TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ABDULBAKİ BOZKURT VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/3239)
|
|
Karar Tarihi: 21/2/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız
SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Özgür DUMAN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Abdulbaki
BOZKURT
|
|
|
2. Ahmet
ÖZBEY
|
|
|
3. Cahit
YILDIRIM
|
|
|
4. Kenan
SAMUK
|
|
|
5. Murat
YILDIRIM
|
|
|
6. Necati
TANYERİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Hikmet
AYDIN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, alacağın yargılama sırasında değer kaybına
uğratılması nedeniyle mülkiyet hakkının; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 23/2/2015 tarihinde yapılmışlardır.
3. Başvurular, başvuru formları ile eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. 2015/3241, 2015/3242, 2015/3343, 2015/3351 ve 2015/3353
numaralı başvuru dosyalarının, konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2015/3239
numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin 2015/3239
numaralı başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine ve diğer başvuru dosyalarının
kapatılmasına karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş sunulmasına gerek bulunmadığını
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
A. Uyuşmazlığın Arka
Planı
9. Başvurucular; Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğüne (TEKEL) 1993 yılına ait tütün ürünü satmışlardır.
TEKEL, satın aldığı tütünler için kilosu ortalama 55.000-60.000 TL (eski TL
ile) civarı bir fiyat açıklamıştır. Satın alınan tütünler, daha sonra trenle
TEKEL'in Adana'daki ambarlarına aktarılmıştır. Adana'da ise yine TEKEL'in
görevlendirdiği heyet tarafından bu tütünlerin fiyatı onda birinden daha az
belirlenmiştir.
10. Başvurucuların iddiasına göre; satın alınan tütünler tren
ile nakledilirken çok uzun süre vagonlarda bekletilmiş, ayrıca ambarlara taşıma
sırasında gerekli özen gösterilmemiş ve üstelik ambarları su basmıştır.
11. İhtilaf konusu tütünler ile ilgili olarak ilk fiyatı
belirleyen eksperlerin rüşvet aldıkları ve alınan rüşvetin bir bölümünün de
terör örgütüne aktarıldığı iddiasıyla Diyarbakır Devlet 4 No.lu Güvenlik
Mahkemesinde ceza davası açılmıştır. İddianamede; sanıkların ihaleye fesat
karıştırma, rüşvet alma, rüşvet verme, 19/4/1990 tarihli ve 3628 sayılı Mal
Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunu'na aykırılık
suçlarından cezalandırılmaları talep edilmiştir. Devlet Güvenlik Mahkemelerinin
kapatılmasıyla yargılamaya Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinde devam
edilmiştir. Mahkeme 27/11/2008 tarihinde Diyarbakır'ın Bismil ilçesindeki tütün
fiyat belirleme işlemleri yönünden sanıkların mahkûmiyetine, Muş'un Kızılağaç nahiyesindeki
tütün fiyat belirleme işlemleri yönünden sanıkların beraatine,
diğer sanıklar yönünden ise zamanaşımı nedeniyle davanın düşmesine karar
vermiştir.
12. Karar temyiz edilmiş ve Yargıtay 5. Ceza Dairesince bazı
sanıkların yargılama sırasında vefat etmesi, bazı sanıklar yönünden ise
zamanaşımı süresinin geçmiş olması nedeniyle 15/4/2013 tarihinde davaların
düşmesine karar verilmiştir.
B. Başvurucuların
Açtıkları Tazminat Davası Süreci
13. Başvurucular; ilk fiyatın onda birinden daha az bir bedelin
belirlenmesi nedeniyle zarara uğradıklarını, bu zararın ise TEKEL tarafından
tütünlerin korunması için gerekli ve yeterli önlemlerin alınmamasından
doğduğunu belirterek TEKEL aleyhine 14/4/1995, 19/4/1995, 2/5/1995, 23/5/1995
ve 31/8/1995 tarihlerinde Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) ayrı ayrı
tazminat davaları açmışlardır. Başvurucuların açtıkları davalar, 29/6/1999
tarihinde Mahkemenin E.1995/111 sayılı dosyasında birleştirilerek birlikte
görülmüştür.
14. Başvurucular ayrıca, yargılamanın uzun sürmesine bağlı
olarak doğacak değer kaybının ödenmesini de talep etmişlerdir.
15. Mahkeme, teknik bilirkişi kurulundan dava konusu ile ilgili
rapor almıştır. Bilirkişi kurulunun 23/8/1996 tarihli raporunda; tütünlerin
yanlış nakil, bakım, istif gibi unsurlar nedeniyle bozulduğu kanaati
bildirilmiştir. Mahkeme, bu raporu hükme esas alarak -başvuru formu ve
eklerinde belirtilmeyen bir tarihte- davanın kabulüne karar vermiştir.
