üye olma
suçundan verilen mahkûmiyet kararının delili olarak kullanılması başvurucunun
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı üzerinde caydırıcı etki
doğurabilir. Dolayısıyla başvurucunun Anayasa'nın 34. maddesinde koruma altına alınan
hakkına müdahalede bulunulduğu kabul edilmelidir (Metin Birdal, § 48).
23. Başvuru konusu müdahalenin Anayasa'nın 13. maddesinde
öngörülen kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı ve Anayasa'nın 34. maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan "millî
güvenlik ve kamu düzeninin korunması" meşru amaçları kapsamında kaldığı anlaşılmıştır (Metin Birdal, §§ 52, 53). Bu nedenle başvuru konusu müdahalenin demokratik
toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı değerlendirilecektir.
i. Müdahalenin Demokratik
Toplum Düzeninin Gereklerine Uygun Olması
24. Temel hak ve özgürlüklerin koruması altında bulunan bir
eylemin terör örgütüne üye olma suçunun mahkûmiyetinde delil olarak
kullanılması suretiyle temel hak ve özgürlüklere yapılan bir müdahalenin
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu
bir toplumsal ihtiyacı karşılaması gerekir. Amaca ulaşmaya yardımcı olmayan bir
müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı söylenemeyecektir
(zorunlu toplumsal ihtiyaç testine ilişkin açıklamalar için bkz. Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151,
4/6/2015, §§ 51, 53-55, 57; Mehmet Ali Aydın
[GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 68; Ferhat
Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, §§ 45, 46; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128,
7/7/2015, § 51).
ii. Somut Olayın
Değerlendirilmesi
25. Terör örgütüne üye olma suçu, üye ve hatta örgüt henüz bir
suç işlememiş olsa dahi örgütün toplum için yarattığı tehlikeyi cezalandıran ve
bu yönüyle bir yandan da örgüt faaliyetleri kapsamında suç işlenmesini engelleme
amacı taşıyan bir suç türüdür (Metin Birdal,
§§ 60, 61).
26. Bireysel başvuru yolunda Anayasa Mahkemesinin görevi bir
yargılamanın sonucu itibarıyla adil olup olmadığını değerlendirmek değildir.
Dolayısıyla başvurucu hakkında isnat edilen terör örgütünün üyesi olma suçunun
sübuta erip ermediği veya toplanan delillerin suçun sübutu için yeterli olup
olmadığı meselesi, ilkesel olarak Anayasa Mahkemesinin ilgi alanı dışındadır (Metin Birdal, § 47; ayrıca bkz. Yılmaz
Çelik [GK], B. No: 2014/13117, 19/7/2018, § 45; krş. Ferhat Üstündağ, § 65). Bundan başka bir
ceza yargılamasında hangi delillerin hükme esas alınabileceği meselesi de esas
itibarıyla Anayasa Mahkemesinin görev alanının dışındadır (Türk ceza hukuku
uygulamasına ilişkin bazı değerlendirmeler için bkz. Metin Birdal, §§ 67-71).
27. Bir kişinin henüz başka bir suç işlemeden yalnızca terör
örgütüne üye olması nedeniyle cezalandırılabilmesi için yargılama makamlarının
o kişinin terör örgütüyle olan bağlarını ortaya koyması gerekir. Henüz ceza
kanunlarında tanımlanan bir suçu işlememiş olsa bile bir terör örgütü ile örgüt üyeliği olarak kabul edilecek
kuvvette bir bağın varlığının araştırılması bireylerin sahip olduğu fikirlerin,
bağlı oldukları toplumsal grupların ve ideolojilerinin, davranışlarının
anlamlarının ve bunların altında yatan saiklerin de değerlendirilmesini
gerektirebilir. Böyle bir değerlendirmenin örgütlere üye olmak, toplantılara
katılmak veya düşünce açıklamaları yapmak gibi kişilerin anayasal haklar
kapsamında koruma altında bulunan eylemlerini de kapsadığı durumlarda başta
ifade, örgütlenme, din ve vicdan özgürlükleri ile toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkı olmak üzere temel haklar üzerinde ciddi bir baskı
oluşturabilecek potansiyele sahip olduğu açıktır (Metin Birdal, §§ 63, 64).
28. Kişilerin anayasal hak ve özgürlükler kapsamında kalan
faaliyetlerinin terör örgütü üyesi olma suçundan verilen mahkûmiyet
kararlarının delili olarak kullanılmasının temel haklar üzerinde yaratacağı
caydırıcı etki nedeniyle -devletin toplumu terör örgütlerinin faaliyetlerine
karşı korumak şeklindeki pozitif yükümlülüğünün bir sonucu olarak- insanların
terörsüz bir ortamda yaşama hakkı ile bu süreçte bireylerin potansiyel olarak
etkilenebilecek temel hakları arasında adil bir denge kurulmalıdır (Metin Birdal, § 65).
29. Söz konusu dengenin sağlandığının kabul edilebilmesi için
derece mahkemelerinin kişilerin anayasal hak ve özgürlükler kapsamında kalan
faaliyetlerinin terör örgütünün üyesi olma suçundan verilen mahkûmiyet
kararlarında delil olarak kullanılmasının zorunlu bir ihtiyacı karşıladığını
göstermeleri gerekir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin benzer başvurulardaki
denetimi temel haklara bu şekilde yapılan müdahalenin zorunlu bir ihtiyacı
karşıladığının ilgili ve yeterli bir gerekçeyle gösterilip gösterilemediği ile
sınırlı olacaktır (Metin Birdal,
§ 72).
30. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi mevcut başvuruda başvurucunun
toplantı özgürlüğüne yapılan müdahalenin gerçekten toplumsal bir ihtiyaca cevap verip vermediği sorusuna yanıt
bulacaktır.
31. Başvuru konusu olayda ilk derece mahkemesi; süreklilik,
çeşitlilik ve yoğunluk gösterdiği kabul edilen eylem ve davranışlarıyla şiddeti
ve demokratik olmayan yöntemleri benimseyen başvurucunun PKK terör örgütünün
üyesi olduğu kanaatine ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi, başvurucu tarafından
sunulan bilgi ve belgeler ile derece mahkemelerince başvurucunun mahkûm
edilmesi için benimsenen gerekçeleri yukarıda yer verilen ilkeler uyarınca bir
bütün olarak ve dikkatle incelemiştir.
32. Somut olayın koşullarında ilk derece mahkemesinin
başvurucuyu suç oluşturmadığı ve anayasal hakların kullanımından ibaret olduğu
ileri sürülen eylemleri nedeniyle mahkûm ettiği kabul edilmemiştir. İlk derece
mahkemesi; diğer bazı deliller yanında başvurucunun bir kısmında şiddet
olaylarının da yaşandığı bazı toplantılara ve basın açıklamalarına katılmış
olmasını, bu toplantılarda örgüt ve örgütün lideri lehine ya da ölen örgüt
mensuplarını şehit olarak nitelendiren sloganlar atmasını ve örgütle özdeşleşen
marşı söylemesini başvurucunun örgüt üyeliğini açıklayan ve eylemlerinin
sürekliliğini gösteren deliller olarak kullanmıştır (krş. Metin Birdal, § 76).
33. İlk derece mahkemesi; başvurucunun söz konusu toplantı ve
gösterilere katılmak, örgüt ve lideri lehine ya da ölen örgüt mensuplarını
şehit olarak nitelendiren slogan atmak, örgütle özdeşleşen marşı söylemek
biçimindeki rolünün, PKK terör örgütünün gençlik yapılanması olduğu kabul
edilen DYGM adlı yapılanma içinde yer almasının ve diğer davranışlarının onun
PKK terör örgütünün hiyerarşik yapılanmasına kendi isteğiyle ve bilerek dâhil
olduğuna dair bilgileri ve eylemlerinin sürekliliğini, çeşitliliğini ve
yoğunluğunu doğrular ve tamamlar nitelikte olduğunu ikna edici biçimde ortaya
koymuştur. Bu bağlamda ilk derece mahkemesi, başvurucunun şikâyete konu
eylemlerinin delil olarak kullanılmasının bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını
ilgili ve yeterli bir gerekçe ile göstermiştir.
34. Sonuç olarak başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkına yapılan müdahale demokratik toplum düzeninin gereklerine
aykırı bir müdahale olarak değerlendirilemez.
35. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda müdahalenin
meşru olduğu açık olan başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334,
17/9/2013, § 24).
36. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine dair başvurusunun bir ihlal
bulunmadığı açık olduğundan açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemezliğine karar
verilmesi gerekir.
2. Terör Örgütünün
Propagandasını Yapmak Suçu Yönünden
a. Başvurucunun İddiaları
37. Başvurucu; mahkûmiyet kararına gerekçe yapılan düşünce
açıklaması niteliğindeki eylemlerinin suç olarak kabul edildiğini belirterek
ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
38. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda, başvuru
konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki
iddialarını kanıtlamak ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal
edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak
başvurucuya düşer. Başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali
nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa
hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu
ileri sürülen işlem veya kararların neler olduğunu başvuru dilekçesinde
belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia
edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı,
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle
ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçelerle deliller açıklanmalıdır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim
Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727,
25/5/2017, § 19).
39. Başvurucu, hangi düşünce açıklamasının terör örgütünün
propagandasını yapmak olarak kabul edildiği hususunda bir değerlendirme
yapmadığı gibi söz konusu eylemin neden düşünce açıklaması olarak kabul
edilmesi gerektiği noktasında da herhangi bir hukuki iddia ortaya koymamıştır.
Başvurucu; başvuru formunda, öncelikle terör örgütünün propagandasını yapma
suçundan mahkûm olduğunu belirtmiş; daha sonra ise hangi suç yönünden olduğu
hususunda bir değerlendirme yapmadan mahkûmiyete gerekçe gösterilen
eylemlerinin düşünce açıklaması olduğunu soyut bir şekilde ve tek cümlede ifade
etmiştir.
40. Sonuç olarak başvurucu, başvuru konusu olaylarla ilgili
delilleri sunarak olaylar hakkındaki iddialarını kanıtlama ve dayanılan Anayasa
hükmünün kendisine göre ihlal edildiğine dair hukuki iddialarını ortaya koyma
yükümlülüğünü yerine getirmemiştir.
41. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun iddialarını
temellendirmemiş olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkûmiyet kararı
dolayısıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Terör örgütünün propagandasını yapma suçundan verilen
mahkûmiyet kararı dolayısıyla ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
9/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.