TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
N.B. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/4130)
Karar Tarihi: 13/9/2018
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Hicabi DURSUN
Kadir ÖZKAYA
Raportör Yrd.
Fatih ALKAN
Başvurucu
N.B.
Vekili
Av. Şahin POLAT
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ahlaki durum gerekçe gösterilerek Türk Silahlı Kuvvetleri personeli olan başvurucu hakkında personel güvenlik incelemesi işlemi tesis edilmesi nedeniyle özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/3/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. Muvazzaf subay statüsünde görev yapan başvurucu hakkında ahlak dışı davranışlarda bulunduğu iddiasıyla yapılan ihbar üzerine idari tahkikat başlatılmıştır. Bu kapsamda Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı görevlileri tarafından 30/1/2013 tarihinde başvurucunun ifadesi alınmıştır. İfade alma işlemi esnasında başvurucuya genel olarak bir kısım personel ile olan ilişkileri sorulmuştur.
9. İdari tahkikat sonucunda başvurucu, içinde bulunduğu ahlaki durumun istihbarata karşı koyma zafiyeti taşıdığı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) ve kendisinin itibarını zedelediği gerekçesiyle -personeli güvenlik açısından belirli bir dönem takip ve kontrol altında tutmayı amaçlayan bir tedbir olan- personel güvenlik incelemesi (PERGİN) kapsamına alınmıştır.
10. Başvurucu, söz konusu işlemin iptali talebiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) 2/1/2014 tarihinde dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu; ifadesinin alınması sürecinde kendisine suçlu muamelesi yapıldığını, yasak sorgu yöntemleriyle iradesinin sakatlandığını ve hukuka aykırı şekilde elde edilen delillere dayalı olarak işlem yapıldığını ileri sürmüştür. Başvurucu, iki personelin araç içinde cinsel birliktelik yaşamasına yardım ettiğine ve bir personel ile aşırı samimi olduğuna ilişkin dedikoduya dayalı soyut iddialarla suçlandığını belirtmiştir. Başvurucu, mesleki sicilinin olumlu olduğunu ve herhangi bir ahlaki zafiyetinin bulunmadığını ifade etmiştir.
11. AYİM Üçüncü Dairesinin 9/10/2014 tarihli kararıyla davanın reddine hükmetmiştir. Karar gerekçesinde, başvurucunun personel ile ilişkilerinde uygunsuz eylemlerde bulunduğunun ve ahlaki durumunun TSK'nın ve kendisinin itibarını zedelediğinin anlaşıldığı şeklinde değerlendirmelere yer verilmiştir. Kararda, başvurucu ile yapılan görüşmelerde bir kısım iddianın ikrar edildiği ve tevilli anlatımlarla bu durumun teyit edildiği belirtilerek tesis edilen işlemin gerekli ve ölçülü olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca AYİM kararında, istihbarat çalışması sonucunda elde edilen bilgilerin değerlendirilmesinde hukuka aykırı bir durum olmadığı ifade edilmiştir.
