TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MUZAFFER ŞENGÖR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/20315)
Karar Tarihi: 25/12/2018
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör Yrd.
Fatih ALKAN
Başvurucu
Muzaffer ŞENGÖR
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; vesayet davasının hukuka ve hakkaniyete aykırı şekilde sonuçlandırılması nedeniyle adil yargılanma hakkının, vesayet altına alınma kararı verilmesi nedeniyle evlenme hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 28/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
3.Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. 1933 yılında doğan başvurucunun 1954 yılında evlendiği ve üç çocuğunun annesi olan ilk eşi 2007 yılında hayatını kaybetmiştir.
7. Başvurucunun aynı yıl içinde gerçekleştirdiği ikinci evlilik ise boşanma kararıyla 2010 yılında sona ermiştir.
8. Başvurucunun kızı A.Ş. tarafından başvurucunun vesayet altına alınması talebiyle 12/10/2010 tarihinde vesayet davası açılmıştır. Dava dilekçesinde; ikinci evliliğini şiddetli geçimsizlik nedeniyle sona erdiren başvurucunun yeniden evlenmek istediği, yalnızca emekli maaşı ve bir taşınmazının kirasıyla geçinmesine rağmen birlikte yaşadığı bir kadın için bankadan yüklü miktarda para çektiği, otomobilini düşük bir meblağ karşılığında sattığı, bu paralar ile birlikte yaşadığı kadının borçlarını ödediği ileri sürülmüştür. Yine başvurucunun, ikamet ettiği evi birlikte yaşadığı kadının telkinleriyle satmak istediği, söz konusu taşınmazın değerinin altında satılması durumunda başvurucunun yoksulluğa düşeceğinin açık olduğu ifade edilmiştir.
9.İzmir 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 28/4/2011 tarihli kararıyla davanın reddine hükmedilmiştir. Karar gerekçesinde; başvurucunun tek başına yaşadığı, sağlık raporlarından anlaşıldığı üzere herhangi bir akıl hastalığının bulunmadığı, kazanımlarıyla ilgili tasarruf edebilmeyi haiz olduğu ve kısıtlanmasını gerektiren somut ve inandırıcı delillerin bulunmadığı belirtilmiştir.
10. Söz konusu karar, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 29/3/2012 tarihli kararıyla bozulmuştur. Bozma kararında; başvurucunun mal varlığını kötü yönettiği, kendisini darlık ve yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan davranışlarda bulunduğu, bu durumda davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu şeklinde değerlendirmelere yer verilmiştir.
11. Dava dosyasının devredildiği İzmir 11. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde verilen 7/2/2013 tarihli kararla davanın kabulüne, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 406. maddesi gereğince başvurucunun vesayet altına alınarak kısıtlanmasına ve başvurucunun kızı A.Ş.nin vasi olarak atanmasına karar verilmiştir. Kararda, Yargıtayın bozma kararında belirttiği gerekçelere yer verilmiştir.
12. Anılan karar, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 20/10/2015 tarihli kararıyla onanmıştır.
13.Nihai karar 27/11/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu 28/12/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. 4721 sayılı Kanun'un "Kısıtlılar hakkında" kenar başlıklı 127. maddesi şöyledir:
"Kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadıkça evlenemez."
16. 4721 sayılı Kanun'un "Mahkemeye başvurma" kenar başlıklı 128. maddesi şöyledir:
"Hâkim, haklı sebep olmaksızın evlenmeye izin vermeyen yasal temsilciyi dinledikten sonra, bu konuda başvuran küçük veya kısıtlının evlenmesine izin verebilir."
17. 4721 sayılı Kanun'un "Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim" kenar başlıklı 406. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Savurganlığı, ... kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır."
18. 4721 sayılı Kanun'un "Kamu vesayeti" kenar başlıklı 397. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
"Vesayet makamı, sulh hukuk mahkemesi; denetim makamı, asliye hukuk mahkemesidir."
19. 4721 sayılı Kanun'un "Vasi ve kayyım" kenar başlıklı 403. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukukî işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür."
20. 4721 sayılı Kanun'un "Yönetim ve hesap tutma yükümlülüğü" kenar başlıklı 454. maddesi şöyledir:
"Vasi, vesayet altındaki kişinin malvarlığını iyi bir yönetici gibi özenle yönetmek zorundadır.
Vasi, yönetimle ilgili hesap tutmak ve vesayet makamının belirlediği tarihlerde ve her hâlde yılda bir defa hesabı onun incelemesine sunmakla yükümlüdür.
Vesayet altındaki kişi görüşlerini oluşturma ve açıklama yeteneğine sahip ise, hesabın hâkim tarafından incelenmesi sırasında olanak ölçüsünde hazır bulundurulur."
21. 4721 sayılı Kanun'un "Şikayet ve itiraz" kenar başlıklı 461. maddesi şöyledir:
"Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi ve her ilgili, vasinin eylem ve işlemlerine karşı vesayet makamına şikâyette bulunabilir.
Vesayet makamının kararlarına karşı tebliğ gününden başlayarak on gün içinde denetim makamına itiraz edilebilir. "
22. 4721 sayılı Kanun'un "Vesayet makamından" kenar başlıklı 462. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Aşağıdaki hâllerde vesayet makamının izni gereklidir:
1. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması,
2. Olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri ve rehnedilmesi, ..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Mahkemenin25/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Evlenme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
24. Başvurucu, yeniden evlenmesinin engellenmesi amacıyla kızları tarafından hakkında vesayet davası açıldığını ve yargılama neticesinde kısıtlanmasına karar verilmesi nedeniyle evlenemediğini belirterek evlenme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
25. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
26. Somut olayda kısıtlı olduğu anlaşılan başvurucunun 4721 sayılı Kanun'un 127. ve 128. maddeleri gereğince evlenmesine izin verilmesi talebiyle mahkemeye başvurma hakkının bulunduğu açık olmasına rağmen başvurucu tarafından anılan yolun tüketilmediği görülmektedir. Dolayısıyla hukuk sisteminde mevcut olan söz konusu yargısal yol tüketilmeden bireysel başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
28. Başvurucu, kısıtlanması nedeniyle kendi emeği ile çalışıp elde ettiği taşınmazları üzerinde serbestçe tasarrufta bulunamadığını belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
29. Belirtildiği üzere Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesinin zorunlu olduğu açıktır (bkz. § 25).
30. 4721 sayılı Kanun'un 461. ve 462. maddeleri gereğince; ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi ve her ilgili tarafından vasinin eylem ve işlemlerine karşı vesayet makamına şikâyette bulunabileceği gibi taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir ayni hak kurulması konusunda da başvurucu tarafından vesayet makamından izin talep edilebilmesi mümkündür. Vesayet makamı tarafından verilen kararlara karşı ise mevzuatta öngörülen kanun yollarına başvurulabilir.
31. Somut olayda başvurucunun hukuk sisteminde mevcut söz konusu yargısal yolu tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
33. Başvurucu, vesayet davasında hakkaniyete uygun bir yargılama yapılmadığını veyeterli şekilde inceleme yapılmadan hukuka aykırı şekilde karar verildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
34. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
35. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Evlenme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 25/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.