16. Ancak Yargıtay 13. Hukuk Dairesince (Daire), ilk fiyatı belirleyen
eksperler hakkında rüşvet suçundan açılan ceza davasının sonucunun beklenmesi
gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
17. Mahkeme, bozma kararına uymuş ve ceza davasını bekletici
mesele yapmıştır. Ancak ceza davasının yaklaşık yirmi yıl boyunca
sonuçlanmadığını gözeten Mahkeme, bu ara karardan dönerek 18/4/2014 tarihinde
davanın kabulüne karar vermiştir. Mahkeme ek 1 Tablonun (2) numaralı sütununda
belirtilen alacakların dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte
davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar vermiştir. Kararın
gerekçesinde, davalının rüşvet verilerek ilk tütün fiyatının yüksek
belirlendiği iddiasının bir mahkûmiyet kararı söz konusu olmadığı için
ispatlanamadığı belirtilmiştir. Mahkeme, buna karşılık bilirkişi kurulu
raporuna göre tütünlerin yanlış istif, nakil ve saklama neticesinde kalitesinin
düştüğünün tespit edildiğine dikkat çekmiş; bu raporu hükme esas almıştır.
Mahkeme, başvurucuların alacağının güncellenmesi talebi yönünden ise yargılamada
geçen sürede enflasyon karşısında dava tarihine göre belirlenen alacağın "gülünç hâle geldiğini" kabul
etmiş, ancak bu talebin olumlu karşılanamayacağı sonucuna varmıştır.
18. Başvurucular 23/2/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
19. Temyiz edilen hüküm, Dairenin 8/12/2014 tarihli kararıyla
vekâlet ücreti yönünden düzeltilerek onanmıştır. Karar düzeltme istemi de
Dairenin 16/4/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
20. İlgili hukuk için bkz.
Ferda Yeşiltepe (GK), B. No: 2014/7621, 25/7/2017, §§ 25-31; ANO İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti. (GK), B.
No: 2014/2267, 21/12/2017, §§ 32-43.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 21/2/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
22. Başvurucular, makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
23. Bireysel başvurular sonrasında 31/7/2018 tarihli ve 30495
sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25/7/2018 tarihli
ve 7145 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle
Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
24. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi, yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi ya
da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan
bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat
Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
25. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828,
12/9/2018)kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede
sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da
hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen
bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının
getirilmesine ilişkin yolu başarı şansı sunan, yeterli giderim sağlama
kapasitesi bulunan, ulaşılabilir bir yol olduğunu tespit etmiştir (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler
doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal
iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi
olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan
başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının
tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
26. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
28. Başvurucular, TEKEL'e sattıkları ürünlerin tam karşılığını
alamadıkları için tazminat davasını açtıklarını ve bu davanın lehlerine
sonuçlandığını, ancak yargılamanın uzun sürdüğünü ve belirtilen süreçte
ülkedeki yüksek enflasyon nedeniyle geç kavuştukları alacaklarının değer
kaybına uğradığını belirtmişlerdir. Başvurucular, döviz kurlarına ya da
enflasyon oranlarına göre karşılaştırma yapıldığında dava tarihine göre
belirlenen alacağın değer kaybına uğradığının açıkça ortada olması nedeniyle
mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
29. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa’nın
35. maddesi şöyledir:
“Herkes,
mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz.”
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
30. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan
mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
31. Anayasa Mahkemesi başka başvurucular tarafından yapılan
benzer yöndeki şikâyeti Abdulkerim Tanış ve diğerleri (B. No: 2014/17621,
9/1/2018) başvurusunda incelemiş ve karara bağlamıştır.
32. Anılan kararda öncelikle mahkeme kararıyla nihai olarak
tespit edilmiş olan başvuruya konu alacakların başvurucular yönünden
Anayasa'nın 35. maddesi anlamında mülk teşkil ettiği kabul edilmiştir (Abdulkerim Tanış ve diğerleri, §§ 29-30). Mülkiyet
hakkına yapılan müdahale niteliği gereği
mülkiyetten barışçıl yararlanma ilkesine ilişkin genel kural
çerçevesinde incelenmiştir (Abdulkerim Tanış ve diğerleri, § 31). Sonuç olarak
başvurucuların mülkiyet hakkı kapsamındaki alacaklarının enflasyon karşısında
önemli ölçüde değer kaybına uğratıldığı anlaşıldığından başvuruculara şahsi
olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklendiği kanaatine varılarak müdahalenin
ölçülü olmadığı gerekçesiyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar
verilmiştir (Abdulkerim Tanış ve diğerleri, §§ 32-40).
33. Somut olayda da aynı ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir
durum bulunmamaktadır. Buna göre başvuru konusu olayda alacağa hak kazanıldığı
dava tarihi ile alacağın icra edilebilir hâle geldiği kararın verildiği tarih
arasındaki döneme göre yapılan değerlendirme sonucunda uygulanan yasal faize
rağmen aynı dönemde toplam enflasyonun yaklaşık %11.000 civarında olduğu, diğer
bir deyişle başvurucuların alacaklarının %1'inden bile daha az bir miktara
düşerek enflasyon karşısında bu alacakların önemli ölçüde değer kaybına
uğradığı tespit edilmiştir.