12. Karar düzeltme talebi aynı Dairenin 15/1/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
13. Nihai karar 7/2/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu 6/3/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında TSK'da görev yapan askerî personel hakkında ahlaki nedenlerle ayırma işlemi tesis edilmesine dayanak oluşturan mevzuata ve benzer durumlara ilişkin uluslararası hukuka yer vermiştir (G.G. [GK], B. No: 2014/16701, 13/10/2016, §§ 23-30; Tevfik Türkmen [GK], B. No: 2013/9704, 3/3/2016, §§ 23-39; Yaşar Türkmen, B. No: 2014/5418, 15/2/2017, §§ 20-33; Mehmet Çakır, B. No: 2014/5121, 16/2/2017, §§ 19-27).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 13/9/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, yasak sorgu yöntemleri kullanılarak alınan ifadesinde özel hayatına ilişkin detayların sorgulandığını ve şerh koymasına izin verilmeden ifade tutanağının zorla imzalatıldığını ileri sürmüştür. Ayrıca, saatlerce süren sorgu esnasında avukat yardımından yararlanma talebinin karşılanmadığını ve hakkında somut bilgi ya da belge olmaksızın hukuka aykırı şekilde alınan ifadeye dayanılarak PERGİN kapsamına alındığını ifade etmiştir. Başvurucu, bu yolla biat kültürüne uymayan subayların etkisizleştirilmesinin amaçlandığını belirterek söz konusu ifadelerin yasal delil kabul edilemeyeceğini ve hukuki işlemlere dayanak alınamayacağını iddia etmiştir. Başvurucu, bu nedenlerle özel hayatın gizliliği hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu; ihlalin tespit edilmesi, yargılamanın yenilenmesi ve lehine 15.000 TL tazminata karar verilmesi ile kimliğinin kamuya açık belgelerde gizli tutulması talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
18. İddianın değerlendirilmesine dayanak alınacak Anayasa’nın 20. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, özel hayatına ...saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ... gizliliğine dokunulamaz. ..."
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki nitelendirmesini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde; başvurucunun temel iddiasını, özel hayatına ilişkin olan ve hukuka aykırı yöntemler kullanılarak elde edilen birtakım bilgilere dayanılarak PERGİN işlemi tesis edilmesi oluşturmaktadır. Bu nedenle başvurunun özel hayatın gizliliği hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
21. Başvuru konusu ile ilgili ilkeler daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından verilen çok sayıda kararla ortaya konulmuştur (G.G.; Tevfik Türkmen; Haluk Öktem [GK], B. No: 2014/13433, 13/10/2016; E.G. [GK], B. No: 2014/12428, 13/10/2016; Erhun Öksüz [GK], B. No: 2014/12777, 13/10/2016; Yaşar Türkmen; Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015; Alper Akdoğan, B. No: 2016/434, 10/5/2017; Mutlu Kaluç, B. No: 2015/19937, 10/5/2017; Mehmet Çakır; H.Ö., B. No: 2014/11094, 16/2/2017; Çağlar Karataş, B. No: 2016/431, 16/2/2017; Aydın Polat, B. No: 2016/430, 15/2/2017; Mustafa Güngüneş, B. No: 2014/11766, 15/2/2017; S.S., B. No: 2014/5727, 26/10/2016; İ.K., B. No: 2014/5427, 26/10/2017; O.G., B. No: 2015/3236, 20/9/2017; K.Ü., B. No: 2015/7181, 6/7/2017; Ö.E.B., B. No: 2014/20005, 26/10/2017; M.K., B. No: 2014/19584, 8/6/2017; H.Y.,B. No: 2014/19607,11/5/2017;F. B.,B. No: 2015/20292, 11/5/2017; M.B., B. No: 2016/443, 11/5/2017; S.T., B. No: 2016/550, 11/5/2017; A.Ü., B. No: 2014/17190, 19/4/2017; F.T. [GK], B. No: 2014/6180, 13/10/2016; A.K, B. No: 2016/507, 11/5/2017; Semih Kovancı, B. No: 2015/20050, 10/5/2017; M.K., B. No: 2014/9462, 15/2/2017; M.A.İ., B. No: 2014/20493, 15/2/2017; H.K. ve diğerleri, B. No: 2015/2738, 21/3/2018).
22. Anılan kararlarda Anayasa Mahkemesi öncelikle ahlaki durumuna ilişkin hususlar gerekçe gösterilerek disiplinsizlik ve ahlaki durum sebebiyle başvurucuların birtakım yaptırımlara tabi tutulmasının özel hayatın gizliliği hakkına bir müdahale oluşturduğunu kabul etmiştir (Ata Türkeri, § 34; G.G., § 43).
23. Anılan müdahalenin ihlal oluşturmaması için Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama ölçütlerine uygun olması gerekir.
