TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HÜDA ÇEVİK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/2273)
|
|
Karar Tarihi: 22/1/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Heysem KOCAÇİNAR
|
Başvurucu
|
:
|
Hüda ÇEVİK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, işçi alacakları isteğiyle açılan davada yargılamanın
makul sürede tamamlanmaması ve avukat sıfatıyla takip edilen işlerde hükmedilen
vekâlet ücretinin ödenmemesi nedenleriyle adil yargılanma hakkı ile mülkiyet
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/2/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Boru Hattı ile Petrol Taşıma A.Ş.de (BOTAŞ) hizmet akdi
uyarınca avukat olarak çalışan başvurucu 19/9/2005 tarihli dilekçeyle bir kısım
işçi alacaklarının ödenmesi talebiyle dava açmıştır. Ankara 11. İş Mahkemesi
14/7/2015 tarihli kararla davayı kısmen kabul ederek 275,98 TL ilave tediye,
318,44 TL akdi ikramiye ve 14.614,25 TL ödül ikramiye alacağını hüküm altına
almıştır. Taraflarca temyiz edilen hüküm Yargıtay tarafından 16/2/2016
tarihinde onanarak kesinleşmiştir.
7. Başvurucu 2/2/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
8. Mahkemenin 22/1/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
9. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
10. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018)
kararında Anayasa Mahkemesi, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya
da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği
iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara
ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin
yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama
kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini
tartışmıştır.
11. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru
yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması
nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına
makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat
ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi
olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama
imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel,
§§ 27-34). Bu gerekçeler
doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal
iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi
olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan
başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile
bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
12. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
13. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduklarına karar verilmesi gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
14. Başvurucu, vekili olarak takip edilen dava ve işlerde yargı
mercileri tarafından lehe hükmedilen vekâlet ücretinin kanun gereğince avukata
ait olup bu hususun ilk kararı ortadan kaldıran bozma kararının kapsamı dışında
tutulması nedeniyle zarara uğradığını belirterek mülkiyet hakkı ile adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
15. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).Başvurucunun adil
yargılanma hakkına yönelik şikâyetlerinin özü takip ettiği dava ve işlerde
kurum lehine hükmedilen vekâlet ücretinin kendisine ödenmesi gerektiğine dair
olup mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.
16. Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı mevcut
mal, mülk ve varlıkları koruyan bir güvencedir. Bir kişinin hâlihazırda sahibi
olmadığı bir mülkün mülkiyetini kazanma hakkı -kişinin bu konudaki menfaati ne
kadar güçlü olursa olsun- Anayasa'yla korunan mülkiyet kavramı içinde değildir.
Bu bağlamda belirtmek gerekir ki Anayasa'nın 35. maddesi soyut bir temele
dayalı olarak mülkiyete erişmeyi ve mülkiyeti edinmeyi değil mülkiyet hakkını
güvence altına almaktadır. Bu hususun istisnası olarak belli durumlarda bir ekonomik değer veya icrası mümkün bir alacağı elde etmeye yönelik meşru bir beklenti Anayasa'da yer alan
mülkiyet hakkı güvencesinden yararlanabilir (Kemal
Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, §§ 36, 37; Mehmet Şentürk [GK], B. No: 2014/13478,
25/7/2017, §§ 41, 53; Mustafa Ateşoğlu ve diğerleri,B. No: 2013/1178, 5/11/2015, §§ 52-54).
17. Meşru beklenti objektif temelden uzak bir beklenti olmayıp
belirli bir kanun hükmüne veya başarılı olma ihtimalinin yüksek olduğunu
gösteren yerleşik bir yargı içtihadına ya da ayni menfaatle ilgili hukuki bir
işleme dayanan yeterli derecede somut nitelikteki bir beklentidir (Selçuk Emiroğlu, B. No: 2013/5660,
20/3/2014, § 28;Mehmet Şentürk, § 42). Dolayısıyla Anayasa veAvrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ortak koruma
kapsamında olan meşru beklentiye dayalı mülkiyet hakkının tespiti mevcut hukuk
sisteminde iddia edilen mülkiyet iddiasının tanınmasına bağlı olup bu tespit,
mevzuat hükümleri ve yargı kararları ile yapılmaktadır (Üçgen Nakliyat Ticaret Ltd. Şti., B. No:
2013/845, 20/11/2014, § 37). Temelsiz bir hak kazanma beklentisi veya sadece
mülkiyet hakkı kapsamında ileri sürülebilir bir iddianın varlığı meşru
beklentinin kabulü için yeterli değildir (Kemal
Yeler ve Ali Arslan Çelebi, § 37).
18. Başvuru konusu olayda başvurucu davalı kurum adına takip
ettiği dava ve işler sonucunda yargı mercilerince vekâlet ücreti adı altında
hükmedilen meblağın kendisine ait olduğunu ileri sürmekte ise de hizmet akdi
ile çalışan başvurucuya yapılacak ödemeler davalı kurum ile yapmış olduğu
sözleşmede özel olarak düzenlenmiştir. Bu sözleşmenin aksine olarak davalı
kurum lehine hükmedilen her türlü vekâlet ücreti alacağının başvurucuya
ödenmesi gerektiğine dair bir kanun hükmü veya yönetmelik düzenlemesi
bulunmadığı gibi yerleşik bir yargı içtihadı da ortaya konulmamıştır (benzer
yönde bkz. Ali Sakarya, B. No:
2014/1346, 26/10/2016; Fatma Neyire Özmen, B. No: 2014/1347, 27/10/2016).
19. Bu durumda başvurucunun takip ettiği dava ve işler nedeniyle
yargı mercileri tarafından davalı kurum lehine hükmedilen vekâlet ücretinin
tamamının kendisine ödenmesi yönündeki talebinin talep ettiği dönem itibarıyla
yürürlükteki kanun hükümleri veya konuyla ilgili yargı içtihatları tarafından
desteklenmediği ve mülkiyet hakkı kapsamında meşru beklenti olarak
nitelendirmeye yetecek derecede somut olmadığı anlaşıldığından başvurucunun
Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına ilişkin korumadan
yararlandırılmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
22/1/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.