34. Diğer taraftan kural olarak kişilerin kamudan olan
alacaklarının herhangi bir yargısal sürece veya icra takibine gerek olmadan
ödenmesi beklenir. Somut olayda ise başvurucuların alacaklarının geç
ödenmesinin makul bir gerekçesi mevcut olmadığı gibi derece mahkemelerinin
geriye dönük olarak tespit ettiği başvurucunun alacağını kamu makamlarının
ancak yapılan yargılama sonucu ödeyebildiği anlaşılmaktadır.
35. Sonuç olarak başvurucuların mülkiyet hakkı kapsamındaki
alacaklarının enflasyon karşısında önemli ölçüde değer kaybına uğratıldığı
anlaşılmakla başvuruculara şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet
yüklendiği kanaatine varılmıştır. Bu sebeple somut olay bakımından kamunun
yararı ile başvurucuların mülkiyet haklarının korunması arasında bulunması
gereken adil dengenin başvurucular aleyhine bozulduğu ve müdahalenin ölçülü
olmadığı değerlendirilmiştir.
36. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence
altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir...
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
38. Anayasa Mahkemesinin
Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal
sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi
hususunda genel ilkeler belirlenmiştir.
39. Buna göre bireysel başvuru kapsamında bir temel hak ve
hürriyetin ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının
ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca
eski hâle getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır.
Bunun için ise öncelikle devam eden ihlalin durdurulması, ihlale konu kararın
veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa
ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda
uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, § 55).
40. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilmeden önce ihlalin kaynağının belirlenmesi gerekir. Buna
göre ihlal; idari eylem ve işlemler, yargısal işlemler veya yasama
işlemlerinden kaynaklanabilir. İhlalin kaynağının belirlenmesi uygun giderim
yolunun belirlenebilmesi bakımından önem taşımaktadır (Mehmet Doğan, § 57).
41. Başvurucular, maddi ve manevi tazminat talebinde
bulunmuşlardır.
42. Anayasa Mahkemesi başvurucular yararına yargılama sonucu
hükmedilen alacakların yargılamanın uzun sürmesi üzerine enflasyon karşısında
değer kaybetmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır.
Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin yargısal süreçten kaynaklandığı
anlaşılmaktadır. Bununla birlikte yargılama değer kaybı iddiasına ilişkin
olmayıp mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
43. Bu durumda ihlalin sonuçlarının giderimi bakımından etkin
yol tazminat ödenmesine karar verilmesidir (Abdulkerim Tanış ve diğerleri, § 51). Dolayısıyla
mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle maddi zararları karşılığında başvuruculara
ayrı ayrı ekli (2) numaralı tabloda gösterilen miktarlarda maddi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir. Mülkiyet hakkının ihlalinin giderimi
yönünden maddi tazminat ödenmesine karar verilmesi yeterli bir giderim
sağladığından manevi tazminat taleplerinin reddi gerekir.
44. Dosyadaki belgelerden tespit edilen başvurucuların
yatırdıkları 226,90 TL harç bedellerinin başvuruculara ayrı ayrı; ayrıca
kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden 2.475 TL vekâlet ücretinin
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara ekli (2) numaralı tabloda belirtilen miktarlarda
ayrı ayrı net maddi tazminat ÖDENMESİNE,
D. 226,90 TL harç bedellerinin BAŞVURUCULARA AYRI AYRI; 2.475 TL
vekâlet ücretinin MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine
ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Muş 1. Asliye Hukuk
Mahkemesine (E.1995/111, K.2014/348) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
21/2/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
TABLO: EK 1
(ALACAĞIN DEĞER KAYBI İLE
İLGİLİ HESAP TABLOSU)
(1) (2) (3) (4) (5) (6) (7)
Sıra Başvurucu Asıl Alacak Enflasyona
Göre Değer Kaybını İşlemiş Reel Değer Oransal Artış
No. (TL) Güncellendiğinde Telafi
Edecek Faiz Kaybı (TL) (%)
Asıl Alacak (TL) Fark (TL)
1.
Kenan Samuk 132,12 16.087,09 15.954,97 722,12 14.372,85 11.530
2.
Ahmet Özbey 94,89 11.533,92 11459,03 518,63 10.940,40 11.530
3.
Abdulbaki Bozkurt 143,81 17.510,48 17.366,67 786,01 16.580,66 11.530
4.
Murat Yıldırım 87,02 10.595,66 10.508,64 475,62 10.033,02 11.530
5.
Cahit Yıldırım 53,12 6.497,96 6.414,84 290,34 6.124,50 11.530
6.
Necati Tanyeri 135,56 16.505,95 16.370,39 740,92 15.629,47 11.530
* Dava tarihi 14/4/1995, yargılamada geçen değer kaybına esas
alınan alacağın icra edilebilir hale geldiği mahkeme karar tarihi ise 18/4/2014
tarihidir.
TABLO: EK 2
(MADDİ TAZMİNAT TABLOSU)
Sıra No.
|
Başvurucu
|
Maddi Tazminat (TL)
|
1
|
Kenan Samuk
|
14.373
|
2
|
Ahmet Özbey
|
10.940
|
3
|
Abdulbaki Bozkurt
|
16.581
|
4
|
Murat Yıldırım
|
10.033
|
5
|
Cahit Yıldırım
|
6.125
|
6
|
Necati Tanyeni
|
15.629
|