24. Başvurulara konu işlemlere dayanak teşkil eden mevzuat hükümleri dikkate alındığında müdahalenin kanunlar tarafından öngörülme ölçütüne uygun olduğu (Ata Türkeri, § 39; G.G., §§ 48-50), askerî disiplinin ve kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesinin sağlanması, bu itibarla millî güvenliğin korunması şeklinde meşru amaç taşıdığı (Ata Türkeri, §§ 40-41; G.G., §§ 51-53; Yaşar Türkmen, §§ 50-58) anlaşılmaktadır.
25. Anayasa Mahkemesi konuyla ilgili daha önceki kararlarında, somut başvurularla benzer idari süreçler izlenerek askerî personelin cinsel yaşamına ve özel hayatına ilişkin hususlar gerekçe gösterilerek özel hayatın gizliliğine yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olduğu, dolayısıyla özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Mahkeme, önceki kararlarında bu sonuca varırken aşağıdaki gerekçelere dayanmıştır (H.K. ve diğerleri, § 31).
26. Anayasa Mahkemesi ilk olarak başvurucuların ifadelerinin alınması sürecini değerlendirmiştir. Anayasa Mahkemesi, başvuruculara yöneltilen iddiaların görevin ifasıyla değil mahremiyet alanında gerçekleşen özel hayata ilişkin eylemlerle ilgili olduğu tespitinde bulunmuştur (Yaşar Türkmen, § 71; M.A.İ., § 62; Mustafa Güngüneş, § 63; H.K. ve diğerleri, § 32).
27. Anayasa Mahkemesine göre istihbarat görevlileri tarafından alınan ifadelere ait tutanaklarda disiplin soruşturması için ifade alındığı belirtilmemiş ve başvurucuların ne ile suçlandığı bildirilmemiştir. Başvuruculara sorulan sorular, kişilerin tüm özel yaşamlarını kapsayacak şekilde geniş, kapsamı, sınırları ve amacı belli olmayan niteliktedir. Tüm bu hususlar nedeniyle idarenin söz konusu ifade sürecinde başvuruculara savunma hakkı tanıdığını ve özgür iradeye dayalı konuşma koşullarının sağlandığını kanıtlayamadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla özel hayata ilişkin hususlar sebep gösterilerek kamu görevine son verilmesi sürecinde başvurucuların özel hayatın gizliliği hakkı kapsamında usule ilişkin güvencelerden yararlandırılmadığı sonucuna ulaşılmıştır (Yaşar Türkmen, § 69; M.A.İ., § 61; Mustafa Güngüneş, § 62; H.K. ve diğerleri, § 33).
28. İkinci olarak Anayasa Mahkemesi müdahalenin demokratik toplumda gerekli olup olmadığını, idare ve derece mahkemesi kararlarının gerekçeleri çerçevesinde incelemiştir (H.K. ve diğerleri, § 34).
29. Anayasa Mahkemesi davaların reddine dair AYİM kararlarında, isnat edilen ve tümüyle başvurucuların özel hayatına ilişkin olan eylemlerin, mesleki hayatları üzerindeki etkilerine dair yeterli ve ikna edici gerekçelerin belirtilmediğini ve TSK’nın işleyişi üzerindeki etkisi ve risklerinin de açıklanmadığını vurgulamıştır. Kararlarda ayrıca başvurucuların, soruşturma usulünün hukuka aykırı yöntemler içerdiğine yönelik iddialarına da makul bir gerekçe ile yanıt verilmediği, ifadelerin alındığı koşulların detaylı şekilde incelenmediği belirtilmiştir. Bu nedenlerle Anayasa Mahkemesi, AYİM kararlarının özel hayatın gizliliği hakkına müdahaleyi haklı kılacak şekilde konuyla ilgili ve yeterli gerekçe içermediği, bu nedenle müdahalenin demokratik toplumda gerekli ve ölçülü olmadığı sonucuna varmıştır (Yaşar Türkmen, § 72; M.A.İ., §§ 62-63; Mustafa Güngüneş, §§ 63-64; H.K. ve Diğerleri, § 35).
b. İlkelerin Somut Başvurulara Uygulanması
30. Somut başvuru Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararlarında yer verilen ilkeler doğrultusunda incelendiğinde, anılan değerlendirmelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmamaktadır.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
32. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı ile (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
33. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan [GK] (B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda genel ilkeler belirlenmiştir.
34. Mehmet Doğan kararında özetle; uygun giderim yolunun belirlenebilmesi açısından öncelikle ihlalin kaynağının belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Buna göre ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca kural olarak ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmedilir (Mehmet Doğan, §§ 57-58).
35. Mehmet Doğan kararında Anayasa Mahkemesi, yeniden yargılama yapmakla görevli derece mahkemelerinin yükümlülüklerine ve ihlalin sonuçlarını gidermek amacıyla derece mahkemelerince yapılması gerekenlere ilişkin açıklamalarda bulunmuştur. Buna göre; Anayasa Mahkemesinin tespit edilen ihlalin giderilmesi amacıyla yeniden yargılama yapılmasına hükmettiği hâllerde, ilgili usul kanunlarında düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak yargılamanın yenilenmesi sebebinin varlığının kabulü ve önceki kararın kaldırılması hususunda derece mahkemesinin herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Zira ihlal kararı verilen hâllerde yargılamanın yenilenmesinin gerekliliği hususundaki takdir derece mahkemelerine değil ihlalin varlığını tespit eden Anayasa Mahkemesine bırakılmıştır. Derece mahkemesi Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirttiği doğrultuda ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür (Mehmet Doğan, § 59).
36. Bu bağlamda derece mahkemesinin öncelikle yapması gereken şey, bir temel hak veya özgürlüğü ihlal ettiği veya idari makamlar tarafından bir temel hak veya özgürlüğe yönelik olarak gerçekleştirilen ihlali gideremediği tespit edilen önceki kararını kaldırmaktır. Derece mahkemesi, kararın kaldırılmasından sonraki aşamada ise Anayasa Mahkemesi kararında tespit edilen ihlalin sonuçlarını gidermek için gereken işlemleri yapmak durumundadır. Bu çerçevede ihlal, yargılama sırasında gerçekleştirilen usule ilişkin bir işlemden veya yerine getirilmeyen usuli bir eksiklikten kaynaklanıyorsa söz konusu usul işleminin, hak ihlalini giderecek şekilde yeniden (veya daha önce hiç yapılmamışsa ilk defa) yapılması icap etmektedir. Buna karşılık ihlalin, idari işlem veya eylemin kendisinden ya da (derece mahkemesince yapılan veya yapılmayan usul işlemlerinden değil de) derece mahkemesi kararının sonucundan kaynaklandığının Anayasa Mahkemesi tarafından tespit edildiği hâllerde derece mahkemesinin, usule dair herhangi bir işlem yapmadan doğrudan mümkün olduğunca dosya üzerinden önceki kararının aksi yönünde karar vererek ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırması gerekir (Mehmet Doğan, § 60).
37. Başvurucu; ihlalin tespit edilmesini, yargılamanın yenilenmesine ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
38. Somut başvuruda ulaşılan ihlal sonucunun AYİM tarafından verilen ret kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
39. Bu durumda başvurucunun özel hayatının gizliliği hakkına yönelik ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapılması gereken iş, öncelikle ihlale yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal sonucuna uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili yargı mercine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
40. Öte yandan başvurucu tarafından tazminat talebinde bulunulmuş olmakla birlikte, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilgili yargı merciine gönderilmesine karar verilmesinin ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
41. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin özel hayatın gizliliği hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere -Anayasa'nın 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun ile getirilen geçici 21. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılmış olduğundan anılan bendin (b) alt bendi gereğince- YETKİLİ İDARİ YARGI MERCİİNE GÖNDERİLMESİNE (Karar, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Üçüncü DairesininE.2014/90, K.2014/1278 sayılı dosyasıyla ilgilidir.),
E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
F. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/9/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.